‘’Fenerbahçe'nin golü iptal edilmemeliydi‘’
42. dakikada Tolgay’ın kaleye atılan şutu eliyle kesmesi net penaltıydı. Hakem göremedi ama VAR pozisyonu atlamadı. Kaleye atılan şutlar elle kesilmişse, her zaman sarı kartı gerektirir. Dolayısıyla Tolgay’ın kırmızı kartı da doğruydu. 50. dakikada Fenerbahçe’nin golü faul gerekçesiyle iptal edildi. Muriç’in kolları rakibinin üzerinde ama rakibini çekmiyor, itmiyor, tutmuyor. Bence gol kararı verilmesi çok daha doğru olurdu. Ozan Tufan atılmalıydı Zorbay Küçük emin adımlarla ilerliyor ve Türkiye’nin sayılı hakemlerinden birisi olacak. Sakin ve kararlı tutumuyla dikkat çekiyor. Ancak dün akşam Ozan Tufan’a tahammül etmesini yadırgadım. Bir hakeme hiçbir oyuncunun bu denli saygısızlık yapma hakkı yoktur. Burada Ozan’nın kırmızı kart görmesi çok daha doğru olurdu.
‘’Sedat'a yapılan net penaltıydı‘’
Arda Kardeşler, son haftalarda şahit olduğumuz “Kurallara göre değil beklentiye göre maç yönetimi” tavrını devam ettiren bir yönetim gösterdi. Her şey bir tarafa.. Penaltıyı verirsiniz/vermezsiniz, kırmızı kartı atlarsınız... Bir maçın sonuna eklediğiniz süreyi hesaplayamamak ne demek? İki seçenek var: Ya hesaplamayı bilmiyorsunuz demektir ya da maç bir an önce bitsin niyetindesinizdir. Başka bir seçenek yok!
Normal düşmüyor...
Maçta en kritik dakika, 38. dakikaydı. Sedat yerde kaldı, hakem aldatmadan sarı kart gösterdi. Pozisyonu dikkatli izlediğimizde görüyoruz ki Karius kayarak gelirken, dizi ile Sedat’ı bozuyor. Bu temastan sonra Sedat normal düşmek yerine, düşüşünü biraz süslemek istiyor. Hakem de bu düşüşe aldanıyor, asıl darbeyi kaçırıyor. Bırakın aldatmayı, pozisyonda penaltı kararı en doğru karar olurdu.
Verilenler doğruydu
Maçta verilen iki penaltı ise doğruydu. Faty’nin müdahalesi de Vida’nın müdahalesi de penaltıyı gerektiriyordu. Aynı zamanda bu oyuncular sarı kart görmeli. Bu ihlali gören bir hakem bu kadar net sarı kartları neden göstermez anlayamadım. Aynı şekilde oyunun hemen başında 1. dakikada Rodriguez’in Vida’ya, 25. dakikada ise Lens’e yaptığı faullerde, faulü çalıp kartını göstermediği gibi... Neticede sahadaki yönetim, bir FIFA hakemi için kabul edilebilir seviyede değildi.
Duracağı yeri bilmeli
Neticede sahadaki yönetim bir FIFA hakemi için kabul edilebilir seviyede değildi. 14. dakikada Burak ile Arda Kardeşler arasında ceza sahasında yaşanan çarpışma bu tezi doğrular nitelikteydi. Hakemin nerede duracağını bilip, bir oyuncunun koşu yolunu bu şekilde kapatmaması gerekir.
‘’Hakem atamaları isyana göre!‘’
25. hafta atamalarında dikkatimi çeken husus şu: Geçen hafta hakem olarak görev yapan 9 hakemin 6’sı bu hafta tekrar düdük çalacak, diğer 3’ü de VAR masasında olacak. Geçen hafta VAR’da olan 9 hakemin 3’ü Süper Lig’de düdük çalarken, diğerleri de yine değişik görevler alacak. Yani geçen haftanın 18 hakemi de tekrar bu hafta görev başında olacak. Normal şartlarda, bunun anlamı MHK penceresinden şudur: “Geçen hafta görev alan tüm hakemlerimiz üstün başarı gösterdiler ve bu hafta da tamamına tekrar görev vererek bu isimleri ödüllendirdik!”
Büyük garabet
Neresinden bakarsanız bakın büyük garabet bu... 9 maçın hiç birinde de mi tek kusur yoktu? Hepsi mi sorunsuzdu? Verilen tüm penaltılar, gösterilen tüm kartlar doğru muydu? Tabii ki hayır! Anlaşılıyor ki son düzlüğe girerken MHK tüm atama kriterlerini rafa kaldırdı. Ödül/ceza yok! Artık MHK’nin tek düşüncesi var: Her maça bir hakem, 1 VAR atayalım. Atanan isimlere takımlardan ses çıkmasın. Tecrübe olarak maça uygun bir isim olsun! Performansı yetersiz de olsa olur, bakarsın bu hafta iyi maç yönetir!
Aydınus nerede!
Onca hata yapan hakem varken; 2 hafta önce Beşiktaş-Trabzonspor maçını yöneten Aydınus’un hala hakem olarak görev almaması dikkatimi çekti. Genelde başarılı maç çıkartan Aydınus, Sörloth-Atiba mücadelesinde faul çalınmadığı gerekçesiyle eleştirilmişti. Geçen hafta 10’a yakın kart hatası yapan hakem bu hafta görev yapacaksa ve Aydınus bekleyecekse; o halde atamaların takımların isyanına ve sesinin gürlüğüne göre şekillendiğini de söyleyebiliriz.
‘’İptal doğru, kartlar yanlış!‘’
Dün akşam oynanan maç, diğer Trabzonspor-Fenerbahçe maçlarına oranla daha sakin ve problemsiz geçti. Hakemi zorlayacak pozisyonlar yaşanmadı, hakem kritik kararlar vermek zorunda kalmadı. Hakemin, maçın hemen başında Sosa’nın Falette’e yaptığı faulü hoş görmesi kabul edilemez. Sosa dizini bilinçli şekilde öne doğru çıkartarak, rakibi Falette’e sınırları zorlayan bir faul yaptı. Kartın rengi turuncuydu... Minimum sarı olmalıydı ama Uğurlu kart göstermemeyi terci etti. 12’de Nwakaeme’nin Tolgay’ın yüzüne gelen kol darbesi de sarı kart gerektirirdi, hakem oralı olmadı.
Gol iptali doğru
51’de Trabzonspor’un golünün ofsayt gerekçesiyle iptali doğruydu. Topun Nwakaeme’ye Fenerbahçeli oyuncudan sekerek gelmesi kafaları karıştırmasın. Kaleye giden şutları kurtarmak için yapılan hamle sonrası, topun hücum oyuncusunun önüne düşmesi, ‘savunmadan gelen top’ sayılmaz! Kalecinin kurtardığı top gibi kabul edilir. Dolayısıyla gol iptali doğru...
Var’a şans vermeliydi!
77’de Sörloth’un golü faul gerekçesiyle iptal edildi. Pozisyonun tekrarını yayıncı kuruluş maç sırasında göstermedi. Faul var/yok bir şey diyemem ama hakemin ne olursa olsun düdüğü geciktirerek, VAR’a bir şans vermesi gerekirdi.
‘’Uğurlu bile lüks‘’
Deniz Çoban, Trabzonspor - Fenerbahçe maçına atanan Yaşar Kemal Uğurlu’yu değerlendirdi.
Aşağı yukarı her yazımda, her katıldığım programda aynı şeyleri söylüyor, benzer cümleler kuruyorum. Üst üste gelen lig ve kupa maçları, sıkışan lig, zorlaşan fikstür, yıpranan hakemler; MHK’nin işini hayli zorlaştırıyor. Tecrübesi o maç için yeterli, performansı yüksek ve maça en uygun hakemi bulup atamak, MHK için artık lüks oldu. Tecrübe ve yeterli performans düzeyi artık ikinci planda. Dolayısıyla bu önemli maça atanan yaşar Kemal Uğurlu deneyim olarak da performans olarak da bu maça çok uygun görünmüyor ama bu maça Uğurlu’yu atamamış olsanız -ligin kalan haftalarını da düşünmek zorundasınız- yerine atayacağınız başka alternatifinizin olmaması Türk hakemliğinin çıkmazını gösteren bir örnek olarak ortada duruyor.
‘’Penaltıyı atladı‘’
Yazarımız Deniz Çoban, Trabzonspor - Çaykur Rizespor maçının hakemi Abdulkadir Bitigen’in kararlarını değerlendirdi...
45’te top Rizeli Oğuz’un eliyle buluştu. Bu yıl kural kitabına eklenen ifadeye göre: ‘El/kol seviyesi, omuz seviyesinin üstündeyse/aşıyorsa; elle oynama kararı verilir.’ Burada Oğuz’un eli omuz seviyesinin üzerindeydi. Karar penaltı olmalıydı. 76’da Nwakaeme’nin düşürüldüğü pozisyon penaltıydı. Hakem doğru karar verdi.
80’de Rizespor golünden önce top Moroziuk’un eline temas ettiği için gol iptali doğruydu. 90+1’de Oğulcan’ın şutunda, Mikel’in pazı kısmına çarpan topta VAR müdahalesiyle penaltı verildi. Mikel’in kolunun doğal konumda olup olmadığı tartışılır, karara saygı duyulur ama bu şekilde sana göre bana göre olan pozisyonlarda VAR müdahalesi gereksizdir. Burada penaltı kararı veriliyorsa sarı kart kaçınılmazdır.
‘’Avrupa'dan uzaklaşıyoruz!‘’
Dün akşam oynanan maç, Türk hakemliğinin Avrupa hakemliğinden yavaş yavaş nasıl uzaklaştığını gösteren güzel bir örnekti. Maç içerisinde hakemi zora sokacak pozisyon yaşanmadı. Kritik ceza sahası pozisyonları olmadı.
Buna rağmen hakem gösterdiği/göstermediği kartlarla ve çaldığı/çalmadığı faullerle oyuncuları hayli sinirlendirdi. Hakemin maçı bitiriş şekli ise tam bir acemilik örneğiydi. Biriken stres orada tepkiye dönüştü ve ardı ardına kırmızılar çıktı.
Dersler çıkartmalı
Çıkan kırmızı kartlara itiraz etmiyorum ancak yaşananların bu noktaya gelmesinde hakemin sebep olduğu konular vardı. 59’da Antalyaspor’un galibiyet golünün geldiği free kick öncesi Falette’nin, Jahovic’e faulü gerektirecek bir teması yoktu. Şansalan, bu maçı dakika dakika izleyip dersler çıkartmalı. Yoksa bu tarz hakemlik onu sadece Türkiye’de idare eder, Edirne’den öteye geçemez.
‘’Sonuca etki etmedi‘’
Özkahya Avrupa’daki kategorisi itibariyle, Türkiye’nin ilk 3 hakeminden biri konumunda. Fakat son yıllarda yaşadığı sakatlıklar, atletik test başarısızlıkları, sahada ve VAR masasındaki kötü performansları onu hayli geriye itti. Dün akşamki maç zor geçmeye aday bir maçtı. Özkahya’nın kart hataları ve faul değerlendirme yanlışları oldu ancak sonuca etki edecek bir hata yapmadı. Beşiktaş, 23. dakikada Nkoudou, 53.dakikada Gökhan ile penaltı bekledi. Bu pozisyonlarda hakemin devam kararları doğruydu.
482 gün sonra...
85. dakikada Burak’ın şutunda top Caulker’in koluyla buluştu. Top her ne kadar Caulker’in ayaklarından sekerek gelse de Alanyalı oyuncu dikkatsiz ve dağınık, kollarını kendine avantaj sağlayacak şekilde kullanarak topu eliyle oynadı. Bence penaltı kararı doğruydu. Son düdük çalındığında; tam 482 gün sonra Beşiktaş maçına çıkan Özkahya, sonuca tesir etmeyen bir maçı tamamlamış oldu.