Arama

Popüler aramalar

‘’Fırat Aydınus dönüyor!‘’

Ligin ikinci yarısında bu isimlere görev veremeyen Merkez Hakem Kurulu bugün İstanbul’da bu üç hakemi telefi testine tabi tuttu. Marmara Üniversitesi sahasında gerçekleştirilen testte iki MHK üyesi de hazır bulundu. Yapılan test sonunda Fırat Aydınus, Barış Şimşek ve Tolga Özkalfa testi başarıyla tamamladılar ve sonraki haftalarda görev almaya hak kazandılar.

Oldukça soğuk bir havada ve Merkez Hakem Kurulu atletik test ekibinin kontrolünde gerçekleşen uygulamada; özellikle Fırat Aydınus’un kilo vermiş hali gözlerden kaçmadı. Teste katılan üç hakem de zorlanmadan testi tamamladılar ve ileriki haftalarda göreve hazır oldukları mesajını Merkez Hakem Kuruluna vermiş oldular.

Son günlerde yapılan eleştirilerden dolayı iyice bunalmış olan Namoğlu ve ekibi; bu üç hakemin sahalara önümüzdeki haftadan itibaren dönecek olmasından dolayı, rahat bir nefes alacağa benziyor!

11 Şubat 2017, Cumartesi 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’4 büyük hata!‘’

Yakın tarihte oynanan Karabükspor- Galatasaray maçında Yasin’in tartışılan golüne ‘devam’ diyen Emre Eyisoy’u bu maça tekrar atamak MHKaçısından büyük bir başarı(!) olsa gerek. Karabükspor Başkanı’nın, “Yenilmiş olsak sahanın ortasında eylem yapacaktık” dediğipozisyonun kahramanı Eyisoy; Karabükspor’un kazandığı ilk golden önce; golü atan Ermin Zec’e ofsayt bayrağınıkaldırmayarak önemli bir hata yaptı. Gol iptal edilmeliydi.

MHK hakemlere iletti

9. dakikada Cenk’in şutunda Dany’nin kolundan dönen top net bir penaltıydı. Çünkü bu ve buna benzer pozisyonlarda; “Kol hafif açıksa ve top kola gelmişse penaltı çalın” talimatı MHK tarafından seminerlerde hakemlere iletildi. Trabzonspor-Rize maçında H.Umut Meler’in ve Kasımpaşa-Galatasaray maçında MeteKalkavan’ın çaldığı penaltı düdükleri MHK tarafından doğru kabul edildi. 12.dakikada Mitroviç’in, Seleznyov’u arkadanittiği pozisyonda da karar Karabükspor lehine penaltı olmalıydı.

Quaresma atılmalıydı

Maç içerisinde hakemin çok fazla kart hatası oldu. Oyunu sürekli bozan, Marcelo’ya aşağılayıcı jest-mimikler yapan Seleznyov’un, rakibine iki defa kontrolsüz müdahalede bulunan Marcelo’nun, Gökhan Gönül’e yaptığı faulden sonra Ermin Zec’in, Atiba’ya sert bir faul yapan Tanase’nin maçı kartsız tamamlamalarını anlayamadım. Hakemin elinicebine atmadığını gören Quaresma bundan cesaretlenerek, bilinçli bir şekilde Ermin Zec’etekme attı. Net bir şekilde Quaresma kırmızıkart görmeliyken; Özkahya lütfen sarı kart gösterdi.

Derbi Yıldırım’a kaldı

Halis Özkahya, 2 hafta sonra oynanacak Galatasaray-Beşiktaş derbisinin Bülent Yıldırım’dan sonra ikinci adayıydı. Bu maçtaki yönetimi gösterdi ki; artık o derbinin tek adayı kaldı. O da; Bülent YILDIRIM!

11 Şubat 2017, Cumartesi 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Çaresizliğin ilanı!‘’

Hakem yanlışları almış başını gidiyor, hatalarının yansıması eski günlere göre çok daha fazla. 22. haftada Galatasaray-Beşiktaş derbisi oynanacak ve kurulun elinde bu maçı yönetmeye 1, 5 hakem var. Bunlardan biri Halis Özkahya, plasesi Bülent Yıldırım. Ama gelin görün ki; bu hafta Beşiktaş maçına atanacak bir isim bulunamadığından çaresiz Özkahya Beşiktaş maçına atanmış. Aynı hakemi 2 hafta sonra da aynı takımın maçına atamayı göze almış olsanız da; hakemin yaşayacağı bir olumsuzluk, derbi öncesi MHK’yi çok net şekilde zor durumda bırakacaktır.

Zorlanmaları kaçınılmaz

Bursaspor-Fenerbahçe maçına atanan Halil Umut Meler ise FIFA kokartını göğsüne takmasına rağmen henüz bu düzeyde atmosferi yüksek maçları yönetmemiş, yeterli tecrübeye sahip olmayan bir hakemimiz. Hakem konusunda MHK’nin yaşadığı çıkmaz neticesinde, sanıyorum o da bu maça mecburiyetten atandı. Atmosfer yükselmez, kritik pozisyon olmazsa sıkıntı yok ancak yaşanabilecek olumsuzluklarda hakemin de zorlanması kaçınılmaz gibi duruyor.

Göçek ciddi eleştirilmişti

Kurulun bir diğer açmazı neticesinde Galatasaray-Kayserispor maçına da Hüseyin Göçek atanmış. Biliyorsunuz Adanaspor-Başakşehir maçında daha önce verdiği golü, yardımcı hakemiyle konuşarak iptal etmiş ve ciddi şekilde eleştirilmişti. Bu karar ‘Video Hakem Uygulaması’ isteyenlerin sesini daha fazla yükseltmesine sebep olmuştu. Göçek o maçtan sonra tam 45 gün sahalara ayak basmadı ve eline düdük almadı. Bu sezon bir hakemin yaşadığı en ağır cezaya muhatap oldu. 3’ü lig, 4’ü kupa 7 atama etabında görev alamadı. Böylesine buhranlı ve sıkıntılı bir dönemden çıkan hakemi, en önemli maçlardan birinde sahaya sürmek, çaresizlik değil de nedir?

Notların bir önemi yok

Şampiyon adayı Başakşehir’in Kasımpaşa ile oynayacağı maça da derbinin 4. hakemi Yaşar Kemal Uğurlu atanmış. Kurul çaresiz, farkındayız. Gözlemci notlarının bir önemi yok, onun da farkındayız. Ancak derbide Uğurlu’nun hatalı olduğu TFF Hukuk Müşavirliği tarafından da tescilledi. Şenol Güneş maçtaki “Sportmenliğe aykırı davranışları” nedeniyle PFDK’ya sevk edildi. Bu ne demek? Yaşar Kemal Uğurlu, Şenol Güneş’le ilgili yaptırımı uygulayamamış, onun gereğini yapmadığını gören maçın temsilcisi de Şenol Güneş’i rapor etmiş demek! Siz böylesi bir yanlışa imza atan hakemi ertesi haftanın en önemli maçına atarsanız; hakemler şu mesajı alır: “Büyük takım hocası ihraç edilmemeli!”

10 Şubat 2017, Cuma 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Hakemlikte güven problemi‘’

Son günlerde hakemlerimize olan güven hızla azalıyor. Öyle ki; daha dün dünyanın en iyi beşinci hakemi seçilen Cüneyt Çakır, Avrupa’nın ilk 75 hakemi arasında yer alan Hüseyin Göçek, Avrupa’da birçok maçta başarıyla görev yapmış Fırat Aydınus, Bülent Yıldırım gibi isimler bugün istenmeyen hakem ilan edilmişler, yönetimleriyle kimseleri memnun edemiyorlar. Hakemler aynı hakemler olduğuna göre, dün sahip oldukları imkânların bugün çok daha fazlasına sahip oldukları halde; ne oldu da hakemlerimiz bu hale geldi? Çözümü aranan soru bu olmalı. Bu konuda benim tespitim her zaman aynı. Sorun hakemlerden çok, hakemliği yönetenlerde.

Pozisyona uzak kaldı!

Şu an Türk hakemliğinin başında kim var? Sayın Yusuf Namoğlu. Hakemliği 1991 yılında bıraktı, parlamento üyesi oldu. İki dönem milletvekilliği, bir dönem belediye başkanlığı yaptı. Ülkeye farklı bir platformda hizmet etti, milletin temsilcisi oldu.

O, hakemliği bıraktığında Süleyman Demirel Başbakan, rahmetli Turgut Özal Cumhurbaşkanı idi.

Futbolda kaleciye pas henüz yasaklanmamış, takımlar bir maçta en fazla 2 oyuncu değişikliği yapabiliyordu.

Maçlarda 4. hakem de yoktu, teknik alan da!

Bariz gol şansına kırmızı kart gösterilmeye yeni başlanmıştı.

9 kusurlu hareket 10 kusurlu hareket; yan hakem henüz yardımcı hakem olmamıştı.

Sahaya takımlar 16 kişiyle çıkıyordu. O tarihte pasif ofsayt diye bir kavram hayatımızda yoktu.

Arkadan yapılan sert müdahalelere kırmızı kart gösterilmiyordu.

Maçlar tek kamerayla çekiliyor, maçlardan sonra “al ileri, ver geri” programları yapılmıyordu.

Eski çamlar bardak oldu!

O dönem hakem camiasından ayrılan Namoğlu, 20 yıl boyunca hakem camiasının önünden bile geçmedi. Yoğun siyasi, özel ve iş hayatı sonrası dönüp geldiğinde her şey eskisinden çok farklıydı.

Uzun süre Namoğlu ile çalışmış birisi olarak net bir şekilde ifade edebilirim ki; Namoğlu günün koşullarına ve çağdaş hakemlik anlayışına adapte olamadı. Çağdaş hakemliğe ve çağdaş hakem yöneticiliğine ayak uyduramadı ancak bunun yerine çağdışı ama günü kurtarmaya dayalı yönetim anlayışını benimsedi.

O yüzdendir ki; ilk iki döneminde Uilenberg’le, son gelişinde de Rosetti ile yıldızı barışmadı. Bu günlerde Rosetti’nin ‘ak’ dediğine, Namoğlu, ‘kara’ diyor. Bu anlaşmazlıktan dolayı, “Hakemlerin her şeyiyle ben ilgileneceğim” diye göreve başlayan Rosetti, iki ayda bir Türkiye’ye zorla gelerek, iki gün yasak savıyor. Artık hiçbir şeye karışmaz olmuş ve sadece aldığı paraya bakıyor.

Padişahım çok yaşa!

Kurulda bulunan diğer 8 üye de ne bir şeye karışıyor, ne de bir işin ucundan tutuyor. Hâlâ Karadeniz’de seminerler yapılmamış ve hakemler atletik test ve seminer almadan maçlara çıkıyor. Ne Namoğlu kurul üyelerine karışıyor, ne de kurul üyeleri ona.

Koltuk Namoğlu sayesinde o üyelere bahşedildiği için kurul üyeleri tempo tutuyor: “Padişahım çok yaşa! ”


08 Şubat 2017, Çarşamba 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Van Persie 3 defa atılmalıydı‘’

Palabıyık ismi açıklandığında şöyle yazmıştım: “Palabıyık önceki maçlardaki ortalama performansını bu maça yansıtabilecek olursa; maçın altından başarıyla kalkabilecektir.” Ancak Palabıyık bırakın önceki maçlardaki performansına yaklaşmayı; belki de kariyerinin en kötü iki-üç maçından birini yönetti. Maç başlamadan, maçın zor geçmesi için her türlü altyapı yöneticiler tarafından hazırlanmıştı(!). Böylesi zor geçmeye aday olan maçta; Palabıyık, yanlış taktikle oyuna başladı. Kart göstermeden, oyuncularla diyalog kurarak otoriteyi sağlamaya çalıştı. Taktiği tutmadığı halde, değiştirmedi de! Sonuçta hem kendi kariyeri adına, hem de Türk hakemliği adına kabul edilemez bir yönetime imza atmış oldu.

Hakem tepkisiz kaldı

Önce Lens-Oğuzhan, devamında Oğuzhan-Van Persie itiş kakışında kart göstermeyi tercih etmedi. İkaz etmekle yetendi. Oysaki bu dakikaya kadar Van Persie’nin hareketleri defalarca sarı kartı gerektiriyordu. Devamında Oğuzhan-Alper diyaloğuna ve oyun oynanırken birbirlerine yaptıkları fiziksel temaslara da sessiz kaldı. Bu yaşanan tartışmalarda hakemi tartan ve tepkisiz kaldığını gören oyuncular da sonraki dakikalarda gereğini yaptı(!).

Tosic’e kırmızı verdi ama...

Dananın kuyruğu da 42. dakikada koptu. “Nasılsa hakem hiçbir şeye karışmıyor.” diye düşünen Van Persie Tosic’e dirseğiyle, diziyle vurdu. Buna sinirlenen Tosic de ona kafa attı. İki oyuncu da kırmızı kart görmeliyken, hakem sadece Tosic’e kırmızı kart gösterdi.

Öyle ki; Beşiktaş tribünlerine dilini çıkartan Persie hakemler görse, daha o dakikada atılmalıydı. Kendisine sinirlenen Tosic’e, o kargaşada eliyle bir uzvunu tutarak karşılık veren Persie’nin bu hareketi de kırmızı kart olmalıydı.

Satman’ın da hatalı kararları vardı

91.dakikada Lens’e önce oynaması için düdüğüyle işaret etti ve daha sonra Lens golü atınca işaret vermedim diyerek golü iptal etti. Maçta ki tek doğru kararı Beşiktaş’ın penaltı beklentisine devam dediği pozisyondu.

Oyun süresince Palabıyık oyunun kontrolünü sağlayamadı. Sayısız kart hatası yaptı. Maçta yardımcıları da Palabıyık’a ayak uydurdu. Cem Satman’ın kaldırdığı hatalı bayraklar vardı. Fenerbahçe’nin golünde ortayı yapan Lens ofsayt pozisyonundaydı. De Souza’ya kaldırdığı bayrak önemli bir atağı kesti. 4.Hakem Kemal Uğurlu hiçbir görevini yerine getiremedi. Devre bitiminde birçok fiziksel temas oldu, sessiz kaldı. Advocaat Yardımcı hakemi neredeyse silkeledi, yedek oyuncular sahaya girdi; gereğini yapamadı.

06 Şubat 2017, Pazartesi 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Gol ofsayt Emre atılmalı‘’

Dün oynanan maçta biri yardımcı hakemden olmak üzere; sonucu değiştiren iki önemli hakem yanlışı vardı. Başakşehir’in ofsayttan gelen golüne müsaade eden yardımcı Ceyhun Sesigüzel; geçtiğimiz hafta Kayserispor-Fenerbahçe maçında da önemli bir ofsayt hatasına imza atmıştı. Mete Kalkavan ise sezon başından beri istenilen seviyeye bir türlü ulaşamamış ve yönettiği maçlarda ciddi eleştirilere maruz kalmıştı. Yakın zamanda yönettiği Konyaspor-Galatasaray maçında da başarısız ayrılmıştı.

Atanması hataydı

Yusuf Namoğlu’nun çağdaş hakem yöneticiliği yerine; çağdışı ama günü kurtarmaya dayalı yönetim anlayışının, her geçen hafta Türk hakemliğine zarar vermeye başladığı bu maçla kanıtlanmıştır. Normal şartlarda böylesine önemli bir maça atanacak performans düzeyine sahip olmayan iki hakemin bu karşılaşmaya verilmesi, peşinen hataya davetiye çıkartmaktı. Ancak Mete Kalkavan’a iki takım da itiraz etmez; Mete Kalkavan da Ceyhun Sesigüzel’den ayrılmaz mantığı işi bu noktaya getirmiştir.

Top ile alakası yok

Başakşehir’in ilk golünde 15. dakikada; golün ortasını yapan Visca ofsayt pozisyonundaydı. Bu pozisyona bayrak kaldırmayan Ceyhun Sesigüzel önemli bir hataya imza atmış oldu. Maçın 19. dakikası oynanırken Emre Belözoğlu topsuz alanda Josue’ye dirsek attı. Topsuz alanda bu tür şiddetli hareketlerin hiçbir şekilde cezasız kalmaması gerekir. Top için mücadele edilmeyen sırada, bilinçli ve sportmence olmayan şekilde yapılan bu hareketlerin karşılığı kırmızı karttır. Altını çizelim, bu tür hareketlerde şiddet aranmaz

05 Şubat 2017, Pazar 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’'Derbinin yükünü kaldırır'‘’

Daha önce birçok platformda ifade ettiğim gibi kupa derbisine Ali Palabıyık atandı. Aslında Türk hakemliğinin son zamanlardaki en büyük açmazı bu. Oynanacak olan önemli bir maç arifesinde o maçı yönetecek ikinci bir alternatifi sistem ısrarla üretemiyor ve önemli maçlar aynı isimler üzerinde dönüyor. Belli bir süre sonra; aynı maçlarda, aynı isimleri düdük çalarken gören kamuoyu, futbolun doğasında olan hakem hatalarını o isimlerle özdeşleştiriyor ve yıpranma da başlıyor. Geçmişte Cüneyt Çakır, Hüseyin Göçek, Halis Özkahya, Bülent Yıldırım gibi isimlerin yaşadığı yıpranma süreci bugün Palabıyık için de başlamış görünüyor.

‘Bu noktaya gelmesi tesadüf değil’

Ali Palabıyık şu anda kamuoyu nezdinde henüz yıpranmamış bir isim. Bu noktaya gelmesi elbette tesadüf değil. Son dönemlerin en az tartışılan hakemlerinden ve her maç üstüne koyarak gidiyor. Avrupa’da bu sezon almış olduğu maçların seviyesi ve ileriye dönük almış olduğu olumlu mesajlar moral motivasyon olarak kendisine katkı sunmuş gözüküyor. Palabıyık önceki maçlardaki ortalama performansını bu maça yansıtabilecek olursa; maçın altından başarıyla kalkabilecektir.

'İlk derbide hatalar yaptı'

‘Bu sezon yönettiği Beşiktaş- Galatasaray tartışılmadan çıkması tecrübe açısından onun için büyük bir artıydı ancak o maçtaki kart hataları ise onun çok önemli eksikliğiydi. Henüz ikinci kez bir derbi tecrübesi yaşayacak olması, takımların ve kamuoyunun son dönemlerde hakemler üzerinde oluşturduğu olumsuz hava; Palabıyık’ın işini zorlaştırabilecek diğer etmenler gibi görünüyor.
[Content:{1274991}]
En çok maç yöneten hakem

2016-2017 sezonunun 14 maçla, ligde en çok görev alan hakemi Ali Palabıyık. Tecrübeli hakem aynı zamanda gösterdiği 10 kırmızı kartla da meslektaşları arasında lider durumda.

Ali Palabıyık bu sezon ligde ne yaptı?

Maç: 14
Sarı kart: 74
Kırmızı kart: 10
Penaltı: 5

Beşiktaş ve Fenerbahçe Palabıyık'ın yönettiği maçlarda ne yaptı?

Beşiktaş Fenerbahçe

Yönettiği maç sayısı: 8 Yönettiği maç sayısı: 12
Galibiyet: 3 Galibiyet: 6
Beraberlik:3 Beraberlik:3
Yenilgi:2 Yenilgi:3
Sarı kart:20 Sarı kart:33
Rakibine sarı kart:19 Rakibine sarı kart:32
Kırmızı kart:1 Kırmızı kart:5
Rakibine kırmızı kart:1 Rakibine kırmızı kart:3
Penaltı:2 Penaltı:3
Rakibine penaltı: 3 Rakibine penaltı: 1

03 Şubat 2017, Cuma 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Al sana video hakem!‘’

Ev sahibi takım 2-0 önde. İlk yarının son dakikası ve top savunmanın elinden dönüyor. Penaltı verilse; maç belki 2-1 olacak ve deplasman takımı soyunma odasına farklı bir psikolojide girecek. Hakem devam diyor ve penaltı kararı çıkmıyor!

Maçı hatırladınız değil mi? Bu hafta oynanan Beşiktaş-Konyaspor mücadelesi. Değişik açılardan defalarca izlenen pozisyon için; “Tosic’in dizinden döndü” diyenler de oldu, “Elinden döndü” diyenler de.

Yorumcu Oğuz Çetin programda; topun Tosic ’in dizinden döndüğü konusunda net ifadeler kullandı. Keza yorumcu Sinan Engin de.

Ahmet Çakar ise; maç sonu topun Tosic ’in dizinden döndüğünü iddia ederken, ilerleyen dakikalarda gördüğü farklı bir açıyla kararının değiştiğini ve pozisyonun penaltı olması gerektiğini söyledi.
Yayıncı kuruluşun yorumcuları da farklı görüşler ortaya koyarken, büyüteç yardımıyla izlenen görüntü neticesinde pozisyonun penaltı olduğu fikrinde birleştiler.

Hatasız maç olmayacak

Bu maçta video hakem sistemi uygulansaydı; güven konusunda hiç şüphe duymadığımız Oğuz Çetin, hakem yorumlamada kamuoyunun kabulünü kazanmış Ahmet Çakar ya da yıllardır yayıncı kuruluşun maç sonu programlarını yapan ekibin üyelerinden biri, bu maç için araçta veya özel bir odada video hakem olsaydı... Video hakem, hangi kararı verecekti?

Aynı maçta Beşiktaş ’ın ikinci golünden önce Cenk ’in topu kazanırken rakibine faul yaptığı da iddia ediliyor. Video yardımcı hakemimiz olsa, bu faulü görse bile yardım edemeyeceğini biliyor musunuz? Çünkü bir golden dört pozisyon önce oluşan faule karışmak video yardımcı hakemin müdahale alanına girmiyor.

Örnekleri çoğaltabiliriz. Aynı maçta Cenk’in penaltı beklediği bir pozisyon var. Diyelim video hakem, pozisyona ‘penaltı’ dedi. Hepimiz gördük, pozisyon öncesinde Babel topu çok net bir şekilde eliyle düzeltiyor. Video hakemin penaltı konusunda müdahale hakkı var ama penaltı öncesi olan olumsuzluklarla ilgili müdahale hakkı yok! Yani video hakem elle oynamayı gördüğü halde hakemi penaltı diye uyaracaktı!

Şunu ifade etmek istiyorum: Video yardımcı hakem sistemi uygulansa da hatalar sıfıra inmeyecek ve tartışmalar devam edecek! Hatasız maç bekleyenler üzülecek!

Son 25 yılın skandalı...

Her hafta hakem camiası ile ilgili eleştirilerde bulunuyorum. Eleştirilerimin hedefinde doğal olarak Yusuf Namoğlu oluyor. Başkan olması onun sorumluluğunu artırıyor ama kurulun diğer sekiz üyesi ne yapıyor, onu da merak ediyorum.

Biliyorsunuz 2. ve 3. Lig’ler 19 Aralık’ta devre arasına girdi ve 15 Ocak’ta ikinci yarı başladı. Şu ana kadar 3 hafta oynandı. Ama MHK ’nın bölge sorumluları henüz ‘ Devre Arası Seminer ve Atletik Test Programları’nı tamamlamadılar. 1.5 ay gibi sürede neler yaptılar bilinmez. Bilinen bir şey var ki; 2. ve 3. Lig maçları haftalardır, atletik teste tabi tutulmayan ve eğitim almayan hakemler tarafından yönetiliyor. Hakemlik tarihinin son 25 yılı böyle bir skandalı yazmaz. MHK’da organizasyon ve eğitim sıfıra yaklaştı. Allah aşkına! Eğitimden sorumlu üye, Rosetti ’nin tercümanlığını yapmaktan, iki cümlesinin birini çevirmekten başka ne yapar? Kendini “Yangında ilk kurtarılacak kişi! ” olarak tarif eden üye ne yapar? Diğer üyeler neredeler,
ne yaparlar?

02 Şubat 2017, Perşembe 02:30
YAZININ DEVAMI