Arama

Popüler aramalar

‘’Hakemliğin en büyük devrimi: VAR!‘’

Bu günlerde futbolun 100 yılı aşan tarihindeki en önemli değişim yaşanıyor. Hakemlerin basketbol, rugby, Amerikan Futbolu’nda olduğu gibi görüntüleri izleyerek karar vermelerinin önü açılıyor. Uluslararası Futbol Birliği Kurulu (IFAB) 5 Mart 2016’da Galler’de yaptığı toplantıda tartışmasız devrim niteliğinde olan bu kararı onayladı. Video Yardımcı Hakem (Video Assistant Referee-VAR) uygulamasının denenmesine onay verdi. Deneyler önce ‘çevrimdışı’, daha sonra ‘yarı-çevrimiçi’ ve nihayet ‘çevrimiçi’ olarak yapılacak.

Sistem nasıl işleyecek

Çevrimdışı deney: Stadyumlara sistem kurulacak. Video tekrarlarını kullanma, değişen maç içi olaylara adapte olma çalışmaları yapılacak. Hakemle hiçbir şekilde iletişime geçilmeyecek.
Yarı çevrimiçi deney: VAR’lar pozisyon tekrarlarını kullanarak tespitte bulunacak. Kulaklıkla hakemle iletişime geçebilecek ancak hakemin kenara gelip görüntü izleme şansı olmayacak.
Çevrimiçi deney: VAR sisteminin tüm yönleri (hakemin pozisyon izlemesi dahil) test edilebilecek.

Fazla ilgi görmedi

Sistemle ilgili ilk çalışma 20 Mayıs 2016’da Hollanda’da yapıldı. Türkiye’den Bülent Yıldırım ve o dönem MHK üyesi olan Hakan Özkan toplantıda ülkemizi temsil etti. Toplantı sonunda 200’ün üzerinde ülke federasyonundan sadece 6’sı (Avusturya, Brezilya, Almanya, Hollanda, Portekiz, ABD ) sistemi ‘çevrimdışı’ denemeyi kabul etti. Belli ki; ülke federasyonları sistemin gelecek vadettiğine inanmamışlardı.

Deneyenler, verileri paylaştı

Sistemle ilgili ikinci toplantı 19-21 Temmuz tarihlerinde ABD’de yapıldı. İlk toplantının aksine katılım çok azdı. Türkiye’den katılım olmadı. Bu toplantıda bir hazırlık maçında ilk kez sistem ‘çevrimiçi’ olarak denendi. Sistem üzerinde ‘çevrimdışı’ denemeler yapan 6 ülke de elde ettikleri verileri katılımcılarla paylaştılar. New Jersey Red Bull Arena’da yapılan bu toplantıda elde edilen sonuçlar ve geri bildirimler fazlasıyla ikna edici olmalı ki; IFAB 1 Eylül’de oynanacak İtalya-Fransa hazırlık maçında sistemi “yarı çevrimiçi” deneme kararı aldı ve bu kararını uyguladı. Maç bitiminde katılımcılar sistemi deneyecek bir pozisyon olmadı diye düşünürken, maçın hakemi Björn Kuipers’in açıklamaları düşünceleri terse çevirdi.

Kuipers fazlasıyla yararlandı

Kuipers, “Maçın henüz 4. dakikasında Rossi’ye yapılan faulde, İtalyan oyuncular Fransız Sidibe’ye kırmızı kart göstermem için itiraz ederlerken, VAR’dan sarı kartın yeterli olduğu uyarısını aldım ve oyuncuya sarı kart gösterdim. İkinci yarıda Rossi’nin kafa şutunda top Fransız Kurzawa’nın elinden mi, göğsünden mi döndü tam fark edemedim. VAR’dan yardım istedim. Top bu sırada taca çıkmıştı. 9-10 saniye gibi kısa sürede penaltı olmadığını öğrendim ve oyunu devam ettirdim” sözleriyle deneyimini paylaştı. Kuipers’in bu açıklamaları sistemin başarısına işaret ediyordu. Oyunun hızını bozmadan yardımlaşma sağlanmış üstelik izleyenler bunun farkına bile varmamıştı.

VAR’a ilgi artıyor

FIFA Başkanı İnfantino maç sonunda sistemin başarısından söz eden açıklamalar yaptı. UEFA Hakem Şefi Collina bizzat video odasında testi yakından takip etti. İlk başlarda mesafeli yaklaşılan sisteme, yapılan uygulamalar sonrasında artık en üst düzey kişiler tarafından sahip çıkılıyor. Maçtan sonra aynı denemenin 15 Kasım 2016’da oynanacak İtalya-Almanya hazırlık maçında tekrar yapılmasına karar verildi. Şartlar olgunlaşır ve gerekli alt yapı oluşturabilirse Japonya 2016 Dünya Kulüpler Şampiyonası’nda sistemin kullanılabileceği açıklandı.

07 Eylül 2016, Çarşamba 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Penaltı haklı, Strinic atılmalıydı‘’

Maçın hakemi Szymon Marciniak, henüz 5 yıllık FIFA hakemi. Euro 2016 Finalleri’nde düdük çalmıştı. Yakın zamanda açıklanan 2018 Dünya Kupası aday kadrosunda da kendine yer buldu. Maç içinde Hırvatistan Milli Takımı lehine çaldığı penaltı düdüğünde haklıydı. İsmail Köybaşı bir savunma oyuncusunun yapmaması gerekeni yaptı ve ceza sahası dışına doğru top süren Modric’i dikkatsizce düşürdü.

Anlamadığım konu ise hakemin sarı kart göstermemek için gösterdiği çaba idi. 55. dakikada Strinic, Şener’i kolundan çekerek düşürdü. Hakem sadece faul verdi. Aynı oyuncu 83.dakikada bu kez dirseğiyle Şener’in yüzüne haksız bir müdahalede bulundu. İki pozisyonda da tartışmasız sarı kart olmalıydı. Hakem bu sarı kartları gösterse Strinic 90 dakikayı tamamlayamadan, oyundan kırmızı kartla atılacaktı.

06 Eylül 2016, Salı 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Gündemde hakemler yok‘’

Süper Lig’in ilk iki haftasını geride bıraktık. Sezonun henüz başı... Kamuoyundaki ortak kanı; hakemlerin se zona iyi başladıkları yönünde...

Ancak bir Türkiye gerçeğini gözden kaçırmayalım. Kamuoyunun başarı ya da başarısızlık algısı; maça, maçın oynandığı haftaya, kaçan galibiyetin önemine, hataya maruz kalan takıma göre çok farklılık gösteriyor. Bugün üzerinde dahi durulmayan bir ofsayt hatası, son haftalarda şampiyonluğu veya küme düşmeyi ilgilendiren bir maçta yaşandığında “Bu hakemlerle bu lig bitmez!” naralarının sebebi olabiliyor.

İlk iki haftada hakem hatası olmadı mı? Tabii ki oldu. Hücum oyuncusu topu elle düzeltip gol attı mesela... Ofsayt olması gereken pozisyon, hakemler tarafından devam ettirilince, kaleci kırmızı kart gördü, takımı 60 dakika 10 kişi oynamak zorunda kaldı. Verilmeyen penaltı da var, yanlış verilen penaltı da...

Yakın zamana kadar yöneticilerin telaşı vardı! Transfer kovalıyorlardı... Teknik direktörler oyuncu tercihlerine kafa yoruyor... Futbolcular henüz stres ve gerginlik düzeyine ulaşmadılar... Seyirciler hâlâ tatil modundan çıkamadılar... Yorumcular şimdilik maçlara tam olarak yoğunlaşmış görünmüyorlar, transfer tartışmaları hâlâ popüler...

Diyeceğim o ki; futbol gündeminde hakemler şimdilik son sırada. Gönül ister ki hep böyle olsun ama biliyorsunuz “Huylu huyundan vazgeçmezmiş.” Bizim yöneticilerimiz ve teknik kadrolarımız şu “meşguliyetlerinden!” bir kurtulsun, maalesef sıra hakemlerimize yine gelecektir.

İlk haftadan moral bozmayın

Lig yeni başladı ama gördüğüm kadarıyla hakemlerin büyük bölümü moralsiz. Sebep ise ilk iki hafta yapılan görevlendirmeler. Atama önemlidir; titiz davranmak, kılı kırk yarmak, birçok hususu bir arada değerlendirmek gerekir. Her hakem atamalardan anlam çıkarır. Şu an görevde olan birçok hakem, atamaların onlara güzel şeyler fısıldamadığını düşünüyorlar.

Birkaç örnek vereceğim;

Daha ilk haftadan Danimarka’nın Haderslev kentinde perşembe akşamı maç yöneten Hüseyin Göçek’e cumartesi akşamı Trabzon’da maç verildi. İki maçın arasında 48 saatten daha az bir süre vardı. Göçek bir uçuşunu kaçırsa ya da bir uçağında gecikme olsa yardımcılarıyla birlikte maça yetişemeyecekti.

Savaştan haberimiz mi yok!

25 gün süreyle Brezilya’da Rio Olimpiyatları’nda görev yapan Çakır, Salı günü ülkeye döndü. Perşembe günü Konya’ya uçtu. Haftanın en erken oynanacak cuma maçına (Konyaspor-Beşiktaş) atanmıştı. Bu iki atamaya bakıp; şu an ilk iki hafta görev alamamış bütün hakemler şöyle düşünüyor: “Başka hakem mi yok? MHK bizim hakemliğimize mi güvenmiyor?” Haksız da sayılmazlar hani.

Diğer bir konu;

Daha ilk haftalardan Süper Lig’in oldukça tecrübeli yardımcı hakemleri 1. Lig maçlarında görevlendirildi. Hatta içlerinden biri FIFA kokartlı... Ayrıca önceki yıllarda Süper Ligde düdük çalmış hakemleri 1.Lig’e 4. Hakem olarak atamak gibi bir uygulamaya başlandı.

Neden generallik yapmış birini, tabur komutanı olarak görevlendirmeye çalışıyorlar ki? Hiç anlam veremedim. Savaş çıktı da haberimiz mi yok. Bismillah! Daha ligin başı...
Erol Ersoy, Metin Tokat, Murat llgaz gibi, şimdiki jenerasyona yakın isimler var kurulda. Hakemlerin şu an ne hissettiklerini en iyi onlar bilirler. Namoğlu’nu bu konuda uyaracaklarını tahmin ediyorum.



03 Eylül 2016, Cumartesi 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Oyumuzun rengi belli‘’

Özel milli maç organizasyonlarında ev sahibi ülke; dilediği ülke federasyonundan hakem talep ediyor. Böyle bir uygulama var. Bizim ülke federasyonu olarak Slovenya Futbol Federasyonu’ndan talepte bulunduğumuz aşikâr… Biliyorsunuz 14 Eylül’de Atina’da 3 aday UEFA başkanlığı için yarışacak. Hollanda, İspanya futbol federasyonu başkanlarıyla birlikte, Slovenya Futbol Federasyonu Başkanı Aleksander Ceferin de adaylar arasında. Hatta otoriteler favori adayın Ceferin olduğunu iddia ediyorlar. Seçimlerden önce Türkiye Futbol Federasyonu’nun böyle bir tercihte bulunması; desteklediği adayı dolaylı yoldan ilan etmesi olarak algılanabilir.

Maçın Sloven hakemi Damir Skomina yakın zamanda EURO 2016’da görev yaptı. Çeyrek finalde düdük çaldı. Aslında turnuva performansını etüt ettiğinizde çeyrek finali yönetecek performansı gurup maçlarında gösterememişti. Ülkesinin federasyon başkanının UEFA adaylığı onun için kuvvetli bir rüzgâr olmuştu. Ayrıca yakın zamanda FIFA’nın açıkladığı 2018 Dünya Kupası aday hakem kadrosunda da kendisine yer buldu.

Dünkü oynanan maç takımlar gibi Skomina için de, gurup maçları öncesi hazırlık niteliği taşıyordu. Bu tür maçlarında alıştığımız üzere hakem kartlarını kullanma konusunda cimri davrandı. Bu durum kabul edilebilir ancak yaralayıcı ve sakatlık doğurabilecek müdahaleler için bu düşünceyi kabul etmiyorum. Bu yüzden; ilk yarının son dakikasında Yuri Zhirkov’un maçın tek sarı kartını gördüğü pozisyonda Şener’in baldırına; yaralayıcı, sakatlayıcı şekilde ayak tabanıyla bastığı pozisyonun kırmızı kartla cezalandırılması gerekirdi.
69.dakikada Mehmet Topal’la kazandığımız golün ofsayt gerekçesiyle iptalinin doğru olduğunu da ayrıca belirtmekte fayda var.

01 Eylül 2016, Perşembe 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Kjaer'den önce Stoch'a faul var‘’

Maçın hakemi Serkan Çınar, oyuna kontrollü ve dengeli başladı. Kırmızı kart pozisyonuna kadar faullerde belli bir standardı yakaladı. Maçın başında oyuncuların centilmence tutumları da hakemin işini kolaylaştırdı. 20. dakikada Deniz Türüç’ün rakibine yaptığı ve sarı kart sınırlarını fazlasıyla zorlayan harekette kişiliğini kullanarak kart göstermemesi ve oyuncuyu uyarması tam yerinde bir davranıştı. Çünkü bu dakikaya kadar oyunda bu tür sertlikler olmamıştı. Ne var ki; 38. dakikada yaşanan iki pozisyon maçın gidişatını ve bu olumlu havayı tamamen değiştirdi. Topla birlikte hücuma çıkan Stoch, ceza sahasına gireceği sırada kendisine yapılan hareket sonucu topu kaybetti. Burada Stoch’a yapılan hareket faulü gerektiriyordu, ancak Çınar maçı devam ettirdi.

Pozisyona uzaktı...

Akabinde Kayserispor’un hızlı hücumu başladı. Hakem de kontra atağa yetişmek için hızlandığı sırada, top süren Deniz’in koşu yolunu tıkamamak için durmak zorunda kaldı. Sonrasında Deniz’in uzun ve derinlemesine pasında Welliton yerde kaldı ve hakem Çınar pozisyonu değerlendirmekte güçlük çekecek kadar uzaktaydı. İlk etapta düdüğünü çalmadı. Belki arkadaşlarından yardım bekledi ve aldığı yardıma göre karar verdi. Belki de yardım gelmeyince kendisi gecikmeli olarak karar verdi. Ne olduğunu bilemeyiz ancak kararın gecikmeli ve tereddütlü verildiği çok açık.

Welliton kolay düştü

Benim yorumuma göre temas basitti, ortada bir pozisyondu. Kjaer, Welliton’un omzuna elini koymuş ve onun pozisyonunu bozacak şekilde aşırı bir teması olmamıştı. Welliton’nun kendisini kolay yere bıraktığını düşünüyorum. Her şeye rağmen bu pozisyon özelinde çaldığı faule saygı duyuyorum ve onu eleştirmiyorum. Ancak çok değil, pozisyondan 30 saniye kadar önce Stoch’a yapılan müdahale ile Welliton’a yapılan müdahaleleri karşılaştırınca ortaya ciddi bir tutarsızlık çıkıyor. Welliton’a yapılan faul ise Stoch’a yapılan yüzde 100 faul olmalıydı. Hakemin bariz gol şansı değerlendirmesine gelince; Burada faulü çalıyorsanız kırmızı karttan başka yol yok. Çünkü Welliton topa hâkimdi ve yerde kalmazsa kaleciyle karşı karşıya kalacaktı. Sağdan gelen Skrtel’in, ona yetişme şansı yoktu.

29 Ağustos 2016, Pazartesi 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Doğruluk oranı yüksekti‘’

FIFA kokartlı Hüseyin Göçek sezonu geç kapatıp, erken açan hakemlerimizden. Euro 2016 ’da Cüneyt Çakır’ın ilave yardımcı hakemliğini yapan ve Avrupa Kupaları ön eleme maçlarında görev alan Göçek; geçtiğimiz hafta da Trabzonspor- Kasımpaşa maçındaydı. Sezonu erken açmasından dolayı; sezon başı tedirginliği üzerinde yoktu. Sahanın en diri adamı Göçek’ti. Maçın başından sonuna kadar kontrolü elinden bırakmadı. Sadece kendisine ihtiyaç duyulduğunda ortaya çıktı. Çaldığı düdüklerde doğruluk oranı çok yüksekti. Oyuncuların saygısını kazandı ve bu durum onun işini fazlasıyla kolaylaştırdı.

Oyuncular centilmence oynadı

Gergin geçmeyen maçta, oyunu akışına bıraktı, avantaja önem verdi. Oyun süresince herhangi bir kart hatası yapmadı. Elini bir kez cebine attı. Galatasaray’dan Carole’e sarı kart gösterdi. Net ve tartışmasız bir karttı. Carole, Rodallega’nın ayağına basmıştı. Galatasaray’ın beraberlik golü öncesi Selçuk-Rodallega mücadelesinde; Selçuk’un Rodallaga’ya faulü gerektirecek bir
teması olmamıştı. Hakem de haklı olarak pozisyonu devam ettirdi. Dolayısıyla Galatasaray’ın golünde tartışılacak bir durum yoktu. Hakemi zorlayacak önemli pozisyonların yaşanmadığı, oyuncuların centilmence mücadele ettiği maçta; Göçek ve ekibi tartışmalardan uzak bir yönetim göstermiş oldular.

28 Ağustos 2016, Pazar 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Necip ilk yarıda atılmalıydı‘’

Çakır, maç içinde çıkardığı kartların hepsinde haklıydı. Ancak ikinci yarıda 2. sarı karttan kırmızı gören Necip Uysal’ın, ilk yarıda Bajic’in yüzüne koluyla yaptığı hareketten atılması gerekirdi.

Seyirci desteğini arkasına alan Konyaspor, dengeyi sağladıktan sonra da maçın temposunu düşürmedi. Zaman zaman gergin anlar da yaşandı. Maçın hakemi Cüneyt Çakır, ikili mücadelelerin sıklıkla yaşandığı müsabakada; faul standardını yüksek tutarak, oyunu fazla kesmeme gayreti içerisinde oldu. Sonuçta zevkli ve çekişmeli bir maç izleme şansı yakaladık. Çakır, maç süresince verdiği kararlarda fazlaca çelişkiye düşmedi. Hızlı ve tempolu oynanan maçta doğruları fazlaydı. Oyuncuların kontrolsüz hareketlerine ve kararlarına itiraz eden oyunculara gösterdiği sarı kartların tümünde haklıydı. Yardımcı hakemler ofsayt kararlarında yanlışa düşmediler.

TV’den görebilseydi...

Maçın en çok tartışılan anı; ilk yarının son anlarında Necip-Bajic ikili mücadelesinde yaşandı. Daha önceden sarı kartı olan Necip, topa kafa vurmak için yükselirken, kolunu yana doğru açtığında arkasında kalan Bajic’in yüzüne koluyla temas etti. Çakır pozisyonu görmemiş olacak ki, faul kararı vermeden oyunu devam ettirdi. Çakır, bu pozisyonu televizyonda gördüğümüz şekliyle görse ikinci sarı kartını çıkartabilirdi.

Bilinçli bir şekilde yaptı

Maçın devam eden dakikalarında Necip, ikinci sarı kartı görerek oyundan ihraç edildi. “İkinci sarı kartın tartışılmaması ve yüzde yüz olması gerekir” yorumundan hareketle;

82. dakikada Necip’in, Ömer Ali’nin, “Umut vadeden atağını önlemekten” görmüş olduğu sarı kart, yüzde yüz doğru ve tartışılmaz bir karardı. Necip bilinçli bir şekilde Ömer Ali’nin pozisyonunu bozarak atak başlangıcını önlemişti. Çakır da haklı olarak Necip’i, oyun dışında bıraktı.

27 Ağustos 2016, Cumartesi 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Yıldırım penaltıyı atladı‘’

Maçın tecrübeli ismi Bülent Yıldırım; bu tür maçları kariyerinde çok defa yönetmiş bir hakem. Seyircisiz oynanan ve atmosferi yüksek olmayan bu maç, onu bir pozisyon dışında zorlamadı. Rahat tavırları, oyuncularla iletişimi, atletik performansı bu maçtaki artı yönleriydi... Ne var ki, maçın henüz 4. dakikasında Selçuk’un, Serdar Deliktaş’a hareketini değerlendiremedi ve K.Karabükspor’un bir penaltısını atlamış oldu.

Sarı kart verilmeliydi

Soldan topla birlikte ceza sahasına giren Yatabare’yi takip eden Yıldırım, sağında ve görüş açısının dışında yaşanan Selçuk-Serdar mücadelesini göremedi. Dolayısıyla Selçuk’un Serdar’ı omuzundan çekmesini değerlendiremedi.

Kural yorumuna göre, “Off the ball offence” diye tabir edilen bu topsuz alan ihlalleri için penaltı ile birlikte Selçuk’a mutlaka bir sarı kart göstermesi de gerekirdi. İlave hakem sistemi devam ediyor olsa, ilave hakemi bu pozisyonla ilgili sorumlu tutabilirdik. Maalesef bu sistem geçtiğimiz sezon sonunda uygulamadan kaldırıldı. Her ne kadar zor olsa da; ofsayt hattını takip eden yardımcı hakem de pozisyona katkı sunabilirdi.

Maçın 2. yardımcı hakemi görüş alanında olan bu pozisyonu hakemine iletebilse, hakem ekibi mükemmel bir işbirliğine imza atmış olacaktı. Oyun genelinde tartışılabilecek başka bir pozisyon yaşanmadı. Yıldırım kullandığı sarı kartlarda haklıydı ancak 55. dakikada Kerim Zengin’in Eren Derdiyok’un ayağına bastığı pozisyonda da sarı kartını kullanmalıydı.

İtiraza gerek yok!

Aslında Bülent Yıldırım’ın risk almadan top orta sahadayken maçı bitirmesi gerekirdi. Böylece tartışmaların da önüne geçmiş olurdu. Ancak oyun kurallarına göre eklenecek süre ve bu sürenin ne kadar oynanacağı hakemin takdirindedir.

23 Ağustos 2016, Salı 02:30
YAZININ DEVAMI