Arama

Popüler aramalar

‘’Derbi‘’

Maç öncesi: Düşünebiliyor musunuz... Bir teknik direktör çok önemli bir derbi oynayacağı maçın sabahında kendisine iletilen gece yarısı haberleri sonucunda, iki önemli değil iki olmazsa olmaz oyuncusuna, ‘Bugün yoksunuz’ diyor... Ve ezeli rakibine karşı bir 11 sahaya sürüyor. Diğer tarafta ise belki bir hafta boyunca nasıl durduracağını düşündüğü rakip oyuncunun kadro dışı kaldığını öğrenen bir teknik direktör ve onun sahaya sürdüğü bir 11.
Maç: Kalli sistemi gereği öncesinde çok ağırlık vermediği kanat organizasyonunu, o gün için gündemine alıyor. Önlü arkalı oynattığı iki sol bekle oyunu lehine çevirebiliyor. Sağlam ise sezon başından beri yaratıcılıkta kendisine ve takımına en çok katkı sağlayan Serdar Özkan’ı çizgiye kilitliyor.
Şartlar gereği eli kolu bağlı olan Kalli değil de Sağlam sanki. Çünkü birinin B planı işi deviriyor, diğerinin A planı devreye dahi giremiyor.
Lincoln olmadığı halde çift önlibero Ertuğrul Sağlam’daki endişenin göstergesi. ‘Galatasaray’a karşı korkak olmadığım anlaşılsın’ın mesajı ise çift santrfor.
Koray ile Serdar’ın oyun kurmada hiçbir yeteneği olmadığı halde çizgiye kilitlenen Serdar Özkan ile gökten orta yağacakmış gibi ileri uca monte edilen Nobre ve Bobo’ya gereken servis kaleci Hakan’dan bekleniyor adeta.
Maç sonu: Kalli, Beşiktaş karşısına sürdüğü ilk 11 ve anlayışı hafta başında planlamış, ama Hakan ile Lincoln’ün bir açığını beklemiş ve Allah da dualarını kabul etmiş gibi! Sağlam ise takımının attığı gol anında dahi savunmasına, ‘Nasıl olsa siz bu kafayla ikinciyi de yersiniz’ diye karamsarca çıkışanı...
Hakem faktörü: Beşiktaş kötü oynuyor, kabul. Kaleye gidemiyor, o da kabul. Ama bir de matematik var. Ankaraspor karşısında sayılmayan nizami golün götürüsü net 2 puan. Selçuk Dereli’nin uydurduğu penaltı da yüksek olasılıkla berabere bitecek (ki Beşiktaş da karşı kaleyi görmeye başlamıştı, öne de geçebilirdi) maçta bir puanı traşladı. Etti 3... Ancak Galatasaray’a verilen penaltı Siyah-Beyazlı taraftan alınıp, Sarı-Kırmızılı tarafa eklenince aradaki 5 puanlık farkın vebali net hakemler diye gözüküyor. Bu adil değil.

Florya’ya ek düzenleme
Geceyarısı Victoria Beckham, çocuğu ateşlendiği için feryat figan David’in kamptan gelmesini istiyordu. Bu duruma bozulan ve zar zor izin veren Alex Ferguson, sabah tesadüfen Victoria’yı bir alışveriş merkezinde halinden memnun gezinirken görünce David Beckham’ı kadro dışı bırakmıştı.
Alex Ferguson hâlâ Sir unvanıyla dolaşıyor. David Beckham ise Asyalılar’a forma satan en iyi tüccar olarak tanınıyor.
Madem 11 yıldır Florya çocukların, ailelerin bir parçası, bari bu tesislere iki ünite daha eklensin de, hiç olmazsa iş kurumsallaştırılsın. Biri kreş, biri de geniş kapasiteli bir oturma salonu. Neme lazım, yarın birinin eşi çıkar da, “Ben de altın günümü Florya’da yapacağım” der! Onun için hazırlıklı olunsun.

02 Ekim 2007, Salı 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Sağlam, Dereli bir geriden‘’

Galatasaray’ın son dakika operasyonu, Sağlam’ı rahatlatacağı yerde, kafasını daha da karıştırmıştı. Forvette çift santrforun yer aldığı, Serdar Özkan’ın kanatta görevlendirildiği bir düzende bu oyunculara gereken servis, gökten zembille indirilmeye bırakılmış gibiydi! Beşiktaş ilk 45 dakikada sadece Serdar Özkan’ın alan değiştirip terse deplasman yaptığı bir atakta golle sonuçlanan Tello’nun mükemmel vuruşu dışında kaleye gidemedi. İkinci yarı çift ön liberonun gereksiz olduğu kanaati uyandı Sağlam’da. Kurtuluş, Diatta’nın yerine geçerken, Serdar Özkan da ortaya kaydı. Delgado da girdikten sonra Beşiktaş ataklarını nispeten karşı alana taşıyabildi, ama iyi oynadığı bu bölümlerde golü kendi kalesinde gördü. Selçuk Dereli’nin maç boyunca süregelen yanlış faul yorumlarına penaltı da eklenmişti, ama bu Beşiktaş savunmasının oyun boyunca yaşadığı kademe yanlışlarını örtecek bir mazeret değildi. Mehmet Yozgatlı, oyuna dahil olduğunu kimsenin anlamadığı bir gamsızlıkla, Beşiktaş’ı eksik bırakan isimdi.
Ertuğrul Sağlam’ın tüm hamleleri Galatasaray’ınkilerden bir sonra geldiği için, skor da buna paralel şekillendi. Kalli’nin, Türkiye’de tüm teknik adamlara, hatta yöneticilere, bizim en büyük eksikliğimiz disiplin anlamında, çok önemli bir ders verdiğinin altını çizelim ve bu galibiyeti, ilkeler ile disiplinin bir armağanı olarak Galatasaray’a sunalım. Seyirci baskısının hiç olmadığı bir maçta Dereli’yi yorumlarken ise başımızı öne eğelim...

30 Eylül 2007, Pazar 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Düğüm göbekte çözülür‘’

Marsilya maçından sonra Beşiktaş’ın yeterli analizinin yapılabileceği ikinci bir sınav olacak bu geceki derbi... Siyah-Beyazlılar’ın maça çıkmadan önce bizce iki önemli avantajı var. Biri maçın seyircisiz oynanacak olması (Zira Beşiktaş, Ali Sami Yen’e her gittiğinde taraftar baskısından çok etkileniyor), ikincisi de Kartal’ın hem kendi hücum yönü açısından hem de rakibin karşılanması adına kanatları çok etkili kullanamayan bir ekibe karşı oynayacak olması.
Yalnız Galatasaray’ın kenarlarını aktif kullanamaması Beşiktaş’ı tümüyle rahatlatacak bir ortama da itmemeli. Çünkü Siyah-Beyazlı savunma kanatlardan gelen ataklar karşısında daha fazla hata yapıyor. Cepheden maruz kaldıkları hücumlarda ise huniyi daha iyi daraltabiliyorlar. Bu noktada da Cisse’nin yokluğu bir handikap. İşte Ertuğrul Sağlam’ın bu ilk resmi derbi sınavında kuracağı orta alanın özel bir önemi olacak. Delgado oynarsa, çift forvetli bir düzen güçlü Galatasaray orta alanına yenik düşebilir. Hatta Delgado’nun yer aldığı çift forvetli düzende bir de Serdar Özkan yine sağ kanada çekilirse Beşiktaş maça çıkmadan yenilgiyi kabullenmiş olur. Mehmet Yozgatlı ya da Ali Tandoğan ortanın sağında oyunun iki yönünü oynama görevi ile oynayabilir. Serdar Özkan’ın dinamizminden de gerek Koray’a destek, gerekse de ofansa dönük katkı anlamında yararlanılabilir.
Beşiktaş takım oyununa daha titizlikle yaklaşan bir kimliğe sahip. Ancak bu karşılaşmada bazı oyuncuların performansı da önemli olacak. Oynarsa Nobre, diğer tarafta Koray, Serdar Özkan ve Hakan Şükür’ü yakından izleyecek (Büyük ihtimalle Gökhan) stoperin bu geceki formu önemli olacak.
Sonuna kadar savunmaya yaslanmanın amaca ulaşmayacağını Marsilya maçı Sağlam’a gösterdi. Bu geceki derbide özellikle de ikinci yarıda (İlk 45’te gol yemezse) Ertuğrul Sağlam’ın hamlelerinin önemi belirleyici olacak.

29 Eylül 2007, Cumartesi 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Derbiye özel orta saha‘’

Ertuğrul Sağlam’ın en çok eleştirilen yanı, orta ölçekte değişken oyuncu tercihleriyle buna bağlı küçük ölçekteki diziliş farklılıkları.
Önceleri bu durum biraz keyfi bir seyir izliyordu. Yani geniş kadroda mümkün olabildiğince hazır oyuncu elde etme amacı vardı. Şimdi kısıtlılık sürecine girildi. Bazı oyuncular yıprandı, bir kısmı istenilen düzeye ulaşamadı, kimisi de değişim arayışlarına cevap veremedi.
Sağlam şu anda bir bilanço yaptığında artı hanede sadece Serdar Özkan ve Tello kazancını görüyor. Delgado ve Ricardinho eski hamam, eski tas... Bobo’da geriye doğru bir gidiş, Cisse’de de beklenenin altında bir seyir var. Koray formsuz, Burak kayboldu, İbrahim Akın kış güneşi, Mehmet Yozgatlı halinden memnun, Higuain niye alındı belli değil.
Bu durum iç karartıcı gibi gözükse de yine Sağlam’ın arayışlarına devam etmesi halinde çıkış formülü mevcut. Beşiktaş takımının şu ana kadar tek test edilmesi gereken sınavı tartışmasız Marsilya maçı olmalı. Ofansif fakirlik daha önceden diğer maçlarda da rengini belli etmişti. Peki Beşiktaş’ın en sağlam cephesi sağ kanatta savunma ve hücum anlamında neler yaşandı? İki Serdar’ın ofansif ve defansif anlayıştaki performansı agresif bir karşı kanat etkinliği önünde ne denli direnç gösterebildi? Döndük Denizli’ye. Rakibin kalibresi Beşiktaş’ın kendi ligindeki yüzünü test edecek boyutta olmasa da Sağlam’a sanki bir takım mesajlar verdi gibi... Serdar Özkan’ın bu kez forvet arkasında gösterdiği performansı, Denizli’ye karşı Delgado gösterebilir miydi?
Galatasaray maçında Cisse’nin yokluğu Ertuğrul hocayı belki zorlayacak. Ama madem şu güne dek arayışlarını sürdürmekte sakınca görmedi; Galatasaray’a karşı da hem önlem hem de koz açısından sahaya koyacağı alternatifler var. Sarı-Kırmızılılar, hücumda kenarları sadece savunma bekleri ile kullanıyorlar. Yani aman aman kanat etkinlikleri yok. Varsa yoksa orta blokları. Ayhan Akman, Linderoth, Lincoln üçgenindeki işbirliğine çomak sokulduğunda Galatasaray’ın ritmi bozulur, forvetiyle bağlantısı kesilir.
Pekala Beşiktaş üçlü bir orta sahayla da oynayabilir. Ya da Cisse olmadığına göre Koray’ın yanına ikinci bir ön libero olarak Serdar Kurtuluş’un monte edilmesi bu kısıtlılıktaki çözümlerden sayılabilir. Gökhan oynayacağına göre; İbrahim Toraman ya da Diatta’dan biri de sağ kenarda görev yapabilir. Ancak Serdar Özkan, Galatasaray gibi bir rakibe karşı yine forvet arkasında denenirse Beşiktaş’ın en ciddi bölge arayışına bir cevap da gelebilir.
Özetle derbinin sırrı Beşiktaş’ın kuracağı orta alanla yakından ilintili.

25 Eylül 2007, Salı 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Kestirmeden Tello‘’

Sezon başından bu yana süre gelen maç trafiğinin en yorgun ismi İbrahim Toraman. Dün gece yenen gollerde payı vardı belki ancak totelde en masun olanı O. Diğer taraftan, ‘En zindesi ve formaya kavuşmayı bekleyeni Mehmet Yozgatlı olması gerekir’ diye bakıyoruz. Hak getire. Bir gamsızlık bir isteksizlik sormayın gitsin. Beşiktaş’ın futbolunda kollektif uyum olmadığı gibi oyuncular arası özveride de önemli farklılıklar var. Çıta İbrahim Üzülmez ama ona bırakın yetişecek, yaklaşacak olanı bile çok az.
Denizlispor için Marsilya’da kalmış bir Beşiktaş ve iki farklı öne geçmek hatırı sayılır bir avantajdı. Ama konuk ekibin de şanssızlığı bu avantajı koruyabilecek en güvenilir isim Yusuf’u kaybetmek oldu. Sonrada bu skorun kendilerine piyangodan çıktığını kanıtladılar. Skoru korumada doğru adımlar atmak ya da oyunu forse etmek yerine, rakibe karşı özellikle de beraberliğin ardından belden aşağıya bir taktik denediler. Sonucunda da elde avuçta bir şey kalmadan eve döndüler.
Delgado ve Ricardinho’nun görev aldığı bölgede Serdar Özkan’ın düşünülmesi Siyah-Beyazlılar’ın orta alanına hayli yararlı oldu. Bu bölgenin ağırlığını henüz taşıyacak yeterliliği olmasada genç Özkan, en azından Delgado ve Ricardinho’dan takımı ileriye götürmek adına çok daha etkili bir görüntü çizdi. İki farklı geriye düştükten sonra bu maçı kurtarmak, Beşiktaş’ı saplanacağı daha derin bir depresyondan da kurtarmış oldu.
Özetle Tello’nun kaleye gönderdiği topların sonucunda gelen bir galibiyet şekliyle Beşiktaş 3 puanı aldı. Ancak belirtmek gerekir ki, Siyah-Beyazlı ekip fizik olarak oldukça geriye düşmüş. Yunus Yıldırım ise, bir maç nasıl çığrından çıkarılırın örneğini sergiledi.

23 Eylül 2007, Pazar 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Sırf savunmaya sığınamazsınız‘’

Rakip belki çok sert, diyelim ki İtalyan hakem de fazlasıyla müsamahakar. Tamam da yine Şampiyonlar Ligi gibi bir arenada, deplasmanda da olsanız, bu kadar basit top kayıpları ve oyun kurarken iki pası biraraya getiremedğimiz bir ortamda, birşey ummanız da pek mümkün olmaz.
Marsilyalılar’ın sertliği önce 2 fire verdirdi Siyah-Beyazlılar’a. Sonra da, Beşiktaş’ı oyun kurmada korkuttular. En zinde bildiğimiz Beşiktaş sağ kanadı, Nyang ve Faty’li sol kanat karşısında duvara tosladı adeta. Sağ kanadını kullanamayan Beşiktaş, Cisse ve Tello ile de orta bölgede fazla top kaybetti. Diatta ile İbrahim Toraman’ın yerinde müdahalelerine, Hakan’ın tek hatası eklenince Fransızlar’ın öne geçmesine engel olunamadı. Beşiktaş, rakip alana yerleşmeyi yediği golden sonra akıl edebildi ama organize olmayı beceremeyen tarzıyla bu hamlesinde fazla başarılı olamadı. Nitekim, beraberliği ararken de arkada verdiği ilk boşlukta ikinci golü de yedi.
Şampiyonlar Ligi’nde mücadele etmeye hazır bir takım yoktu açıkçası. Olağanüstü acemilikler ve sadece salt geride kapanmayı düstur edinmiş bir anlayış hakimdi. Ertuğrul Sağlam’ın tek düşüncesi beraberlikti ama bütün bir 90 dakika hiç hata yapmadan oynamanın da garantisi yok.
Ricardinho ve Delgado birlikteliğini hepberaber bir kez daha gözledik. Defalarca söylediğimiz gibi Beşiktaş’ın oyunda bir yönlendiricisi maalesef yok. Bu durum, ne yazık ki oyunda ekonomi yapmaya ve rakip alanda yerleşiklik sağlamaya en büyük engel. Dolayısıyla bu iki oyuncunun varlığında Türkiye Ligi’ndeki rakiplere karşı, yaratıcılığınız kısıtlanıyorken, Avrupa arenasında vasat bir ekibe karşı da olağanüstü mahkum bir oyun kimliğinde kalmanız engellenemez.

19 Eylül 2007, Çarşamba 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Aşağı tükürsen sakal...!‘’

Oynamadıklarında da aynı dert. Beşiktaş’taki sorun forvet arkası. Ricardinho ve Delgado’nun varlığı Tigana’yı yarım takımın teknik direktörü (savunma) haline soktuktan sonra şimdi de Sağlam’ı zorluyor.
‘Oynamayan oyuncuların oynanan kötü oyundaki payı ne’ diye sorabilirsiniz... Herhangi bir maçta değil, bu iki Güney Amerikalı’ya takımın şekillendirilmesindeki işlevsel boyutta bakmak lazım. Delgado, Tanrı vergisi önemli meziyetlere sahip, ama serçe kılıklı. Ürkekliği ve aceleciliği aşırı top kayıplarına yol açıyor. Oyunda ve sezonda devamlılığına asla güvenilmez. Ricardinho ise dikine oynamasına artık vücudu müsade etmeyen bir veteran. Sıfır riskle üç metre yana, iki metre geriye oynamaktan başka seçeneği yok.
Bu iki oyuncu 10 numara statüsünde Beşiktaş’a transfer oldular. Toplam bedelleri 10 milyon Euro. Türk usulü beklentilerimiz ışığında kağıt üzerinde en iyi 10 numaraları Beşiktaş’ın barındırdığı gözüküyor. Ama aslı yok. Siyah-Beyazlılar’ın gerçekte ofansif hattı yönetebilecek, kenarları oyuna sokacak, devamlılığı olan bir forvet arkası oyuncusu yok.
Ertuğrul Sağlam, sezona başlarken yeni transfer Tello, özellikle de Serdar Özkan’ın çıkışını arkasına alarak kenarları tetikledi. İki-üç maç sonra rakipler önlem almaya başlayınca Kartal’ın kanatları durdu, ofansif yaratıcılık düştü. İbrahim Üzülmez-Tello, Serdar Kurtuluş-Serdar Özkan, arkalarında rakipler yanlarında ise üçüncü bir doğal rakip daha: Taç çizgisi... Ve Beşiktaş, Ankara’da bu dört oyuncusu ile çizgiye paralel paslaşmalarla rakip kaleye inmeye zorladı kendini. Merkez oyuncu ihtiyacını ciddi biçimde hissederek...
Marsilya maçında tekrar Ricardinho ve Delgado’dan birine ya da ikisine yönelecek Ertuğrul hoca... Tek maçlık performanslar ve buna bağlı sonuçlar Beşiktaş’ı aldatıyor. Özetle Beşiktaş’ın hala bir forvet arkası demirbaşa ihtiyacı var.

18 Eylül 2007, Salı 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Şifre çözüldü‘’

Ertuğrul Sağlam’ın şifresi çözüldü... Rakipler Kartal’ın kanatlarını kademeli olarak tıkamaya başlayınca, gol de bitti, pozisyonda.
Serdar Özkan ve Tello durup dururken dün geceki maçın etkisiz isimleri olarak boşuna öne çıkmadı. Kulvarlar kapandı, üretim durdu. Sağlam, Ricardinho ve Delgado’yu oynatmadığı için belki eleştirilecek ama onların oynadığı şablonda da Beşiktaş’ın ofansif kısıtlılığı herkesce biliniyordu. Sağlam, Higuain ve Diatta’nın tam maçlık performansını gözlemlemek istedi. Ancak orta alanı oyun kurucusuz kurgulanan düzende, Higuain’i çift santraforda test etmek doğru bir yaklaşım değildi. İlerde gollerle buluşsa da, Arjantinli forvete ekstra katkı sağlayacak özellikte biri değil. Keza Diatta da sade bir oyuncu. O da Beşiktaş savunmasını yönetecek bir lider değil. Bu maçın ikinci yarısında, özellikle de 60 ve 75. dakikalar arasında Siyah-Beyazlı orta alan ile savunmadaki kargaşanın kasetten bir daha izlenip, analizinin yapılması lazım. Rakip biraz bastığı anda oluşan panik, Beşiktaş’ın bu iki bölgesi arasındaki iletişimi koparıp atıyor. Bu durum Şampiyonlar Ligi arenasında hüsran yaşatabilir. Ayrıca Cisse-Koray ve Serdar Kurtuluş’un form durumları da Devler ligi öncesinde endişe verici. İbrahim Akın ve Delgado ilerleyen bölümde şans verilebilecek oyunculardı. Hatta Beşiktaş tek santrforlu bile oynayabilirdi. Beşiktaş’ın tüm değişiklikleri sadece Bilal’in oyuna girdikten sonra Ankaraspor’a eklediği katkıyı sağlayamadı.
Sonuçta Beşiktaş pozisyon üretimi olarak en kısır maçını geride bırakarak iki puan daha kaybetti. Her ne kadar Vedat Yüksel son dakikadaki buz gibi golü yemiş olsa da, gol arama yollarında Beşiktaş için farklı şeyler konuşmayacaktık.

16 Eylül 2007, Pazar 04:30
YAZININ DEVAMI