‘’Kolay lokma değil‘’
Sivasspor'un coşkulu başlama isteğine Fenerbahçe ilk 10 dakika içerisinde aynı coşku ve tempo ile karşılık verince pozisyonlar bulan taraf da Fenerbahçe oldu. Ancak Ferdi Kadıoğlu, İrfan Can ve Peres ile girilen pozisyonlarda Sivasspor kalecisi Muammer iyi iş çıkarınca tabela değişmedi. Sonrasında ise oyun dengelendi. Ancak bir tarafta İrfan Can ve Pedro, diğer tarafta Saiz ve Caicedo gibi üretken oyuncular sahne alamayınca oyunda skorda ilk yarının sonunda eşitti. Bu sıkıcı oyundan kadrosu geniş ve daha kaliteli olan Fenerbahçe tarafı doğal olarak rahatsız olan taraftı. Ferdi'nin ligde yaptığı işi tekrarlayabilmesi için öne çıkması, Samuel'in Gradel'i kontrol etmesi ve İrfan Can'ın üretkenliğinden faydalanılabilmesi için Emre-Samuel değişikliği geldi. Fakat iki ayaklı bir eşleşmenin ilk maçı olması, yüksek savunma konsantrasyonları ve kontrollü oyun bu hamlenin de sonuçsuz kalmasına neden oldu.
Avantaj kazanan yok
Jesus en güçlü hamlesi Arda ve Batshuayi ile son yarım saat tekrar dokundu. Sivasspor dayanıklılığı ile yine tempo yaparak karşılık verdi ve ilk 10 dakikadan sonra neredeyse hiç heyecan yaşanmayan kısır maç da berabere bitmiş oldu. Bu skordan sonra bir tarafın avantaj elde ettiğini söylemek mümkün değil, sadece Sivasspor'un kolay lokma olmadığı gerçeğini herkes görmüş oldu.
‘’Şampiyonluk hesapları‘’
Kalan haftalara ve puan durumuna bakıldığında, Beşiktaş için şampiyonluk ihtimali çok zayıf olsa da derbi galibiyetleri ile bana göre Valerien İsmael ile birlikte kaçmış olan şampiyonluğun tesellisini Şenol Güneş yönetiminde bulmuş oldular. Bundan sonraki süreçte sadece üç maçın ikisinin deplasmanda olması, özellikle de Adana Demirspor deplasmanının zorluğuna rağmen Galatasaray derbisinde de gördük ki, Beşiktaş yüksek tempoda oynadığı her maçı içeride ya da dışarda domine ederek kazanabilir.
Zorluk derecesi yüksek maçlardaki bu kaliteli bitiriş ise şampiyonluk yolundaki rakiplerine göre bu sezonun kalanında olmasa bile, gelecek sezonun yapılanmasında teknik direktörü en sağlam gözüken Beşiktaş'ı son derece avantajlı kılıyor. Son olarak Beşiktaş'ın gelecek sezon sözleşmesi devam eden ya da kiralık oynayan Nathan Redmond ve Romain Saiss gibi oyuncuları kadrosunda tutabilmesi de, kadro istikrarının sürmesi açısından çok önemli diye düşünüyorum.
‘’Güneş varsa umut var‘’
Maçın ilk yarısını ikiye bölebiliriz. İlk yarım saatlik bölümde dönen topları kazanan ve Beşiktaş’ın durağan görüntüsünü iyi değerlendirerek etkili olan, set hücumunda da birbirleri ile iletişimi kuvvetli hücum hattının, İcardi kalitesi ile bu oyunu golle taçlandıran bir Galatasaray vardı. Golden sonra ise Beşiktaş’ın son 15 dakikalık bölümde hücum ederken daha istekli oluşu, Gedson’un enerjisi ve Galatasaray’ın hatalı alan savunmasına Saiss’in kestiği ceza ile gelen golü eklendi. İlk yarı oyunun karşılığı bir skor vardı. İkinci yarıya ise Beşiktaş tempoyu artırarak başladı. Ancak coşkulu, Adekugbe’nin zaafiyetini kullanarak 15 dakikaya Aboubakar(2) ve Cenk Tosun ile 3 net fırsat sıkıştıran Beşiktaş golcüleri ile değil ekmeğini taştan çıkaran ve Oliviera’dan kazandığı topta golü yapan Hadjiahmetoviç ile buldu.
Yüksek tempo...
Galatasaray’ın Beşiktaş’ın temposuna karşılık veremeyişi ve skor tabelası Okan Buruk’u hamlelere itti. Zaniolo, Midtsjö, Barış Alper ve Dubois dahil oldular. Beşiktaş ise Rosier, Hadjiahmetoviç, Gedson yine yaptıkları tempo ile Galatasaray’ın enerjine direnenlerin başında geldiler. İcardi ve hazırlayanların iletişimi ilk yarıdaki gibi olmayınca son bölüme Beşiktaş avantajlı girdi. Okan Buruk son anlarda risk alınca maçın belki de en iyisi Rosier’in pasında en etkisizlerinden Aboubakar muhteşem bir gol atarak zaferi ilan etti.
Beşiktaş için sezonun mesajı şu oldu, Şenol Güneş varsa umut var.
‘’Baskıya dayanamadı‘’
Teknik direktörü ile kimyası uyuşmamış Konyaspor ve çıkardığı 11'e bakınca kadro üzerinde fikir sahibi olmaya çalışan Bjelica'nın Trabzonspor'u, istekli bir ilk yarı oynadılar. Özellikle ilk yarım saatlik bölümde daha derli toplu gözüken Trabzonspor, karambolde Hamsik golü ile istediğini aldı. Hücum konusunda daha istekli ve oyunu kontrol eden taraftı. Trezeguet, Bardhi ve Umut Bozok biraz daha iyi seçimler yapsalar, fark da artabilirdi.
Yarım saatin sonunda oyun dengelendi. Moreno etkisi ile Pozuelo golü ile maçın dengesi değişiverdi. Bakasetas'ın kendini attırması ile skor dengede de olsa, avantaj Konyaspor'a geçti. İkinci yarının ilk anından itibaren de Konyaspor her geçen dakika avantajı daha da büyüttü. Özellikle iki bekin zaaflarını çok iyi kullanan Konyaspor, Diouf ile bir çok pozisyon buldu. Topu rakip sahaya taşımakta zorlanan Trabzonspor, baskıya daha fazla dayanamadı. 85'te Guilherme'nin ortasında Soner Dikmen, Eren Ve Uğurcan'ın ortak hatasından golü bularak galibiyeti ilan etti.
Trabzonspor için kötü gidişat Bakasetas'ın sorumsuzluğu, oyuncuların ruhsuzluğu, Bjelica'nın kötü bir dönemde takımın başına gelmesi üzerinden okunabilir. Konyaspor ise Moreno, Soner ve Diouf'un istekli görüntüsü ile rakibinin eksik kalışını çok iyi değerlendirdi ve haklı bir galibiyet aldı diyebilirim.
‘’Kartal'da hedef iz bırakmak!‘’
Beşiktaş için Şenol Güneş geldikten sonra yakalanan serilere rağmen en gerçekçi hedefler ligi ilk 2 sırada bitirebilmek ve Fenerbahçe maçında olduğu gibi hafızalardan iz bırakabilecek derbi galibiyetleri almak. Bu 2 hedef için de önemli avantajlara da sahip Beşiktaş. Galatasaray derbisi özelinde son maçta çok fazla bireysel hata yapan Galatasaray savunmasına cezayı kesebilecek Aboubakar, Cenk Tosun ve Redmond gibi formda bir forvet hattına sahip, orta sahada Torreira’nın oyun sertliğine karşılık verebilecek Gedson, Salih ve Hadziahmetoviç gibi tempolu bir orta sahaya sahip. Kartal; Muslera kalitesinde ve form durumu yüksek Mert Günok’a sahip, Icardi gibi bir yıldızı durdurabilecek tecrübede Saiss’e sahip ve son olarak hepsinden önemlisi müthiş bir taraftar desteği ile ve iç saha avantajına sahip.
Stresten uzak olmanın avantajı...
Ligde şampiyonluk baskısından ya da stresten uzak olmanın avantajını yaşadığı Fenerbahçe deplasmanında alınan galibiyet de her ne kadar farklı bir rakip olsa da Beşiktaş için bir derbi özgüveni demek. Sonuçta Beşiktaş için sezonun en özel ve anlamlı maçlarından biri olacak çünkü kupasız geçen bir sezonu büyük takımlar için en değerli kılan tek ayrıntı derbi galibiyetleridir.
‘’Jesus'la çalışmak kolay değil‘’
Fenerbahçe sezonun ilk yarısında derbi performansları hariç kusursuz bir dönem geçirdi. Fakat rakiplerinden çok daha fazla maç oynadığı için sezonun ikinci yarısında yapması gereken bir çok hamleyi görmezden geldi. Valencia haricinde istikrarlı bir forveti olmadığı halde santrfor almamayı tercih etti. Jesus’un geleceği ile ilgili söylentilerin oyuncularla teknik direktör arasındaki iletişimi olumsuz etkilediğini görmek istemedi. Stoper konusunda Serdar Aziz’e güvenemeyip, Gustavo’dan birden bire vazgeçip bu oyunculardan daha iyi olmayan Samet’i alarak savunma kalitesini düşürdü.
Güçlü oyun kayboldu
Elinde ofansif ya da defansif seçenekler varken zar atar gibi Oostarwolde transferi yaptı ve bu hamle de hayal kırıklığı yarattı. Buna bir de Jesus’un bazı oyunculardaki düşüşü görmezden gelerek aynı isimlerde ısrar etmesi de eklenince güçlü oyunun kaybolmasına neden oldu. Bugün bana göre azalan şampiyonluk şansına geçen seneden kalan Valencia, Arda, Ferdi ve Szalai istikrarı ile tutunmaya çalışıyorlar. Sezonun hikayesinde zaman zaman (Avrupa’da gruptan çıkmak gibi) iyi işler yapmış olsa da şampiyonluk gelmezse Fenerbahçe taraftarının ya da camianın da Jesus’un kalmasını isteyeceğini tahmin etmiyorum.
Kupa ve derbi kazanılırsa...
Teknik direktör istikrarının futbolda başarı için en önemli ayrıntılardan biri olduğuna inanıyorum. Ancak Jesus gibi talibi çok ve sürekli kafası başka takımlar tarafından karıştırılan bir teknik direktörle istikrarlı çalışmak da hiç kolay değil. Yine de Fenerbahçe sezonun kalan süresine Türkiye Kupası ve derbi galibiyeti sıkıştırabilirse o zaman Ali Koç yönetiminin yeni sezon için yine ilk seçeneği Jesus olabilir.
Jesus empati yapmalı
Jesus, Fenerbahçe taraftarının ne kadar uzun süredir acı çektiğini ve başarısızlıklar yüzünden sabrının kalmadığını anlamakta zorlanıyor gibi. Ayrıca sezonun ilk yarısını lider bitirerek potansiyelinin ne kadar yüksek olduğunu ispat ettikten sonra hem oyun hem de puan sıralamasındaki bu durumu taraftarın kabul edemeyişi çok normal. Jesus’un bir parça empatiye ihtiyacı var. Sezon boyunca taraftarın tavrına, kendine göre tepkiler verdi. İşler iyi giderken bu tepkiler belki çok göze batmadı ama gelinen bu nokta da artık çok kötü gözüküyor. Fenerbahçe taraftarı takımına başarı ile doğru orantılı şekilde sahip çıkan bir taraftar değil ve yeri geldiğinde alkışladığı, desteklediği kadar protesto etmeye de hakkı olduğunu düşünüyorum.
‘’Büyük hayâl kırıklığı‘’
İstanbulspor maçına çıkarken Fenerbahçe için en önemli motivasyon Galatasaray'ın puan kaybı ve derbiye gidecek olmasıydı. Bana göre enerjisini ve kalitesini yükselten detay ise Jesus'un İsmail, Arda, Emre ve Ferdi'li bir 11 ile başlamasıydı.Her ne kadar işin üretkenlik kısmı sadece Arda ve Emre Mor'un omuzlarında olsada bu ikili golü bulup tabelayı değiştirmeyi başardı. İstanbulspor için kademeli ve katı savunma anlayışı bu gole rağmen değişmeyip, Pedro ve Valencia da hücumda etkili olamayınca keyifsiz bir ilk devre oldu. Fenerbahçe ikinci yarıya da yükselen değer Arda Güler'in enfes golü ile başladı. Ancak Eze, Samet'in zaaflarını ortaya çıkararak Ferdi'nin elinden penaltıyı kazandırdı. Ethemi'nin golü Fenerbahçe adına maçın rahatlamasını önledi.
Arda sanatçı gibi
Sarı-Lacivertliler'in savunmasının, önde olmalarına rağmen dengesiz yakalandığı bir pozisyon daha Ethemi tarafından gol olunca yine stresli bir son bölüm oldu. Valencia'nın tehlike anında camı kıracak çekiç misali imdada yetişmesi ve Pedro'ya golü attırması Fenerbahçe'yi görebileceği kabustan en azından bir süreliğine uyandırdı. Son bölüme girilirken Jesus'un hamlelerine rağmen gol aramaktan çok oyunu kontrol etmeye çalışan Fenerbahçe'ye Eze uzatmalarda cezayı kesti. SarıLacivertliler, şampiyonluk için çok önemli bir fırsat ayağına kadar gelmiş olmasına rağmen değerlendirilemedi. Akıllarda Arda Güler'in 2 golü ve bir sanatçı gibi oynamasının yanında büyük bir hayâl kırıklığı kaldı.
‘’Antrenman maçı gibi‘’
Beşiktaş orta sahasının ortak özellikleri alanı iyi kapatmaları, tempolarının iyi oluşu ve top rakipteyken etkin olmaları. Ancak asıl problem top Beşiktaş'tayken ne yaptıkları. Eğer Ümraniye zayıf bir rakibe karşı öncelikle oyun üstünlüğü sağlamak istiyorsanız orta saha oyuncuları pas trafiğinde çabuk ve dikine oynayabilmeli, sıkışık oyunda bire biri zorlayıp adam eksiltebilmeli ve ceza sahası içine de sürpriz şekilde gidebilmeli. Bunlar eksik olunca da Beşiktaş her ne kadar Redmond'un golü ile öne geçmiş olsa da sıkıcı oyunuyla hayal kırıklığı yarattı diyebilirim.
Zorlanmadan kazandı
2. yarıda da pas trafiği Beşiktaş'ın 2. gol için çok iştahlı olmayışından dolayı bir parça tembeldi. Yine de Cenk Tosun net bir fırsatı kullanamadı. Ümraniye maçın kendi adına tek kırılma anında Umut Nayir golü kaçırınca Aboubakar sazı aldı. Salih'in presinde aldığı topta 3 oyuncuyu geçerek golü yapıp maçı kopardı. Beşiktaş sezon başı kamplarında oynanan antreman maçı tadında bir maçı tempo olarak kendini çok zorlamadan kazanmayı başardı. Elbette bu oyun üzerinden derbi öncesini konuşmak yanlış olur ancak Beşiktaş için tabelanın iyi oyunun çok tatmin edici olmadığını söylemek yanlış olmaz.