‘’Tarihi final‘’
Avrupa ve Türkiye Ligi Play-Off’larında hiç yenilmeyen Fenerbahçe finalin favorisi... Son dönemde süregelen oyunlarını da ortaya koyarlarsa Sarı-Lacivertliler şampiyonluğa çok yakın.
Beşiktaş çok derin ve pahalı bir kadroya sahip değil ancak Ufuk Sarıca bu tip takımlarla başarıyı yakalamaya alışmış bir coach ve ikinci sürpriz peşinde koşacak.
Türk basketbol tarihinde ilk kez Fenerbahçe ile Beşiktaş finalde karşı karşıya gelecek. Gerek Euroleague’de Play-Off ve Final Four’da, gerek Türkiye Ligi Play-Off’unda hiç yenilmeyen Fenerbahçe, serinin büyük favorisi olarak görülüyor. Kanarya, kadro kalitesinin yanı sıra son 1.5 ayda basketbol kalitesini de en üst seviyeye çıkardı. Sanki bütün bir sezonu farklı, son 6 haftayı farklı bir takım oynadı. Euroleague şampiyonluğunun getirdiği moral ve özgüven de buna eklenince Sarı-Lacivertliler, durdurulması güç bir takım haline geldi.
Bileğinin hakkıyla geldi
Beşiktaş Sompo Japan’ın finale kalması sürpriz olarak nitelendirildi belki ama bana göre normal sezonu ilk 6 içinde bitiren bütün takımların bu şansı eşitti. Beşiktaş da, son topta kaybettiği bir maç dışında finale hep rahat kazanarak, bileğinin hakkıyla geldi. Ufuk Sarıca bu tip takımlarda başarı yakalamaya alışmış bir coach artık. İki yıl önce Pınar Karşıyaka ile önce Fenerbahçe’yi ardından Anadolu Efes’i eleyip şampiyonluk ipini göğüsleyen Sarıca, ikinci sürpriz peşinde koşacak.
İyi kurgulanmış bir kadro
Beşiktaş, çok derin ve pahalı bir kadroya sahip değil ama iyi kurgulanmış, birbirlerini tamamlayan, birbirleriyle oyanamaktan zevk alan, mücadele eden bir takım görüntüsünde. Thompson, Clark, Stimaç, Roll ve Strawberry gibi silahları var. Bunlara yarı final serisinde harikalar yaratan Erkan ve Sertaç da eklendi. Tabii ki şampiyon olabilmek için Fenerbahçe gibi bir takımı bir değil, tam 4 kez yenmenin ne kadar zor olduğunu onlar da biliyor. Ama en azından deneyeceklerinden, Fenerbahçe’yi bir şekilde yenebilmenin formülünü aramaktan vazgeçmeyeceklerinden eminim.
Rahatlık Obradovic’e göre değil!
Obradoviç’in yapması gereken, kamuoyunda oluşan algıyı oyuncuların hissetmemesini sağlamak olacak. Rahatlık ve rehavet insana özgü ama Obradoviç’e değil... O da biliyor ki, ‘nasılsa şampiyon oluruz demekle’ şampiyon olunmuyor. Fenerbahçe’de sakatlık sorunu yok. Bir haftadır da dinleniyorlar. Seriye gerek mental, gerekse fiziksel olarak hazırlanma fırsatı buldular. Saha avantajı, kadro avantajı Fenerbahçe’de... Sarı-Lacivertliler, son dönemde süregelen oyunlarını devam ettirirlerse, üst üste ikinci şampiyonluğa çok yakınlar.
‘’Kartal finale uçtu‘’
Olaylı üçüncü maç sonrası, Beşiktaş motive, Anadolu Efes ise içler acısı bir haldeydi Abdi İpekçi’de... Belli ki ortamdan çok olumsuz etkilenmişler. Beşiktaş ise tam tersi. Son derece istekli, enerjikti. Maçın 7. dakikasına kadar her iki takım da karşılıklı basketler bulurken, Ufuk Sarıca, Muratcan’ı oyuna sokup 3/4 sahada prese başlayınca bütün gidişat değişti. Pres sonrası alan savunmasına geçen Kartal, rakibi fazlasıyla top kaybına zorlarken, Stimaç, Sertaç, Erkan ve Roll’e bulduğu basketlerle 12. dakikada 14 sayılık farkı yakaladı (16-30), bir daha da Efes’e yakalanmadı. Arayı sistematik olarak açan, son olarak 37 sayılık (50-87) farka kadar ulaşan Siyah- Beyazlılar, Efes’e çok ağır bir yenilgi tattırdı. Bileğinin hakkıyla, finale çıkmayı başardı Beşiktaş Sompo Japan.
Hakedilmiş zafer
Efes’i son 1 ay içinde 4 kez yendiler, birinde de son saniye basketi ile mağlup oldular. Ne hakem hatası, ne haksızlıktan bahsetmenin alemi de yok bu istatistik karşısında. Sonuna kadar hakedilmiş bir zaferdi Beşiktaş adına... Ufuk Sarıca, rakibine oranla kısıtlı bir kadro ile mücadele etmesine, Stimac dışında yabancılardan istikrarlı katkı alamamasına rağmen, serinin kahramanları bence Sertaç ve Erkan oldu. Bu ikili 4 maçta da kenardan gelip, normal sezonda takımı sırtlayan ama bu seride bekleneni veremeyen as oyuncuların açığını fazlasıyla kapadı, hatta artıya geçti. Erkan zaten son derece profesyonel ve yıllardır işinin hakkını vermeyen çalışan bir sporcu. Sertaç düne kadar saman alevi gibi parlayıp sönmüştü ama bu seride yıldız gibi ışıldadı.
Favori Fenerbahçe...
Özgüveni, hiç çekinmeden zor şutları atması, Sarıca’nın elini fazlasıyla rahatlattı. Şimdi bizi tarihi bir final bekliyor. İki ezeli rakip, ilk kez Basketbol Ligi finalinde karşı karşıya gelecek. Euroleague şampiyonu Fenerbahçe tabii ki favori. Ufuk Sarıca ise iki yıl önce Karşıyaka’da yaptığını bu kez Beşiktaş forması altında tekrarlamaya çalışacak.
‘’Kaostan Efes çıktı‘’
Basketboldan başka her şey vardı dün Abdi İpekçi’de. Hakem hataları, oyuncu hataları, coach hataları, takımı sahadan çekme vs... Hangisinden başlasak bilemiyorum. Önce takımı sahadan çekmeyle başlayalım... Anadolu Efes yıllardır şampiyon olamıyor ve bana göre yıllardır en büyük sorunu, kulüp olarak hakem kararlarını ‘paranoya’ haline getirmeleri. 10-15 yıldır her maç sonrası, hatta devre arasında; kazansınlar kaybetsinler Efes benchinden kime denk gelsem, coach, menacer, doktor, masör vs ‘hakem’ diyor başka bir şey demiyor. Bu sağlıklı bir ruh hali değil ve onlara çok zarar veriyor. Başkan Tuncay Özilhan da aynı düşüncelerdeymiş demek ki (onunla fazla karşılaşmıyoruz) sahaya inip takımı soyunma odasına gönderdi. Hakemler için tek bir şey söyleyeceğim. Çok kötü bir sezon geçiriyorlar, Play-Off’ta da kötü yönetimler devam ediyor. Dün de hatalar olmuştur ama koskoca Anadolu Efes’in tepkisi, duruşu, tavrı, yaptırımı başka şekilde olmalı, takımı sahadan çekerek değil...
Perasoviç memnunmuş!
Hakemler hata yaptı, dönelim diğerlerine... Perasoviç yine iki maçı da kaybettiği takımla sahaya çıktı. Oyuncuların hiçbiri istikrarlı katkı vermiyor. Alex Kirk hamlesi beklenebilirdi belki ama Perasoviç kaybeden takımdan memnunmuş demek ki... Takım 3 kere çift haneli farklarla öne geçti, üçünce de rakibine yakalandı. Başta Heurtel’in yaptığı hatalarla.. Heurtel 11’de 2 ile şut atmış, bütün pozisyonları yanlış oynuyor, ama hala sahada... İnanılır gibi değil. Hepsini geçtim, Brown’un son saniye şutu girmese, Efes maçı 1 sayıyla kaybedecek. Dunston’un yerine Granger faul atıyor, takımını 2 sayısı güme gidiyor. Bu seviyelerdeki oyuncular kimin serbest atış kullanacağını bilmiyor. Maç kaybedilse hakem hatası yüzünden mi olacak, yoksa kimin faul atması gerektiğini bilmeyen oyuncuların hatası yüzünden mi?
4.5 dakika sayı atamadılar
Beşiktaş da aldığı maçı eliyle verdi. Ufuk Sarıca, 4. çeyrekte pivotsuz oynayarak son 5 dakikaya 64-57 önde girdi. Bu bölümde Clark’ın katkısı vardı ama bütün maçı konsantreden uzak oynayan ve sürekli yanlış tercihler yapan ABD’linin kontrolü kaybedeceğini sezmeliydi. Nitekim Beşiktaş, Clark’ın zorlamaları ile 4.5 dakikada bir basket bile atamadı. Kartal, avucuna kadar gelen maçı rakibine hediye etti. Efes’te bu gerilimden etkilenmeyen iki oyuncu vardı. Cedi ve Brown. Cedi’nin üçlüğü ile Efes yaklaştı, Brown önce üçlük attı sonra son saniye basketi ile Efes’i ayakta tuttu. İki takım da basketbol adına ortaya hiçbirşey koyamadı. Kararı ise sahanın yıldızı Brown verdi. Seri artık çok şeye gebe. Sinirler gerilecek, gerginlik artacak, hakemle oynamalar daha da artacak gibi görünüyor. Bakalım bu kaos ortamından kim karlı çıkacak. Son bir not. Sadece Efes değil, çoğu takım Türkiye’de hakem hatalarından şikayetçi ve dünkü gibi aşırı tepkiler verebiliyorlar. Ama Euroleague (ki orada da fahiş hatalar oluyor, Türk takımlarının canı yanıyor) ya da diğer Avrupa kupası maçlarında ‘gık’ları çıkmıyor. Orada da aynı reaksiyonları görürsek, buradaki şikayetleri sonrası daha fazla ‘empati’ yapabiliriz belki...
‘’Kartal'dan dev adım‘’
İlk maça göre çok zorlandı Beşiktaş Sompo Japan belki ama kritik anları çok iyi oynayıp, Anadolu Efes’i üst üste 2. kez yenmeyi başardı. Ligin ikinci yarısından itibaren düşüşe geçen, özgüvenini de kaybeden Michael Thompson’ın salonlara tekrar dönüş maçıydı sanki. Clark, Weems ve Roll’dan beklenen katkıyı alamayan Kartal’da Thompson’ın bu performansı ‘piyango’ gibi oldu. Çok yüksek yüzdeyle 20 sayı atan Amerikalı, Beşiktaş’ı bütün maç ayakta tutan isim olurken, Play-Off’ları çok seven Strawberry yine oyunu domine etti, sonunda da noktayı koydu.
Ufuk Sarıca ile beraber Pınar Karşıyaka’da vasat bir sezonun ardından Play-Off’larda MVP gibi oynayan ve takımını şampiyonluğa taşıyan Strawberry, benzer kararlılıkta oynuyor. Bitime 3 saniye kala iki kişinin üstünden düşerken attığı turnike, şans gibi gözükse de, zorluk derecesi yüksek ve fazlasıyla beceri isteyen bir basketti. İlk maçın yıldızlarından Sertaç, yine beklenenin üstüne çıkarken, büyük bir özgüvenle uzak mesafe şutu atıp isabet buldu. Sertaç kendini mental olarak da fazlasıyla hazırlamış.
Mucizeye izin vermezler
İlk maçı kaybeden Anadolu Efes’in birşeyler değiştirmesi gerekiyordu. Bence Kirk sahada olmalıydı ama Perasoviç kaybeden takımı aynen sahaya sürdü. İlk maça oranla daha iyi savunma yaptılar, dönem dönem etkili hücum ettiler ama yine eksik birşeyler vardı. 33. dakikada Roll’un basketiyle 10 sayı geri düştükten sonra, Granger ve Heurtel’in bireysel ürettiği pozisyonlarla 12-0’lık seri yakalayıp, 36’da 65-63 öne geçen Efes, geriden gelip öne geçmenin verdiği avantajı da kullanamadı.
Şimdi seri Abdi İpekçi’ye taşınıyor. Efes, kağıt üstünde daha güçlü ve iyi oyunculara sahip. 3 maç kazanma olasılıkları tabii ki var ama Beşiktaş Sompo Japan, daha istekli ve motive. Bir mucizeye kolay kolay izin vereceklerini düşünmüyorum.
‘’Ne de olsa şampiyon‘’
Euroleague şampiyonluğunun getirdiği konsantrasyon eksikliği, bir gün önceki Ankara seyahati ve idman yapamamak, Sloukas’ın sakatlığı, Dixon’un erken faul problemine girmesi sonrası 3. oyun kurucu Berk’in de kolunu incitip maçı terk etmesi, Fenerbahçe’yi hiç mi hiç etkilemedi. İlk yarıda 11 üçlüğün 8’inde bulunan isabetle gelen 18 sayılık fark, maçın kolay geçeceğini düşündürmüştü. Darüşşafaka’da Wanamaker bu kez iyi oynarken, Wilbekin ortalarda yoktu. Savunmaları da hiç konsantre değildi.
Sanki sezonu bitirmiş bir görüntü çiziyordu Yeşil-Siyahlılar. İlk yarıda potalarında tam 58 sayı gördüler. Obradoviç ikinci yarıya 5 kısa ile başladı.
Blatt, Fenerbahçe ne zaman 5 kısaya dönse hemen uzunlarını kenara alıyordu. Bu sefer de Ziziç’i kenara aldı ama kısa bir süre sonra tekrar 2 uzunlu düzene geçti. İlk yarıda 8 üçlük bulan Kanarya, 3. periyotta 9’da 1 üçlük atınca 20’nin üzerine çıkması beklenen fark, 2’ye indi: 74-72.
Obradovic’in müdahalesi
Ama Obradoviç oyuna müdahale etmekte gecikmedi. Tecrübeli coach, aldığı mola sonrası Antiç-Udoh ikilisi ile oyuna döndü, Fenerbahçe de normale... Bobby Dixon’ın zor üçlükleri, bir an için ‘acaba kazanabilir miyim’ diyen Darüşşafaka’nın tüm umutlarını tüketti. Mehmet Yağmur, 2 ve 3. periyotların son dakikasında oyuna girdi. İki kritik üçlük attı. Blatt bir daha da onun yüzüne bakmadı.
Wilbekin’ın kötü gününde, diğer as oyuncuların enerjisinin düşük olduğu bir maçta, fark yaratabileceği izlenimi veren Mehmet’e hiç güvenmemek, Daçka adına hataydı. Fenerbahçe, 3. çeyrek oyundan düşse de, biraz direnç gösterip istediği sonucu yine aldı. Kaliniç, Bobby, Datome, sakatlıktan dönen Bogdanoviç, kenardan gelen Melih, uzun süredir az oynayan Antiç ve son bölümde yaptığı iki blokla takımı ateşleyen Udoh’un performansları gözdoldurdu. Artık Fenerbahçe için finale çok yakın diyebiliriz. Bu takımı üç kere üst üste yenmek kolay iş değil. Darüşşafaka da bunun farkında gibi oynuyor!...
‘’Kartal yüksek uçtu‘’
Beşiktaş, sezon başında koyduğu hedefe istikrarlı adımlarla ilerliyor. Normal sezonu ikinci bitirip finale kadar saha avantajını eline geçiren Beşiktaş, dün de Final Four’un kıyısından dönen Anadolu Efes’i sürklase etti. Siyah-Beyazlı ekipte oyunu değiştiren isimlerin yerli olması da sevindiriciydi. Sertaç ikinci çeyrekte oyuna girdikten sonra ribaunt dengesini sağlarken, Erkan Veyseloğlu hücum ribauntlarını kovalayıp çok ekstra basketler buldu. Thompson, Roll ve Weems’in çok ortalarda görünmediği maçta, Strawberry sezonun en etkileyici performanslarından birini sergilerken, ikinci yarıda Sertaç’ın skora yaptığı katkı, attığı müthiş smaçlar Efes’in direncini kırdı, taraftarı da havaya soktu. Ribauntlardaki 43’e 29’luk üstünlük, maçı ne kadar istediklerinin de göstergesiydi. Efes’te ise dün canı oynamak istemeyen bir sürü oyuncu vardı. Dunston’ın düşüşü sürüyor. Honeycutt yine ortalarda yok. Thomas yine her eline geleni attı. Doğuş’un 15 sayıyla takımın en skorer ismi olması da, Efes adına tuhaf bir istatistikti. Diğerleri onun yarısı kadar konsanter olsa, maç bu kadar erken kopmayabilirdi.
Maça iyi hazırlanmış
Klasik bir Efes izledik açıkçası. Ne yapacağı belli olmayan, o gün oyuncuların kişisel performanslarına bağlı bir oyun anlayışları var. Saman alevi gibi kopuk kopuk çıkışlar yaptılar ama Beşiktaş, Efes’in her hamlesine karşılık verdi, rakibini yanına fazla yaklaştırmadı. Coach Ufuk Sarıca da, takımını maça iyi hazırlamış. Az oyuncudan katkı almasına rağmen, 2 ve 3. çeyrekteki savunma performansları, kazanmalarına yardımcı oldu. Seri daha uzun ama Beşiktaş’ı daha motive, daha istekli ve finale hazır gördük. Saha avantajını da şimdilik iyi kullandılar.
‘’Fener hız kesmiyor‘’
Zafer sarhoşluğunun yanı sıra, Bogdanovic’in de yokluğunda Fenerbahçe’nin zorlanması bekleniyordu bu yıl kendisine fazlasıyla ters gelen Darüşşafaka karşısında. Nitekim oyunun başında, Fenerbahçe her ne kadar iyi hücum etse de, Darüşşafaka çok kolay sayı buluyordu. Bu salonda çok iyi oynayan Wilbekin ve Clyburn neredeyse kaçırmadan attı. Skor 21- 15 olduktan sonra 9-0’lık bir seri yakalayan Daçka, önce 24-21 öne geçti, Anderson’un üçlüğüyle de farkı 5 sayıya kadar çıkardı.
Benchten büyük katkı
Fenerbahçe’nin, Tofaş serisinde de enerjisi düşük görünüyordu. Kolay değil, Euroleague şampiyonluğundan sonra lige motive olabilmek. Ama burada imdada sezon boyunca fazla oynamayan, ama kendilerini hazır tuttukları belli olan ‘bench’ oyuncuları yetişti. Melih kenardan gelip 3/3 üçlük isabetle 9 sayı attı. Sarı-Lacivertliler bu bölümde savunma sertliğini de yükseltti ve devrenin son 4 dakikasında hiç sayı yemeyince soyunma odasına 50-42 önde gitti. Tofaş maçında olduğu gibi Melih’in yanı sıra Barış ve Ahmet takıma ciddi enerji verdi. Genç Egehan ve Berk’in özgüvenle oynayıp skora da katkı vermeleri, Obradoviç’in elini fazlasıyla rahatlattı. Gerçi as oyuncular Datome, Kaliniç, Udoh, Bobby ve Sloukas görevlerini fazlazıyla yaptılar ama özellikle kenardan gelenlerin savunmaya sertlik kazandırması galibiyetin anahtarı oldu.
Wanamaker’ı durdurunca...
Darüşşafaka bir sürpriz daha yapmak için gelmişti Ülker Arena’ya. Maça da fena başlamadılar ama savunma stratejileri felaketti. Fenerbahçe, 29 basketin tam 25’ini asist üzerinden buldu. Kusursuza yakın bir hücum performansıydı. Rakibin en etkili silahı Wanamaker’ı kilitlemeleri de, Fenerbahçe’nin işini fazlasıyla kolaylaştırdı. Hücumları birebire dayalı olan Daçka’da, Wanamaker devreye giremeyince tüm yük Wilbekin ve Clyburn’e kaldı. Ama Fenerbahçe’yi iki kişiyle Real Madrid ve Olympiakos bile yenemedi. Daçka’nın da hiç şansı yoktu.
‘’Anadolu Efes'in dediği oldu‘’
İki gün arayla, çok farklı karakterde iki maç izledik. Geride kalan 3 maçı da tempoyu belirleyen takım kazandı. Anadolu Efes, açık alanı ve geçiş oyunlarını seven, ikinci pasta topu potaya atmaktan çekinmeyen bir takım. Galatasaray, kazandığı maçta rakibini 63 sayıda tutmuştu. Tempoyu kendileri belirlemiş, rakibini yarı saha basketbolu oynamaya mecbur bırakmıştı. Dün ise tamamen Efes’e ayak uydurmaya çalıştılar. Efes attı, Galatasaray attı aslında üç çeyrek çok keyifli bir maç izledik. Sonunda ise Efes atmaya devam etti, Galatasaray sadece McCollum’un eline bakınca, elenmek kaçınılmaz oldu onlar için. Daye, inanılmaz bir skorer. Ama o sahadayken, Galatasaray’ın savunma dengesi fazlasıyla bozuluyor.
Efes’in işine geldi
Dün sezonun genelini 4 kısa oynayan Galatasaray, Micov’dan da hiç katkı alamayınca, bu düzeni de fazla deneyemedi. Oyunun başında Doğuş, Sinan’a baskı yapmak için ilk beş başlarken, hücumda inanılmaz işler yaptı. Dunston’un erken faul problemine girmesi, belki Efes’in işine geldi. Uzun süre iki 4 numara Brown-Thomas’la oynayan Lacivert-Beyazlılar, bu ikiliden tam 37 sayı buldu. Aslında forma giyen tüm oyuncular skora katkı verdi Efes adına. Hem de hiç zorlanmadan. Galatasaray’da ise tam aksi bir durum vardı. 76 sayının 56’sı McCollum-Daye ikilisinden geldi. Savunması olduğu kadar, hücumu da çok dengesizdi Sarı- Kırmızılılar’ın...
Toparlanma sinyalleri
Sezonun en kritik maçını konsantrasyon ve mücadeleden uzak oynamalarına anlam vermek de güçtü açıkçası... Ergin Ataman 10 bin taraftar bekliyordu tribünlerde ama bırakın taraftarı eski Başkan Duygun Yarsuvat bile vardı ama Dursun Özbek ve yönetim kurulu bile maçta. Onların da çok umurunda değildi galiba Play-Off... Euroleague’den elendikten sonra dibe vuran, üst üste yenilgiler alan Efes, toparlanma sinyalleri verdi. Yarı finalde müthiş eşleşmeler var. Yarından itibaren harika maçlar bizleri bekliyor.









































