Arama

Popüler aramalar

‘’Özeleştiri zamanı‘’

Aranın yarattığı ortam teknik açıdan - dolayısıyla Ziya Doğan için de - keyif verici geçti, ama maç ve skorlarının tartışılmadığı dönemde gündemi oluşturan idari gelişmeler yönetime sıkıntı yaşattı. Yaklaşan genel kurul öncesi gündeme gelen idari çalışmaların, çok da arzulanan biçimde yürümediği gerçeği ortaya çıktı. Yönetimin, genel kurul öncesi kendi kaderini tayin edeceği toplantı ve görüşmelerin zamanı yaklaşırken, bazı konularda özeleştiri yapılması Trabzonspor’un geleceği açısından da büyük önem taşıyor. Her ne kadar dışarıdan iyi gözüküyorsa da, yönetim içinde birlik - beraberliğin yeterli ölçüde olduğunu kimse söyleyemiyor. Çoğunluğun oylarıyla alınan kararlar sahiplenilmiyor. Bu sorun, neredeyse bir yılını dolduracak olan yönetimin daha ilk görev dağılımı yapmasından beri yaşanıyor. Ama takımın yüksek performansı, oldukça zayıf olan kulüp performansını perdelediği için de ne yazık ki, bunlardan gerekli ders çıkarılamıyor. Bu nedenle yönetim, kamuoyuna yansıyan şu sorunları mutlaka bir gözden geçirmelidir. Çünkü bu durum, devam ederlerse kendilerine, etmezlerse gelecek yönetimin çalışmalarına ışık tutacaktır:İki basın sözcüsü, iki genel kaptan uygulaması yetki kargaşası sorunu yaratmış, zaman zaman işleri içinden çıkılmaz hale getirmiştir. 4.3 milyar olarak devralınan vergi borcu, 7.4 milyar liraya çıkarılmış, zamanında borcun tamamına yakın bölümünü karşılayabilecek Ziya Bey Sitesi’ndeki mülk, çabuk hareket edilmediği için ve Maliye’ye yeni devredildiğinden katkısı güdük kalmıştır. O kadar mülk elden çıkarıldığı halde, borç halen 4.4 milyar liradır.İbrahim Ege konusu tam bir komedi. Kulübün etik değerleri gerekçe gösterilerek kadro dışı bırakılan oyuncunun geri dönüşü ile ilgili tartışmalar yönetimi ikiye bölmüş, halen de sonuçlandırılamamıştır. Ortada hiçbir şey yokken altyapı sorunu yaratılmış, kulübün değerleri küstürülmüş, bu konuda da sonuç aşamasına gelinememiştir. Camiada gerçek bütünlük sağlanamamış, sorun yaşandığında başvurulan kesimlere normalde sırt dönülmüştür. Birlik - beraberliğe davet, sadece yönetim sıkıntıya düşüldüğünde - taraftar saldırıları gibi - söz konusu olmuştur.Yönetimin doğru yaptığı işler de var tabii, demiyoruz ki eksileri artılarından fazladır. Ama doğruyu yapmak bir görevdir, zaten bunun için oradadırlar. Önemli olan yanlışlarından ders alıp yinelememeleridir. Bu nedenle anımsatalım istedik.

12 Ekim 2004, Salı 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Doğan ‘olur' verdikten sonra...‘’

Bize göre; -önce bu transfer gerçekleştiği takdirde diye bir not düşelim, çünkü ülkemizde kulüplerin de futbolcuların da “söz”e sadakat konusunda çok sabıkaları vardır, bu nedenle imza atılmadan ne yalan söyleyelim, inanamıyoruz!- Ayman, Trabzonspor’un orta alanında önemli bir gediği giderebilecek bir oyuncu. Rakibe orta alanda zorluk çıkarma, oyununu bozma, kazandığı topları olumlu kullanma ve çabukluk gibi özellikleri bünyesinde barındırdığını gözledik, Doğan’dan da dinledik. Hüseyin iyi bir ön libero ama topu olumlu kullanma özelliği eksik, Thijs’de bu var ama ağır, Adem de çok genç ve devamlılığı yok. İyi bir Ayman, Hüseyin’i de, Thijs’i de, Adem’i de daha çok verimli hale getirir.Eğer gerçekleşirse diye özellikle bir kez daha yineliyoruz, çünkü Aykut Kocaman’ın bu özelliklere sahip bir oyuncuyu bırakacağına da açıkçası pek inanmıyoruz.

08 Ekim 2004, Cuma 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Siz kaybettiniz!‘’

Sergen’in “Delikanlı değil!” nitelendirmesini yaptığı Müftüoğlu’nu Toraman, “Delikanlılığı Beşiktaş’a tuttu!” diye suçladı. -Sergen’i televizyondan izledik, İbrahim Toramanın açıklamalarını Fanatik’te okuduk.-Biraz “Sergenvari!” bir dille olacak ama “delikanlılık raconu!” üzerine ahkam kesebilecek kadar kendimizi donanımlı bulmadığımızı belirtmek isteriz. Ama kendisinin delikanlılık anlayışını merak etmiyor da değiliz. Örneğin, “Delikanlılık, ligde henüz puanı olmayan rakibinin bir puan alma şansını hakemi kandırarak ortadan kaldırmak, meslektaşının alın terini çalmak mıdır?” diye sormak isteriz. “Sadece Trabzonspor maçında, 3 oyuncunun peş peşe kendisini yere atarak olmayan pozisyonda penaltı çaldırmak kurnazlığı yapması mıdır, delikanlılık?” Ya da; bir hafta sonra oynayacağın rakibinin, şampiyonluk mücadelesi yaparken, üstelik UEFA’da ciddi bir sınava hazırlandığı dönemde hocasına talip olup kafasını karıştırmak mıdır? Devam edelim; önemli oyuncularından birine yine aynı maç öncesi medyadaki “tosuncuklarını” kullanarak transfer teklifinde bulunup, bütün bunlar tepki görünce de bir hafta sonra, “Böyle bir şey yok” diye açıklama yapmak mıdır?Neyse; delikanlılık muhabbetini bir kenara bırakıp, anladığımız, bildiğimize inandığımız değerlerden, etik anlayıştan, fair-play’den söz edelim biraz. İşler kötü gitmeye başladı mı insanlar suçu kendilerinde hiç aramazlar her nedense! Sağa-sola saldırarak tozu-dumana katarlar, şark kurnazlığıyla kendi eksiklerini kapatmak isterler. İşte Beşiktaş! Trabzonspor maçı öncesi her türlü oyunu yaptılar. “Evladımız” dedikleri Ziya Doğan’ı zor durumda bıraktılar. Sonra da, “Biz teklifte bulunmadık” deyip, evlatlarını yalancı duruma düşürdüler. Maçta ceza alanına giren her oyuncu kendini yere bıraktı. Ne yapsın Müftüoğlu, çalsa 3 penaltı verecek. Onları isyana sürükleyen pozisyon uzatma dakikalarındaki. Hakem hocaları bile anlaşamadı, 5’er 10’ar defa izlediler. Anlaşamadılar. Görüşler farklı. Ne yapsın Müftüoğlu, 3 kez kandırılmaya çalışılmadı mı? İş, evi yanan yalancı çobana döndü. Erman Toroğlu, Müftüoğlu’nun arkadaşı mı, Çaykur Rize-Fenerbahçe maçı sonrası hatalarını en ağır dille söylemedi mi? Niye “penaltı değil!” dedi, çünkü kale arkası görüntüleri çok net.Sevgili Beşiktaşlılar, biz bu camiayı seviyoruz. Son yıllarda bu kuruma çok yazık etmeye başladınız. Bırakın hatayı dışarıda aramayı, içinize bakın. Kuddusi Müftüoğlu ve diğerlerine yazık etmeyin, saldırmayın onlara, “seyircimizi tutamayız!” diyerek tehdit etmeyin. -Federasyona başvurun, maçlarınızı seyircisiz oynayın daha az tehlikeli olur!-Trabzonspor maçında iyi oynadınız ama futbolda her zaman iyi oynayan kazanmıyor. Trabzonspor’un da hak ettiği halde maç kazanamadığı oldu. Ama sizin maçınızı hakem hatasıyla değil, sizin hatanızla aldı. Siz kaybettiniz yani, anlaşamadığımız nokta burası! Sadece maçta değil, öncesi ve sonrasında da.

06 Ekim 2004, Çarşamba 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Mahkum kazandı!‘’

Trabzon yanlış oynadı çünkü orta alanda görev yapan 3 oyuncu Adem, Hüseyin ve Thijs, genel olarak birbirlerine alternatif diye kullanılabilecek özelliklere sahipler. 3’ü bir arada oynamaz. Thijs hem kötü oynadı, hem de daha maçın başında sarı kart gördü, bir de uyarı aldı, her an ikinci sarı karttan gidebilecek kadar agresifken sahada tutuldu.Trabzon kötü oynuyordu çünkü, kalabalık orta alanda bir Juanfran’la uğraşılamadı, burada kazanılan topların hiçbiri iyi kullanılamadı, üçüncü bölgede etkili yerlere taşınamadı. Hemen hepsi Beşiktaş atağı olarak geri döndü. Fatih-Gökdeniz gidip birbirlerine servis yapmak zorunda kaldı. Bunu bir kez iyi yaptılar, golü buldular.İkinci yarı başladığında aynı kadrolar, Beşiktaş’ın yeniden oyunun hakimi olmasını adeta kaçınılmaz kıldı. Siyah-Beyazlılar’ın etkili oldukları ve eşitlik golünün sinyallerini verdikleri anlarda Çağdaş’ın birkaç dakika arayla iki acemi hareketi planları bozdu. Del Bosque, zaman geçirmeden hamlesini yaptı ve Ali Güneş’i geri çekerek orta alanda Okan’ın yerine çabuk ve etkili oyuncusu Ahmed Hassan’ı soktu. Çağdaş’ın kartı Thijs’in durumunu hatırlatmış olacak ki Ziya Doğan da, risk alan rakibinin durumundan yararlanabilmek için Bilbao’nun kötüsü Yattara’yı sahaya sürdü. İlginçtir Gineli oyuncunun taşıyarak yarattığı bir iki tehlike dışında Trabzonspor, 10 kişilik rakibine mahkum maçı tamamladı ama rakibe ağır hasar da verdirerek 3 puanın sahibi oldu.

04 Ekim 2004, Pazartesi 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Malatya iyi direndi‘’

Futbol kalitesi yüksek, pozisyonu bol ve zevkli bir maç ortaya çıktı. Buna karşın en az gol yiyen savunma ile en golcüler arasında yer alan forvetin mücadelesinde tek gol penaltıdan çıktı. İyi savunmanın bunda hatası, golcü forvetin de becerisi yoktu. Çünkü kendi savunmasından gelen Mert’i izleyen Murat Sözkesen, bu oyuncuya gereksiz bir müdahale ile penaltıya neden oldu, gol geldi. Sonra Rizespor’un baskısı Malatyaspor’un deplasmanda ve önde olan takımın yapması gerektiği gibi kontraatağa dayalı, savunma ağırlıklı oyunu izlendi.Rıza Çalımbay baktı ki böyle gol gelmeyecek, Zafer ve Ersin ile ikinci yarıya başladı. Daha çabuk bu iki oyuncuyu Okan ve Murat Sözkesen’e yakın oynattı. Dakikalar ilerledikçe ve gol geciktikçe, ayrıca Malatyaspor da skoru koruma adına zamanı iyi kullanma düşüncesini abartılı uygulayınca Rizespor’da gerilen sinirler oyun disiplinini kaybetmesine neden oldu. Halbuki maçın henüz 60. dakikasıydı ve Rizespor’un sakin olup cezalanına top taşıma işini yerden değil de havadan uzun oynayarak gerçekleştirmiş olsaydı en azından eşitliği koruma şansı yüksek olurdu. Çalımbay oyunun durduğu bir anda 4-5 oyuncusuna bunu tek tek anlattı ve son 10 dakikada Malatyaspor cezaalanına havadan top yağdı. Pozisyon da geldi ama eşitlik golü çıkmadı. Malatyaspor iyi direndi ve 3 puanı alan taraf oldu.

03 Ekim 2004, Pazar 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Bundan sonrası daha zor!‘’

Doğan, erken golün ardından yoğun baskıya karşın kendisini rahatlatacak skor avantajını yakalayamayan Bilbao’yu durduracak önlem arayışına Celalettin’i ısındırarak start verdiği anlarda henüz 10. dakika geride kalmıştı. Celalettin ısınırken, Lee toparlandı, takım dengeyi kurdu ve 20. dakikadan itibaren rakibin hızı kesildi. Rakip kaleye ilk kez gidildiğinde dakikalar 35’i gösteriyor ve Lee - Gökdeniz organizasyonu, ilk maçın kötü ismi Aranzubia’nın ellerinden kornerle son buldu. ilk yarı tamamlandı.İkinci yarının ilk bölümü de ilk yarının ilk 10 dakikasının kopyası gibi. Bu kez sahneye sakatlanıp soyunma odasının yolunu tutan Ezquerro’nun yaptığı gibi savunmayı ipe dizerek geçen Yeste çıktı. Artık Trabzonspor’a tur için 2 gol gerekiyordu ve risk alma zamanıydı, alındı da. Mehmet Yılmaz ve Thijs oyuna girdiğinde Celalettin hala ısınıyordu. Sonrası yine oyunda denge, birkaç pozisyon ve Şampiyonlar Ligi’nden sonra kaçan UEFA treni.İkinci önemli hedefe de erken veda, endişemiz odur ki, Süper Lig’deki büyük amacı da sekteye uğratacak. Elenip lig mücadelesine yoğunlaşmanın avantaj sağlayacağı beklentisinde olanlar, kaybedilen bu tür maçların özgüveni de beraberinde götürdüğünün farkına varamıyorlar. Bize göre Ziya Doğan ve öğrencilerinin işi bundan sonra çok daha zor.

01 Ekim 2004, Cuma 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’A.Bilbao ve gerçek gündem‘’

Tam bu sırada geldi Beşiktaş’ın Doğan’a teklifi; “Yuvana dön!” diyerekten. O da bir gün gecikmeyle, bizim için hiç de sürpriz olmayan kararını açıkladı: Trabzonspor’un Teknik Direktörüyüm ve burada daha yapacağım çok iş var.Sadece 2 güne sığan bu gelişmeleri, UEFA Kupası’nda bugün yapılacak zorlu Bilbao maçıyla ilgili görüşlerimizi sona bırakarak değerlendirelim. Beşiktaş’ın yaptığı iş eleştiriye değemeyecek kadar ayıp. Önce Tolga’ya talip oldular, sonra da Doğan’a. Gerçekleşmeyeceğini bildikleri halde bu iki konuyu gündeme getirmeleri Avrupalı olmaya hazırlanan bir ulusun, hem de Avrupa kıtasında bulunan bir camiası için çok basit bir şark kurnazlığı. Kafa karıştırdılar, amaçlarına ulaştılar. Yakın geçmişte Fenerbahçe - Ersun Yanal - Gençlerbirliği üçgeninde dönen gelişmeleri anımsadık bir an. Beşiktaş - Ziya Doğan - Trabzonspor ilişkisi ile benzerliğini düşündük. Arada iki büyük fark vardı. Trabzonspor bu ülkede büyük başarılara imza atmış büyük kulüplerden biridir. Ziya Doğan da Ersun Yanal gibi teklifi beklemeye alıp, günlerce, haftalarca gündemde kalmasına izin vermemiştir. -Bir gün geç kalmıştır, onda da kendisine hak vermek gerekir. Çünkü Beşiktaş ile futbol piyasasında doğmuştur. Ortada servet denilecek bir para vardır ve araya da hatırı sayılır dostlar girmiştir. Yani “hayır” demek o kadar kolay değildir.- Bu iki büyük fark nedeniyle benzer olayların Gençlerbirliği’ne verdiği hasarı Trabzonspor’a vereceğini sanmıyoruz. Beşiktaş’ın şark kurnazlığı da böylece son dönemdeki fiyaskolarından bir tanesi olarak hafızalarda kalacaktır.Durumun Del Bosque ile ilgili bölümü de daha ilginç. İspanyollar’ın neredeyse esfaneleştireceği bir isim olan bir teknik adamı düşürdükleri duruma bakın! Geçelim. Olayın bugüne yansımasına gelince; Trabzonspor’un bugünkü sınavı uluslararasıdır. Açıkçası bu yönü de, ulusal konulardaki hassasiyeti Gürcistan maçıyla kabaran Futbol Federasyonu Başkanı Levent Bıçakçı’yı ilgilendirmektedir. Bakalım bir tepki verir mi?Bütün bunlar, camianın gerçek gündemi olması gerekirken gölgede kalan Bilbao maçının önemini daha da artırmıştır. Bu akşam turu aşamaması halinde biz Beşiktaş’ın hiç de etik olmayan tekliflerini mazeret olarak görmeyiz. Trabzonspor Şampiyonlar Ligi’nin ardından UEFA’ya da veda ederse iki büyük hedefinden olmuş olur. Bu durum Süper Lig şampiyonluğu mücadelesine de kesinlikle negatif etki yapar.Büyük maçlara iyi konsantre olan ve bunu Real Madrid galibiyeti ve Valencia beraberliğiyle kanıtlayan Bilbao, arkasındaki ateşli seyirci desteğiyle avantajlı gözükmektedir. Ama savunması ve kötü kalecisi Trabzonspor’un bu maçta gol bulmasının hiç de zor olmayacağını göstermektedir. Bu de demek oluyor ki; savunmada dikkatli olunursa, tur için gerekli skoru elde etmek kolay olur. Son uyarı: Onlar Trabzon’da 3 fark yedikleri anda bile oyun disiplininden kopmadılar. Trabzonspor da skor ne olursa olsun son düdüğe kadar onlar gibi davranmalıdır. Hadi kolay gelsin, Beşiktaş’a da, Gençlerbirliği’ne de.

30 Eylül 2004, Perşembe 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Doğan olmuyor, Daum'u isteyin!‘’

Ama tahribat o kadar büyüktü ki, ne idari anlamda -Yılmaz bir süre sonra yönetimini yeniledi-, ne teknik anlamda -Şenol Güneş’in görevine son verildi- ne de futbolcu kadrosunda -Alınan ve satılan oyuncu sayısında rekor kırıldı- bir istikrar sağlanamadı. Yazımıza konu olan iki olay da o dönemde gerçekleşti. Güneş’in görevine son verilince Sarıyer Teknik Direktörü Yılmaz Vural’a teklif yapıldı, kabul etti. Bir iki sezon sonra Ahmet Suat özyazıcı’yla ilişki kesildi, Konyaspor Teknik Direktörü Giray Bulak’a teklif yapıldı, kabul etti. Sonra ne mi oldu? İki teknik adam da çeşitli nedenlerle Trabzonspor’da uzun soluklu olamadı. Artı; Sarıyer küme düştü, Konyaspor, lider başladığı 2. Lig Play Off’ta ilk üçe giremedi. Kimseye yaramadı yani! -Bulak yıllar sonra Hakan Can’a bu davranışının yanlış olduğunu samimice itiraf etti.-Konu Trabzonspor ile ilgili olduğu için bunları anımsattık ama Süper Lig’de, 2. ve 3. Ligler’de maalesef hiç de etik olmayan, içimize sinmeyen bu tür bir çok olay yaşandı, yaşanıyor, yaşanacak da!İşte Beşiktaş örneği. Del Bosque’nin durumu ortada, daha kendisiyle ilişki kesilmeden teknik kadroda değişiklik için start vermişler. Talip oldukları kişi de Ziya Doğan. Şu anda lig liderliğini Fenerbahçe ile paylaşan, 3 gün sonra UEFA’da tur şansını kovalayacak olan Süper Lig’in 4 büyük takımından birinin, Trabzonspor’un Teknik Direktörü’ne yani. Üstelik 5 gün sonra da söz konusu iki takımın zorlu bir lig maçı var. Başkaları bu işe balıklama atlayabilir ama 8 aydır yakından tanıma şansını bulduğumuz ve karakterini iyi tahlil ettiğimize inandığımız Ziya Doğan, gerekli yanıttan sonra Başkan Aktuğ’u da bilgilendirdi. -Dikkat ediniz, bilgilendirdi, izin istemedi. çünkü Doğan böyle bir yanlışı yapmaz. Yapsa, şu anda Trabzonspor’da izin değil, göreve son verme tartışması yapılıyor olurdu!- Doğan’ın bizim için hiç de sürpriz olmayan ve kişiliğine yakışan davranışı sonrası Aktuğ da Beşiktaş’a etik değerlerin önemini anımsatan bir basın toplantısı yaptı. Çünkü daha birkaç ay önce 100 yılı aşkın şanlı tarihine hiç de yakışmayacak iddialarla kulübü zor durumda bırakan zihniyetin sürdüğü yönetim anlayışıyla Beşiktaş, maalesef kitlelerin gözünde irtifa kaybetmeye devam edecek. Atatürkçü insanların varlığı nedeniyle kulüp taraftarlığını bırakanlara, “Aman gitme” diyen anlayıştan daha başka ne beklenir ki! -Bir öneri; Beşiktaş’ı daha önce şampiyon yapmış Daum’u, FenerbahçeÔden isteyin, daha yararlı olabilir!Trabzonspor maçı öncesi Tolga’ya talip oldular, sonra da Doğan’a. Bunların gerçekleşme olasılığı ise sıfır. O zaman amaç ne; kafa karıştırmak. Bu küçük hesaplar ve bu anlayıştaki kişiler, “Büyük Beşiktaş’a inanın hiç yakışmıyor! Bu büyük camia niye bu durumda şimdi çok daha iyi anlıyoruz.

28 Eylül 2004, Salı 04:30
YAZININ DEVAMI