Arama

Popüler aramalar

‘’Tempo yükseltmeden maç kazanmak!‘’

İlk yarının skoruna bakarak aldanabileceğimiz maçlardan biri daha... Onca para harcayan Fenerbahçe bir gol atmış Kayseri onca gol kaçırmış. Üstelik Kayseri kurgulanmış hücumlar örgütlerken Arda Güler’i ortadan kaçırdıkları top hariç Fenerbahçe hücumlarının tamamı yüksek topa dayalıydı. Gol de böyle bir toptan geldi.

Topla daha çok oynayan Fenerbahçe görünse de ‘Etkili hücum’larda uzak ara Kayseri öndeydi. Bu durum ülkemizde ’Oyuncu yeterlilik farkı’ ile açıklandığı için ısrarla ’Bitiriciliğe’ vurgu yapılır. Oysa fark tamamen antrenman kalite ve yeterliliği ile ilgilidir. Örneğin 33. dakikada Kayseri’nin hücumunda dönen topu ele geçiren takımın yarısının ofsaytta yakalanması epey bir şey anlatıyordu. İkinci devrede de yüksek topla arayışlarını sürdüren Fenerbahçe savunmada daha dikkatli ve alan bırakmayan bir tarzdaydı.

Ferdi'nin golü maçı bitirdi

İkinci devre rakibi tarafından kenarlara gönderilip, ortaya yapmaya zorlanan Kayseri bu duruma riayet edince takım olarak yavaş yavaş çözülme başladı. Ve Ferdi Kadıoğlu golüyle Fenerbahçe maçı sadece koparmayıp, esasen bitirmiş oldu! Uzatma sonunda kornerden gelen genç Arif’in golü ise maçın sadece süsü oldu.

Gelelim ligin geleceğine... Ligin oyun düzeyi oldukça düşük olduğundan Fenerbahçe yüksek tempo ve çok gelişkin bir oyun göstermeden de yarışmanın içinde kalacaktır. Ancak aynı durum ligde hem kadro hem puan avantajı olan Galatasaray için de geçerli. Belki UEFA Kupası’nda kat edeceği mesafe Fenerbahçe’ye bir başka sıçrama noktası oluşturabilir ama mevcut oyun bu konuda çok iyimser olmayı mümkün kılmıyor.

05 Mart 2023, Pazar 06:59
YAZININ DEVAMI

‘’Sil baştan kurmak gerek!‘’

Beşiktaş’ta ortada bir değişim yok. Bu bağlamda da ortada ‘’normal’’ sayılabilecek bir durum da yok. Ülkede yıllardır yapılan yanlışların benzerini Beşiktaş’ta da görüyoruz, hepsi bu. Transferci yaklaşımlar yerine öğretici/yetiştirici süreçleri inşa etmedikçe bu ve benzeri durumlar da kaçınılmaz kabul ediliyor. Yani tipik, ‘’kaderci’’ yaklaşım. Sanılıyor ki, bir kulübü yönetmenin futbol denen bu oyunu oynamanın başka yolu. Bırakın gideceği konuşulan isimleri, örneğin Rachid Ghezzal ya da Josef de Souza’dan geleceğe dair ne tür fayda sağladı Beşiktaş? Sergen Yalçın dönemindeki şampiyonluk mu? Peki ya o sezon da dahil oluşan kayıplar? Hangisi daha büyük acaba? Beşiktaş da dahil bu ülkede bu oyunu hem takımlar hem de makro düzeyde sil baştan yeniden kurmak gerek. Anlayış, dil ve davranış değişikliğine taşıyacak politikalar oluşturulmaz ve biz bunlara sahip çıkmaz isek bunca yıldır tekrarlananların daha kötü kopyalarını izlemeye mahkum kalırız.

Fazlası mümkün değil denebilir

Şenol Güneş ve Beşiktaş’ın performansını değerlendirebilmek için ligin genel halini göz önüne almak gerek. Lig çok cılız. Haliyle bireysel performanslara dayalı oyunlarla alınan sonuçlar analizi yanlış verilerle yapmaya da neden oluyor. Güneş’in etkisinden çok takım kurgusu ve bu sezon yönetim tercihleri belirledi Beşiktaş’ın rotasını. Birkaç maça bakarak teknik adam değişikliğine gittiler ancak manzara umulduğu gibi değişmedi. Yine, yenebileceklerini yendiler ama belirgin bir oyun gücünden söz edilemez. ‘’Bu kadroyla bundan fazlası mümkün değil’’ denebilir belki lakin yine de bu bir türlü oynanamayan oyunu açıklamaya yetmez...

Avrupa’da başarı hayal...

Kulübün hedefi, elbette ligi bitirebileceği en üst sırada bitirmek. Bu hedef de üçüncülük gibi duruyor ki, bu zaten Beşiktaş için olağan bir seviye. Daha önemlisi gelecek sezonlar için her alandaki yapılanmaya odaklanıp gelecekteki beklentinin yolunu kısaltmak olmalı. Örneğin, ‘’Avrupa’da başarı’’ türü beklentiler doğru yapılanma olmadan ham hayali aşamaz...

Başarısız değiller ama...

Şu an ligin üçüncüsü durumundaki takımın yönetimine ‘’başarısız’’ denilemez fakat şu var ki, Beşiktaş geleceği belirlenmiş bir takım gibi de durmuyor. Oysa ki ‘’iyi yönetim’’, skordan ve ligdeki yerinden bağımsız olarak gelecek planı olan, buna uygun hareket eden tarzlar için kullanılan bir tanımdır. Yapamadıklarını bahane bulmaksızın öz eleştiriye tabi tutan yönetim tarzıyla karşı karşıya değiliz. Skor açısından ‘’başarısız’’ değil belki ama ‘’başarılı’’ da hiç değil Beşiktaş Yönetimi!..

28 Şubat 2023, Salı 06:59
YAZININ DEVAMI

‘’Oynama bilgisi de niyeti de düşük!‘’

Sarılamaz yarayı sarabilme umuduyla herkes, her yerde bir şeyler yapmaya çalışıyor. Hayatta kalanların yarına tutunabilmesi için küçük küçük ışıklar yakılıyor. Dün akşam oyuncak yağdı tribünden dünyamıza. Yara sarmaz ama belki yalnız olmadıklarını hissettirebilir çocuklarımıza... Ancak daha mühimi, bu duyarlığı gelecek için toplumsal sorumluluğa evirebilmekte. Her alanda yurttaş denetimini yükseltecek uygulamaları hayata geçirme ısrarı bu duyarlığı gerçek anlamına ulaştıracaktır. Evet, insanlar elinden geleni yapmaya çalışıyor ama bu futbola yansıyor mu, konumuzla ilgili soru işareti tam da burada. İşleyiş, eski tas eski hamam! Transfer politika ve uygulamaları aynı... Olan bitene göz yummalar aynı... Peki sahadaki futbol? Ne yazık ki o da aynı! Onca insan tribüne yığılmış ama vasata dahi yaklaşamayan bir ilk yarı izliyorlar. Oysa yapılması gereken sadece maç kazanmak değil acılı, kaygılı, kederli insanlara gayret ve marifetle bezeli bir zaman dilimi sunmak! Ama nerede? Öylesine başlayan maç öylesine devam edip gitti.

Penaltıyı kurtarışı...

Beşiktaş Gedson Fernandes ile hücum eder gibi yaptı ama hücum edemedi. Antalya fırsat kolladı, bulamadı. Neredeyse futbol adına hiçbir şey olmadı. İyi olan yok muydu? İlk maçını oynayan Antalya kalecisi Ataberk Dadakdeniz’in (23) maçı süslemiş olmasıydı... Son dakikadaki penaltıyı kurtarışı ise zirvesi. Peki, Beşiktaş’ın bu mecalsiz oyununu yükseltmesi beklenen Rachid Ghezzal’ın ısınırken sakatlanması nasıl okunmalı?.. Şu soruyla olabilir belki; "Onca yatırım ne oldu?" Daha iyisini daha fazla paraya bulana kadar buharlaştı! Sorumlusu bulunabilir mi? Bu gidişe olur veren kim varsa, hepsi... Bu haliyle Beşiktaş yönetim, teknik ekip, futbolcularıyla daha çok slogan atar gibi duruyor!

27 Şubat 2023, Pazartesi 06:59
YAZININ DEVAMI

‘’Sezon başı dinamizmi‘’

Korkulu, kederli, şaşkın zamanların ilaçlarından biridir oyun. Giderilemez acılarını gideremez insanın elbette ama derin yaralarını sarma konusunda yardımcılardan biridir. Oyun, kazanmaktan öte yarın umududur. Elem çemberinden geçerken hepimize bir nebze olsun yaşamaya dair bir ışık veriyorsa futbol, bunun da hakkını vermek yönetenin/oynayanın boyun borcudur. Dün akşam bu yönde tek yönlü bir gayret izledik ilk yarı. Fenerbahçe topu elde tutma dışında başarılı hücumlar örgütleyemese de iki gol bulmayı bildi. Demek ki, bir takım için topun rakibe göre üç kat elde tutulmuş olması sonuç alma istatistiği açısından çok önemli avantajları da gösteriyor olmalı. İlhan Palut öncesi beklenen seviyede değilse de Palut sonrası paralize olmuş görünüyor Konya! Teknik adam değişiklik vakti de tıpkı antrenman planlaması gibi doğru zamanlama istiyor belli ki.

Rahat göründüler

Tüm maç, teknik adamı kenarda olmayan Fenerbahçe’nin elinde geçerken sahadakiler genel olarak rahat göründü. Ancak 59’da Konya kendi ceza sahası önünden bol pasla elini kolunu sallayarak rakip ceza sahası önüne kadar inmeyi başardı. Bu da rahatlığın olumsuz getirisi olabilir ama iki dakika sonra maçı koparan golü bulmayı da bildiler. Fenerbahçe sezon başı dinamizmine yaklaşıyor gibi. Sonuç ne olursa kim şampiyon olursa olsun, bu sezon kayıplarımızın yüküyle sürdüreceğimiz yaşantımızın dertli sezonu olacak. Bari birbirimiz ıslıklamayalım. Husumetlerimizin kaynağının rakipler değil bizim bulandırılmış zihnimiz olduğunu aklımızda tutalım. Biz geride kalanlar, birbirimizi koruyup kollarken oynamanın da hakkını verelim...

26 Şubat 2023, Pazar 06:59
YAZININ DEVAMI

‘’Geceler geldi dayandı kapımıza‘’

Bu felaket günlerinde kuracağım herhangi cümle acıyı hissetmeme, hissetmemize yardım etmeyecek, biliyorum. Ancak biliyorum ki, hepimiz bir yanımızla içten içe acıyoruz. Yine de sevdiklerini, tanıdıklarını kaybetmemiş olan biz yaşayanların dehşetle irkildiği ancak anlamamızın o denli mümkün olmadığı zamanlardan geçiyoruz. Bizler için yaşam - şimdilik- öyle ya da böyle akacak! Oysa felaketi an be an yaşarken enkazlardan kurtulup ya da ayakta kalan evlerinden fırlayanlar için hayat durdu! Onları anlatacak kelimeler bulunup, cümleler kurulur mu, bilemiyorum. Kurulursa da benim becermem mümkün değil. Şampiyon olmanın değil duyguların oyunu olarak futbol bize yaşamı, yaşamayı öğretiyor. Birbirimize karşı oynayarak birbirimizden yana olmanın mümkünlüğünü gösteriyor. Ancak bu ‘Muhteşem vahşi dünya’ çoğumuzun kafamızı karıştırdı! Aynı olanları birbirine karşı belletti! Düşünün dün akşam sahada farklı isimde, farklı fikirde, farklı inançta futbolcular vardı. Yine de oynanan bildikti!

Kazandık işte!

İki takım da rakibini yenmeye uğraştı ama bunu oynayarak yapmaya çalıştı. Sonuçta, ‘Acılı coğrafya’’nın kuzeyinin evlatları kazandı. Yani bizimkiler… Kazandılar da ama mutlu olduk mu? Bilmem! Kazandık işte... Ne diyordu şiir; ’Mutlu olmak varken bu dünyada, geceler geldi dayandı kapımıza olduk acımızla sarmaş dolaş bekledik düşümüzle koyun koyuna.' Yine de öğüt veriyordu şair yaşama dair. ‘Ne yeise kapılın, ne korkuya, çok olun, çocuklar, çok olun, el ele verin, çocuklar, el ele.’ Ve şöyle noktalıyordu şiirini A. Kadir: ’Çocuklar, çiçekleri umudumuzun.’

17 Şubat 2023, Cuma 06:59
YAZININ DEVAMI

‘’İşin sırrı dengede!‘’

Açılışa gol yiyerek başlayan Galatasaray, ilk devre maçın hakimi göründü. Gol dışında yapabilecekleri iki, üç pozisyon buldularsa da daha fazlası Siopis enerjisine takıldı. İkinci devreye ceza sahası kenar ve içinde hareketli olabilecek Yunus Akgün’ü oyuna atan Okan Buruk, bu kararını bir penaltıyla ödüllendirdi.Çünkü oyun Trezequet’yi sürekli geri koşmaya zorluyordu ve o da ‘’yüksek tansiyon’’ halindeyken fark edemediği bir penaltıya sebebiyet verdi. Maç boyu takım dengesini koruyan ev sahibi hem hücum edip hem alanını doğru savundu. Maçın başındaki baskı dışında Trabzonspor'un olgun hücum örgütlemesine ya da ‘’kapıp kaçması’’na dair tüm önlemleri alan Galatasaray, tersine hücuma hem olgun hem de sayısal olarak fazla çıkan taraftı.

3. parametreyi unutmayalım

‘’Hakem niyeti’’ tartışmaktan kafasını kaldıramayan ‘’Süper Lig’’de Galatasaray oyun olarak mevcutların en iyisi. Kimi bunu teknik adama, çoğu transferlere; dolayısıyla yüksek profilli futbolculara bağlıyor. İkisi de doğru kuşkusuz ama üçüncü parametre olan ‘’ligin cılızlığı’’ ve rakiplerin güçsüzlüğünü de ihmal etmemek gerek. Geçen sezonun şampiyonunun tüm gol ihtimallerini maçın sonuna ‘’saklamış’’ olması fena olmayan bir gösterge sayılabilir mi sizce? Neresinden baksanız liderliğin tarzına uygun bir oyun oynadı Galatasaray. Kazandı… Bunu da epeydir oynadığı dengeli oyuna borçlu kanımca.

06 Şubat 2023, Pazartesi 06:59
YAZININ DEVAMI

‘’Güneşin doğuşu batışı farksız!..‘’

İlk devre oynanan bu vasat altı oyun için ülke olarak müteşekkir olabilir miyiz? Öyle ya, çoğumuz canımızın sıkılması pahasına çakıldık televizyon karşısına. Fırsat kollayan Sivas’ı anlayabiliriz belki, aşağıdan çıkmaya çalışıyorlar. Ancak en son 14 Ocak’ta Beşiktaş’a mağlup oldukları maçta Konya ile sahaya çıkan Amir Hadziahmetovic’i dün bir bugün iki, imzanın hemen arkasından sahaya gönderip tek pozisyon yakalayabilen Beşiktaş’ı nasıl anlayalım? İkinci devre ağır aksak ilerlerken pozisyona giremeyen Beşiktaş’ın kenar yönetimi 'İmdat değişiklikleri’ yapıyor ama pozisyonlar yine Sivas’tan geliyor. Çoğu maçta olduğu gibi kalecileri Mert Günok’un ellerine, ayaklarına bakıyorlar maçtan kopmamak için. O da takımını maçta tutuyor. Şimdi sormak gerekir mi, ’Neler oluyor Beşiktaş’ta?’ diye.

Futbola ne kadar benziyor

Diyelim Valerian İsmail döneminde takım çalışmamıştı! Peki bu ‘Oyun kaybı’nı ya da ‘Oyunsuzluğu’ nasıl açıklamak gerekiyor? Kulüpler hakem kararları üzerinden ortalığı çocukça münakaşalarla toz duman ederken, memlekette futbol olgunluğu vasata bile ulaşmakta zorluk çekiyor. Evet, biri yeniyor diğeri yeniliyor belki ama oyun futbola ne kadar benziyor, orası meçhul!

Bir diğer konu ise, futbol kültürünün ülkemizdeki bir çok başlıkta olduğu gibi enteresan bir hatta ilerliyor oluşu! Caner Osmanpaşa sakatlanmış sedyeyle çıkıyor. O anda tribünler kentin plaka numarasının ulaşmış olduğu dakikayı kutluyor cep telefonu ışıklarıyla. Ezberin böylesi! Caner’in topu o dakika ayağından kaçırıp golün yenmesi halinde kopacak kıyameti düşünebiliyor musunuz?

05 Şubat 2023, Pazar 06:59
YAZININ DEVAMI

‘’Beraberlik değil büyük kayıp‘’

Futbolda iki takım da yüksek tempoda kalıp, gol arayışını sürdürdükçe izleyenler açısından oyun izlenir oluyor.Dün akşam ligdeki durumlarını ihmal ederek söylüyorum, futbol oynama açısından niyeti iyi iki takım vardı sahada. En azından ilk 30 dakika için böyleydi. Özellikle Fenerbahçe defanstan çıkışlarında pas verimliliğini yüksek tuttuğu her girişiminde tehlike değilse de rakibi için tehdit oluşturdu.Çizgiden çıkartılan gol girişimleri durumun zirveleri sayılabilir.Demirspor ise ilk devre dikkatli ve fırsat kollar göründü. Bunları da Belhanda ile örgütleyerek Onyekuru’yla bitirmeye çalıştılar, olmadı. Yine de ilk devre 'ülke ortalaması'nı aşmakta zorlandı. Futbol görüntüsü varsa da içerik 'vasat'ı aşamadı. İlkinin aksine Demirspor ikinci devrede daha planlı daha arzuluydu.Hep doğru adam, doğru pas, doğru yer oyunundaydılar ama kaleci Altay’ı aşamadılar. Ancak 60. dakika değişiklikleri sonrası maç bir süre makas değiştirip Fenerbahçe’ye döndüyse de sürdürülemedi. 90 dakika berabere bitti.

Altay'a ayıp ediliyor

25 şut atıp, 27 orta yapan Fenerbahçe akan oyundan; 20 şut, 13 orta ile oynayan Demirspor iki penaltıdan biriyle golü buldu! Onca para harcayan Fenerbahçe için kayıp çok büyük olmalı! Ve son notlar... Fenerbahçeliler’in parçalamak için fırsat aradığı Altay Bayındır takımının en iyisiydi. En hafif ifadeyle, ayıp edilmiyor mu bu oyuncuya?Düşünüyorum da hakem kararları ya da VAR görüntüleri olmasa memlekette futbol adına ne konuşulurdu acaba? Durumumuz şu; ya abartı ya 'hiç'lik!

03 Şubat 2023, Cuma 06:59
YAZININ DEVAMI