Arama

Popüler aramalar

‘’Kesinlikle yanlış karar‘’

Maç süresince Mete Kalkavan ve ekibini tek bir pozisyon dışında çok fazla zorlayacak bir kritik an olmadığını düşünüyorum. Hakemin o tek pozisyonda verdiği kararın da, oyunun gidişatını değiştirdiğini belirtmeliyim. Maçın 8. dakikasında Osmanlıspor lehine çalınan penaltı düdüğünün hatalı olduğunu düşünüyorum. Pozisyonda topu kaleciden kurtaran Regattin, topa yetişemeyeceğini anlayarak, sağ ayağını bilinçli bir şekilde Volkan’ın ayağına takarak yerde kaldı. Her ne kadar Volkan Demirel kayarak geliyor olsa da ayakları yerdeydi ve teması Regattin kendisi sağlamıştı. Volkan’ı dikkatli olmadığı konusunda eleştirenler olabilir ancak bu eleştiriler hakemin yapmış olduğu hatayı hiçbir şekilde masum kılmaz.

Faul var, sarı yok...

Bu maçta farklı bir konuya dikkat çekmek istiyorum. Hakem sahada hata yapacaktır ancak bazı pozisyonlar var ki kabul edemiyorum. Maçın 16. dakikasında Fenerbahçe’nin hücuma çıktığı sırada Mehmet Güven’in, Souza’nın beline doğru yaptığı bir faul var ama hakemin avantaja bıraktığı pozisyonun devamında Mehmet sarı kart görmedi. Bu pozisyonda kontrolsüz hareket var, taktik faul var, umut vadeden atağın önlenmesi girişimi var ancak sarı kart yok. Bana göre göğsünde FIFA kokartı taşıyan bir hakemin böyle kartları atlama lüksü yok. Hele ki 84. dakikada görmeden çaldığı faulde Mehmet Topal’a göstermesi gereken sarı kartı, Ndiaye’ye göstermesini anlayamadım. Topal, Ndiaye’nin ayağına bastığına göre kartı da O görmeliydi. Öyle olsa Topal, ikinci sarı karttan oyundan atılacaktı.

03 Ekim 2016, Pazartesi 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Eto'o'nun golü geçerli olmalıydı‘’

Bana göre Özgür Yankaya ve ekibinin maç içerisinde kritik edilecek iki önemli kararı vardı. Bunlardan ilki maçın 17. dakikasında Antalyaspor’un kazandığı golle ilgiliydi. Pozisyonu durdurarak izlediğimde; golü atan Deniz Kadah’ın santimlerle ifade edilecek şekilde ileride olduğunu düşünüyorum. Ekranda ofsayt olarak görünen bu pozisyonun, hareketli oyunda insan gözü tarafından tespitinin de zor olduğunu kabul etmeliyiz.

İki önemli pozisyon vardı

Diğer önemli pozisyon ise 48. dakikada yaşandı. Yankaya; Eto’o’nun geçersiz sayılan golünde, Chico’nun Hakan Balta’ya faul yaptığına hükmetti. Eğer ki pozisyon sadece ekrana yansıdığı kadarsa ve bizim gördüğümüzün dışında başka bir temas için düdük çalınmamışsa, golün nizami olduğunu düşünüyorum. Çünkü Chico’nun Hakan Balta’ya faulü gerektirecek bir temasını göremedim. Sadece elleriyle Balta’nın sırtına temas etmişti ama onu itmemişti. Bu iki pozisyonda verilen kararlar, maçın gidişatını önemli şekilde etkiledi.

03 Ekim 2016, Pazartesi 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Hatasız tamamladı‘’

Tolgay’ın, ilk yarının sonunda hakeme itirazı beraberinde kartı getirdi. 72’de ise Rizespor’un penaltı beklediği pozisyonda devam kararı doğruydu. Sonuç olarak Çakır, sonuca tesir edecek bir hata yapmadan maçı bitirdi.

İlk yarı sakin ve sıkıcı geçen maç pek keyif vermezken; özellikle Beşiktaş’ın sergilediği performans alışılmışın altındaydı. Belki de sakin geçen maçta takım olarak istediklerini sahaya yansıtamayan Tolgay, Beşiktaş’ın üzerindeki ölü toprağını atmak istedi ve kendisine yapılan faulü çalmayan Çakır’a aşırı şekilde itiraz ederek, maçtaki tansiyonu yükseltmeyi denedi.

Pozisyonda Petrucci’nin, Tolgay’ın ayağına çok küçük bir teması olduğu görünüyor ancak hareketli oyunda bu küçük teması süzebilmek çok zor. Bu faul sadece hissiyatla çalınabilirdi. Demek ki Çakır bu teması hissedemedi ve oyunu devam ettirdi. Tolgay’ın haklı olması bu şekilde itiraz etme hakkını tabii ki ona vermiyordu ve doğru olarak bir sarı kart gördü.

Elleri doğal konumdaydı

İlk yarının aksine ikinci yarı çok hareketli başladı. 72. dakikada Rizespor’un cılız gelişen ataklarından birinde Emrah’ın ortasında top Marcelo’nun eline çarptı ve penaltı beklentisi oluştu. Marcelo’nun elleri doğal konumdaydı, ayrıca top kalçasından sekerek eline gelmişti. Devam kararı doğruydu. Adriano’nun gol sevincinde formayı çıkartması, haklı olarak kartı da beraberinde getirdi. Oyunun genelinde başarılı bir yönetim gösteren Cüneyt Çakır, sonuca tesir edecek bir hata yapmadan maçı tamamlamayı bildi.

02 Ekim 2016, Pazar 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’İlk yarı kötü ikinci yarı iyi‘’

Avrupa’nın seçkin hakemleri arasında yer alan Jonas Eriksson; geçtiğimiz sezon UEFA Avrupa Ligi finalinde ve EURO 2016’da da düdük çalma başarısını göstermişti.

Ciddi bir tecrübeye sahip olan İsveçli hakem dünkü maça çok iyi başlayamadı. Özellikle Fenerbahçe’nin çok iyi başladığı ve oyunu sürekli rakip sahada oynadığı maçın ilk bölümlerinde kontrolü sağlamakta zorlandı. Misafir takımın sertliklerine kartlarını çıkartmadı.

Maçın 29. dakikasında topsuz alanda Emenike’ye yapılan faulü değerlendiremeyen Eriksson’un, duruma isyan eden Emenike’ye, Heijden’la birlikte sarı göstermesi kariyerine yakışmadı. Ancak ikinci yarının başından itibaren, hakem oyuna ağırlığını koymaya başladı. İlk devreye oranla daha tutarlı düdükler çaldı. Kendisini zorlayacak bir pozisyonla da karşılaşmadı. Ekibiyle birlikte, tartışmalardan uzak bir şekilde maçı tamamladı.

30 Eylül 2016, Cuma 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’MHK'den kadınlara negatif ayrımcılık!‘’

1982 Anayasası’nın eşitlik ilkesini düzenleyen maddesi 2004 yılında değiştirilerek kadınlar açısından pozitif ayrımcılığa imkân tanıyan bir ifade eklenmişti. Avrupa Birliği’ne uyumun sağlanması bakımından önem arz eden bu madde sanırım Merkez Hakem Kurulu (MHK) ilkelerine ters.

Gariptir ki; bu MHK, Tuba Tosun Ayer ve Dilan Deniz Gökçek’i Süper Lig Gözlemci kadrosuna kendileri almıştı. Aynı MHK, bu yıl oynanan hiçbir maçta bu iki ismi görevlendirmedi. Aslında görev alabilmeleri için pozitif ayrımcılığa dahi ihtiyaçları yokken, neden negatif ayrımcılığa uğradıklarını doğrusu bilemiyorum.

Eyyamcı gözlemciler!

Gözlemciler konusuna girmişken devam edelim. Hakem hatalarına odaklandık, oysa gözlemcilerin durumu içler acısı! İlk 5 haftada hakemlerin yaptığı çok ciddi hatalar var. Gözlemciler nasıl not veriyor bilemiyoruz ama gözlemcinin de, hata yapan hakemin de ertesi hafta maçı oluyor. Bazı gözlemciler işi öğrenmiş! Hakem hata da yapsa tam not veriyor, ertesi hafta maçı kapıyor! Anlaşılan kurul, hakemi ceza alsın istemiyor!

Yangında ilk kurtarılacak!

Takip ediyorum, gözlemci atamalarında büyük adaletsizlik yapılıyor. Bazı gözlemciler her hafta Süper Lig maçında görev alırken bazıları 1.Lig’i zor görüyor. Sakın ola kimse bana kariyerden bahsetmesin. Geçmişte tek başarısı 2.Lig’de düdük çalmak olan birisi; tüm gözlemcilerin yönetiminden, atanmasından ve eğitiminden sorumlu olabiliyorsa, o kadroda yer alan gözlemcilerin tamamı Şampiyonlar Ligi’nde maç izler! Kimse kendine “Yangında ilk kurtarılacak” muamelesi yapmasın. Kazara bir yangın çıkacak olursa, hakemler ve gözlemciler ilk olarak onu ateşe atarlar, dikkat etsin!

Deniz Ateş’in çilesi bitmemiş

Namoğlu MHK’si ligin ilk haftasında Bitnel’e maç verince herkes gibi ben de ona uygulanan ambargonun kalktığını düşünmüştüm. Ancak Bitnel aradan geçen 5 haftada tekrar görev alamadı. Anlaşılıyor ki birileri Namoğlu’nun kulağını çekti ve Bitnel’in yasaklı olduğunu hatırlattı.

Oysa bir sene evvel MHK başkanlığından ayrılan Namoğlu: “Benden bazı hakemlere görev vermemem istendi. Bu konu benim prensiplerime aykırı. O yüzden istifa ettim” demişti. Çok değil, üzerinden sadece bir yıl geçti. Prensipler mi değişti, Bitnel diğer hakemlerden daha mı değersiz ya da merhum siyasetçimizin tabiriyle “Dün dündür, bugün bugündür” mü diyorsunuz?

Meydan boş kaldı

Geride kalan 5 hafta sonunda çok iddialı bir yorumda bulunmak istiyorum: “Hızla dünya hakemliğinden uzaklaşıyoruz.” Bu iddiamın nedeni, tüm hakemlerin “Disiplin Yaptırımlar”ını kafalarına göre uyguluyor olmaları. Her maç en az 3-4 kart gösterilmiyor, hakemler kartlık pozisyonları görmezden geliyor. Çıkması gereken 3 kırmızıdan sadece biri çıkıyor.

Bu hafta 9 maçın tamamını izledim. Derbide en az 5 kart cepte kaldı. Başakşehir, Bursaspor, Kayserispor maçlarında çıkmayan en az 3-4 sarı kart var. Fenerbahçe maçında en az 4 sarı kart hatası var. Bu akşam Beşiktaş maçında Zawyer’i izleyeceğiz. Maç boyu 4 sarı kart hatası yapsın, bir daha Şampiyonlar Ligi’nde maç yüzü göremez. Bizde fark etmiyor, herşeye rağmen ertesi hafta maç hazır! Daha bunlar iyi günlerimiz. Yarın 1 sarı kartı tartıştığımız günler de gelecek. MHK bugün önlemini alamazsa, yarını düşünemiyorum bile...

28 Eylül 2016, Çarşamba 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Sarıları es geçti!‘’

Bu sezon 3. maçında düdük çalan Fırat Aydınus; geçtiğimiz hafta Konyaspor-Gençlerbirliği maçını yönetmişti. 1-1 sonuçlanan maçta kart standardını koruyamayan, göstermesi gereken kartları göstermeyen Aydınus, dün gece de benzer hatalara devam etti. Aslında maç Fırat Aydınus’u hiç zorlamadı. Tecrübesi ve kariyeri bu maçı yönetmeye fazlasıyla yetecek düzeyde bir hakem olan Aydınus; elbette sonuca tesir edecek bir hata yapmadan maçı tamamladı. 90 dakika boyunca kritik bir durum hakem için de, yardımcı hakemler için de yaşanmadı.
Lens’e faulü atladı

Ancak son bir yıl içinde Türk Hakemliği’nin kronikleşen problemi bir gün önce derbide olduğu gibi; bu maçta da devam etti. Siyahla beyaz gibi net olan sarı kartlar hakem
tarafından gösterilmedi. 43. dakikada Elyasa’nın kaptırdığı top sonrası Lens’e arkadan yaptığı kontrolsüz harekete sarı kart gösterilmesi gerekirken hakem faul dahi
çalmadı ancak 66. dakikada yine aynı iki oyuncunun mücadelesinde bu kez faul bile yokken Elyasa’ya sarı kart gösterdi.
Aydınus’a yakışmadı

Yine 71. dakikada Hintum’un Lens’e arkadan kontrolsüz müdahalesi ve Kjaer’in Ghilas’a kafa topu mücadelesinde dirseğiyle yaptığı haksız müdahale de net olarak sarı kartla cezalandırılmalıydı. Sonuç olarak hakem ekibi kritik karar vermek zorunda kalmadan ve tartışmalardan uzak şekilde maçı tamamlamış oldular ancak bu kadar fazla sarı kart hatası tecrübeli hakemimiz Aydınus’a yakışmadı.

26 Eylül 2016, Pazartesi 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Sonuca etki etmedi‘’

Maçın hakemi Ali Palabıyık; pozisyonlara yakın oluşunun avantajını kullanarak faul değerlendirmelerinde genelde başarılı oldu. Ancak derbi tecrübesi olmadığından olsa gerek, bazı uygulama ve kart hatalarına da imza attı. Maçın 36.dakikasında Caner’in sakatlandığı pozisyon sonrası oyunu kesmeyerek uzun süre oynatması bana göre doğru değildi. Bu sırada atılacak bir gol kendisini çok zor durumda bırakabilirdi. Oyunun durması daha doğruydu.

Sarı kartları es geçti

Faullerde doğruluk oranı yüksekti. Hatta baskılı atmosfere rağmen etki altında kalmayarak kolay düdükler çalmaması hakemin takdir edilecek yönüydü. Başarılı faul tespitlerine rağmen kart tercihleri de bir o kadar kötü idi. Golden sonra korner bayrağına vuran ve Beşiktaş seyircisini tahrik eden Bruma’ya, ilk yarının sonunda Marcelo’nun diziyle Eren Derdiyok’a yaptığı kontrolsüz müdahaleye ve 54.dakikada Talisca’nın Yasin’i itmesine mutlaka kart göstermesi gerekirdi. Etrafını sararak itiraz eden ve kart göstermesini isteyen oyuncuları görmezden gelmesi, özellikle Aboubakar’ın bunu sık sık yapması göze hoş gelmedi.

Oyuncular iyi niyetliydi

İlk yarıda Beşiktaş’ın geçersiz sayılan golünde Cenk’in net bir şekilde topu eliyle kontrol ettiğini gördük. Golün geçersiz sayılması doğru bir karardı. Galatasaray golü öncesi kornerde topun köşe yayı dışına koyulduğu yönünde eleştiriler oldu ancak kurala göre; topun iz düşümünün çizgi üstünde olması yeterli olduğu için bu eleştiriler de gereksizdi. Genel bir değerlendirme yapacak olursak; kariyerinin ilk derbisini yöneten Palabıyık, ev sahibi takımın uzun süre geride götürdüğü maçta seyirci baskısından etkilenmeden ve sonuca tesir eden büyük bir hata yapmadan maçı tamamladı. Buna karşın sarı kart konusundaki cimriliği, onun kalitesindeki bir hakeme yakışmadı. Belirtmekte fayda var: Oyuncuların iyi niyeti ve genelde centilmen tavırları hakemin işini fazlasıyla kolaylaştırdı.

25 Eylül 2016, Pazar 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Palabıyık mantıklı karar‘’

Hafta başından itibaren derbinin hakemi merak konusuydu. Daha önce yazılarımda ve katıldığım programlarda Ali Palabıyık’tan başka bir alternatifin olmadığını ifade etmiştim. Bu isim açıklandıktan sonra Beşiktaş kanadından tepki alacağını tahmin etmek güç olmazdı. Palabıyık, geçtiğimiz sezonun 21. haftasında Başakşehir-Beşiktaş maçında Mehmet Battal’a kırmızı kart göstermediği gerekçesiyle ciddi eleştiriler almış, ‘Beşiktaş’ın istemediği hakemler!’ listesine girmişti. Buna rağmen benim bu eleştirilere katılmam mümkün değil. Çünkü farklı bir isim açıklansa, onlarla ilgili de tartışma konusu bulmak mümkündü. Hüseyin Göçek atansa; Galatasaray formasıyla çekilmiş fotoğrafı, Mete Kalkavan atansa Süper Kupa’da vermediği penaltı gündeme gelecekti.

Dezavantajı ilk derbisi olması

Bana göre Palabıyık bu maç için en doğru tercihtir. Ligin ilk haftasında yönetmiş olduğu Başakşehir-Fenerbahçe maçıyla lige başarılı bir giriş yapmış, 2.hafta Gaziantepspor-Trabzonspor ve 3.hafta Ç.Rize- Akhisar maçlarını kusursuz tamamlamıştı. Ayrıca Palabıyık bu sezon Avrupa’da yönetmiş olduğu 5 maçta performansıyla göz doldurmuş, büyük beğeni kazanmıştı. Bu maçla ilgili tek dezavantajı, ilk defa bir İstanbul derbisinde görev alacak olması.

Diğer atamalar göz ardı edildi

Kamuoyu sadece derbi maçının hakemine odaklanmışken; asıl sorun haftanın diğer maçlarına yapılmış atamalardadır. Geçtiğimiz hafta oynanan maçlarda net ve tartışmasız hatalar yapan Özgür Yankaya, Fırat Aydınus ve Alper Ulusoy’a bu hafta da görev verilmiş olmasının mantıklı hiçbir izahı yoktur.

23 Eylül 2016, Cuma 02:30
YAZININ DEVAMI