‘’Hakemlerin bedduası MHK'yi yıkacak!‘’
İlk yarı itibariyle Süper Lig’de 144 maç oynandı. Kadroda bulunan 22 hakemden 12’si, bu maçların 119’unu yönetti. Geriye kalan 25 maçı ise 10 hakem paylaştı. Yani 12 hakem ortalama 10 maç yönetirken, geriye kalan 10 hakem ise sadece 2 maç yönetmiş oldu. 22 hakemden Kutluhan Bilgiç ve Bülent Birincioğlu’nun henüz tek bir maç dahi yönetmediğini de hatırlatmakta fayda var.
Hakem atamasında temel bir prensip vardır. Başarılı olan hakem maç alır, başarısız olan evinde bekler. Bu, bütün dünyada böyledir. Namoğlu MHK’si, bu temel prensibi yok sayıyor. Bir maçta 3 penaltı vermeyen hakemi ertesi hafta maça gönderirken, bazılarını sebepsiz yere evde bekletiyor.
Yıpranıyorlar
Bu uygulama sürekli maça giden hakemleri kamuoyu nazarında çok daha fazla yıpratırken, maça gönderilmeyen hakemlerin de moral olarak çökmesine neden oluyor. MHK işi sağlama alayım derken, ne değişiyor, hatalar azalıyor mu? Aksine artarak devam ediyor. Peki, yapılan bu hataların izahı var mı? Bence önemli bir izahı var!
Dua yerine beddua!
MHK Genel Sekreterliği görevinde bulunmuş, eski FIFA yardımcı hakemi Ali Kunak’ın unutamadığım bir tespiti vardır: “Sahadaki hakemin başarısı, evdeki hakemin duasına bağlıdır. Atamaları öyle adaletli yapacaksın ki; evinde oturan hata yapıp beklediğini, maça giden başarılı olduğu için maça gittiğini bilecek. Maça giden kıymetini, evde oturan da hatasını anlayacak. Evdeki hakem sahadaki arkadaşına beddua değil, dua edecek.”
Öyle görünüyor ki, haksız yere evde oturan hakem içinden gelmediği için dua etmiyor, beddua ediyor! Akıl almaz hatalar da ardı ardına geliyor.
Hakemler sakata geldi!
Trabzonspor-Fenerbahçe maçında, yardımcı hakem Kemal Yılmaz sakatlandı. Birkaç gün önce de Galatasaray maçında yardımcı hakem Arkın Akgöl sakatlanmıştı. Antrenmanda sakatlanan Barış Şimşek uzun süredir maç alamazken, yakın zamanda Bülent Yıldırım’ın atletik test sırasında sakatlandığını hatırlıyoruz. Halis Özkahya’nın sakatlıktan yeni kurtulduğunu; Serkan Çınar, Fırat Aydınus ve Ümit Öztürk’ün de sezon içerisinde sakatlık problemi yaşadıklarını biliyoruz. Ayrıca FIFA yardımcı hakemimiz Ekrem Kan’ın sakatlığı halen sürüyor.
Programlar sıkıntılı
Bu sakatlıklar hayra alamet değil. Demek ki hakemlerin antrenman programlarında bir sıkıntı var ve düzene konulması gerekiyor. Gözardı edilmemesi gereken bir konu da hakemlerimizin yaşları. Bu hakemlerin çoğu kırklı yaşlarda... 25-30 yaşında 3 günde bir maç oynayan futbolcularla karşılaştırırsak hata ederiz. MHK kupayla birlikte hakemini hem çarşamba hem pazar maça gönderiyor. Hakemler seyahat ve maçlardan yorgun düşüyor. Değil antrenman yapmaya, dinlenmeye bile vakit bulamıyor. Namoğlu bazı hakemlere bu kadar çok maç verirken, birisinin ona hakemlerin yaşlarını hatırlatması lazım!
‘’Bir nefes beklese...‘’
Avantaj futbolun güzelliğidir. Avantajın neticesinde bir de gol gelirse bu, hakemin kalitesini ortaya koyar. Bana göre maçın 27. dakikasındaki pozisyon; hakemin kalitesini ortaya koyması açısından mükemmel bir fırsattı. Eğitimlerde net olarak anlatılan şudur: “Penaltının avantajı olmaz ancak bir nefes kadar bekleyip gole fırsat tanıyabilirsiniz. Bunun için avantaj işareti yapmayın, bir beden dili kullanmayın, avantaj oynattığınız belli olmasın; top kaleye girmezse düdüğü yarım saniye geç çalmış olursunuz.” Bu yorumu kural kitabı da destekliyor ve şöyle diyor: “Bariz gol şansının engellenme girişimi bir gol ile sonuçlanırsa, oyuncuya sportmenliğe aykırı hareketten dolayı ihtar verilir.” Sonuç olarak; tüm güncel yorumlara ve kural kitabına göre gol kararının verilip; Yusuf’a kırmızı yerine sarı kartın çıkartılması çağdaş hakemliğin gereğiydi. Buna rağmen penaltı kararı veren hakem Trabzonspor’u 10 kişi bıraktı. Bu karar maçın kırılma anı oldu ve Trabzonspor’un direnci kırıldı. Bu pozisyon dışında hakemin genel maç performansında; bazı kart ve faul hatalarına imza attığını söyleyebiliriz.
‘’Bruma atılmadı!‘’
Geçirdiği uzun süreli sakatlık sonrası Halis Özkahya ilk defa bir üç büyük maçında düdük çaldı. Galatasaray’ın farklı kazandığı maçta, 9.dakikada Bruma’ya çıkmayan kırmızı kart maçın gidişatını önemli şekilde etkiledi. Eğer o dakikada kırmızı kart çıksaydı, Galatasaray takımı maçın tamamına yakın bir süreyi 10 kişi ile oynamak zorunda kalacaktı.
Maça iyi başlayamadı
Halis Özkahya maça iyi başlayamadı. Henüz 9.dakika oynanırken; rakip ceza sahasına hareketlenen Bruma’yı, Garcia topsuz alanda engelledi. Hakemin Galatasaray lehine faul kararı vererek, Garcia’ya sarı kart göstermesi gerekiyordu.
Fakat Özkahya oyunu devam ettirdi. Garcia’nın hareketine sinirlenen Bruma; önce sağ koluyla, sonra da sol koluyla Garcia’ya iki tane yumruk attı. Oyunu durduran hakem Bruma’ya sadece sarı kart gösterdi. Hiç kart göstermeseydi “Görmedi.” derdim. Görmüş ki sarı kart gösterdi! Bence maç hakem için o dakikada bitti. Yumruk atan oyuncu sarı kart görüyorsa, diyecek söz kalmıyor.
Çok fazla kart hatası
Maç süresince Özkahya kart standardını bir türlü sağlayamadı. 18’de Efe Can ‘ınSneijder’e, 29’da Nsakala’nın Selçuk’a, 57’de yine Nsacala’nın bu kez Yasin’e, 76’da Taha’nın De Jong’a yaptığı kontrolsüz hareketlerde faulle birlikte sarı kart da gerekirdi ancak Özkahya kartlarını bu pozisyonlarda çıkartmadı.
89.dakikada kırmızı kart gören Erhan’a gösterdiği iki sarı kart da kurala uygundu. Ayrıca De Jong’un haklı olarak kart göreceği sırada araya giren ve hakeme aşırı itirazda bulunan Sineijder’e gösterdiği sarı kart da doğruydu. Sineijder’in kaptan olması ona hakem kararlarına itiraz etme hakkını vermez. Kaptan olarak bazı durumlarda takımı adına sorumluluk üstlenebilir.
‘’Net penaltıyı atladı‘’
Maçın 90.dakikasında Rajtoral’ın Beck’e yaptığı müdahaleye hakemin devam kararı vermesinin izahı yok. Rajtoral’ın topu kaybettiğini anladığı anda Beck’e yaptığı temas net bir penaltıyı gerektiriyordu.
Maçın hakemi Serkan Çınar, son haftalarda yönetmiş olduğu maçlardaki performansıyla ciddi eleştiriler almıştı. Performansı son haftalarda düşüşte olan bir hakemin böylesi önemli bir maça atanması MHK adına da önemli bir riskti. Her şeye rağmen dün akşamki maç hakem ekibi ve MHK açısından şanslı bir maçtı. Çünkü maçın hakemi hatalarına rağmen oyunun gidişatını etkileyecek ya da bir takımı puan olarak mağdur edecek önemli bir karara imza atmamış oldu.
Saygı duyarım ama...
Maçta önem arz eden 3 ayrı penaltı pozisyonu yaşandı. İlki 23. dakikadaydı. Cenk’in kaleye gönderdiği top yakın mesafede Musa Nizam’ın doğal konumdaki elinden döndü. Hakemin oyunu devam ettirmesi doğru bir karardı. 78. dakikada ise Aboubakar’a kafa topu mücadelesinde arkadan yüklenen Barış’ın müdahalesine hakem penaltı düdüğü çaldı. Bu pozisyonda hakemin kararına saygı duyarım ve çok fazla eleştirmem. Sadece maç içerisinde bu tür pozisyonlara devam dediğini hatırlatırım.
Bu kararın izahı yok!
Fakat maçın 90. dakikasında Rajtoral’ın Beck’e yaptığı müdahaleye hakemin devam kararı vermesinin izahı yok. Rajtoral’ın topu kaybettiğini anladığı anda Beck’e yaptığı temas net bir penaltıyı gerektiriyordu. Hele ki 78. dakika’da Barış’ın müdahalesine penaltı çalınmışsa; bu pozisyona kesinlikle penaltı düdüğü çalınmalıydı. Buradaki temas daha önemli bir temastı.
‘’Yeterli değil‘’
Maçın hakeminin Ali Palabıyık olacağını 15 Aralık Perşembe günü söylemiştim. Yani daha 15. hafta maçları oynanmadan ve o haftanın hakem performanslarını izlemeden.
Bu maçın hakemini bir hafta önce tahmin etmiş olmam; benim çok yetenekli bir yorumcu olduğumun değil, görevdeki Merkez Hakem Kurulu’nun hakem kadrosunu daha ligin 16. haftasında tükettiğinin ispatıdır!
Ali Palabıyık son yılların en çok gelişim kaydetmiş hakemi. Türkiye’de ve Avrupa’da yönettiği maçlardaki başarı ortalaması çok yüksek...
İnşallah bir aksilik olmazsa Haziran ayında UEFA’da 1. kategariye terfi edeceğini ve Avrupa Ligi maçlarının müdavimi olacağını tahmin ediyorum.
Tabii ki; Ali Palabıyık, bu hafta sonu oynanacak maçın altından kalkacak birikim, yetenek ve kariyere sahiptir ancak hakem atamasındaki temel prensip şudur: “En önemli maça, en formda hakemi atamak”. Oysaki Palabıyık’ın son haftalardaki performansı SOS veriyor ve son haftalardaki performansını bu maçta da sürdürecek olursa; maçın sonu hakem açısından pek aydınlık görünmüyor.
‘’Anadolu'da hakem fırtınası!‘’
Bu hafta maçlar tamamlandıktan sonra programlarda hiç hakem konuşulmadı. Hakem kararları hakkında açıklama yapan tek bir yöneticiyle karşılaşmadık. Hakemler açısından başarılı bir hafta geride kaldı(!) Aslında kazın ayağı hiç de öyle değil! Türkiye’de sistem 4 büyük takım üzerine kurulu. Onlardan ses çıkmazsa diğer takımların canı cehenneme! MHK açısından da durum böyle. Dört büyük takımın maçında problem olmasın, gerisi hikâye...
Karabük’te hatalarla dolu maç...
Karabükspor-Konyaspor maçında Alper Ulusoy; göstermesi gereken 4 sarı kartı göstermezken, 2 yanlış sarı kart gösterdi. Hangi oyuncu kart görse cezalı duruma düşecekti, kim gördü cezalı duruma düştü, bilmiyoruz! Bilmemiz de gerekmez(!) zaten. Bildiğimiz net bir şey var; Dany 55. dakikada ikinci sarı karttan atılmalıydı, atılmadı sahada kaldı. Bakın Kural Kitabı madde 5, sayfa 47, “Bir seyirci oyunu etkileyen bir düdük çalarsa, oyun durdurulur ve hakem atışı ile tekrar başlatılır” diyor. Yoruma açık bir durum yok. İfade çok net! Konyaspor’un golünde tribünden düdük sesi geliyor, oyuncular duruyor ancak hakem oyuncuları oynamaları yönünde teşvik ediyor. Bunu göğsünde FIFA kokartı taşıyan bir hakem yapıyor. Bu inanılması güç ve çok büyük bir hata... Karabükspor 1 puanı yeterli görüp, kural hatası var diye federasyona müracaatta bulunmadı, hakemler rahat bir nefes aldı!
Ya diğer maçlar!
Gelelim Gaziantepspor-Rizespor maçına. Kweuke, rakibi Elyasa’nın baldırına bastığı pozisyonda oyundan atılsa Rizespor 30. dakikada 10 kişi kalacak. Maç sonucu Gaziantepspor-Rizespor: 1-2. Gaziantepspor ateş hattında! Aynı maçta son dakika Oboabona’nın atılışına ne demeli? Oboabona kendisine kafa atan ya da daha yumuşak ifadeyle “kafa atmaya teşebbüs eden” Ghilas’a gösterdiği tepki nedeniyle oyundan atılıyor. Oboabona’nın iki sarı kartını toplasan bir sarı kart etmez ama ona kafa atan Ghilas oyunda kalırken, kafayı yiyen Oboabona kırmızı kart görüyor. Herhalde “Neden dayak yedin?” cezası kesiliyor!
Bursaspor-Antalyaspor maçı 2-1 bitti. Bursaspor’un ikinci golü öncesi Jorquera, Antalyalı Zeki Yıldırım’a faul yaparak topu kazandı ve devamında Bursaspor’un golü geldi. Antalya tek gol farkla mağlup oldu. Yukarıdaki hatalara; Alanyaspor-Akhisarspor maçında (sonuç 0-0) 80. dakikada Alanyalı Suley’in elle oynamasında verilmeyen penaltıyı da ekleyelim.
Büyük takımın yanında ol!
Bunca hataya rağmen Anadolu sesini duyuramıyor. MHK de hiçbir kritere bağlı kalmaksızın tepkiye göre atama yapıyor. Büyük takımlara hoş görünmeye çalışıyor. Son haftalardan tek bir örnek vereyim. Kayserispor-Trabzonspor maçında Serkan Çınar 3 Kayseri penaltısını vermedi. Hiç durmadan maç almaya devam etti. Galatasaray-Bursaspor maçında Galatasaray’ın penaltısını vermeyen Barış Şimşek ise; 3 lig, 2 kupa haftası olmak üzere 5 haftadır maç alamıyor.
Atama kriteri nedir?
Son üç sezondur hakem ve gözlemcilerden takım elbise beden ölçüleri ve ayakkabı numaraları alınıyor. Yeni kıyafet vermek için bu ölçülerin alındığını düşünüyordum ki, yanıldığımı fark ettim! Hakem ve gözlemci atamalarında standart yok diyordum ya, meğer varmış(!) Ayakkabı numarasına göre atama yapılıyormuş!
Elbiseler ütü tutmuyor
Şaka bir tarafa... Sayın Servet Yardımcı ve Sayın Cengiz Zülfikaroğlu’na sesleniyorum. 3 yıldır hakem ve gözlemciler aynı kıyafetlerle TFF’yi temsil ediyorlar. Geçenlerde havaalanında hakem arkadaşlarımla karşılaştım. Ben hakemliği bırakmadan 2 yıl önce verilen takım elbiseler vardı üzerlerinde. Artık elbiseler ütü dahi tutmuyormuş! Eminim bundan haberiniz dahi yoktu. Söylenmezse nereden haberiniz olacak ki?
‘’Aydınus iyi maç yönetti‘’
Tecrübeli hakem avantaj kuralını iyi uyguladı, kart tercihlerinde yanılmadı. Oyuncular da kararlar doğru olunca kabullendiler ve hiçbir sorun çıkmadı.
Maçın tecrübeli hakemi Fırat Aydınus’u maç içerisinde zorlayacak bir pozisyon yaşanmadı. Maç süresince avantaj kuralını yerinde uyguladı, bir pozisyon hariç kart tercihlerinde yanılmadı, oyuncular saha içerisinde verdiği kararları kabullendiler. 47.dakikada Ahmet Çalık-Musa Sow ikili mücadelesinde Ahmet Çalık’ın sarı kart görmesi gerekirdi. Bu, Aydınus’un maçtaki tek kart hatasıydı. 80.dakikada Skrtel’in Vedat’a yaptığı faulden sonra gördüğü sarı kart doğruydu.
42. dakikada yardımcı hakem Hakan Yemişken, Lens için hatalı bir ofsayt kaldırdı ve önemli bir akını kesmiş oldu. 75. dakikada yine Lens için kalkan kritik bir ofsayt bayrağı vardı. Bu pozisyonda yardımcı hakem Yusuf Bozdoğan’ın yanılmadığını ve doğru bir bayrak kaldırdığını gördük.
‘’Osmanlı'nın penaltısını atladı‘’
Çok soğuk ve kötü bir zeminde oynanan maçta; FIFA kokartlı hakem Hüseyin Göçek ve yardımcısı Kemal Yılmaz birkaç kez kritik karar vermek zorunda kaldılar. Maçın 36. dakikasında Webo’ya asiti yapan Regattin’e topu aktaran Musa Çağıran’ın ofsayt olduğu yönünde itirazlar oldu. Pozisyon çok kritik ve balıksırtı bir pozisyondu. Her şekilde yardımcı hakem Kemal Yılmaz’ın kararı desteklenmeli. Ayrıca benim fikrim de pozisyonun ofsayt olmadığı yönünde...
40. dakikada Galatasaraylılar’ın penaltı beklediği pozisyonda Muhammet ’in kolu kapalıydı ve beklentiler boşunaydı. Göçek doğru olarak oyunu devam ettirdi. Ne var ki; 41. dakikadaki pozisyon için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Musa’nın Galatasaray ceza sahası içerisinde topla ilerlerken Sabri’nin arkadan ayaklarına yaptığı müdahale penaltıyı gerektiriyordu. Hakem oyunu devam ettirerek önemli bir hataya imza atmış oldu.









































