Arama

Popüler aramalar

‘’Quaresma 3 kez atılmalıydı!‘’

Bülent Yıldırım’ın bu maça atandığını gördüğümde, çok şaşırmıştım. Yıldırım’ın sezon performansı, en son görev yaptığı Rize-Başakşehir maçındaki yönetimi; bu maça atanabilmesi için başlı başına engeldi. Namoğlu her şeye rağmen Yıldırım’ı bu maça atadı. Çünkü Namoğlu Yıldırım’ı bu maça “yönetsin” diye değil, “idare etsin” diye atadı. Yıldırım da maçı “yönetmedi”, “idare” etti.

Atılmak için her şeyi yaptı

Maçta Quaresma atılmak için her şeyi yaptı ancak Bülent Yıldırım onu atmamak için direndi. Daha 18. dakikada anlamsız bir şekilde Jorquera’nın sırtına kramponu ile bastı. Kabul ediyorum, müdahalede şiddet ve acımasızlık yoktu, sarı kart yeterliydi ama sarı bile çıkmadı. Sonrasında Bilal Kısa ile mücadelesinde bir kez daha sarı kartı hak etti ama Yıldırım yine oralı olmadı. İlk yarının sonlarında Q7, hakemin elini cebine atmamasından cesaret alarak, Şamil’in ayak bileğine; acımasız, şiddetli, yaralayıcı bir şekilde bastı ve Şamil’in kendini savunma şansı da yoktu. Net bir kırmızı kart olması gerekirken, Yıldırım ancak sarı kart gösterebildi. Bu kararı dahi beğenmeyen Q7, hakemi açık bir şekilde alkışladı. Bunu da değerlendirmeyen Yıldırım 3. kez Q7’yi atmamış oldu.

Gol öncesi faul, ancak..

Beşiktaş golü öncesi, Cenk’in faul yaptığı yönünde itirazlar oldu. Evet, pozisyonda net bir faul vardı ancak 7 pas sonra gol olan bir pozisyonun tüm sorumluluğunu hakeme yüklemek benim fikrime göre doğru olmaz. 29. dakikada Sivok’a gösterdiği sarı karta itiraz etmem ancak bana göre o pozisyon bariz gol şansıydı. Aboubakar Sivok’u geçse, Erdem kademesine giremeden net bir gol şansı yakalayacaktı. Kırmızı daha iyi olurdu.

16 Mayıs 2017, Salı 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Cim Bom'un penaltısını atladı‘’

Maçtaki tek hatalı hakem pozisyonu bir pozisyon dışında tartışılacak karar verilmedi. O tek hatalı pozisyon 49’da yaşandı. Sneijder’in şutunda top savunmadaki Fatou’nun açık olan sağ kolunun dirseğinden döndü. Fatau’nun sağ kolu vücudundan ayrılmış, top da bu açık olan kolun dirseğine temas etmişti.

Karar penaltı olmalıydı ancak Göçek “devam” dedi. Geçtiğimiz hafta oynanan Kasımpaşa maçında da Galatasaray’ın bir penaltısı verilmemiş ve dönen top Galatasaray kalesine gol olmuştu.

Bu maçta da aynı senaryo tekrarlandı... Dursun Özbek hafta içinde, “MHK bizi ciddiye almıyor” demişti. Aslında şöyle ifade etmek gerek: “Bu MHK sesi az çıkan ve koltuğunu tehdit etmeyen hiçbir takımı ciddiye almıyor!”

15 Mayıs 2017, Pazartesi 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Böyle atama mı olur!‘’

1.Lig’de sona yaklaşılırken şampiyonluk, play-off ve kümede kalma mücadelesi kıran kırana devam ediyor. Takımlar, fmutbolcular, yöneticiler, teknik direktörler her zamankinden daha çok dikkat kesildiler. En ufak bir hatanın bütün bir sezonu yok sayacağını biliyorlar. Bizim Merkez Hakem Kurulu (MHK) ise hâlâ aynı kafada. Önlerinde ne bir ajandaları var, ne de planlamaları. Kafalarına göre hakem atamaya devam ediyorlar!

Kişiliğine kefilim ama...

İşte son örnek: Kardeşi (Erce Kardeşler), Altınordu kalesini koruyan Arda Kardeşler, Göztepe maçına görevlendirildi. Kısa bir hatırlatma; Altınordu ve Göztepe play-off’a kalmak için birbirleriyle yarışıyor. Biri tökezlese, diğeri ilk 6’ya kalacak. Şunu ifade edeyim...

40 hakem içinden

Arda Kardeşler’in kişiliğine ve karakterine en başta ben kefilim. Kardeşinin de ondan en ufak bir beklentisinin olduğuna ihtimal vermem. Anlamadığım nokta; 40 hakem içinden neden Arda tercih edilmiş. Bana göre bu sadece, ‘iş bilmezlik, yeteneksizlik ve bilgisizlikle’ izah edilebilir.

Senaryolar yazılır

Hatalı bir penaltı kararıyla Göztepe yenilse, ne senaryolar yazılır, ne tartışmalar yapılır... Hakemi böylesine zorda bırakmak MHK’ye ne kazandırmıştır acaba!

13 Mayıs 2017, Cumartesi 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Talisca'da ‘politik' karar!‘’

Dünkü yazımda “Hukuk Müşavirliği, Talisca’yı PFDK’ya sevk ederse, bu karar hukuki değil ‘politik’ olur” demiştim. Çünkü talimatlarımız çok net: “Hakemin görüş alanında olan ve hakemin görüp değerlendirdiği olaylarda disiplin kurulları işlem yapamaz” İmkânı olanlar o pozisyonu tekrar izlesinler... Olayın olduğu yere Aydınus yakın ve olaya hâkim. Pozisyonu izliyor. Hatta top o bölgeden uzaklaşırken, iki oyuncu arasındaki kontağın farkında ve başını çevirerek iki oyuncuyu kontrol ediyor. “O mesafeden o parmağı göremez” diyenler de olabilir. Konumu gereği görememişse de bu hakemin sorunudur. Alınan bu kararla, TFF Hukuk Müşavirliği kendisini hakem yerine koymuş; hakemin bakıp da göremediği bir pozisyonda, hakem yerine karar vermiştir. Henüz uygulama başlamamış olsa da; “Video Yardımcı Hakem” görevi üstlenmiştir.

Daha önceki örnekler ne olacak!

Hukuk Müşavirliği geçmişte yaşanan şu iki olayda, tam aksi yönde karar almıştır. 2013-2014 sezonunda, Galatasaray- Karabükspor maçında; LuaLua, yardımcı hakem Muhittin Gürses’e itiraz ederken, Talisca’nın hareketinin aynısını yaptı. Sahada hakemler bunu görmediler. Yayıncı kuruluş kameraların olayı tespit etmesine rağmen, hakemlerin görüş alanında olduğu için LuaLua, Disiplin Kurulu’na sevk edilmedi. Muhittin Gürses, bu olayı mahkemeye taşıdı. Mahkeme bu davranışı hakaret olarak kabul etti ve LuaLua’yı Gürses’e 12.000 TL maddi tazminat ödemeye mahkûm etti. Geçtiğimiz sezon Kasımpaşa-Beşiktaş maçında aynı hareketi Oğuzhan, Tita’ya yaptı. Bu kez de Oğuzhan’ın PFDK’ya sevkine gerek görülmedi.

Hep aynı nakarat!

Ligin boyu iyice kısaldı. Şampiyonluk yarışı son haftaya kadar süreceğe benziyor, düşme hattı biraz daha rahat. 1.Lig’de durum çok daha farklı. Düşenler, çıkanlar, Play-Off’a kalacak olanlar arasında kıyasıya bir yarış var. Sonuç son haftaya kalacak ve bu yarışın içinde belli ki birçok takım yer alacak.

Dolayısıyla, “Birbirini ilgilendiren maçlar aynı saatte başlasın” tartışmaları yine alevlendi. Her sezon aynı tartışmalar olur, nedendir bilinmez bu konuda net bir tavır geliştirilmez. Avrupa’nın 5 büyük liginin durumuna baktım. Bazıları son iki haftayı aynı saatte oynatırken, bazıları sadece son haftanın aynı saatte oynanacağı yönünde planlama yapmış. O ülkelerde de aynı saatte oynanması yönünde ses yükseltenler çoğunlukta.

Kulüplerin baskısına boyun eğip...

TFF tüm bu tartışmaların yaşanacağını bile bile, 33. haftaya kadar olan maç programını açıkladı. Belli ki maçların aynı saatte oynanması fikrine sıcak bakmıyor. Çok değil... Geçen yıl da aynı tartışmalar yaşandı. TFF yetkilileri, son haftaya kadar böyle bir değişikliğe gitmeyeceklerini deklare ettiler. Sonrasında ise kulüplerin baskısına boyun eğip, iki hafta kala programı değiştirerek, birbirini ilgilendiren maçları aynı saate aldılar.

İşte bu işin çözümü!

Bir hususu gerçekten merak ediyorum. Bir maçı, karşısında maç olmadan yayınlamanın getirisi ne kadardır? Yayıncı kuruluş aynı saatte oynanan maçlardan ne kadar maddi zarara uğramaktadır? Bu meblağ; oyuncuların diğer maçın sonucuna göre yaşadığı stres, rehavet ya da özgüven, motivasyon gibi psikolojik unsurların sağladığı haksız rekabeti gözardı edecek kadar büyük bir rakam mıdır? Bu konuda yayıncı kuruluşun dahli varsa; yayın sözleşmesine “Son 4 hafta maçlar aynı gün ve saatte oynanacaktır” diye hüküm koymak çözüm olmaz mı?

10 Mayıs 2017, Çarşamba 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Talisca ceza almaz‘’

Maç bitimi yazımı yazarken Fenerbahçe’nin golünden hiçbir şekilde şüphelenmedim. Golle ilgili tartışmalara şahit olunca, değişik açılardan golü tekrar izledim ve halen gol kararı verilmesinin doğru olduğunu düşünüyorum. Daha önce kural yorumu şöyleydi: “Topu tutmak için kollarını kaldıran kalecinin şarj bölgesi ortadan kalkar. Şarj bölgesi olmayan kaleciye nizami de olsa şarj yapılamaz.” “Kalecinin kale sahası içinde dokunulmazlığı vardır.” efsanesi de buradan türemişti. Bu yorum ve kural kitabındaki benzer ifadeler artık yok. Kaleci de oyuncu gibi. Her şartta omuz ve üst kol kullanılarak (vücuda yakın tutulmak üzere), kaleciyle de adil fiziksel mücadeleye girilebilir.

O kural değişti

Kural kitabında eklenen şu ifadeye dikkat çekmek isterim: “Kararlar, sağduyuya sahip olan hakemin karar yeteneğine ve oyunun ruhuna göre verilir.” Bu pozisyonda ne Fabri’nin, ne de Beşiktaşlı diğer oyuncuların bir tepkisi ya da beklentisi yok. Sağduyu ve oyunun ruhu bu faulü beklemiyor. Ben de hakemle aynı fikirdeyim ve Emenike’nin temasını nizami şarj olarak görüyorum. Birisi çıkar da: “Emenike’nin şarjı nizami değil, gereğinden fazla güç kullanıyor, faul olmalı” derse, katılmam ama ona da saygı duyarım.

Volkan demirel görülmedi!

Volkan’ı hukuk müşavirliğinin PFDK’ya sevk edeceğini düşünmüyorum. Çünkü bugüne kadar gözlemci ve temsilci raporlarında yazılmayan bir sözlü eylem, dudak okuma yöntemiyle cezalandırılmış değil. TFF uygulamalarında bunun bir örneği geçmişte yok. Talisca’da ise durum farklı. Yapılan hareketi hakem görmedi. Gözlemcinin ve temsilcinin de görmeleri ve rapor etmesi çok zor bir ihtimal. Eğer sevk olursa, bu ancak görüntülere göre yapılacak demektir. Görüntüden sevk yapılabilmesi için: “Hareketin hakemlerin görüş alanı dışında olması, mutlaka yayıncı kuruluş kameraları tarafından tespit edilmesi ve olayın tartışmaya açık olmaması gerekiyor.”

Talisca, sevk edilmez

Bu olayda yayıncı kuruluş Talisca’nın hareketini net olarak çekmiş ve hareket tartışmaya açık değil. Tartışılacak konu: “Olay hakemlerin görüş alanında mı, değil mi?” İşte burada hukuk müşavirliğinin yorumu devreye girecek. “Hakemlerin görüş alanında olan bir olay” derse sevke gerek görmeyecek. “İhlal hakemlerin görüş alanı dışında oldu” derse sevk yapacak. Ben olayın hakemlerin görüş alanında olduğunu ve dolayısıyla Talisca’nın suçlu olduğu halde sevkine gerek olmadığını düşünüyorum. TFF Hukuk Kurulları’nın geçmiş uygulamalarını hatırlayınca da, “politik” bir karara imza atabilecekleri ihtimalini de göz ardı etmiyorum.

09 Mayıs 2017, Salı 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Başarısız!‘’

Fırat Aydınus, maçın başından başlayarak uzun süre kartlarını çıkarmadı. Talisca’nın orta parmak işareti kırmızı kart, Hasan Ali’nin, Babel’e yaptığı penaltıydı. Gidişata göre düdük çalan Aydınus, başarısız bir maç yönetti.

Dün akşam oynanan maçın ilk dakikasından itibaren; Fırat Aydınus kartlarını kullanmak yerine, oyuncularla konuşarak ve ortamı yumuşatarak kontrolü sağlamaya çalıştı. İlk yarı süresince; 5’de Tolgay’ın Hasan Ali’ye, 7’de Atınç Lens’e, 13’te Oğuzhan’ın Robin van Persie’ye, 17’de Alper’in Tolgay’a, 21’de Tolgay’ın Alper’e yaptığı faullerin ardından sarı kart çıkmalıydı, ancak Aydınus elini cebine atmadı. 27’de Volkan kendisine orta parmağını gösteren Talisca’ya sinirlenince, itirazdan sarı kart gördü. Aydınus bu hareketi görse Talisca’yı oyundan atması gerekirdi. Kartı gören Volkan ileride birine bir şeyler söyledi. Aydınus tecrübesindeki bir hakemin olacakları öngörerek, hemen sırtını dönüp gitmemesi ve bu sözlerin gereğini de yapması gerekirdi.

Koşu yoluna kendisini attı

37’de Babel Fenerbahçe ceza alanında Hasan Ali’yi çalımla geçmiş ve topa doğru hareketlenmişti. Hasan top için mücadele etmeyi ve topa hareketlenmeyi hiç düşünmeden, Babel’in koşu yoluna kendisini attı. Hasan’a takılan Babel de yerde kaldı. Hasan’ın rakibine bu müdahalesi, topla oynama gayreti içindeyken olsaydı; şiddetine ve şekline odaklanabilirdik. Fakat top için mücadele etmezken yapılan bu tür temasların faul ile cezalandırılması gerekir. Dolayısıyla burada hakemin penaltı düdüğü çalması en doğru karar olurdu.

Standartların çok uzağında

İkinci yarıda 65’te Oğuzhan’ın Salih’e, 83’te Quaresma’nın Josef’e hareketleri de sarı kartı gerektiriyordu. Tüm bu sarı kartları göstermeyen Aydınus’un kart standardına göre, Skrtel-Cenk mücadelesinde Skrtel asla sarı kart görmemeliydi. Tüm bunlara rağmen Skrtel’in ikinci sarısı ve Josef’in gördüğü iki sarı kartın da doğru olduğunu belirtelim. Ayrıca Babel’in pozisyonu dışında, Beşiktaş’ın penaltı beklediği diğer pozisyonlarda hakemin kararlarının doğru olduğunu düşünüyorum. Bu kadar kart hatası yapan, oyunun gidişatına göre düdük çalan Aydınus’un; dünya standartlarının çok uzağında, başarısız bir maç yönettiğini söyleyebiliriz.

08 Mayıs 2017, Pazartesi 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Penaltıyı atladı‘’

Dün akşam oynanan maç, aslında hakem açısından rahat geçmeye adaydı. Tribünler boştu, hakem üzerinde seyirci baskısı yoktu. Ayrıca hakem sahadaki oyuncuların da baskısını hissetmedi. Bununla birlikte, ikili mücadelelerin yoğunlukta yaşanmaması, hakem için bulunmaz fırsattı. Galatasaray’dan Tolga’nın 10. ve 59.dakikalarda gördüğü iki sarı kart da doğruydu. Hakem bu kararlarında yanılmadı. Hakan Balta’nın maçın son anların da gördüğü sarı kart da doğruydu.

Pozisyon tartışılmaz!

Yankaya’nın, 66.dakikada Sneijder’in Castro’nun ayağına bastığı pozisyonda da sarı kartını kullanması gerekirdi. Hakem adına maçın en kritik kararı 64.dakikada yaşandı. Kasımpaşa ceza sahasında Selçuk’un kafa vuruşu sonrasında top, savunmadaki Abdullah Durak’ın açık olan elinden döndü. Yankaya, “Devam” dedi. Dönen top Kasımpaşa’nın ikinci golünü getirdi. Karar tartışmasız penaltı olmalıydı. Hakemin bu kararı, maçın gidişatını önemli ölçüde değiştirmiş oldu.

07 Mayıs 2017, Pazar 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Sürpriz ama doğru karar‘’

Aslında Aydınus’un derbiye atanacağına ihtimal vermemiştim. Dün bu sütunlarda şöyle yazmıştım: “Fırat Aydınus şu an Türkiye’nin en formda birkaç hakeminden biri. Normalde bu derbiyi onun yönetmesi gerekir. 2 hafta önce Galatasaray- Fenerbahçe maçında performansıyla parmak ısırttı. Ne var ki, onun için Beşiktaş takımının vetosu var! Geçtiğimiz sezonun 5. haftasında (21 Eylül 2015) yönettiği Gençlerbirliği-Beşiktaş maçının ardından bir daha Beşiktaş maçı yönetemedi.”

Peki neden 30 hafta bekledin

Namoğlu beni yanılttı ancak bugün itibariyle bu maça atanabilecek en doğru ismi de atamış oldu. Aydınus’un bilgi, birikim ve tecrübesi bu derbinin altından kalkacak kalitededir, ancak bunun futbol maçı olduğunu ve sürprizlere açık olmamız gerektiğini de unutmamamız gerekir. Aydınus yaklaşık 600 gün sonra bir Beşiktaş maçına çıkacak. Bu 600 günlük süre zarfında, 10 tane Fenerbahçe maçı yönettiğini, bu sezon Fenerbahçe’nin 7. kez bir maçında görev alacağını da hatırlatalım. Namoğlu’na şunu sormadan geçemem: Madem bu cesareti (!) gösterecektin, Aydınus’u bir Beşiktaş maçına atayabilmek için neden 30 hafta bekledin? İnşallah bu atamanın altında sadece kurulun cesaretli tutumu vardır.

Orada yaşananları anlatamam

Zannediyorum Beşiktaşlılar’ı kızdıran; Kadıköy’de oynanan, Emenike olayının ve Emre-Biliç tartışmasının yaşandığı maçtı. O maçın 4. hakemi bendim. Tabii ki orada yaşananları ve aramızda neler konuşulduğunu anlatacak değilim. Bir gün Aydınus bana cevap verebilecek konuma geçer ve ihtiyaç hâsıl olursa, o gün geldiğinde konuşulur. Bir küçük parantez de 4. hakem için. Arda Kardeşler geçen hafta; sezonun en kötü hakem yönetimlerinden birini sergiledi. 2 penaltı, bir kırmızı kart hatası ve hatalı bir gol iptaline imza attı. Belli ki, Namoğlu Kasımpaşa-Akhisar maçı oynanırken, başka bir maç izliyormuş!

05 Mayıs 2017, Cuma 02:30
YAZININ DEVAMI