‘’Namoğlu kimi kimden sakladı!‘’
Geçtiğimiz Salı günü hakemlere atletik test yapıldı. Testi yerinde takip etmek için gazetemizden bir muhabir görevlendirildi ancak uygulamanın basına kapalı olduğu ileri sürülerek muhabirimiz kapıdan geri çevrildi.
Günümüzde devletler ve kurumlar her geçen gün şeffaflaşıyor. Açıklık ve şeffaflık “güven” kavramının vazgeçilmezi durumunda. Şeffaflığa ihtiyaç duymamak; aslında yolunda gitmeyen, olması gerektiğinden farklı, üzeri örtülmeye çalışılan olumsuz bir durum olduğu algısını kuvvetlendiriyor. Bence bir kurum kendine ne kadar güvenirse, o kadar şeffaf olur. Ne derece şeffaf olursa karşı tarafın güveni de o oranda kazanır.
Şeffaflığı ilke edinmiş olsanız...
Yapılan atletik testle ilgili çok fazla şey duyduk. Testin sağlıklı uygulanmadığı yönünde görüş bildirenler var. Bunları Sayın Yusuf Namoğlu’na sorsak, muhtemelen “Söylentilerin aslı yok, uydurma” diyecektir. Madem öyle neden 22 hakemi de zan altında bıraktınız? Şeffaflığı ilke edinmiş olsanız, açıklama yapmak, izahat vermek zorunda kalmazdınız.
Kim doğruyu söylüyor?
Biliyorsunuz hakemlerimiz hafta arası Riva’da toplanıp; antrenman ve eğitim çalışmalarına katılıyorlar. Rossetti, sözleşmesi gereği ayda bir kez Riva’ya geliyor. Diğer haftalarda eğitimi Namoğlu ve MHK üyeleri veriyor. Eğitimlerde, hakem kararları masaya yatırılıyor. MHK pozisyonlarla ilgili nihai kararlarını hakemlere iletiyor. Geçtiğimiz hafta Rosetti Türkiye’deydi. Hakemlere eğitimi o verdi. Son üç hafta Namoğlu’nun “penaltı” dediği pozisyonlara “değil”; “penaltı değil” dediğine “penaltı” dedi. Namoğlu’nun “sarı” dediğine “kırmızı”; “devam” dediğine “faul” dedi. Hakemler kime inanacağına şaşırdı, kafalar karıştı!
Suçlu hakemler!
MHK işlerin yolunda gitmediğinin farkında. Gergin ve telaşlılar. Hataların sorumlusu olarak da hakemleri görüyorlar. Eğitimdeki konuşmaların satır aralarında hakemleri “korkaklıkla” suçlamışlar, verilen maddi imkânları geri almakla tehdit etmişler. “Biz doğru yoldayız ama hata sizde” demeye getirmişler. Kısaca hakemleri hedefe koymuşlar.
Usta kalem Hıncal Uluç’un yazılarında dile getirdiği bir tespiti var: “Ortalık günlük güneşlikken, kimsenin lidere ihtiyacı yoktur. İnsanlar lider aramaz. Lider krizde ortaya çıkar. Çünkü insanlar o zaman etrafa bakarlar, o zaman sarılacak dal ararlar” der. Maalesef şu anda hakemlerin sarılacağı bir dal yok. Lider; liderliğini unutmuş, suçlu arıyor! Hataları nasıl düzeltirim derdinde değil. “Bu saatten sonra hakemlerin başarısı için, biz çok fazla ümit beslemeyelim” derim.
‘’Basit maçların hakemi!‘’
Maçın hakemi 39 yaşındaki Tamas Bognar 6 yıldır uluslararası düzeyde maçlar yönetiyor. Alt yaş gruplarında yönettiği maçlar dışında, Macar hakemin kamuoyu tarafından sonucu merak edilen ve denk kuvvetlerin oynadığı hiçbir maçta görev yapmışlığı yok.
Hal böyle olunca; yine Türkiye açısından rahat geçeceği düşünülen Kosova maçına da bu isim atanmış. Maçın başından itibaren bugüne kadar neden zorlu maçlarda yer almadığının cevabını Macar hakem kendisi vermiş oldu. Net faulleri atladı, çalınmaması gereken faulleri çaldı; net sarı kartlık ihlalleri kartsız geçti. Skor sıkışmış olsa, kim bilir daha neler yapacaktı?
‘’Laf çok, icraat yok!‘’
Federasyon, Video Yardımcı Hakem (VAR) sistemiyle ilgili çalışmaları yakından takip ettiğini ifade ediyor, ancak sadece bir toplantıya temsilci gönderdiler. Onda da açıkladıkları gibi Hüseyin Göçek yer almadı!
FIFA'nın bu teknolojiye yönelik davetlerdine cevap vermeyen TFF, defalarca gönüllü federasyonlardan destek istenmesine rağmen olumlu dönüş yapmadı. Kısacası ortada laf var ama icraat yok
Türkiye Futbol Federasyonu yaptığı açıklamada: " Video Yardımcı Hakem (VAR) sistemiyle ilgili olarak, geçtiğimiz yıldan beri FIFA, UEFA ve IFAB (Uluslararası Futbol Birliği Kurulu) ile iletişim halinde olup, bu kurumlarla koordine inceleme ve çalışmalarını yürütmektedir. ” diyor.
Acaba gerçek öyle mi? Tam olarak öyle görünmüyor...
İlk biziz diyorlar ama...
Açıklamada: “Bu inceleme ve çalışmalara örnek olarak; geçtiğimiz yıl TFF Genel Sekreteri Kadir Kardaş ve MHK temsilcileri, 'Video Yardımcı Hakem Sistemi'nin denendiği Heracles Almelo-FC Utrecht Hollanda Ligi Play-Off Ligi maçını yerinde takip ederek, sistem ile ilgili inceleme yapmışlardır. Mayıs 2016'da hakemlerimizden Hüseyin Göçek ve Bülent Yıldırım, IFAB tarafından Hollanda'nın başkenti Amsterdam'da düzenlenen, Video Hakemlik Sistemi'nin ve bu sistemde kullanılacak ekipmanların hem teorik hem de uygulamalı olarak anlatıldığı 3 gün süren bir seminere Türkiye Futbol Federasyonu adına katılmışlar ve bu seminerde aldıkları bilgileri ilgililere aktarmışlardır. Bu seminerde TFF, IFAB ve FIFA'nın 'Video Yardımcı Hakem Sistemi'nin tanıtımı için davet ettiği ilk federasyonlardan biri olmuştur. ” deniliyor.
Hakan Özkan gitmişti
TFF, IFAB ve FIFA'nın 'Video Yardımcı Hakem Sistemi'nin tanıtımı için davet ettiği ilk federasyonlardan biri olmuştur ifadesi tam gerçeği yansıtmıyor. Hollanda ’da yapılan bu ilk seminere bütün dünya federasyonları davet edildi. Bu davet ve katılan ülkeler düzenli olarak FIFA ’nın ve IFAB ’ın resmi sitesinden duyuruldu. Ayrıca seminere Bülent Yıldırım katıldı ancak katılanlar arasında TFF ’nin açıklamasında yer verdiği gibi Hüseyin Göçek yoktu. Türkiye adına katılan bir diğer isim dönemin MHK üyelerinden Hakan Özkan ’dı. FETO soruşturması nedeniyle görevden alınan MHK ’nı n eğitimden sorumlu üyesi Hakan Özkan ’ın adını zikretmemek için mi Hüseyin Göçek ’in ismi kullanıldı, bilemiyorum.
Hollanda ’daki toplantıdan sonra hangi ülkelerin sistemi sahiplendiği ve denemek istediğiyle ilgili geri dönüş isteyen IFAB; Türkiye ’den olumlu dönüº alamadı. Yine FIFA ’nın resmi sitesinden duyurduğuna göre; Avusturya, Brezilya, Almanya, Hollanda, Portekiz ve ABD sisteme destek verdiğini ve denemelere katılmak istediğini FIFA ’ya bildirdi. FIFA bu ülkelerin kendi liglerinde denemeler yapmasına onay verdi.
Temsilci yollamadılar
19-21 Temmuz ’da ABD New Jersey’de ikinci kez ülke federasyonlarının katılımıyla toplandı. Bu kez Türkiye ’den herhangi bir katılım olmadı. Red Bull Arena ’da ilk defa canlı olarak bu sistem denendi. Üçüncü çalışma ise 27-28 Ekim ’de Zürih’te yapıldı. IFAB resmi sitesinden toplantıya Avustralya, Belçika, Brezilya, Fransa, Almanya, İtalya, Meksika, Hollanda, Portekiz, Katar ve ABD ’nin katıldığını duyurdu. Türkiye yine bu toplantıya temsilci göndermedi.
Yakın değil uzak takip!
TFF'nin yaptığı açıklamanın devamında: “Futbol FEderasyonu , Video Yardımcı Hakem (VAR) Sistemi'ni yürüten firmayla da temas halinde olup, bu sistemde uygulanacak protokolleri, kullanılacak ekipmanları ve IFAB onaylı testleri de yakından takip etmektedir. İlgili sistem, şu an IFAB ve FIFA tarafından test aşamasında olup, henüz uygulanmak için tam olarak hazır değildir. ” deniliyor.
ABD’de yapılan ikinci toplantı sonrası alınan karar gereği FIFA ’nın İsviçre ’deki merkezinde ' VAR' sistemi ile ilgili tekloloji firmalarının sunumunu yapabileceği, bir eğitim tesisi ve teknoloji üssü kurulmasına karar verilmişti. Burada firmalar bu yeni teknolojiyi tanıtıyorlar. TFF'nin açıklamada, firmalarla yakın temas halinde olunduğuna dair beyanı, sadece FIFA ’ya yapılan ziyarette, 'buraya kadar gelmişken eğitim tesisini de gezelim' yaklaşımına dayandırılmış olabilir.
Kısaca ilk toplantı dışında, TFF olarak hiçbir çalışmaya iştirak edilmemiş, defalarca gönüllü federasyonlardan destek istenmesine rağmen TFF olumlu dönüş yapmamış, VAR sisteminin hiçbir aşamasında bulunmamıştır.
Maç vermiyorlar çünkü...
FIFA, Viedo Yardımcı Hakem sisteminin uygulandığı ve denendiği hazırlık maçzlarına, sisteme testek sunan ve ülkesinde deneyen federasyonların hakemlerini atıyor. Mesela oynanan ve sistemin denendiği İtalya-Fransa maçını Hollandalı Kuipers yönetti. 15 Kasım'daki İtalya-Almanya hazırlık karşılaşmasını da Portekiz'den hakem Artur Soares Dias yönetecek. Kısacası Türkiye çalışmalara destek veriyor olsaydı, oynanan maçlara bizden de hakem atanırdı.
‘’Altta kalanın canı çıksın‘’
Beşiktaş-Trabzonspor maçında yaşanan hakem hataları ortamı yangın yerine çevirdi. Yöneticilerin açıklamaları gündeme oturdu. Hatta kulüpler hakemleri savunan açıklamalar yaptılar. Bugüne kadar MHK’lar dahi, hakemi bu denli savunmamışlardı! 4 büyük takım içerisinde hangi takımın daha çok mağdur olduğu konusu kamuoyunda yeteri kadar tartışıldı. Zannediyorum kesin bir sonuca da varılamadı! Benim farklı bir tespitim var. Bence bu ligin en çok mağdur edilen takımı ligin son sırasında bulunan Adanaspor’dur!
Adanaspor mağduriyeti
*1. hafta Adanaspor-Bursaspor: 1-2. Adanaspor’un 1 penaltısı verilmedi.
*2. hafta Kasımpaşa-Adanaspor: 1-1. Adanaspor’un 1 penaltısı verilmedi.
*3. hafta Adanaspor Gaziantepspor: 0-0. Adanaspor’un 1 penaltısı verilmedi.
*4. hafta Osmanlıspor-Adanaspor: 1-0. Yedikleri gol pieroya göre 48 cm ofsayt. Osmanlısporlu Diabate rakibine attığı tekmeye rağmen sarı kart gördü. *7. hafta Adanaspor-Karabükspor: 1-2.
Adanaspor’un 1 penaltısı verilmedi. *10. Hafta Rizespor-Adanaspor: 2-2. Rizespor’un 2. golü tartışmasız ofsayt.
Sessiz çığlık!
Bu günlerde Başkan Bayram Akgül’ün sesini duyan oldu mu? Maalesef futbolumuzun gerçeği bu... Her zaman söylediğim gibi: “Biz hakem hatalarını; takıma, zamana, skora ve yerine göre tartışıyoruz.” Ne büyük hatalar oluyor; ya konuşmaya değer bulmuyoruz, ya da ilgimizi dahi çekmiyor. Yarın bir gün Adanaspor küme düşse “Hakem hatalarından küme düştü” diye tek satır haber olur mu acaba? Başka bir örnek... 1.Lig’i takip ediyor musunuz? Adana Demirspor Başkanı Sedat Sözlü isyan ediyor: “Bizzat Cumhurbaşkanımız’a çıkıp derdimizi anlatacağız. Spor camiası çığlığımızı duymuyor” diyor. Adana Demirspor’un 3 haftada 4 penaltısı verilmedi. Aleyhine verilenler de cabası...
Trabzonspor’un haklı çığlığına katılıyorum. Şanslılar, seslerini duyurabiliyorlar. Ya duyuramayanlar! Ya ensesinden tokat hiç eksik olmayanlar! Onlar derdini kime anlatacak! Karabükspor’u, Konyaspor’u, Antalyaspor’u...
Başarısızlığa ödül!
Yukarıda Adanaspor örneğini verdim. Bu hataları dakika dakika görüntüleriyle birlikte, isteyen kişiyle, istediği yerde tartışırım. Bunlar siyahla beyaz gibi net ve tartışmasız hatalar. O maçların hakemlerine bakın. İstisnasız hepsi ertesi hafta görev almışlar. Sanki ödüllendirilir gibi! Önlem almak lazım... Hata yapan hakeme hatasını anlatmak lazım... Hatanın üstüne maç verirseniz, hakem, “Ben nasılsa doğruyu yapıyorum” der. Her maça bir öncekinden daha rahat çıkar...
Kalkavan tutarlı davrandı!
Haftanın konusu Mete Kalkavan’dı. Biz de devam edelim, Kalkavan’ın bu sezon performansına bakalım:
*Süper Kupa maçında Tosic’e yapılan penaltıya ‘devam’ demiş.
*2. hafta Bursaspor-Başakşehir maçında Batalla’nın Eren’e hareketine sarı dahi vermemiş. Hareketin Quaresma’nın Yusuf’a yaptığından farkı yok.
*3. hafta Kayseri-Galatasaray maçında vermediği penaltı ve Samba Sow’a gösterilmeyen kartlar.
*6. hafta Osmanlı-Fenerbahçe maçında sarı kartlı Mehmet Topal’ın Ndiaye’nin ayağına basışı ve kart gören Ndiaye!
*7. hafta Başakşehir-Konya maçı verilmeyen penaltılar, elle düzeltilip atılan gol...
Beşiktaş-Trabzonspor maçında farklı ne yaşandı ki! Yine verilmeyen penaltı, çıkmayan kartlar... Sahadaki aynı Mete! Aslında tutarlı davrandı. Önceki haftalarda ne yaptıysa, aynısını tekrarladı. Biz maçı çok ciddiye aldık! Namoğlu diyordur ki: “Allah! Allah! Daha önce sesleri çıkmıyordu.
Şimdi ne oldu ki?”
‘’Meler çok iyi yönetti‘’
Maçın hakemi Halil Umut Meler Ocak ayında FIFA kokartı takacak ve uluslararası düzeyde maç yönetmeye başlayacak. Son haftaların en moralli hakemi olarak göze batıyor. Bazen hatalar da yapsa MHK bu aralar ona fazlasıyla güveniyor. Dün gece de oyun genelindeki tutarlı yönetimiyle Meler, MHK’nın bu güvenini boşa çıkartmadı diyebiliriz.
Maçın 30. dakikasında Mehmet’in hareketine çaldığı penaltı düdüğü ve gösterdiği sarı kartta hatası yoktu. Pozisyonda top iki oyuncunun da oynama mesafesindeydi. Erken davranan Mervan topu kafasıyla çalınca; hedefi topu uzaklaştırmak olan Topal’ın ayağı kontrolsüz şekilde Mervan’in yüzüne geldi. Kontrolsüz hareketin karşılığı faul ve sarı karttı. Hakem de gereğini yaptı. Van Persie’nin sakatlanıp oyunu terk ettiği 37.dakikada; hakemin oyunu devam ettirerek doğruyu yaptığını düşünüyorum. N’Guemo ile girdiği ikili mücadelede, Van Persie futbolun doğasında olan temaslardan dolayı dengesini kaybederek, Sissoko ile çarpıştı. Hakem penaltı düdüğünü çalsa bence ciddi bir hataya düşmüş olurdu.
‘’Kalkavan 2 kırmızıyı atladı‘’
Mete Kalkavan, perşembe gecesi Türkiye saatiyle 23.05’te Fransa’da Nice-Salzburg maçını yöneten Hüseyin Göçek’in ilave yardımcı hakemiydi. UEFA kuralları gereği maç sonu değerlendirme toplantısı ve diğer organizasyonlar sonrası cuma sabaha karşı yatağına ulaşabilmiştir. Yorucu yolculuk sonrası dinlenme fırsatı bulamadan cumartesi günü maça çıkmasını planlayan MHK; bu ve buna benzer atamalarıyla Türkiye Ligi’ni sabote etmeye devam ediyor. Bunca kafa ve beden yorgunluğuyla maça başlayan Mete Kalkavan maçın gidişatını ve sonucunu etkileyecek ciddi hatalara imza attı. Maçın 50. dakikası oynanırken Trabzonspor’un kullandığı serbest vuruşta topa doğru hareketlenen N’Doye, Atiba tarafından formasından çekilerek düşürüldü. Bu net bir penaltıydı ama Kalkavan ‘devam’ dedi! Maçın 62. dakikasında Quaresma, Yusuf’a yaptığı hareket nedeniyle sarı gördü. Quaresma, kramponun vidalarıyla ayağı dizden gergin bir şekilde, acımasızca Yusuf’un baldırına bastı. Kartın rengi kesinlikle kırmızı olmalıydı.
Quaresma kararı doğru
Bu kez 82. dakikada sarı kartı olan Oğuzhan; Mehmet Ekici’yle girdiği kafa topu mücadelesinde kolunu haksız şekilde kullanarak dirseğiyle Ekici’nin yüzüne temas etti. Bu tartışmasız bir sarı karttı ve bu dakikada Oğuzhan kırmızı kartla oyun dışı kalmalıydı. Kalkavan faulü çalmasına rağmen kartını çıkartmadı. Hakemin kritik pozisyonlardaki tek doğru kararı, Quaresma düşürülünce Beşiktaş lehine verdiği penaltı kararıydı.
‘’Sinan'ın golü ofsayt‘’
Maçta hakem açısından değerlendirilecek önemli pozisyonlar var. Maçın gidişatını etkileyen bu pozisyonlardan önce Ali Palabıyık için bir parantez açmak istiyorum. Dün akşam Palabıyık’ın üzerinde sanki bir ölü toprağı vardı. Enerjik ve oyunculara taviz vermez tutumuyla hatırladığımız Palabıyık, bu maçta çok pasif ve tepkisizdi. Verdiği kararlara oyuncular ise aşırı tepkiler verdiler. İtirazlara rağmen gerekli yaptırımı hakemden göremedik. Maçın hakemine bu tepkilerin en büyüğünü Emre gösterdi. 30. dakikada bir pozisyon için uzun bir süre kendisine itiraz etti. Hatta itirazını abartarak kendisine iki eliyle temas da etti. Buna rağmen Palabıyık tepkisiz kaldı ve Emre’ye sarı kartını çıkartmadı. Emre’nin oyunun 78. dakikasında da sarı kart gördüğünü hatırlatalım!
Muslera atılabilirdi
Hakemin tepkisiz kaldığı bir başka olay ise 31. dakikadaydı. Galatasaray’ın golünün geldiği frikik öncesi, hakem faul düdüğünü çaldığında; Muslera kalesini terk ederek maçın 1 nolu yardımcı hakemi Hakan Yemişken’in yanına kadar gelerek sarı kart itirazında bulundu. Bu tartışmasız bir sarı kartı gerektiriyordu. Abdullah Avcı’nın da itirazlarına neden olan bu pozisyonda Muslera sarı kart görmedi. 59’da Muslera’nın haklı olarak gördüğü sarı kartı hatırladığımızda gösterilmeyen ilk sarı kartın ne kadar önemli olduğunu anlıyoruz.
Ayrıca Galatasaray’ın Sinan’la kazandığı golün ofsayt gerekçesiyle iptali gerekiyordu. Top ortalandığında Hakan ofsayt pozisyonundaydı. Hakan Balta’nın topa ve oyuna müdahalesi yoktu ancak rakibe net bir şekilde müdahalesi vardı. Yalçın ofsaytta olan Hakan’ı kontrol etmeye çalışırken, Sinan’ın kademesine girme imkânını bulamamıştı. Hakan, Yalçın’ı meşgul etmese, Sinan bu kadar serbest kafa vuramayacaktı.
‘’Çimlere gömüldü!‘’
Maçın Sırp hakemi Milorad Mazic; UEFA’nın seçkin hakemler listesi olan Elit hakem kadrosunda. Bunca kariyer ve tecrübesine rağmen dünkü maçta İbrahimovic, Mazic’i Saraçoğlu Stadı’nın çimlerine gömdü. Maçın 39. dakikasında İbrahimovic top taca doğru çıkarken anlamsız bir şekilde Kjaer’e ayağıyla vurdu. Daha sonra sinirlenip tepki gösteren Kjaer’in boğazına sarıldı.
Görevi İbrahimoviç’e kart göstermek olan Mazic, arabulucu gibi tarafları ayırmaya çalıştı. Eliyle kendisine dokunan Mazic’e sinirlenen İbrahimovic, hakemin elini itti. Tepkisiz Mazic o dakikada sıfırı tüketti.
Etkilenmediler
Mazic, ilk fırsatta ise Volkan Demirel’e kart gösterdi. Belki Vokan sarı kartı hak etmişti ama İbrahimovic’in kırmızıyı hak ettiği kadar değildi. Fenerbahçe’nin 2. golü öncesi İbrahimovic’in Mehmet Topal’a hareketine faul düdüğü çaldı. Faul yoktu diyenler olabilir.
Bana göre de basit bir düdüktü ancak bu tartışmalar Lens’in jeneriklik golünü gölgede bırakacak kadar değildi. Fenerbahçe’nin muhteşem oyunu, Mazic’in tutarsız tavırlarından etkilenmedi.









































