‘’Son çeyrekte dağıldık‘’
Ergin Ataman ve Vasilje Miçiç’le geçen efsane sezonlar sonrası Anadolu Efes, Erdem Can yönetiminde yeni kadrosuyla ilk Euroleague maçına çıktı. İlk maç için oldukça da zorlu bir deplasmandı. Barcelona da Jasikicevius sonrası eski oyuncuları Roger Grimau’yu takımın başına getirmiş, sezona iki Real Madrid yenilgisi ile başlamıştı. Onlar için de kritik bir maçtı.
Savunma 40 dakika boyunca oturmadı
Oyun bir NBA hazırlık maçı gibi başladı. Geçiş hücumlarından bulunan çabuk sayılar, faul bile yapılmadığı için durmayan oyun ve 22-19’luk Barcelona üstünlügü vardı ilk çeyrekte. Efes, rotasyona girdikten sonra hücumda oyundan düştü ve skorda 32-23 geride kaldı. Yeniler Darius Thompson ve Justis Hollatz hiç katkı veremedi bu bölümde. Sadece Shane Larkin’le ayakta kalmaya çalışan Efes, Ziziç ve Willis’in de skor katkısıyla tekrar oyunun içine girdi. Ama savunma 40 dakika boyunca oturmadı. Erdem Can, ikinci yarıya uzun rotasyonunda Pleiss-Jones ikilisi ile başlayınca işin rengi değişti. Bu ikili savunma ve hücumda rakibe büyük üstünlük kurdu. Clayburn de devreye girer gibi olunca Efes geriden gelip 46-45 öne geçti.
Maçın kırılma anı centilmenlik dışı fauldü
Maçın kırılma anı bana göre Willis’e çalınan centilmenlik dışı faul kararı oldu. 3. periyodun sonuna doğru Willis, Jokubaitis’in topuna hamle yaptı. Önce normal faul çalındı. Ardından hakemler toplandı, izlemeye gerek bile duymadan kararı ‘centilmenlik dışı’ne çevirdi. İtiraz hakkı da yoktu. Zaten direnç göstermekte zorlanan Efes, bir pozisyonda yenilen 4 sayı sonrası oyundan düştü, bir daha da toparlanamadı.
Larkin sezona etkili giriş yaptı
Larkin sezona kararlı başladı. 16 sayı ve 12 asistlik performansına yazık oldu. Clayburn, Thompson, Beaubois hiç oyunun içine giremedi. Erdem Can, bir daha Pleiss-Jones ikilisine neden dönmedi, orasını da anlamadım. Sonuçta yol uzun. Maç içinde olumlu sinyaller verildi, çok kötü görüntüler de. En büyük sorun ise takım savunmasında görüldü...
‘’Haydi hayırlısı‘’
2023-2024 Euroleague Sezonu bugün başlıyor. 8 yıl aradan sonra Final-Four’da ilk kez bir Türk takımının olmadığı sezon yaşamıştık. Hatta son 5 finalde Türk takımları yer almıştı. Fenerbahçe Beko üst üste 3, ardından da Anadolu Efes üst üste 2 kez final oynayıp ülkemize 3 şampiyonluk getirmişti. Benzer bir sezon olması dileğiyle sözlerimize başlayalım. Ama tabii ki geçmiş yıllarda olduğu gibi net Final Four adayı değiliz.
Efes’te en büyük değişiklik Micic’in yokluğu!
Anadolu Efes Play-Off yapamadığı sezonun ardından Ergin Ataman’la yollarını ayırıp Türk Telekom’la final oynayan Erdem Can hamlesi ile başlıyor sezona. En büyük değişiklik ve eksiklik ise 2 yıl üst üste MVP olan Vasilje Miçiç’in NBA’e gitmesi olacak. Micic’le çok iyi bir ikili olan Shane Larkin’in nasıl bir performans sergileyeceği, takıma yeni katılan Darius Thompson, Tyriq Jones, Derek Willis gibi isimlerle eskilerin uyum süreci ve katkısı takımın geleceğini belirleyecek.
4-5 numara oynayan uzun takviyesi şart
Hazırlık döneminin çok iyi geçtiği söylenemez. Sezona da zor bir fikstürle başlıyorlar. Yol boyunca gelişme kaydetmeleri gerekecek. Hatta bir 4-5 numara oynayabilen bir uzun takviyesi de şart görünüyor.
Fenerbahçe’de sezon başlamadan sakatlık kâbusu
Geçen sezon Final-Four’u son maçta kaçıran Fenerbahçe Beko da önemli değişikler yaptı. Yine daha sezon başlamadan sakatlık kâbusu yaşadılar. Brezilyalı oyun kurucu Raul Neto’nun gelmeden sezonu kapaması, onları çok vasat bir sezon geçiren Nick Calathes’e mecbur bıraktı. Burası bir handikap ve Yam Madar’ın performansı takımı da direkt etkileyecek. Motley’in yanına gelen Sertaç-Papagiannis ikilisi ile pota altında ciddi bir güç gibi görünüyorlar.
Dorsey, Guduric ve Wilbiken belirleyici olacak
Fenerbahçe için belirleyici olacak performanslar, Tylor Dorsey, Marko Guduriç ve Scottie Wilbekın’ın vereceği katkılar olacak. Bu yardımcı oyun kurucuların formu ve Madar’a yapacağı yardımlar Neto eksikliğini hissettirmezse Fenerbahçe’yi Play-Off adayı olarak görüyorum. Diğer takımlara bakınca Real Madrid dışında herkes eşit gibi. Şampiyon kadroyu koruyup sadece Campazzo’yu takıma dahil eden Real, oturmuş ve daha da güçlenmiş bir kadro yapısına sahip. Tabii gözler Ergin Ataman’ın çalıştırdığı Panathinaikos’ta olacak. Bir çok transfer yaptılar ve takımın zamana ihtiyacı var. Şu ana kadar uyum sağlamış görünmediler.
‘’Olimpiyat hayal oldu‘’
Ergin Ataman’ın ilk günden bu yana yaptığı serzenişlerde ne kadar haklı olduğunu gördük dün bir kez daha. Zayıf takımlara karşı bu kadro hiç sırıtmadı ama Hırvatistan gibi güçlü bir ülke karşısında defolarımız ön plana çıktı. Hırvatlar, bir tane şutörümüz olmadığı için maça gömülü alan savunması ile başladı. Herkes Alperen ve Ömer Faruk’un üzerinde, Kenan ve Şehmus bomboş bırakılıyor. Biraz da Furkan’a önlem alıyor. Oyun bu kısalara gelince mecbur şut atacaklar boş kaldıkları için. Ama ilk yarı kullandığımız 14 üçlüğün sadece 1’inde isabet bulduk. Henüz basketbolun acemisi olan ve bu seviyelerde doğru dürüst maç yapmamış olan Alperen saçma sapan iki hücum faul alınca kenara geldi, ritmden düştü.
Eksiklerin etkisi hissedildi
Hırvatistan’ın NBA oyuncularından Sariç gerçek bir yıldız gibi oynadı. Zubac, pota altında üstünlüğü bize vermedi, tek başına uzunlarımızla savaştı. Real’in yıldızı Hezonja da devreye girince devre 21 sayı farkla Hırvatistan lehine sonuçlandı. İkinci yarıya tam saha pres ve baskılı savunma ile başladık. Furkan, arka arkaya 4 üçlük buldu fark bir anda 8 sayıya kadar indi... Ama o kadar. 4-5 dakikalık periyot da Hırvatlar’ı yenmeye yetmedi. Bizim iki devşirmemiz Larkin ve Wilbekın yoktu. Cedi Osman olsa dün onun şutları mutlaka katkı yapardı.
Tam kadro olsaydık...
Adamların Hırvatistan’da bile oynamayan devşirmesi Jaleen Smith en kritik anlarda sahne aldı, üçlüklerle canımızı çok yaktı. 14 sayı üretti Smith. Bizim NBA oyuncularından çok daha kariyerli olan Sariç 22 sayı ve 11 ribauntla adeta tek başına maç aldı. Ergin Ataman’ın istediği gibi tam kadro olsak şuradaki sonuç çok farklı olabilirdi. Olimpiyat hayallerine bir kez daha veda ettik. Şimdi isteyen istediği kadar tatil yapsın. Bir daha gelirken de zoraki değil gerçekten istedikleri için gelsinler. Çünkü bizim her oyuncuya ihtiyacımız var.
‘’Finale hazırlık‘’
A Milli Basketbol Takımımız, beklenildiği gibi rahat bir şekilde finale kaldı. Gruptaki üç maçını çok farklı kazanan Türkiye, benzer bir tarifeyi de yarı finalde İsveç’e karşı uyguladı, finalde Hırvatisan’ın rakibi oldu. Aslında herkesin beklediği final gerçekleşti. Bu turu geçmek için finali kazanmak gerekiyor. En ciddi rakibimiz de Zubac, Sariç, Hezonja ve Adams gibi yıldızlarıyla İstanbul’a gelen Hırvatistan olacak. Şu ana kadarki maçlar bir nevi final hazırlığı şeklinde geçti. Gerçi Hırvatlar da benzer maçlar oynadı ama yumuşak geçen maçlar sonrası sert bir takıma karşı oynamak farklı bir motivasyon gerektirecek.
Ukrayna maçı sonrası Furkan’ın devreye girmesi gerektiğini, gerekirse İsveç maçını tamamen onu ritme sokmak için oynamamız gerektiğini yazmıştım. Çünkü başta Alperen ve Ömer olmak üzere çember altında rakiplere büyük üstünlük kuruyoruz. Onuralp ve Okben de aldıkları dakikaları iyi değerlendirdiler. Larkin ve Wilbekın’in yokluğunda Kenan Sipahi çok konsantre ve iyi bir turnuva çıkarıyor. Eksiğimiz kısa pozisyonunda 20 sayı civarı atacak bir skorer. Bu isim de Furkan.
Kolay olmayacak ama...
Nitekim Furkan dün ilk andan itibaren oyunun içindeydi. Doğru yer ve zamanda topla buluştuğunda neler yapabileceğini gösterdi. 23 dakikada 6/11 isabet oranı ile 18 sayı ve 5 ribauntla oynadı. Ondan beklediğimiz istatistikler bu. Finalde ihtiyaç hissedeceğimiz performans da... Kazanmanın yanı sıra Furkan’ın ritm bulması ve özgüvenli oyunu sevindiriciydi. Ergin Ataman takımda rolleri paylaştırmış ve herkes görevini biliyor. En doğru şekilde de uygulamaya çalışıyor.
İsveç maçında hoşuma gitmeyen tek şey savunma konsantrasyonumuz oldu. Bazen finali de düşünerek alan savunması uyguladık. Çok kolay ve rahat şutlar verdik İsveç’e... Tabii ki kopan bir maç sonrası yenilen 84 sayının önemi yok ama finalde savunma performansımızı biraz da artırmamız gerekecek. Kolay olmayacak ama bu göze hoş gelen basketbol oynayan takıma güveniyorum...
‘’Devler 3'te 3 yaptı‘’
A Milli Basketbol Takımımız’ın İstanbul’daki elemelerde şu ana kadar oynadığı en ciddi maçtı. Ukrayna da her ne kadar tam kadro gelmese de sert ve disiplinli oynayan bir takım. İlk çeyrekte Alperen tam 14 sayı atarken, savunmamız bir türlü oturmadı. Çok sayı yedik belki ama Ömer Faruk hücum ribauntlarını toplayıp skor üretirken Okben ve Onuralp’in üçlükleri ile devreyi 49-41 önde bitirdik.
Yine bir türlü koparamadık
İkinci yarıda bu kez savunma kaynaklı sayılar bulduk. Top çalıp yaptığımız hızlı hücumlar seyirciyi de coşturdu. Her şey istediğimiz gibi gidiyordu ama maçı yine bir türlü koparamadık. Ukrayna son bölüme 9-2’lik seri ile başlayınca Ergin Ataman, aldığı mola sonrası tekrar ilk beşine döndü. Ömer Faruk’un yine hücum ribauntları ve Alperen’in durdurulamaz hücum performansı sonrası 85-72 kazanıp grubu lider tamamladık.
Hazırlık olarak görmeliyiz
Kenan’ın öz güvenli oyunu ve bitiriciliği önemliydi. Tek eksik Furkan Korkmaz’ı, artık ritme sokmamız gerekiyor. Pota altında Alperen ve Ömer Faruk ciddi skor üretiyor. Ama dün herkesten gereken katkıyı alamadık. Yarı finali biraz da final hazırlığı olarak görmemiz gerekecek.
‘’Gövde gösterisi‘’
Evimizde oynadığımız Olimpiyat Elemeleri’nde tek hedefimiz 8 takımlı İstanbul etabından lider çıkmak. Bunun yolu da finalde Hırvatistan’ı yenmekten geçecek. Şu ana kadar baktığımızda tüm maçlar finale hazırlık dönemi gibi geçiyor. Önce İzlanda, dün de Bulgaristan milli takıma rakip olamadı. Avrupa Şampiyonası’nda çok iyi sonuçlar alan Belçika, çok güçlü bir kadro ile gelen Hırvatlar karşısında dağıldı, maçı 86-55 kaybetti. Dün, Bulgaristan eksik bir kadro ile karşımıza çıktı. Devşirme Young, Dimitrov ve Bachev sakatlıkları nedeniyle oynamadı. Bizde ise dakika alan tüm oyuncular mükemmele yakın performanslar sergiledi. Zaten maç daha ilk çeyrekte bitti. 28-13’lük skor sonrası devre de 52-21 bitince ikinci yarı antrenman havasında geçti. Türkiye, özellikle pota altında Ömer, Alperen, Sertaç, Ercan, Sadık gibi oyuncularla çok ağır basıyor. Oyun kurucularımız Kenan ve Berk’in performansları giderek artıyor. Ki Larkin ve Wilbekın gibi devşirmeleri kullanamadığımız bu dönemde bu ikisinin final performansı çok belirleyici olacak.
Rekor asist
Şimdilik işler yolunda gidiyor. Furkan da ritmini bulmaya başladı. Rekor sayılabilecek bir asist sayısı ile oynadık Bulgaristan karşısında. 31 basketimiz asist üzerinden geldi. Çok rahat, çok kararlı, özgüvenli bir takım vardı sahada. Yarın Ukrayna, yarı finalde ise tahminen Belçika, İsveç, Hollanda’dan biriyle oynayacağız. Karar ve kader maçı ise Hırvatistan finale olacak bence. Zubaç, Sariç, Hezonja ve devşirme Adams’la beraber gerçekten güçlü bir kadroya sahipler. Umarız finalde, kadroya gelmeyenleri aramayız.
‘’Milliler Firarda!‘’
Futbol ve voleybolda yaşanmayan sorunlar basketbolda her yıl tekrarlanıyor. Her yıl 1-2 oyuncumuz mazeret göstererek Milli Takım’dan aflarını istiyorlar. Ağustos ayında İstanbul’da Olimpiyat Elemeleri oynayacağız. Kağıt üzerinde çok güçlü bir kadromuz var. Ama bu parçaları bir türlü bir araya getiremiyoruz.
‘Sadece resmi maçlara geleyim’ talebi...
A Milli Takımımız dün Bormio kampı için İtalya’ya hareket etti. Federasyon Başkanı Hidayet Türkoğlu, Asbaşkan Ömer Onan ve coach Ergin Ataman’ın tüm çabalarına rağmen Cedi Osman ve Alperen Şengün kampa katılmadı. NBA oyuncuları mayıs ayından bu yana zaten tatil yapıyorlar. Ekim’e kadar da boşlar. Sadece 3 haftalarını Milli Takım’a ayırmaları isteniyor ve bunu da kabul etmiyorlar. Bu yıl takımı Play-Off bile oynamayan Alperen, ‘kampa ve hazırlık maçlarına gelmeyeyim, sadece resmi maçlara geleyim’ demiş. Tabii ki bu teklifi kabul görmedi ve kadroya alınmadı.
Ömer Faruk ve Furkan kafilede
Sezon boyunca çok yorulan (!) Cedi Osman ise zaten bu yaz dinleneceğini ve gelmeyeceğini söylemişti. NBA oyuncularından geçen yıl Avrupa Şampiyonası’na katılmadığı için büyük tepki alan Ömer Faruk ve Furkan Korkmaz kafileye dahil oldular.
Devşirme oyucularda da sıkıntı var
Bir de devşirme sorunumuz var. Coach Ergin Ataman Wilbekın ve Larkin’i aday kadroya çağırmıştı. Wilbekın gelmeyeceğini belirtti. Larkin de gönülsüz de olsa İstanbul’a geldi ama dizinden sakat. Doktorlar, “2 hafta oynayamaz” raporu verdiler. Ağustos’ta başlayacak Eleme Grubu maçlarına yetişmesi imkansız. Diğer devşirmemiz Wilbekın ise ortalarda yok. Bu oyuncular vatandaş oldukları ve ligde yerli statüsünde oynayabildikleri için kontratlarına en az birer milyon dolar ekleme yapıldı. Bu kadar büyük para kazanmaları karşısında çağrıldıkları zaman Milli Takım’da oynamaları gerekiyor. Oynamazlarsa Türk vatandaşı olmalarının bir anlamı yok. Yönetmelik gereği ceza alıp Türk statüsünden bile çıkarılabilirler. Bekleyip göreceğiz. Türk basketbolu için hayati bir turnuvaya tam kadro olarak katılamamak büyük kayıp. Ama maalesef milli formanın önemini sadece bu yıl gelmeyenlere değil, yakın geçmişte de teklifleri çağrılara cevap vermeyen oyunculara da anlatamamışız...
Elemelerdeki rakiplerde durum tam tersi!
Bu arada elemelerdeki en büyük rakibimiz Hırvatistan’da NBA oyuncusu Dario Sariç, Mario Hezonja gibi isimlerin yanı sıra Hırvatistan’da bile oynamayan geçen yılı Alba Berlin’de geçiren Amerikalı devşirme Jalen Adams bile kamp kadrosuna katıldı ve şu takımla beraber antrenman yapıyorlar...
‘’Fener kadroyu tamamlıyor‘’
Euroleague’de geçen sezon Final-Four’un kapısından dönen Fenerbahçe Beko, yeni sezon yapılanmasını tamamlamak üzere. Sarı-Lacivertliler, Panathinaikos ve Yunan Milli Takımı’nın 2.20’lik dev pivotu Papagiannis’i de kadrosuna katarak uzun rotasyonunu oluşturdu. Devin Booker ve Tonye Jekiri ile yollarını ayırıp Telekom’dan Sestina, Barcelona’dan Sertaç ve Panathinaikos’tan Papagiannis’i alan Fenerbahçe Beko, pota altında ligin en sağlam kadrolarından biri haline geldi. Pozisyonuna göre kısa kalan Sestina, Euroleague seviyesinde sırıtmazsa Sarı-Lacivertliler şutu olan, yüzü dönük de oynayabilen 3 uzun takviyesi gerçekleştirmiş olacak. Panathinaikos’un da tutmayı çok istediği Papagiannis, bir dönem NBA’de de forma giyen uzun boyuna rağmen orta mesafe şutları bulabilen savunmada geniş alanlar kaplayabilen bir pivot.
Tek sorun oyun kurucu...
Motley-Sertaç-Papa üçlüsü kağıt üstünde Fenerbahçe’ye çok fayda sağlayacak gibi duruyor. Şimdi tek sorun oyun kurucu pozisyonunda. Geçen yıl beklentilerin çok uzağında kalan Nick Calathes gönderilmek isteniyor. Ama sözleşmesi var ve Yunan oyun kurucu bu duruma yanaşmıyor. Eğer karşılıklı anlaşma sağlanır ya da Calathes’e bir talip çıkarsa, Fenerbahçe Beko’nun alacağı oyun kurucu da hazır. Bir iki gün içinde yeni bir hamlenin geleceğini düşünüyorum