‘’İyi ve kötü‘’
İki takım oyuncuları da baskı altında. Fenerbahçe 16 yıllık bir geleneği sürdürmek için kazanmak zorunda. Galatasaray ise “yeter artık” demek istiyor. Öyle hırslılar ki ikili mücadeleler, üçlü, hatta dörtlü mücadeleye dönüştü. Bir top kazanmak için kıyasıya mücadele var.
Kontraya yakalanmaz
Kanarya’nın oyun başındaki baskılı oyununun öncelikli sebebi, seyirci desteği. Nani’nin driplingleri, Markoviç’in deparları ve Diego’nun şutları bu destek ile daha da güçlü. Caner dur durak bilmiyor. Temkinli Galatasaray topa daha fazla sahip olarak oyunu kontrol etmek niyetinde. Pas oyununu, kontra atağa tercih ettiler. Fenerbahçe defansının kademeli oyun anlayışıyla kontraya yakalanması zaten mümkün değil. Takım içi rekabet Bu defans dörtlüsünü ideal gösteriyor. Forma savaşı ve rotasyon hiç bitmeyecekmiş gibi..
Duran top modası
Galatasaray’ın skoru eşitleme çabası, ikinci yarıyı Fenerbahçe sahasında oynattı. Hamza hocanın ofansif hamleleriyle forvette çoğalan Galatasaray karşısında Fenerbahçe’nin hızlı kontralarını seyrettik. Oyun ilk yarıdan daha da keyifli. Galatasaray’ın beraberlik golü ligimizin yeni modasından geldi. Duran toplar. Bu duran top gollerinin hem iyi hem kötü nedeni var. İyi neden; ligimizde iyi duran top kullanan oyuncu sayısının çoğalması. Kötü neden ise yan toplardaki defansif zaaflar. İyi ve kötünün aynı sonuca hizmet etmesi garip. Futbol böyle bir oyun. Neticeye giden her yol mübah.
‘’Takım olmak‘’
Fenerbahçe’nin kadrosu bol alternatifli. Her iki kulvarda da geniş geniş oynayabilirler. Ancak defanstan oyun kuruluşunu zenginleştirmek zorundalar. Stoperlerin açılması doğru. Mehmet’in aralarına girip top alması da doğal. Aynı zamanda bekler öne çıkarken kanatlar içeri girmeli. Bu gerçekleşmediğinde De Souza ve bir rakip kalabalığı arasında kalıyor. Diego’nun geri yardıma çalışması da ofansı eksiltiyor. Baskıya da davetiye çıkaran bu belirsizlik Kanarya’nın başını çok ağrıtabilir.
Markovic müthiş hızlı
Diego, Fenerbahçe’nin jokeri. İster forvet arkası oynat, istersen de orta sahayı üçlesin. Rakibe ve oyunun gidişatına göre yerini değiştir. Bir hamle hakkın da cebinde kalsın. Bu özelliğiyle Diego, rotasyonun dışında kalabilir. Ama daha efektif oynaması lazım. Etkin ara paslarını ve duran toplardaki yeteneğini sahaya daha fazla yansıtması gerekiyor. Şut atma özelliği olan Brezilyalı yıldızın yapabileceklerinin sınırı yok. Yeter ki topla daha fazla buluşsun. Markovic topla müthiş hızlı. Rakip, alanı daralttığında ise zorlanıyor. Bu durumda yapacağı tek şey var. Topsuz oyun. Boş koşularla ve defans arkasına atacağı deparlarla istediği kadar boş alan bulabilir. Performansını ikiye katlamak onun için işten bile değil. Topu hep ayağına değilde önüne istesin. Arkadaşları da bu isteğe karşılık verirse Markovic, Fenerbahçe’nin Marko Paşa’sı olur. Takımının her türlü sorununu çözer.
Ba ve Caner iyiydi
Aynı durum Nani için de geçerli. Topsuz oyunu sevmeyen bu tip oyuncuların istikrarlı oynamaları ne yazık ki mümkün değil. Fenerbahçe yıldızlarıyla kazanmaya devam ediyor. Fernandao son dakika golüyle gruptan çıkış kapısını araladı. Ba ve Caner takımın en iyileriydi. Gruptan çıkma başarısı Fenerbahçe’yi takım yapar. Şimdilik yıldızlar topluluğu seyrediyoruz.
‘’Şansını zorlamak‘’
Uluslararası maçlarda kronik hastalığımızdır. Duran toplar ve taç atışlarında, biz tozluğumuzu düzeltirken, rakip topu düzeltip oyuna başlar. Ortada pozisyon yokken golü yeriz. Şükür ki Benfica’nın golü erken geldi. Bu hatayı telafi için koca bir maç var. El mahkum, tempo yükselecek. Yasin’in, toplu ya da topsuz hareketliliği, Bilal’in ceza sahası yakınlarında şut arayışları, Podolski’nin, beklenen defans arkası koşuları başlayınca, bu golün altından çıkmak Cim Bom için çok kolay. Hele bir de Selçuk formunu, Sneijder de top kullanma becerisini ortaya koyunca devre bitmeden goller geldi. Basit hata olmazsa Aslan’ın ağzından üç puanı almak zor.
Anlaşılır gibi değil!
İkinci yarının başında, Galatasaray’da skoru koruma hamlesi yok. Hamza hoca “En iyi müdafaa hücumdur” diyor. Sneijder’in direkten dönen şutu veya Umut’tan başkasının kaçıramayacağı o pozisyondan biri gol olsa, maç hocanın kafasındaki gibi oynanacak. Ama Olcay hamlesi anlaşılır gibi değil. Yasin bu takımın dinamiği. Galatasaray, Yasin’siz zorlanıyor. Şansını zorlama hocam.
Kaleciden daha fazlası...
Sabri’nin gereksiz geri paslarına, eyvallah! Fakat bu paslardan sonra çizgiye açılıp Muslera’ya alternatif yaratması lazım. Oysa O, başını öne eğip yürüyor. Ya sabır! Kimse top almayınca, Muslera’nın uzaklaştırdığı bütün toplar rakipte. Bu ofansif kadro ile topa sahip olmak şart. Gelişigüzel topların, rakip atağı olarak geri dönmesi kaçınılmaz. Podolski nihayet geldi. Muhteşem şutları kaleyi tutsa, kalecinin yapabileceği hiçbir şey yok. Gol olmasalar bile heyecan olsun. Podolski kaleyi görünce vursun. Hakan yine görevinin başında. Olması gereken yerde olduğundan kademe hatası yapmıyor. Chedjou risksiz oynadığında çok daha başarılı. Yerinde hamleleriyle de rakibe gol şansı vermiyor. Muslera formdaysa Galatasaray zaten kazanıyor. Çünkü O, bir kaleciden daha fazlası.
‘’Zengin kulübe‘’
Beşiktaş’ın pas organizasyonu ders gibi. Herkes boşa çıkıp, top alıp veriyor. Ayağında top olanın pas verecek en az üç alternatifi var. Seyretmesi de çok keyifli. Ancak çok büyük bir eksik var. Asist yada ara pası yok. Dolayısıyla koca ilk yarı da çok net bir pozisyon yok. Rizespor’un pozisyonları net. Beşiktaş’ın pozisyonları brüt. Defans arkasına koşu lazım. Bütün koşular top ayağında olana yardıma. Gole koşan adam lazım. Golden sonra taraftara koşan değil.
Gökhan Töre’nin etkisiz oyununun sebebi, rakibin kademe anlayışı. Top Gökhan’da iken kademesi olmayan Rizesporlu müdahale etmiyor. Bekliyor. Kademe gelince yapıyor hamlesini. Çalım yese bile arkasında arkadaşı var. Bu ikili, hatta üçlü set, Gökhan’ın adam eksiltmesini önlüyor. Topsuz oyunu da sevmeyen Gökhan için kötü bir maç. İkinci bir bireysel yeteneğe ihtiyaç var. Onunda adı malum. Ricardo Quaresma.
Olcay formunu bulmalı
Şenol hocanın bu doğru hamlesi ile Beşiktaş’ın ikinci yarıda etkili şutları ve ortaları var. Gol yollarını zenginleştiren Kartal’ın golü bulması da gecikmedi. Rizespor’dan daha ofansif bir oyun beklememiz nafile. Mağlup iken bile Kweuke’nin fiziği gücüne dayalı oyun anlayışlarını değiştirmiyorlar. Eren’in bindirmeleri de olmasa rakip kaleye gidecekleri yok. Sanki tek farklı mağlubiyete razı gibiler..
Sosa’nın atak başlangıçlarındaki pas hataları, birçok pozisyonu başlamadan bitirdi. Olcay artık formunu bulmalı. İsmail kullanmadığı kredi kalmadı. Uyum kredisi, gençlik kredisi, sakatlık kredisi. Bu kredileri ne zaman geri ödeyeceğide meçhul.
Maçın skoru kimseyi yanıltmasın. Sahadaki tek çekişme, Kweuke ve Beşiktaş defansı arasında oldu. Topa daha fazla sahip olan Beşiktaş, galibiyeti Quaresma ile buldu. Kulübesi zengin olan kazandı.
‘’Yasin hamlesi‘’
Galatasaray’ın ilk onbirinde dört şutör var. Selçuk, Sneijder, Podolski ve Bilal. Önlerinde de bu şutörler için ideal bir santrafor mevcut. Umut, boş koşuları ve duvar olma özelliği ile bu dörtlüyü şut zengini yapabilir. Ama herkes kendine pozisyon hazırlama derdinde olduğundan ilk yarıda etkili şut sayısı çok az. Dört hareketli oyuncu ile tek bir şutör bu dörtlüden daha fazla şut atar. Rakibi sağa sola çekip, top ayağındaki oyuncuya, alan ve zaman yaratan oyuncun yoksa topa iyi vuranlar, duran toplara mahkum kalırlar.. Ve bu mahkumiyet şut özgürlüğünü engeller. İkinci yarıya başlangıç hamlesinin Yasin olması doğru. Bu onbire hareketli bir oyuncu şart. Rodriguez oyunda kaldığı sure içinde topla en çok buluşan oyuncu. Bu buluşmaların mutluluk vermemesinin sebebi oyuncunun pas tercihi.
Tümüne bakmak lazım
Garanti pasları, dikine paslara tercih etmesi trübünde hoşnutsuzluk yaratıyor. Topla dönmemesi Avrupa altyapılarında ilk öğretilen ders. Evet, bu şekilde top kaybetme riskini sıfıra indiriyor. Fakat Türk sporsever, topla döneni ve öne katedeni sever. Dolayısıyla Chedjou’nun riskli oyunu kabul görüyor. Biz öne çıkmayan oyuncuyu, dikine olmayan pası sevmeyiz. Rodriguez bu oyun anlayışı ile ülkemizde çok zorlanacak. Hakemin çalmadığı faul düdüklerinin ise tepki alması doğal. Topa konsantre olduğundan top yerdeyken, elle yapılan faulleri görmüyor. Fotoğrafın tümüne bakması lazım. O ise toptan başka bir şey görmüyor. Yine de oyun oynatma isteği hakemlik karıyerini pozitif etkileyecek.
Süre çok düşük
Ligimizde ne yazık ki topun oyunda kalma süresi çok düşük. Bu sorun çözülürse Süper Lig daha seyredilir hale gelecek. Mevcut durumda herkes kendi takımını seyrediyor. Podolski’nin adam eksiltme özelliği büyük avantaj. Fakat aynı adama iki kere çalım atmaya kalkışmak, nafile bir çabadır. Skoru değiştirmez. Burak’ın golle dönmesi moral açısından çok önemli. Atanıyla tutanı iyi olan hedefine ulaşır.
‘’Türk mucizesi‘’
Şener’in ilk yarıda yaptığı iki müthiş ortayla buluşacak oyuncumuz yok. Hakan Çalhanoğlu’nun etkili serbest vuruşlarına vurmak için de stoperlerimizi öne çıkarıyoruz. Çünkü santrforumuz yok. Fatih hocamızın maç öncesi planları bir puan üzerine. Diğer maçlardan gelecek olan haberler hocamızın hamlelerini belirleyecek. Hollanda maçından gelen haberler golcü ihtiyacı hissettirmiyor. Ama Letonya’daki Kazakistan golü maçın stratejisini tamamen değiştirdi. Kazanıp en iyi üçüncülükle Avrupa Şampiyonası’na katılma şansımız doğdu. Tabii ki Cenk ve Umut son hamleler olarak sahadalar. Rakibin maça başladığı çift santrforlu oyuna biz maçın sonunda döndük. İyi ki de dönmüşüz.
Ozan tek başına...
Önünde oyuncu yoksa Hakan Çalhanoğlu etkisiz. Boş koşularla yaratılan alan olmadığı için şut atma fırsatı bulamıyor. Adam eksiltemediğinden kendine de pozisyon yaratamıyor. Performansının düşük olması kaçınılmaz. Oğuzhan’ın az top alması çok pas verememesine sebep oldu. Dolayısıyla pasörlüğünden faydalanamadık. Ozan orta sahanın defansif yükünü tek başına sırtladı. Genç yaşında büyük işler başarıyor. Milli takımımızın vazgeçilmezi olma yolunda hiçbir engeli kalmadı.
Harikasınız
Bizi Avrupa Şampiyonası’na taşıyan oyuncuların başında Selçuk var. Bu ne güzel bir frikik. On kişi kalmışız. Vakit tükenmek üzere. Belki de son şansımız. Ve ne kadar şanslıyız ki topun başında Selçuk var. Kalecinin o fiziğine rağmen, uzanılmayacak yere topu atmak kolay iş değil. Tam bir Türk işi. Bu, Selçuk’un işi. Top ayağındayken Arda takımımızı en çok rahatlatan oyuncu. Kolay kaybetmemesi nefes almamıza ve oyunu rakip alana yıkmamıza neden oldu. Uluslararası arenada en çok ihtiyacımız olan da bu. İyi ki varsın Arda. Hakan Balta ve Serdar Aziz iyi bir ikili oldular. Hakan’ın tecrübesi, Serdar’ın mücadele gücü rakip atakları engellememizde büyük avantaj.
Bir mucize daha gerçekleşti. Bravo Fatih hocam. Bravo milli takım. Harikasınız..
‘’Dalgalan Bayrağım‘’
Kalbimize atılan iki bombanın tesiri ile çıktığımız bu maçta aldığımız üç puan yüreğimize sadece biraz su serpecek. Kaybettiğimiz vatandaşlarımızı geri getirmesi mümkün değil. Yakınlarına da bir teselli
vermeyecek. Ama en acı günümüzde bile bayrağımızı her şeyin üstünde tutan bir vatanın evlatlarıyız. Hep böyle kalacağız.
Hakem günah çıkardı
Puan açısından tuzu kuru rakibimiz Çek Cumhuriyeti tabii ki bu maçı da önemsedi. Gelişen futbol sektöründe her uluslararası maç futbolcular için kendini gösterme fırsatı. Dockal’ın böyle istekli, Pavelka’nın bu kadar çalışkan, kaptan Suchy’nin ise böylesine agresif olmasına hiç şaşırmadık. İngiliz hakem’in Çek Cumhuriyeti kaptanına üst üste yaptığı beşinci faulde bile kart çıkarmaması ise çok garip. Evet grupta istediğimiz oyunları oynayamadık ama hakemlerin sinsi düdüklerini duymamak için futboldan bi haber olmak lazım. Verdiği penaltı kararı ile de günah çıkardı.
Basit mükemmeldir
Önceki maçlarda maç eksiğini hissettirmeyen Arda doğal olarak bu maça adapte olmakta gecikti. Maç kondisyonu her şeyin üstündedir. İstediğin kadar idman yap. Eğer maç oynamıyorsan eksilirsin. Heyecanını, yeteneğini, çabukluğunu yitirirsin. 45 dakika maç oynamak bile Arda’nın performansını ikiye katladı. Oyunun ikinci yarısında beklediğimiz Arda sahadaydı. Oğuzhan bazen yıldız, bazen göktaşı. İlk yarı ile ikinci yarı performansı bu kadar değişmemeli. Hep mükemmel işler yapması şart değil. Basit oynayarak da takımına katkı sağlayabilir. Yıldız oyuncuların istikrar için sade oyuna ihtiyaçları vardır. ‘Basit mükemmeldir’ Oğuzhan. Sakın bunu unutma.
Şener’in zaafları
Şener’in defansif zaafını rakipler maç öncesi mutlak analiz ediyorlardır. Edemeseler bile maç esnasında fark ediyorlar. Rakibin ısrarla sağ kanadımıza yüklenmesi tesadüf değil. Ozan’ın varlığı sıkıntıyı biraz azalttı. Ama arkadaşlarının gediklerini kapama isteği ofansif katkısını azaltıyor. Sürpriz çıkışlarıyla Ozan her zaman pozisyona girebilecek bir önseziye sahiptir. Gününde olduğunda bu pozisyonları gol yapar. Genç olması fedakarlık yapmasını gerektiriyor. Tecrübesi arttıkça futbolu iki yönüyle de oynayabilecek.
Zor, bizim işimiz
Bu takımdan umutlanmamız için çok sebebimiz var. Oğuzhan, Ozan, Hakan Çalhanoğlu gibi istikbal vaadeden gençlere sahibiz. Yetenek ise bize atalarımızdan miras. Tekniğimiz her isteğimizi yapmakta bizi özgürleştiriyor. Oyun disiplinini aksatmadığımızda yenemeyeceğimiz rakip yok. Hep zora soyunduk yine başaracağız...
‘’Hatalar oyunu‘’
Erken golün sebebi yüksek tempo. İştahlı Kanarya, pasın sayısını ve hızını çoğaltınca rakip defanstaki boşluğu buldu. Bomboş Fernandao için de yapması gereken tek şey kaldı. Topun yönünü kaleye çevirmek. İkinci golün sebebi yok. Yaratıcısı var. Nani, Lualua’dan söktüğü topu, Akhisar Belediye’nin altı pas köşesine kadar taşıyıp, Fernandao’ya çarptırdı. Golün adı Fernandao ama isim babası Nani.
Volkan almalıydı
Diego için mevki değil sahada olmak önemli. Fenerbahçe çift santrafor oynadığında, kanatta görev yapan yıldız oyuncu bu maçta orta üçlünün sağında. Pas organizasyonunda ve ofansta sıkıntı yok. Fakat defansına yardım için kendi ceza sahasına geldiğinde, şanssız bir penaltıya neden oldu. Hava hakimiyeti olmayan bir oyuncu için normal. Bu pozisyondan mutlak ders çıkaracaktır. Ofansta ne kadar yaratıcı olursan ol, defansta hatasız oynayacaksın. Bir zamanlama hatası skoru riske sokar. İkinci goldeki hata ise Volkan’dan geldi. Kaleci çıktığı topu almalı. Alamayacaksa çıkmamalı. Futbol hatalar oyunu, ancak ilk yarıdaki iyi futbol ve güzel goller böyle basit hatalarla heba olmamalı.
Caner’e stres topu!
Alper’in driplingleri adam eksiltmekte çok etkili. Aşırıya kaçınca ters tepiyor. Pas hatasıyla takımı zora sokmakla kalmayıp, fiziksel olarak erken yorulmasına sebebiyet veriyor. Bir çalım atıp on dakika gözükmemek yerine top alıp üç-beş pas yapması herkes için daha hayırlı. Hem top ayağında olan arkadaşına alternatif olur hem de daha az yorulur.
Caner’e maç topu yetmiyor. Bir de stres topu lazım. Agresif olması oynadığı mevkinin bir gereği. Hakeme ve rakibe olan agresivitesi ise yararsız. Takım arkadaşları onu sakinleştirirken oyundan kopuyorlar. Caner’in öfke ile yapmadığı her hareket Fenerbahçe’nin yararına. Duran toplardaki ustalığı ve top kullanmaktaki becerisi çok az oyuncuda var. Takımını kendinden yoksun bırakma Caner.