Arama

Popüler aramalar

‘’Gönülsüz bindiler, zor indiler‘’

Fenerbahçe, Euroleague şampiyonu olup tüm Türkiye’yi sevince boğarken, bu haklı zaferin kutlamalarını da layığıyla yerine getirdi. Bütün bir sezon boyunca verilen emeğin, akıtılan terin karşılığı fazlasıyla alınmıştı çünkü. Çalan son düdük sonrası saha içinde, ardından soyunma odasında, ardından gece kulübünde devam eden eğlenceler, Bağdat Caddesi’nde son buldu.
Takım mutlu ama bir o kadar da yorgundu.

Şampiyonluğun ardından bütün oyuncular, yaklaşık bir saat, yüzlerce basın mensubunun sorularını yanıtlamıştı. Ertesi gün ise FB TV’nin yayınına çıktılar, ardından medya gününde, Türk basınının karşısına...

Yine yüze yakın basın mensubu oradaydı. Hiçbiri üşenmeden, tek tek herkesin sorularını yanıtladı. Bir saatin üzerinde bir zaman diliminde basına demeç üzerine demeç verdiler. Fiziksel ve mental yorgunluğun üstüne, konuşmaktan, ne konuşacaklarını düşünmekten de bitkin düştüler. Ama tatlı bir yorgunluktu bu...

Rötar işin tuzu biberi oldu

Ardından, Bağdat Caddesi turu için hazırlıklar başladı. Bazı yabancılar otobüse binmekte gönülsüzdü. Hem yorgunlardı hem de kendilerini ne beklediğini tam olarak bilmiyorlardı. Belki de yol kenarında kendilerini bekleyen bir kaç taraftara el sallayıp, geri döneceklerini, bu arada da trafikte saatlerce zamak kaybedeceklerini düşünüyorlardı.
Takımı taşıyacak olan üstü açık otobüsün arızalanmasıyla bir saatlik rötar oluşması, işin tuzu biberi oldu.

Ama tur başladıktan sonra herşey değişti. Sezon boyunca kendilerini destekleyen binlerce Fenerbahçe taraftarı, saatlerce onları Bağdat Caddesi’nde beklemişti. Ellerde meşaleler, dillerde şarkılar... Taraftar da yorgundu belki ama bu tarihi zaferi doyasıya kutluyordu.

Taraftar takıma gitti

Kalabalık bir grup, buluşma yeri olan Şaşkınbakkal’da uzun süre otobüsü bekledi. 20.00’de Ülker Arena’dan ayrılan otobüs, 22.30 olmasına rağmen Şaşkınbakkal’a gelememişti. Taraftar daha fazla sabredemedi, takım trafik nedeniyle gelmeyince onlar otobüse yürümeye başladı. Büyük buluşma ise Suadiye’de gerçekleşti... Bir baktık ki, o coşkuyu gören Fenerbahçeli basketbolcular, tavandaki kapıyı açıp otobüsün üstüne çıkmıştı. En önde Datome, Bogdanoviç ve Melih. Arkada ise Amerikalılar Udoh, Nunnally, Dixon ve Bennet taraftarla beraber tezahürat yapıyor, dans ediyorlardı.

Udoh gazeteci gibi

İtalyan Gigi Datome o kadar mutluydu ki, yerine duramıyordu. ‘Kendimi Roma’da halkı selamlayan Papa gibi hissettim’ diyen Datome, hayatının en mutlu anlarından birini yaşıyordu.
Takımın maskotu Bobby Dixon, arkaya oturmuş hem kendisine atılan atkı ve tişörtleri imzalıyor hem oturduğu yerden dans ediyordu. Final-Four’un kahramanı Ekpe Udoh’un ise derdi başkaydı. MVP seçilen Udoh’un Türkiye’ye getirdiği ve bütün bir sezon Fenerbahçe’yi takip eden Amerikalı bir fotoğrafçısı var. Büyük olasılıkla bir belgesel hazırlayacak Udoh. O, hem eğlendi hem de çalıştı. ‘Euroangel’ adlı blog sitesi bulunan Udoh, takım arkadaşları ve kendisiyle röportaj yapan gazetecilerle röportaj yapıyor. Basın toplantılarına katılıp coach ve takım arkadaşlarına sorular soruyor. Basketbolu bırakırsa büyük olasılıkla medyada çalışacak gibi... Fotoğrafçısı Rafael’le beraber sürekli çekim yaptı, coşkuyu filme aldı.

Obra duruma el koydu

Bogdanoviç ise sürekli gülüyordu. Zaten sürekli mutlu bir yüz ifadesiyle dolaşan Sırp yıldız da hayatının en önemli deneyimlerinden biri yaşıyordu belki. Otobüsün içinde kalanlar da, ilk defa edindikeri bu hayat tecrübesinin keyfini çıkarıyordu. Belki biraz gönülsüz binmişlerdi ama otobüsten zorla indiler. Tur sabaha kadar sürse, sabaha kadar otobüsün üstünde dans edecek enerjiyi almışlardı taraftarın sevgisinden. Otobüsteki bir isim ise bu gururu yaşarken, bir yandan da işini düşünüyordu. Onun aklında Tofaş maçı vardı. Daha bir antrenman bile yapamamışlardı Play-Off maçı için. En sonunda dayanamadı ve taraftara seslendi gülen bir ifadeyle, “Lütfen yolu açalım. Yarın (bugün) antrenman var ve oyuncuların uyuması lazım” dedi. Ardından rüya gibi gece sona erdi.

Yorgun ama mutlu bir şekilde...

24 Mayıs 2017, Çarşamba 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Sözünde duranların takımı Fenerbahçe‘’

Yıllarca bu günü bekledik. Geçen yıl ilk kez final oynama gururunu yaşamıştık, bu kez şampiyon olduk...

Tarifi imkansız bir duygu... Aslında geçen sezon da sonuna kadar hak etmişlerdi bu şampiyonluğu. Biraz şanssızlık, bolca hakem hatası, bir sene ertelemek zorunda kalınan bir sevinç. O maçın ardından Fenerbahçeli basketbolcuların hepsinin ağzından ‘Seneye İstanbul’da şampiyon oluruz’ sözleri dökülüyordu. Onlar bir takımdı. Birbirini destekleyen, yardımına koşan, arkadaşının attığı sayıyla gururlanan, öne çıkanları destekleyen, arkada kalınca gönül koymayan.

Söz verdiği için bir dakika bile beklemeden saçını kestiren, Amerikalı olmasına rağmen Türk bayrağı ile seremoniye çıkan, Fenerbahçe için herşeyini ortaya koyan, yine Amerikalı olmasına rağmen daha çok bizden, ‘Mustafa Kemal’in Asker’i olan, geçen yıl verdiği sözün arkasında duranların takımı vardı sahada.

Sonuna kadar hak ettiler

Obra’nın askerleri, Play-Off’ta, Final- Four’da eze eze yendi tüm rakiplerini. Mükemmel basketbol oynadılar. Diğer takımlarla arasında oyun olarak büyük fark vardı. Çalıştırdığı bütün takımları Euroleague şampiyonu yapan Obradoviç de sözünde durdu. Harika bir takım yarattı. Taraftar da bu takımı çok sevdi. İnandı, güvendi, Obra ve bütün oyuncuları kalbine aldı. ‘Dünyanın en güzel’ takımı dediler bu takıma. Haksız da değildiler.

Onların da bu şampiyonlukta büyük payı. Sezon başından bu yana centilmence, kararlılıkla, büyük bir tutkuyla desteklediler. Maç bitimi Obra’nın, yönetimin, taraftarın sevinci görülmeye değerdi. Sonuna kadar hak etmişlerdi bu sevinci.

Hesapları alt üst ettiler

Başkan Aziz Yıldırım, yönetim, Obradoviç ve oyunculara ne kadar teşekkür etsek az bize bu gururu yaşattıkları için. Rakip Olympiakos’tu. Asla can vermiyorlardı. Dün de Fenerbahçe karşısında ayakta kalmaya çalıştılar, çalıştılar ama olmadı. Öyle bir güç vardı ki karşılarında ne yapsalar kâr etmeyecekti.

Udoh ve Vesely’ye önlem almak için Kaliniç’i riske ettiler. Final-Four’un yıldızlarından olar Sırp forvet, 4/4 şut atarak başladı, bütün hesaplarını alt üst etti Sfairopoulos’un...

‘Çanakkale geçilmez’ dediler

Udoh yine ‘Çanakkale geçilmez’ dedi. 5 blok yaptı, tribünleri çıldırttı MVP ödülünü de hakkıyla aldı. Bodganoviç de MVP gibi oynadı. Datome, ikinci yarı Olympiakos’u yıkan isimlerin başından geldi. Eski Olympiakos’lular, Sloukas ve Antiç, eski takım arkadaşlarını fazlasıyla üzdü. Ve özlenen şampiyonluk geldi. Artık buralarda olmaya, bu heyecanları yaşamaya alışmak istiyoruz. Darısı nice şampiyonluklara....

22 Mayıs 2017, Pazartesi 09:30
YAZININ DEVAMI

‘’Fener tarih yazmaya hazır!‘’

Fenerbahçe ve Türk basketbolu için tarihi bir gün daha yaşıyoruz. Geçen yıl kılpayı kaçan şampiyonluktan sonra, genel kanı Fenerbahçe’nin İstanbul’da yarım bıraktığı işi bitireceği yönündeydi. Bugüne kadar da Fenerbahçe kimseyi yanıltmadı. Üst üste ikinci kez finale kalarak, ülkemizin gururu olmayı başardı.
Şimdi sıra şampiyonlukta.

6 yılda 4. final

Rakip Olympiakos. Sezon başında favori gösterilmiyorlardı belki ama kazandıkları iki Euroleague Final-Four’unda da favori değillerdi. Olympiakos-CSKA Moskova maçlarında hep aynı senaryo yazılıyor. CSKA Moskova maça iyi başlayıp farklı öne geçiyor, ardından Olympiakos birşekilde geri dönüp zafere ulaşıyordu. Cuma günü de aynısı oldu.
Eğer takımda Spanoulis ve Printezis gibi iki isim varsa, o takım her zaman kazanmaya adaydır. Kazanmayı bilen, kötü de oynasalar işleri bir şekilde yoluna koymayı başaran bu iki isim önderliğindeki Olympiakos, son 6 yılda 4. kez finale kalmayı başardı. Geride kalan 3 finalinde de ikisini kazandı bu ekip.
Aslında yıllardır aynı basketbolu oynuyorlar. Rakip ne yapacaklarını biliyor belki ama önlem alamıyorlar. Spanoulis, Printezis, Mantzaris ve Papanikolau gibi Yunan oyuncuların yanına, tamamlayıcı roldeki yabancıları monte eden, iyi savunma yapan, doğru şutu bulana kadar pas yapmayı deneyen bir düzenleri var.
Ama Spanoulis o kadar yaratıcı ve saha görüşü yüksek ki, sürekli şapkadan tavşan çıkarabiliyor.
Dün de ilk üç periyotta sadece serbest atış çizgisinden 4 sayı bulabildi, uzatmada 3 turnike ve bir üçlük atarak, CSKA Moskova’nın ipini çekti. Tabii bundan CSKA’nın oyun disiplinini tamamen kaybetmesi, son periyotta 0 asist yapmasının da payı vardı ama sonuçta Rus ekibini bu şartlara Olympiakos zorladı.

Sadece Spanoulis bu kez yetmez

Olympiakos’un kazanması sürpriz olarak nitelendirilde belki ama maç günü yazımda da belirttiğim gibi bu sonucu öngörüyordum.
Pekii, Olympiakos bir sürpriz daha yapabilir mi?
Tamam Spanoulis çok tecrübeli ve ‘winner’ bir oyuncu ama yaşı itibariyle artık beyni, vücuduna eskisi kadar hükmedemiyor. Sezon içinde baskı altında bir çok maçta son derece verimsiz oynadı. Milutinov, Birch ve Young gibi uzunlar kesinlikle kendi pozisyonlarını üretemiyor. Ya hücum ribaundu kovalıyorlar, ya da kısalardan asist bekliyorlar. Lojeski’nin yokluğu onlar için büyük eksiklik. Papanikolau eski formuna ulaştı ama Amerikalı oyuncuyu yedekleyen Papapetrou bu seviyeler için çok tecrübesiz.
İşin mental boyutuna gelecek olursak, onlar da Real Madrid gibi Fenerbahçe’nin gücünden ve taraftar desteğinden çekiniyorlar.
Bence Fenerbahçe maça 1-0 önde başlayacak.

Uzunlarımız ağır basıyor

Vesely-Udoh ikilisi, yukarıda saydığım Olympiakos uzunlarına büyük üstünlük kuracaklardır. Sloukas eski takımına karşı şu ana kadar çok iyi oynayamadı. Bobby Dixon’a biraz daha fazla iş düşebilir. Tüm savunmanın gözü Bogdanoviç’in üzerinde olacak. Yarı finalde de Real, Bogdanoviç’e çok konsantre olmuştu ama Fenerbahçe’nin sadece bir tane hücum opsiyonu yok. Nitekim Udoh attı, Vesely attı, Dixon attı, Kaliniç attı, Fenerbahçe kolay kazandı. Bogdanoviç çok olgunlaştı ve savunmayı harika okuyor. Yine onun üzerine yoğunlaşırlarsa Kaliniç gibi, Datome gibi, oynarlarsa Antiç ve Melih gibi ceza şutlarını çok iyi atabilen silahları var. Fenerbahçe, Real’e karşı tempoyu kontrol etmeye çalıştı ve bunu başardı.

Bu kez tempo artacak

Olympiakos’a karşı ise daha farklı oynamaya çalışacaklar. Çünkü, Atina ekibi de düşük tempoları seven bir takım. Sarı-Lacivertliler, Panathianikos serisinde de gördük, geçiş hücumlarını çok iyi oynayabiliyor, iyi savunma yapıp net ribaunt aldığı zaman da hızlı hücumlar bulabiliyor. Obradoviç’in bunları Olympiakos karşısında daha çok deneyeceğini düşünüyorum.
Formda, güçlü, alternatifi daha fazla ve arkasında binlerce taraftarı olan takım Fenerbahçe. Yani, şampiyonluğa yakın olan taraf Fenerbahçe. Bir aksilik olmazsa, bugün tarihi bir zafer yaşamaya hazırız.

21 Mayıs 2017, Pazar 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Fener, çifte bayram yaşattı‘’

Son yıllarda Real Madrid’e karşı büyük üstünlük kurmuştu Fenerbahçe. Hem mental hem de taktiksel olarak. Real, her ne kadar normal sezonu lider bitirmiş olsa da, Fenerbahçe eğer tam kadroysa bütün maçların favorisidir. Dün de bunu kanıtladı fazlasıyla... Öyle ki, resmen sürklase etti normal sezon liderini... Real Madrid ilk periyot 13 sayı atabilirken, bunun 11’i Llull’dan gelmişti. Sonra Carrol girdi devreye, olağanüstü bir yüzdeyle üçlük attı, o kadar. Koskoca Real Madrid’in bütün hikayesi bu. Yıldızlar topluluğu belki de hiç bu kadar çaresiz kalmamıştı bu sezon. Fenerbahçe, o kadar rahat, o kadar kendinden emindi ki, daha maçın başında psikolojik olarak da ezdi rakibini. Maç başladı, Dixon’ın üçlükleri, Vesely’nin smaçları, Kaliniç’in her şeyi yapması ve Fenerbahçe şovu vardı. Maç sürekli çift hanelerde gitti.

Udoh efsane oynadı

İkinci yarı Sloukas devreye girdi, Bogdanoviç üstündeki yoğun savunmaya rağmen 14 sayı atmayı başardı. Datome az oynadı ama maçı bitiren turnikeyi attı. Ve tabii ki Udoh... Efsane oynadı Amerikalı. Ona ‘yılın savunmacısı’ ödülünü vermeyenlerin yüzü kızarmıştır belki. Atatürk’e ve Türk tarihine fazlasıyla ilgili olan Udoh, ‘Çanakkale zaferini’ de okumuş belli. Blok üstüne blok, rakip oyun kurucunun elinden top çalmalar, ‘buradan geçit yok’ mesajını verdi tüm dünyaya.. Üstüne üstlük 18 sayı attı, 12 de ribaunt aldı. İş taktik hamle yapmaya gelince, Laso’nun efektifliği kalmıyor. Real ritmini bulamayınca, kenardan birşeyler yapılması gerekiyordu. Laso ancak oyuncu değiştirebildi. Bir gün öncesi basın toplantısında, ona “Fenerbahçe ile oynadığınız 6 maçın 5’ini kaybettiniz. Bu istatistik bir baskı unsuru olur mu” diye sormuştum. Laso da aklınca bana laf sokmaya çalıştı. “Hazırlık maçlarını saymıyorsunuz herhalde” dedi. Hazırlık maçında Fenerbahçe’yi yendiğini sanıyordu galiba. Oysa sezon öncesinde Fenerbahçe’nin Madrid’de çok kolay kazandığı maçı da dahil etmiştim. Dünkü galibiyetle Fenerbahçe, son 7 maçta 6. kez Real’i yenmiş oldu.

Böylesini görmedim

Obradoviç büyüklüğünü yine gösterdi. Real’i çok iyi analiz etmiş. Maç öncesi stratejisi tıkır tıkır işledi, maçta ona fazla iş düşmedi. En rahat yönetimlerinden birini gösterdi belki Obra. Yıllardır Final-Four izlerim, hiçbir şehirde ev sahibi takımın bu kadar yoğun taraftar üstünlüğü olmazdı. Fenerbahçe taraftarı takımlarına olan inancını 5 ay önce bütün biletleri alarak göstermişti zaten. Sinan Erdem’de de müthiş bir atmosfer oluşturdular. Salon bayram yeri gibiydi. Türk milleti için çok anlamlı olan bugünde, Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı’nda, Türk spor tarihinin önemli zaferlerinden birini yaşattı Fenerbahçe bize bir kez daha. Bu vesileyle Türk milletinin önderi Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ve silah arkadaşlarını saygı, sevgi ve rahmetle anıyor, herkesin bayramını kutluyorum.

20 Mayıs 2017, Cumartesi 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Bize bu yoldan geri dönüş yok‘’

30 maçlık normal sezon heyecanı sona erdi ve gerçek hayat şimdi başlıyor. Euroleague’in en iyi 4 takımı Final-Four’da 2017’nin en büyüğü olmak için kozlarını paylaşacak...

İki yıl önce Madrid’de düzenlenen Final-Four’un aynı takımları, aynı eşleşmelerde karşı karşıya geliyor. Fenerbahçe, 2 yıl önce yenildiği Real Madrid’den yarı finalde rövanşı almaya çalışacak.

Anahtar kelime; tempo

Gerçi o günden bu yana Fenerbahçe, Real Madrid’e büyük üstünlük kurdu. Oynadıkları son 6 maçın 5’ini kazandılar. Tabii ki her maçın senaryosu farklı yazılacak. İki takım da birbirine hazırlanabilmek için önemli bir zamana sahipti. Fenerbahçe, bu yıl 87 sayı ortalaması ile oynayan Real’i, iki maçta ortalama 69 sayıda tuttu. Bence maçın kilit noktası tempo ve Fenerbahçe’nin savunması olacak. Sarı-Lacivertliler, tempoyu mutlaka kendi belirlemeli, rakibe istediği açık alanları vermemeli. Kanarya, bu sezon rakiplerin verimliliğini en aza indiren takımlardan biri. Ama Real Madrid de, her ne kadar hücum takımı gibi görünse de, rakiplerin hücum verimliliğini Fenerbahçe gibi düşürebilen bir takım. Yani, iki takımın da sayıya giderken fazlasıyla zorlanabileceği bir maç izleyebiliriz.

Form olarak zirvedeyiz

Real Madrid normal sezonda ligi domine etti ama Fenerbahçe, olması gerektiği zamanda form olarak zirveye çıktı. Normal sezonda 30 maçın sadece 7’sini tam kadro oynayabilen, bir türlü ritm bulamayan Kanarya, Play-Off’larla beraber tavan yaptı. Özellikle Atina’da kazanılan 2 maç sonrası özgüvenleri de artan Sarı-Lacivertli oyuncular, mental olarak da çok iyi durumda. Real Madrid, Darüşşafaka’yı 3-1 ile geçerken özellikle evindeki iki maçta çok zorlandı. Onlar da Fenerbahçe’nin potansiyelinin farkında ve psikolojik üstünlük bence ekibimizden yana.

Silahımız onlardan daha çok!

Real Madrid’de Llull efsane bir sezon geçirdi. MVP adaylarından biri. Keza yükselen yıldız seçilen 18 yaşındaki Doncic, 35 yaşının tecrübesi ile oynuyor. Anthony Randolph, çok şutör ve hareketli. 4 numaralı pozisyonda bütün dengeleri bozalabiliyor. Ama, Real’in dezavantajları Fenerbahçe’ye oranla biraz daha fazla gibi; Fernandes ve Reyes’in yaşının ilerlemiş olması nedeniyle efektifliklerinin azalması, Ayon’un çok iyi hücumcu olmasına rağmen, özellikle ikili savunmalarda ağır olması nedeniyle çok hata yapması, Maciulis, Carrol, Taylor ve Thompkins gibi isimlerden istikrarlı katkı alamaması. Tabii ki bu oyuncuların hepsi birden iyi oynarsa, Real o zaman durdurulması zor bir güç haline geliyor.

Tam kadro olunca...

Fenerbahçe cephesine gelince. Sağlıklı ve tam kadro oldukları zaman neler yapabileceklerini Panathinaikos serisinde gösterdiler. Ardından ligdeki 4 maçta müthiş bir tempo yakaladılar. Sloukas ve Dixon birbirinden farklı yetenekleri olan ama birbirini tamamlayan oyun kurucular. Bogdanoviç, her geçen gün basketbolunu geliştirdi ve olgunlanlaştı. Top onun eline geldiği zaman, Fenerbahçe’nin hücumda opsiyonları zenginleşiyor. Vesely-Udoh hem hücum, hem savunmada Avrupa’nın en iyi ikilisi. Antiç takıma müthiş bir sertlik veriyor ve bütün pis işleri yapıyor ki bu konuda uzman olan Real Madridliler’e karşı onun savaşçılığına çok ihtiyaç olacak. Datome, Nunnally ve Melih istikrarlı olarak katkı veriyor.

Şans faktörü

Sonuçta birbirine denk sayılabilecek 4 takım şampiyon olabilmek için mücadele edecek. Günlük performanslar, şans faktörü, hakem ve oyuncu hataları, tek maçlık serilerde fazlasıyla belirleyici olacak. Tabii ki coach faktörünü de unutmamak gerekiyor. Obradoviç, takımına hakim, her pozisyonu kontrol etmeye çalışan, fazlasıyla detaycı bir antrenör. Laso ise oyunculara serbestlik tanıyan, takımı belli bir ritme soktuktan sonra, oyunun gidişatına fazla müdahele etmeyen bir coach. İki farklı tarza sahip antrenör karşı karşıya gelecek. Ama bu tip maçlarda coach müdahalelerinin de fazlasıyla ön plana çıkabileceğini gördük. İşler kötü gittiği anlarda, hamle yapılması gerektiğinde Obradoviç, Laso’ya karşı üstünlük kuracaktır.

Olympiakos sürpriz yapabilir

Son şampiyon CSKA, İstanbul’da da şampiyonluk adayı. Olympiakos favori görülmüyor ama Final-Four’larda çok fazla sürpriz yaşandığını da unutmamak gerekiyor. Yıldızlar topluluğu CSKA Moskova, oyunun başından itibaren ağırlığını koyup giderse galibiyete kolay ulaşabilir. Ama maç yakın geçerse Spanoulis ve Printezis gibi nasıl kazanılacağını çok iyi bilen ‘winner’ oyunculara sahip olan Olympiakos’un şansı artar. Son dakikalara kafa kafaya girilirse, Yunan takamı oyuncularının bir şekilde kazanmanın yolunu bulacağını düşünüyorum.





19 Mayıs 2017, Cuma 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Harika finalde Yakın Doğu güldü‘’

Son yılların en keyifli, en çekişmeli final serisini izledik. 5 maçta da büyük mücadele, kıyasıya bir savaş vardı.

Nitekim 5. maçın son saniyesinde şampiyon belli oldu, gülen taraf bu yıl ortalığın tozunu atan Yakın Doğu Üniversitesi oldu. Türkiye Kupası, Eurocup ve son olarak lig şampiyonluğunu aldı Yakın Doğu... Kesinlikle hak edilmiş bir zafer oldu onlar için. Aslında kaybedene yazık olacaktı. Çünkü özellikle dünkü maçı iki takım da kazanabilirdi ama Avrupa’nın en pahalı oyuncularının başında gelen WNBA yıldızı Candice Parker, iki serbest atışı da kaçırınca, sezon Fenerbahçe adına hayal kırıklığı ile sona erdi. İkinci yarıda Yakın Doğu iki kez çift haneli farklarla öne geçti ama özellikle Birsel önderliğinde geri adım atmayan Kanarya, her seferinde geri döndü. Hatta son 2 dakikaya 7 sayı önde girmişti. İki takımda da öyle kaliteli oyuncular var ki, rüzgarın yönünü bir anda değiştirebiliyorlar. Dün adeta sahadaki yıldızları izlerken başımız döndü. Birsel, tek başına Fenerbahçe’yi şampiyonluğa taşıyordu, yine çok büyük oynadı ama McBride buna izin vermedi. Amerikalı öyle bir şutör ki, çoğu erkek takımında bu kadar yüzdeli üçlük atan bir oyuncu yok.

Zaferin asisti Vandersloot’tan

McBride iki hücumda altı sayı attı. Serinin MVP’si Vandersloot, Hollingworth’e maç kazandıran asisti yaptı, Yakın Doğu adına gitti denilen şampiyonluk 3 saniye kala tekrar geldi. 2 saniye kala Parker bu kez Sarı-Lacivertliler’i tekrar zafere taşıma fırsatını yakaladı ama stresi kaldıramadı. Sahanın belki de en yetenekli oyuncusu o. Ama geldiğinden bu yana takıma bir türlü adapte olamadı. O birşey oynuyor, takım başka birşey. Yine de serbest atışları atsa, Euroleague şampiyonluğu için getirilen Parker, en azından takımına bir Türkiye Ligi şampiyonluğu kazandıracaktı ama başaramadı. Kadın basketbolunun yükselişi devam ediyor. Bu kadar seyirci, bu kadar yönetici, bu kadar medya mensubu, yani bu kadar ilgiyi daha önce görmemiştim. Umarız kulüp takımlarındaki bu başarılar ve rekabet, milli takıma da olumlu yansır.

18 Mayıs 2017, Perşembe 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Fenerbahçe Final-Four aşkına‘’

Anadolu Efes, bir hafta önce Olympiakos’u bu salonda yenseydi, iki Final-Four takımının mücadelesini izliyor olacaktık. Birbirine güç olarak yakın sayılabilecek iki takımın maçını... Skora bakıyoruz, 96-57.

Fenerbahçe tam 39 sayı fark atmış. Obradoviç ve takımı her geçen gün daha agresif, daha iştahlı, daha coşkulu basketbol oynuyor. Hem takımın hem oyuncuların bireysel form grafiği 19 Mayıs yaklaştıkça daha da artıyor. Obradoviç ve Fenerbahçe, bu yıl doğru zamanda hiç olmadığı kadar konsantre ve formda... Anadolu Efes ise tam tersi...

Sanki hayat onlar için bitmiş gibiydi. Amaçsız ve moralsizdiler... Bir saniye bile rakip olamadılar Fenerbahçe’ye...

Fenerbahçe ise her pozisyonu, her anı çok ciddi ve çok konsantre oynadı.

Güç gösterisi yaptı

Obradoviç, her pozisyonu yaşadı, fark 30 olmasına rağmen her hatada oyuncularına bağırdı, çağırdı. Sanki Euroleague finali oynuyordu Fenerbahçe. Zaten biraz da bu yüzden biri Final- Four’da biri değil... Final-Four öncesi adeta bir güç gösterisi yaptı Fenerbahçe. Çok istekliydiler, dünkü maçın her saniyesinden faydalandılar. Dörtlü Final’e son ciddi hazırlık olarak gördükleri bu maçı da, muhteşem bir oyundan sonra kazandılar...

As oyuncuların tamamı harika oynadı. Egehan’ın özgüveni, her topta potaya gitmesi, oyunu yönlendirmesi, Ahmet’in yine görevini en iyi şekilde yapması, ilk yarıda morali bozulan Melih’in, ikinci yarıda 3’ü üçlükten (Hele bir tanesi zor açıdan, saniye biterken, bir de Doğuş üzerine düşmüşken attığı üçlük inanılmazdı) 14 sayı bulması önemli artılardı.

11 Mayıs 2017, Perşembe 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Obra'nın askerleri yükseliyor‘’

Euroleague’de Final-Four’a kalan Fenerbahçe, Avrupa’nın en güçlü liglerinden biri olan BSL’de de bitime iki hafta kala sadece 2 yenilgi alarak, büyük iş yaptı. Gerçi daha Anadolu Efes deplasmanı var ama son yıllarda Türkiye Ligi’nde bu kadar az mağlubiyet alan takım olmamıştı. Obradoviç ve öğrencileri, her iki cephenin de hakkını verdi şu ana kadar.

İkili oyunda başarısızlar

Beşiktaş kazansaydı, ikincilik iddiasını sürdürecekti. Maça da fena başlamadılar aslında ama savunma hataları pahalıya maloldu. Özellikle ikili oyun savunmasında çok başarısızdılar. Bunda oyuncuların konsantre eksikliğinin de payı büyüktü. Fenerbahçe ise tam tersi. Sanki her geçen gün kapasitelerini iki katına çıkarıyorlar.

6 oyuncu çift hanede

Fenerbahçe dün özellikle hücum performansları inanılmazdı. Topu hızlı çevirdiler, topu paylaştılar, çok pas yaptılar, sonunda da çok sayı attılar. Tam 6 oyuncu çift haneli skorlara ulaştı. En önemlisi herkesin formda gözükmesiydi. Final-Four yaklaşırken bu durum çok önemli. Obradoviç, takımın formunu ne zaman zirvede olması gerektiğini çok iyi biliyor ve bunu da çok iyi ayarlıyor. Kanarya, sağlıklı ve formda olduğu zaman hem seyir zevki yüksek bir takım, hem de karşısında durulması çok zor bir güç haline geliyor. Dün Sloukas oyunu çok iyi yönlendirdi. Vesely ve Udoh çok uyumluydu. Dış oyuncular da çok yüzdeli attı. Fenerbahçe taraftarı da takımlarını Sinan Erdem’e coşkuyla uğurladı.

07 Mayıs 2017, Pazar 02:30
YAZININ DEVAMI