Arama

Popüler aramalar

‘’Farkı açamamak‘’

Fenerbahçe, rakipleri her ne kadar kapansa da ilk yarılarda bir şekilde golü bulmayı başarıyor. Ya Nani, Van Persie gibi yıldızlar bireysel yeteneklerini kullanıyor ya da duran toptan gol geliyor. Bu konuda bir sıkıntı yok. Sarı-Lacivertliler için sorun, golü bulduktan sonra başlıyor. Pereira her fırsatta baskılı, ofansif bir futbol oynatacağını söylüyor. Tamam, yeni bir takım kuruldu ve istenilen oyunun sahaya yansıması için zamana ihtiyaç var. Ancak en azından oyunun bazı bölümlerinde Pereira’nın hayalindeki takımı izleyebilmemiz gerekiyor. Maalesef şu ana kadar bu futbolu izleyemedik. Fenerbahçe öne geçtikten sonra adeta bir ‘Aykut Kocaman takımı’na dönüşüyor. Elinde farkı artırabilecek önemli silahlar olmasına rağmen Pereira’nın takımı skoru koruma yoluna gidiyor. Tempo düşüyor, rakip yarı sahada karşılanıyor. Ancak hızlı kontrataklarla farkı artırmak için pozisyon üretilemiyor.

Taraftar endişeyle izliyor

Çaykur Rizespor karşısında bu sorun 2 puana mal oldu. Antalyaspor önünde Nani’nin 90+7’deki frikik golü 3 puanı kurtardı. Fenerbahçe dün de Kasımpaşa’yı mağlup etmeyi başardı. Ancak taraftarları her an gol yiyecek olmanın endişesiyle maçı izledi. Üstelik rakibi son 15 dakikayı 10 kişi oynamasına rağmen. Milli ara sonrası kazanmak tabii ki önemli. Ancak Fenerbahçe aynı felsefeyle oynamaya devam ederse, hiç beklemediği bir yerde puan kaybı yaşayabilir ya da beklemediği bir yenilgi alabilir.

Maçtan dakikalar
5. dakikada Fernandao’nun pasında topla buluşan Robin van Persie rakibinden sıyrılıp sert bir şut çekti ancak Isaksson gole izin vermedi.
29. dakikada Ozan Tufan, Van Persie’ye mükemmel bir pas gönderdi. Ceza sahası içinde topu önüne indiren Hollandalı yıldızın etkisiz vuruşu Isaksson’dan döndü. Van Persie tamamlamaya çalışsa da savunma araya girdi.
42. dakikada Nani’nin sol kanattan kullandığı köşe vuruşunda altı pasa hareketlenen Josef, rakibinin yakın markajına rağmen topa dokunarak takımını öne geçirdi: 0-1.
58. dakikada ceza sahası içi sağ çaprazda topla buluşan Şener ön direğe doğru hareketlenen Van Persie’ye pasını aktardı. Hollandalı’nın vuruşunda top yandan az farkla dışarı çıktı.
78. dakikada Veysel Sarı, Ozan Tufan’ı düşürdü. Hakem Deniz Ateş Bitnel faul düdüğünü çalıp Veysel’e sarı kart gösterdi. Ancak Bitnel hemen ardından küfür ettiği gerekçesiyle direkt kırmızı kartına başvurarak Veysel’i oyundan attı.
90+2 dakikada Volkan Şen çalımlarla ilerledi ve ceza sahasındaki Fernanado’ya pas verdi. Brezilyalı’nın sert şutunda Isaksson topu çelmeyi başardı.

14 Eylül 2015, Pazartesi 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Büyük takım gibi‘’

İlk maçın ardından deplasmandaki 1-0’lık galibiyete rağmen, Fenerbahçe’nin daha farklı kazanması gerektiğini yazmıştım. Tamam, rakibi küçümsememek gerek ancak arada da ciddi bir kalite farkı olduğu ortada. Sarı-Lacivertliler için dün akşam 3 farklı kazanmak kadar ortaya konulan futbol da umut verdi. Rakip pozisyon bulamadı, isabetli şutları yoktu. Fenerbahçe tam bir büyük takım gibi oynadı. Dinlenmek istediği anlarda topu rakibe verdi ama kalesine yaklaştırmadı. İstediği zaman da tempoyu yükseltti, rakip kaleyi abluka altına aldı. Fenerbahçe kanatlardan da etkili geldi, ortadan da. Sarı-Lacivertliler’de Şener Özbayraklı her geçen gün performansını artırıyor. Gökhan Gönül çok kötü bir dönemde sakatlandı ve görünen o ki iyileştikten sonra da formasını geri alması çok zor olacak.

Fernandao bildiğimiz gibi

Van Persie kendisini fazla zorlamadı. Top ayağına geldiğinde kalitesini hissettirdi ancak tribünleri heyecanlandıracak bir performans sergilemedi. Nani ilk golünü bulsa rahatlayacak. Sürekli golü düşünüyor ve bu nedenle pas vermesi gereken anlarda şut çekiyor. Fernandao için söyleyecek fazla bir şey yok. Geçtiğimiz sezon bıraktığı yerden devam ediyor. Üstelik bu kez etrafında çok daha kaliteli ayaklar var. Savunmaya neredeyse hiç iş düşmese de yine de bir şekilde güven vermediklerini hissettiriyorlar. Fenerbahçe’de hedef Avrupa Ligi’nde final. Bu kadro kalitesinin yanında biraz da ‘kura şansı’ olursa en azından yarı final hiç de zor olmaz.

Maçtan dakikalar

7. dakikada Şener Özbayraklı sağ kanattan geliştirdiği atakta yerden ortasını yaptı. Ön direkte topa ayağını uzatan Fernandao gol perdesini açtı: 1-0.
44. dakikada Diego’nun pasında topla ceza alanına giren Nani, sol çaprazdan sert bir şut gönderdi ancak kaleci Gorbunov gole izin vermedi.
45+2. dakikada Caner Erkin ceza sahası dışından yaklaşık 25 metreden çok sert vurdu, top üst direkten dışarı çıktı.
54. dakikada Caner Erkin sol kanattan ortaladı. Ceza sahası içerisinde yaşanan karambolün ardından ceza yayı üzerinde topu önünde bulan Diego şutunu çekti, üstten dışarı gitti.
59. dakikada Caner soldan ortaladı. Ön direkte Nani’nin müdahale edemediği top kaleci Gorbunov’dan sekerek ağlarla buluştu: 2-0.
75. dakikada Fernandao sağ taraftan ceza sahasındaki Nani’ye pasını verdi. Portekizli yıldızın sert şutunda top direkten döndü.
78. dakikada Volkan Şen sağ taraftan adrese teslim orta gönderdi, Fernandao arka direkte kafayı vurdu ve skoru tayin etti: 3-0.

28 Ağustos 2015, Cuma 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Kaya gibi sağlam‘’

Hollanda Ligi’nde Twente formasıyla sergilediği performans sonrası Avrupa’nın büyük takımlarından birine gitmesine kesin gözüyle bakılıyordu. Kaya gibi sağlam olması, fiziğine oranla hızlı sayılması, forvetlerin kabusu olan sıkı markaj yeteneği ve iyi denilebilecek pas dağıtımıyla modern bir stoper olarak dikkat çekti. Twente’nin 2009-10 sezonundaki sürpriz lig şampiyonluğunda, Douglas’ın savunmadaki katkısının büyük payı vardı.

Sürpriz bir şekilde 2013-14 sezonu başında tercihini Rusya’nın Dinamo Moskova takımından yana kullandı. Bunda tabii ki, maddi gerekçeler önemli rol oynadı. Belki de bu yüzden kendisinden beklenen patlamayı yapamadı. Her şeye rağmen futbolunu ilerletmeyi başardı. Hollanda yıllarına oranla daha derli toplu oynayan bir savunmacı haline geldi. Yine de defansta kendisine ‘dengeli’ bir partnerin eşlik etmesi, takım savunması adına önemli bir artı olacaktır. Örneğin Mustafa Yumlu’yla sergileyeceği performans hayal kırıklığı yaratacakken, Carl Medjani’nin yanında çok başka bir oyuncuya dönüşebilir.

Brezilya asıllı Hollandalı’nın en büyük handikabı ise dizginleyemediği siniri. Stoperin agresif olması iyidir ancak Douglas zaman zaman ipin ucunu kaçırabiliyor. Trabzon gerçekten çok iyi bir transfer yaptı. Douglas’ın, sezon sonunda ligin en iyi 3 savunmacısından biri olarak gösterilmesi, onu tanıyanları şaşırtmayacaktır.

28 Ağustos 2015, Cuma 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Daha farklı olmalıydı‘’

Atromitos kağıt üstünde güçsüz bir rakip gibi gözüküyordu. Ancak dün görüldü ki, derli toplu oynayan, etkili hücuma çıkan bir ekip. Zaten iç sahadaki 22 maçlık yenilmezlik serisi de kolay lokma olmadıklarını gösteriyor. Ancak bir gerçek de var; Fenerbahçe, Yunan ekibinden çok çok daha kaliteli bir kadroya sahip. Zaten karşılaşma başladıktan sonra Sarı-Lacivertliler, bu kalite farkını rakibine kolaylıkla hissettirdi. Fenerbahçe istediği gibi oyunun temposunu kontrol etti. Zaman zaman baskıyı artırdı, zaman zaman topu rakibe bırakıp alan savunmasıyla dinlenmeye geçti. Atromitos iyi savunma yapan bir takım olsa da temsilcimiz pozisyon bulmakta zorlanmadı. Moussa Sow alıştığımız performansını sergilemiş olsaydı daha ilk yarıda 2 farklı galibiyete ulaşırdı Kanarya... Nani ve Fernandao da son vuruşlarda bekleneni veremedi. Buna bir de kaleci Gorbunov’un gününde olması eklenince, Fenerbahçe bir türlü golü bulamadı.

Şener sınıfı geçti

Van Persie için topla buluştuğu ilk anda golü atmak, büyük moral oldu. Şener, Gökhan Gönül’ü aratmadı. İlk 11’i zorlayacağını bir kez daha gösterdi. Alves-Abdoulaye ikilisi arkaya atılan toplarda aksadı. Nani en büyük hayal kırıklığıydı. 1-0’lık galibiyte tur yolunda çok büyük bir avantaj. Yine de Fenerbahçe, kalite farkını konuşturup bu maçı daha farklı kazanabilmeliydi.

Maçtan dakikalar

20. dakikada Fitanidis yaklaşık 30 metreden kullandığı serbest vuruşta kaleyi düşündü, Volkan gole izin vermedi.
23. dakikada Fernandao’nun pasında ceza sahasında Sow topu Nani’ye indirdi. Portekizli yıldız gelişine vurdu, üstten az farkla dışarı gitti.
29. dakikada Caner ortaladı, Fernandao kafayı vurdu. Kaleci Gorbunov’un son anda dokunduğu top direğe çarpıp oyun alanına geri döndü.
30. dakikada Bittolo topu savunmanın arkasına gönderdi. Napoleoni bir anda Volkan’la karşı karşıya kaldı. Vuruşunda tecrübeli kaleci gole izin vermedi.
45. dakikada Fernandao topu arka direğe kaldırdı, Sow yakın mesafeden kafayı vurdu ancak Gorbanov topu kornere gönderdi.
51. dakikada Josef uzaktan şansını denedi, kaleci Gorbunov yine başarılıydı.
79. dakikada Şener sağ kanattan ortaladı, Fernandao’nun kafa vuruşu yandan az farkla dışarı çıktı.
89. dakikada Caner sol kanattan ortasını yaptı. Van Persie, rakibinin arkasından yükselerek şık bir kafa vuruşuyla Gorbanov’u avladı: 0-1.
90+3. dakikada Napoleoni sağdan ceza sahasına girerek sert vurdu, top kaleci Volkan’da kaldı.

21 Ağustos 2015, Cuma 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Cesur olamadılar‘’

Öncelikle Van Persie konusu... Bildiğimiz kadarıyla Hollandalı’nın bir sakatlığı yoktu. Eğer sadece hazır olmadığı için ya da tüm takıma, “Bakın ben Van Persie’yi bile keserim” mesajı vermek için kadroya alınmadıysa bu büyük bir teknik direktör hatasıdır. Van Persie’nin kulübeden ısınmaya çıkması bile Shakhtar’lı oyuncuları tedirgin etmeye yetiyor. Herhalde sakatlığı vardı ki Pereira onu tribüne gönderdi.

Pereira atılınca...

Fenerbahçe ilk maçtan ders almamış. Saracoğlu’nda ilk yarıda ‘korkak’ oynayan Sarı-Lacivertliler kalesinde birçok pozisyon verdi. İkinci yarıda biraz rakibin üstüne gidince, Shakhtar yarı sahasına hapsoldu. Dün yine ‘ürkek’ bir Fenerbahçe vardı. Ukrayna ekibi beklendiği gibi baskılı başladı, temsilcimiz bu baskıyı kırmak için hiçbir şey yapmadı. Oysa ceza sahasına gönderilen her ortanın ne kadar büyük tehlike yarattığını herkes gördü.

Fenerbahçe yine ikinci yarıda açıldı, ilk yarıyı 1-0 yenik kapattıktan sonra. Biraz baskı yiyince Shakhtar savunması ve kaleci Pyatov yine ne yapacağını şaşırdı. Tam Fenerbahçe ağırlığını koyarken Pereira’nın tribüne yollanması takımın kimyasını bozdu. Ardından peş peşe gollerle skor 3-0 oldu.

Yazık oldu

Vitor Pereira her konuşmasında ‘cesaretten’ bahsediyor. İlk sınavında takımı cesur olamadı. Shakhtar ile oynanan iki karşılaşmada da Fenerbahçe kendi futbolunu sergilemeye çalışsaydı, skor çok farklı olurdu. Kadıköy’deki mücadelenin ardından “Bu skor tura yeter” demiştim ama Kanarya’nın rakibinden bu kadar çekineceği hiç aklıma gelmemişti. Bunca harcanan paraya, camianın yaşadığı heyecana yazık oldu.

06 Ağustos 2015, Perşembe 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Bu skor turu getirir‘’

Fenerbahçe, yıldızlarla dolu kadrosu ve yeni teknik direktörü Pereira ile ilk resmi maçına çıktı. Üstelik arkasında 45 bin kişilik bir taraftar ordusu vardı.

Sarı-Lacivertliler’in maça baskılı başlaması bekleniyordu ancak Pereira doğru bir şekilde sakin ve temkinli bir futbolu tercih etti. Fenerbahçe oyunun her anında dengeliydi. Buna rağmen özellikle ilk devrede Shakhtar’ın müsait pozisyonlar bulmasına engel olunamadı. Volkan Demirel’in eski günlerine dönmesi sayesinde Luce’nin öğrencileri bu pozisyonlarda skor üretemedi.

Artık baskı Shakhtar’da

Şükrü Saracoğlu’nda atılacak bir gol büyük avantaj olurdu. Yine de elemeli turlarda, taraftarın önünde gol yememenin önemi çok daha büyük. Fenerbahçe kalesini gole kapatarak büyük bir iş başardı. Artık Arena Lviv’de oynanacak karşılaşmada atılacak 1 gol, Sarı-Lacivertliler için 2 gol anlamına gelecek. Bu nedenle Shakhtar Donetsk çok daha stresli oynayacak.

Defansa zamanında müdahale

Fenerbahçe savunması, beklediğim gibi arkasına atılan toplarda çok fazla aksadı. Pereira zamanında önlem alıp defansı daha geriye çekince bu sorun aşıldı. Muhtemelen Ukrayna’daki mücadelede de Portekizli teknik adam aynı tercihi yapacak. Önümüzdeki hafta sağ bekte Şener Özbayraklı, forvette ise Van Persie’nin görev yapması, Sarı-Lacivertliler’in dün akşamki gücüne en az yüzde 30 artı katacaktır. Dün akşam fena görünmeyen Nani biraz daha kıpırdarsa, ibre iyice Fenerbahçe’ye dönecektir.

0-0 gerçekten çok iyi bir skor. Pereira ve öğrencileri rövanşta gol yese dahi sakin kalmayı başarırsa, turu getirecek skoru elde edecektir.

29 Temmuz 2015, Çarşamba 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Faturayı kendine kes İsmail Kartal...‘’

Sarı-Lacivertli futbolcular ve teknik heyet, Galatasaray-Beşiktaş derbisini önceki akşam hep birlikte izlemişti. Galatasaray'ın 2-0 kazanmasıyla aslında Fenerbahçe için de sezon bitmiş. Her şeye rağmen iddiasını son haftaya taşıyabilecek olan Fenerbahçe'nin maça çok daha hırslı, baskılı, istekli başlamasını bekliyordum. Sonuçta son haftada şampiyonluğun kazanılabileceğini-kaybedilebileceğini en iyi bilenler arasında Sarı-Lacivertli futbolcular. Ancak aynı son 3 haftada olduğu gibi yine böyle bir Fenerbahçe izleyemedik. Sanki oyuncular son haftalarda şampiyonluk inançlarını kaybetmiş gibiydiler.

Geç açıldılar

Maçın son yarım saatinde ise takıma sanki sihirli bir el dokundu, oyuncular bu işin daha bitmediğini hatırladı. Önce fark 1'e indi, ardından 10 kişiyken beraberlik yakalandı. Fenerbahçe galibiyet golünü de atabilirdi, o baskıyı kurdu. Ancak Caner'in itirazdan, Webo'nun ise insanlık dışı bir faulle kırmızı görmeleri belki de galibiyet şansını kaçırdı.

Tecrübeli takıma yakışmadı

Zaten ilk oyundan atılan isim olan Mehmet Topuz da saçma sapan bir hareketle kırmızı görmüştü. Fenerbahçe gibi tecrübeli bir takımda futbolcuların sinirlerine hakim olamaması da kabul edilemez. İsmail Kartal maçtan sonra hakem kararlarına yüklendi ama hiç kusura bakmasın, bu sezonki başarısızlığın faturasını başkalarına kesemez. Galatasaray'ın 4. yıldızı takmasının 1 numaralı sorumlusu İsmail Kartal'dır.

26 Mayıs 2015, Salı 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Kaptanın isyanı‘’

Galatasaray maçını kazanmış, Fenerbahçe’nin de Mersin’da mutlaka sahadan 3 puanla ayrılması gerekiyor. Tamam, avantaj Cim Bom’da ancak önümüzdeki hafta derbiyi Beşiktaş kazanırsa, Sarı-Lacivertliler yeniden avantajlı hale gelebilir.

Bu senaryoda, Fenerbahçe’nin maça çok baskılı, hırslı, istekli çıkması beklenir. Ancak öyle olmadı. Mersin’in iddiası yoktu, İsmail Kartal’ın öğrencileri de sanki bir hedefleri kalmamış gibi sahaya çıktı. Ne hırs vardı ne de istek. Varsa da izleyen bunu göremedi maalesef.

Körlemesine ortalar...

Mersin’in 50. dakikada da 10 kişi kalması da Fenerbahçe’yi kendine getiremedi. Organize atak olmadan, ceza sahasına körlemesine gönderilen toplarla gol arandı. Sarı-Lacivertliler uykudan uyandıran şey, 63. dakikada kaptan Emre Belözoğlu’nun oyuna girmesi oldu. Onun hırsı ve arzusu tüm takımı canlandırdı. Fenerbahçe peş peşe pozisyonlar bulmaya başladı.

Dahiyane değişiklik!

Kuyt, Sow, Webo önemli fırsatları değerlendiremedi. Artık herkesin umutları tükenmeye başlamıştı. İsmail Kartal da herhalde umutsuzdu ki 87’de Diego’yu çıkarıp Seçuk Şahin’i oyuna aldı!

Bu değişikliğin hiçbir mantıklı açıklaması olmasa da Fenerbahçe’ye galibiyeti getirdi! Tabelada Diego’nun ismini gören Emre, “Ribas mı? Hocam Diego çıkmaz” sözleriyle isyan etti. Bu isyanın ardından kaptan, 90+3. dakikada da topu aldı, tek başına taşıdı ve uzaktan müthiş bir golle Fenerbahçe’yi şampiyonluk yarışında tuttu. Golden sonra döktüğü gözyaşları da arkadaşlarına bir mesaj olmuştur herhalde.

18 Mayıs 2015, Pazartesi 02:30
YAZININ DEVAMI