Arama

Popüler aramalar

‘’Atamayana atarlar‘’

Hilbert, Ernst ve Sivok’un katılımı ile tutarsızlık ibresinin bir anda yön değiştirmesini beklemek hayalcilik ile örtüşürdü elbette, kaldı ki İsmail ile Simao sahadayken! Dinamo Kiev teknik ekibi, Beşiktaş’ı ‘kusursuz’ irdelemiş olacak ki, ilk bölümde atakların tümü sol kanattan geldi. İsmail ve Simao’nun yetersizlikleri sırıttıkça sırıttı ve Aurelio ile Ernst bir süre orta alandan sol kanada kayıp destek verdi, dün gece ‘beceriksiz’ iki arkadaşlarına. İleride Edu, solda Simao, sağda Quaresma ama onların arkasındaki ‘dağıtıcı’ kim, belirsiz. Carvalhal’in oyun sisteminde ortadaki oyuncunun adı da, görevi de mutlak belli ancak sahada belirsizlik ileri seviyede! Kimi zaman Aurelio çoğu zaman Ernst çabaladı kanatlara top aktarmak için. Buna karşın Beşiktaş’ın ilk bölümü gol yemeden tamamlaması ‘mucize’ oluverdi!

Ne yazık ki futbolun, ‘atamayana atarlar’ klişe özdeyişi, Kiev deplasmanında Beşiktaş için geçerliliğini yitiriverdi. Beşiktaş atmak için değil de yememek için oynadı doksan dakika boyunca. Ne yalan söyleyeyim bunu da yadırgamadım! Zira, sürekli değişen oyuncular ile farklı futbol beklemek yersiz olur.
Quaresma ile Simao’nun karşılaşma boyunca kendi aralarında paslaşmaları benim ‘paranoyam’ mı kestiremedim ama rahatsız ettiğini de saklamak, dürüstlük ile bağdaşmaz! Bir başka göze çarpan da Necip’in hırsını yitirip, erozyona uğrayan futboluna tanıklık etmek. Buna bir de gereksiz hırçınlığı eklenince itici oluyor. Uzatma dakikalarının sonunda gelen ‘beklenmedik’ gol için Sırp hakeme verip veriştirmenin anlamı var mı?

Cenk ile Egemen ellerinden geleni yaptılar ama olmadı. Beşiktaş Dinamo Kiev’e bir kez daha boyun eğdi. Dilerim Portekizli teknik adam Carvalhal sezon sona ermeden Beşiktaş’ta ideal on biri bulur ve oturtur!

21 Ekim 2011, Cuma 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Sentetik lejyonerler!‘’

Futbol tutkunları ‘sentetik yıldızları’ alkışlayıp, bağırlarına basarken sahadaki ve kulübedeki emekçileri unutuveriyor! Geldiği günden bu yana sadece (üç) maçın kaderini değiştirebilen Quaresma, özel yaşamı ile haber rekoru kıran Guti, ‘Turist Ömer’ bağlamındaki Simao, ‘olsa da olur, olmasa da’ enlemindeki Fernandes, ‘renk olsun’ paralelinde kadroya katılan Sidnei, dün gece Kayserispor karşısında ne yaptı? Süper Lig’de mücadele eden takımlarda forma giyen ecnebi futbolcular ‘lejyoner’ olarak tanımlanıyor ise bunlar olsa, olsa ‘Sentetik Lejyoner’ oluverir! Şayet ‘savaşacak’ kadronuzu sentetik elemanlardan kurarsanız da Beşiktaş gibi yapmaya çalıştıklarınız belirsizleşir! Futbol basit oyun... Hele, hele Beşiktaş gibi deneyimli kadroya sahipseniz, çok daha basite indirgemek söz konusu! Ancak Carvalhal inatla zoru başarmaya çabalıyor. Hangi futbolcun topu kanada taşıyıp orta yapacak, hangisi gelen topu çerçevenin içine göndermeye çabalayacak? Beşiktaş kanatlardan orta yapamıyor, kaza ile yaparsa da rakip ceza alanı içinde, gelen topa vuracak futbolcu bulunamıyor! Top rakip alana ortadan taşındığında ise rakip savunma bloğunu aşacak bireysel beceri yoksunluğu yaşanıyor. Daha vahimi Beşiktaş futbolun değişmeyen iki sistemini de benimseyemiyor. Oynadıkları oyunun adı futbol ama sahada yaptıkları ‘doldur, boşalt...’ Birinci dakikada Rüştü’nün deneyimi, elli altınca dakikada Cenk’in şansı ile konuk Kayserispor eli boş döndü. Ancak üçüncüsünde Furkan golünü göstere göstere atıverdi. Sonrasında da Troisi.. Kayserispor’un golleri sürpriz mi, kesinlikle değil! Beşiktaş’ın sorunu sekseninci dakikada ‘gün gibi’ ortaya çıkıverdi! İbrahim Toraman kaleci Gökhan ile çarpışıp yerde yatarken takım arkadaşının kıvrandığını gören Quaresma’nın topu dışarı atmak yerine çalım atmayı yeğlemesi, sanıyorum yeterli anekdot! Ama Ricardo Quaresma dün gece ne çalımlar attı değil mi?

16 Ekim 2011, Pazar 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Kontenjan oyuncusu Simao!‘’

Beşiktaşlı yöneticileri kutlamalı, ardından da sormalı; “Beşiktaş’ın yeşil zeminde üzerindeki geleceğini Ricardo Quaresma’ya endekslerken, takımdaki diğer emekçi elemanların neler düşündüğünü, hiç merak ettiniz mi?”
Beşiktaş, Gaziantep deplasmanında hangi oyun sistemi ile oynamaya çabaladı, çözemedim! Ne hikmetse teknik direktör Carvalhal, geldiği günden bu yana sadece Simao ile İsmail’i yedekte bırakmadı. Bundan böyle, ‘Allah tuttuğunu altın etsin’ yerine, ‘Yaradan seni sahada sol ayağını az da olsa kullanabilen futbolcu yapsın’ diyeceğim! Simao daha ne kadar süre ‘kontenjan’dan oynayacak bilemiyorum. Gördüğüm, sol kanatta İsmail’in tek başına savunmaya ve hücuma yetişme becerisine en azından şimdilik sahip olmadığı! Necip’in gördüğü kırmızı kart umuyorum ‘kanatlanan’ genç oyuncunun ayağını yere basması yolunda ‘eğitici’ olur! Ev sahibi Antep’in geride kalan haftaları puansız kapamasının nedeni belirginleşti dün gece. Bu kadar pozisyona girer de atamazsanız, elbette sonunda size atarlar! Mustafa Denizli’nin Carvalhal’ı arayıp, “Hocam ben Ekrem’i solda da oynattım ve başaralı oldu. Ekrem’i sola kaydırın, Hilbert’i de sağda oynatın” demesi işe yarar mı bilinmez! İsmail’in gördüğü kart Beşiktaş’ı sahada iki eksikle bıraktı ev sahibi G.Antep de kalan on dakikalık zaman diliminde ciddi avantaja sahip oldu. Rüştü tek başına nereye kadar karşı koyabilir? Beşiktaş’ı uzun süredir bu kadar aciz görmemiştim. Elbette bunun tek nedeni Quaresma’nın yokluğu! Beşiktaşlılar bir kez daha Rüştü’yü alkışlamalı...

04 Ekim 2011, Salı 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Beşiktaş= Quaresma!‘’

Denilebilir ki, Beşiktaş Britanya deplasmanında iyi oynadı ve Quaresma ile Fernandes de Beşiktaş’ı sırtlayan isimler olarak ön plana çıktı. Siyah-Beyazlı ekip, Stoke karşısında oldukça başarılı alan savunması yaptı, burada da Aurelio ile Necip’in becerileri gözlendi. Savunmada ise Egemen sivriliverdi... ‘Boy’ avantajı nedeni ile Stoke’un kullandığı her köşe atışının yanı sıra taçlar da fazlaca tehlike içerdi Beşiktaş adına. Quaresma verdiği pasla Hilbert’e golü attırdı, sonrasında da eşitlik geliverdi. İkinci bölümde de Stoke, penaltı atışı ile öne geçiverdi ve karşılaşmayı kazandı. Buraya kadar futbol tutkunlarının mutabakata varmaması için neden yok gibi gözüküyor. Ne var ki, dün gece beni rahatsız eden attırdığı gole, vurduğu bir topun (rakip oyuncuya çarpıp yön değiştirerek) kale direğinde patlamasına karşın Quaresma oluverdi! Edu, dün gece ancak 81.dakikada topa vurma olanağı buldu! Zira, Quaresma o dakikaya kadar ayağına gelen, toplara kendisi vurmayı yeğledi. Kaleye yaptığı 9 vuruştan 2’si çerçeveyi buldu. Beşiktaş’ın sahadaki geleceği uzun süredir salt Quaresma’ya endeksli. Portekizli futbolcu, rakibin sert savunma hattına girdiğinde belki Edu’ya pas vermekte zorlandı, ama bunun tüm pozisyonları kapsamadığına sanıyorum, futbol tutkunları da tanıklık etti! Bireysel becerisi hangi düzeyde olursa olsun Quaresma’nın forma giydiği her maçta Beşiktaş takım olgusundan uzaklaşıyor. Zira futbol takım oyunu. Kuşkusuz Portekizli her topa hükmederken tribünleri ayağa kaldırıyor, ancak Beşiktaş adına değişen pek bir şey olmuyor. Quaresma’yı idol yapmak forma satışını arttırıyor, ama bu ne hikmetse sahada skora yansımıyor. Quaresma doğmadan da Beşiktaş vardı, yokken de varolacak!

30 Eylül 2011, Cuma 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Veli 49-50!..‘’

‘Yedek’ tamlamasındaki sayısal çoğunluktan kurulu, bir arada oynama olanağı bulamayan Beşiktaş kadrosunun ‘iştahlı’ futbolu nasıl sürpriz oldu ise Veli Kavlak’ın beceri yoksunluğu da aynı paralelde şaşırttı, serin eylül gecesinde... Simao’nun penaltı golünü, sonrasında konuk ekibin eşitliği sağlayacak olası sayısının Antalyasporlu üç oyuncunun ayakları arasında erimesini fazla dikkate almadım ama Veli’nin yaptıklarına daha doğrusu yapamadıklarına ‘hayretler’ içinde tanıklık ettim.

İlk yarıda Simao’nun çıkardığı kusursuz topu arkadaşlarına vermek yerine çerçeveyi dahi bulmayan vuruşu ile harcadı. İkinci bölümde ise Holosko’nun ‘al ve at’ enlemindeki pasını, kaleye gönderemedi, doğal olarak kolayı değil de ‘zoru’ başardı. Benim de içimden; Veli 49-50 demek geldi!

Dün gece sadece Beşiktaşlı futbolcular değil Antalyasporlu oyuncular da hücum futbolunu benimseyip, sergiledi. Beşiktaş’ı farklı kılan ise takımın formsuz ve de istemsiz yıldızı Quaresma’nın yokluğu oldu. Topu her ayağına alışında tribünleri ayağa kaldıran, ekran başındakileri heyecanlandıran ‘Formsuz Quaresma’ olmayınca diğer oyunculara bireysel becerilerini gösterme olanağı doğdu.

Tartışmasız Quaresma başarılı futbolcu ancak oynuyormuş gibi yapmadığında. Yedek kalma kaygısı yaşayanların da istem dolu futbolu nedeni ile kanatlar çalıştı, az sayıda top kaybı yaşandı ve de orta alanda hakimiyet mevzubahis oluverdi Beşiktaş adına, ne var ki uzun sürmedi! Edu ve Fernandes’in katılımı sonrası Beşiktaş duraksadı ve oyunun hakimiyeti konuk ekibi devredildi. Bu anlarda da devreye genç kaleci Cenk girdi. Beşiktaş ilk bölümdeki oyunuyla farkı elde edebilir, Antalyaspor ise ikinci bölümdeki baskısı ile eşitliği yakalayıp sonra öne geçebilirdi. İki takım da hücum oynadığında, futbol keyif veriyor...

26 Eylül 2011, Pazartesi 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Hovarda Q7!..‘’

Oyun kurgun hücuma mı yönelik? Orta alana hakim misin? Savunma mı yapıyorsun? Bursa deplasmanında Beşiktaş’ı izlerken üç soruya da verdiğim yanıt ‘hayır’ oldu. Beşiktaş sahada hangi oyun sistemini benimsiyor, anlamaya çabalıyorum ama nafile! Hücum derseniz sadece sınırlı ‘cılız ataklardan’ söz edebiliriz. Orta alan derseniz bol miktarda ‘pas hatası’ mevcut. Savunma diyecek olursanız da uyumsuzluk üst seviyeye ulaşmış durumda. Bangura’nın gördüğü kart sonrası rakibin sahada ‘eksik’ kalıyor, üstüne üstlük kalende oldukça erken gol görüyorsun ancak buna karşın rakibin sana tek kelime ile sahada (son on dakika hariç) ‘kök söktürüyor...’

Carvalhal’ı eleştirmek kolayı olacak! Ayrıca dün gece tribünlerin hedefindeki, sarı kartlı Egemen’i kusursuz zamanlama ile oyundan alması, isteksizliği rahatlıkla algılanan Fernandes’i yedek kulübesine çekmesi alkışa değerdi. Sadece Fabian Ernst’i bu kadar uzun süre kenarda oturttuğu için dil uzatabilirim ama orada da karşıma ‘yabancı kontenjanı’ savunması çıkar kuşkusuz. Bursaspor bir taraftan Ozan, diğer taraftan Turgay ile bindiriyor, Beşiktaşlı futbolcular uzun süre izlemekle yetiniyor. Bu da yetmiyor, artık demo futbolunu dahi izlettirmekten özenle kaçınan Quaresma, ikinci sarı kartla oyun dışında kalıyor. Sonrası ‘inanılır gibi değil’ deyimi ile örtüşüyor! Sivok eşitliği sağlıyor ardından Holosko, Beşiktaş’ı galibiyete taşıyor. Beşiktaş’ın sorunu Quaresma’nın sahadaki ‘hovardalığı’ mı yoksa? Gecenin yok, haftanın en ilginç galibiyetini tartışmasız Beşiktaş elde etti... Altını özellikle çizmekte yarar var. Bu galibiyetin sahibi, golleri atan oyuncular değil, Turgay’ın kusursuz şutunu çelmeyi başaran Rüştü...

23 Eylül 2011, Cuma 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Toraman düşünsün!‘’

İbrahim Toraman’ın ‘kaptanlık kontenjanına’ son veren Carlos Carvalhal’ı Beşiktaş’ın kanatlarına işlerlik kazandırması nedeni ile kutlamalı... Uzun süredir böylesine ‘ketum’ savunma yapan takım görmemiştim. Konuk Ankaragücü golü yediği dakikaya kadar 1-9-1 dizilimi ile mücadele etti desem, yeridir! Kalede Özden, ileride Bilal diğerleri ise ayağına topu alan Beşiktaşlı oyuncunun peşinde! Beceri düzeyi sınırlı, sorunlu süreçten geçen Ankaragücü’nü katı savunması nedeni ile yeremeyiz ancak salt gol yememek adına sergiledikleri sert futbol için eleştirebiliriz. Beşiktaş oyunun başından itibaren baskısını rakip yarı sahada kurdu. Zaten konuk ekip de bunu karşılaşma başlamadan kabullenmiş, oyun düzenini öyle kurgulamıştı. Bu nedenle de Ankaragücü’nün kaleci ile ilerideki tek adamı dışındaki 9 oyuncusu, Beşiktaşlı oyuncalara futbol oynatmamak için ellerinden geleni yaptı.. Buna karşın Siyah-Beyazlı ekip solda Simao, sağda Quaresma, ortada Edu ile fazlasıyla zorladı ve itinalı ‘kapanmaya’ ve de oyun bozmaya karşın Edu ile golü buluverdi. Oyuna ikinci yarıda giren Tonia Tisdell’in becerisinden çok kaleci Cenk’in hovardalığı skorun eşitlenmesine olanak sağladı ki, konuk ekibin bu yönde hiç istemi yoktu, sadece Cenk’i kıramadılar! Sidnei ikinci kez Beşiktaş’ı ön geçirdi ve takımdaki yerini garantiye aldı. Mustafa Pektemek skoru belirleyen golü atıp üzerdeki baskıdan sıyrılıverdi. Mehmet Aurelio, Tel Aviv karşısındaki yaratıcılığından uzak olsa da deneyimi ile açıkları kapadı, Quaresma yine çabaladı, Fernandes akılcı pasları ile beğeni kazandı diğerleri de çok sırıtmadı. Futbolun kuralı bu. Ne kadar kapanırsan kapan eninde sonunda açık verirsin. Görünen o ki uzun maratonda ‘birileri’ yedek kulübesinde oturmayı kanıksayacak. Onu da İbrahim Toraman düşünsün!

20 Eylül 2011, Salı 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Alkışlar Aurelio'ya...‘’

Ne yalan söyleyeyim, Aurelio’nun adını kadroda okuduğumda bir kez daha saç-baş yoldurtacağı önyargısına sahiptim ama öyle olmadığı gibi, tamamıyla tezat istem ve yaratıcılık ile karşılaştım. Oyunun başında Almeida’ya verdiği pas hem akıl doluydu, hem de mesaj içermekteydi! Beşiktaş, yokluğu nedeni ile uzun süredir sıkıntı yaşadığı ‘yönlendirici’ oyuncuyu dün gece İnönü Stadı’nda, Tel Aviv karşısında sürpriz şekilde buluverdi. Sonrası ‘çorap söküğü’ misali geliverdi. Almeida becerisini sergiledi ve topla buluştuğu her pozisyonda tehlike yarattı. Dün gece mutasyondan payını alan bir diğer Beşiktaşlı oyuncu da Ricardo Quaresma idi kuşkusuz! Almeida sonrasında da Egemen’e gol attırmayı başardı ve maruz kaldığı sertliğe karşın sinirlerine gem vurmayı bildi. Beşiktaş’ın bol gollü futbolundaki olumluluk ilerisi için umut verirken, İbrahim Toraman’ın savunmanın sağında oynamasının yanlışlığı da belirginleşti. Ekrem Dağ bıraktığı yerden devam etti, hiç yabancılık çekmeden. Dün gece bir başka şaşkınlığım da Beşiktaş’ın nerede ise aksamadan işleyen kanatları oldu! Çok kısa sürede köklü değişimi gerçekleştirmeleri alkışa değen başarı. Eskişehirspor maçındaki ‘takım yoksunu’ halinden arınan Beşiktaş, Tel Aviv karşısında mükemmele yakın futbol sergiledi. Üstüne üstlük takım oyununu benimseyip ardından bireysel beceriler ön plana çıktı. Edu’nun skoru belirleyen golü dün gecenin centilmeni ‘tribünlerin’ istemini de yanıtlamış oldu. Beşiktaş’ı attığı gollerden çok sergilediği futbol için kutlamak gerekli... Benim ayrıca alkışladığım oyuncu ise Mehmet Aurelio...

16 Eylül 2011, Cuma 12:00
YAZININ DEVAMI