Farioli’nin rakip takımların sinirini bozan aşırı sabırlı ayağa pas futbolunun panzehiri, onun takımına ilk golü mümkünse erkenden atmak. Beşiktaş, ligde Farioli’nin Karagümrük’üne karşı oynadığı son maça nazaran daha planlı ve dolayısıyla etkili bir ön alan presi yaparak başladı. Henüz 5. dakikada bu pres sonucu gole yaklaştı. 18’de Batshuayi’nin sırtı dönük alıp çok iyi dönerek attığı anahtar pasta Larin kaleciyle karşı karşıya doğru vuruşu yapamadı. 30’da ise maç eksiğine rağmen Alex jenerik bir şutla gol perdesini açarak adeta, “Form geçici klas kalıcıdır” ne anlama geliyor en net görüntüyle anlattı!

İyi yapmak gerek

Ahmed Musa kontra tehlikesine karşı duran top hücumları sonrasında onu Rosier gibi bir çeviklik abidesiyle eşleştirmek Sergen Ya lçın’ın bir başka mikro taktiksel doğrusuydu. Farioli’ye karşı planları iyi yapmak gerek, Sergen Ya lçın özellikle ilk yarının son çeyreğinde Batshuayi- Ghezzal-Alex üçgenine sergilettiği bol alternatifli hücum planlarıyla bunu ne kadar iyi yaptığını gösterdi. Tabii Sergen Yalçın asıl teknik direktörlük maharetini Salih’in kendisine yakışmayan dikkatsizliği sonucu erkenden takımını 10 kişi bırakmasından sonra sergiledi.

Büyük katkı verdi

Beşiktaş 74’e kadar Karagümrük’ü kendi ceza sahası içinde topla etkili şekilde buluşturmadı, 83’te geri dörtlüsünden iki oyuncuyu aynı anda sakatlık nedeniyle kaybetmesine rağmen maçı da neredeyse rakibine tek tehlikeli pozisyon fırsatı tanımadan tamamlamayı başardı. Taraftar da takım savunmasına büyük katkı verdi. 10 kişiyken bile gole 2 kez daha çok yaklaşan tarafın Beşiktaş olması, özellikle Sergen Yalçın’ın işaret ettiği Milli maç arası sonrası için daha da iyi bir Beşiktaş’ın en güçlü sinyaliydi.

Ligimizde zeminlerin düzelmesi için yetkililerden bir şeyler yapmasını beklemek, hiç gelmeyecek bir treni beklemeye benziyor. Yıllardır anlatmaya çalışıyorum ama nafile. Misal ülkenin en popüler takımları Beşiktaş, Fenerbahçe, Galatasaray ve Trabzonspor, Gaziantep’in bu bozuk zemininde yılda bir kez oynamak zorunda kalacaklar, aslında sporcu sağlığı açısından ilkesel olarak buna kesinlikle mecbur değiller o ayrı! Lakin Gaziantep tüm iç saha maçlarını bu zeminde oynayacak.

Dün gece ilk 45’te her iki takım da gol beklentisinde 0.20’nin bile altında kalırken biraz daha tehlikeli olan takım kötü zeminde kısa pasları by-pass ederek direkt uzun top oyununun uzmanı Dicko’yu kullanan Gaziantep’ti. 30’a kadar sahanın en etkili ismi Dicko tehlikeli bir akın geliştirirken zeminin bozukluğu onu durdurdu, sakatladı ve kısa süre sonra çıkmak zorunda kaldı.

Ümit Öztürk’ün kararları...

İlk 45’i zeminle beraber daha da kötü hale getiren diğer faktör ise Ümit Öztürk’tü: Kendisi San Marino-Cebelitarık maçını bile yönetse, tansiyonu yükseltebilir, oyuncular arasında kavga çıkmasına sebep olabilir. Çünkü Vida ve Tosca’nın sarı kart gördüğü pozisyondaki gibi Ümit kardeşimizin verdiği kararları sahadaki oyuncular bile haklı olarak anlamakta zorlanıyorlar. 45-60 arasında ilk yarıya göre daha iyi bir Beşiktaş vardı. Nsakala’ya çok geçmiş olsun, o anda Necip’in “sağlık kademesi”ne girişi çok değerli. Ambulans ise mümkünse oyuncular çağırır çağırmaz gelmeli, burada eleştirim ambulans görevlilerine değil sisteme: İnsan sağlığı her şeyden değerli!

Sezonun ilk maçında Beşiktaş, Sergen Yalçın yönetiminde en büyük kozlarından olan seri tek pas futbolunu büyük ölçüde sergilemeyi başardı. Belki pas temposu geçen sezonun zirve maçlarının biraz gerisinde kaldı ama yeni transferlerin adaptasyon süreci tamamlanınca tempo geçen sezonkinden bile yükseğe çıkabilir.

Yenilerden ilk golün asistini yapan Kenan Karaman, Türkiye Ligi ölçeğinde alternatif santrfor olarak da etkili olabileceğine dair güçlü sinyaller verdi: Son derece hareketli olmasının yanı sıra dar alanda sırtı dönük topu iyi kontrol etti, hızlıca ayağından çıkartıp sürekli servisler yaptı.

Salih, ideal orta saha

Bir diğer yeni transfer Salih de Sergen hocanın onu neden istediğini gösterdi: Sergen Yalçın’ın geçen sezonki meşhur defansif orta saha tartışmasında betimlediği ideal orta saha gibi top rakipteyken defansif, top Beşiktaş’tayken ofansif orta sahaya dönüştü, toplu ve topsuz oyunda tüm boşlukları doldurmaya ve değerlendirmeye çalıştı. Adaptasyon süreci tamamlandığında ilk 45’te yaptığı misal bir adım önde olma gibi küçük hataları da zamanla düzeltebilecek kalibrede bir oyuncu.

Seba'nın favorisi olurdu!

Maç öncesinde fazlasıyla hak ettiği saygı ve minnetle anılan Süleyman Seba keşke Atiba’yı doya doya izleseydi, açık ara en sevdiği Beşiktaşlı oyuncu olabilirdi! Rahmetli Seba’nın favori oyuncularının başında Recep Çetin gelirdi, belki de başkan Rosier’i izlese Recep’ten bile daha çok sevebilirdi. Ghezzal henüz yükleniyor, özellikle Alex Teixeira ile beraber kuracakları teknik ortaklık Beşiktaş’ı geçen sezonun da bir gömlek üstü seviyeye çıkartabilir. Tabii alınacak santrforun kim olacağı da çok önemli!

Geçen sezonu bireysel yeteneklerin toplamından daha yetenekli bir takım performansını sahaya yansıtarak çifte kupa başarısı ile tamamlayan Beşiktaş’ın saha içindeki tek eksik parçası, ofansif orta saha pozisyonundan yeterince skor katkısı alamamasıydı. Süper Lig’de 89 gol atan Beşiktaş kadrosunda birincil mevkileri ofansif merkez orta saha olarak bulunan oyunculardan Mensah, sezonu ligde 4 gol ve 0 asist ile tamamlarken adeta tüm kulübün toparlanması için seferber olduğu Ljajic son maçlarda sakatlanana kadar göreceli toparlansa da sezonu 2 gol ve 0 asistle tamamlayabildi.

Coutinho’nun alternatifi; Klopp’un gözdesiydi

Alex Teixeira, 4 yıl önce 50 milyon Euro bonservis karşılığında Çin Ligi’ne gitmeden önce son yıllardaki Avrupa kupaları performanslarını kıstas alırsak maalesef bizim ligden daha üstün kalitede olan Ukrayna Ligi’nde her maç santrfor oynamadan iki kez gol kralı olmayı başarmış doğal golcülük özelliğine sahip bir oyuncu. Bu yıldız performansı kriter alınarak Liverpool teknik direktörü Klopp tarafından Barcelona’ya 135 milyon Euro bedelle satılan Coutinho’nun yerine transfer edilmek istenen bir oyuncu Alex Teixeira.

Lucescu, 32 milyonu yetersiz buldu

Çin’e transfer olduğunda bile aslında Premier Lig’e gitmek istediğini belirten Teixeira, 2004’te Türkiye’de kovulmaktan beter edilen Lucescu’nun kısa sürede Donetsk’te inşa ettiği mükemmel Brezilya scouting ağının en yüksek kâr marjlı transferlerinden birisi: Shakhtar’ın Vasco’dan 6’ya aldığı Teixeira için Liverpool’un yaptığı 32 milyonluk teklifi Lucescu yetersiz bulduğu için Alex, Merseyside’a değil de Çin’e gitti!

Talisca gelse hayır mı derdin?

Ukrayna Ligi’nde oynadığı maç sayısının yarısı kadar toplam gol ve asist katkısı yapan Alex Teixeira, Çin’de skor katkısı olarak daha da fazlasını yaptı ve 119 maçta toplam gol ve asist katkısında 90’ı buldu. “Çin Ligi kriter değil Ali Ece!” diye itiraz edenleri duyabiliyor ve kendilerine “Eğer Talisca, Çin'den Arabistan'a değil de Türkiye'de tuttuğunuz takıma transfer olsaydı...” diye soruyorum.

Kanat forvet de oynuyor

Talisca’nın frikikleri, uzun metrajlı şutları ve (aralarındaki 16 santimlik boy farkının doğal sonucu olarak) kafa vuruşları Alex Teixeira’nın bu üç özelliğinden daha iyi evet ancak kalan diğer ofansif katkı özelliklerinde Teixeira daha üstün ve sadece ikinci forvet mevkisinde performansı zirve yapan Talisca’dan farklı olarak takım sıkışınca kanat forvet olarak da katkı verebiliyor.

Usta işi plaseleri var

Hatta vatandaşı Fernandinho, Manchester City’ye transfer olduğunda Alex Teixeira’nın Lucescu tarafından 10 numaranın bir gerisinde de kullanıldığını hatırlatalım. O mevkide bile en değerli hünerini sergilemeyi başarmıştı: Alex Teixeira, 2.5 bölgeden 3. bölgeye geçer geçmez alan ne kadar dar olursa olsun bire ikilerle ilerleyip kanattan, merkezden ve çoğunlukla yarım alanlardan ani ayak değişiklikleri sonucu alanı genişletip şut açısını bulabiliyor. Ceza alanı yayından itibaren her iki ayağıyla yapabildiği usta işi plaseleriyle gol bulabiliyor.

Josef taktiksel adaptörü

Tabii ki Alex Teixeira gibi bir önceki transferinde bonservisi 50 milyon Euro'ya kadar yükselmiş bir özel yetenek de olsa bir transferin başarılı olup olmaması oyuncunun potansiyeli kadar takımın kalanı ve taktiksel düzeniyle uyumu yakalamasına da bağlı. Bu konuda transfer görüşmelerinin ilerlemesinde büyük bir katkısı olan Josef, saha içinde de Alex Teixeira'nın yine kademesine girecektir. Sadece beraber tatile çıkacak kadar yakın bir arkadaşı olarak değil Beşiktaş kariyerinde saha içinde de taktiksel açıdan tüm boşlukları akılcı şekilde analiz ederek Atiba ile beraber adeta saha içindeki teknik direktör yardımcıları gibi verdikleri katkıyla da Alex Teixeira'nın taktiksel adaptasyonu kolaylaştırabilecek faktörlerin başında Josef geliyor.

Lucescu'nun Sergen'i, Sergen'in Alex'i olur mu?

Tabii ki en belirleyici faktör yine teknik direktör Sergen Yalçın olacak: Sergen Yalçın ile Alex Teixeira'nın en büyük ortak noktası Lucescu'nun her ikisinden de ofansif orta sahacılık kariyerlerindeki en yüksek verimi almayı başarmış ve takımın kalanını da onlardan optimum verim alabilecek şekilde organize etmiş olması. Sergen Yalçın, teknik direktörlük kariyerinde ilk kez futbolcu Sergen Yalçın'a yakın yetenek kalibresinde özel bir ofansif orta saha ile çalışacak.

Sıra en uygun santrfor tercihinde

Sergen Yalçın'ın daha önce vasatı aşamayan santrfor Larin'i Türkiye ölçeğinde gol makinesi sol ön Larin'e dönüştürmesi ve attığı golleri "Tabii ki atacak o pozisyonları o kadar çok çalışıyoruz ki..." diye açıklaması yaşanan çifte kupa başarısında Ghezzal'ın performansını zirveye çıkarması kadar belirleyici faktördü: Oyuncuların bireysel yeteneklerinin ötesinde onların toplamından daha yetenekli bir takım oluşturmak modern teknik direktörlükte başarının en belirleyici kriteri. Bu açıdan Alex sonrası transferde Alex-Ghezzal'ın verimlerini optimuma yükseltecek santrforu bulmak bir daha adım olmalı...

Maç eksiği olmasa yıllık maaşı 12 milyon'du

Alex Teixeira’nın 6 aydır oynamadığı için maç eksiği olması doğal. Lakin geçen sezonun yıldızlarından Rosier’in de maç eksiği vardı hatta kariyerinde daha önce hiç golü yoktu, gerisi herkesin malumu! Ayrıca 6 ay önce Beşiktaş yönetimi, Alex Teixeira için ilk kez nabız yokladığında menacerinin talep ettiği para ile 6 ay sonra imza aşamasına gelindiği zaman arasındaki fark da çok büyük: Alex Te ixeira bir ara Çin’de yıllık 12 milyon Euro maaş alıyordu! Burada başkan Ahmet Nur Çebi’nin “Bana cimri derlerse desinler, bu para kulübün parası!” sözü daha anlamlı hale geliyor! Başkan başta olmak üzere tüm yönetim Alex transferinde çok başarılı bir strateji izlediler, tabii saha içinde Beşiktaş’ın kademe kralı olan Josef’in saha dışında bu transferdeki çok kritik kademesi de ekstra değerli!

Alex de Souza'ya benzeyen yönü

Özellikle her iki ayağı ile şut ve çalım atabilmesi, genellikle tek çalım üzeri hatta çalımı yüzde 100 tamamlamadan çok çabuk düşünerek kalecinin bıraktığı küçücük bir yere topu gönderebilme özelliği, onu Ukrayna’d a iki kez gol krallığı tahtına çıkartan en değerli ofansif özelliği. Orta metrajlı şutlarda sağıyla yaptığı daha sert vuruşlar da gol repertuarında mevcut. Bir de tıpkı zamanında ligimize damga vurmuş adaşı efsane Alex gibi kaleciden dönen veya savunmadan seken topun nereye gideceğini de önceden çok iyi sezmesi, kestirmesi; karambollerde adeta gol pususuna yatması ekstra değerli bir özelliği. Sonuçta Alex Te ixeira, Şampiyonlar Ligi’nde santrforda oynamadan 11 gol 4 asistlik katkı yapmış bir golcülük yeteneğine sahip.

Bu kez gerçekten maça iyi başladık ama hemen bittik! İlk 3 dakikada 3 şut çektik. Ancak hemen dönüşünde turnuva öncesi en güçlü yönümüz gözüken savunmamız yine mavi ekran verdi. Uğurcan’ın kapattığı köşeden ilk golü yemesi ayrı hayal kırıklığı. Golden sonra yine denedik, şutlar çektik lakin bu kez de Shaqiri’ye adeta, 'Al da at' dercesine şut fırsatı ve açısı verdik. Shaqiri, en son bu kadar rahat şut atma şansını Liverpool yedeklerinin şut antrenmanında cansız kukalar, koniler karşısında bulmuştur! Devre arasında BBC yorumcusu Bennett, “Sadece Türkler'in değil hepimizin turnuvanın iyi anlamda sürprizi olmasını beklediğimiz Türkiye sevenlerine çok kötü bir sürpriz yaptı” mealinde tweet attı.

Gizli favoriydik

Turnuva öncesi gizli favori olarak lanse ediliyorduk, sorun 'Çok gizli' olmamız oldu, gücümüzü kimseye gösteremedik, gerçekten gizledik! Lille, Juventus, Milan, Sassuolo, Leicester antrenmanları ve maç tempoları sonrası Ay-Yıldızlı formayla Norveç, Hollanda gibi ekipleri yenecek gücü gösteren oyuncularımıza da sormak gerek: Turnuva öncesi hazırlığı, antrenmanları, hazırlık maçı tercihleri bu kadar mı düşük kalitedeydi ki bu büyük hayal kırıklığı ortaya çıktı? Şenol Güneş hocaya da şunu sormak gerek: Dünya Kupası elemelerindeki iyi başlangıcı sürdürüp, finallere gitme hakkı kazanırsak, yine aynı hazırlık süreci hatalarını yapacak mıyız yoksa ders çıkartacak mıyız?

Maça yine sönük ve dağınık başladık. İsviçre maçında adeta yokları oynayan ve hiç boş alan bulamayan Ramsey daha 10. dakika olmadan savunmamız arkasına sarkıp gole çok yaklaştı. Maalesef ilk yarı Ramsey sürekli savunmamızın arkasına sızmaya devam etti, biz ise ilk 20 dakika garip bir şekilde en güçlü yönleri hava topu kazanma becerileri olan Galler geri dörtlüsüne karşı degajla uzun oynamaya çalıştık. 22-42 arası en azından yerden oynamayı akıl edip oyunu dengeler gibi gözüksek de Ramsey’in sızmalarına ısrarla önlem almayınca skoru dengede tutamadık.

En kötü Burak kullanımı

İkinci yarıya oyuncu değişikliği ile başlasak da oyunumuzu uzun süre değiştirmedik. Yerden savunma özellikleri havadan olduğu kadar güvenilir olmadığı için Tottenham’da banko stoper olmayı başaramayan ve yine yerden savunma zaafları olduğu için alt ligde oynayan Mepham’a karşı çok saçma bir şekilde sürekli havadan oynamaya ve kafayla arkaya top aşırmaya çalıştık. Üstelik bunu Burak Yılmaz ile yapmaya çalıştık. Şenol Güneş’in kariyerindeki en verimsiz Burak Yılmaz kullanımı oldu.

İşte gerçek istatistik

Evet, neredeyse tüm oyuncularımız kulüp takımlarındakilerinden düşük seviyede performanslar sergiledi lakin Şenol hoca da maalesef EURO ve Dünya Kupası elemelerindeki teknik direktörlük performansının çok gerisinde kaldı. Hocanın analiz ekibi de fena sınıfta kaldı! Ne taktiksel, ne fizik-kondisyon, ne de mental açıdan hiç hazır değildik. Tabii İtalya, Galler ve İsviçre ile oynamadan önce Azerbaycan, Gine ve Moldova ile oynarsan ne kadar hazırlanabilirsin, o da başlı başına bir tartışma konusu. Turnuvadaki rakiplerine seni hazırlayacak seviyedeki rakipler yerine galibiyet sayımız mağlubiyet sayımızı geçsin istatistiğini kasarsak, resmi maçlarda 2’de 0 gerçek istatistiği böyle yüzümüze tokat gibi çarpar!

Öncelikle Norveç ve Hollanda maçlarındaki gibi taktiksel açıdan doğru organizasyonu sahaya yansıtırsak, EURO 2020’deki ilk galibiyetimizi alabiliriz. Galler, son oynadığı İsviçre maçında rakibin hızlı driplingleriyle çok zorlandı. Bu yüzden kadromuzda bu işi çok iyi yapabilen Cengiz Ünder’i ne yapıp yapıp devreye sokmalıyız. Orta sahada hızlı paslaşarak Hakan Çalhanoğlu’nu daha etkili kullanmalıyız. Ayrıca İsviçre sadece golü kornerden atmakla kalmadı, neredeyse her kornerinde Galler birebir eşleşme sorunu yaşadı. 1.85’lik Embolo ile 1.68’lik Allen’ın kornerde hava topuna çıkma sahnesini iyi analiz edip mutlaka lehimize kullanmalıyız. Tabii diğer tarafta 1.96’lık Moore’a ve ona yönelik korner setlerine dikkat etmeliyiz.

İtalya’yı daha önce de yenememiştik. Son oynadığımızda Dünya Kupası şampiyonu İtalya’ya denk gelmiştik, 2021 model İtalya da 2006’dan beri en uzun süredir yenilmeyen İtalya. Hem güçlüler, hem de formlarının zirvesindeler. Maalesef ilk yarıda da bu form ve güçlerini sahaya yansıttılar, çok baskı yedik. İlk yarıda tek iyi şey gol yemeden bitirmemizdi. Fransa’yı defansif ağırlıklı oynayıp yenerken, arada çıkıp gerçekten tehlikeli olmuştuk, İtalya karşısında ilk devrede sadece bir kez çıkabildik. Bu kadar az çıkabilince mental açıdan ekstra yoruluyorsun, yorulduk. 66’da 2-0 yenik duruma düştüğümüzde İtalya 23, bizse sadece 1 şut atabilmiştik.

Çok rahat...

İlk golde Umut, Berardi karşısında ayakta kalamadı; kalanı Merih adına talihsizlikti. İkinci yediğimiz gol zaten mental açıdan ne kadar yorulduğumuzun turnusol kağıdıydı: İtalya kendi sağından çok rahat gelip bizim sağımızdan verdiğimiz büyük boşluğu değerlendirdi. Üçüncü golü topu yine çok rahat çevirerek attılar. İtalya gerçekten iyi ama biz de ikinci yarıda kendi gücümüzden çok uzaktık.