Arama

Popüler aramalar

Kalmalı mı, gitmeli mi?

Abone OlGoogle News
Haberin Devamı

Yönetim Kurulu’nun kafası karışık. Başkan ve ekibinin onunla ilgili, yaşama geçirilecek düzeyde olgunlaşmış bir fikri şimdilik yok. “Bugün yarın” ikileminin nedeni bu. Başkan ve bazı yöneticilerin bazen, “Kendi gitse de sorumluluk üzerimize kalmasa!” bazen de “Sonuna kadar arkasındayız!” şeklindeki çelişik beyanlarının da. Kendiliğinden gitse iş kolay; önümüzdeki sezon beklentilere karşılık verecek düzeyde bir isim bulunamazsa, “Ne yapalım durmadı adam, seçeneğimiz yoktu!” denilecek. Haksız da değiller hani!Futbolcu cephesinde durum daha da karışık. Çalışmayı seven için sorun yok. Sıranın kendine geleceğini biliyor. Ancak, son dönemdeki bazı uygulamaları, bildiğimiz özellikleriyle çelişmedi değil. Yani hak edenden çok, sözü geçen kişilere öncelik tanınması gibi Trabzonspor’da her daim sıkıntı yaratan bir anlayışın kurbanı olduğu şeklindeki kaygılar haklılık payı kazandı. O zaman da çalışmayı fazla sevmeyen futbolcu açısından da sorun kalmadı demektir. Geldiği günlerdeki gibi, ülke insanının yapısının bilememekten kaynaklanan yanlış söylemlerle futbolcuları toplumun önüne atma gibi bir durum da şimdi söz konusu değil. Kadroda oylama yapsanız “kalsın” oranı yüzde 80’leri aşar ki, büyük bir oran. Kalan yüzde 20 herkes için söz konusu.Tribünler çok net biçimde bölünmüş. Son dönemde ciddi ıslıklamalar, hoşnutsuzluklar gözleniyor. Taraftar sitelerinde de “gitsin kalsın” diyenlerin birbirlerine net üstünlükleri yok. Kadroyla sürekli oynama ve oyuncu değişikliklerindeki tercih-zamanlama gibi konularda tribün baskısına yenik düştüğü izlenimi kuvvet kazandı.Medyayla, kazandığı sürece barışık. Kaybettiğinde hedefi artık futbolcu değil medya. Kaybettiğinde basın toplantılarına çıkmama gibi yanlışları, eleştirileri kasıtlı bulma gibi şark kafalılara özgü yanılgıları arttı. “Kalmalı!” diyen yok gibi. Çok net “Kesin gitmeli!” diyen deBizim fikrimize gelince; her şeye rağmen kalmasının artıları, eksilerinden fazla olacaktır. Birinci gerekçemiz şu: Bir kulübün kalıcı ve uzun vadeli başarısının olmazsa olmaz koşullarından biri idari ve teknik yönetimlerde istikrardır. Trabzonspor’da son yıllarda başarıyı engelleyen en büyük faktör budur. Trabzonspor’da acilen “İdari ve teknik adam öğüten değirmen” imajı silinmelidir. Yoksa bırakın sezon başını, daha çok ara transferde 9 futbolcu gönderip 8 futbolcu alır ve adına “yeniden yapılanma” denilir. Her yeni teknik direktör atamasından sonra, aynı sezon için iki de yedeğini belirlemek zorunda kalınır. İkincisi; şu an takımı en iyi tanıyan, eksiklerini en iyi bilen teknik adam Halilhodziç’tir. Evet, son dönemlerdeki uygulamalarında farklı fikirlere sahip olsak da, hakkını verelim teknik adamlık kariyerine sözümüz asla olamaz. Kısa vadede ondan daha iyi bir yabancıyla birliktelik hem zor hem de külfetli olacaktır. Yerlinin ise iyisine “istemezükçüler!” karşı çıkar, vasatını da elbirliğiyle iki günde yeriz.