‘’Penaltı kararı hatalı‘’
Maçın tecrübeli hakemi Bülent Yıldırım, aslında maça çok iyi başladı. Kontrolü eline aldı ve faullerde ve kartlarda belli bir standardı yakaladı. Ne var ki; 45. dakikada yaşananlar, bu dakikaya kadar süregelen mükemmel yönetimi bir anda yerle bir etti. Marcelo’nun kramponları ile Harun’un ayağına basması acımasız ve yaralayıcı bir hareketti. Marcelo, kırmızı kartla oyundan ihraç edilmeliydi. Kasıtlı basmadı ya da niyeti kötü değildi diyenler olabilir. Futbol Oyun Kuralları Kitabı’ndan “Kasıt” ifadesi çıkartılalı 10 yılı aşkın bir süre geçti. Yani yapılan bir müdahale “Yaralayıcı mı, değil mi?” ona bakmak gerekir. Kasıt ve niyet değerlendirme kriteri değildir.
Müdahale dışarıdaydı!
Bir başka kritik pozisyon ise maçın 52. dakikasında yaşandı. Gökhan Gönül, Bursaspor ceza sahasına girerken John ile girdiği ikili mücadelede yerde kaldı. John’nun Gökhan’a faulü gerektirecek bir teması yoktu. Eğer bir faul varsa bile, o müdahale de ceza sahası dışındaydı. John’un sol koluyla Gökhan’a olan teması da penaltıyı gerektirmezdi. Çünkü rakibini tutmuyordu, çekmiyordu ve itmiyordu. Yıldırımın oyunu devam ettirmesi gerekirdi.
İkinci penaltı doğru
84. dakikada Merter, Gökhan’ın ayağına bastı. Yıldırım’ın faul dahi çalmadığı bu pozisyonda faul ve sarı kart gerekirdi. Daha önceden sarı kartı olan Merter bu dakikada kırmızı kartla oyundan atılmalıydı. Bunca hatalı karar içerisinde hakemin kritik tek doğru kararı Merter’in Oğuzhan’a müdahalesine çaldığı penaltı düdüğüydü.
‘’Lens'e yapılan net penaltı‘’
İspanyol hakem David Fernandez Borbalan 43 yaşında bir elit hakem. İspanya’nın UEFA’daki 3 elit hakeminden biri konumunda. 20’nin üzerinde Avrupa ve Şampiyonlar Ligi maçı, 10’a yakın milli maç yönetmiş; atmosferi yüksek maçlarda görev almış, tecrübeli bir hakem. İspanya Ligi’nin üst düzey maçlarında senelerce görev yaptığını belirtmeye gerek yok sanırım. Tüm bu tecrübe ve kariyere sahip İspanyol hakem; maça başlarken belli ki konsantrasyonunu tam sağlayamamış. Oyunun henüz başında 11.dakika oynanırken savunmanın hatasından faydalanan ve topu kapan Lens hızla ceza sahasına girdi.
Topu rakibinden kurtardığı anda da kendini yerde buldu. Pozisyon net bir penaltıydı ancak hakem devam diyerek büyük bir yanlışa imza attı. Neyse ki verilmeyen bu penaltıya rağmen Fenerbahçe istediği sonucu alarak sahadan ayrılmayı bildi.Bu penaltı pozisyonu dışında; maçta hakemi zorlayacak başka bir pozisyon yaşanmadı. Geri kalan bölümde birkaç faul ve kart hatasıyla maçı tamamladı.
‘’Derbide Hüseyin Göçek'e tam not!‘’
Hep hakem diyoruz ama gözlemcileri de unutmamak lazım. Sezon başından beri, her biri başka telden çalıyor. Örnek mi? Hüseyin Göçek derbiden önce Gaziantepspor-Konyaspor maçını yönetti. Son dakika Rajtoral’ın Douglas’a tekmesine sadece sarı kart gösterdi. Gözlemci Yunus Yıldırım belli ki o tekmeyi raporunda görmezden geldi.
Göçek’in bir sonraki maçı Fenerbahçe-Beşiktaş derbisi oldu. Gözlemcisi de 30 gözlemci arasından yine Yunus Yıldırım... Ben, hakemlik tarihinde aynı gözlemcinin aynı hakemi üst üste iki kez izlediğine hiç şahit olmamıştım. Bu durum gözlemci atamalarını yapan, çok bilen(!) MHK üyesinin gözünden kaçmış! Ya da, “Bize, gören gözlemci değil, görmek istemeyen gözlemci lazım!” demiş.
Anlaşılıyor ki; Rajtoral’ın tekmesini göremeyen(!) göz; bu kez Van Persie ve Tosic’i de görememiş! Göçek’e tam not vermiş! Görev tamamlanmış.
Riva’da beş yıldızlı tatil!
Maçlarda hatalar tam hız devam ediyor. Düzelen hiçbir husus yok. Aynı hatalar, aynı hakemler tarafından ısrarla yapılıyor. Kararlarda standart bir türlü sağlanamıyor.
Sadece tek bir örnek vereceğim. Fazla uzatmadan...
Kasımpaşa-Galatasaray maçında Hakan Balta’nın kapalı koluna çarpan topa çalınan penaltı; Kayseri-Trabzon maçında “harmandalı” oynayan oyuncuların eline gelen topa çalınmayan iki penaltı...
Bu kadar tezat olmaz! Olamaz! Olmamalı!
Eğitim mi? Her hafta Riva’da, hem de 3 gün boyunca sürüyor. Bunlar hiç gösterilmiyor mu? Anlatılmıyor mu? Şaşırıyorum... MHK’nin eğitimden sorumlu üyesi Murat Ilgaz. Ne yapıyor, neler anlatıyor acaba? Merak ediyorum. Belki de hakemler eğitim yerine tatil yapıyorlardır Riva’da! Aklıma başka bir şey gelmiyor.
Bir de Bülent Yavuz var. Görevi: “Federasyon yönetimi hakem danışmanı!” Görevi gereği yönetime hakemlerle ilgili rapor veriyor, yol gösteriyor... En azından öyle olmalı... Gerçi kendisi bu ara çok yoğun! Hem TFF’de danışman hem MHK scout ekibinde; hem gazetede yazıyor; hem radyoda, hem de Kıbrıs’ta bir televizyonda program yapıyor. Hakem eleştiriyor. Benimle aynı işi yapıyor yani! Vakit yetişmez ki buna!
Albert Einstein!
Önceki hafta Kayserispor-Alanyaspor maçında verilmeyen penaltılar Hakan Kutlu’yu isyan ettirdi. Bu hafta yine üç; rakamla ‘3’ penaltısı verilmeyince, görevinden ayrıldı. Yani başarısızlığın bedelini ödedi. Sizce buna sebep olan hakem bir bedel ödeyecek mi? Mesela iki hafta evinde oturup maça hasret kalacak mı? Sanmam... Bu maçta 3 penaltıyı pas geçen Serkan Çınar, çok değil bir önceki yönettiği maçta kural hatası yapmıştı. Ödül(!) olarak Kayserispor-Trabzonspor maçına atandı! Hakan hoca meraklanmasın! Alanya maçında penaltılarını vermeyen Ümit Öztürk de bu hafta Bursaspor-Rize maçını yöneterek ödülünü aldı!
Bu MHK üçüncü kez görevde. Diğer dönemlerinde toplam 15 ay görev yapabilmişlerdi. 3. defa geldiler, daha önce ne yaptılarsa yine aynısını yapıyorlar. Hata yapan hakeme inadına maç veriyorlar.
Başarısızlık kaçınılmaz! Bunu ben söylemiyorum; seneler önce Einstein söylemiş: “Hep aynı şeyi yapıp farklı sonuç beklemek, aptallıktır!” Ben de farklı bir sonuç bekleyerek “Aptallık!” yapmıyorum. Peşinen başarısızlığı kabul ediyorum.
‘’Halüsinasyon görmüş!‘’
Maçın İskoç hakemi Craig Thomson, UEFA’nın en seçkin hakem kadrosunda yer alıyor ve 8 yıldır Şampiyonlar Ligi’nde düdük çalıyor. Kariyerinde EURO 2012 finallerinde düdük çalma şansını da yakalamış. Böylesine kariyerli ve tecrübeli bir hakemin maçın 28. dakikasında çaldığı penaltıya anlam veremedim.
Pozisyonda; Kiev’li oyuncu Gonzalez, Beck’i arkadan omuzuyla iterek, düşmesine sebep oldu. Burada bir düdük çalınacaksa Beşiktaş lehine faul kararı verilmeliydi. Ancak hakem, ilave yardımcı hakemi Kevin Clancy’dan gelen manasız yardıma uyarak penaltı noktasını gösterdi ve kendisine faul yapılmış olan Beck’i haksız bir şekilde oyundan ihraç etti.
Değişen kurallara göre, penaltıyla birlikte kırmızı kart da gösterilmişse, bu: “Faulü yapan oyuncunun; rakibini çekerek, iterek, tutarak ya da topla oynama niyeti ve şansı olmadan; bilinçli ve planlı şekilde düşürdüğü” anlamına gelmektedir. Pozisyonu izlediğinizde bunların hiçbirisinin olmadığını görürsünüz. Belli ki maçın ilave yardımcı hakemi Kevin Clancy sahada halüsinasyon(!) gördü!.. Sonrasında Aboubakar’ın kırmızısı yaşanan stresin bir yansımasıydı. 6. Gol yardımcı hakemin Kiev’e armağanı oldu. Gol net şekilde ofsayttı.
‘’Çaldığı penaltı yanlış‘’
Maça kontrollü başlayan Mete Kalkavan; oyun genelinde birkaç pozisyon dışında kart hatası yapmadı. 35. dakikada kararına itiraz için topu yere vuran Pavelka’ya sarı kart göstermesi gerekirdi. Pavelka gecikmeli olarak benzer harekette 87’de sarı gördü. 28. dakika oynanırken Sabri’nin ceza sahası içinde rakibine yaptığı harekete penaltı beklentisi ve 53. dakikada Kasımpaşa golünde Serdar Aziz-Adem Büyük mücadelesindeki faul beklentisi gereksizdi. Hakemin pozisyonları devam ettirmesi doğruydu.
İkinci yarıda 72 ve 74. dakikada Otigba, Sneijder’e üst üste sarı kartı gerektiren müdahalelerde bulundu ve hakem tarafından doğru bir şekilde oyundan atıldı. Maçın 79. dakikasında Kasımpaşa’nın kazandığı penaltıda Hakan Balta, ellerini vücuduna yapıştırmış, topun eline çarpmaması için azami gayret içerisindeydi. Top kapalı olan eline çarptı. Penaltı ve sarı kart hatalıydı. Son dakikalarda Kasımpaşa’nın golünün faul gerekçesiyle iptali ise doğruydu.
Şansı gol olmaması
Verdiği hatalı penaltının gol olmaması Kalkavan’ın en büyük şansı... Beşiktaş-Trabzonspor maçındaki hatalarına rağmen bu kadar kısa sürede 3. kez bir maçta düdük çalması için Kalkavan’ı sahaya süren MHK’ya ufak bir sitemim var: “Emin olun daha Trabzonsporlu Yusuf’un ayağındaki sızı geçmemiştir.”
‘’Tosiç'e kırmızı!‘’
Dünkü yazımda şöyle demiştim: “Cumartesi oynanacak maç sakin geçerse, bir takım skoru erken elde ederse veya tartışılacak kritik pozisyonlar yaşanmayacak olursa ne ala. Göçek böyle maçlarda çok fazla sıkıntı yaşamaz.”
Yazıma: “Sakin bir maç beklemiyorum. Çok çetin bir mücadele olacak. Hakem üzerinde oyuncular ve taraftarlar tarafından oluşturulacak büyük bir baskı kaçınılmaz görünüyor.” diye devam etmiştim.
Maç sonu gördük ki; ben dâhil neredeyse bütün yorumcular yanıldılar. Beklenin aksine sakin ve kısır bir derbi geçti. Öyleki maçta kaleyi bulan isabetli bir şut dahi olmadı. Maç rahat geçmesine rağmen hakem ciddi kart hatalarına imza attı.
26.dakikada Fenerbahçe’nin attığı golünün ofsayt gerekçesiyle iptali doğru karardı. Top son oynandığı anda Sow ofsayt pozisyonundaydı. Maç süresince Kjaer, Alper ve Necip’in gördüğü sarı kartlar da kurala uygundu.
Eyisoy’un hatası!
Ancak 56.dakikada Querasma’nın gördüğü sarı kartın hatalı olduğunu belirtmek gerekir. Ayrıca Tosic’in elle oynadığı pozisyonda da sarı kart gösterilmesi gerekirdi.
46.dakikada V Persie’ninTolgay’ınaşiltendonuna doğru yaptığı hareket kartsız geçilemezdi. Sarı kart bile gösterilmeyen bu pozisyonda kırmızı kart daha doğru olurdu diye düşünüyorum.
Bana göre hakemin önemli bir kart hatası da 81.dakikadaki Tosic Lens mücadelesinde çıkarttığı sarı karttı. Pozisyonda kırmızı kart çıkmasının daha doğru olduğunu düşünüyorum.
Hareket tarife uygun
Çünkü “topun üzerinden,kramponun vidaları rakibe dönük,ayak dizden gergin, hız alarak, rakibin ayak bileğinin daha üst bölgesine yapılan acımasız hareketler” kurala göre ciddi faullü oyundur. Dolayısıyla Tosic’inLens’e hareketi tam da bu tarife uyuyordu ve kırmızı kart en doğrusuydu.
Oyun boyunca stresin artmadığı, oyuncuların genelde sportmence mücadele ettiği ve çok fazla kritik pozisyonların yaşanmadığı maçı, Hüseyin Göçek ciddi kart hatalarıyla tamamlamış oldu.
‘’Derbilerin altından kalkamıyor‘’
Göçek; 12 yıldır Süper Lig, 8 yıldır da FIFA hakemi. Yolunda giden her maçın altından kalkma becerisi var. Ne zaman ki maç sıkışsa, o liderlik özelliğini hiçbir zaman sahaya yansıtamamış bir hakem. çetin bir mücadele, oyuncu üzerinde oluşacak baskının kaçınılmaz olduğu maçların altından kalkamıyor.
Derbinin hakeminin Hüseyin Göçek olarak açıklanması tartışmaları da beraberinde getirdi. Önceki gün yayınlanan yazımda iki hususun tartışma konusu olacağını zaten belirtmiştim. Birincisi; Göçek’in görev yaptığı derbilerdeki kötü yönetimleri.
İkincisi de Namoğlu’nun, zamanında Göçek için: “Derbi yönetecek kapasitede bir hakem değil!” şeklinde yapmış olduğu açıklamaydı. Namoğlu’nun açıklamasıyla ilgili söyleyebileceğim tek bir husus var. “Dört yıl öncesinde kullanmış olduğu sözler büyük bir talihsizlikti diyebilirim. MHK başkanı olacak potansiyeli ve isteği olan kişiler, her zaman ve her ortamda söyleyeceklerini tartmak zorundadır. Türkiye’deki gibi söylenen hiçbir şeyin unutulmadığı ve günü geldiğinde ısıtılıp tekrar gündeme geldiği ortamlarda bu tür eleştiriler kaçınılmazdır.”
Derbilerin düşünülmeyen ismi
Diğer konudaki tespitimde ısrarcıyım. Göçek; 12 yıldır Süper Lig’de düdük çalıyor. 8 yıldır da FIFA hakemi. Avrupa’da ayak basmadığı stat kalmamıştır ancak henüz bir Şampiyonlar Ligi maçında klasmanı uygun olmasına rağmen düdük çalamadı. Yolunda giden ve tartışmalı pozisyonların olmadığı her maçın altından kalkma becerisi var. Ne
zaman ki maç sıkışsa ve sahada bir lidere ihtiyaç olsa; o liderlik özelliğini hiçbir zaman sahaya yansıtamamış bir hakem. Maalesef Namoğlu’nun açıklamalarından sonra geçen dört yıla rağmen Göçek’in bu özelliğinde bir değişiklik olmadı. Bu sebepledir ki; Avrupa’nın ilk 70 hakemi arasında ismi anılsa da, Türkiye’de sadece 4 derbi yönetebildi. Değil Yusuf Namoğlu; MHK’ye kim gelse Göçek’i derbilerde çok fazla düşünmedi.
Alternatifi olsa atanmazdı
Cumartesi oynanacak maç sakin geçerse, bir takım skoru erken elde ederse veya tartışılacak kritik pozisyonlar yaşanmayacak olursa ne ala. Ancak ben öyle olmayacağını
düşünüyorum. Mağlubiyeti hiçbir şekilde kabullenemeyen bir Beşiktaş takımı var. Son haftalarda üst üste maç kazanan ve evinde mağlubiyete tahammülü olmayan Fenerbahçe...
Çok çetin bir mücadele ve hakem üzerinde oyuncular ve taraftarlar tarafından oluşturulacak büyük bir baskı kaçınılmaz görünüyor. İşte Göçek için de problem burada başlıyor. Böyle maçların altından kalkamıyor. Şunu belirtmekte fayda var: Bu hafta oynanacak 9 maça yapılan hakem atamalarını incelediğinizde belki de en doğru atama Hüseyin Göçek ataması. İyice hırpalanmış ve yıpranmış hakem kadrosu içinde bu maça atayacak farklı bir alternatifin olmayışı asıl tartışılması gereken konu. Şuna eminim ki: Yusuf Namoğlu’nun fikri dört yılda kesinlikle değişmedi. Eğer bu maça atayabileceği başka bir hakemi olsaydı, Namoğlu, Hüseyin Göçek’i bu maça kesinlikle atamazdı.
‘’Zorunlu seçim‘’
“Derbiye beklenildiği gibi Hüseyin Göçek atandı. Plansız ve gelişi güzel atamalar yapan MHK’nin, başka bir alternatifi de yoktu. Bu atama ile şu iki konu beni düşünmeye sevk ediyor. Birincisi; Göçek’in görev yaptığı derbilerdeki kötü yönetimleri. İkincisi de Namoğlu’nun zamanında Göçek için, ‘Derbi yönetecek kapasitede bir hakem değil!’ şeklinde yapmış olduğu açıklama.”
‘Mental açıdan yorgun’
“Bu sezona iyi başlayan ender hakemlerden biri idi. Avrupa’da yönetmiş olduğu ön eleme maçları ile erken form tutmuş ve sezona kötü başlayan diğer hakemler arasında başarısıyla öne çıkmıştı. Bugün ise; MHK’nin çok dar kadroyla ligi götürme ve belli hakemlere her hafta maç verme arzusunun onu mental anlamda yıprattığını düşünüyorum. Göçek; son yönettiği maçlarında bu yorgunluğun sinyallerini fazlasıyla vermeye başladı.”
‘Bilica’nın kazısını görmemişti!’
“Göçek 12 senedir Süper Lig’de düdük çalıyor, 8 yıldır da FIFA kokartı taşıyor. Hatta Avrupa’nın en seçkin ilk 70 hakeminden biri konumunda. İlk derbisini (Fenerbahçe 4-1 Galatasaray) 2008 yılında yönetmesine rağmen, şu ana kadar sadece 4 derbide görev yapabildi. Nisan 2010’da yönettiği Fenerbahçe-Beşiktaş (1-0) derbisi onun açısından çok kötü tamamlanmıştı. Göçek, verdiği birçok tartışmalı kararın yanı sıra Bilica’nın penaltı noktasında yaptığı meşhur kazı çalışmasını (!) da cezasız bırakmıştı. O tarihten sonra ilk kez bir Fenerbahçe-Beşiktaş maçı yönetecek olan Göçek; Nisan 2012’de Beşiktaş-Galatasaray (0-2) ve Mayıs 2015’te Galatasaray-Beşiktaş (2-0) maçlarında da düdük çalmıştı.”
Namoğlu ne demişti?
MHK Başkanı, 17 Nisan 2012’de NTV Spor Radyo’da katıldığı bir programda, “Oyun kurallarını eksiksiz uygulayacağım diyen bir hakem, o havayı koklamayan hakemdir. Hüseyin Göçek bazı maçlarda bu psikolojiyi, atmosferi koklamadan kuralları uygulamaya çalışmıştır. Bizim tabirle maça çomak sokmuştur. Bu nedenle Hüseyin Göçek’in derbi hakemi olmadığı görüşündeyim” ifadelerini kullanmıştı.
İlk ataması değil
Yusuf Namoğlu, bu yorumundan sonra MHK Başkanı olduğu ilk dönemde, 2015 yılının mayıs ayında Göçek’e yine bir derbide, Galatasaray-Beşiktaş mücadelesinde görev vermişti. O günlerde Göçek’in Galatasaray basketbol takımında forma giydiği dönemde bir fotoğrafı ortaya çıkmış, Namoğlu, “Kendisi Beşitaş altyapısında da oynadı. Onun da fotoğrafları var. Hüseyin Göçek derbi yönetmeyi hak eden bir arkadaşımız” demişti.