Arama

Popüler aramalar

‘’MHK'ya ihtiyaç kalmadı!‘’

Cuma günü Türkiye gazetesinden Ömer Faruk Ünal köşesinde, hakem atamalarıyla ilgili “MHK’nin Fantezileri!” başlıklı yazısında şu tespitte bulunmuş:

“Geride kalan 59 sezonda böyle bir fantezi hiçbir MHK’nin aklına gelmemiştir. Halis Özkahya üst üste 3.defa G.Saray maçına çıkıyor. Fırat Aydınus Başakşehir’indeplasman hakemi oldu. Üst üste 2.defa Başakşehir’indeplasman maçında.”

Yazıyı okur okumaz aklımdan şunu geçirdim: “Keşke ‘fantezi’ bununla sınırlı olsa!” Namoğlu Kurulu’nun atamalarda öyle “fanteziler” var ki; anlatmakla bitmez.

Son iki yılda hiç maçı yok!

Yazıyı çok fazla rakam ve istatistikle boğmadan, birkaç örnek de ben vereyim. Mesela Halis Özkahya ile ilgili tespit çok doğru. Uğraşsanız 3 maç üst üste Galatasaray maçlarını Özkahya’ya vermeyi başaramazsınız ama MHK başarmış(!).

Hatta Özkahya’nın son yönettiği 10 maçın 5’i Galatasaray maçı.

Bunun yanında 10 maçlık süreçte, Özkahya hiç Beşiktaş ve Fenerbahçe maçı yönetmemiş. Değil son 10 maç, Özkahya son iki yıldır hiçbir Fenerbahçe maçında görevlendirilmemiş.

Fırat Aydınus, Fenerbahçe’den sorumlu

Hele Fırat Aydınus fantezisi! O daha vahim…

Özkahya 2 yıldır Fenerbahçe maçlarında tek bir görev alamazken; Fırat Aydınus bu süreçte tam 12 kez Fenerbahçe maçı yönetmiş.

Fenerbahçe’nin sahasında oynadığı son 45 lig maçının 13’ünün hakemi Aydınus. Aydınus’un son yönettiği 60 maçın 16’sı Fenerbahçe maçı. Bu 16 maçın 13’ü Kadıköy’de.Diğer üç maç da İstanbul içinde. Beşiktaş, Galatasaray ve Başakşehir ile oynanan maçlar. Yani Aydınus Fenerbahçe’nin İstanbul’dan sorumlu hakemi konumunda.

Halis Özkahya, en son 5 yıl önce…

Aydınus 2 yılda birçok Fenerbahçeli futbolcudan daha çok Kadıköy’ün çimlerine çıkarken, Halis Özkahya Kadıköy’de en son maçını 2012’de Fenerbahçe-Orduspor maçıyla yönetmiş. Orduspor diye bir takım artık liglerde yok, amatör kümeye düştü.

Bu listeyi ve verileri farklı takım ve hakem isimleriyleçok daha fazla uzatabilirim. Bence gerek yok. Çok kısa bir araştırmayla bu sonuçlara ulaşabilirsiniz.

Atamaları Kulüpler Birliği yapsın!

Şunu net bir şekilde ifade etmek isterim. Burada ismi geçen hakemler “Bana bu takımın maçını ver, şu takımın maçını verme.” diye MHK ile elbette pazarlık yapmadılar. Hakemin görevi atandığı maça gitmektir. Bu tabloda hakemin suçu yoktur.

Bu hatalar dikkatsizlik sonucu yapılıyorsa, işini layıkıyla yapamayan bir kurulumuz var demektir.

Bu hata değil de bilinçli yapılıyorsa, işte o çok vahim. Bu tablonun ardında kulüplerin istekleri var anlamı çıkar.

Eğer gerçek buysa, o halde bir MHK’ye ihtiyaç kalmamıştır. Lav edelim MHK’yi olsun bitsin. Atamaları da Kulüpler Birliği yapsın, olmaz mı?

09 Eylül 2017, Cumartesi 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’'Var' için daha erken‘’

Ukrayna ile oynadığımız maçtaki hakem kararları gündeme damga vurdu. Maçın ardından bu maçta FIFA’nın neden Video Yardımcı Hakem (VAR) uygulamasını kullanmadığı ve eğer kullanılmış olsa, verilen kararların VAR sisteminin müdahale edebileceği konular olup olmadığı çokça tartışıldı.

Öncelikle belirtmek gerekir ki; maç içerisinde aleyhimize yapılanlar, siyahla beyaz gibi net ve tartışmaya gerek olmayan hatalardı. Ofsayttan atılan gol ve dışarıdan çevrilen top; “Golden önce bir sorun var mı?” sorusunun net cevabıydı.

Diğer taraftan verilen ve verilmeyen penaltılar da direkt olarak VAR protokolüne dahil olan konulardır. Kısaca VAR sistemi aleyhimize yapılan bu hataları düzeltme potansiyeline sahipti.

Sisteme hazır değil

VAR sisteminin neden bu maçta uygulanmadığı konusuna gelirsek… Hangi turnuva ya da maç olursa olsun VAR sistemini denemek ve uygulamak tamamen IFAB’ın onayına bağlı. IFAB’nın resmi sitesine baktığınızda Dünya Kupası eleme maçları için verilmiş bir iznin olmadığını görüyoruz.

Belli ki; U20 Dünya Kupası ve Konfederasyon Kupası’nda sistemi deneyen ve 2018 Dünya Kupası’nda da denemek üzere izin alan FIFA, elemeler için böyle bir talepte bulunmamış.

Bunun iki sebebi olabilir. Birincisi: Sistem test aşamasına gelmeden eleme müsabakaları başlamıştı. Bu yüzden “Maçlar oynanırken kural değişmez?” mantığı ağır basmış olabilir.

Bence ikinci ve en önemli sebep ise; henüz tüm dünyanın bu sisteme hazır olmaması, gerekli alt yapının bulunmaması ve VAR konusunda eğitim almış uluslararası hakem sayısının yetersizliğiydi.

Alt yapı şart

Eleme maçları tüm dünyada oynanıyor. VAR sistemine destek veren ve sitemi ülkesinde en az bir stada kurmuş olan dünyada sadece 15 ülke var. Sisteme mesafeli duran, henüz kararını vermemiş ya da tamamen karşısında olan federasyonlar da mevcut. Yani VAR’ı kullanmak için sistemin alt yapısı dünyada emeklemeye bile başlamış değil.

Yakın futbol tarihinde, uluslararası organizasyonların eleme aşamalarında bu sistemi zorunlu kılmak da bu açıdan pek mümkün görünmüyor.

Kendi liglerinde bu sistemi uygulamayı düşünmeyen çok fazla ülke, hatta sistemin maliyetini karşılamak konusunda sıkıntı yaşayacak ülkeler de var. Çünkü sistem çok ciddi bir alt yapı maliyetiyle birlikte; bakım, onarım ve teknik yapılanma için personel istihdamını zorunlu kılıyor.

Maliyeti çok daha düşük olan Gol Çizgisi Teknoloji’sinin bile henüz zorunlu hale getirilemediği bu tür organizasyonlarda, VAR uygulanması konusunda sabırsızlanmamız için daha çok erken.



06 Eylül 2017, Çarşamba 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’İki gol de verilmemeliydi‘’

Maçın 1 no’lu yardımcı hakemi İspanyol Raul Cabanero Martinez, dün geceye damgasını vuran isim oldu.

A Milli Takımımız’ın yediği iki gol de, onun yaptığı hatalardan kaynaklandı. 18. dakikada topu ağlarımıza gönderen Yarmolenko net bir şekilde ofsayt pozisyonundaydı. Golün geçerli sayılmaması gerekiyordu ancak gol geçerli sayıldı. 42. dakikada Yarmolenko ikinci kez topu ağlarımıza gönderdi. Bu kez de Yarmolenko’ya gol pasını veren Konoplyanka topu aut çizgisinin dışından çevirmişti. Aut kararı verilecek pozisyonda, golü kalemizde görmüş olduk.

Maçın 75. dakikasında ise Oğuzhan’ın ara pasında Cengiz kaleciyle karşı karşıya kalacakken; Krivtsov Cengiz’i kolundan çekerek düşürdü. Bu çok net bir penaltıydı ama İspanyol hakem ‘devam’ dedi. Penaltı kararıyla birlikte, Krivtsov’un bariz gol şansını önlemekten kırmızı kart görmesi gerekirdi.

03 Eylül 2017, Pazar 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’MHK tavrını değiştirmediği sürece...‘’

Ligimizin ilk üç haftasını geride bıraktık. Hakem kararlarıyla ilgili ciddi tartışmaların yaşandığı maçlar da oldu, hakemlerin başarıyla yönettiği ve takdir gördüğü maçlar da... İlk üç haftada hakemlerin en çok eleştirildiği konular genelde, verilmeyen kırmızı kartlar ve çalınançalınmayan penaltılar oldu. Milli maç arası MHK için; nefes alma, hasar tespiti ve onarımı için uygun bir zaman dilimi olarak görülebilir. Bu üç haftada yaşananlar masaya yatırılmalı, eksiklik ve hatalar nerelerde tespit edilmeli ve tekrarlanmaması için alınacak tedbirler belirlenmelidir. MHK bunları yaparken; objektif davranmalı, duygusallıktan uzaklaşmalı, yapılan hataları isimlere, maçın skoruna, maç sonu yönetici açıklamalarına göre değerlendirmemeli; tek rehberi FIFA ve UEFA normları olmalıdır.

Ödül ve ceza uygulamasına geçilmeli

Maalesef Namoğlu ve kurulunun bu konularda sicili pek parlak değil. Çünkü geçtiğimiz sezondaki uygulamalarında FIFA ve UEFA normlarından önce, kulüplerin beklentilerini ve yönetici açıklamalarını daha belirleyici olarak gördüler. Artık bu mantıktan sıyrılıp, ödül ve ceza uygulamasına geçilmesi gerekir. Testiyi taşıyanla, kıranın ayırt edilmesi şarttır. Yapılan hatanın kamuoyunda oluşturduğu tepki değil, kurallar ve normlar belirleyici olmalıdır. FIFA’nın olmazsa olmazı sporcu sağlığıdır. Bir hakem sahada oyuncuların güvenliğinden sorumludur ve aksine davrananları mutlaka cezalandırmalıdır. Bu keyfiyet gerektiren bir durum değildir.

Affı olmayan hareket...

Kayserispor-Osmanlıspor maçında Badji’nin Vrsajevic’e, Beşiktaş-Bursaspor maçında Agu’nun Talisca’ya hareketi mutlak kırmızı kartla cezalandırılması gereken hareketlerdir. Hakemler bu tür davranışları hoş göremezler. Keza bir önceki hafta Sivasspor- Y.Malatyaspor maçında Azubike’nin Emre’ye hareketi de kırmızı karttır ve affı yoktur. İlk hafta Trabzonspor-Konyaspor maçında Durica-Traore pozisyonunda, sporcu sağlığını düşünmeyen ve kırmızı kartını göstermeyen hakem iki haftadır görev alamıyordu. Azubike’nin hak ettiği kırmızı kartı göstermeyen hakemin, hemen ertesi hafta görev aldığını görünce, yine MHK’nin geçmişteki uygulamalarına devam edeceği yönünde hisse kapıldım.

FIFA ve UEFA normları kullanılmalı

Ya da şöyle mi düşünmeliyim: “Tam teşekküllü bir hastanenin ortopedi kliniğinden alınmış ‘ayağında kırık vardır’ raporunu görmeden, Namoğlu herhangi bir yaptırıma gerek görmüyor ve görev vermeye devam ediyor.” Şaka bir tarafa, sonuç odaklı ve kamuoyu yönlendirmesiyle kendine strateji belirlemeye çalışan MHK tavrını değiştirmediği sürece; evrensel FIFA ve UEFA normlarının uygulandığı maçlar yerine, “Türkiye normlarının” uygulandığı maçlar izlemeye mahkûm oluruz. Ayak kırılmadan da kırmızı karta ihtiyaç olacağını düşünemeyiz. Yeni bir tartışmayı d

02 Eylül 2017, Cumartesi 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Hatalar gecesi‘’

Maçın hakemi Ümit Öztürk, oyun genelinde verdiği kararlarla maçın gidişatını önemli ölçüde etkiledi. Verdiği doğru kararların yanında hatalı kararları da vardı. Henüz böyle maçlar için ciddi tecrübe eksiği olan Öztürk, başarısız bir maça imza atmış oldu. Dakika 24: Maçın hakemi Skrtel-Rantie mücadelesinde; Gençlerbirliği lehine faul kararı verip, Skrtel’e sarı kart gösterdi. Burada kurallar dâhilinde bir mücadele vardı. Faul vermek yerine oyunu devam ettirmek daha doğru olurdu. Eğer faul kararı verilmişse, bu bir bariz gol şansıydı. Rantie Skrtel’i geçse Volkan ile karşı karşıya kalacaktı. Faul çalındığına göre kartın rengi sarı değil, kırmızı olmalıydı.

Penaltı kararı doğru değil

Dakika 34: Ceza sahası içerisinde Skrtel-Ahmet kafa topu mücadelesinde hakem penaltı düdüğünü çaldı. Kafaya yükselmiş ve topa vurmuş olan Ahmet’e, arkadan gelen Skrtel kafasıyla bir darbe de bulundu. Böyle ciddi bir darbe olmasa pozisyon için penaltı der miydik? Bence diyemezdik. Skrtel, burada Ahmet’in topla oynamasına engel olacak bir müdahalede bulunmadığını düşünüyorum. Bu pozisyon için hakemin penaltı kararını ağır eleştiremiyorum fakat ben kararın hatalı olduğunu düşünüyorum. Diğer bir konu ise, hakemin penaltı kararı verdiğini, tedavisi tamamlanınca öğrenen Skrtel’in, yerde duran bir cisme, hakemi protesto için tekme atmasının affı olmaz. Burada Skrtel ikinci sarı kartla oyundan atılması gerekirdi. Dakika 41: Hasan Ali, hızlı hücuma çıkan rakibi Rantie’yi sarılarak durdurdu. Bu duruma sinirlenen Rantie de eliyle, Hasan Ali’nin yüzüne bir müdahalede bulundu. Hasan Ali’nin gördüğü sarı karta söylenecek bir şey yok. Rantie’nin kırmızısını ise tartışanlar olacaktır. Bence kırmızı kart yüzde yüz doğru bir karardı. Bu tür pozisyonlarda hareketin hangi uzuvla, rakibin vücudunun hangi bölgesine yapıldığı önemlidir. Yüze yapılan müdahalelerde daha hassas olmak gerekir. Rantie’nin top için mücadele etmezken; bilinçli olarak, rakibin yüzüne yapılan bu hareketin affı olmaması gerekirdi. Hakem de öyle yaptı.

Hakem hassas davrandı

Dakika 57: Fenerbahçe atağında ceza sahasında soldan gelen ortaya hareketlenen Giuliano’yu Uğur, omuzundan bastırarak ve kayarak ayağına müdahalede bulunarak düşürdü. Karar penaltı olmalıydı. Hakem devam dedi. Dakika 85: Zaman geçirdiği gerekçesiyle daha önce sarı kart gören Murat Duruer’in ikinci sarı kartı doğru idi. Rakibinin ayağına basmıştı. Ancak ilk sarı kartında hakemin çok hassas davrandığını bu kartı göstermemesi gerektiğini düşünüyorum.

28 Ağustos 2017, Pazartesi 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’‘WAR' mısın yok musun!‘’

Sezonun ilk haftasından itibaren hakem hatalarıyla birlikte, yöneticiler ve teknik direktörler; VAR sisteminin kısa sürede hayata geçmesini beklediklerini ifade etmeye başladılar. Gerçi 2. haftada hakemlerin genelde tartışmalardan uzak yönetimler sergilemesi, harareti biraz düşürse de; ileriki haftalarda yaşanabilecek hatalar yine VAR konusundaki umutlu bekleyişi alevlendirecek görünüyor.

Bu süre yetmez

Yetkililere göre ocak ayında sistem Türkiye’de uygulanmaya başlanacak ya da planlama o yönde. MHK Başkanı Namoğlu da birçok kez Ocak ayını işaret etti. Haziran başında Başakşehir stadyumunda ilk çevrimdışı (Off-line)* deney gerçekleştirildiğinde, işaret edilen Ocak ayına 7 ay vardı. O gün de ifade etmiştim, “Bu 7 aylık süre bile eğitimleri ve denemeleri tamamlamak için yeterli değil” diye.

Eğitim yapılmıyor

Fakat yetkililer bu tarihte ısrarcıydılar. Namoğlu ise yaz aylarında hakemlerin eğitimi için yoğun çalışmalar sürdüreceklerinden bahsetmişti. O günden bu güne 3 ay geçmesine rağmen VAR sistemiyle alakalı hiçbir çalışma ve planlama yapılmadı. Tek saat hakem eğitimi icra edilmedi. Ayrıca ocak ayında bu sisteme geçiş planlanıyorsa; hakem kadrolarının da ona göre şekillenmesi gerekirdi. Temmuz ayında açıklanan hakem kadrolarında bu yönde bir hazırlık ve planlama göremedik.

Hazırlık bile yok

Diğer taraftan, IFAB’ın yaptığı açıklamada çevrimiçi (online)** denemelere başlaması için onay verilen 11 ülke arasında Türkiye’nin adını göremedik. Bu sistemi maçlarında çevrimiçi denemek üzere onay almış ülkeler: Belçika, İtalya, Almanya, Portekiz, Amerika Bileşik Devletleri, Avusturya, Fransa, Brezilya, Kore, Hollanda ve Polonya olarak açıklandı. Türkiye ise; Çek Cumhuriyeti, Katar ve Suudi Arabistan ile birlikte gelecekte sistemi çevrimiçi denemek için hazırlık aşamasındaki ülkeler arasında gösterildi. Henüz Türkiye’de herhangi bir adım atılmamışken, IFAB’dan onay çıkmasını beklemek de fazla iyimserlik olurdu zaten.

Demirören karşı

VAR sistemin faydasına inanan ve sistem için en fazla çaba sarf eden kişi Sayın Göksel Gümüşdağ’dı. Yakın zamanda Kulüpler Birliği Başkanlığı görevinden ayrıldı. VAR sistemi planlaması ve hayata geçirilmesi aşamasında bu ayrılığı önemli bir kayıp olarak görüyorum. Ayrıca Sayın Demirören katıldığı bir televizyon programında, “Ben futbolda teknolojiye karşıyım. Futbolun zevki, hata. Futbol hata oyunu olduğu için çok seviliyor” diyerek; bireysel olarak sisteme karşı olduğunu ancak kurumsal olarak sistemi desteklediklerini ifade etti.

Adım atılmıyor

Yukarıda saydığım gelişmeler ve açıklamaları tek tek değerlendirdiğinizde, ocak ayında VAR sistemine geçişin mümkün olmadığına rahatlıkla ikna olabilirsiniz. Sistemi “sözde” destekleyenlerin, “özde” hiçbir adım atılmadıklarını anlayabilirsiniz. *ÇeVRİMDIşI: Sahadaki hakemle bağlantının olmadığı, sadece pozisyon inceleme çalışmalarının yapıldığı deneyler. **ÇeVRİMİÇİ: Sistemin tüm yönleriyle test edildiği deneyler.

24 Ağustos 2017, Perşembe 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Talisca kırmızı kart görmeliydi‘’

Geceye damga vuran tek pozisyon 31.dakikadaki Talisca-Veysel mücadelesiydi. Beşiktaş’ın serbest vuruş kullanacağı bir pozisyonda Veysel yüzünü tutarak yerde kaldı. Talisca da yaptığı hareket dolayısıyla sarı kart gördü.

Öncelikle belirtmeliyim ki; pozisyon hakkında karar vereceğimiz iki açı ekrana geldi. Gördüğümüz bir açıda, Talisca sol dirseği ile Veysel’in yüzüne vuruyor gözüküyor. Bu tartışmasız kırmızı kart olmalı.

Ancak diğer açıda ise sol dirseğinin teması yok gibi görünüyor. Bu açıda ise Talisca sağ eliyle, bilinçli bir şekilde Veysel’in yüzünden itiyor veya vuruyor. Rakibin yüzüne karşı bilinçli şekilde yapılan bu hareketlere de mutlak kırmızı kart gösterilmesi gerekir.

Her iki açıyı da izlediğimde: “Bence her şartta bu pozisyon kırmızı olmalı.” diyorum ancak iki farklı açının, bize iki farklı fikir veriyor olması da; hakemin işinin ne kadar zor olduğunu gösteriyor.

19 Ağustos 2017, Cumartesi 00:30
YAZININ DEVAMI

‘’Bizim mahallede her şey aynı‘’

Yeni sezon başladı, hakemlerimiz yine gündemde…
Evvelki sezonlarda ilk hafta açıklamaları: “Hakemlerimiz de insan, takımlarımız gibi onlar da henüz hazır değiller, daha dikkatli olmalılar” şeklinde iken…
Bu sezon demeçleri çok sert başladı. “Düdüğünü asmalı!” açıklaması daha ilk haftadan geldi…
Deme ki; artık hakemlere karşı “tahammülün” “t” si bile kalmadı!

Çok Şaşırdım!

Hakemlerimiz sezona çok kötü başladılar…
Konyaspor hakem kararlarıyla mağdur oldu…
1.Lig dâhil, ilk haftadan oynanan maçlarda ortalamanın üzerinde hatalar yapıldı…
Daha ilk haftadan hakemlerin kazanan takımı belirlediği maçlar oldu…
Şaşırdım mı? Hem de çok şaşırdım!
Yanlış anlaşılmasın… Ben bu olanlara şaşırmadım…
Ben; hakemlerin kötü bir başlangıç yapmalarına, şaşıranlara şaşırdım!

Hepimiz farkındayız

Geçtiğimiz sezon hakemler adına nasıl geçmişti? Çok kötü!
MHK her hafta yapılan çok büyük hakem hatalarına önlem alabilmiş miydi? Hayır!
MHK’nin idari ve teknik anlamda yaptığı yanlışlarına dur diyen olmuş muydu? Hayır!
Yeni bir sezona başladık, hakemlerin başında kim var? Yine Namoğlu!
Yapılan hatalardan dersler çıkartılmış mı? Hayır!
Sezon başı hakemler ne kadar eğitime tabi tutulmuş? Sadece 1,5 gün!
Hakemlerin aynı hatalara düşmemesi adına ne tür talimatlar verilmiş? Hiç verilmemiş!
Görevdeki Namoğlu ve onun kurulu bu krizleri çözecek yetenekte mi? Cevabını siz verin!

Problemsiz bir sezon!

Son hakem seminerinin açılış konuşmasında Başkan Namoğlu ne demişti? “Hakemlerimiz geçtiğimiz sezonu problemsiz bir şekilde tamamladılar.”
Namoğlu’nun bu tespitinin bir dayanağı var mı? Bence hiç yok!
O halde hazır olun, bunlar şimdilik iyi günlerimiz.
Çok daha problemsiz(!) bir sezon bizi bekliyor…

18 Ağustos 2017, Cuma 02:30
YAZININ DEVAMI