MENÜ

At sahibine göre kişner

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Galatasaray-Antalyaspor maçı... Hakem Özgür Yankaya... Antalya’nın nizami golü faul gerekçesiyle iptal ediliyor. Oysa ki pozisyonda faul yok. Galatasaray maçı kazanıyor. Özgür Yankaya ertesi hafta görev alıyor...

Kayserispor-Beşiktaş maçı... Hakem Hüseyin Göçek... Atiba’yı atması gerekirken oyunda tutuyor, Kayserili Mabiala’yı haksız yere ihraç ediyor. Beşiktaş kazanıyor. Hüseyin Göçek ertesi hafta maçını alıyor.

Fenerbahçe Aytemiz Alanyaspor maçı... Hakem Alper Ulusoy... Fenerbahçe, Emenike’nin hareketinin penaltı olduğunu iddia ediyor. Ulusoy’a söylemediğini bırakmıyor. Fenerbahçe puan kaybediyor. Alper Ulusoy ertesi hafta görev alamıyor. Sadece bu fotoğrafı gören bir hakemden etkilenmemesini ve sahada büyükler lehine düdük çalmamasını bekleyebilir misiz? Konyaspor-Fenerbahçe maçında Bülent Yıldırım, Konyaspor’un penaltısını vermedi ya... Bekleyelim bakalım bu hafta hangi maçı alacak?

Orası İngiltere!

Her ortamda İngiltere Ligi’ne hayranlığımızı dile getiririz. Hakemlerin oyunu sık sık kesmediğinden bahsederiz. Basit faullere düdük çalınmayan ve hızlı oynanan futbolun güzelliklerini saymakla bitiremeyiz. Atılan bir golün güzelliğini seyre dalar, futbola eğlence olarak bakar; gol öncesinde ne oldu bitti onunla ilgilenmeyiz. İngiliz Ligi’ne bu kadar hayranken, hakemlerimize, “Bak! Onların hakemleri nasıl da ‘çatır çutur’ oynatıyor” diye akıl verirken, golden önce kaleye 70 metre mesafede yapılmış ikili mücadeleye elli açıdan bakıyoruz. Faul var mı yok mu derken, hakemi idam ediyoruz. O, İngiltere Ligi’nde hayran kaldığımız gollerden birine imza atan Aboubakar’ın golü aklımıza bile gelmiyor. Orta sahada bir faulün bu kadar tartışıldığını gören hakemlerimiz; pozisyonun devamı gol olur kaygısıyla, her faul beklenen pozisyonda düdüğünü ağzına götürüyor. Bilin istedim!

Hakemler sakata geldi!

Geçtiğimiz hafta oynanan iki maçın yardımcı hakemleri, açıklandıktan sonra sakatlandıkları gerekçe gösterilerek değiştirildi. Şu güne kadar Halis Özkahya’nın sakatlığı bir türlü geçmek bilmedi. Sezon başı sakat olan Serkan Çınar ve Fırat Aydınus ilk atletik testle katılamadılar. Aynı testte 3 Süper Lig Yardımcı hakemi, 3 A Klasman hakemi başarısız oldu. Hakemlerdeki bu fizik kondisyon olarak geri gidiş; Fırat Aydunus ve Bülent Yıldırım’ın atletik testte başarısız olup FIFA kokartlarını kaybetmesiyle başladı. Mete Kalkavan’ın katıldığı turnuva öncesi atletik testi geçemeyip, maç dahi yönetmeden Türkiye’ye dönmesiyle devam etti. Geldiğimiz noktada sorunların hâlâ devam ettiği aşikâr. İngiltere Ligi’ni örnek alan(!) Sayın Yusuf Namoğlu, fizik kondisyon olarak ne zaman İngiliz hakemlerini örnek alacak bilinmez.

Tokat Hanedanlığı

Uilenberg’den sonra hakemlerimizin eğitimini Rosetti üstlendi. Sözleşmesi gereği çağdaş UEFA yorumlarını ayda bir Türkiye’ye gelerek hakemlerimize aktarıyor. Oysa ki, profesyonel sözleşme imzalayan hakemler MHK tarafından her hafta seminere alınıyor. Hakemlerimiz bir hafta Rosetti’yi dinlerken, diğer üç hafta kimi dinliyor? Kim denk gelirse onu... Bazen Namoğlu, bazen Murat Ilgaz, bazen Metin Tokat... Birinin ak dediğine, diğeri kara diyor. Arada kalan hakemlerin de sahada neler yaptığını hep birlikte görüyoruz. Eğitim bölümünde bir de Muammer Tokat var. Ne iş yapar bilmiyorum ama Süper Lig gözlemcilerinin gidemediği maçlara, 2 ve 3. Lig gözlemcisi olmasına rağmen o gidiyor. Gözlemcilerden sorumlu MHK üyesi diyor ki: “Görevlendirme yaparken kariyere bakıyoruz” Ama Sayın MHK üyem; Muammer Tokat’ın kariyerini hepimiz biliyoruz...

YORUM YAZ