Arama

Popüler aramalar

‘’Zor ama imkansız değil‘’

1-Olymipakos’u bir çok kez Dostluk ve Barış Salonu’nda izlemiş biri olarak, Anadolu Efes’i nasıl bir atmosfer bekliyor?

Atina deplasmanları her zaman zordur. Olympiakos tutkulu ve zaman zaman olay çıkarabilecek bir taraftar potansiyeline sahip. Fakat, salonun yapısı bence rakip taraftar üzerine çok büyük baskı yaratmıyor. Tribünler, parkeye çok uzak. Özellikle Olympiakos’un en ateşli taraftar grubunun olduğu ‘Gate 7’ tribünü pota arkasına doğru ve sahayla arasında mesafe var. Ama, oyuncular ve taraftar birleşip, özellikle hakem üzerinde baskı kurabiliyorlar. Bu işi de geride kalan 4 maçta Olympiakos’lu oyuncular daha iyi yaptı. Özellikle İstanbul’da bile oyunun daha başında Doğuş’a teknik faul çalındı. Efes’li oyuncuların geri adım atmadan, rakibin bu tip oyunları karşısında dik durmaları ama ortamı da çok germemeleri gerekiyor. Çünkü, Olympiakos bu konularda daha tecrübeli ve gerginlikten kârlı çıkan onlar oluyor.

2-Anadolu Efes’in kazanması için neler yapması gerekiyor?

Anadolu Efes’in en büyük sorunu, oyuncular ile Perasovic arasında kopukluk olması. Bazen kendi kafalarına göre oynuyorlar. Karar verdikleri ve bir oldukları zaman, her takımı yenebileceklerini gösterdiler. Ama çok iniş-çıkış yaşıyorlar. Gri renk yok. Ya siyahlar, ya beyaz. Umarız bugün beyaz giymeye karar verirler. Olympiakos’u, Atina’da bir kez yendiler, bir kere daha yenebileceklerine inanmalılar. Mental olarak maça hazır çıkmaları gerekiyor.

3-Zafer için kilit nokta ne olacak?

Maçın kilidi, Spanoulis savunması olacak. Efes, ilk üç maç bunu iyi başarmıştı. Doğuş’un agresif savunması ve ikili oyunlarda uzunların, Spanoulis üzerinde kalması onları hücumda ritmden çıkarmıştı. Ama 4. maçta Efes bu savunma anlayışını değiştirdi ve ikili oyunlarda uzunlar Spanoulis’in üstüne çıkmak yerine geride kalıp potayı savundu. Tecrübeli oyuncu da boş kalınca, ceza şutlarını çok iyi değerlendirdi. Perasovic’in Spanoulis savunmasında eskiye dönmesi gerekiyor.

02 Mayıs 2017, Salı 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Klasik bir final!‘’

Banvit için bir ilkti. Tarihlerinde bu sezon ilk kez kupa kazanmışlardı. 4 Euroleague takımının arasından sıyrılıp, Türkiye Kupası’nı müzesine götürmüştü Banvit. Şampiyonlar Ligi’nin ilk yılında o gururu yaşamalarına da ramak kalmıştı. Onlar için ilkti ama Türk basketbolu için belki de klasikleşmiş bir finaldi. Orta karar bir bütçe ile, Türkiye Ligi’nin 5. ya da 6. şampiyonluk adayı olarak Şampiyonlar Ligi’nde finale kalmak, Türk basketbolunu gururla temsil etmek... Banvit için muazzam bir sezon diyebiliriz. Ama avucunun içine gelen kupayı kaptırmak, Türk basketbolunun kaderi belki de. Biri çıkar 10’da 1 serbest atış atar, kariyerinin en kötü gecesini geçirir, bir takım çıkar bir devrede 15 top kaybı yapar. Dün Banvit, şampiyonluğu çok istedi, sonuna kadar mücadele etti, bütün oyuncular formanın hakkını verdi, coach Filipovski herşeyi denedi belki ama olmayınca olmuyor. Yüzde 42 ile, Furkan’dan sonra takımın en iyi ikinci üçlükçüsü olan, 13.5 sayı ortalaması ile takımın en iyi ikinci skoreri olan Orelik, 9’da 1’le üçlük attı. Kariyerinde bu kadar kötü atmamıştı, bugüne denk geldi!!! Ligin MVP’si seçilen Theodore, 16’da 6 ile yakın mesafe atışı kullandı. Hayatta kaçırmayacağı turnikeleri kaçırdı. Muriç’ten bahsetmeye bile gerek yok. Yine sıfır katkı. İki bomboş turnike kaçırdı yanında kimse yokken.

Yazık oldu

Eee nasıl olacak?.. Rakip uzun süre İspanya Ligi’ni lider götüren Tenerife... Onlar ilk yarıda 13 üçlüğün 8’inde isabet buldular. Attıkları 34 sayının 24’ü üçlükten geldi. İkinci yarı da hiçbirşey oynamadılar. Banvit de kötüydü ama sonuna kadar ayakta kaldı. Sonunda yine sahanın yıldızları Grigonis ve White’la el üstünden, çok zor üçlükleri sokup, şampiyonluğa ulaştılar. Kazananı tamamen bireysel performanslar belirledi. Biz boş atışları sokamadık, onlar iyi savunmaya rağmen imkansız üçlükleri soktu. Bütün maçın özeti aslında bu. Yine klasik bir cümle ile bitireceğiz. Banvit’e yazık oldu! Gerçekten yazık oldu ama. Bütün bir sezonu domine ettiler, dar rotasyona rağmen harika maçlar çıkardılar, mücadele ettiler, kafa yordular, savaştılar, tırnaklarıyla kazıya kazıya finale geldiler ama final sendromunu onlarda yenemediler!!!

01 Mayıs 2017, Pazartesi 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Hatalar zinciri‘’

16 yıllık hasreti bitirmeye sadece 40 dakika kalmıştı. Atina’da saha avantajını eline geçiren, İstanbul’da rakibi 60 sayıda tutup, adeta sürklase eden Anadolu Efes, dün bambaşka bir görüntü çizdi yine.

Her zaman söylediğimiz gibi Efes’in en büyük sorunu istikrarsızlık. Hem sezon boyu, hem de maç içinde bile çok büyük iniş-çıkışlar yaşıyor. Dün belki daha konsantre olmalarını tahmin ediyorduk ama yanıldık.

İlk maçta 16’da 2 üçlük atan Efes, dün de özellikle ilk yarıda çok boş atışlar buldu ama maalesef yine çember dövdü.

Mücadele tamam da...

İlk yarı 1/11, maç sonu ise 3/19 ile üçlük attılar. Böyle kötü bir yüzdeyle, bir yere kadar kazanabiliyorsunuz. Oysa işin mücadele tarafında sorun yoktu. Rakipten 11 fazla ribaunt aldılar. Tam 14 hücum ribaundu var Efes’in. Ama 14 top kaybı, kaçan 16 üçlük, bu mücadeleyi gölgeledi.

Yenilgide Efes’in yaptığı bir kaç bariz hata vardı. Maça fırtına gibi başladılar. Blok üstüne blok, smaç üstüne smaç. Skor bir anda 18-6 olmuştu. Tribünler de coşmuştu. Ama daha dakika 5, sanki şampiyon olmuş gibi sevinmeler, tribünlere şov yapmalar. Özellikle de Granger ve Cedi... Bir onlara baktım, bir Olympiakos benchine. Son derece sakinlerdi ve kontrolü kaybetmemeye çalışıyorlardı. Biliyorlardı ki daha önlerinde koskoca bir 35 dakika var. Bu tavırlar ayrıca rakibi de daha motive etti.

Hatada ısrar etmek

İkincisi Spanoulis savunmasındaki gereksiz değişiklikti. İlk maçta tecrübeli guard tam 7 top kaybı yapmış son 2 dakika hariç sahanın en kötüsü olmuştu. Dün, Sfairopoulos, bu yıl ilk kez Spanoulis’i 2 numara gibi oynattı. Topu başkası getirdi. İkili oyunlarda, onu sıkıştırmak yerine, gölge savunması yaptı uzunlar. O da ikili oyunlar sonrası bomboş üçlükleri potamıza gönderdi. Neden başarılı bir savunma anlayışı değiştirilir ve tutmayan bu stratejide ısrar edilir anlaşılır gibi değil. Hakem üçlüsü, özellikle de Sloven Boltauzer sanki maç Atina’da oynanıyormuş gibi düdük çaldı. Efes büyük bir fırsat tepti. Ama Atina’da yine bambaşka bir görüntüye bürünebilir. Tabii bu saatten sonra iş çok ama çok zor. Yine bizi şaşırtmalarını bekleyeceğiz!..

29 Nisan 2017, Cumartesi 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Potaların efendisi‘’

Obradoviç, Avrupa’nın en büyük coachu olduğunu bir kez daha kanıtladı. Kariyeri boyunca 15 Final-Four oynayan, bunların 8’ini kazanma başarısı gösteren Obradoviç, rakiplere en büyük üstünlüğü ise Play-Off serilerinde sağlıyor. 3 ya da 5 maç üzerinden oynanan serilerde Sırp coachu altetmek neredeysi imkansız. Onun oyun zekası, oyun bilgisi, rakipleri çözmedeki ustalığı uzun serilerde iyice ortaya çıkıyor. Obra’yı tek maçta yenmek olası belki ama iş uzayınca, avantaj Obradoviç’ten yana oluyor. Rakibi çok iyi analiz eden, takımını buna göre hazırlayan, oyuncularından maksimum verimi almayı başaran Obradoviç, şu ana kadar oynadığı 17 Play-Off serisinin tam 16’sını kazanmayı başardı. Dile kolay... Tecrübeli coach sadece 2005-2006 sezonunda Panathinaikos’u çalıştırırken TAU Ceramica’ya elenmişti.

Real favori gösteriliyordu

Geri kalan tüm serilerde rakiplere üstünlük sağlayan Obradoviç, oynadığı 30 Play-Off maçının tam 23’ünü kazandı. Fenerbahçe’de ise olayı iyice abarttı tecrübeli antrenör. İlk sene Maccabi’yi 3-0’la geçen Obra’nın askerleri, ikinci sezon yine son şampiyon Real Madrid’le eşleşti. Vesely de sakatlanmıştı. Pota altı rotasyonu iyice daralırken, otoriteler Real Madrid’i favori gösteriyordu. Ama Obradoviç, ilk kez 5 kısalı bir düzene döndü, Real Madrid’in aklını karıştırdı. Bu sezon da OAKA faktörü vardı karşısında. O salonda hiç kazanamıştı Obradoviç.

Saha fark etmiyor

Panathinaikos da bu yıl evinde 15 maçın 14’ünü almış, sadece Olympiakos’a son topta mağlup olmuştu. Favori yine Panathinaikos’tu belki ama Obradoviç için söz konusu Play-Off oldu mu, iç saha, dış saha farketmiyor. Nitekim Panathinaikos da aynı kadere maruz kaldı. Kanarya, rakibini 3-0’la süpürürken, Obradoviç Fenerbahçe’nin başında çıktığı 9 Play-Off maçının tamamını kazanmış oldu.

28 Nisan 2017, Cuma 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Efes, hedefe çok yakın!‘’

Çok enteresan bir Play-Off maçı izledik Abdi İpekçi’de... Atina’da ikinci maçı kazanan Efes, İstanbul’a büyük bir avantajla dönmüştü. Efes’in en büyük sorunu istikrarsızlık. Aslında maça çok iyi başladılar. Yine çabuk hücum ettiler ama bu kez doğru ve boş şutları buldular. Ama neredeyse hiçbirini sokamadılar. Doğuş, Spanoulis’i sahadan sildi. Avrupa’nın en iyi oyun kurucusu olarak gösterilen Yunan guard daha ilk yarıda 4 top kaybı yapmıştı. Olympiakos, hücum anlamında belki de sezonun en kötü oyununu oynarken, Efes de onlara ayak uydurdu.

18 üçlüğün 16’sını kaçırdı Efes. 16 serbest atışın sadece 8’inde isabet bulabildiler. Rakipten 8 az ribaunt aldılar belki ama savunmadaki enerjileri, kazanma arzuları Olympiakos’tan çok daha fazlaydı.

Hücumda sadece 10 dakika iyi oynadılar, Heurtel-Dunston’un ikili oyunları ile 17 sayılık farka ulaştılar. Tribünler coşmuş, takım da zafer havasına girmişti.

Olympiakos Coachu Sferopoulos da 4. periyodun başında bütün molalarını bitirmişti. Ama Efes klasik iniş çıkışlarını yaşadı. 5 dakikada sadece 2 sayı atabildiler. Sahanın en kötü ismi Spanoulis son 2.5 dakikaya üç üçlük sığdırınca maç kaosa girdi. 17 sayılık fark 1’e indi ama sonunda hak eden kazandı.

Efes artık Olympiakos’u çözdü. Çok büyük bir hata yapmazsa, yarın da kazanıp Final-Four’a kalmaya artık çok yakın...

Daçka’nın işi zor

Darüşşafaka Doğuş ise Madrid’deki maçlardan çok farklı bir görüntü sergiledi. İki kere 18-19 sayı geri düşmesine rağmen pes etmeyip geri geldi ama sonunda bütün oyunu domine eden Real Madrid zafere ulaştı. Real’i elemek için bütün oyunculardan katkı almak gerekiyor. Dün Wannamaker sonradan devreye girdi. Clyburn 10’da 2 attı. Wilbekın takımı ayakta tuttu ama kritik top kayıpları yaptı. Real ise tüm hatları ile oyunun içindeydi. Ama her şey bitmedi. Daçka seriyi Madrid’e taşıyabilirse, bir sürprize daha imza
atabilir.

27 Nisan 2017, Perşembe 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Zafer gecesi‘’

Olympiakos, normal sezonda çok da zorlanmadan 3. sırada yer aldı. Yıllardır aynı düzende, aynı basketbolu oynuyorlar. Herkes ne yapacaklarını bildiği halde bir şekilde kazanıyorlar. Spanoulis, Printeziz, Mantzaris ve Papanikolaou’nun yanına tamamlayıcı, rol oyuncusu yabancıları ekleyen Olympiakos, son 5 yılda 2 şampiyonluk kazandı. Özellikle Spanoulis’in tecrübesi ile, kötü de oynasalar başa baş girdikleri her maçı bir şekilde kazanıyorlardı. Ama Atina’daki ikinci maç kafa kafaya gitti, kazanan Anadolu Efes oldu.

Devreye girememişti

Olympiakos yine aynı basketbolu oynuyor ama Spanoulis eski gücünde değil. Eskisi gibi içeri girdiği zaman her topu bitiremiyor ya da zor pasları atabilip, boş adamı topla buluşturamıyor. Efes, kazandığı maçta Spanoulis’ten uzak mesafe üçlükleri yedi ama bu sayılar onları çok da yaralamadı. Çünkü diğerleri devreye girememişti. Lacivert-Beyazlılar, yine Spanoulis’i kontrol altına alıp, rakibe hücum ribaundu vermezse, serinin favori tarafı olur. Net ribaunt aldıklarında, geçiş hücumlarını çok iyi oynuyorlar. Bir de arkalarında binlerce taraftar gücü olacak. Tek başlarına değil, kopuk kopuk değil, takım gibi oynadıkları takdirde (ki en büyük sorunları istikrarsızlık) bugün ve cuma günü salondan zaferle ayrılabilirler.

Seri başlamadan önce büyük bir çoğunluk Real Madrid’in, Daçka karşısında rahat bir şekilde Final-Four’a kalacağını düşünüyordu. Ama işler öyle gitmedi. Son hafta burun farkıyla Play-Off’a kalan David Blatt’in öğrencileri, Madrid’de iki müthiş maç oynadı. Biraz dikkatli olsalar, 2-0 işten bile değildi. Wanamaker’ın istikrarlı performansına, sezon boyunca katkı alınamayan Harrangody’nin 4 numaralı pozisyondan attığı üçlükler eklenince, Yeşil-Siyahlılar büyük bir sürprizi gerçekleştirme fırsatı yakaladı. Darüşşafaka’nın sorunu, birebirler üzerinden oynadıkları için sistem çalışmazsa hücumda büyük sorun yaşamaları. Çünkü B planları yok.

Anahtar savunma olacak

Wanamaker, Wilbekin ve Clyburn’un istikrarlı katkı vermesi gerek. İş, onların potaya yaptığı hamleler sonrası bitiremedikleri takdirde, Bertans, Harrangody, Birkan ve Moerman’ın boş şutları yüksek isabetle atmasına kalıyor. Real, çok güçlü ve maçı değiştirebilecek çok sayıda yıldıza sahip bir takım. Ama onlar da düzenden çıktıkları takdirde, çok zorlanıyorlar. Daçka evinde iyi savunma yapan bir takım. Normal sezonda Real’i 68’de tutmuşlardı. Bu maçın anahtarı yine savunma olacak. Real, 80’in altında kalırsa, ibre Daçka’dan tarafa dönecek.

26 Nisan 2017, Çarşamba 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Fenerbahçe ait olduğu yerde‘’

Bir kez daha Final-Four’da Fenerbahçe. Bir kez daha Play-Off serisini 3-0’la geçerek. Tesadüf değil, şans değil, bileğinin hakkıyla, sonuna kadar hak ederek...

Atina’da iki galibiyet alıp tarihe geçen Kanarya, dün de Panathinaikos’u çaresiz bıraktı. Yunan ekibi son şansını denemek için gelmişti Ülker Arena’ya ama o kadar istekli, o kadar agresif, o kadar enerjik bir Fenerbahçe vardı ki sahada, dün rakip kim olursa olsun çıkamazdı buradan.

Obradoviç yine 4 kısa ile başladı maça. İlk iki maçın suskun ismi Datome çok iyi başladı ama yine erken faul problemine girdi. Vesely, her iki pota altında, daha doğrusu üstünde harikalar yarattı. Uçuyordu Çek pivot. Bloklarla potayı kararttı rakibe. Fenerbahçe savunması, yine her pozisyonda adam değiştirdi. Uzuna kısaya kaldılar ama hiçbir pozisyonda yenilmediler. Bir kez bile. Serinin en istikrarlı oyuncusu Kaliniç yine çok yüzdeli attı.

Udoh ise bildiğiniz gibi!...

İlk iki maçın MVP’si Bogdanoviç uzun süre ortalarda yoktu. Bütün savunma ona konsantreydi, tam 7 top kaybı yaptı ama onun kredisi bol... Yine de son periyotta işi bitiren isimlerden oldu. Tam 8 ribaunt aldı.

Taraftar coştu

Panathinaikos hep gerideydi ama direndi, direndi. Fakat 4. periyotta yelkenleri suya indirdi. Öylesine bir güç vardı ki karşısında, akın akın geliyordu Fenerbahçeli basketbolcular. O gücün karşısında durmak artık imkansızdı...

Bobby Dixon bu zamanları çok seviyor. Taraftar coştu, o üçlük attı. O attıkça Ülker Arena bayram yerine döndü. Pascual, Obradoviç karşısında ezildikçe ezildi...

Sıra artık şampiyonlukta

İşler kötü gidince tek yapabildiği oyuncu değiştirmek oldu İspanyol Coach’un. Önce ilk yarı hiç oynamayan Pappas’ı aldı. Sonra ilk üç periyot hiç oynamayan Nichols ve Fotsis’e sarıldı. Bir umut bir şeyler yaparlar diye düşündü ama öyle olmuyor!!!

Sarı-Lacivertliler üst üste üçüncü kez Final-Four’da... Önce yarı final, sonra final gelmişti. Sıra artık şampiyonlukta. Bu takım, bu coach, bu yönetim ve bu taraftar Euroleague şampiyonluğunu fazlasıyla hak ediyor.

26 Nisan 2017, Çarşamba 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Ülker Arena'da bayram havası‘’

Fenerbahçe, tarihi bir güne daha hazırlanıyor. Son iki sezon rakiplerini 3-0’la yenip Final-Four’a kalan Fenerbahçe, aynı tarifeyi Panathinaikos’a da uygulamak üzere.

Sezon içinde 30 maçın sadece 7’sine tam kadro çıkabilen, kendi evinde beklenmedik yenilgiler alıp sezon 5. sırada bitiren Kanarya, Play-Off’ta iki deplasman maçını kazanan tek takım olarak tarihe geçti.

Tam kadro oldukları zaman, ne kadar büyük bir güç olduklarını bir kez daha gösterdiler dosta düşmana...

Şimdi sıra Ülker Arena’da da Panathinaikos’u devirip, bu zaferleri taçlandırmaya geldi.

Tabii ki maçlar oynanmadan kazanılmıyor ama Fenerbahçe, kimsenin tahmin edemediği galibiyetler aldı Atina’da...

Bogdanoviç, ‘Micahel Jordan’ gibi oynadı, diğerleri ona eşlik etti.

Tabii ki Obradoviç farkı fazlasıyla hissedildi. Play-Off’lar, onun işi. Bu maça da çok iyi hazırlamıştır takımı.

En önemlisi taraftar hazır.

Madrid serilerinde Ülker Arena’da inanılmaz atmosferler yaratan Fenerbahçe taraftarı, aynısını Panathinaikos’a yapmaya hazırlanıyor. Rakip başkanın tahrik edici demeçleri, saha içinde hakemlere olan tavrı, taraftarı daha da motive etti.

Bayram havası olacak Ülker Arena’da... Bir aksilik olmazsa da, Fenerbahçe, Panathinaikos’u boynu bükük uğurlayacak Atina’ya...

25 Nisan 2017, Salı 02:30
YAZININ DEVAMI