‘’Zor oyuncu‘’
Yattara’dan söz ediyorum. Trabzonspor’da 2. sezonunu geçiren Gineli oyuncudan... Samet Aybaba’nın, Turgay Semercioğlu’nun ve Ziya Doğan’ın görev sürelerinde sıkça sorun yaşadıkları, son İstanbulspor maçındaki performansı ve oyundan alınışı nedeniyle İhsan Derelioğlu’nun da başını ağrıtan, huzuru kaçırtan Yattara’dan.Trabzonspor’da görev yaptıkları sürece Yattara ile ilgili uygulamaları tartaşılan bütün teknik adamlar, eminiz ki alınganlık gösterip aksini iddia edeceklerdir ama bu bir gerçek: Yattara konusunda Erdoğan Arıca’nın tespiti çok doğru.Samet Aybaba, bu oyuncunun transferini bizzat izleyip gerçekleştiren Özkan Sümer karşıtlarının etkisinde kalarak, “Bu da transfer mi?” dedirtmek amaçlı bir uygulamayla kendisinden gerektiği gibi yararlanamadı. Turgay Semercioğlu, Fenerbahçe’ye 3-1 kaybettiği maçta bu oyuncuyu kulübede tuttuğu için ağır eleştiriler aldıktan sonra istifa etmek zorunda kaldı.Ziya Doğan, ‘savunma eksikliğini’ gerekçe göstererek futbolcusunu sürekli kamuoyu önünde tartıştı. Direkt oynattığı maçlarda çok iyi verim almasına karşın, inadından vazgeçmedi. Kendini haklı çıkarmak için genellikle kısa süreli şans verdiği kötü maçlarını örnek gösterdi. İstifa ettiği Konyaspor maçında gole asist yapan, en iyiler arasında olan Yattara’yı 1-0’ı koruma amaçlı oyundan alarak, istifasına neden olan skorun doğmasında bizzat kendisi başrolü oynadı.Son olarak da İhsan Derelioğlu; İstanbulspor maçında takım 87. dakikada 1-0 galipken ve rakipten sürekli baskı yerken bütün pozisyonların hazırlayıcısı, tek golün asistini yapmış, topu saklayabilen ve rakip alana taşıyabilen tek oyuncu Yattara’yı alarak, beraberliğe zemin hazırlayıp, ‘Şenol Güneş olmazsa; alternatif’ olma olasılıklarını bitirdi.Evet, Yattara zor oyuncu. Neden; çünkü teknik direktörler ondan yararlanma yerine, takım içi dengelerin kurbanı oluyorlar. Kabul etmeseler de general - asker sınıflamasında asker kanadında yer alan Yattara ile oynamayı kolay ve risksiz buluyorlar, bu tercihlerinde generallerin de rolü büyük oluyor. Sonuçta bedelini teknik direktörler olarak kendileri ödüyor.Yeni gelecek teknik direktöre özellikle ve önemle duyurulur: Yattara zor oyuncu.
‘’Alkışlar, kurumun gerçek sahiplerine!‘’
Aktuğ ve ekibi, genel kurula yönelik çalışmaları neredeyse sadece faaliyet ve mali raporların hazırlanmasıyla sınırlı tutarken, listelerin Divan Kurulu’na teslim edildiği gün Osman Abanoz’un seçimlere yönelik izlediği stratejinin ortaya çıkmasından sonra durumun ciddiyetinin farkına vardı. Sonrasında başlatılan telefon trafiğiyle, başta seçimlerin nabzını iyi tutan eski yöneticilerden Hayrettin Hacısalihoğlu devreye sokuldu. Delegeler bir bir arandı. Bu sayede sağlanan hareketliliğin ardından bir önceki yönetim de kendiliğinden çalışmalar yaptı. Abanoz ve arkadaşları da sabahlara kadar boş durmadı ve birinci gün 91 olan delege sayısı, oy sandığının da cazibesiyle ikinci gün bin 900’e çıkarıldı.Bu toplantı da gösterdi ki; kurumun dinamikleri gereksinim duyulduğunda her zaman harekete geçirilebilecek bir potansiyel olarak beklemektedir. Ancak genel olarak ve Aktuğ döneminde de sıkça yaşandığı gibi sorun şudur; Bu güçleri yönetimler sadece başları sıkıştığında aramakla yetiniyor. Halbuki zaman zaman onların gönlünü hoş tutacak işler de yapılmalı, küstürülmemelidir. Elbette ki kulübü başkan ve yönetim kurulu yönetecek. Ama çok kritik kararlarda yönetimler, kendi doğrularını yaşama geçirecek olsalar bile, Erol Tuna ve arkadaşlarının ara sıra yaptığı gibi, bilgi vererek ya da danışarak sorumluluğu paylaşma girişimi yönetene zarar değil, yarar getirir.Artık seçim bitmiş ve Aktuğ, kurumun gerçek sahiplerinin ‘her şeye rağmen’ büyük desteği sonucu önemli bir oy farkıyla güven tazelemiştir. Şimdi Aktuğ’un sorumluluğu artmıştır. Kamuoyunda bir öncekinden zayıf olduğu izlenimini veren listesini tümüyle kendisi oluşturmuştur. Mazereti yoktur. Taraftar bir an önce teknik direktör sorununun çözümlenmesini ve söz verilen takviyelerin gerçekleştirilmesini beklemektedir. Aktuğ ve arkadaşları şunu iyi bilmelidir; bu yönetimin süresiyle ilgili spekülasyonları sona erdirmek ve kısa süre biçilen ömrün uzatılması tümüyle kendi ellerindedir.
‘’Fazla bile!‘’
Saat 16.00, yer Avni Aker Stadı. İstanbulspor maçını kazandığı takdirde kriz dönemini üçte üçle geçerse Trabzonspor, Galatasaray’ı yakalayacak. Ama tribünler bomboş, tek tek sayma olanağı yok, olsa olsa yaklaşık 3 bin kişi.Özetle bir amatör takımın genel kurulu ve iddialı bir maçının dahi havasını veremeyen bir gün oldu, dün. Soğuk da bir yandan! Neyse ki, İstanbulspor güzel futboluyla heyecan kattı da, gün tümüyle boşa geçmedi.Trabzonspor, eksik rakibine karşı maçın hemen başında öne geçme avantajını da yakaladı. Sonrası, koparılması kolay maç olacak izlenimini verdi. Ama konuk ekip bir anda puan cetvelindeki konumuyla tamamen çelişen bir görüntüyle ortaya çıktı. Musa Büyük ve Yordanov’un klas oyunları ev sahibi ekibi felç etti. İlk yarıdaki 4 net fırsat golle sonuçlanmadıysa, bunda Ramadan ve Gökmen’in beceriksizlikleri kadar Hasan Sönmez’in becerisinin de rolü vardı. Takıma hayat veren değişiklik Lee ile sağlandı, oyunda denge kuruldu. Ancak orta alandaki yetersizliğe İbrahim Ege ile çözüm bulma tercihi tutmadı. Yine de Trabzonspor, Yattara imzalı ataklarla rakip kalede daha çok görüldü. Yattara ve Lee’nin direkleri döven şutlarının ardından rahatlayan İstanbulspor, bir karambol golüyle eşitliği son dakikada buldu.Yattara ilginç bir oyuncu. Samsun’da yoruldu, 3 farklı skordan sonra oyundan alındı, doğru karardı. Ama dün akşam hem çok yorulmadı, hem de skor rahatlığı yoktu. Maçın en kritik anında oyundan alındı. Zaman kazanmanın önemli olduğu son dakikalarda topu rakip yarı alana kolay taşıyabilecek ve orada uzun süre tutabilecek özellikte bir oyuncu olarak, üstelik rakip kontrolsüz yüklenirken değişiklik için tercih edilmesi hata oldu. Sonuçta İstanbulspor bize göre de hak ettiği bir puanı aldı. Geçen haftanın başarılısı Hakem Yılnur Önen, Gökdeniz’in ceza alanında düşürülmesine devam kararı ve faullerde standardı yakalayamaması kendisini bu hafta tartışılır yaptı. Trabzonspor’a gelince; o kongre salonuna, bu tribünlere, takımın oynadığı bu futbola bir puan fazla bile!
‘’Bugün maç yarın seçim‘’
Başkan adayları Atay Aktuğ ve Osman Abanoz, seçimlere yönelik çalışmalarını sürdürürken teknik direktör İhsan Derelioğlu da, genel kurula yönelik spekülasyonların futbolculara olumsuz yansımaması için kamp yapılan tesislerin dış dünyayla ilişkisini adeta kesti. Bordo-Mavili takımı bugün kriz dönemindeki üçüncü maçına çıkaracak olan Derelioğlu, ilk iki maçta güçlü rakiplerinden 6 puan almış olmanın verdiği moralle, ilk yarıyı “üçte üçle” bitirmenin ve beraberinde çarşamba günü de kupada Antalyaspor’u eleyerek, “emaneti” yeni yönetime gururla teslim etmenin planlarını yapıyor.İstanbulspor’un geçen yıllardaki performansından düşük olması ve Trabzon seyahatine sakat ve cezalıları nedeniyle eksik kadroyla çıkmasına karşın, Derelioğlu’nun sürpriz bir skorla karşılaşmamak için söylemlerinde temkini elden bırakmadığı gözleniyor. Ancak iki katından fazla gol atıp, yarısından az gol yedikleri rakibine karşı, yine de hücum ağırlıklı bir kadroyla çıkacağının sinyallerini veriyor. Kalecide ve savunma kurgusunda bir değişiklik beklenmiyor. Trabzonspor’da, hafta içi uygulamalarına göre Samsun maçından farklı olarak Hasan’ın yerine Mehmet Yılmaz’ın değerlendirilerek, bu futbolcunun Fatih’le birlikte ileride kullanacağı, Yattara ve Gökdeniz’in kanatlarda görevlendirileceği, göbekte Hüseyin’in yanında Adem ya da Volkan’dan birinin tercih edileceği sanılıyor. Genel kurula gelince; tüzük gereği genel kurulun iki günde gerçekleştirilmesi ve seçimlerin ikinci günde yapılacak olması, bugünkü oturumun sakin geçmesine neden olacak. Asıl heyecan ise yarınki seçimlerde yaşanacak. Adaylar, listelerini Divan Kurulu’na verdikten sonra hummalı bir çalışma içine girdi. Dünün dikkat çeken gelişmesiyse Aktuğ ve ekibinin, seçimi “banko” görme yanlışlığından dönerek çalışmalarını yoğunlaştırması oldu.Bu arada listelere yönelik değerlendirmeler yapılırken, dün bir nebze değinmeye çalıştığımız gibi iki listenin de beklentilere yanıt verecek düzeyde olmadığı görüşü genel kanı olarak ortaya çıktı. Kulübün ağır toplarının bu doğrultudaki eleştirileri adayları rahatsız etse de, bu çevrelerde oluşan “seçimi kim kazanırsa kazansın, 3 yıllık sürenin tamamlanmasının zorluğuna” yönelik endişelere biz de katılıyoruz.
‘’İki aday ve ekipleri‘’
3 yıl süreyle kulübü yönetmeye talip olanlar pazar günü belli olacak. İki adayı ve listeleri kantara koyulduğunda iki listenin de yetersiz olduğu görülüyor ama Atay Aktuğ ve ekibinin daha ağır bastığı gözleniyor. Çünkü Trabzonspor gibi bir camiayı yönetmek için şimdiki başkan sıfatıyla çalışmalarını uzun süredir devam ettiren, sorunları bilme ve son bir yıldır içinde bulunduğundan da konulara vakıf olma gibi bir artısı var. Ancak kendisine yönelik en büyük eleştiri; listesini oluştururken, kuruma sağlayabilecekleri katkıdan çok kendi görüş ve düşüncelerini hayata geçirmesine kolaylıkla onay verecek kişileri tercih ettiği iddiaları. Bu iddialar tartışma götürür ama konuşulması bile listedeki kişileri rencide eder. Yönetim anlayışını daha çok profesyonellere dayandırmayı planladığı bilinen Atay Aktuğ’un yine de bu iddiaları ciddiye alıp genel kurul konuşmasında kafalardaki soru işaretlerini ortadan kaldırması gerekmektedir.İkinci aday ise çalışmalarını sadece son birkaç güne sığdıran ve Trabzon’da dürüst kişiliğiyle tanınan bir belediyeci ve eski Trabzonspor yöneticisi Osman Abanoz. AKP’nin son seçimlerde, onca belediyecilik deneyimine karşın Belediye Başkan Adaylığı’na dahi uygun görmediği Abanoz, kısa süreli çalışmayla Trabzonspor’a, üstelik konusuna bu kadar uzak olduğu halde nasıl katkı sağlayacağını genel kurulda açıklayacaktır kuşkusuz.Listeler incelendiğinde ise Abanoz’un özellikle iyi bir seçim stratejisi uyguladığı gözleniyor. İlçelere yönelik önemli hamleler yapmış. “Oy hesabını” ön plana çıkarmış. Ama Aktuğ için aynı şey söylenemez. Seçilip - seçilmeme kaygısını pek taşımadığı görülüyor.Kendine ve ekibine göre, kulübün yapısına uygun projeleri hayata geçirme konusunda deneyimli kişileri tercih etmiş. Dışarıdakilerin iddiası ise listenin özellikle Trabzon kanadı, sadece Aktuğ’a onay verecek kişilerden kurulmuş!Son sözü söyleyecek kişiler konumundaki delegeler, iki gün sürecek genel kurulda kararlarını verirken, bu kurumun artık bazı şeyleri aştığını adaylara anımsatıp beklentilerine yanıt aramak zorundadırlar. Trabzonspor artık sıradan bir dernek, bir kulüp değil, Futbol Federasyonu Yönetim Kurulu’nun onayladığı bir şirkettir. T.S. Sportif Yatırım Tic. A.Ş., T.S. Futbol Yatırımları Tic. A.Ş. ve T.S. Ticari Ürünler Tic. A.Ş., bu kulübün geleceğinin güvencesidir. Söz konusu şirketlerde işi genelde profesyoneller götürecek ama bu genel kurulda seçilecek yeni yönetim kurulundan buralara, yönlendirme ve denetleme amaçlı yöneticiler verilecek. Bu nedenle delegelerin Aktuğ’un da, Abanoz’un da listelerinde, birinci şirket için, sponsorluk, gelir - gider analizi, raporlama ve en önemlisi borsa konusunda deneyimli, ikinci şirket için futbolu, dolayısıyla dünya futbol sektörünü ve futbol endüstrisini iyi bilen, üçüncüsü için de mağazacılık ve marka konusuna hakim kişi ya da kişiler olup olmadığını iyi irdelemeleri gerekmektedir - Açıkcası biz yeterli bulamadık! -.Trabzonspor’da oy kaygısıyla liste yapma dönemi unutulmalıdır. Burası artık bir şirkettir, burada sadece şirketin çıkarları önemlidir, muhalefet - iktidar tartışmaları, siyasi parti ve bölgecilik gibi ilişkiler bir yana bırakılıp bu durum iyi değerlendirilmelidir. Sorun budur. Gerisi “Trabzon küçük bir şehir, Trabzonspor da giderek küçültülüyor” iddialarına haklılık kazandırmaktan öte bir şey değildir.
‘’Başkan çok çalıştı‘’
Atay Aktuğ’un, Bahri Köse ve İskender Önal gibi iki rakibini geride bırakarak görevi devralmasının üzerinden bir yıl geçti. Olağanüstü Genel Kurul’la göreve geldiği için de Aktuğ, iki gün sonra gerçekleşecek olağan genel kurulda bir yıllık icraatının hesabını verecek. Aktuğ’un geçen bir yılını mercek altına aldığımızda artıları, eksilerinden fazla gözüküyor. Bir kulübün performansında belirleyici en önemli unsur takım performansı olduğuna göre; Aktuğ döneminde ulaşılan noktanın hiç de küçümsenmeyeceği gerçeğiyle karşı karşıya geliyoruz. Takım performansı değerlendirildiğinde başarısız sonuçlarda fatura genellikle yönetimlere kesilir ama başarıda tavır, “skorun başkan ve yönetimle ne ilgisi var” şeklinde olur nedense.Gelişmeler olumluAktuğ ve arkadaşlarının Özkan Sümer - Erol Tuna dönemlerinde başlatılan profesyonelleşme ve şirketleşme çalışmalarına destek olmaları en büyük artıları. Kurum, Futbol Yatırımları Tic. AŞ, Sportif Yatırım AŞ, TS Ticari Ürünler Tic. AŞ ile Borsa’ya hazır durumda. Buradan gelecek parayla bir anlamda kulübün geleceği kurtulacak. Sponsorluk çalışmaları, tesisleşme ve Hüseyin Avni Aker Stadyumu’nun kısa sürede UEFA Kriterleri’ne hazır hale getirilmesi çok önemli gelişmeler.Atay Aktuğ’un kurumu temsildeki vizyonu ve Trabzonspor Futbol Takımı’nın eski bir kaptanı olarak karizması kendisine geçen seçimde olduğu gibi bu seçimde de büyük avantaj sağlayacak.Aktuğ ve Yönetimi, geçen bir yıllık sürede bunca olumlu işlere karşın birbirleriyle uyumda sınıfta kaldı. Asbaşkan Nevzat Şakar ve kendisini destekleyen grup ile Atay Aktuğ ve diğer yöneticilerin, adeta “düşman kardeşler” gibi kutuplaşması çok çirkin bir görüntü verdi. Birinin “ak” dediğine diğer grubun özellikle ve inatla “kara” demesi bunun en önemli kanıtı. İbrahim Ege sorunu bu yüzden büyüdü.Transferde acemilik!Fatih ve Gökdeniz 1.1 trilyona razıyken sezon sonu beklenerek 1.6 trilyon karşılığı anlaşma yapılarak kulüp zarara uğratıldı. Transferde beklentilere yanıt verilemedi, Ziya Doğan’ın bu konudaki beyanlarıyla sık sık zor durumlara düşüldü. Vergi borcunda zaman kaybettirilerek borcun katlanmasına adeta göz yumuldu. Zamanında karar verilse borcun tamamını karşılayabilecek Ziya Bey Sitesi bu miktarın ancak yarısına yetti. 100 Bin Üye Kampanyası’nda ulaşılan sayı hedefin yanında çok güdük kaldı. Ziya Doğan’ın istifasına yönetim çok hazırlıksız yakalandı. Takım genel kurula bizzat başkanın ifadesiyle “emanetçi” teknik direktörle gitmek zorunda kaldı. Aktuğ ve ekibi kurumun değerlerine göreve geldiğinde verdiği önemi zaman geçtikçe azalttı. Yönetim, sadece başı sıkıştığında bu değerleri anımsandı.Aktuğ ve artık “bir ekip” olarak asla nitelendirilemeyecek olan yönetim kurulunun bir yılı bizim gözümüzle böyle geçti. Belki bugün adaylığını açıklayacak olan Osman Abanoz, “yapacaklarını vaat ederek” oy isteyecek ama Aktuğ’un kaderini büyük ölçüde bu anlattıklarımız belirleyecek. Bu bilgiler ışığında Aktuğ’a vereceğimiz not: İyi, Yönetimine ise: Vasat SON SÖZ: Kulüplerde gelenek olduğu üzere seçimlerin kaderini geçmişteki icraatlar, vaadler ve iyi ya da kötü kadrolardan çok delegelerle ilgili dengelerin belirlediği gerçeğini unutmamak gerek.
‘’Sulandırılan kongre‘’
Bunun için ‘işi hala ciddiye alanlar’ sınıfındakilere camianın teşekkür etmesi gerektiği inancını taşıyoruz. Bu sınıfa olumlu ya da olumsuz yaptığı icraatlarının hesabını hafta sonu vererek yeniden yetki isteyecek olan Atay Aktuğ ile kısmen de olsa, Ziya Doğan krizi sonrası işi yeniden sahiplenen yöneticileri koyabiliriz. Ama şu kriz döneminde işin yükünü asıl çekenlerin, kurumun profesyonelleri olduğunu söylemek isteriz. Bu vesileyle de Aktuğ’un, böyle bir kurumda işlerin amatör yöneticilerden çok profesyonellerle yürütülmesi önerisinin bu genel kurulda üzerinde en çok durulması gereken konu olduğuna dikkat çekeriz.Geliyoruz profesyonel faaliyetin asıl sorumlularına. Burada en büyük alkışı, ‘emanetçi’ gibi durmasına karşın işini ciddiye alıp en iyi şekilde yapma gayreti içinde olan ihsan Derelioğlu’nun ve kendisini ‘geçici’ statüsüne koymayıp ona en büyük desteği veren futbolcuların hak ettiği inancını taşıyoruzBütün bu nedenlerden ötürü diyoruz ki; genel müdüründen profesyonel işler sorumlusuna, finans ve pazarlama direktörlerinden idari işler sorumlusuna kadar bu kurumda görev yapan profesyonellerin varlığı, hafta sonu yapılacak genel kurul sürecini, komik gerekçelerle sulandıranlara karşı camianın en büyük güvencesidir. Yeter ki, bir önceki yönetimin başlattığı, bu yönetimin de destek verdiği profesyonelleşme sürecine dokunulmasın, destek olunsun.“Neden sulandırıldı?” sorusunun yanıtına gelince; Genel kurula bir hafta kaldı, ciddi bir şekilde ortaya çıkıp ‘adayım’ diyerek çalışma yapan, proje ve düşüncelerini kamuoyuyla paylaşan biri var mı? Resmen dalga geçiliyor. Gayrıciddi anketler, adaylar! Şimdi de “AKP aday çıkarıyor” deniliyor. Ne yapacak AKP’nin adayı? Fenerbahçeli başbakanı aracılığıyla federasyonu ve MHK üzerinde baskı kurup Trabzonspor’un çıkarlarını mı gözetecek? Güldürmeyin insanı!
‘’Rize makine gibi!‘’
Evsahibi takım bütün ekipmanları yerine oturmuş, takır takır işleyen bir makine gibi. Bu haliyle Diyarbakırspor’un kendisine eşit oyuncu sayısıyla bile direnmesinin zor gözüktüğü maçta; rakibini önce bir, sonra iki eksik adamla yakalamanın avantajını daha farklı bir skorla kullanması işten bile değildi. Ama Diyarbakırspor’un gücünün kalan böümünün tamamını savunmada kullanma gibi akılcı tercihi buna engel oldu. Murat Sözkesen’in hakkını vererek Diyarbakır’a geçelim...Dünkü mücadele Ümit Kayıhan’ın belkide kariyerinde unutamayacağı maçlardan biri oldu. İyi başladığın maçta 5. dakikada 10, 43. dakikada ise 9 kişi kalacaksın. İkinci yarının hemen başında inanılmaz bir savunma hatasıyla iki farklı geriye düşeceksin. Ama bir teknik direktör olarak o yapılması gereken herşeyi zamanında yaptı. 3-5-2 ile sahaya çıktı, Stavrevski atıldı, Sinan Demircioğlu ve Zafer’i geri, Eser’i ise ortaya çekti. Sinan Kaloğlu’nu da ileride tek bıraktı. Golü yedi; Göksel’i sahaya sürdü, taşların yerini tümüyle değiştirdi. Sinan Demircioğlu’nun ihanete eşdeğer hareketi ile 9 kişi kaldı, orta alana hakim olmak için Eser - Serdar değişikliğini yaptı. Basit bir hatayla 2. gol gelince de Sinan hariç savunmasıyla 7 kişi ile etten duvar örmek zorunda kaldı.Hakem Yılnur Önen, kartlarını çok fazla kullanmak zorunda kaldı. Ama hepsinde de haklıydı.









































