Arama

Popüler aramalar

‘’17 haftanın suçluları: Hakemler!‘’

Futbolda ilk 17 haftayı yine hakem tartışmalarıyla geçirdik.

Evet, hakemler kötü, gerçekten kötü. Hiçbir şekilde savunulacak yanları yok... Yok da, kulüplerin, teknik direktörlerin var mı?

Hepsi dökülüyor ama suçlu yine hakemler

Fenerbahçe ve Galatasaray'ın savunmaları haftalardır dökülüyor. Galatasaray'ın hücumu da rezalet. İsim isim gitmeye hiç gerek yok.

Trabzon yine kendi kendini yiyor. Beşiktaş'a pek söz söyleyemiyorum. Yeni bir yapılanma var ama gidişat pek iyi değil. Mücadele etmedikleri Fenerbahçe maçı için söylemedikleri söz bırakmadılar. Onlar da suçu hakemlerde arıyorlar.

Altyapıdan gelen de yok

Altyapıdan oyuncu zaten gelmiyor. Çıkanlar da oynamıyor. Yunus Akgün'ler, Atalay Babacan'lar, Oğuz Kaan'lar, Yusuf Mert'ler yok. Beşiktaş'ta ise Necip, senelerce sınıfta kalan liseli gibi "takılıyor"

Koskoca hocalar taraftara oynuyor

Ersun Yanal geçen sene verdiği sözlerin çok uzağında. Fatih Terim 3 günde 1 maç yapmaktan şikayet ediyor. Haftada 1'e döndükleri için "Artık eşit şartlardayız" diyor. İnanılmaz. Abdullah Avcı pek hakem konusuna girmiyor. Genelde rakamlardan ve futboldan bahsediyor. Bence takdir edilmeli.

Hatırlatayım, iletişim çağındayız ve tüm dünyayı takip ediyoruz. Avrupa'da herkes takır takır 20'lik oyuncularla haftada 3 maç da yapıyor, altyapıdan oyuncu da çıkarıyor..

Kendi beceriksizliklerinizi hakemlere yükleyip taraftarları kandırmayın.

30 Aralık 2019, Pazartesi 23:37
YAZININ DEVAMI

‘’Hakemi bırak; savunmaya, kondisyona bak!‘’

Öncelikle şunu belirtelim Fenerbahçe, Göztepe karşısında kötü oynamadı.

Herhangi bir takım Göztepe gibi zor bir deplasmanda ne kadar pozisyon bulabilirse o kadarını buldu.

Ama... Fenerbahçe havada sinek uçsa pozisyon veriyor, gol yiyor. Göztepe hücumcuları maç boyu adeta dövdüler Fenerbahçe savunmasını, atamadılar.

Bu kadar pozisyon verilmez. Durup dururken penaltı ve garip fauller yapılıyor. Gollük noktalardan kaç tane frikik verdi bu akşam Fenerbahçe!

Haftada tek maçla bu kadar mı?

Haftada tek maç yapıyorsun Nabil Dirar 'Ben bittim' diyor. Rodrigues, Moses dönemiyor. Sow ve Kuyt öyle miydi? Hala 39'luk Emre'ye bakıyorsun. Zajc yok, nerede bu adam?

Malatya, Bitigen'in suçu mu?

Malatya'da penaltı tekrar edilmeliydi doğru, ama bu hafta da tekrar edilmeliydi ve doğru karar verildi. Ne yapsın hakem? "Geçen hafta hakkını yediler Fenerbahçe'nin, bu hafta da Göztepe'ninki yensin" mi desin?

Yapmayın, etmeyin... Hakem iyi maç yönetti, sınıfı geçti.

Sivasspor'a ne diyeceksiniz? Takır takır top oynuyorlar. Nasıl alıyorlar bu puanları? Fenerbahçeliler bu oyunla, bu deplasman performansıyla Sivasspor'u yenebileceklerine inanıyorlar mı?

Nerede kollanan Fenerbahçe?

Şunları da unutmayalım. "Nihat Özdemir Fenerbahçeli, Cumhurbaşkanı kongreye de gitti, Fenerbahçe kollanıyor, şampiyon yapacaklar" diyenler nerede?

Nasıl kollanma bu? Takım her hafta can çekişiyor.

Abdurrahim Albayrak bir söz etti, bakın bu sene yok oldu. Hiç konuşmuyor. Nasıl konuşsun? Galatasaray şampiyon olarak Albayrak'ı kendisi susturdu.

Ne demişler, "Ağzından çıkmadan sözleri sen kontrol edersin ama çıktıktan sonra onlar seni..."

30 Kasım 2019, Cumartesi 22:55
YAZININ DEVAMI

‘’Lütfen "Hakem..." diye ağlamayın!‘’

Yeni sezon başlıyor. Hayırlı olsun. Batık kulüplerimiz tüm yaz boyunca yaptıkları ve yapamadıkları transferlerle konuşuldular.

İlk haftanın ardından yine o bilindik tartışmalar tabii ki başlayacaktır.

Yine suç arkasında milyonlarca taraftarı olan kulüplerin ve yöneticilerinin değil, hakemlerin olacak.

Teknik direktörler hatalarıyla yine konuşulacak ama asıl suç yine hakemlerin olacak.

Ve maalesef... Milyonlarca futbolsever, yöneticilerinin mağlubiyete kılıf uydurma taktiklerini yine yutacak!

Geçen sezon neler söylenmedi ki?

Derbide 2-0 öne geçen bir takımın teknik direktörü 2-2'yi zor korudu, tarihi mağlubiyetten döndü ama maç sonu "Hakem tacımızı vermedi" dedi.

Aynı takımın yöneticisi ise o derbinin rövanşında "Birilerini şampiyon yapmak istiyorlar" dedi, kendi takımı şampiyon oldu.

Kim, kimi şampiyon yapmak istiyor, söylemedi. "VAR kayıtları bizde..." dedi, şampiyon olunca sustu.

16 transfer yapıp, Premier Lig'in sönmüş yıldızlarını getiren ancak taraftarına küme düşme korkusunu yaşatan kulübü ise, eski transferi, hatta kadro dışı bırakılan sonra 'Gel bizi kurtar' denilen 34 yaşındaki bir Fransız ipten aldı.

Aynı takımın bir yöneticisi ise, Bursa deplasmanındaki maçın ardından 90+5'teki bir pozisyondan ötürü hakemi suçladı. O yönetici takımının aslında Bursa'dan tarihi fark yiyerek dönmesi gerektiğini söylemedi. Kaçan tonla gol pozisyonu ya da kalecinin kurtardıkları derken berabere kaldıklarına sevinmeliydiler aslında...

Ligin son büyük derbisi ise "Taca giden top, şu oyuncunun ayağına çarptı mı çarpmadı mı" tartışmasıyla sınırlı kaldı. Taraflardan biri yine "Taçtan gol yedik" dedi, diğeri ise pişkin pişkin, "Bakın söylemiştik, demek ki taçtan gol yeniyormuş" diye cevap verdi.

Örnekler çoğaltılır... Çoğalmaması mümkün değil zaten. Ülkede herkes mağdur.

Bahsettiğim takımların ve diğerlerinin, herkesin aleyhine de birçok pozisyon olmuştur tabii ki...

Ama...

Bu kadar transfer yapıyorsunuz, yine tutmuyor. Kulüpleriniz batmış.

Son iki sezonun şampiyonu Galatasaray Avrupa'da son 24 maçında 2 galibiyet alabilmiş. Avrupa'daki en başarılı takımımız da yine Galatasaray...

Fenerbahçe ve Beşiktaş konusuna girmiyorum bile... Vardar'a elenmeler, Sarpsborg, Malmö yenilgileri... (Şenol Güneşli Beşiktaş'ın Şampiyonlar Ligi başarısını unutmayalım ama genel tablo iç açıcı değil)

Ve tüm bunların sorumlusu hakemler öyle mi?

Evet, hakemler de çok iyi değil. Hatta bazen çok kötü.

Ama şunu unutmayın, bu beğenmediğimiz hakemler bile sizin kurduğunuz takımlardan, yöneticiliğinizden kötü değil.

O yüzden lütfen ama lütfen, artık "hakem..." diye ağlamayın. Çünkü yaptığınız ağlamak. Artık bunu yapmayın, ortamı germeyin...

...

15 Ağustos 2019, Perşembe 21:02
YAZININ DEVAMI

‘’Ha gayret Ersun hocam! Sıra Abdulcebrail'de!‘’

Bayern Münih maçı tam bir faciaydı. Skordan bağımsız olarak oyun anlamında da... Herkesin üzüldüğü nokta gençlerin forma giyememesiydi. Zaten Wolfsburg ve Hertha maçlarının da ana tartışma konusu, skorlardan çok buydu.

Bayern maçında o gençler oynasaydı ve benzer bir skor olsaydı kimse bu tepkileri vermezdi.

"Ferdi çalışmıyor mu? Altay'a çok mu para verildi? Murat Sağlam doğru transfer mi?" gibi sorular sorulurken Bayern'den 45 dakikada 5 gol yenmesi sabırları taşırdı.

Sürekli şikayet eden Ersun Yanal yavaş yavaş tepki görmeye başlıyordu ki Real Madrid maçında o gençlere forma verdi.

Haydi hocam sıra Abdulcebrail'de!

Murat Sağlam desen fena değil. Şener Özbayraklı'dan iyidir! Ferdi Kadıoğlu futbola, sahada yer almaya aç.

Bu dünyada bir şeyi başaracak biri varsa o da "aç adam"dır. Hangi iş kolunda olursa olsun açlık başarıyı mutlaka getirir. Ferdi'de bu net görülüyor. Ozan Tufan geri dönüyor belli...

Altay desen maça damga vurdu. 40 yıllık Fenerbahçeli gibi oynadı. Harun'dan kısa sürede alabilir formayı.

Şimdi sıra Abdulcebrail'de. Ersun hoca umarım Hasan Ali Kaldırım'ın yokluğunda Nabil Dirar'ı sol bek oynatma hatasına düşmez.

Takır takır top oynuyorlar işte... Bu çocukların umutlarını ellerinden almayın...

31 Temmuz 2019, Çarşamba 21:15
YAZININ DEVAMI

‘’Ajax modeli ve metrobüs‘’

Ajax'ın Tottenham karşısındaki oyununu büyük keyifle izlerken, Türkiye Twitter gündemini de gözyaşları içinde takip ettim!

Bizlerin ne kadar altyapı hayranı, sistem ve sabır yanlısı futbolseverler olduğumuzu gördüm.

Taraftar kitleleri de sorunlu

Henüz 3 ay önce "Şu adamı alın, forvet alın, yeter ki alın" diyen adam, dün akşam "Bak gördün mü, adamlar insana yatırım yaptı, kazandı!" yazdı sosyal medya çöplüğüne.

İstanbullular bilir metrobüs işkencesini... 55 durak yolu ayakta gitmemek için sıra kavgaları, yaşlıya yer vermemek için uyuma numaraları...

Bu örneği niye verdim? Şartlara dikkat çekmek için.

Mesela Hollanda'da metrobüs kavgası yaşanır mı? Yaşanmaz! Neden? Onlar işe metrobüsle değil de, bisikletle gitmeyi tercih ediyor diye mi? Tabii ki hayır.

Hollanda'da da bir şehre 20 milyon nüfus, 55 durak metrobüs koy, onlar da kavga eder.

Ama Hollanda'nın nüfusu 17 milyon, sadece İstanbul 20, Türkiye ise 80. Yüzölçümümüz onların 10-12 katı civarında.

Onlarda para var, bizde yok. Bizde insan var, onlarda yok. (Tarihteki sömürgecilikten gelen zenginlikleri apayrı bir konu)

Dolayısıyla bu işler şartlarla doğru orantılı...

Sabah metrobüste ortalama 1 saatlik yolu ayakta uyumak ve uyumamak arasında geçiren bir adamdan iş yerinde Ajax'lı De Ligt performansı bekleyemezsin.

Cocu'yu ıslıklar, yuhalamalar içinde kim gönderdi?

Uzatmadan, futbola geri dönecek olursak daha 6 ay önce Phillip Cocu'yu apar topar göndermedi mi bu ülke? Ajax değil de PSV'den gelmiş olması değildi sorun herhalde!

Ozan Kabak'tan haberimiz olur muydu?

Ya da... Luyindama ve Marcao Ocak ayında değil de, sezon başı transfer edilselerdi, Ozan Kabak'ın varlığından kaç kişinin haberi olacaktı? Olay Fenerbahçe, Galatasaray ya da başka bir takım meselesi değil.

Bize Yusuf, Abdülkadir lazım

Hala yanlış yapıyoruz, hala üretmek yerine dışarıdan kopyalama, satın alma yolunu tercih ediyoruz. Ajax modeli istiyoruz. Ama burası Türkiye. Bize lazım olan Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş modeli... Bize lazım olan Ozan Kabak, Yusuf Yazıcı, Abdülkadir...

Amatör'de, semt kulüplerinde dönen torpillere, verilen rüşvetlere, yetenekli çocuk top sürerken başka tarafa bakan hocalara değinmiyorum bile...

Not: İlk parti metrobüsleri Hollanda'dan satın almıştık. Beklentiler karşılanmayınca Mercedes'lere geçilmişti. Ajax modeli derken bir kez daha düşünsek mi?

01 Mayıs 2019, Çarşamba 01:49
YAZININ DEVAMI

‘’VAR-Yok bırakalım bunları...‘’

Maç Antalyaspor-Galatasaray... 8. hafta... Gomis'i gönderen, Eren Derdiyok'tan fayda alamayan Galatasaray forvetsiz. Bu durum da hakemlerin ve TFF'nin suçu, değil mi!

Devam edelim.

Fatih hoca Donk'u alıyor. Hollandalı 87'de Cim Bom'u öne geçiren golü atıyor.

90+'larda ise... Antalya korner kazanıyor. Hakem Cüneyt Çakır, karamboldeki Muslera ve Antalyasporlu oyuncuları uyarıyor: Dikkat edin!

Korner tam kullanılıyor, Top havadayken Muslera önündeki Antalyalı Maicon'u itiyor. Brezilyalı yerde. Penaltı mı, değil mi?

Cüneyt hoca, pozisyonun tehlikesi geçince maçı da bitiriyor.

Maç sonu basın toplantısında bu son pozisyon soruluyor Fatih hocaya. Cevabı: Cüneyt hoca değerli bir hakemimiz, VAR-Yok bunları geçelim.

Haftalar geçiyor ve derbi... Ayakta duramayan Fenerbahçe, TT Stadyumu'nda 2-0'dan 2-2 yapıyor, bir de galibiyeti kaçırıyor.

Fatih Terim, Fırat Aydınus'a öfkeli... "Tacı vermedin, görmedin..." Hatta bela okuyor, bunu da maç sonu söylüyor.

2 hafta sonra Konyaspor maçı, Skubic pozisyonu... Fatih Terim sinirli, başkan Cengiz öfkeli... Haklılar ama Konya da tarihi farkı kaçırmış, konuşan yok.

Yine haftalar geçiyor, Kadıköy'de Fenerbahçe 10 kişi, kazanamamışsın ve "VAR kayıtları açıklansın" açıklaması geliyor. Hem de beğenmediğin hakemin VAR'a giderek rakip takım oyuncusuna kırmızı kart gösterdiği bir maçtan sonra...

Ne istiyorsunuz? VAR-Yok bunları geçelim mi? Kayıtlar açıklansın mı?

15 Nisan 2019, Pazartesi 18:30
YAZININ DEVAMI

‘’Sadık'ın hikayesini oku Recep!‘’

Fenerbahçe'nin eski oyuncusu, şu sıralar altyapısından yetiştiği Denizlispor'da forma giyen Recep Niyaz, İHA'ya verdiği özel röportajda "Bana şans verilmedi. En iyi olduğum dönemde takımda bir yere monte edilebilirdim ama kiralık gönderildim. İsmim de erken duyuldu. İnsanlar beni değil, Sadık gibi iyi örnekleri göstermeli" demiş.

Buna ne söylenir bilemiyorum. Recep'in röportajında bir çok hatalı yorum var. Yanlış düşünüyor. Çok şanssızmış gibi anlatıyor. İsmi erken duyulmuş! Kötü mü bu şimdi? Herkese göre değişir tabii.

Alex'in yerine mi oynayacaktın?

Fenerbahçe'ye gelmişsin, Aykut hocan öyle ya da böyle, az ya da çok sana şans vermiş. Alex'in yerine mi oynaycaktın? Ya da Ersun hoca döneminde Sow, Kuyt Webo, Emenike varken sen mi ilk 11'e girecektin?

Herkes arkanızdaydı

Kupa maçlarının çoğunda insanlar sen ve arkadaşlarından bir şeyler bekledi. Oyunu kazandıran goller ya da asistler değil. Geleceğe dair bir umut... "Bu çocuk da olacak galiba" demek istediler.

"Yeni Messi" demediler mi sana? Dediler. Gençtin evet, ama çocuk da değildin. Zordu evet, ama Fenerbahçe'de şans istiyorsan tabii ki zor olacak. Fenerbahçe'de antrenmana bile çıkmak şanstır. "Şans verilmedi" demek büyük yanlıştır.

Genç oyuncuların en büyük problemi sürekli mağdur edebiyatı yapmaları.

İstanbul sana şans verdi Recep. Bu kez de sen geri al o şansı bakalım. Bir de Sadık'ın hikayesini oku. Ne zorluklarla başa çıktığına ve buralara geldiğine bak...

10 Ocak 2019, Perşembe 13:18
YAZININ DEVAMI

‘’Gençlerimiz gerçekten Yeni Messi ve Ronaldo mu?‘’

Fenerbahçe: Abdülkadir Kayalı, Recep Niyaz, Ramazan Civelek, Samed Karakoç, Savaş Polat

Galatasaray: Serdar Eylik, Anıl Dilaver, Berk Ünsal, Oğuzhan Kayar (Manisa'dan 2 milyon TL'ye transfer edildi), Volkan Pala (kulüpsüz)

Beşiktaş: Muhammet Demirci, Hasan Türk, Ali Kuçik, Onur Bayramoğlu (kulüpsüz)

***

Ne gençler geldi, gitti. Hepsine de "Türk futbolunun geleceği" dendi.

"Yeni Messi, yeni Ronaldo, Modric, Iniesta, Xavi" oldular kupa maçlarında altlig takımlarına karşı oynadıkları 1-2 mücadelenin ardından...

Bugün de aynısı oluyor. "Dünya devi izliyor" diye diye bitiriyoruz gençlerimizi.

İki gün önce Keçiören'e gol atan Yunus Akgün... Umarım tüm hayalleri gerçek olur, umarım "yürür gider"...

Kupayı boşverin, Yunus Süper Lig'de bu sezon ne yapmış? Toplam 5 maç.

Ama 37 dakika. Yani maç başı 6-7 dakika...

18 yaşında henüz, çok zamanı var. Umarım Juventus'lar, Chelsea'ler ister onu.

Diğerleri de ondan farksız.

Gençlerimiz lig maçlarında forma bile giyemiyor.

Örnekler çok. Artık kupa maçlarını Şampiyonlar Ligi'ymiş gibi lütfen abartmayın. Messi, Ronaldo, Iniesta olmak kolay mı öyle? Medya yazar, medya sever. Ama unutulunca da adını anmaz kimse bir daha...

Bu konuda Trabzonspor istisna gibi duruyor. Sürekli üretim halindeler. Abdülkadir, Yusuf, Uğurcan Çakır, Hüseyin Türkmen... Takır takır, çatır çatır oynuyorlar.

Oynayan oynuyor gençler... Yaşı kaç olursa olsun...

20 Aralık 2018, Perşembe 13:39
YAZININ DEVAMI