Arama

Popüler aramalar

‘’Penaltı ve kırmızı yanlış‘’

Maçın FIFA kokartlı hakemi iki kez penaltı düdüğü çaldı. 16. dakikada Beck’in ortasında, Bekir’in başının üstüne kadar kalkmış ve doğal konumda olmayan kolundan dönen topa çaldığı penaltı düdüğü doğru idi. Ancak 53. dakikada Atınç-Koman mücadelesinde; Atınç’ın Koman’a penaltıyı gerektirecek bir müdahalesi olmamıştı. Atınç, Koman’ın sahip olduğu topa temas etmek için kaymış; topa temas edememiş ancak Koman’a da herhangi bir müdahalede bulunmamıştı. Penaltı kararı hatalıydı. 72’de Bekir ’in Atiba’ya şiddetli ve yaralayıcı bir teması yoktu, sarı kart yeterli olurdu diye düşünüyorum. Dolayısıyla hakemin Bekir’e gösterdiği kırmızı karta katılmıyorum.

UEFA talimatını atladı

Oyunun ilk yarısının sonunda; sakin giden oyunu geren, futbol oyununun imajını bozan, görsel güzelliğe gölge düşüren Quaresma ve Tevfik’e sarı kart göstermemesi izaha muhtaç bir durumdu. Sahadaki 10-15 futbolcunun bir araya geldiği ve itişip kakıştığı anlarda, hakemin inisiyatif kullanma hakkı yoktur. Bu görüntüye sebep olan oyuncular sarı kart görmelidir. Bu net bir UEFA talimatıdır.

20 Kasım 2016, Pazar 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Derbide oyun sertleşirse...‘’

Çakır ilk 5-10 dakika faul standardını düşük tutacak, basit temasları devam ettirecektir. Ancak oyun sertleşirse daha fazla düdük çalacak ve hiçbir kartı es geçmeyecektir.

Cüneyt Çakır; Dünya Kupası ve Avrupa Şampiyonası tecrübeleri yaşamış, Şampiyonlar Ligi ve Dünya Kulüpler Şampiyonası finali yönetmiş bir hakem. Derbilerle abone olmuş, bu tür maçları defalarca yönetmiş bir isim. Kabul edelim ki; bugünkü maç onun için hiç de kolay geçmeyecek. Türk insanının derbiye bakışı ve bekledikleri çok farklı. Herkes kazanan taraf olmak istiyor, en ufak bir hakem hatasına tahammül edemiyor; eğer olacaksa da, o hatanın lehine olmasını istiyor.

Sürprizlere gebe

Bitmeyen, yarım kalan, hiç oynanamayan, kartların havada uçtuğu, pet şişelerle maçın sabote edildiği, hakemlerin henüz bir karar dahi vermeden taciz edildiği ve kafasının yarıldığı, sürpriz olaylara gebe (!) çok derbiler yaşadık. Bu yüzden Çakır çok geniş kapsamlı bir maç planıyla maça hazırlanacaktır. Her türlü olabilecek olumsuzluğu, planına dâhil edecektir.

İletişimi seçecek

Çakır; önce oyunun kontrolünü eline almak isteyecek; ilk 5-10 dakika faul standardını düşük tutacaktır. Oyuncuların iyi niyetini ve centilmen tavırlarını sezerse oyunu akışına bırakacak ve basit temasları devam ettirecektir. Oyunun gidişatına göre önlemler alacak; sertleşen oyunda daha fazla düdük çalacaktır. Genel tavrının oyuncu eksiltmemek üzerine kurulu olacağını tahmin ediyorum. Hemen karta davranmak yerine oyuncularla iletişimi tercih edecektir ancak kuralın emrettiği hiçbir sarı ve kırmızı kartı es geçmeyecektir.

20 Kasım 2016, Pazar 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Sezonun en doğru ataması‘’

MHK herhangi bir maceraya yelken açmadı, yapabileceği en doğru atamayı yaptı. Belki de bu sezon içerisinde planlayarak yaptığı ender uygulamalardan birini gerçekleştirdi. Çünkü sezon başından beri Cüneyt Çakır henüz bir Fenerbahçe veya Galatasaray maçı yönetmedi. Belli ki MHK sezon başından itibaren Çakır’ı bu maça atamayı planlıyordu. Cüneyt hocanın kariyeri, kalitesi, tecrübesi bu maçı yönetmeye fazlasıyla yeter. Daha geçtiğimiz hafta Ada derbisinin altından başarıyla kalkarak, performans olarak da bu maça hazır olduğunun sinyallerini bizlere vermişti. Benim bu atamadaki eleştireceğim tek nokta maçın dördüncü hakeminin Halis Özkahya olması. Çünkü Özkahya sakatlığı nedeniyle yaklaşık 6 aydır liglerde maç yönetmiyor. Hiç arzu etmeyiz ancak maçta Cüneyt Çakır’ın bir rahatsızlık veya sakatlık yaşaması durumunda, 6 aydır sahalardan uzak olan bir ismin düdüğü eline alacak olması, MHK’nin girdiği büyük bir risk.

18 Kasım 2016, Cuma 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Namoğlu'na 5 soru‘’

Merkez Hakem Kurulu’nun son günlerde yapmış olduğu bazı uygulamaları eleştirmiş ve yazılarımda bu aksaklıkları gündeme getirmiştim. Fanatik’te önceki gün çıkan son yazımın ardından MHK’nın 1 numarası Yusuf Namoğlu, bizzat kendisi beni telefonla aradı ve yaşanan sıkıntıları değerlendirdi.

Büyük bir olgunluk gösterip eleştirilere karşılık veren MHK Başkanı, aynı zamanda kendisine yönelttiğim 5 soruyu da yanıtladı. Her ne kadar Namoğlu’nun yanıtları beni tatmin etmese de, medeni bir şekilde konuşma ortamı yaratması çok önemliydi. İşte Yusuf Namoğlu’na sorduğum 5 soru...

‘Size söz veriyorum’

Sayın Namoğlu hakemlere yapılan atletik testi takip için tesise gelen muhabirimizin girişine müsaade edilmemiş. Sizce bu doğru mu?

Bizim, hakemlerin atletik testini basından saklamamız gibi bir durum söz konusu değil. Basın elemanlarının geldiğinden haberim olmadı. Olsa idi; mutlaka ilgilenir ve izlemeleri için gerekeni yapardım. Test Marmara Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu içerisindeki atletizm pistinde yapıldı. Muhtemeldir ki; üniversite yönetiminin kararı gereği tesise basın mensuplarının girmesine müsaade edilmemiştir.

Peki bundan sonra yapılacak atletik testlerin tamamını dileyen basın mensuplarının izlemesine müsaade edeceğinizi söyleyebilir miyiz?

Evet, bundan sonra yapacağımız atletik testlere dileyen tüm basın mensupları katılabilir, ben bunun sözünü bizzat veriyorum.

‘Hata bizde değil’

Hafta içindeki TFF 3. Lig maçlarına hakem görevlendirilmesinin unutulması konusunda ne söylersiniz?

Orada hata bizde değil. Biz atamaları yapıp, hakemlere tebligatların yapılması için, Hakem İşleri Müdürlüğü’nde görev yapan ilgili personele verdik. Tebligatları yapmayı o memur unutmuş.

Sosyal medya üzerinden hakemlere hakaret yağdıran birini (Özgür Karadeniz) yönetici olarak hakemlerin başına atadınız. Ben bu işe anlam veremedim. Siz ne düşünüyorsunuz?

Atama yapılırken bizde böyle bir bilgi yoktu. Soruşturuyorum. Arkadaşlardan konu hakkında bilgi istedim. Gerekli bilgilere vakıf olduğumda, ne yapmam gerekiyorsa, ilgili kişi hakkında gereğini yapacağımdan emin olabilirsiniz. Henüz konu ile ilgili araştırma yapıyorum. Bir konu gözden kaçmasın. Bahsi geçen sosyal medya paylaşımları, Kuddusi Müftüoğlu döneminde yapılmış. O MHK döneminde ilgili kişi hakkında hiçbir disiplin soruşturmasına gerek görülmemiş. Biz göreve geldiğimizde bahsi geçen şahıs, faal gözlemci olarak görünüyordu ve hali hazırda maçlarda gözlemci olarak görevlendirilen bir isimdi.

‘Benim haberim yok’

Başkanım seminer dönüşünde hakemleri havalimanında unutmuşsunuz. Transfer için araç göndermek unutulmuş. Bilginiz var mı?

O konudan haberim yok. Bir aksaklık olmuş demek ki. O konu benim görev alanımda değil. Transfer firması ile federasyonun ilgili birimleri bu koordinasyonu sağlıyor. Orada bir aksaklık olmuş olabilir.

17 Kasım 2016, Perşembe 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Namoğlu kimi kimden sakladı!‘’

Geçtiğimiz Salı günü hakemlere atletik test yapıldı. Testi yerinde takip etmek için gazetemizden bir muhabir görevlendirildi ancak uygulamanın basına kapalı olduğu ileri sürülerek muhabirimiz kapıdan geri çevrildi.

Günümüzde devletler ve kurumlar her geçen gün şeffaflaşıyor. Açıklık ve şeffaflık “güven” kavramının vazgeçilmezi durumunda. Şeffaflığa ihtiyaç duymamak; aslında yolunda gitmeyen, olması gerektiğinden farklı, üzeri örtülmeye çalışılan olumsuz bir durum olduğu algısını kuvvetlendiriyor. Bence bir kurum kendine ne kadar güvenirse, o kadar şeffaf olur. Ne derece şeffaf olursa karşı tarafın güveni de o oranda kazanır.

Şeffaflığı ilke edinmiş olsanız...

Yapılan atletik testle ilgili çok fazla şey duyduk. Testin sağlıklı uygulanmadığı yönünde görüş bildirenler var. Bunları Sayın Yusuf Namoğlu’na sorsak, muhtemelen “Söylentilerin aslı yok, uydurma” diyecektir. Madem öyle neden 22 hakemi de zan altında bıraktınız? Şeffaflığı ilke edinmiş olsanız, açıklama yapmak, izahat vermek zorunda kalmazdınız.

Kim doğruyu söylüyor?

Biliyorsunuz hakemlerimiz hafta arası Riva’da toplanıp; antrenman ve eğitim çalışmalarına katılıyorlar. Rossetti, sözleşmesi gereği ayda bir kez Riva’ya geliyor. Diğer haftalarda eğitimi Namoğlu ve MHK üyeleri veriyor. Eğitimlerde, hakem kararları masaya yatırılıyor. MHK pozisyonlarla ilgili nihai kararlarını hakemlere iletiyor. Geçtiğimiz hafta Rosetti Türkiye’deydi. Hakemlere eğitimi o verdi. Son üç hafta Namoğlu’nun “penaltı” dediği pozisyonlara “değil”; “penaltı değil” dediğine “penaltı” dedi. Namoğlu’nun “sarı” dediğine “kırmızı”; “devam” dediğine “faul” dedi. Hakemler kime inanacağına şaşırdı, kafalar karıştı!

Suçlu hakemler!

MHK işlerin yolunda gitmediğinin farkında. Gergin ve telaşlılar. Hataların sorumlusu olarak da hakemleri görüyorlar. Eğitimdeki konuşmaların satır aralarında hakemleri “korkaklıkla” suçlamışlar, verilen maddi imkânları geri almakla tehdit etmişler. “Biz doğru yoldayız ama hata sizde” demeye getirmişler. Kısaca hakemleri hedefe koymuşlar.

Usta kalem Hıncal Uluç’un yazılarında dile getirdiği bir tespiti var: “Ortalık günlük güneşlikken, kimsenin lidere ihtiyacı yoktur. İnsanlar lider aramaz. Lider krizde ortaya çıkar. Çünkü insanlar o zaman etrafa bakarlar, o zaman sarılacak dal ararlar” der. Maalesef şu anda hakemlerin sarılacağı bir dal yok. Lider; liderliğini unutmuş, suçlu arıyor! Hataları nasıl düzeltirim derdinde değil. “Bu saatten sonra hakemlerin başarısı için, biz çok fazla ümit beslemeyelim” derim.

16 Kasım 2016, Çarşamba 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Basit maçların hakemi!‘’

Maçın hakemi 39 yaşındaki Tamas Bognar 6 yıldır uluslararası düzeyde maçlar yönetiyor. Alt yaş gruplarında yönettiği maçlar dışında, Macar hakemin kamuoyu tarafından sonucu merak edilen ve denk kuvvetlerin oynadığı hiçbir maçta görev yapmışlığı yok.

Hal böyle olunca; yine Türkiye açısından rahat geçeceği düşünülen Kosova maçına da bu isim atanmış. Maçın başından itibaren bugüne kadar neden zorlu maçlarda yer almadığının cevabını Macar hakem kendisi vermiş oldu. Net faulleri atladı, çalınmaması gereken faulleri çaldı; net sarı kartlık ihlalleri kartsız geçti. Skor sıkışmış olsa, kim bilir daha neler yapacaktı?

13 Kasım 2016, Pazar 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Laf çok, icraat yok!‘’

Federasyon, Video Yardımcı Hakem (VAR) sistemiyle ilgili çalışmaları yakından takip ettiğini ifade ediyor, ancak sadece bir toplantıya temsilci gönderdiler. Onda da açıkladıkları gibi Hüseyin Göçek yer almadı!

FIFA'nın bu teknolojiye yönelik davetlerdine cevap vermeyen TFF, defalarca gönüllü federasyonlardan destek istenmesine rağmen olumlu dönüş yapmadı. Kısacası ortada laf var ama icraat yok

Türkiye Futbol Federasyonu yaptığı açıklamada: " Video Yardımcı Hakem (VAR) sistemiyle ilgili olarak, geçtiğimiz yıldan beri FIFA, UEFA ve IFAB (Uluslararası Futbol Birliği Kurulu) ile iletişim halinde olup, bu kurumlarla koordine inceleme ve çalışmalarını yürütmektedir. ” diyor.

Acaba gerçek öyle mi? Tam olarak öyle görünmüyor...

İlk biziz diyorlar ama...

Açıklamada: “Bu inceleme ve çalışmalara örnek olarak; geçtiğimiz yıl TFF Genel Sekreteri Kadir Kardaş ve MHK temsilcileri, 'Video Yardımcı Hakem Sistemi'nin denendiği Heracles Almelo-FC Utrecht Hollanda Ligi Play-Off Ligi maçını yerinde takip ederek, sistem ile ilgili inceleme yapmışlardır. Mayıs 2016'da hakemlerimizden Hüseyin Göçek ve Bülent Yıldırım, IFAB tarafından Hollanda'nın başkenti Amsterdam'da düzenlenen, Video Hakemlik Sistemi'nin ve bu sistemde kullanılacak ekipmanların hem teorik hem de uygulamalı olarak anlatıldığı 3 gün süren bir seminere Türkiye Futbol Federasyonu adına katılmışlar ve bu seminerde aldıkları bilgileri ilgililere aktarmışlardır. Bu seminerde TFF, IFAB ve FIFA'nın 'Video Yardımcı Hakem Sistemi'nin tanıtımı için davet ettiği ilk federasyonlardan biri olmuştur. ” deniliyor.

Hakan Özkan gitmişti

TFF, IFAB ve FIFA'nın 'Video Yardımcı Hakem Sistemi'nin tanıtımı için davet ettiği ilk federasyonlardan biri olmuştur ifadesi tam gerçeği yansıtmıyor. Hollanda ’da yapılan bu ilk seminere bütün dünya federasyonları davet edildi. Bu davet ve katılan ülkeler düzenli olarak FIFA ’nın ve IFAB ’ın resmi sitesinden duyuruldu. Ayrıca seminere Bülent Yıldırım katıldı ancak katılanlar arasında TFF ’nin açıklamasında yer verdiği gibi Hüseyin Göçek yoktu. Türkiye adına katılan bir diğer isim dönemin MHK üyelerinden Hakan Özkan ’dı. FETO soruşturması nedeniyle görevden alınan MHK ’nı n eğitimden sorumlu üyesi Hakan Özkan ’ın adını zikretmemek için mi Hüseyin Göçek ’in ismi kullanıldı, bilemiyorum.
Hollanda ’daki toplantıdan sonra hangi ülkelerin sistemi sahiplendiği ve denemek istediğiyle ilgili geri dönüş isteyen IFAB; Türkiye ’den olumlu dönüº alamadı. Yine FIFA ’nın resmi sitesinden duyurduğuna göre; Avusturya, Brezilya, Almanya, Hollanda, Portekiz ve ABD sisteme destek verdiğini ve denemelere katılmak istediğini FIFA ’ya bildirdi. FIFA bu ülkelerin kendi liglerinde denemeler yapmasına onay verdi.

Temsilci yollamadılar

19-21 Temmuz ’da ABD New Jersey’de ikinci kez ülke federasyonlarının katılımıyla toplandı. Bu kez Türkiye ’den herhangi bir katılım olmadı. Red Bull Arena ’da ilk defa canlı olarak bu sistem denendi. Üçüncü çalışma ise 27-28 Ekim ’de Zürih’te yapıldı. IFAB resmi sitesinden toplantıya Avustralya, Belçika, Brezilya, Fransa, Almanya, İtalya, Meksika, Hollanda, Portekiz, Katar ve ABD ’nin katıldığını duyurdu. Türkiye yine bu toplantıya temsilci göndermedi.

Yakın değil uzak takip!

TFF'nin yaptığı açıklamanın devamında: “Futbol FEderasyonu , Video Yardımcı Hakem (VAR) Sistemi'ni yürüten firmayla da temas halinde olup, bu sistemde uygulanacak protokolleri, kullanılacak ekipmanları ve IFAB onaylı testleri de yakından takip etmektedir. İlgili sistem, şu an IFAB ve FIFA tarafından test aşamasında olup, henüz uygulanmak için tam olarak hazır değildir. ” deniliyor.

ABD’de yapılan ikinci toplantı sonrası alınan karar gereği FIFA ’nın İsviçre ’deki merkezinde ' VAR' sistemi ile ilgili tekloloji firmalarının sunumunu yapabileceği, bir eğitim tesisi ve teknoloji üssü kurulmasına karar verilmişti. Burada firmalar bu yeni teknolojiyi tanıtıyorlar. TFF'nin açıklamada, firmalarla yakın temas halinde olunduğuna dair beyanı, sadece FIFA ’ya yapılan ziyarette, 'buraya kadar gelmişken eğitim tesisini de gezelim' yaklaşımına dayandırılmış olabilir.
Kısaca ilk toplantı dışında, TFF olarak hiçbir çalışmaya iştirak edilmemiş, defalarca gönüllü federasyonlardan destek istenmesine rağmen TFF olumlu dönüş yapmamış, VAR sisteminin hiçbir aşamasında bulunmamıştır.

Maç vermiyorlar çünkü...

FIFA, Viedo Yardımcı Hakem sisteminin uygulandığı ve denendiği hazırlık maçzlarına, sisteme testek sunan ve ülkesinde deneyen federasyonların hakemlerini atıyor. Mesela oynanan ve sistemin denendiği İtalya-Fransa maçını Hollandalı Kuipers yönetti. 15 Kasım'daki İtalya-Almanya hazırlık karşılaşmasını da Portekiz'den hakem Artur Soares Dias yönetecek. Kısacası Türkiye çalışmalara destek veriyor olsaydı, oynanan maçlara bizden de hakem atanırdı.

12 Kasım 2016, Cumartesi 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Altta kalanın canı çıksın‘’

Beşiktaş-Trabzonspor maçında yaşanan hakem hataları ortamı yangın yerine çevirdi. Yöneticilerin açıklamaları gündeme oturdu. Hatta kulüpler hakemleri savunan açıklamalar yaptılar. Bugüne kadar MHK’lar dahi, hakemi bu denli savunmamışlardı! 4 büyük takım içerisinde hangi takımın daha çok mağdur olduğu konusu kamuoyunda yeteri kadar tartışıldı. Zannediyorum kesin bir sonuca da varılamadı! Benim farklı bir tespitim var. Bence bu ligin en çok mağdur edilen takımı ligin son sırasında bulunan Adanaspor’dur!

Adanaspor mağduriyeti

*1. hafta Adanaspor-Bursaspor: 1-2. Adanaspor’un 1 penaltısı verilmedi.

*2. hafta Kasımpaşa-Adanaspor: 1-1. Adanaspor’un 1 penaltısı verilmedi.

*3. hafta Adanaspor Gaziantepspor: 0-0. Adanaspor’un 1 penaltısı verilmedi.

*4. hafta Osmanlıspor-Adanaspor: 1-0. Yedikleri gol pieroya göre 48 cm ofsayt. Osmanlısporlu Diabate rakibine attığı tekmeye rağmen sarı kart gördü. *7. hafta Adanaspor-Karabükspor: 1-2.

Adanaspor’un 1 penaltısı verilmedi. *10. Hafta Rizespor-Adanaspor: 2-2. Rizespor’un 2. golü tartışmasız ofsayt.

Sessiz çığlık!

Bu günlerde Başkan Bayram Akgül’ün sesini duyan oldu mu? Maalesef futbolumuzun gerçeği bu... Her zaman söylediğim gibi: “Biz hakem hatalarını; takıma, zamana, skora ve yerine göre tartışıyoruz.” Ne büyük hatalar oluyor; ya konuşmaya değer bulmuyoruz, ya da ilgimizi dahi çekmiyor. Yarın bir gün Adanaspor küme düşse “Hakem hatalarından küme düştü” diye tek satır haber olur mu acaba? Başka bir örnek... 1.Lig’i takip ediyor musunuz? Adana Demirspor Başkanı Sedat Sözlü isyan ediyor: “Bizzat Cumhurbaşkanımız’a çıkıp derdimizi anlatacağız. Spor camiası çığlığımızı duymuyor” diyor. Adana Demirspor’un 3 haftada 4 penaltısı verilmedi. Aleyhine verilenler de cabası...

Trabzonspor’un haklı çığlığına katılıyorum. Şanslılar, seslerini duyurabiliyorlar. Ya duyuramayanlar! Ya ensesinden tokat hiç eksik olmayanlar! Onlar derdini kime anlatacak! Karabükspor’u, Konyaspor’u, Antalyaspor’u...

Başarısızlığa ödül!

Yukarıda Adanaspor örneğini verdim. Bu hataları dakika dakika görüntüleriyle birlikte, isteyen kişiyle, istediği yerde tartışırım. Bunlar siyahla beyaz gibi net ve tartışmasız hatalar. O maçların hakemlerine bakın. İstisnasız hepsi ertesi hafta görev almışlar. Sanki ödüllendirilir gibi! Önlem almak lazım... Hata yapan hakeme hatasını anlatmak lazım... Hatanın üstüne maç verirseniz, hakem, “Ben nasılsa doğruyu yapıyorum” der. Her maça bir öncekinden daha rahat çıkar...

Kalkavan tutarlı davrandı!

Haftanın konusu Mete Kalkavan’dı. Biz de devam edelim, Kalkavan’ın bu sezon performansına bakalım:

*Süper Kupa maçında Tosic’e yapılan penaltıya ‘devam’ demiş.

*2. hafta Bursaspor-Başakşehir maçında Batalla’nın Eren’e hareketine sarı dahi vermemiş. Hareketin Quaresma’nın Yusuf’a yaptığından farkı yok.

*3. hafta Kayseri-Galatasaray maçında vermediği penaltı ve Samba Sow’a gösterilmeyen kartlar.

*6. hafta Osmanlı-Fenerbahçe maçında sarı kartlı Mehmet Topal’ın Ndiaye’nin ayağına basışı ve kart gören Ndiaye!

*7. hafta Başakşehir-Konya maçı verilmeyen penaltılar, elle düzeltilip atılan gol...

Beşiktaş-Trabzonspor maçında farklı ne yaşandı ki! Yine verilmeyen penaltı, çıkmayan kartlar... Sahadaki aynı Mete! Aslında tutarlı davrandı. Önceki haftalarda ne yaptıysa, aynısını tekrarladı. Biz maçı çok ciddiye aldık! Namoğlu diyordur ki: “Allah! Allah! Daha önce sesleri çıkmıyordu.

Şimdi ne oldu ki?”

10 Kasım 2016, Perşembe 02:30
YAZININ DEVAMI