‘’‘Anlatsam' yok, anlatmak gerek!‘’
Trabzonspor’dan ayrılmayı kendim istedim. Trabzon’da son dönemde yaşananları bir anlatsam, orada ne futbolcu, ne de yönetici kalır" şeklinde konuştu.” Milliyet, 05.04.2006 Güneş’in de iddia ettiği gibi aleyhine hakem hatalarının çok yoğun olduğu geçen sezon ligde ikinci ama gönüllerde şampiyon olan Trabzonspor’un, Tolga Seyhan hariç kadrosunu korumasına ve takviyeler yapmasına karşın bu sezon nasıl sıradanlaştığının yanıtını henüz kimse tam olarak veremedi. Bir teknik adam ve 2 yıl daha görev süresi olan bir yönetimin başını yiyen bu dönemde neler oldu, kurum içinde dışarı sızmayan neler yaşandı? Takımın adının küme düşme adayları arasında anılmasına yol açan ve kongreyi zorunlu kılan, Şenol Güneş ile başlayıp Halilhodziç ile devam eden sürecin gerçek suçlusu ya da suçluları kimler?Güneş’in İstanbul Teknik Üniversitesi öğrencilerine söylediği bu sözler, bütün Trabzonsporluları şaşkına çeviren, büyük beklentilerine karşın hayal kırıklığı yaşatan o döneme ışık tutacaktır. Şenol Güneş konuşmalıdır. “Anlatsam” demekle yetinmemelidir. Bütün Trabzonsporluların olanları bilmeye hakkı vardır. Mademki futbolcu ve yönetici bırakmayacak bir şeyler olmuştur Trabzon’da ve Şenol Güneş bunları biliyor, bir Trabzonsporlu olarak Trabzonsporluları bilgilendirmek zorundadır. Yoksa ne diye o kadar taraftar büyük bir özlemle bu takımın yeniden şampiyon olacağı günleri beklesin? Demek ki burada o günleri engelleyen şeyler oluyor ve bunları bilenler susuyor. “Anlatsam Trabzon’da ne futbolcu ne yönetici kalır!” diyerek kenara çekilemez Şenol Güneş. Ya susacaktı “anlatsam” demeyecek, ortalığı karıştırmayacaktı. Ya da şimdi tek seçeneği var: Anlatacak. Bordo-Mavili renklere gönül verenler, bu kulübün üyeleri, bu işin takipçisi olun. Şenol Güneş ve Atay Aktuğ’u zorlayın, o döneme ait her şeyi öğrenin. Gerçekten de o dönemde yaşananlardan ötürü burada yönetici ve futbolcu kalmayacaksa, varsın kalmasın!
‘’Kalmalı mı, gitmeli mi?‘’
Yönetim Kurulu’nun kafası karışık. Başkan ve ekibinin onunla ilgili, yaşama geçirilecek düzeyde olgunlaşmış bir fikri şimdilik yok. “Bugün yarın” ikileminin nedeni bu. Başkan ve bazı yöneticilerin bazen, “Kendi gitse de sorumluluk üzerimize kalmasa!” bazen de “Sonuna kadar arkasındayız!” şeklindeki çelişik beyanlarının da. Kendiliğinden gitse iş kolay; önümüzdeki sezon beklentilere karşılık verecek düzeyde bir isim bulunamazsa, “Ne yapalım durmadı adam, seçeneğimiz yoktu!” denilecek. Haksız da değiller hani!Futbolcu cephesinde durum daha da karışık. Çalışmayı seven için sorun yok. Sıranın kendine geleceğini biliyor. Ancak, son dönemdeki bazı uygulamaları, bildiğimiz özellikleriyle çelişmedi değil. Yani hak edenden çok, sözü geçen kişilere öncelik tanınması gibi Trabzonspor’da her daim sıkıntı yaratan bir anlayışın kurbanı olduğu şeklindeki kaygılar haklılık payı kazandı. O zaman da çalışmayı fazla sevmeyen futbolcu açısından da sorun kalmadı demektir. Geldiği günlerdeki gibi, ülke insanının yapısının bilememekten kaynaklanan yanlış söylemlerle futbolcuları toplumun önüne atma gibi bir durum da şimdi söz konusu değil. Kadroda oylama yapsanız “kalsın” oranı yüzde 80’leri aşar ki, büyük bir oran. Kalan yüzde 20 herkes için söz konusu.Tribünler çok net biçimde bölünmüş. Son dönemde ciddi ıslıklamalar, hoşnutsuzluklar gözleniyor. Taraftar sitelerinde de “gitsin kalsın” diyenlerin birbirlerine net üstünlükleri yok. Kadroyla sürekli oynama ve oyuncu değişikliklerindeki tercih-zamanlama gibi konularda tribün baskısına yenik düştüğü izlenimi kuvvet kazandı.Medyayla, kazandığı sürece barışık. Kaybettiğinde hedefi artık futbolcu değil medya. Kaybettiğinde basın toplantılarına çıkmama gibi yanlışları, eleştirileri kasıtlı bulma gibi şark kafalılara özgü yanılgıları arttı. “Kalmalı!” diyen yok gibi. Çok net “Kesin gitmeli!” diyen deBizim fikrimize gelince; her şeye rağmen kalmasının artıları, eksilerinden fazla olacaktır. Birinci gerekçemiz şu: Bir kulübün kalıcı ve uzun vadeli başarısının olmazsa olmaz koşullarından biri idari ve teknik yönetimlerde istikrardır. Trabzonspor’da son yıllarda başarıyı engelleyen en büyük faktör budur. Trabzonspor’da acilen “İdari ve teknik adam öğüten değirmen” imajı silinmelidir. Yoksa bırakın sezon başını, daha çok ara transferde 9 futbolcu gönderip 8 futbolcu alır ve adına “yeniden yapılanma” denilir. Her yeni teknik direktör atamasından sonra, aynı sezon için iki de yedeğini belirlemek zorunda kalınır. İkincisi; şu an takımı en iyi tanıyan, eksiklerini en iyi bilen teknik adam Halilhodziç’tir. Evet, son dönemlerdeki uygulamalarında farklı fikirlere sahip olsak da, hakkını verelim teknik adamlık kariyerine sözümüz asla olamaz. Kısa vadede ondan daha iyi bir yabancıyla birliktelik hem zor hem de külfetli olacaktır. Yerlinin ise iyisine “istemezükçüler!” karşı çıkar, vasatını da elbirliğiyle iki günde yeriz.
‘’Hodziç uygulamaları‘’
Tayfun’u “bitirdikten (!)” sonraki sağbeki Ferhat oldu. Savunmada aksadı genç oyuncu ama hücuma oldukça fazla katkı sağladı. Kulübeye girmesinin geçen haftaki oyunla fazla ilgisi olmadığını düşündüğümüz Yattara’nın yerindeki Ömer Rıza, ilginç bir oyuncu. Rakip savunmayı ters koşularla allak bullak etti yine ancak son hareketlerde teknik yetersizliği sırıttı. Fatih Akyel-Erdinç değişikliği ilginç ise de olumlu sonuç verdi denilebilir. Erdinç, Lee ile birlikte savunmada yıldızlaştı. Stepanov 4. sarı kartla gelecek hafta cezalı duruma düştü. Sonra Mehmet Yılmaz’la kapıştı. Kötü niyetli bir hücumcu ona ikinci sarı kartı çok rahat göstertebilirdi, Hodziç seyretti ama Mehmet Yılmaz iyi niyetli çıktı. Stepanov-Fatih Akyel değişimi hem bu açıdan hem de gelecek haftaki Erdinç-Fatih Akyel birlikteliğini denemek için akılcı bir tercih olabilirdi.Denizlispor, puan cetevlindeki konumuyla çelişen bir performans sergiledi. İyi top yaptı, oyunu kontrolünde tuttu. Ama Trabzonspor’un yıldızları işlerini iyi yaptığında rakibin yapacak pek bir şeyi kalmıyor. Nitekim düne Fatih Tekke, Gökdeniz, Szymkowiak damgasını vurdu. Gökdeniz gerçek formuna yaklaşma sinyeli verirken Hasan da Konyaspor maçının aksine Fatih Tekke’nin attığı ve atamadığı iki pozisyondaki ince paslarıyla alkış aldı.Son söz Cüneyt Çakır’a. Kolay bir maçtı onun için. Ama o faul ve kart kararlarında standardı tutturamadığından kontrolü kaybetti. Stepanov ikinci sarıyı, sakatlandığı için son 10 dakikada 3 oyuncu değiştirme hakkını kullanan takımını eksik bırakan İbrahim de kırmızıyı hak etmesine karşın gösteremedi.
‘’Önce işini yapacaksın!‘’
Konyaspor’un anasının ak sütü gibi hak ettiği galibiyetini doğuran nedenler az değil. Önce haklarını verelim, çok iyi organize oldular. Orta alanda Trabzonspor’a top göstermediler. Savunmada maçın başındaki dikkatsizliklerini giderip sonradan hata yapmadılar. Az olan pozisyonları çok iyi değerlendirdiler ve sonuca ulaştılar. Trabzonspor’a gelince; Tayfun’un haftalardır kötü oyununa karşın, tribünlerle yıldızının hiç barışmadığı Avni Aker’de ısrarla sahaya sürülmesi, bu oyuncuyu da, maçı da kaybettiren en büyük faktör oldu. İlk yarıda çok aksadı. İkinci yarının ilk çeyreğinde Trabzonspor çok baskı yerken, gol sağ taraftan geleceğinin sinyalini çoktan vermişti. Nitekim oradan geldi, tribün Tayfun’a yüklendi, çocuk oyundan alması için yalvardı, beklendi, ikinci gol aynı yerden geldi. İş ve oyuncu bittikten sonra kulübe, seyirci baskısıyla harekete geçti, Ferhat’tan sağbek üretti. Çünkü Ufukhan 18’de bile yoktu. Madem öyle koy Erdinç’i savunmanın merkezine, çek Fatih’i sağbeke. Konya skoru yeterli görüp geri çekilmese bu kulvardan üçü de bulacak ya, neyse!Tribünler, “Ömer Rıza” diye tempo tuttuktan sonra genç oyuncu, yine ilginçtir rakibin kapandığı, yani onun pek verimli kullanılamayacağı anlarda sahaya sürüldü. Seyirci geç kalmıştı anlaşılan! Hasanlı Hüseyinli orta alan tümden rakibe teslim. Konyaspor, oyunu istediği gibi kontrol etti. Gamsız Fatih Tekke ve Szymkowiak’ın top ezme rekortmeni olarak tamamladığı maçta Stepanov, biraz da Yattara ayakta kaldı. Sorarız şimdi: Böyle bir takımın bu ruhla maç kazanması mümkün müydü? Son söz: Önce kendi işini iyi yapacaksın, sonra başkalarınınkine burnunu sokacaksın. Yoksa adama öyle bir ders verirler ki; altından kalkmak kolay olmaz.
‘’Suçlu sadece hoca değil!‘’
* Trabzonspor'un bu sezonki başarısızlığı tamamen Halilhodziç'in ilk onbirini sürekli değiştirmesinden mi kaynaklanıyor. - Tamamen değil de kısmen demek daha doğru. Bu da çok önemli faktörlerden biridir ama. Trabzonspor geçen sezon lig ikinciliğini yakaladığı kadrosundan bu sezon bünyesinde tuttuğu oyuncuların performansını istediği düzeye bir türlü getiremedi. Bu isimler, geçen sene ne kadar başarılı olduysa, bu sezon o kadar başarısız bir performans sergilediler. Bugünkü sorunda en az teknik adamlar kadar sorumluluk sahibi oldular. * Trabzonspor bu sezon yabancılarından istediği verimi alabildi mi?- Kısmen Yattara'nın sağladığı katkı dışında Trabzonspor'un yabancıları tam bir hayal kırıklığı yaşattılar. Stepanov'un son dönemdeki Fatih Akyel ile uyumunu ve bu uyumun savunmaya getirdiği toparlanmışlığı bir kenara bıraktığımızda Lee'nin uzun süren sakatlığı, Jefferson'ın sıradanlığı Tomas Jun'un ülkesindeki performansıyla uzaktan yakından ilgisinin bulunmaması, Eller'in uyum sorunu ve son olarak Djokaj'ın oynadığı ilk maçtakinin tam aksine bir görüntü vermesi Trabzonspor'da yabancı talihsizliğinin en açık göstergesi. Bu kadroya baktığımız zaman Yattara ve Stepanov dışındaki oyuncuların önümüzdeki sezon yabancı kontenjanını boşuna doldurduğu gerçeğiyle karşı karşıyayız. Trabzonspor'un sezon sonunda en çok başını ağrıtacak konu da bu olacaktır. * Yönetim Halilhodziç'le "devam" mı demeli, yeni bir yapılanma içinemi girmeli mi?- Yönetim ne yapacaksa, Halilhodziç'le "tamam" ya da "devam" da olmak üzere gelecek sezon için bir an önce karar vermeli. Eğer Nuri Albayrak'ın vaat ettiği gibi şampiyonluk hedeflenecekse, bunun planlanmasına çoktan başlanmalıydı. Ama yönetim bu konuda o kadar acemi davrandı ki, "Önümüzdeki sezonun hazırlıklarını yapıyoruz" diyerek 9 futbolcuyu gönderen, 8 futbolcuyu da renklerine katarken daha hocası konusunda karar veremedi. Halilhodziç bana göre son dönemlerde kadro yapısıyla çok oynayarak ciddi hatalar yapıyor. Bunun en büyük nedenlerinden biri de kendi durumunun belirsizliğidir. Yoksa Halilhodziç'in kötü bir teknik direktör olduğunu hiç kimse iddia edemez. Biz de etmiyoruz. Ama şunu çok net söylüyoruz ki, Trabzonspor'da şu an için çok kötü bir performans sergiliyor. * Sezonun sonlarına yaklaşıyoruz. Trabzonspor'un transfer politikası nasıl olmalı. Eksikler neler?- Trabzonspor teknik direktör konusunda henüz karar veremediği için doğal olarak transfer politikasını da çok net biçimde oluşturamadı. Ama Nuri Albayrak'ın rakiplerinin toplamından fazla oy almasına neden olan en büyük vaatlerinden biri şampiyonluğa oynayacak kadro ve dünya çapında iki yıldız sözüydü. Sadece yıldız oldukları için değil, Trabzonspor'da gerçekten de aksayan mevkiilerine katkı sağlayabilecek iki önemli ismin katılması öncelikli hedef olacak. Aksi taktirde Nuri Albayrak vermiş olduğu sözü yerine getirememiş durumuna düşecek. Yanısıra kalede ve savunmanın iki kanadında da sıkıntılar yaşanıyor. Bir önemli sorun orta alanda play maker özelliklerini taşıyabilecek bir oyuncunun bulunmaması. Tabii bütün bunlar mevcut kadroda devamlılığı olan oyuncuların tutulması durumunda geçerli. Şimdilerde Fatih ve Gökdeniz'in gitmek istemeleri halinde yurtdışına gönderilmeleri fikrine sıcak bakıldığı söyleniyor. Eğer böyle bir durum sözkonusu olacaksa, Trabzonspor'da onların boşluğunu aratmayacak iki büyük transfer de ayrıca gerekiyor.
‘’Gökdeniz gafları‘’
Hele yaşı gençse ve eli bolca para görmüşse potansiyel adaydır benzer suçları işlemek için gençler. Cezasını çekti ve sahalara döndü yeniden Gökdeniz. Büyük bir şans eseri oynadığı iki maç da iç sahadaydı. İlk dış saha maçında beklenen oldu ve tribünler, bu oyuncunun moralini bozup oyundan düşürmek adına gereken her şeyi yaptı. Etik olmasa da, yapılacak bir şey yok bu duruma. Trabzonspor Yönetici ve teknik adamlarının yapacağı en önemli iş, bu futbolcunun psikolojisinin düzelmesine katkıda bulunmak, onu fizik olarak maçlara tam hazırlamak, futboldan ayrı kaldığı dönemde, antrenmanlarını yeterli yapsa da maç deneyimi azaldığından körelen özelliklerini yeniden kazandırmak. Bütün bunlar mümkün olduğunca fazla maç oynatarak gerçekleştirilebilir. Ama Trabzonspor Teknik Direktörü Halilhodziç, tersi bir anlayışla bu geçiş dönemini atlatmaya çalışıyor. Samsun maçında oyundan alması, kötü performansının neden olduğu bir durumdu. Ama Erciyes maçında sonradan oyuna sokarak bu oyuncuyla ilgili ikinci kez ciddi bir gaf yaptı. Hakkını verelim, bu iki işte de günahı yok. Türk kültürünü, Türk insanının yapısını bilmediği için bu hatayı yaparken, bunları iyi bilenler de kendine bir uyarıda bulunmadı. Halilhodziç, Gökdeniz konusunda ilk hatayı farkında olmadan Trabzon’daki ilk basın toplantısında yapmıştı. Kendisine Gökdeniz ile ilgili sorulan bir soruyu yanıtlarken, “Böyle bir futbolcuyla asla çalışmayacağını söylemişti, haklı olarak. Sonradan uyarıldı ve diğer basın toplantılarında durumu düzeltmeye çalıştı. Halbuki dönemin yönetimi böyle bir sorunun geleceğini bilerek hazırlamalıydı Hodziç’i, yapamadı. Yöneticilik zor zenaattir! Şimdiki yönetim de, ilk deplasman maçında Gökdeniz’in başına gelebilecekler konusunda teknik direktörü uyarmayı akıl edemedi. “Türkiye’de bu işler böyledir, kazanmak için her yol mubahtır!” diyemedi. Nereden bilsin di Halilhodziç böyle bir şey yaşanacağını. Yoksa maçın başında sürerdi Gökdeniz’i sahaya, araya karışır, bir süre tepki, 15-20 dakikadan sonra oyuncu da alışır normale dönerdi. Ama ne yaptı, oyuncuyu 59. dakikada 4. hakemin yanına gönderdiği anda hedef tahtası konumuna getirdi. Daha oyuna girerken tükenmişti Gökdeniz, yüz ifadesi bunu gösteriyordu. Bir süre şok, bu sıralarda yenilen golle başlayan yeni bir şok ve panik. Gel de kendisinden yararlan!Böyle bir konumdaki oyuncuyu, ya oynatmayacaksın ki bu ciddi bir hata olur ya da baştan sahaya süreceksin. Djokaj’ın performansı belli. Bunun üzerine çıkamıyor oyuncu, ne diye ısrar? 59 dakika takım 10 kişi oynadı. Sonra Gökdeniz girdi, tribünlerce oyundan düşürüldü, kalan yarım saatte de 10 kişi? 10 kişi olsa yine de iyi, 5-6 kişi. Az kendini gösterenler de kulübeye ve kaçınılmaz son; yenilgi.Zor iştir yöneticilik, teknik adamlık. Sıradan olanını herkes yapar. Önemli olan ayrıntılar değil mi?
‘’Hodziç'in gücü!‘’
Kadro zafiyeti nedeniyle sıkıntı yaşadığı dönemin ardından, cezalı ve sakat oyuncularının katılımıyla alternatifi artan Boşnak Hoca, ne yazık ki bu durumu değerlendiremedi. Sürekli hatalar yaptı. Bu hatalar, kıl payı kazanılan maçlarda kayıpsızlık nedeniyle fazla sırıtmasa da, dün doruk noktasına ulaştı ve yine lig üçüncülüğü şansının arttığı döneme rastlayan ikinci Kayseri deplasmanında Trabzonspor’u acı gerçekle yüz yüze bıraktı. Neler yaptı, neler yapmadı Boşnak hoca, onu irdeleyelim: Erciyesspor, Trabzonspor’un sağ tarafını felç etti. Yattara’nın durgun oyunu, Tayfun’un bu maçta neden sahaya sürüldüğünü yine sorgulatan formsuzluğunu iyi değerlendiren Timuçin ile savunmada kendine fazla iş düşmediği için sürekli hücumu düşünen İlkem, her topla buluştuklarında, özellikle de ikinci yarıda kendilerini rakip ceza alanında buldular. Nitekim Tayfun’un müdahalede zamanlama hatasıyla rakibe kazandırdığı taç sonrası gelen pozisyon golün habercisi, köşe vuruşuyla oluşan karambol de gerçeği oldu. Ne mi yapılabilirdi? Tayfun ve Yattara gerçeği daha erken görülebilir, önlem alınabilirdi. Halilhodziç izledi. Gol yendikten sonra ise ne mi yaptı? Boş alanı seven ancak artık kapanan rakip önünde gol için Ömer Rıza’yı sahaya sürdü. Üstelik orta alanın dünkü en çalışkan ismi Hasan’ı oyundan alarak. Rakibin kapandığı, Yattara’nın etkili top taşımaya başladığı dönemde de Yattara’yı kulübeye çağırdı, Adem’i sahaya sürdü. Bu değişiklik sonrası da Erciyesspor sağ taraftan 2 kez daha etkili geldi, birinde Jefferson başarılı, diğerinde Devran başarısız oldu da fark artmadı.Trabzonspor’da kalıp kalmayacağına ne kendisinin ne de yönetimin karar veremediği Boşnak Hoca’nın haftalardır takıma zarar veren ve dün tavan yapan uygulamalarını “basit bir teknik adam yanlışlığı” diye geçiştirmek, Trabzonspor’da bazı gerçeklerin üzerinin örtülmesi anlamına gelir ki bu durum, bundan sonrası için daha büyük hayal kırıklıklarına neden olabilir. Trabzonspor’da futbolcuya dayalı düzen devam ediyor ve “Savaşçı!” Hodziç’in de maalesef bu durumu engellemeye gücü yetmiyor.
‘’Kritik kararlar arifesinde‘’
İyi niyetlerinden asla şüphe etmediğimizi söyleyelim. Ama şu an için üzülerek gözlüyoruz ki, Trabzonspor Yönetimi, bunları sağlıklı biçimde değerlendirecek bir kararlılık gösteremiyor.-Kim bilir belki yanılacağız ama uyarımızı da yapalım!PROFESYONELLER BİR BİR GİDİYOR, YERLERİ?Bugün için bizde oluşan karamsar tablonun nedenleri şöyle sıralanabilir: Çok kritik dönemde görev yapan ve camiada kurumsallaşmanın mihenk taşını oluşturan profesyoneller bir bir gidiyor. Son yolcu Genel Müdür Burak Gürdal. Cenk Ergün’ün, Tayfun Erpek’in, Burak Gürdal’ın önemli görevleri vardı ve hadi Gürdal için zaman olmadı- henüz diğerlerinin yerine atamalar yapılmadı. Özellikle borsa sürecini izleyebilecek, gidenlerin cv’si incelendiğinde onları aratmayacak teknik bilgilerle donanımlı, spor dünyasını yakından tanıyan, UEFA FİFA nezdinde kulüp adına çalışma yapabilecek, tasarrufta bulunabilecek kapasitede kişi ya da kişiler bulunmalı. Bunlar ahbap çavuş ilişkileriyle yürütülecek işler değil.STADYUM İÇİN HER KAFADAN BİR SES ÇIKIYORBu yönetim, stadyum konusunda yapacağı çalışmalarla kulüp tarihine bir anlamda imzasını atacak. Bu olumlu mu, olumsuz mu olacak, bekleyip göreceğiz. Ancak bu konuda çok çelişkili açıklamalar yapılıyor. Bir gün bakıyorsunuz Trabzonspor’un, maçlarını nerede oynayacağı arayışı söz konusu. Bir diğer gün, “Ya şampiyonluk, ya stadyum projesi” gibi anlamsız bir ikileme sokuluyor taraftarlar. Kimileri, “Stadyum onarılsın” diyor. Bir başka öneri, “Yıkılsın, yeniden yapılsın” şeklinde. “Mevcut stadyum kullanılsın, başka bir mevkide yenisi yapılsın” diyenler çoğunlukta. Ama daha önce de söyledik, bu iş tek başına verilecek karar değil. Şehrin dinamikleri dikkate alınsın, camianın önde gelenlerinin fikirleri sorulsun. “Trabzonspor’un geçici de olsa bir başka şehirde maçlarını oynaması bu kurumu da şehri de küçültür” görüşü hakim. Sanal ortamdaki oylamaların sonuçlarına tepki büyük. O halde yapılacak iş; maçlara burada devam. Yenisi için Söğütlü’deki Olimpik Stadyum projesini hayata geçirmek. Bittikten sonra da Avni Aker’in yerini kalıcı ekonomik kaynaklar için kullanmak.TEKNİK DİREKTÖR BELİRSİZLİĞİ KAOS YARATIRTeknik Direktör konusunda da çelişkili açıklamalarla kafalar karıştırılıyor. Halilhodziç ile “devam tamam” kararının doğru ya da yanlış zaman geçirilmeden verilmesi gerekiyor. Belirsizlik kadroda zafiyete yol açar. Futbolcunun da, Halilhodziç’in de kafası karışık. “Teknik direktörden gizli olarak transfer çalışmalarını yürütüyoruz!” açıklamasının hemen ardından, “Onunla devam edeceğiz!” dendi. Şimdi de Gençlerbirliği maçı bekleniyormuş. Neden Gençlerbirliği maçı? Halilhodziç ise o. Ama değilse ve kimde karar kılınacaksa acele edilmeli, gelecek sezonun planlaması yapılmalı. Tabi büyük hedefler düşünülüyorsa.YILDIZ ALMAK YILDIZ GÖNDERMEKSon günlerde inceden inceye Fatih Tekke, Gökdeniz Karadeniz polemikleri yaşanıyor. Bu futbolcuların gönderilmeleriyle ilgili sanki zemin hazırlanıyor iddiaları var. Önce şunu söyleyelim: Hiçbir futbolcu vazgeçilmez değildir. Dolayısıyla bu iki futbolcu da. Ama yönetim bu oyuncuları elden çıkarmayı göze alabiliyorsa alternatifleri mutlaka olmalı. Paralı başkan, “Yıldız alma” sözü verdi de iki adayın toplamından fazla oy aldı, yıldız göndermek için değil, unutulmamalı.