Arama

Popüler aramalar

‘’Güneş ne kadar direnir!‘’

Olmadı, tek gol averajıyla kaybetti. Lig bitti, en önemli silahları ellerini-kollarını sallayarak gitti. 5 direkt oyuncudan mahrum olmak ne demek! Yerleri ismen dolduruldu. Üstüne katmak varken dağılanı toparlamak için, yeniden bir takım kurmaya çalışıyor, Hollanda, Almanya, Belçika üçgeninde, yoğun kamp ve maç programı uyguluyor.

Derken son olay patlak veriyor. “Biz bu işe bulaşmamışızdır!” diyor, Ekliyor, tüm saflığıyla: “Ama kim bulaşmışsa, Trabzonspor dahil, sonuna kadar gidilsin. Ben temiz futbol istiyorum.” Yeniden takım olma, takımdaşlık ruhunu aşılama terapilerinde, şimdi de, “son gelişmelerden etkilenmesinler” seansına geçildi. Ertelenmese 20 gün kaldı ligin başlamasına. Kime, nasıl güvenilecek? Ne kadar dayanır bu işe, ne kadar direnir dersiniz!

Sadece federasyon uyanık!

Melih Aşık yazdı dün Milliyet’te: “Kafası karışan okur soruyor: kanıtları ciddiyse lig nasıl hiçbir şey olmamış gibi başlıyor, yok deliller ciddi değilse bu kadar tantana niye yapılıyor?’ Okur haklı... Çünkü Federasyonun
yargı kararını beklemesi kimseyi tatmin etmedi. Maçta olay olur... Olay mahkemeye intikal edebilir... Futbol Federasyonu eğer bir disiplin sorunu varsa mahkemeyi beklemez... Kendi idari soruşturmasını yapar ve kararını verir... konusunda bu kadar çok ve ciddi iddia varken Federasyonun da yargıyı beklemeden kendi soruşturmasını başlatması gerekirdi” İmza.

Ama ne yaptı Federasyon: Tam kararını vereceği gün Sadri Şener’in gözaltına alınmasını fırsat bildi. Bir gün bekleyip Şener daha sorgudayken, “Trabzon da bu işe karıştı!” gerekçesiyle, Şampiyonlar Ligi listesini
aynen gönderdi. Sevsinler sizin uyanıklığınızı!

Ah güzel ülkem!

Protokolde bir numaranın dosyası var. Aslında üç ama fiiliyatta bir numaranın da keza... İlk 25 ile 550’nin yüzde otuzu dosyalı. Seçilenlerden “içerdekiler” TC tarihinin rekoru. Yüksek yargının başında artık “Güzel kardeşler!” var. Ülkenin geleceği olacak 1.5 milyon genç için, sadece devlet büyüklerini “tatmin” eden, “Sehven rezaletli” sınav! Yardım amaçlı derneği, TC’yi dünyaya rezil etmiş. 3 parti başkanı, 43 general ve amiral, 8 milletvekili, yüzlerce aydın, subay ve milli sporcu “Silivri Toplama Kampı”nda. Siyaseti, yargısı, ordusu, yardım kuruluşu, gelecek nesiller için insan kaynağının durumu bu da. Ya sporu. Yolsuzluğa bulaşan federasyon sayısı az değil. Soruşturmalar, gözaltına almalar, tutuklamalar vs gırla... Dopingler vs hak getire. Ya futbol! Ligin şampiyonu ile ikincisinin neredeyse dışarıda yöneticisi kalmamış. Kimileri tutuklanmış, kimileri “koşullu” bırakılmış. Kupa şampiyonluğu şaibeli. Ligde şurasından burasından
pisliğe bulaşmayan kulübü yok denecek kadar az. Yabancı meslektaşlarımız konuyu anlamıyor, soruyorlar,
“Böyle işte, biz de sizin kadar biliyoruz!” diye geçiştiriyoruz. Ah güzel ülkem ah! Darılmaca yok arkadaşlar, dışarıdan bakınca böyle gözüküyor...

14 Temmuz 2011, Perşembe 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Güneş'in omuzları!‘’

Futboldaki şike operasyonunun içine aldığı Trabzonspor’da camia, ikinci dalgayla şok üstüne şok yaşıyor. Önce Başkan Şener gözaltına alındı. Ardından Nevzat Şakar, davet üzerine tatilini yarıda keserek Kıbrıs’tan dönüşünde havalimanından polislerce alınarak, “şüpheli” sıfatıyla sorgulanırken, geçirdiği rahatsızlık nedeniyle yoğun bakıma kaldırıldı. Bunlar yetmiyormuş gibi, Genel Sekreter Hasan Yener ve Profesyonel İşler sorumlusu Caner Çuvalcıoğlu da Hollanda’dan ifade için çağrıldı. Bütün bu gelişmeler, şampiyonluk bekleyen camianın sessizliğe bürünmesine neden oldu.

Fotoğraf titizliği

Trabzonspor Teknik Direktörü Şenol Güneş, gelişmelerle ilgili futbolcularına adeta terapi uyguluyor. Onları olayların tamamen uzağında tutmaya büyük gayret sarf ediyor. Dün sabahki antrenman öncesi “birlik” fotoğrafı verdirdi. Böylece Hasan Yener’in dönmesiyle başkansız kalan kafilenin “tek yumruk” olduğunu kanıtlamak istedi. Medya mensuplarının istedikleri fotoğrafları almasına bizzat yardımcı oldu.
Fotoğraf çekimi sırasında yaşananlar, Güneş’in çabalarının boşa gitmediğinin kanıtı gibiydi. Fotoğraf karesine malzeme taşıdığı için geç kalan malzemeci Halis Ateş’in, “Gelin o zaman malzemeleri birlikte taşıyalım” sözünü, futbolcularla birlikte alkışladı. Bazı medya mensuplarının fotoğraf karesine girmesine bile izin verdi. Şu mesajı algıladık: Biz işimize bakıyoruz. Güneş önceki akşam da Engin için düzenlenen doğum günü partisinde moralleri üst düzey tutmaya gayret etti.

İhtimal bile vermiyor

Bütün yük sezon içinde olduğu gibi tek başına kendi üstüne kaldı. Artık kafile başkanı da, teknik direktör de, moral hocası da o...

Güneş’le özel sohbet etme olanağı bulduk bir ara. Ülkedeki gelişmeleri değerlendirdik. Etik açıdan yazılmaması gereken şeyler bunlar. Ancak şu kadarını söyleyebiliriz: Bir defa Şenol Güneş, Trabzonspor’a yönelik iddiaların doğru olabileceğine ihtimal vermiyor. Yanlış anlaşılmalar ya da bazı kişilerin “üzerine vazifeymiş” gibi davranmalarının bazı kuşkulara yol açabileceğini düşünüyor.
Ortak görüşümüz şu: Bu iş asla yarıda bırakılmamalı. Bundan, eğer bir şeylerin içinde varsa Trabzonspor da zarar görecek olsa bile sonuna kadar gidilmeli.

Ve biraz da futbol...

Hollanda kampının amacı yeni sezona hazırlanmak. Yoğun antrenman ve maç programı bunun için. Bu akşam Belçika Ligi’nin son şampiyonu Genk ile Kristal Arena’da 4. hazırlık maçı yapılacak. Güneş’in dünkü antrenmanda bu maç için kadrosunu denediğini gözledik. Hem bu akşam hem de ligin başlangıcı için 4-3-3 gibi bir düzen kurguluyor kafasında. Kalede Tolga, geri dörtlünün sağında Serkan, solunda Piotr. Savunmanın merkezinde dün hafif sakatlığı bulunan Giray’ı dinlendirip Mustafa Glowacki ikilisini kullandı. Çek Celustka şimdilik antrenman açığını kapatmaya çalışıyor. İki ön libero Colman ve Zokora’nın yanında Adrian oyun kurucu görevini üstlenmiş. 3 forvet, Burak Halil ve Henrique.

2

13 Temmuz 2011, Çarşamba 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Hollanda yansıması‘’

Israrla söylüyoruz: Ama asla sulandırmadan. Bu konudaki kaygılarımızın devam ettiğini belirtelim.
Sadri Şener’in gözaltına alınması sürpriz bir gelişme. Açıkçası Trabzon cephesi, Futbol Federasyonu’nun alacağı karara odaklanmış, bazı aklıevveller neredeyse şampiyonluk kutlamalarına başlamışken böyle bir gelişme, sadece sürpriz değil, şok edici boyuttadır.

Bu nedenle Trabzonspor camiası, önceki akşam kurumun resmi internet sitesinden yapılan açıklamanın gereğini yerine getirmeli. Yani; “camianın bugüne kadar olduğu gibi bundan böyle de sağduyu ve sükûnetini koruması büyük önem taşımakta, böylelikle, başta taraftarlar olmak üzere tüm kesimlerin toplumun tansiyonunu daha da yükseltecek eylem ve söylemlerden kaçınmaları, süreci sakinlikle değerlendirmeleri gerekmektedir.”

Olayın Hollanda Kampı’na yansımasında bir tedirginliğin yaşanmadığını gözledik. Belli ki Şenol Güneş, 10 dakika geç çıkılan antrenman öncesi futbolcularla bu konuyla ilgili bir toplantı yapmış. Güneş, başkanının dün sabah saatlerinde gözaltına alınmasına karşın, sezon sonu basın toplantısında söylediği, dün de dikkat çekmeye çalıştığımız, “İlkeli, dürüst, keyif veren, keyif alan, fark yaratan bir takım olmak istemiştik. Futbola odaklandık. Kimseyi kandırmak istemedik. Kendimize ve başkalarına saygı gösterdik.” şeklindeki sözlerinin tereddütsüz arkasında. Yine belli ki geçen sezondan kalan oyuncularının yürekten inandığını düşündüğü bu durumu yeni transferlere de anlatıp, gelişmelerden etkilenmemelerini sağlamaya çalışmış.

Amacına da ulaşmış. Dünkü ilk antrenmanda mümkün olduğunca neşeli olduğunu ve bu durumun da futbolculara yansıdığını gözledik. Güneş, önce medya mensuplarıyla, sonra da oyuncularıyla espriler yaptı. En az futbolcuları kadar koştu ve kültür fizik hareketlerinde de adeta onlarla yarıştı.

12 Temmuz 2011, Salı 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Güneş'in Felsefesi!‘’

Trabzonspor Teknik Direktörü Şenol Güneş, ikili averajla kaybettikleri şampiyonluğun ardından düzenlediği basın toplantısında, satır aralarında saklı çok önemli mesajlar vermişti.

Bunlar o günlerde, ‘kaybeden tarafın doğal psikolojik hali’ diye nitelendirilmiş, “Felsefe yapıyor” yorumunda bulunanların yanı sıra, “İmada bulunmasın, bildiği bir şey varsa açıklasın” taleplerine de muhatap olmuştu.

Ne söylemişti Şenol Güneş:

“İlkeli, dürüst, keyif veren, keyif alan, fark yaratan bir takım olmak istemiştik. Futbola odaklandık. Kimseyi kandırmak istemedik. Kendimize ve başkalarına saygı gösterdik. Ligin ikinci yarısında farklı bir hava oluşturuldu ve bu da hakem kararlarına etkili oldu. Bunda kötü niyeti görüyorum. Kimseye saldırım olmadı. 3 penaltı incelensin diyenler bir maçta 3 penaltı kazandı. İlk yarı 42, ikinci yarı 40 puan aldık. Rakip ilk yarı 33, ikinci yarı 49 puan aldı. Onlar da emek verdiler. İyisi ve kötüsüyle lig geride kaldı.”
Gelinen noktada yaşananlar ortada. 19 maç şaibeli bulunmuş, birçok futbol adamı, şike suçlamasıyla gözaltına alınmış, büyük bölümü de tutuklanmış.

“Ateş olmayan yerden duman tütmez!” özdeyişi bir yana, suçlamaların önemli dayanakları olduğunu maalesef gözlüyoruz. Bütün bunlara karşın, sadece varsayımlara dayalı olarak ‘kurunun arasında yaşın da yanmasına’ en azından bir insan olarak gönlümüz razı olmaz. Ülkemizde geniş çaplı bir dava örneği daha vardır ve bu dava, adeta sulandırılarak birçok insanın onuru ayaklar altına alınmış, adaletsizce özgürlükleri kısıtlanmıştır. Şike olayında da benzer şeylerin yaşanacağı kaygılarının daha şimdiden ortadan kaldırılması gerektiğini bir kez daha belirtmekte fayda görüyoruz. Dava sulandırılmamalı ve suçlu her kim ya da kimlerse cezasını çekmelidir. Ucu nereye, kime, hangi kulübe uzanırsa uzansın.
Bu durumda Şenol Güneş’e, o sözleri nedeniyle yapılan ve en azından ‘insaf boyutunu’ aşan eleştiri sahiplerinin bir özür borcu olduğunun altını çizmek istiyoruz.
Şenol Güneş, o basın toplantısında yeni seçilecek federasyondan beklentilerini de sıralamış ve 3 önemli noktanın altını çizmişti:

1- Altyapıdan gelen sporcuların 18 kişilik kadroda yer alması zorunluluğu ve buna ağır maddi yaptırımı olması yanlıştır.

2- Yabancı kontenjanlarıyla ilgili sıkıntı yaşanmaktadır. Kulüpler sınırlama nedeniyle yabancı oyunculara karşı ciddi maddi tazminatlar ödemektedir. Bizde de örnekleri vardır.

3- En azında şampiyonluk yarışında, eşit puanlı takımların birbirlerine üstünlüğü averajla sağlanmamalıdır.

Mehmet Ali Aydınlar Federasyonu’nun, şike bombası patlamadan önce tasarladığı değişikliklerden üçü bu konudaydı.

1- Altyapıdan gelen oyuncuların bir devrede, en az iki maçta 18 kişilik kadroda yer alması zorunludur.

2- En fazla altısı sahada, ikisi de kulübede 2 oyuncu olmak koşuluyla kadrodaki yabancı oyun sınırlaması kaldırılacak.

3- Puan eşitliği halinde şampiyon averajla değil, final maçıyla belirlenecektir.
Güneş’in FIFA boyutundaki önerisi de transferle ilgili. Mevcut transfer yönetmeliğinin kulüpleri batağa sürüklediğini söylüyor. “Bir futbolcuyla 3 yıllık sözleşme yapıyorsun. İlk sezon uyumla geçiyor. İkincisinde verim alıyorsun. Son sezonu da sözleşme uzatıp uzatmama tartışmalarıyla geçiyor ve katkısı düşüyor ya da tartışılıyor. Burada kulüplere söz hakkı verilmeli” diyor.

Bu yazının özeti: Şenol Güneş felsefe yapmıyor.

11 Temmuz 2011, Pazartesi 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Sulandırılmasın!‘’

Bu gelişmeleri çok önemsiyorum açıkçası. Bir yıldan beri araştırma sürdürülüyorsa, ortada bir şeyler vardır demek ki! Yoksa yönetici, teknik adam ve futbolcu, menajer vs. düzeyinde yakın geçmişte şu ya da bu şekilde Türk Futbolu’na hizmet etmiş, kaderine yön vermiş kişilerin “zanlı” konumuna düşürülmesi pek kolay değildir. Önümüzde çok kötü örneği bulunsa da, en azından kolay olmaması gerekir. Gelinen nokta, varsa bir şeylerin açığa çıkması... Yoksa da muhataplarının aklanması noktasıdır. Soruşturmanın kimseyi haksız yere karalamadan, kamuoyunda itibar kaybına uğramasına neden olmadan ivedilikle sonuçlandırılması en büyük dileğimiz. Kaygımız, ülkemizde halen devam eden kötü örneği gibi sulandırılması, insanların kaderleriyle dayanaksız oynanmasına yöneliktir. Ama şu da unutulmamalı k; soruşturmanın sonucu ne olursa olsun elmaya kurt girmiştir.

04 Temmuz 2011, Pazartesi 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Stoper sorunu ve Glowacki‘’

Egemen varken de zaman zaman stoper sorunu yaşayan Trabzonspor’da bu futbolcunun boşluğunun henüz doldurulamaması, ciddi bir handikap. Savunmaya takviye isteyen Şenol Güneş’in haklılığı ikinci antrenmanda ortaya çıktı. Geçen sezonun önemli bir bölümünü sakat geçiren Glowacki, ayağında çekme olduğu gerekçesiyle doktorun yanına gidince, saha ortasında, Güneş, Doktor Hakan Ayaz, tercüman ve Glowacki arasında saha içinde mini bir “kriz zirvesi” yapıldı. Bu durumun kendisine verdiği kaygı ve siniri saklamakta zorlanan Şenol hocanın isteği gerçekleşirse kampa son katılım gerçekleşir diye düşünmekten kendimizi alamıyoruz...

Tolga’nın sorumluluğu

Yeni kaptan Tolga, büyük sorumluluklar taşıyor. Alt yapıdan yetişen ender oyunculardan biri olan Tolga, kaptanlığının hakkını vermeye çalışırken, ileride Trabzonspor formasını giyme hayalini kuran altyapıdaki gençler için de bir “model kişi” olma konumunun gereğini yerine getiriyor. Tolga, ayrıca kamptaki gençler ve şimdilik ilk onbir şansı bulamayan oyunculara da adeta terapi uygulayıp, kendilerini motive ediyor. Tolga’yı kampta en fazla mutlu eden olay ise futbolculara ödemelerin yapılması oldu.

Zokora’nın işlevi!

Yeni transferlerden Zokora, Trabzon’da başlayan hazırlık çalışmalarında özellikle sempatik tavırlarıyla herkesin ilgi odağı olmuştu. Ama Hollanda’daki kampın ilk toplu çalışmalarında tekniğiyle de dikkat çekmeye başladı. Adrese teslim pas ve ortalarıyla arkadaşlarına pozisyonlar hazırlayan Zokora, bu bölgede görev yapacağı Colman’la da iyi anlaşıyor. Ama en çok espri yaptığı kişi Burak oluyor. Burak da geçen sezonun yıldızı olma özelliğini bu sezon da sürdürme amacında olduğunu hem çalışmalarıyla, hem de çevre ilişkilerini üst düzey ve samimi tutma çabalarıyla gösteriyor. Ama Zokora’yla didişmeleri antrenmanlara ayrı bir neşe ve hava katıyor.

02 Temmuz 2011, Cumartesi 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’İstifa resti!‘’

2-Trabzonlu, Trabzonsporlu Mehmet Atalay’ın, Başkanlık için nabız yokladığı ve bu düşüncesini kamuoyuyla paylaştığı bir dönemde... Şener, gitti, Yıldırım Demirören’in evinde toplantıya katıldı ve Mehmet Ali Aydınlar’ın adaylığı, bugün kurula 4’er üye veren başkanlar dururken, bizzat kendisine açıklatıldı.
Şener’in yönetimi bile bu işten açıklama sonrası haberdar oldu. Sonradan bilgilendirme: “Kurullara isim vereceğiz, Aziz Yıldırım bu işe karşı!” vs. Trabzonspor bir koyup üç alacak!

Sonrası malum, “3 adaydan ikisini listene al!” baskısı, Aydınlar’ın, “Benim baskıyla işim olmaz!” tavrı, görevde olsa Trabzonspor’un hakları konusunda asla taviz vermeyecek Önder Karaduman’ın geri çekilmesi. Aydınlar’ın son resti: Yine uzun yıllar Trabzonspor ve Federasyon’da yöneticilik yapmış, iyi bir spor adamı Erdal Atalay’ın son anda listeye dahli...

Bu kez Sadri Şener’in “Bizim adayımız değil!” söylemi, sonra da boykot. İşin en garibi, Trabzonspor dışında bir tek delege boykota katılmadı. Aralarında onca Trabzonlu, Trabzonsporlu, Karadenizli delege var da, biri Trabzonspor’un kararını desteklemez mi? Hani Aziz Yıldırım karşıydı bu işe? Şimdi “Fenerbahçe’nin 5 üyesi var!” diye yakınmak neden? Neyse; sonuçta Erdal Atalay, spor adamı kimliğiyle o kurula girdi. Trabzonspor’un önerdiği 3 aday arasında ismi yoktu ki, Trabzonspor’un ilke kararına uysun ve Önder Karaduman gibi istifa etsin... Kaldı ki tanıdığımız Atalay, bu durumda bile Trabzonspor’a zarar verecek her kararın karşısında durur. Trabzonspor şimdi federasyonla ve en başta kurulun Trabzonlu üyesiyle kavgalı. Benzer tavır istifaya davet edilen Süleyman Atal’a da koyuldu. Atal, sırf Trabzonspor konuyu FİFA’ya taşıdığı için “Ligin tescili” kararına bize göre yanlış olan “şerh koyma” olayında, “Karara saygılıyız” açıklaması yapılıp, boşluğa düşürüldü. Sonuç: Trabzonspor yalnız kaldı. Ortada bir yenilgi vardır ve bu özünde Sadri Şener’in ama genelinde Trabzonspor’undur. Şener’in, “Ya Atalay istifa edecek ya ben!” restinin nedeni de budur.

01 Temmuz 2011, Cuma 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Satır araları!‘’

Şenol Güneş, düşüncelerini muhataplarına söylemekten çekinmeyen, bu özelliği nedeniyle de çoğunluğunu hak etmediği birçok eleştiriye muhatap olmuş futbol adamı.
Dünkü toplantıda bu özelliğini bir kenara bıraktığına tanık olduk. Kendi el yazısıyla hazırladığı konuşma metnini yazarken belli ki; Trabzonsporluluğuyla profesyonelliği arasına sıkışmış, kelimeleri özenle seçmeye çalışarak, yönetim futbolcu taraftar üçgeninde bir krize neden olmama adına ciddi gayret sarf etmiş olsa da, satır aralarında öyle mesajlar verdi ki, sözün nereye gittiğini çözmekte zorlanmadık. Zaten soru almaya başladığında durum netleşti.
Başta “Şüphelerim var!” dedi, “Nedir?” sorusunu geçiştirdi.”Huzurlu ve mutlu olmalıyım oysaki!” diye ekledi, soru işaretleri arttı.
“Rakipler kadrolarını güçlendirdi, görüşünüz nedir?” sorusuna, “Eksik olanlar tamamlıyor, tam olanlar yıkıyor!” esprisini yapınca şu sözlerine daha bir anlam yükledik:
“Jaja hariç hiçbir oyuncunun gitmesini istemedim, üzgünüm. Gelenlerin arasında yönetimle fikir birliğimiz de var, görüş ayrılığımız da.”
Sonra toparlamaca:
“Sirkülasyon çok oldu. Gelenlerin hiç birine karşı değilim. Santrafor isterken Jaja geldi ama yararlandık. Bunları da değerlendireceğiz.”
Önemli bir mesaj: “Sıfır noktasında mıyız eksi mi, artı mı göreceğiz!”
Bütün bunlar, Başkan orijinli, “Güneş istedi aldık!” açıklamasıyla çelişiyor. Anlattıklarına yorumumuz bu, ama Güneş, “Bu anlaşılanları anlatmak istemedim” deme hakkına da sahip.
“Kriz olur mu?” bilemeyiz ama “olsa aşılır” deriz. Geçen sezona vurgu yaparken, “Herkese saygılı olmuştuk” söylemi manidar.
Çok net olduğu iki konu:
Özgener başarılıydı, gitmesi kayıp. Yeni Federasyon’dan beklentisi, alt yapıdan kadroda oyuncu bulundurma zorunluluğunun düzeltilmesi. “Bulundurmayana ceza yanlış” diyor, bulundurana “ödül verilsin” istiyor, çok doğru.

28 Haziran 2011, Salı 12:00
YAZININ DEVAMI