‘’Tek seçenek Göçek‘’
Bu hafta derbiyi; bir FIFA ya da Fırat Aydınus, Bülent Yıldırım, Barış Şimşek gibi önceden FIFA olmuş bir hakemin yöneteceğini tahmin edenler çoğunlukta. Ancak fotoğrafa bakıldığında öne çıkan tek isim Hüseyin Göçek.
Barış Şimşek; Trabzonlu olduğu için uzun zamandır Fenerbahçe maçlarında görevlendirilmiyor. Bülent Yıldırım sakat ve iki haftadır görev alamıyor. Fırat Aydınus ise; performansı ve Fenerbahçe-Karabükspor maçında verdiği kararlar nedeniyle derbiye aday dahi olamıyor.
Yedi FIFA hakemimizden biri olan Deniz Ateş Bitnel artık yok! Alper Ulusoy, Türkiye Kupası’nda dün Beşiktaş maçı yönetti. Geçtiğimiz hafta sonu Çakır; Beşiktaş, Ali Palabıyık da Fenerbahçe maçındaydı. Halis Özkahya’nın 6 aydır sakat olduğunu ve bir diğer FIFA hakemi Mete Kalkavan’ın ise yönettiği Beşiktaş-Trabzon maçı sonrası derbi şansını kaybettiğini biliyoruz. Geriye tek bir isim kalıyor. Hüseyin Göçek. MHK açısından başka bir seçenek görünmüyor. Aslında bu sıraladığım gerekçelerle tek bir hakeme ulaşmak; Türk hakemliğinin hazin durumunu açıklıyor. Plansız ve programsız gidişatın sıkıntılarını gösteriyor. Allah korusun! Göçek yolda yürürken ayağını burksa ya da evinin merdivenlerinden kayıp düşse... Derbiyi yönetecek hakemimiz yok!
Planlama yok!
Bu plansızlığın ne gibi sonuçlar doğurduğunu geçtiğimiz hafta gördük. Galatasaray-Bursaspor maçı sonrası Galatasaray yöneticisi Nazifoğlu: “Hataların kasıtlı olduğunu düşünüyorum” dedi ya! Ben hataların kasıtlı olduğuna asla inanmıyorum. Ben MHK’nin atama yaparken plansız davrandığına inanıyorum. Şu maç trafiğine bakar mısınız?
21 Kasım Pazartesi: Başakşehir-Rizespor
23 Kasım Çarşamba: Mönchengladbach-M.City (İlave Hakem)
25 Kasım Cuma: Galatasaray-Bursaspor
Plansız yapılan atamalar sonunda Galatasaray maçına hakem bulamayan MHK; 5 gün içinde Barış Şimşek’e üçüncü görevi verdi. Hakem de bu beden ve zihin yorgunluğunu kaldıramadı.
Sonuç ortada: “Başarısızlık!” Dilim varmıyor ama derbiye başka seçenek yok diye performansa ya da başka bir kritere bakılmadan Göçek atanacak. Bu şartlarda sizce sonuç ne olur?
‘’Mükemmel yönetim‘’
Ali Palabıyık, oyuna kontrollü başladı. İlk dakikadan itibaren faul ve kart tercihleri mükemmeldi. Hele ki Jantscher’e gösterdiği kırmızı kart ciddi faullü oyunun tarifi gibiydi. Rizeli oyuncunun Şener’e hareketi çok acımasızdı. Palabıyık hatasız ve başarılı bir şekilde maçı tamamladı.
Ali Palabıyık’ın ciddi faullü oyunlar konusundaki titiz yaklaşımı sezon başından beri devam ediyor ve fazlasıyla takdiri hak ediyor. İlk hafta oynanan Fenerbahçe-Başakşehir maçından beri bu tür pozisyonlara hiç toleransı yok. Emre Belözoğlu ve Mehmet Topal’ın kırmızı kartlarını hatırlarsınız. Kasımpaşa-Kayserispor maçında Samba Sow’a ve Beşiktaş-Adanaspor maçında Bekir’e gösterdiği kırmızılar da bunların benzeriydi. Bu sezon disiplin ciddi bir tutarlılık yakalamış durumda.
‘’Cüneyt Çakır'a tam not‘’
Ligin birincisi ile ikincisinin oynadığı maç beklendiği üzere çok tempolu geçti. Hakem de bu tempoya ayak uydurmak da zorlanmadı. Başarılı ve doğru düdükler çaldı. Çakır’ın maç boyunca kritik anlarda verdiği kararlar doğruydu.
Türkiye’nin bir numaralı hakemi Cüneyt Çakır, çok yoğun bir maç temposuyla sezona devam ediyor. Dünya Kupası eleme maçları, Şampiyonlar Ligi maçları ve Türkiye’de yönettiği önemli müsabakalar Çakır’ın sırtına çok fazla yük bindirmiş durumda. Daha geçtiğimiz hafta derbideki performansıyla göz dolduran Çakır, başarılı performanslarına bu maçla yeni bir halka daha ekledi. Ligin birincisi ile ikincisinin oynadığı maç beklendiği üzere çok tempolu geçti. Hakem de bu tempoya ayak uydurmak da zorlanmadı. Başarılı ve doğru düdükler çaldı.
Cengiz’in pozisyonunda penaltı yoktu
Maçın 18. dakikasında Başakşehir atağında ceza sahasında topla buluşan Cengiz kaleciyi geçtikten sonra, Fabri’nin herhangi bir teması yokken kendini yere bıraktı. Çakır doğru olarak Cengiz’i sarı kartla cezalandırdı. Penaltı yoktu. İlk yarıda sadece Atınç’ın Mossoro’nun ayağına bastığı pozisyonda sarı kartı atladığını söyleyebiliriz. Maçın ikinci yarısında Çakır standardını bozmadı. Doğru düdükler çalmaya devam etti.
Golün iptali doğru karar
Cüneyt hocanın 67.dakikada Beck’in rakibini omzundan çekerek düşürdüğü pozisyonda gösterdiği sarı kart doğruydu. Hücum oyuncusunun top kontrolünde olmadığı için kırmızı kart olmazdı. 88. dakika oynanırken Başakşehir’in Mahmut’la kazandığı gol, faul gerekçesiyle hakem tarafından iptal edildi. Hakemin kararının doğru olduğunu düşünüyorum. Çünkü Başakşehirli Mahmut sol koluyla, Oğuzhan’ı sol kolundan tutup dengesini bozarak düşmesini sağlamıştı.
‘’Bursa'nın golü ofsayttı‘’
Konuk takımın golünde Batalla pası verdiğinde, golü atan Kubilay ofsayttaydı. Bruma’nın şutunda ise Kubilay ceza sahasında elle müdahale etti, Barış Şimşek penaltıyı vermedi.
Maçın 14. dakikasında Batalla’nın pasında topla buluşan Kubilay takımına golü kazandırdı ancak ofsayt pozisyonundaydı. Golün geçersiz sayılması gerekirdi. Aslında yardımcı hakem Samet Çavuş için ceza sahası ön çizgisi bir ipucu veriyordu. ‘Yayıncı kuruluşun Pierosu’ gibi belirleyici bir referans konumundaydı. 25. dakikada Bruma’nın kaleye gönderdiği şut, Kubilay’ın kolundan döndü. Hakem ‘devam dedi’ ancak karar penaltı olmalı ve Kubilay’a sarı kart gösterilmeliydi. Çünkü Kubilay kollarını başının hizasına kadar doğal olmayan şekilde kaldırmış ve vücudunu genişleterek topun geçmesini önlemişti. 27. dakikada ceza sahasında Serdar Aziz’i Faty omuzundan çekerek düşürdü. “Penaltı değil, Serdar kendini kolay yere bıraktı” diyenlere de; hakem kararına da saygı duyuyorum ancak bana göre penaltı düdüğü çalınmasının daha doğru olacağını düşünüyorum.
Galatasaray kazanmasa...
51. dakikada De Jong’un ceza sahasında eline çarpan topa Şimşek’in verdiği devam kararı doğruydu. Podolski’nin Sivok’un yüzüne temas eden dirseğinde kırmızı kart gerekmezdi ancak el ve kolların haksız kullanıldığı gerekçesiyle sarı kart gösterilmesi gerekirdi ancak hakem faul dahi çalmadı. Şimşek’in performansı ve verdiği kararlar uzun süre tartışılabilirdi ancak Galatasaray’ın maçı kazanması onun için şans oldu. Çünkü hatalar Aslan’ın aleyhineydi...
‘’Kırmızı kart kararı doğru‘’
Maçın 34 yaşındaki hakemi Harald Lechner’in bu güne kadar uluslararası düzeyde bir başarısı bulunmuyor. Kariyerinde; alt yaş gurubu ve hazırlık maçları haricinde; sıklıkla Avrupa Ligi ön eleme, 7 Avrupa Ligi grup ve 6 milli takım maçı yönetebilmiş bir hakem. En son Osmanlıspor’un deplasmanda Villarreal’i 2-1 yendiği maçı yöneten Avusturyalı hakem; bugüne kadar zorluk düzeyi yüksek bir maçta görev alamamış. Rahat geçen; oyuncuların centilmence mücadele ettiği, kritik pozisyonların yaşanmadığı maçta; hakem ekibi zorlanacağı bir pozisyonla karşılaşmadı. Avusturyalı hakemin Zoryalı Sobol’a gösterdiği kırmızı kart doğruydu. Herhangi bir büyük yanlışa imza atmadan maçı tamamlamayı bildi.
‘’Karabük maçında kural hatası var!‘’
Geçtiğimiz hafta sonu Kasımpaşa-Karabükspor maçında; hakem penaltı gerekçesiyle düdüğünü çaldı ancak topun kaleye girdiğini görünce, penaltı kararından dönerek gol kararı verdi. “Düdüğün zamanlaması” yayından net olarak fark edildi. Top, gol çizgisini geçmeden, düdük çalınmıştı. Maçtaki diğer gollere bakarsanız, hakemin gollerden sonra düdük çalmadığını da görürsünüz. Belli ki düdüğü penaltı için çalmış! Bu net bir kural hatası! Karabükspor’un konu ile ilgili bir müracaatı oldu mu bilemiyorum ama itiraz etmesi halinde haklı çıkabileceğini tahmin ediyorum.
Geçmişte buna benzer birkaç örnek hafızalarda ancak TFF’nin verdiği kararlar da farklı farklı. Müftüoğlu’nun Gençlerbirliği-Beşiktaş maçı bu gerekçeyle tekrar edilmişti. Her ne kadar doğru olmadığını düşünsem de, tekrar edilen bir Kasımpaşa-Beşiktaş maçı da var. Hatta çok eski yıllarda Erman Toroğlu’nun yönettiği bir Beşiktaş-Fenerbahçe maçını da hatırlatmak gerekir. Toroğlu, Kasımpaşa-Karabük maçında olduğu gibi önce penaltı düdüğü çalmış, top kaleye girince kararından dönerek Fenerbahçe’nin golünü vermişti. O dönem Beşiktaş’ın itirazı kabul görmemişti. Görünen o ki itiraz durumunda verilecek kararla tarihe yeni bir not düşülecek...
TFF’de kaçak işçi, iş kazası geçirdi!
Türkiye Gazetesi’nden Ömer Faruk Ünal’ın özel haberinden: “Profesyonel Hakemlik” diye bir uygulamanın olmadığını ve TFF’nin hakemleri “kaçak işçi!” statüsünde çalıştırdığını öğrendik. Araştırdım, hakikaten doğru. Hakemlerin primleri ödenmiyormuş ve sosyal güvenceleri yokmuş. Bu yolla çok büyük kâr(!) elde edilmiş. Hakemlik uğruna iş yerini kapatan, memuriyetten istifa edenler şu an hiçbir güvenceye sahip değiller. TFF’ye güvenmekle hata etmişler!
Bu haberin mürekkebi kurumadan; ilk iş kazası gerçekleşti! Tecrübeli hakem Bülent Yıldırım, MHK’nin yaptığı atletik testte sakatlandı. 2-3 hafta sahalardan uzak kalacak. Bu sakatlık Allah korusun daha uzun süreli ve çok daha ciddi olabilirdi. Hiçbir güvencesi olmayan Yıldırım, ortada “iyot” gibi kalabilirdi. Şimdi tedavi masraflarını kendisi karşılayacak, sakatlığı geçince kaçak işçi(!) olarak çalışmaya devam edecek.
Bir koltukta iki karpuz
MHK Hakem İşleri Direktörü Baki Şahin, aynı zamanda Temsilci İşleri Direktörlüğü görevini yürütüyor. MHK üyesi Bedri Dölkeleş de aynı zamanda Temsilciler Kurulu Eşgüdüm Yönetmenliği yapıyor. İki ayrı görev ve iki farklı gelir! Bu durum TFF kurallarına uygun mu? TFF eleman sıkıntısı mı yaşıyor, yoksa bu iki kişi çok mu yetenekli! Bu isimler hem teknik hem de idari görevlerde bulunuyorlar. İki tarafa birden yetişmeleri mümkün görünmediğinden belli ki hatalar da kaçınılmaz oluyor; maçlara hakem ataması unutuluyor, hakemler havaalanında kalıyor.
Devam edebiliriz... Kasımpaşa Karabük maçında kural hatası var, MHK Başkanvekili Metin Tokat’ın bundan haberi yok! Çünkü o sırada Süper Lig maçından daha önemli (!) olan bir 2. Lig maçını izliyor. Diğer bir ifadeyle; para kazanabilmek için evine en yakın statta maç izleyip, gelir elde etmeye çalışıyor. Kazandıkları paralarda gözümüz yok, belki de daha fazlasını hak ediyorlar ancak bu tarz farklı görevlerde bulunma isteği asli işlerini yapmalarına engel oluyor. Bu işi hiçbir maddi menfaat beklemeden yaptığını bildiğim Sayın Yusuf Namoğlu’nun bu konuya el atması gerekiyor. Üyelerin asli işlerine yoğunlaşmaları; ağır aksak yürüyen bazı işlerin düzelmesini sağlayacaktır.
‘’İkinci sarılar çıkmadı!‘’
8. dakikadaki Antalyaspor golünde ofsayt yoktu ve nizamiydi. 44. dakikada iptal edilen Trabzonspor golünde; topu oyuna sokmak üzere olan kaleci Ferhat’ın elindeki topa Yusuf temas etmişti. Golün iptali doğruydu. 48’de Antalyaspor atağında Etame, Mustafa Akbaş tarafından faulle durduruldu. Mustafa’nın, Etame ’ye faulü gerektiren teması ceza sahası dışında olmuştu. Ancak hakem faul kararı vermişken, yardımcı hakemin uyarısıyla penaltı kararı verdi. Çok kritik ve çözülmesi zor bir pozisyon olduğunu kabul ediyorum ancak karar bana göre yanlıştı. Pozisyon dışarıdaydı. 14 sarı kartın çıktığı, 55’in üzerinde faul düdüğünün çalındığı maçta; hakemin maç kontrolü hiç yoktu. İkinci sarı kartları çıkartmadı. Başarısız bir yönetim gösterdi.
‘’Eli pas geçti!‘’
Mücadelenin hakemi Cüneyt Çakır; maç süresince pozisyonlara yakın oldu, faullerde doğruluk oranı yüksekti ve ilk dakikadan itibaren maça ağırlığını koydu.
İlk yarıda cebinden 5 sarı kart çıkardı. Sinan Gümüş’ü uyarmak için yanına gittiğinde; Sinan hakemin elini itti. Çakır derhal sarı kartını çıkararak, otoritesini sarsacak bu tür hareketlere müsaade etmeyeceğini gösterdi.
24’te Van Persie’nin Bruma’ya, 37’de Skrtel’in Eren’e, 41’de Tolga’nın Alper’e yaptığı faullere gösterdiği sarı kartlar doğruydu. 29’da Carole’ün Alper’i ceza sahasına girerken düşürdüğü pozisyona ‘kırmızı’ diyenler oldu ama Alper’in kademesine girecek Galatasaraylı oyuncular vardı. Sarı kart yeterliydi.
Kurala uygundu
35’te Tolga’nın şutunda; Skrtel’in kapalı kolundan dönen topta penaltı beklentileri gereksizdi. 44’te sarı kartı olan Tolga’nın Josef’i faulle durdurduğu pozisyonda, Fenerbahçeliler ikinci sarı kartı beklediler. Umut vaat eden atağın kriterleri oluşmamıştı, hakemin kararı doğruydu.
62’de Fenerbahçe kontra atağında; Sabri, Volkan’ın önünden topu eliyle çaldı ancak Çakır ‘devam’ dedi. Elle oynama kararı verilmeliydi. İkinci yarıda Cavanda ve De Jong’a gösterdiği sarı kartlar kurala uygundu.
Yanılmadı
76’da Serdar Aziz’in Josef’e müdahalesi net bir penaltıydı, hakem yanılmadı. Maç boyu dikkati elden bırakmayan, tutarlı yönetimiyle karşılaşmayı kontrolü altında tutan Çakır; son yılların en temiz derbilerinden birini yönetmiş oldu.