‘’Almeida'yı satın!..‘’
Kale dışında ‘her alanın adamı’ Ekrem Dağ bir kez daha zorunlu ‘forvet’ görevini üstlenir, gol peşinde koşturan, pozisyon yaratanlar orta saha oyuncuları olur, golü bulan da savunma elemanı olursa ister istemez soru işareti oluşuyor! Beşiktaş’ta ‘golcü’ kim? Şayet yanıt Hugo Almeida ise Beşiktaş’a önerim, zaman yitirmeden Almeida’yı satın ve kurtulun...
Beşiktaş takımı da nefes alır, yandaşı da! Ivesa’nın performansına diyecek söz yok ama üç metreden topu kaleye gönderemeyen forvete söyleyecek fazlaca şey var! Michael Skibbe’nin mirasına konan Ersun Yanal, Eskişehirspor’u beklendiği gibi oynattı ayaz ve yoğun sisli gecede. Eskişehirspor savunması ile orta alan elemanları ayak birliği yapınca, Beşiktaş oyunun başlarında kendi alanından çıkmakta zorlandı. Karşılaşmanın üçte birlik bölümü geride kalırken Beşiktaş’ın atakları başladı, Almeida ve İsmail’in tüm beceri yoksunluğuna karşın bolca pozisyon buldu Siyah-Beyazlılar, ancak çoğuna Ivesa ‘gol’ olanağı tanımadı. İkinci bölümde Sivok köşe atışından gelen topu rakip kaleye gönderdi ve oyunun hakimiyeti bütünü ile Beşiktaş’a geçti. Fernandes akıl dolu pasları ile yine yönlendirici oldu. Carvalhal; Simao, Necip ve Mustafa’yı sonradan oyuna dahil etti. Bu hamleler içindeki en akılcısı Almeida’yı oyundan alması oldu. Beşiktaş kötü oynamadı Eskişehir karşısında, alışılagelmiş şekilde sorun ileri uç elemanlarından kaynaklandı ki, tartışmasız problem, ileride ne yaptığı hâlâ belirsizliğini koruyan Almeida’da...
‘’Beşiktaş'ın artık beyni var!‘’
Bu nedenden olsa gerek, karşılaşma başlamadan belleklerde Beşiktaş maçı kazanmış, sadece ‘fark olur mu?’ sorusuna yanıt aranıyordu! Bunun yanında son iki haftayı kayıpla tamamlayan Beşiktaşlı oyuncuların performansları da soru işareti oluşturmaktaydı, futbol tutkunları adına. Beşiktaş oyuna hızlı başladı ve kale dışında neredeyse tüm mevkilerde görev yapan Ekrem Dağ, art arda girdiği pozisyonlarda golü bulamadı, ‘santrafor’ görevini üstlenmediği halde!
Kuşkusuz, Ekrem Dağ için unutamayacağı bir karşılaşma oldu, dün gece. Beşiktaş’a üç puan getiren golü Almeida’nın atması, üstüne üstlük golü getiren ortayı da İsmail Köybaşı’nın yapması, benim adıma gecenin sürpriziydi! Altını özenle çizmemiz gereken ise İsmail Köybaşı’na, ‘al ve orta yap’ niteliğindeki pası veren elemanın adının Manuel Fernandes olduğu. Dün gece bir kez daha belirginleşti; Beşiktaş’ın beyni artık Manuel Fernandes...
Tüm takımı yönlendirme, kusursuz pas dağılımı becerisini neden geldiği günden bu yana sergilemekten kaçındı bilinmez! Uzun süre kadroya girememesine karşın kimseciklere ‘küsmemesi’ ise genç ve de deneyimli elemanlar tarafından örnek alınmalı! Son bölümde Mehmet Battal’ın kaçırdığı, Beşiktaş’ın yararlanamadığı pozisyonların yanında ‘devede kulak kalır’ kalmasına elbette! Edu sol kulvarda beklenenden iyiydi, Necip’e de oyuna sonradan dahil olmak sanıyorum şevk getirdi! Beşiktaş sezonun ilk yarısını tek gol ve getirisi üç puanla tamamlarken, tribünde oturan Tayfur Havutçu’nun neler düşündüğünü fazlaca merak ettim!
‘’Yedeksin, yedek kal!‘’
Siyah-Beyazlı ekibi olası yenilgiden kurtaran isim ise ne kazandırdığı penaltı atışını gole çeviren Edu, ne de dün akşam Beşiktaş forması giyen bir başka oyuncuydu! Aristide Bance adındaki yeti yoksunu ‘sözde’ oyuncuya forma vermek, salt Samsunspor’a değil, futbola da ihanet! Bance’nin yerine dün gece kim görev yapsa Beşiktaş’ın durumu ‘vahim’ olurdu. Bunun yanında, ‘Samsunspor’un golünü Murat Yıldırım attı’ tanımlaması, kesinlikle yanlış olur. Zira, ayağa üç top oynama becerisinden yoksun Samsunspor’a golü attıran Beşiktaş forması giyenler oldu. Kaleyi boş bıraksanız, çerçeveyi tutturmakta
zorlanacak oyuncuların Beşiktaş karşısında gol bulması düşündürücü! Beşiktaşlı oyuncuların sezonun en kötü futbolunun ardına sığınacak mazeret bulmaları en azından bu kez olası değil. Hele hele ‘başarıya aç gençler’ olarak forma giymeleri için destek verdiğim Mustafa ile Veli’nin dün akşam durumları, içler acısıydı. Ne yapmaya çalıştıklarını kendilerinin de anladığını sanmıyorum! İki gencin tutarsız oyununa Necip Uysal ile İsmail Köybaşı da destek verince ne yapsın tek başına Manuel Fernandes...
Üzerinde özenle durulması gereken bir diğer isim de kuşkusuz Filip Holosko. Carlos Carvalhal’e bir
daha dil uzatmak ne haddime! Holosko sen yedeksin, yedek kal... Carvalhal, yedek kulübesinde oturan
isimlere şans verdi ve doğruyu yaptı dün akşam. Bu şansa karşın sahada dolanan gençler, Portekizliler
sağlıklarına kavuştuktan sonra ir daha forma şansı bulabileceklerini sanıyorlar ise bence yanılıyorlar.
Doksan dakikadan aklımda yer eden enstantane ise Alves’in dar alandaki gösterisi oldu.
‘’Manuel Fernandes...‘’
Dün gece Beşiktaş adına ‘yapışma’ anı, golün yendiği pozisyonun bir dakika sonrasında vuku buldu. Rüştü’nün ileriye çıkıp Ricardo Fuller’in ayaklarına yaptığı hamlede seken topun aradaki uzun mesafeye karşın kalenin üst direğine çarpması, savunma hattındaki tek adam Egemen’in de topu son anda dışarıya göndermesi, yenginin yolunu açtı. Zaten Beşiktaş gayet iyi başlamıştı oyuna, Fuller’in Egemen’in sırtına çarpıp Rüştü’yü aldatan vuruşuna kadar. Ancak Beşiktaşlı futbolcular yedikleri ‘beklenmedik’ gole karşın oyun disiplininden kopmadılar. Ve Manuel Fernandes dün gece hem oynadı, hem de takım arkadaşlarını oynattı. Fernandes, becerisini en üst düzeyde ortaya koyerken, Almeida da ‘bir işe!’ yaradı ve takımına kazandırdığı penaltı atışının yanı sıra Upson’ı da oyun dışına göndermeyi başardı. Sonrasında Beşiktaş oyunun mutlak hakimi oluverdi. Holosko’nun yerini alan Mustafa’nın kaydettiği gol benim için sürpriz olmadı. Zira Mustafa’nın ilerleyen haftalarda çok daha başarılı olacağından kuşkum yok. Şayet ismine ve de kariyerine istinaden Almeida’ya tanınan şansı Mustafa yakalar ise Beşiktaş maçlarında Mustafa’nın golllerini izleyeceğiz. Almeida’nın yerine oyuna dahil olan Edu’nun sayısı ise kusursuza yakındı. Görüldü ki, Carlos Carvalhal’in ‘Almeida inadı’ anlamsızdan da öte, sadece Beşiktaş’a zarar veriyor. Beşiktaş’ın dün gece Stoke City karşısındaki yengisi, alkışa değerdi. Yerebileceğim sadece tribünde kendini bilmezler olabilir. Sahaya şuursuzca attıkları çakmaklar, paralar nedeni ile... Beşiktaş oynadı kazandı, Manuel Fernandes ise hem oynadı hem de oynattı.
‘’Kim Kamil?‘’
Gereksiz yere Fabian Ernst ile ‘didişirken’ arkadaşlarının konsantrasyonunu bozup köşe atışından gol yemelerine neden olan Kamil Zayatte mi, ‘piyango gol’ ile öne geçen Beşiktaş’ın ‘yanlış’ değişimler ile dengesini bozan Carlos Carvalhal mi, ‘Kamil’? Dün gece futbolu hiç bilmiyen ‘ev hanımı’ dahi karşılaşmayı izlese, tartışmasız ‘dışarı çıkmalı’ diyeceği ilk oyuncu, Hugo Almeida olurdu.
Ancak futbolu bilen Carvalhal öyle yapmadı. Mustafa Pektemek’in dizine çarpıp ağlarla buluşan gol Beşiktaş için ‘büyük ikramiye’ ile özdeşti, İstanbul B.B karşısında. Ne var ki Portekizli teknik adam bir kez daha Almeida tutkusundan ödün vermedi! Sahadaki sorun, sağ kanat elemanından kaynaklanmasa da o bölgede vasatı aşamayan Veli’nin yerine Holosko’yu sahaya sürmesi anlayışla karşılanabilirdi ancak ‘dolanan’ Almeida’yı oyunda tutup Mustafa’nın yerine de İbrahim Toraman’ı oyuna dahil etmesi; iş kazası değil, iş ‘bilmezlik’ ile örtüştü. ‘Beşiktaş yorgun’ yaklaşımlarında elbette haklılık payı var ancak Beşiktaş adına sorun silsilesi yorgunlukten değil, yedek kulübesinden kaynaklanıyor. Başkan Yıldırım Demirören, Büyükşehir’in kapısını çalıp, “Size çok ünlü oyuncularımız Almeida ile Simao’yu üzerine de ‘bonus’ olarak Sidnei ile Alves’i verelim, sizde bize Doka’yı verin” teklifini götüremez mi acep, ayıp mı olur? Tevfik’in golü Beşiktaş’ın ilerleyen haftalarda ‘mumla arayacağı’ iki önemli puanı alıp götürüverdi. Beşiktaş’ı yermek kolayı, disiplinini yitirmeyen İstanbul B.B’ni de kutlamalı. Fabian Ernst’in ceza alanı içinde çekilerek yere indirilmesini izleyen Hüseyin Göçek’i de tebrik etmeli!
‘’Veli ve Mustafa...‘’
Uzun süredir Beşiktaşlı bir kaç oyuncuyu, oyuncu seçimi nedeniyle de Beşiktaş teknik direktörünü eleştirmemin, kimi zaman da yermemin anlamsız olmadığı, öylesine belirginleşti ki dün gece Manisaspor karşılaşmasında, doğrusunu itiraf etmek gerekirse, keyif aldım! Ligin ‘en az gol yiyen’ ekibi Manisaspor’a atılan gollerin, elde edilen yenginin getirisi üç puanın ardında ‘kusursuz’ oynamasalar da, Veli Kavlak ile Mustafa Pektemek vardı...
Dixon ceza alanına girmek üzereyken Veli’nin bileğine vurdu, kazanılan serbest vuruşu Quaresma gole çevirdi. Ardından da Mustafa Pektemek bireysel becerisi ile farkı ikiye çıkardı. Elbette Simao ile Almeida iyisinden, şöhretlisinden futbolcu! İkisinin de yetisini tartışmak yersiz. Buna karşın iki genç futbolcu; Mustafa ile Veli henüz yolun başında. Aralarındaki fark açlıkları! Simao ile Almeida, Veli ve Mustafa’dan fazlaca deneyimli, üstüne üstlük beceri düzeyleri de yüksek, ne var ki canları isterse oynuyorlar! Oysa dün gece izlediğim Mustafa ile Veli canlarını dişlerine takarak, ayaklarından geleni esirgemeden mücadele etti sahada. Sivok’un kaydettiği gol aradaki farkı üçe çıkardığında Beşiktaş’ın yengisinden emin oldum, Murat Erdoğan’ın sayısına karşın. Sonrasında Holosko’nun Fernandes’e attırdığı golü ise alkışladım! Kuşkum yok, fazlaca zorlu Manisaspor deplasmanında Beşiktaş’ın farklı kazanacağına ihtimal veren sayısı sınırlıydı, belki de yoktu! Beşiktaş bireysel becerilerden medet ummadı, ‘bütün’ oluverdi dün gece Manisa’da... Ezcümle: Simao’yu oynatmak gençlere haksızlık... ‘Almeida yeteri kadar top alamıyor’ varsayımı, kandırmaca!.. Beşiktaş’ın sol kanadında Quaresma oynar, sağ kulvar oyuncusuna da Carvalhal karar verir... Bülent Yıldırım’ın Quaresma’yı sakatlayan tekmeye ‘devam’ kararı vermesi ise gecenin en ilginç kararı gibi geliverdi...
‘’Beceri yoksunu Almeida...‘’
Kaleci Cenk ile karşı karşıya kalan Bogdan Stancu, ‘zoru’ değil de ‘kolayı’ seçip skoru eşitleyemedi ama on beş dakika sonrasında olacakların sinyalini verdi. Culio’nun golü Hugo Almeida’nın vicdan azabı çekmesine neden oldu mu, kestirmek güç! İleri uçta oynayan ‘golcü’ tanımlamasındaki futbolcunun gol kaçırması kadar doğalı yok elbette. Ne var ki kimin gerçekten atmak için çabaladığı, kimin ‘sentetik’ koşular yaptığı rahatça algılanır! Almeida; heyecanını, istemini, hedefini yitirmiş oyuncu kimliğinden ibaret... Veli Kavlak’ın biraz beceri, biraz da şans faktörü ile ağlarla buluşan topu Beşiktaş’a Antalya’da nefes aldırdı aldırmasına da rakip Orduspor’un takım oyunundaki beceresi, yedek kulübesini rahatlatmaya yetmedi. Fabian Ernst, Beşiktaş’ı bir kez daha öne geçirdi ama Beşiktaş’taki ‘tedirginlik’, Fernandez’in topu boş kaleye gönderememesi ile pekişiverdi. Almeida ile Fernandez’in ‘yorgunluk’ mazeretinin ardına sığınmaları olanaksız, zira dün gece ikisinin de ‘beceri’ yoksunluğuna milyonlar tanıklık etti. Bir başka hayal kırıklığı ise yedek kulübesini benimseyen Holosko’nun bireysel oyunu oldu. Atacağı gol ya da golleri ile yerini garantilemek isterken dün gece takıma zarar verdi Slovak futbolcu. Carlos Carvalhal, Veli Kavlak’ı oyundan alarak doğru mu yaptı? Benim doğrumda Veli kanatta değil, ileri üçlünün ortasında, fazlaca işe yarar. Mustafa Pektemek de Almeida yerine rahatlıkla oynar.
Beşiktaş farklı kazanacağı karşılaşmadan ite kaka üç puanla ayrıldı. Beşiktaş’ın Orduspor yengisi için methiye düzmek de olası ama gerçekle bağdaşmaz.
‘’Üstün yeti Quaresma...‘’
Enerjileri tükenmek bilmeyen Maccabi Tel Aviv oyuncuları, ilk otuz dakikalık zaman diliminde buldukları pozisyonlardan bireysel yetisizlikleri nedeni ile yararlanamayınca, ibre doğal olarak Beşiktaş yönüne dönüverdi. Son lig maçını ‘kazanan’ kadroyu bozmayan Carlos Carvalhal, Holosko’yu yedek kulübesinde oturtma prensibinden İsrail’de de ödün vermeyip, ileri uçta etkisiz kalan Almeida’dan da vazgeçmeyince, sürprizlere zemin hazırlayan isim oluverdi! Quaresma’nın ‘müthiş’ volesi ile öne geçen Beşiktaş ikinci bölümün başında İbrahim Toraman ile farkı ikiye çıkardığında kuşkusuz en fazla rahatlayan İspanyol teknik adam oldu. Ne var ki, Ekrem-Veli değişimi sonrası oyunun da dengesi değişiverdi. İlk bölümde ‘becerileri sınırlı’ dediğimiz ev sahibi ekibin oyuncularından Yeini farkı bire indirdi, oyuna sonradan dahil olan Logasi de ‘uzaklardan’ attığı golle skoru eşitledi. Beşiktaş bunu hep yapıyor... Atıyor, fark yaratıyor sonrasında da kıvranıyor! Ne yazık ki Beşiktaş’ın sahadaki geleceği Quaresma’nın performansına ve yetisine endeksli. Tartışmasız Portekizli oyuncu ‘üstün yetenek’ ancak üstün yeteneğe sahip kişiliklerin ‘sorunlu’ olduğu gerçeğini kabullenip, önlemini almak gerekir! Beşiktaş bireysel yetilerden medet umuyor, takım olmayı bir türlü başaramıyor, Portekiz hegemonyası varlığını sürdürdüğü müddetçe de başaramayacağı ortada. Quaresma uzatma dakikalarında kaydettiği ‘inanılmaz’ golle yeteneğini bir kez daha ortaya koydu ve Beşiktaş da ‘Avrupa’ yoluna devam etti. Peki dün gece Almeida ne yaptı? Tartışmak yersiz ‘sıradan’ golcü bile çok daha iyisini yapar, en azından yapmaya çabalardı. Almeida bir süredir Beşiktaş’a zarar, Quaresma ise şu aralar keyif veriyor...