Arama

Popüler aramalar

‘’Güç bizde artık!‘’

Klasik bir Efes izledik aslında. Sezon başında da bir hafta arayla gece ile gündüz kadar farklı performanslar sergileyen Anadolu Efes, bu durumu Play-Off’a taşıdı. İlk maçta, bir dakika olsun oyunun içine giremeyen, kötü savunma, yanlış hücum tercihleri yapan temsilcimiz, dün ise çok farklı bir performans sergiledi Atina’da... Perasoviç, Doğuş’la maça başlayıp, Spanoulis’i yıpratmak istedi. Doğuş başarısız da sayılmazdı ama Yunan guard 9 metreden süre dolarken 3 tane mucize üçlüğe imza attı. Bunlara yapılacak birşey yok. Moral bozucu üçlüklere, Heurtel ve Granger’ın potayı dövmesine, sezonu müthiş oynayan Brown’ın ortalarda gözükmemesine rağmen, ikinci yarıdaki savunması, Honeycutt ve Dunston’ın harika performansları vardı sahada. Olympiakos, bir çok kez maçı koparacak noktalara geldi ama karar anlarını daha doğru oynayan taraf Efes’ti bu kez.

Dev adım...

Honeycutt ve Dunston’un ayakta tuttuğu temsilcimiz, ilk 3 periyot 0/6 ile üçlük atan Heurtel ve Granger’ın üçlükleri, Brown’un son iki dakika içinde attığı çok kritik iki basket ve Kaptan Kirk’ün noktayı koyan şutu ile Pire’de dev bir atım attı. İkinci yarıda potasında sadece 27 sayı gören Lacivert-Beyazlılar’ın savunması neredeyse kusursuzdu. O 27 sayının çoğu da zorlama şans basketleri ile geldi. Güç artık Anadolu Efes’te...

Gümbür gümbür

Seri İstanbul’a taşınıyor. Efes’in ikinci yarıdaki savunması inanılmazdı. Bu performans istikrarlı bir şekilde devam eder mi, orasını kestiremiyoruz. Ama şunu gördük ki, Efes’in Final-Four’a kalacak, her takımı yenecek potansiyeli var. Yeter ki, şu istikrar sorununu çözsünler. Gerçi herşeye rağmen Final-Four’a çok ama çok yakınlar. Kazanmak için neler yapmaları gerektiğini artık biliyorlar. Abdi İpekçi Spor Salonu da, bu Play-Off maçlarında bambaşka bir atmosfere bürünecektir. Türk takımları Atina’dan 4’te 3’le dönüyor. Gümbür gümbür Final-Four’a doğru ilerliyoruz...

22 Nisan 2017, Cumartesi 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Fenerbahçe çok büyük oynadı‘’

Atina’ya gelmeden önce, Obradoviç’li Fenerbahçe’nin en az bir galibiyet çıkaracağına inanıyorduk. Dünkü galibiyet, seriyi de bitirdi aslında. İlk maçtaki farklı galibiyet sonrası, birşeyleri değiştirmesi gereken taraf Panathinaikos’tu. Ev sahibi, maça üç üçlükle başladı, 10 sayılık farka ulaştı. Ama Fenerbahçe, sakin ve soğukkanlıydı. Bogdanoviç, bıraktığı yerden devam ediyordu. Yine çok büyük oynadı Sırp forvet. Bir anda 14-0’lık seri skoru 20-16’ya getirmişti. İlk maça benzer bir senaryo beklemeye başladık. Savunma bu kez çok sert değildi. Fakat kontrol hep Fenerbahçe’deydi. 21 bin ateşli taraftar önünde, baskı altında mental olarak ayakta kalmak, rakibin yaptığı her hamleye karşılık vermek, büyük takımların yapabileceği bir iş. Taraftarı, rakibi ve yine evsahibi avantajını fazlasıyla kullanan hakemleri de yendi Sarı-Lacivertliler.

İç saha, dış saha farketmiyor

İnişli, çıkışlı oynayan isimler vardı. Obradoviç sürekli denedi, her oyuncudan, en kritik anlarda katkı almayı başardı. Bogdanoviç resital sunarken, Udoh ‘potaların efendisi’ gibiydi yine. 11/14’le 22 sayı attı, 9 ribaunt aldı, 2 de blok yaptı. İlk yarıda ortalarda gözükmeyen Bobby Dixon, kritik anlarda tam 6 top kaybı yaptı ama ikinci yarıda attığı üçlükler ve serbest atışları sayıya çevirmesiyle, maçı bitiren isim oldu. Obradoviç ve Fenerbahçe, OAKA’da hiç kazanamıyordu, artık bu istatistik ‘hiç yenilmiyor’a dönecek. Sezon başından bu yana ‘saha avantajı’ deyip duruyoruz. Gördük ki, Fenerbahçe için iç saha, dış saha farketmiyor. Bu zamanlar Obradoviç’in zamanları. Çok daha fazla konsantre. Çok daha motive. Oyuncuları da öyle. Play-Off’lar Fenerbahçe’den soruluyor. Maccabi’yi 3-0, Real Madrid’i 3-0’la geçen Fenerbahçe, Panathinaikos’u da süpürmek üzere... Fenerbahçe taraftarı bu sezon sadece bir Play-Off maçı izleyecek gibi görünüyor. Ama en azından Final-Four’u bu kez takımla beraber kendi salonlarında kutlayacaklar.

21 Nisan 2017, Cuma 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Efes, Atina'ya gelmemiş‘’

Fenerbahçe’nin önceki günkü Panathinaikos galibiyetinden sonra, neden ikinci bir Atina zaferi olmasın düşüncesiyle gelmiştik Dostluk ve Barış’a... Efes’in sezon sonunda yükselen performansı, Olympiakos’un son 3 maçını kaybetmesi, Lojeski’nin yokluğu az da olsa umutlu kılıyordu bizi. Ama Efes maça öyle bir başladı ki, inanılır gibi değildi. Ne oynadıklarını onlar bile anlamadı. İlk ya da ikinci pasta topu potaya atan, sürekli yanlış tercihlerde bulunan Lacivert-Beyazlılar, maçın içine bir türlü giremedi.

Farkı yarattı

O kadar yanlış tercihlerde bulundular ki, ilk yedi 7 üçlüğün tamamı kaçtı. Sadece bir kaç tane turnike ve smaç atabildiler oyunun başında. Spanoulis’in 0, Printezis’in 2 sayı attığı devrede 14 sayı geri düşmüştü Efes.

Maçı da orada bıraktılar zaten. Geri dönüş için en ufak bir enerji, en ufak bir çaba sarfetmediler. Bir Play- Off maçını böyle oynamasını açıkçası hiç beklemiyorduk Efes’in. Spanoulis’in etkisiz oynadığı ilk yarıda kenardan gelen Waters ve Green inanılmaz işler yaptı.Mantzaris’in üçlükleri, farkı yarattı.

Kötü sonuç

Ribanutlarda da ezildi Efes. Olympiakos 47 ribaunt alırken, Efes 31 ribaunt aldı. İşin mücadele yönünde de yoktular. Sonuçta kötü bir maç, kötü bir sonuç.

Sezon içinde de Efes’i bu tip durumlarda çok görmüştük. Bir maç sonra ise bambaşka bir havaya bürünebiliyorlardı.

Umudumuz yarınki maçta başka bir Efes görmek. Ama, dün yenilginin yanı sıra maça tedirgin çıkan, son haftalarda sorun yaşayan Olympiakos’a özgüven kazandırmaları, onları havaya sokmaları oldu. İkinci maçta işleri daha da zor olacak.

20 Nisan 2017, Perşembe 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Obra varsa sorun yok‘’

Seri başlamadan önce en çok güvendiğim nokta, Obradoviç faktörü ve takımın uzun bir aradan sonra eksiksiz olarak sahaya çıkıyor olmasıydı. Burada ne Obradoviç, ne Fenerbahçe kazanmıştı ama istatistiklerin çok da önemi yoktu. Her maçın hikayesi farklı yazılacaktı, dün de Fenerbahçe, hikaye değil, adeta destan yazdı OAKA’da... Herşeyin bir ilki vardır. Dün de bir ilk yaşandı Atina’da. Şöyle bir istatistik daha vardı. Fenerbahçe, Obradoviç’le oynadığı 6 Play-Off maçının hepsini kazanmıştı. Kazanmaya da devam etti. Rakibin uzunları şutör olduğu için, Sırp teknik adam maça 4 kısa ile başladı. Bu strateji müthiş işe yaradı. Savunma agresifti, Bogdanoviç, rakip pivotlara iki dakikada üç blok yaptı. Hücumda da 4 üçlükle skor 16-6 oldu.

Savunma dengeleri bozuldu

Herşey yolunda gidiyordu ama, top kayıpları planları alt üst etti. Rivers’ın çok ekstra üçlükleri ile havaya giren Panathinaikos, 16 sayı öne geçti. İkinci yarıda Obradoviç bir hamle daha yaptı. Maçı çözmüştü Obra. Bu kez iki uzun ve iki oyun kurucu ile oyuna başladı. Savunma ikili sıkıştırma ve adam değiştirme, Panathinaikos’un elini kolunu bağladı. İlk yarıda hiç potaya gidememiştik. Bu kez kısalar sürekli potaya hamle yaptı, Vesely ve Udoh birbirleriyle paslaştı. Bütün savunma dengesi de bozuldu ev sahibinin. Artık pota altından da sayılar bulurken, Bogdanoviç’in üçlükleri, Kaliniç’in ceza şutlarında yüksek yüzdeyle atması, Udoh’un üst üste yaptığı bloklar, ilk yarıyı çok kötü oynayan Bobby Dixon’ın üçlükleri Panathinaikos’un fişini çekti.

Bir devrede 32 sayı fark

OAKA’da 21 bin taraftar vardı. Ama parkede Obradoviç’in askerleri. Avrupa’nın en zor deplasmanlarından biri olarak gösterilen bu salonda ikinci yarıda 40-8 gibi inanılmaz bir seri yakaladı Sarı-Lacivertliler. Bir devrede 32 sayılık diferans inanılır gibi değil. İkinci yarıda top kayıplarının 10’dan 3’e inmesi, ribauntların dengelenmesi, geri dönüşün anahtarlarıydı. Tabii ki daha işimiz bitmedi ama erken faul problemine giren Datome, bu maçta faydalanılmayan Melih, Antiç ve Bennett’in de daha yapacak işleri var. Pascual’in çok fazla hamle yapabileceğini sanmıyorum. Yapsa bile, Obra misliyle cevap verecektir. Onun cebinde daha C ve D planları mevcut bekliyor. Zafer naraları atmak için erken ama ilk maçı böyle kazanmak, psikolojik üstünlüğü de Fenerbahçe’ye getirdi. Hem de rakibin 23 kez faul atıp, senin sadece 4 kez çizgiye gittiğin bir maçı almak herkesin yapabileceği iş değil. Ev sahibi avantajı tamam da düdüklerde bu kadar uçurum olmamalı.

19 Nisan 2017, Çarşamba 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Haydi Efes, haydi Daçka‘’

Olympiakos-Anadolu Efes eşleşmesi artık bir Euroleague klasiği haline geliyor. İki takım arasında yıllardan bu yana süren bir rekabet var. Euroleague’de tam 29 kez karşı karşıya gelmişler. 14’ünü Efes, 15’ini Olympiakos kazanmış. En son Play-Off eşleşmesinde, Anadolu Efes Atina ekibini çok zorlamış ama saha dezavantajı nedeniyle 3-2 ile elenmişti. Şimdi rövanşı alma fırsatı geldi Efes’e... Sezona kötü başlayan ancak son 10 maçın 8’ini kazanarak bitiren bir Efes var. Olympiakos ise son 5 maçın 4’ünü kaybetti. Biri çıkarken, biri iniyor. Tabii ki Play-Off’ların havası farklı olur ama ortada da farklı form grafikleri var.

Efes, Atina’yı seviyor

Atina’da maç kazanmak kolay değil belki ama Efes’in de en çok sevdiği deplasmanlardan biridir Atina... Son 5 yılda iki şampiyonluk yaşayan Olympiakos, tecrübesi ve saha avantajı ile bir adım önde. Özellikle Spanoulis ve Printezis ikilisi, kötü de oynasalar bir şekilde kazanmanın yolunu bulabiliyor. Bu zamanları da çok seviyorlar... Pota altı rotasyonları bana göre Efes’e oranla zayıf. Ama Spanoulis, Mantzaris, Green ve sonradan gelen Waters’la beraber yine kısalar üzerinden oyuna hakimiyet kuruyorlar.

En önemli görev Doğuş’ta

Heurtel’in savunma zaafiyeti gözönüne alındığında burası bir handikap gibi görünüyor. Efes’in artıları ise Olympiakos’un aksine hızlı oynaması, oyuncuların atletik üstünlükleri ve pota altında sağlayabilecekleri ribaunt hakimiyeti... Çabuk oynamak beraberinde top kayıplarını getiriyor. Efes top kayıplarına dikkat eder, tempoyu istediği seviyeye çekebilirse, Atina’dan bir sürpriz çıkarabilir. Burada en önemli görev de Doğuş’a düşecek. Rakip oyun kuruculara yapacağı baskı ve onları düzenden çıkarmak serinin kilidi olacaktır.

Daçka’nın işi zor

Darüşşafaka Doğuş ilk kez Play-Off oynayacak. David Blatt yönetiminde iddialı bir kadro kurdular ama son anda burnu uzatıp finiş çizgisini geçebildiler. Daçka ligin en az asist yapan takımı ve genelde birebir üzerinden oynuyorlar. Wanamaker, Clyburn ve Wilbekin’ın bireysel çabaları ile hücumda organizasyon sağlıyorlar. Real de benzeri bir basketbol oynuyor. Ama bu, onların çok iyi bildiği ve becerdiği bir iş. Geçen yıl Play-Off’ta elenen Real, Rodriguez’i kaybetmesine rağmen 18 yaşındaki Donçiç’in büyük çıkışı, pota altında yaptıkları Randolph ve Hunter hamleleri ile çok güçlendiler. Normal sezonu birinci bitirmeleri de tesadüf değil. Darüşşafaka’nın, böyle bir takımı üç kez yenebilmesi zor bir ihtimal. Real turun favorisi ama basketbolun büyük sürprizlere de açık olduğunu unutmamak gerekiyor.

19 Nisan 2017, Çarşamba 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Cehennemde ilk randevu‘’

30 maçlık Euroleague sezonu sona erdi ve artık telafisi olmayan günlere gelindi. Play-Off heyecanı başlıyor. Müthiş eşleşmeler bizi bekliyor. Fenerbahçe ve Efes, Atina’yı fethetmeye çalışacak. İlk gün ise parkeye Fenerbahçe iniyor.

OAKA gibi atmosferlere alışkın

Coach Obradovic, Fenerbahçe ve çalıştırdığı diğer hiçbir takımla OAKA’da maç kazanamamış. Bu istatistik olumsuz gibi gözükse de, her maçın hikayesi farklı yazılacak sonuçta. Bence bu eşleşmede Fenerbahçe’nin en büyük artısı Obradovic. Bir olumsuz istatistik de, Play-Off’ta saha avantajına sahip takımların yüzde 80’e yakın bir oranla tur atlaması. Ama bu da çok fazla şey anlam ifade etmiyor. Tabii ki OAKA’da, 20 bine yakın Panathinaikos taraftarı önünde oynamak kolay değil ama gerek Obradovic, gerekse Fenerbahçe kadrosunda yer alan tüm oyuncular, bu tip atmosferlere çok alışık.

Obra’nın takımı bir adım önde

Obradovic, şu ana kadar oynadığı Play-Off serilerinde sadece bir kez elenmiş. Buraları oynamayı ve kazanmayı hiç kuşkusuz en iyi bilen antrenör. Artı, 5 maçlık serilerde takımlar birbirinin ruhunu bile tanıyor. Burada coaching hamleleri çok fazla önem taşıyor. Pascual genel olarak düz bir antrenör olarak tanınıyor. Sistem coachu ve düzenin dışına çıkmayı çok sevmiyor, oyuncularına fazlasıyla rahatlık tanıyor. Maça çok fazla müdahale etmiyor ya da edemiyor. Obradovic ise tam tersi. Geçen yıl Vesely’nin yokluğunda, neler yapabileceğimizi ‘kara kara’ düşünürken, şapkadan ‘5 kısa’ formülünü çıkardı, İspanyollar’ın aklını karıştırdı. Bu seride de mutlaka onun takımı bir adım önde olacak.

Uzun rotasyonu zorlayacak

Saha içine gelecek olursak, Calathes gibi bir beyin, Mike James gibi bir skorerle oyun kurucu pozisyonunda çok iyi olan Atina ekibi, Feldeine, Rivers, Nichols gibi hem atletik hem de şutör forvetlere sahip. Burada bizi en çok zorlayacak eşleşme, uzun rotasyonunda olacak. Gist, Fotsis ve Gabriel gibi 4 numaraları dışarıdan çok iyi şut atabiliyor. Bu normal sayılabilir ama iki beş numarası Bourousis ve Singleton da çok yüksek üçlük isabeti ile oynuyor. Udoh ve Vesely’i oralara çıkarmak, savunma dengemizi bozabilir.

Kadro tamsa sorun yok

Fenerbahçe son dönemde formsuz gibi gözükse de, tam kadro ile sahaya çıkacak olması bizi umutlandırıyor. Sağlıklı bir Fenerbahçe’nin bu handikapları çözebileceğini düşünüyorum. Müthiş bir seri bizi bekliyor. Her ne kadar saha avantajı olmasa da, son iki yıldır Fenerbahçe’nin hiç Play-Off maçı kaybetmediğini de unutmayalım.

18 Nisan 2017, Salı 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Final sendromu devam etti‘’

Euroleague’in en büyük favorisi Ekaterinburg’u yenince bu kez şampiyonluk için fazlasıyla umutlanmıştık. Rakip, her ne kadar bu yıl hiç mağlubiyet almasa da Ekaterinburg kadar güçlü değildi. Maça 10-0’lık başlangıç, Ekaterinburg’a karşı olduğu gibi yüksek olmayan konsantrasyonu da iyice düşürdü. Belki ‘rahat kazanılacak bir maç havası’ oluştu ve savunma sertliği tamamen düştü. Finale, yaptığı mükemmel savunma ile gelen Kanarya’nın ikinci çeyrekte potasında gördüğü 27 sayı, finalin de hikayesini yazdı.

Yapılan 21 top kaybı, böyle bir finalde kabul edilir gibi değil. Herşeye rağmen mücadeleyi bırakmayıp, 18 sayı geriden gelen Kanarya, dördüncü periyodun başında 5-0’lık seriyle skoru 62-60’a getirdi.

Gruda atsa...

Ne olduysa bu anda oldu. Dinamo Kursk uzun süredir sayı atamıyor, maçın momentumu bizim elimize geçiyordu. 5-0’dan sonra Gruda pota altında bomboş kaldı. Atsa skor 62-62 olacak, Kursk’un eli ayağı titremeye başlayacaktı. Ama yarı finali de çok kötü oynayan Fransız yıldız imkansızı başarıp kaçırdı. Dönüşte önce Cruz attı, sonra Prince’in üçlüğü bütün umutlarımızı tüketti. 31. dakikada skor 62-60’tı, 39.50’de ise 77-60. Fenerbahçe 9 dakikaya yakın bir süre sayı atamadı. 18 sayıdan gelirken kaçan turnikeler, yapılan hatalı yürümeleri saymıyoruz bile.
Candice Parker hamlesi şampiyonluk için yapılmıştı. Dünya’nın sayılı yıldızları arasında yer alıyor Parker. Ekaterinburg maçını çok kötü oynadı. Dün iyi başladı ama gerisi gelmedi. 18 sayı attı fakat 13’te 5 isabetle. Çok kolay atışları kaçırdı, en kritik yerlerde top kaybı yaptı.

Angel eski takımını yıktı

Yıllarca Fenerbahçe formasını giyen, o formanın hakkını veren Angel McCoughrty, eski takımını yıkan isim oldu. Özellikle 10-0 sonrası üst üste 9 sayı atıp takımını ayağa kaldıran Angel’a, daha sonra diğerleri de eklendi. Kursk’un yaptığı kombine savunma, bizim o savunmayı çözememiz, 63 sayıda kalmamızın etkenlerinden biriydi.
Final sendromu devam ediyor. Fenerbahçe, Eurocup ve Euroleague’de defalarca final oynadı ve hiçbirini kazanamadı. Bu sefer çok umutluyduk ama maalesef yine olmadı.

17 Nisan 2017, Pazartesi 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Fener, sonuna kadar hak etti‘’

6 yıldır üst üste Final-Four oynayan bir takım artık şampiyonluğu hak ediyor. Ekaterinburg’ta iki kez final oynayan, ikisini de kaybeden Fenerbahçe Kadın Basketbol Takımı, bir kez daha finalde.
Yer yine Ekaterinburg...

Erkek Euroleague takımları kadar bütçesi olan, Diana Taurasi, Brittey Grinner, Toliver, Alba Torrens, Sancho Lytlle gibi dünya yıldızlarına sahip Ekaterinburg’u, Ekaterinburg’ta eze eze yenmek müthiş bir başarı öyküsüydü. Özellikle ikinci yarıda basketbol göğüsümüzü kabarttı.

Kısa sürede çok iyi hazırlamış

Yeni coach Fırat Okul, kısa zamanda takımı bu büyük maça çok iyi hazırlamış. Üç yıl önce Ekrem Memnun’un yaptığı gibi, elinin altında 12 tane yıldız olan Olaf Lange’yi çaresiz bıraktı Okul. Özellikle savunma stratejisi müthişti. Lange ve yıldızları şaştı kaldı. Taurasi’nin çoğu bireysel çabalarla attığı 26 sayı olmasa, Rus ekibi daha erken yelkenleri suya indirebilirdi.

İlk yarıda savunma harikaydı ama hücumlar işlemedi. Bunda rakibin faullü savunmasına izin veren hakemler, stresten kaynaklı top kayıplarının etkisi vardı. Özellikle iki tane basket faul pozisyonunu atış çalınmayınca Kanarya, devrede 28 sayıda kaldı. Pelin’in kenardan gelip attığı iki üçlük takımın oyunun içinde kalması açısından hayati önem taşıyordu. Keza, Verameyenka’nın son saniye üçlüğü...

Birsel büyük oynadı

İkinci yarıda ise aynı savunma devam etti, kaptan Birsel çok büyük oynadı. 7 asist yaptı ama bütün basketlerde onun parmağı vardı. Levander 6 hücum ribaundu alıp, ikinci şans sayıları bulurken, ekmeğini taştan çıkardı. Takımın verdiği büyük savaşın lideriydi Amerikalı. Verameyenka istikrarlı oyununa devam ederken, ilk yarı boş şutları atamayan Quigley, Ekaterinburg’un fişini çeken isim oldu. Ayşe’nin savunmadaki katkısı çok değerliydi.
Büyük beklentilerimiz olan Parker 2/9, Gruda ise 2/11 ile şut attı. 20 şutun 16’sını kaçırdılar belki ama ribaunt ve savunmaya büyük katkı verdiler. Finalde sıra onlara da gelecek.

Maçın anahtarı ribauntlardı

Maçın anahtarı ise ribauntlardı. İlk yarıda ribauntlar 22-21 Fenerbahçe lehineydi. Maç sonu ise 47-27. İkinci yarı iki pota altında oluşan 31 ribaundun 25’ini Fenerbahçe, sadece 6’sını Ekaterinburg almış. Savaşan, mücadele eden, daha çok isteyen, daha akıllı olan, yani hak eden kazandı. Artık darısı şampiyonluğa.

15 Nisan 2017, Cumartesi 02:30
YAZININ DEVAMI