MENÜ

Tadından yenmeyecek

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Galatasaray maçları kesin olarak sezonun en yüksek gol ortalamasına sahne olacak. Çünkü ekip rugby takımları gibi hücum ve savunmacılardan oluşuyor. Saymakta zorlandığımız kadar çok gol pozisyonu yakalayan forvet takımı rakibi yalnızca gözleriyle takip ettiği için defans orta kalitedeki takımlar karşısında bile yine saymakta zorlanılacak sayıda pozisyon veriyor. Malatyaspor defansta yaptığı pozisyon hatalarına rağmen çok güçlü bir ekip. Genç Bilal’den sonra Sakaryaspor’dan alınan Aytaç ve Ümit milli Ramazan’ı da Türk Futbolu’na sunacaklar... Galatasaray Gerets’in de dediği gibi 3 maçın en kötüsünü oynadı. Yine de özellikle son pas ve vuruşlarda olağanüstü beceriliydi. Ümit’in Cihan’ın ortasında yaptığı koşu ve gol vuruşu ile Hasan Şaş’ın slalomlarının ardından sıfıra yakın bir yerden yaptığı gol unutulmayacak güzellikteydi. Hasan Şaş’tan sonra Ümit Karan’ı da kazanan Galatasaray Ergün ve Ayhan’ın dönüşleriyle orta sahanın belki de rakipler için gezinti alanı olmasını engelleyecektir... Gerets, “2 hafta sonra tribünlere gelecekler” demişti. Bu kadar pozisyona ve hücum zenginliğine de taraftar gelmezse nereye gidecek ki! Protesto zarif ancak uzundu! Taraftar son aşkı Gerets’in sözlerine de dikkat etmeli: Eğer gelecek futbolcu en yüksek para kazanan futbolcunun iki katını alacaksa düşünmek gerek... Kleberson, Kleberson Beşiktaş taraftarları “Ailton Ailton, I love you Ailton” diyorlar ama Ailton’un kalitesini tartışmamakla birlikte en önemli transferin, Beşiktaş’ın omurgasını düzelten, defans ve hücum hattındaki ilişkiyi düzelten ismin Kleberson olduğunu düşünüyorum. Çok ama çok yüksek tempoda oynanan maçta, Ziya Doğan’ın genç ve deneyimsizliklerine rağmen mükemmel bir takım haline getirdiği Gençlerbirliği ilk 45 dakikada pozisyon vermeden oynadı, salladı yıkamadı. Defansta ve orta sahada mükemmel bir alan savunması yapan Gençler özellikle orta sahada yaptıkları presle izleyeni bile bunaltıyorlar. Kleberson’un oyun zekası ve yüksek pas yüzdesi olmasaydı eğer ne Gençler’in direnişi biter, ne de Beşiktaş kazanabilirdi. Gençler iyi bir santrafor alır, bu takım oturursa önümüzdeki sene tadından yenmezler. Zor viraj kolay geçildi. Ve geçen hafta söylediğim gibi artık şampiyonluktaki en büyük favorim Beşiktaş. Cordoba - Koray - Kleberson ve Ailton ile sağlam bir omurga oluşturuldu. Ali Güneş ve Adem Dursun kanatlarda başarılı. Defans organizasyonu güvenli bir hale getirilirse bu Beşiktaş yenilmez... Hovarda Fenerbahçe İlk 2 hafta puan saçarak başlayan Sarı - Lacivertliler, Rize’de 3 puan alsa da ileride ihtiyacı olabilecek, hatta çözüm olabilecek sayıda çok fırsatı harcadı. Rizespor’un defansı bugüne kadar gördüğüm en uyumsuz, pozisyon bilgisi en az takımdı. Fenerbahçe çok gol kaçırsa da onları bu kadar kolay ve bol pozisyona sokan inadı kırılan Daum’un yeni oyun anlayışıydı. Selçuk - Appiah ve Aurelio’lu göbek iyi mücadele edip, bol bol hücuma gidince, “Şampiyon” nihayet çift santrafora dönünce, iyi oynamasalar da bol pozisyon yakaladılar. Daum Nobre’yi bir kez daha yalnızlığa, Fenerbahçe taraftarını da pozisyon açısından kısır maçlara mahkum etmeyecektir. Ve Yattara Kıbrıs’ta oynanan maçta yaptığı çocukça hatayla belki de tura mal olan, o soğukkanlı başkanını bile çileden çıkartıp, “İyi bir talip çıkarsa satarız. Göndermeyi düşünüyorum” dedirten taraftarın sevgilisi Yattara yine kreatif izler bıraktı Trabzon gecesine... Fatih’in attığı ilk gol için Yattara attırdı demek güç çünkü orada olağanüstü güzel olan Fatih’in kafa vuruşuydu. Ancak ya ikincisine ne demeli. Topa dokunmadan Hakan Kutlu’yu auta yollayan, Orkun’u yatıran, Fatih’e hayatının en kolay gollerinden birini attıran Yattara gönderilebilir mi! Hem taraftara hem takıma haksızlık olmaz mı! Neyse Trabzonspor komadan çıkıyor ve o dirençli takipçilik karakterleriyle zirvenin ortağı oldukları mesajını yolluyor. Ankaragücü iyi mücadele ediyor ama genç takım özgüvenini kaybederse tehlike çanları onlar için çalıyor! Zayıflar belirleniyor 3. hafta bu tür yorumlar yapmak için çok erken biliyorum ama ekonomik güçleri ve kadrolarına bakınca sezon boyunca sıkıntı yaşayacaklar da belirleniyor. Rize’de mucize kabilinden bir 3 puan kazanan ve bu hafta Sivasspor’a yenilen Samsunspor, çok iyi mücadele etmesine ve coşkulu taraftarına rağmen orta sahada sıkıntılı gördüğüm Ankaragücü, Kürşat ve özellikle Koray’ı kaybettikten sonra defans organizasyonunu hiç kuramayan Rizespor, Ersen Martin ve Timuçin’i yitirdikten sonra oyun sistemini değiştiren Denizlispor, iki hafta daha üstüste mağlubiyet yaşarlarsa çok sıkıntılı günler yaşayabilirler. Denizli yönetimine bir soruyla yazıyı bitirelim: Giray Bulak 3 sezondur yaptığı gibi hep hazırlayıp hazırlayıp futbolcu mu satacak, yoksa, yetişmiş, sistemine uygun transferlerle takım kurma şansı olacak mı?

YORUM YAZ