‘’Meler çok iyi yönetti‘’
Maçın hakemi Halil Umut Meler Ocak ayında FIFA kokartı takacak ve uluslararası düzeyde maç yönetmeye başlayacak. Son haftaların en moralli hakemi olarak göze batıyor. Bazen hatalar da yapsa MHK bu aralar ona fazlasıyla güveniyor. Dün gece de oyun genelindeki tutarlı yönetimiyle Meler, MHK’nın bu güvenini boşa çıkartmadı diyebiliriz.
Maçın 30. dakikasında Mehmet’in hareketine çaldığı penaltı düdüğü ve gösterdiği sarı kartta hatası yoktu. Pozisyonda top iki oyuncunun da oynama mesafesindeydi. Erken davranan Mervan topu kafasıyla çalınca; hedefi topu uzaklaştırmak olan Topal’ın ayağı kontrolsüz şekilde Mervan’in yüzüne geldi. Kontrolsüz hareketin karşılığı faul ve sarı karttı. Hakem de gereğini yaptı. Van Persie’nin sakatlanıp oyunu terk ettiği 37.dakikada; hakemin oyunu devam ettirerek doğruyu yaptığını düşünüyorum. N’Guemo ile girdiği ikili mücadelede, Van Persie futbolun doğasında olan temaslardan dolayı dengesini kaybederek, Sissoko ile çarpıştı. Hakem penaltı düdüğünü çalsa bence ciddi bir hataya düşmüş olurdu.
‘’Kalkavan 2 kırmızıyı atladı‘’
Mete Kalkavan, perşembe gecesi Türkiye saatiyle 23.05’te Fransa’da Nice-Salzburg maçını yöneten Hüseyin Göçek’in ilave yardımcı hakemiydi. UEFA kuralları gereği maç sonu değerlendirme toplantısı ve diğer organizasyonlar sonrası cuma sabaha karşı yatağına ulaşabilmiştir. Yorucu yolculuk sonrası dinlenme fırsatı bulamadan cumartesi günü maça çıkmasını planlayan MHK; bu ve buna benzer atamalarıyla Türkiye Ligi’ni sabote etmeye devam ediyor. Bunca kafa ve beden yorgunluğuyla maça başlayan Mete Kalkavan maçın gidişatını ve sonucunu etkileyecek ciddi hatalara imza attı. Maçın 50. dakikası oynanırken Trabzonspor’un kullandığı serbest vuruşta topa doğru hareketlenen N’Doye, Atiba tarafından formasından çekilerek düşürüldü. Bu net bir penaltıydı ama Kalkavan ‘devam’ dedi! Maçın 62. dakikasında Quaresma, Yusuf’a yaptığı hareket nedeniyle sarı gördü. Quaresma, kramponun vidalarıyla ayağı dizden gergin bir şekilde, acımasızca Yusuf’un baldırına bastı. Kartın rengi kesinlikle kırmızı olmalıydı.
Quaresma kararı doğru
Bu kez 82. dakikada sarı kartı olan Oğuzhan; Mehmet Ekici’yle girdiği kafa topu mücadelesinde kolunu haksız şekilde kullanarak dirseğiyle Ekici’nin yüzüne temas etti. Bu tartışmasız bir sarı karttı ve bu dakikada Oğuzhan kırmızı kartla oyun dışı kalmalıydı. Kalkavan faulü çalmasına rağmen kartını çıkartmadı. Hakemin kritik pozisyonlardaki tek doğru kararı, Quaresma düşürülünce Beşiktaş lehine verdiği penaltı kararıydı.
‘’Sinan'ın golü ofsayt‘’
Maçta hakem açısından değerlendirilecek önemli pozisyonlar var. Maçın gidişatını etkileyen bu pozisyonlardan önce Ali Palabıyık için bir parantez açmak istiyorum. Dün akşam Palabıyık’ın üzerinde sanki bir ölü toprağı vardı. Enerjik ve oyunculara taviz vermez tutumuyla hatırladığımız Palabıyık, bu maçta çok pasif ve tepkisizdi. Verdiği kararlara oyuncular ise aşırı tepkiler verdiler. İtirazlara rağmen gerekli yaptırımı hakemden göremedik. Maçın hakemine bu tepkilerin en büyüğünü Emre gösterdi. 30. dakikada bir pozisyon için uzun bir süre kendisine itiraz etti. Hatta itirazını abartarak kendisine iki eliyle temas da etti. Buna rağmen Palabıyık tepkisiz kaldı ve Emre’ye sarı kartını çıkartmadı. Emre’nin oyunun 78. dakikasında da sarı kart gördüğünü hatırlatalım!
Muslera atılabilirdi
Hakemin tepkisiz kaldığı bir başka olay ise 31. dakikadaydı. Galatasaray’ın golünün geldiği frikik öncesi, hakem faul düdüğünü çaldığında; Muslera kalesini terk ederek maçın 1 nolu yardımcı hakemi Hakan Yemişken’in yanına kadar gelerek sarı kart itirazında bulundu. Bu tartışmasız bir sarı kartı gerektiriyordu. Abdullah Avcı’nın da itirazlarına neden olan bu pozisyonda Muslera sarı kart görmedi. 59’da Muslera’nın haklı olarak gördüğü sarı kartı hatırladığımızda gösterilmeyen ilk sarı kartın ne kadar önemli olduğunu anlıyoruz.
Ayrıca Galatasaray’ın Sinan’la kazandığı golün ofsayt gerekçesiyle iptali gerekiyordu. Top ortalandığında Hakan ofsayt pozisyonundaydı. Hakan Balta’nın topa ve oyuna müdahalesi yoktu ancak rakibe net bir şekilde müdahalesi vardı. Yalçın ofsaytta olan Hakan’ı kontrol etmeye çalışırken, Sinan’ın kademesine girme imkânını bulamamıştı. Hakan, Yalçın’ı meşgul etmese, Sinan bu kadar serbest kafa vuramayacaktı.
‘’Çimlere gömüldü!‘’
Maçın Sırp hakemi Milorad Mazic; UEFA’nın seçkin hakemler listesi olan Elit hakem kadrosunda. Bunca kariyer ve tecrübesine rağmen dünkü maçta İbrahimovic, Mazic’i Saraçoğlu Stadı’nın çimlerine gömdü. Maçın 39. dakikasında İbrahimovic top taca doğru çıkarken anlamsız bir şekilde Kjaer’e ayağıyla vurdu. Daha sonra sinirlenip tepki gösteren Kjaer’in boğazına sarıldı.
Görevi İbrahimoviç’e kart göstermek olan Mazic, arabulucu gibi tarafları ayırmaya çalıştı. Eliyle kendisine dokunan Mazic’e sinirlenen İbrahimovic, hakemin elini itti. Tepkisiz Mazic o dakikada sıfırı tüketti.
Etkilenmediler
Mazic, ilk fırsatta ise Volkan Demirel’e kart gösterdi. Belki Vokan sarı kartı hak etmişti ama İbrahimovic’in kırmızıyı hak ettiği kadar değildi. Fenerbahçe’nin 2. golü öncesi İbrahimovic’in Mehmet Topal’a hareketine faul düdüğü çaldı. Faul yoktu diyenler olabilir.
Bana göre de basit bir düdüktü ancak bu tartışmalar Lens’in jeneriklik golünü gölgede bırakacak kadar değildi. Fenerbahçe’nin muhteşem oyunu, Mazic’in tutarsız tavırlarından etkilenmedi.
‘’Ele verir talkını‘’
Tarih: 29 Ekim 2008... Günlerden Çarşamba... Sivas’ta Sivasspor-Konyaspor Türkiye Kupası maçı... Maçın hakemi Koray Gençerler henüz maça çıkmadan 2 Kasım Pazar günü oynanacak Bursaspor-Ankaraspor maçını yöneteceği yönünde tebligat alıyor. Bu görevlendirme federasyonun resmi sitesinden kamuoyu ile de paylaşılıyor.
O dönem Süper Lig gözlemcisi olarak görev yapan, şimdinin MHK üyesi Serdar Tatlı maçın gözlemcisi... Haklı olarak; “Ben bu hakeme hangi notu verirsem vereyim, 3 gün sonra tekrar sahada olacak, vereceğim notun bir önemi yok” diye düşünüyor. Tatlı, “25 yıldır hakemlik geçmişimde, çok değişik uygulamalar gördüm ama gözlemcilerin raporlarını yok sayan böylesi uygulamalar görmemiştim” diyerek gözlemcilikten istifa ettiğini açıklıyor.
Tavsiyesi var mı?
Tarih: 27 Ekim 2016... Günlerden Perşembe... Kasımpaşa-Kahramanmaraş Türkiye Kupası maçı... Maçın yardımcı hakemi Cevdet Kömürcüoğlu henüz maç oynanmadan 30 Kasım Pazar günü oynanacak Trabzonspor-Çaykur Rizespor maçında görevli olduğu yönünde tebligat alıyor. Bu görevlendirme federasyonun resmi sitesinden kamuoyu ile paylaşılıyor. Yani; maçın gözlemcisi Somer Karakaş hangi notu verirse versin, hakem 3 gün sonra maç yönetecek. Anlayacağınız gözlemcinin yazacağı raporun bir önemi olmayacak!
Geçmişte bu tür uygulamaları gerekçe göstererek istifa eden Serdar Tatlı, şimdi icraatın başında ve bu görevlendirmeyi yapan MHK’nin üyesi. Dolayısıyla bu atamanın altında imzası var. Merak ediyorum. Sayın Tatlı’nın, Somer Karakaş’a ne yapması gerektiği konusunda bir tavsiyesi olur mu? Kendisini örnek alsın ister mi ya da geçmişte olduğu gibi kendisi mi bir adım atar?
‘Kaşar’ mı, ‘Beyaz Peynir’ mi?
Daha düne kadar Fırat Aydınus ve Bülent Yıldırım ligimizin en gözde hakemlerindendi. Derbilerin vazgeçilmezi, Avrupa’nın gediklisiydiler. Kim ne derse desin, sahaya yakışan ve bu işin hakkını veren iki değerli hakemdi. Bugün ne değişti? Neden kamuoyu bu hakemlerin çaldığı düdüklerin altında başka sebepler arıyor? Neden bu kadar çok yıprandılar? Bence cevap çok basit... “Metal yorgunluğu!” baş gösterdi. Bu isimlere o kadar çok yüklenildi ki; “Motor su kaynatıyor!” artık.
Sizinle ilginç bazı verileri paylaştığımda, meramımın daha iyi anlaşılabileceğini düşünüyorum. İçinde bulunduğumuz sezon hariç, son beş sezonda tam 24 hakem Süper Lig kadrosuna terfi etmiş. Şu an bu 24 hakemin 9’u en üst lig kadrosunda hakem olarak yer alıyor. 15’i artık yok! 5 yıl içinde terfi ettirip, bu kadar kısa sürede tekrar yok etmişiz!
Son beş sezonda ligimizde 1530 maç oynanmış. Bu 1530 maçın sadece 128’ini son 5 yılda terfi eden bu dokuz hakem yönetebilmiş. Bahsi geçen dokuz hakemden birinin Ali Palabıyık olduğunu ve 55 maçı tek başına onun yönettiğini göz önüne aldığımızda; son beş yılda hakem kadrosunu yenilemek adına alınan 8 hakeme 1530 maçın sadece 73’ünü yönettirebildiğimizi net bir şekilde görürüz.
Uçuruma gidiş!
Bu tablo tam bir felakettir ve Türk hakemliğinin hızla uçuruma doğru sürüklendiğinin fotoğrafıdır. Hakem seçiminde yapılan hatalar ve kayırmacılığın Türk hakemliğinin iliklerine kadar işlediğinin ispatıdır. Yakın dönem MHK başkanlarının, “Türkiye genelindeki yetenekleri tarıyoruz, genç hakemlere şans veriyoruz, hakemliğin geleceğini planlıyoruz” tekerlemelerinin düzmece olduğunun kanıtıdır. 5 yılda 24 hakem terfi ediyor ama sadece 9’u yoluna devam edebiliyor. Palabıyık hariç, kalan sekiz hakem de sadece ve sadece 1530 maçın 73’ünü yönetebiliyor. Geriye kalan 1400’e yakın maçı ise yine “kaşar” hakemler yönetiyor.
Bazıları ‘kaşar’ hakemler bıraksın diyor ya; daha ‘beyaz peynir’ bile olamamış hakemlerle bu işin hiç yürümeyeceğini hesap eden var mı?
‘’Penaltı kararı doğruydu‘’
Son yıllarda, Avrupa ve Dünya futbol arenasında ismi sıkça zikredilen hakemlerden İngiliz Mark Clattenburg, kendisini sıkıntıya düşürecek bir pozisyon yaşamadan maçı tamamladı. Maç boyu ekibiyle uyumlu bir görüntü verdi. Bitiş düdüğünü çaldığında arkasında hakemlik adına konuşulacak çok fazla bir şey bırakmadı.
Maçın 6.dakikasında Aboubakar ile Beşiktaş gole kavuşmuştu ancak faul gerekçesiyle iptal edildi. Bu kararında İngiliz hakem haklıydı. Gol öncesi Aboubakar’ın rakibine hareketi faul düdüğünü gerektiriyordu.
Kartlarda da haklı
Maçı üç sarı kartla tamamlayan Clattenburg, gösterdiği kartlarda haklıydı. 74’te Maksimovic’in Cenk’e müdahalesine göstermediği sarı kart belki de maçtaki tek hatasıydı.
78. dakikada Aboubakar’ın ortasında Maksimovic’in sağ koluna temas eden top için çaldığı penaltı düdüğü doğruydu. Maksimovic dirseğini dışarı doğru çıkartarak vücudunu genişletmiş, kolunu topa doğru hareket ettirerek topun geçişine mani olmuştu.
‘’Aydınus'tan 2 büyük hata‘’
Maçın hakemi Fırat Aydınus son haftalarda üst üste hatalar yapmasına rağmen, MHK’nın ısrarla görev vermeyi sürdürdüğü bir hakem. Bursaspor-Osmanlıspor maçında vermediği iki penaltı ve yaptığı kural hatasına, geçtiğimiz hafta Galatasaray-Trabzon maçında yeni bir kural hatasıyla, yeni bir halka ekleyen Aydınus; dün akşam da günündeydi!
Penaltıyı gerektirmez
Maçın 17. dakikası oynanırken Karabükspor ceza sahası içinde Mehmet Topal-Skulason ikili mücadelesine penaltı verdi. Futbol temas oyunudur. Oyuncular ikili mücadele içerisindeyken birbirlerine temas ederler. Bu temaslar her zaman penaltıyı gerektirmez. Bu pozisyonda da Skulason, Topal’a penaltıyı gerektirecek bir müdahalede bulunmamış; eliyle rakibini çekmemiş, ayağıyla Topal’a onu düşürecek bir temasta bulunmamıştı. Dolayısıyla penaltı kararı hatalıydı.
Kademede adam vardı
29. dakikada Ceyhun Gülselam, Lens’e yaptığı faul sonrası ikinci sarı kartı görerek oyundan atıldı. Böyle bir durumda sarı kart göstermeniz için; hareketin kontrolsüz olması ya da başlaması gereken güzel bir atağın önlenmiş olması gerekir. Hareketin kontrolsüz olmadığı ve sertlik içermediği kesin... Diğer taraftan Lens, Ceyhun’dan kurtulsa kademesinde iki tane Karabüklü oyuncu hazır bekliyor. O yüzden hiçbir şekilde pozisyonda sarı kart gösterilmemesi gerekirdi. Aydınus bu kararıyla da büyük bir hataya imza atmış oldu.
‘’Poldi'nin penaltısı kaçtı!‘’
Maçın FIFA kokartlı hakemi Hüseyin Göçek ligin henüz dokuzuncu haftasında sekizinci maçını yöneterek, kırılması güç bir rekora imza attı. Dün gece çok koşan ve pozisyonlara yakın olan Göçek; maçta bir pozisyon haricinde kritik bir durumla karşılaşmadı. Faullerde yüksek doğruluk oranı tutturdu. Maçın 55. dakikasında Tolga’nın sarı kart görüp cezalı duruma düştüğü pozisyon dâhil, gösterdiği tüm sarı kartlarında haklı idi.
21. dakikada Bruma’nın topu dışardan çevirdiği gerekçesiyle iptal edilen Galatasaray golünde ve 36. dakikada ofsayt gerekçesiyle iptal edilen Adanaspor golünde yardımcı hakemler Emre Eyisoy ve Kemal Yılmaz doğru bayraklar kaldırdılar.
Zor bir pozisyondu ama...
Maçın tek kritik pozisyonu 43. dakikada yaşandı. Rakip ceza sahasında topla buluşan Podolski’nin, Ramos’la girdiği ikili mücadelede kramponu ayağından çıktı ve Podolski yerde kaldı. Ramos burada dikkatsiz davranmış ve Podolski’nin kramponuna basarak onun hareketlerine mani olmuştu. Hakem için zor bir pozisyon olduğunu kabul ediyorum ancak bu dikkatsiz davranışın karşılığı net bir şekilde penaltı olmalıydı. Ben rakibi çekmedim, formasını çektim demekle; ben rakibin ayağına basmadım, kramponuna bastım demek aynı şeydir.