Olympiakos maçının bankoları Novak, Mert Hakan, Pelkas, Osayi ve Valencia kulübede, son dakika transferleri Berisha, Rossi ve Crespo ilk 11’de idiler. Maça önde baskı ve arzulu başlayan Fenerbahçe, karşısında sahada ne oynayacağını bilemeyen bir Kasımpaşa bulunca ilk bölümü zorlanmadan iki farkı yakalayarak kapattı. İlk 45 dakika uzun toplarla, kanatları kullanan ev sahibinde takımın öne çıkan isimleri Gustavo, Ferdi, Rossi ve Berisha oldular. İlk yarıda sadece al-ver oynayan Crespo devre arası yerini Zajc’a bıraktı. 45 dakikalık görüntü maçın Fenerbahçe adına kolay geçeceğini gösteriyordu ama öyle olmadı. Travnik’in farkı bire indiren golü, rakibi bir anda oyuna ortak etti. Pereira hamlelerini hemen yaptı. Önce Muhammed ve Serdar Dursun’un yerlerine Novak ve Valencia’yı aldı. Daha sonra iki asist yapan Rossi’yi dışarı alıp Mert Hakan’la orta alana takviye düşündü. Hamleler sahadaki görüntüyü değiştirmedi. Rakip Kasımpaşa biraz organize olsa, Fenerbahçe rahat kazanacağı maçta hüsran yaşardı. Kazanan takım daima haklıdır. Ortaya koyulan futbol mu? Galibiyet her yanlışı, her hatayı örter..

Gecenin sorusu

Mesut Özil iyileşti ise, neden sahada değil de kulübede?

Maçın starı

Ferdi Kadıoğlu oyunun en istekli, en hareketli futbolcusuydu. Çıkışını sürdürüyor ama Milli Takım’da yok.

Maçın olayı

Takımın bankoları Pelkas ve Osayi yerlerini, son gelenlere (Crespo, Rossi) kaptırmışlardı.

Kısa mesaj

Pereira takımın iskeletini kurdu derken şimdi her maça farklı 11 çıkartıyor. Buna rotasyon diyemeyiz. Bu fal açma Erol Bulut’un sonu olmuştu.

Maçtan önce Pereira kendisini eleştirenleri eleştirmiş ve oynattığı sistemi savunmuştu. Haklıdır, haksızdır bilemem, benim bildiğim futbolda rakibe göre plan yaparsın. Hatayspor maçı gördük ki, Fenerbahçe’yi kandırmış. Olympiakos gibi karşına dersini iyi çalışmış bir takım çıkarsa 3’lü defans sonun oluyor. Senin kanatların (Ferdi, Samuel, Pelkas) defansif oyuna katkı yapmıyorsa, Novak sağ stoper oynuyorsa, 3’lünün önündeki Gustavo ve Mert Hakan, rakibin ani ataklarında çaresiz kalırsa, 3’lü defans da bir işe yaramıyor. Bunlara bir de maçın başında en güvendiğin Szalai, gereksiz bir top kaptırıp, gol yedirirse, işin içinden çıkmak imkansız.

Gerisini düşünün

Rakibin gollerini atan Tiquinho gibi teknik, Masouras gibi müthiş bir şutör bulamamış, Rossi, Berisha ve Meyer’den medet umuyorsun. İlk yarı tek pozisyon bulamıyorsun ama hamle için son 20 dakikayı bekliyorsun. Sonra da Mert Hakan’ı dışarı alıp yuhalatıyorsun. Takımın en öne çıkan isimleri kaleci Altay ve Kim gerisini düşünün. Farklı mağlubiyet gösterdi ki, Fenerbahçe’nin Avrupa macerası uzun sürmez. Belki de bu yenilgi Fenerbahçe’nin hayrına olmuştur( Süper Lig için) Unutmadan Mesut Özil bu hafta sonu iyileşir mi?

Kadrolar açıklandığında Mesut Özil, Pelkas ve Osayi-Samuel’i ilk 11’de görmeyenler elbette ki şaşırdılar. Pereira, zorlu Hatay deplasmanında Novak’ı sağ stoper (Serdar Aziz olmayınca), Muhammed’i sol, Ferdi’yi de sağ kulvarda görevlendirmişti. Berisha da sağ kanatta gözüküyor, defansına yardım ediyordu. Valencia ve Rossi de alan değiştirerek oynuyordu. Ev sahibi oyunu kendi alanında kabul etmiş, hazırlık paslarıyla çıkmayı planlamıştı.

Son 5 dakika!

Fenerbahçe’nin önde baskısı Hatayspor’u sıkıntıya soktu. İlk 30 dakika içinde de Valencia’nın asistleri ile önce Rossi, ardından da Novak’ın golleri geldi. Ev sahibinin gardı düşmüştü. Pereira skora bakıp önce hamle yapmadı. Fenerbahçe ikinci bölümde topu rakibe verip ani atak kovaladı. Maçı farka götürecek pozisyonları (Valencia, Serdar Dursun) yakaladı, atamadı. Son yarım saatte rakibin golü, Pereira’nın hamleleri geldi. Mert Hakan (Crespo), Valencia (Samuel), Berisha (Serdar Dursun) değişikliklerini gördük. Fenerbahçe bu bölümde de maçı koparacak golü atamadı. Son 5 dakikaya girilirken, Mesut Özil’in oyuna alınışı, kim ne derse desin bana göre ayıptı. Sonuçta zor bir deplasman kolay yoldan değil, zorlanılarak kazanıldı. Kim, Novak ve Ferdi galibiyetin baş rol oyuncuları oldular. Hatayspor maçında bir defa daha gördük ki, Fenerbahçe zoru seviyor.

Giresunspor ligin en zayıf halkası. Geriye kalan 5 haftasında gol atmayı bile becerememiş. Böyle bir rakip karşısında oyunun hemen başında Ferdi ile golü bulup maça adeta galip başlıyorsun. Sahada Mesut Özil, Valencia, Mert Hakan da var. Tribünler ve bizler, 'Maç farka gider' diyoruz. Fenerbahçe bizi hemen tekzip ediyor. Baskı yapmıyor, topa sahip olmuyor, tempoyu arttırmıyor. Bu görüntü rakibi cesaretlendiriyor. Devre biterken bir de penaltı kazanıyorlar. Balde topu içeri atsa, daha da cesaretlenecekler. Pereira sarı kartlı Mert Hakan yerine ikinci yarı yenilerden Crespo’yu sahaya sürüyor. Oyunda bir değişiklik olmuyor. Diğer hamleler Berisha ve Novak ile geliyor. Rakip defans ikramıyla Mesut Özil’in golü gelince Fenerbahçe rahatlıyor. Maç koptu derken, Doukara’nın füzesi ağlarla buluşunca Fenerbahçe son 5 dakikayı yüreği ağzında tamamlıyor. Maç sonunda Fenerbahçeliler sadece alınan galibiyete sevindiler.

Çünkü ortaya konan mücadele, heyecan ve futboldan memnun olduklarını sanmıyorum.

Gecenin sorusu

Ligin henüz başı ama Kadıköy’de tribünler tenha. Acaba neden?

Maçın starı

Golünü attı, ileri geri çok koştu, çok çalıştı. Ferdi Kadıoğlu çıkışını sürdürüyor.

Maçın olayı

Mesut Özil Fenerbahçe forması altında ilk defa oyundan alınmadan 90 dakika sahada kaldı.

Kısa mesaj

Devre arası alınanlar, (Berisha, Crespo, Rossi, Meyer) Fenerbahçe’de banko formayı kapacak gibi gözükmüyor.

Pereira Avrupa yorgunu diye Mesut’u, Valencia’yı, Rossi’yi ve Mert Hakan’ı kulübeye çekip, Meyer ve Berisha’yı sahaya sürmüştü. Rotasyona hayır diyemeyiz, ancak hocaya bir hatırlatma yapalım, önce maçı koparmak önemli değil mi?

Kaldı ki Mesut, Valencia ve Mert Hakan kupa oyununda 90 dakika sahada kalmadılar. Aykut Kocaman’ın takımını nasıl oynatacağı belliydi. Oyunu geriden başlat, pas oyunu ve rakibi pusuya düşür golünü at. Atamasan da yeme. Fenerbahçe rakibi karşısında ilk yarı önde baskı yapamadı. Pelkas moralsiz, Muhammed havalı Meyer’de oyunu dikine değil yana oynadı durdu. Osayi ve Ferdi’de kanatları iyi kullanamayınca top kale önlerine pek yaklaşmadı. Visca’nın nefis asistine Başakşehir’in yenisi Okaka nefis vuruşuyla kazandırdığı gol ilk 45 dakikanın akılda kalan tek güzelliği oluyordu.

Tebrik etmek gerek

Devre arası hamle yapmayı sevmeyen Pereira, kötü gidişatı görünce Osayi ile Pelkas’ı dışarı alıp, Valencia ile Rossi’yi sahaya sürdü. Baktı işler düzelmiyor, Berisha ile Muhammed’in yerlerine Mesut Özil (Oyuna geç alındı) ve Novak’ı aldı. Maç 2. yarıda Başakşehir’in sahasında oynandı. Buna rağmen Fenerbahçe rakip defansı aşacak etkili hucumlar yapamayınca, Başakşehir ilk yarıda olduğu gibi yine tek atakla golü Gulbrandsen ile bulup ligde 3 puanla tanıştı. Fenerbahçe’yi çok iyi etüt eden Aykut hocayı bu galibiyetten ötürü kutlamak gerek. Pereira’ya gelince... Aykut hocadan ona Kocaman bir uyarı geldi. Dikkate alırsa iyi olur.

Müthiş tempolu başlayan maç aynı tempoda sürüp gidince izleyenler açısından da keyifli bir 90 dakika yaşadık. Ferdi ilk 11’e dönünce Pereira yenilerden sadece Rossi’yi sahaya sürmüştü. Mert Hakan da uzun bir aradan sonra formayı kapmıştı. Dakika dolmadan kaleci ile karşı karşıya kalan Rossi golü atsa, hem maç çok kolaya dönecek, hem de kendini garantiye alacaktı. Fenerbahçe çok koşan dinamik rakibi karşısında maça yine önde baskıyla başladı. Mesut Özil istekli, Valencia rakip defansı dağıtıyor, savunma üçlüsü kusursuz oynuyordu. Başarıyla uygulan ‘ofsayt taktiği’ ile rakip pozisyon bulamıyordu. Mesut Özil ilk 10 dakika dolarken klasını konuşturup golünü atınca Fenerbahçe önemli avantajı yakalıyordu.

Değişiklikler geç oldu

Pozisyon bulan Fenerbahçe ikinci golü bulamayınca devre biterken Frankfurt ilk atağında golü buldu ve umutlandı. Pereira nedendir bilinmez, hamlelerini geç yapıyor. İkinci yarı orta alan oyundan düşmesine rağmen Pereira hamleler için son 15 dakikayı bekledi. Mesut Özil, Mert Hakan, Ferdi ve takımın en iyisi Valencia’yı dışarı alıp, Meyer, Berisha, Muhammed ve Pelkas’ı sahaya sürdü. Son bölümde Fenerbahçe oyunu kendi alanında kabul etti. Maç bitti derken Fenerbahçe büyük bir şans yakaladı. Kazanılan penaltyı Pelkas kaçırınca Fenerbahçe beraberliğe razı oldu. Kısacası; Fenerbahçe iyi başladığı maçı iyi bitiremeyip, adeta fırsat tepti.

Maç başladı, Fenerbahçe baskıyı kurdu. Yeni hücumculara rağmen Sarı-Lacivertliler 3. bölgede etkili olamayınca takımı yine sıkıntı bastı. İlk 20 dakika dolmadan Tisserand sakatlandı, Szalai erken döndü. Szalai’nin girer girmez başlattığı atakta da Samuel kalabalık defans arasından golünü atıverdi. Artık her şey Fenerbahçe lehineydi. Devre biterken Altay’ın gereksiz yere yaptırdığı penaltı maçın gidişatını değiştirdi.

İrfan'ı anlamak mümkün değil!

Pereira her zaman olduğu gibi hamleleri devre arası değil, son 30 dakikada yaptı. Berisha ve Mesut’un yerlerine İrfan Can Kahveci ve Valencia’yı aldı. İstekli Mesut’un dışarı alınışı, hücum gücünü azalttı. İki kanatta Osayi ve Muhammed geri dönüşlerde zorlandılar. Savunma 3’lüsünün önde defans yapışı, onları da yıprattı. Szalai ve Gustavo’nun inanılmaz mücadelesi alkışa değerdi. Oyuna girer girmez sakatlanan İrfan Can’ı da anlamak mümkün değil.

Sistem alarm verdi

Son bölümde yenilerden Meyer de girdi ama etkili olamadı. Sivasspor gibi diri ve çabuk atağa kalkan takımlar karşısında 3-4-3 sistemi alarm verdi. Sahada bu sistemi oynayacak futbolcun yoksa, sisteme el atarsın. Ayrıca oturmuş 11 üzerinde rötuşlar yapmak işin en doğrusu. Rıza Çalımbay’ı ve Sivas’ı kutlarken bu maçın Pereira’ya ilk uyarı olduğunu hatırlatalım.

Rakip gruptaki diğer takımlara idman ve moral veren Cebelitarık. Bizden önce oynadığı 4 maçta 17 gol yemiş. Böyle bir rakip karşısında ister istemez futbolseverler maça ‘çantada keklik’ gözüyle bakıyorlar. Şenol Güneş gruptaki Hollanda kader maçını düşünerek, kadroda büyük rotasyon yapmış.

Hollanda maçının bankolarını kulübede bırakmış. Cebelitarık sahaya oynamak için değil, oynatmamak için çıkmış. Tam takım defans yapıp ‘Dan dun’ futbolu oynuyor. Oyun başlar başlamaz maç tek kaleye dönüyor ve hemen bir penaltı kazanıyoruz. Atsak oyun kafadan kopacak. Topun başına çok eleştirilen Enes Ünal geliyor ve penaltıyı kaçırıyor. (Yusuf Yazıcı, Efecan neden atmaz?) Kaçan penaltı hem moral bozuyor, hem de rakibe cesaret veriyor.

Topla oynama oranımız yüzde 90 ama rakip duvarı yıkacak sahada silahımız yok. Rakip kaleci Coleing de gününde olunca, devre bizim için şokla golsüz kapanıyor. Şenol hoca işin şakasının olmadığını anlayınca, ikinci yarı çilingirleri (Hakan Çalhanoğlu, Halil Dervişoğlu, Kenan Karaman) sahaya sürüyor. Top ustalarının oyuna girmesiyle maç kolaylaşmaya başlıyor. Goller de onlardan geliyor.

Hakan Çalhanoğlu önce asist yapıyor, Halil kapıyı açıyor, sonra kendine has vuruşla farkı ikiye çıkartıyor, kapanışı da Kenan Karaman yapıyor. Cebelitarık, gruptaki diğer rakiplerine yaptığı gibi bize de Hollanda maçı öncesi hem sıkı bir idman, hem de küçük de olsa biraz moral verdi. Şenol Güneş’i eleştirmeye hazırlananlar da tahmin ediyorum ki dört gözle! Hollanda maçını bekliyorlardır.

Haydi hayırlısı...