Arama

Popüler aramalar

‘’Ersin tuttu, Pjanic yetmedi‘’

Beşiktaş’ın ilk 15 dakikadaki oyunu Türkiye Ligi’ndeki takımların en az yarısı karşısında öne geçmeye yeter. Ancak ligler arası kalite farkı maalesef ilk yarının kalanında sonucu belirleyen faktör oldu. Beşiktaş koştu ama Dortmund daha etkili koştu. 16’da Welinton’un kritik müdahalesi taktiksel açıdan turnusol kağıdı gibiydi: Dortmund’un kenarlarda birer oyuncu görevlendirip kalan oyuncuların kanat-merkez arası yarım alanlarda sürekli hareket ederek oynadığı dinamik oyun Alman ekibinin 15’ten ilk devre bitene kadar üstünlük kurmasını sağladı. 20’de belki ilk Dortmund şutuydu ama kağıt üzerinde merkez orta sahada sağ iç olan Bellingham ileri 3’lünün sağ açığıymış gibi içerideki boş yarım alana yaptığı koşuyla golü attı.

Boşlukları kullandılar

Orada tek kanat görevinde olan Meunier’yi sol ön mevkisindeki Larin karşılamalıydı ama arkasındaki N'Sakala karşılamak zorunda kalınca Bellingham oluşan boşluktan faydalandı. Devrenin uzatmalarında bu kez soldan atılan taç sonrası Bellingham arkada oluşan boşlukta bu kez sol ön oyuncusu rolüne bürünerek Haaland’a asistini yaptı. İkinci yarıda Beşiktaş, Pjanic’in teknik liderliğinde oyunda dengeyi kurdu. Batshuayi kaleci Kobel ile karşı karşıya pozisyonu gole çevirseydi maçın rengi değişebilirdi lakin kaleci Ersin ikinci yarıda da kurtarışlarıyla Beşiktaş’ı maçta tutan isim oldu. Pjanic zaten bambaşka bir seviye, maç boyunca uzatmalardaki duran top asistine yakın kalitede birçok usta işi pas gönderdi. Arkadaşları ona alıştıkça o pasların asiste dönüşme yüzdesi artacaktır.

16 Eylül 2021, Perşembe 07:59
YAZININ DEVAMI

‘’4 gol, 4 değişiklik‘’

Bu sezon ligdeki takımların rakipleri diğer takımlarımız olduğu kadar hiçbir bilimsel temele dayanmayan abuk subuk ezbere yabancı kuralı da herkesin rakibi konumunda. Maçın ilk 30 dakikasında Galatasaray, Emre Kılınç-Morutan-Cicaldau-Halil dörtlüsü ile Abdülkadir’in geriye yardım edememe ve İsmail Köybaşı’nın genel kötü performansı nedeniyle oluşan boşluklardan faydalanarak oyun üstünlüğü kurdu. Edgar’ın büyük hatası sonucu Galatasaray oyundaki üstünlüğünü skor üstünlüğüne de dönüştürdü. Sonrasında Abdullah Avcı’ya devre bitmeden duble oyuncu değişikliği yaptırtacak kadar takım şekli bozuk yakalanarak bir gol daha yedi Trabzonspor. İlk yarıda Galatasaray’ın en iyileri Emre Kılınç ve Morutan’dı. Kılınç’ın sakatlanması Galatasaray adına büyük talihsizlik, peki Morutan neden çıktı? Bunun cevabını bulabilmek için Metin Karabaş’ı aradım. Muhabirlere Morutan’ın sakatlandığını söyleyen olmamış.

Morutan çıkınca...

Peki yabancı sınırına sebep mi oyundan alındı? Öyle ya da böyle ikinci yarıda Morutan’sız Galatasaray’ın hücumu kalitesi, skor 2-2’ye gelene kadar yarı kaliteye düştü. Trabzonspor’un iki özel yeteneği Hamsik ve Nwakaeme maçın kalanına klaslarıyla damga vurdular. Halil Dervişoğlu, Galatasaray’a 3. bir gol getirecek ofansif aksiyonlar sergiliyordu ancak nedense o da oyundan alındı!

13 Eylül 2021, Pazartesi 08:31
YAZININ DEVAMI

‘’Pjanic - Josef AŞ‘’

Maçın başında esen fırtınada Beşiktaş’ın fark yaratan iki oyun kurucusu vardı: Birisi kariyerine paralel bir klas sergileyen tek pas maestrosu Pjanic, diğeri de kolektif karşı pres. Pjanic’in gelir gelmez bu kadar yüksek verimde oynamasını sağlayan bir numaralı faktör Josef’in adeta büyük takımda çapa nasıl oynanır dersi vermesi. Josef’in neredeyse her hamlesi doğruydu çünkü üstün pozisyon bilgisini sergileyip hep orta koşu temposuyla ayakta kalarak topun gideceği yeri herkesten daha iyi kestirdi ona göre ideal pozisyonu aldı, Pjanic’i ilk maçtan çok rahat ettirdi.

Batshuayi çok farklı

Batshuayi’nin Aboubakar’dan kesin olarak daha iyi yaptığı bir şey var, o da bitmek tükenmek bilmeyen enerjisiyle ön alan presi. Sakat olmayınca Aboubakar da çok iyiydi lakin Beşiktaş’ın ön alanındaki oyuncular şu anda birbirine en uyumlu parçalar gibi hareket ediyorlar ve tüm kreatif yük Ghezzal’ın sırtına binmiyor.

Can hamlesi değerli

İkinci golde yarım alanda aldığı pozisyon ve akabinde takım arkadaşının sekeni kaleye çok yakın yerden tamamlaması, Alex tamamen hazır olunca golün kısa yolunu nasıl oluşturacağının numunelerinden sadece bir tanesi. Alex sakatlanınca yerine Can’ı sahaya sürmesi Sergen Yalçın’ın kazandıran takım dinamiği açısından çok anlamlı: Kim, kaç yaşında olduğun, ne kadar maaş aldığın değil ne çalıştığın, ne oynadığın, takıma ne katacağın forma dağıtımında belirleyici. Can’ın yaşıtı Rıdvan da Gaziantep maçındakine göre çok iyi bir performans sergiledi, gerektiğinde merkeze gelip ekstra bir orta saha gibi pas akışına değerli katkı verdi. Ersin zaten sürekli gelişen bir genç.

Zemin de iyi olmalı

Özel yetenekleriyle, gençleriyle, teknik heyetiyle böyle kaliteli bir takım kuran yönetimi tebrik etmek gerek. Zemini de takımın kalitesine yaklaştırırlarsa tabii daha iyi olur. Şampiyonlar Ligi öncesinde 69’da Sergen Yalçın’ın yaptığı 3 değişiklik biraz da bununla ilintili, daha fazla sakat vermektense maçı rölantiye aldı.

12 Eylül 2021, Pazar 09:16
YAZININ DEVAMI

‘’Onun kariyerine yakıştıramadım‘’

6-1’lik Hollanda hezimetinden sonra Şenol Güneş’in kelime oyunlarıyla medyanın bir kısmını işaret etmesini, onun daha önceki saygıyı fazlasıyla hak eden kariyerine hiç yakıştıramadım. Hele hele, “Bu göreve gelmem için bana yalvardılar” sözü, henüz 1. dakika dolmadan Hollanda’dan yediğimiz golden bile beter! Lakin “Yalvardılar” sözüne bakarsak liyakat kriteri falan yok, liyakata göre yalvarma olmaz zaten başarı sonrası teklif gelir mantıklı şekilde değerlendirilir.

Şenol hoca öncelikle kimin ona yalvardığını isim vererek açıklamalı. Öyle bir gazeteye, “İsmini vermek istemeyen TFF yöneticisinin dediğine göre”, kimseyi tatmin etmez, 6-1’lik hezimeti ve EURO 2020’de 0 çekme rezaletini açıklamaya yetmez!

10 Eylül 2021, Cuma 09:17
YAZININ DEVAMI

‘’0 plan, 0 strateji, 0 oyun!‘’

Hollanda’dan, Hollanda’da herkes gol yiyebilir ama daha 1 dakika bile dolmadan Memphis ve Klaassen’in altıpasımız içinde o kadar kolay paslaşmasını engelleyememek maça taktiksel açıdan hiç hazırlanamadığımızın kanıtı. Hollanda’nın başında zamanında Mourinho’nun İngiltere Premier Lig’de çalışmış en kötü hoca olarak betimlediği Frank de Boer yok artık! Van Gaal takımına karşı maçın başında bu kadar geriye yaslanılmaz.

Hele hele Klaassen-Memphis gibi rakip savunma arkasına ortadan sızma işini çok iyi yapan bir ikili karşısında kademe anlayışsızlığıyla bu kadar zayıf şekilde maça hiç başlanmaz. Milli Takımımız’ın Hollanda’daki takım performansı o kadar kötüydü ki Çağlar bile üçüncü gol öncesindeki penaltı pozisyonunda Premier Lig’de sergilediği müdahale kalitesinin yarısını bile sergileyemedi. Zaten en büyük sorunumuz da bu: EURO 2020’den beri Milli Takım formasıyla neredeyse tüm oyuncularımızın performansı kulüp formalarıyla sergiledikleri performansın çok gerisinde.

Cengiz Marsilya’da, Çalhanoğlu Milan ve Inter’de, Orkun Feyenoord’da, Burak Lille’de çizili oyun kurma, gol pozisyonu oluşturma, hücumdan savunmaya geçiş ve bunlar gibi modern futbolun olmazsa olmaz taktiksel planlarına göre oynatılıyorlar. Milli Takımımız’da ise Norveç deplasmanından beri sanki önceden çalışılmış hiçbir oyun planı, stratejisi uygulanmıyormuş, gibi.

Stada adını veren Cruyff'un dediği gibi: "Takım ve teknik direktör açısından en başarılı gol, boş kaleye atılandır" Tıpkı Hollanda'nın bize attığı 4. gol gibi. Peki, 4. golünü boş kaleye yiyen bir takım ne kadar kötü oynamıştır, oynatılmıştır? Hani ligdeki yabancı oyuncu sayısı değişince Milli Takımımız daha iyi olacaktı? En ufak bilimsel dayanağı olmadan atıp tutan futbola yabancı zihniyetin iflasından başka bir şey değil!

08 Eylül 2021, Çarşamba 08:06
YAZININ DEVAMI

‘’Beşiktaş'ta rol değiştirecek‘’

Pjanic, Roma'daki son sezonunda Juventus’taki Pogba kadar asist yapmayı başarmış ve Real Madrid ile Barcelona’nın da yakın takibe aldığı bir oyuncu seviyesine yükselmişti. Juventus’tan itibaren Pjanic’in kariyerinde gerileme değil ama bir duraklama dönemine girdiği birçok otorite tarafından dile getiriliyor. Ben bunun bir numaralı sebebinin oyuncunun direkt Pirlo ile özdeşleştirilmesi ve savunma hattına en yakın rolde “regista” yani İtalyan modeli derin oyun kurucu olarak kullanılmasından kaynaklandığını düşünüyorum. Misal Barcelona ile Juventus arasındaki Arthur-Pjanic takasından her iki taraf da kazançlı çıkmadı, belki de uzun vadede bu saçma takasın kazananı Beşiktaş oldu!

Top Sergen Yalçın hocada!

Bu kadar kariyerli ve son Fransa maçında gördüğümüz gibi halen özel yeteneklerle bezeli bir oyuncunun Türkiye Ligi’ne gelmesi birkaç yıl önce öncelikle mali sebeplerden dolayı imkansıza yakındı. Ancak tarihinin en berbat yönetiminin başkanı Bartomeu’nun Barcelona’ya bıraktığı mali enkaz sonucu Messi bile Barcelona’dan ayrıldı. Pedri gibi Iniesta-Xavi’den beri onların özel yeteneklerine en yakın kalibredeki yeni bir yerel yıldızın büyük yükselişi, Barcelona kadrosunda Pjanic’in önünü tıkayan faktörlerden en önemlisi. Koeman geçen sezon zaman zaman Pjanic’e şans verdi lakin ben Sergen Yalçın’ın Pjanic’i Juventus ve Barcelona’dakinden farklı mevkilerde kullanacağını düşünüyorum çünkü bir kere kafadan Beşiktaş’ta savunmanın önü Josef’e emanet.

Etkileyici bir frikikçi

Josef, Beşiktaş’a geldiğinden beri Türkiye Süper Ligi’nde o mevkide başarılı olmayı sağlayan savaşçı karakteri sahaya yansıttı. Josef yerine Pjanic olmayacaktır, Josef ile beraber ilk maçlarda Salih’in oynadığı yerde ve zaman zaman da Alex Teixeira’nın kullanıldığı safkan ofansif orta saha pozisyonunda Pjanic’i Beşiktaş formasıyla izlememiz büyük ihtimal. Sergen Yalçın hocanın elinde ilk kez kendisi kadar etkileyici frikik kullanabilenbir oyuncu olacak. Pjanic’in 11’de yabancı sınırı saçmalığına sebep hangi mevkide görevlendirileceği kadar antrenman sonlarında Sergen Yalçın-Pjanic frikik yarışı yapılırsa kimin kazanacağını da çok merak ediyorum!

Skor katkısı vaad ediyor

Ghezzal kadar iyi hatta sol köşe gönderinden Ghezzal’dan bile daha etkili kornerler kullanabilen bir oyuncu Pjanic. Bu duran top maharetleri de Beşiktaş’a önemli bir skor katkısı vaat ediyor. Son söze gelirsek: Sergen Yalçın hoca geçenlerde yine “Oyunculara koşacaksınız diyorum çünkü koşmayacaksanız ben çıkıp oynarım zaten” mesajıyla kafasındaki ideal oyununun olmazsa olmazlarından birisini tarif etti. Bizim Türkiye Milli Takımımız’ın Fransa deplasmanından puan aldığı maçtan da hatırlayacağımız gibi Fransa’ya rakip olup minimum onlar kadar koşmadan onlardan puan almaya imkân yok. Pjanic o maç itibarıyla fizik kondisyon açısından çok da eksiğinin olmadığına dair bize güçlü bir veri sundu. Gerisi için top Sergen Yalçın hocada.

Tosic'i tebrik etmek gerek

Futbolculuğu zamanında “Sergen ile Şifo Mehmet beraber oynamaz” ezberinden dolayı gereksiz yere eleştirilmiş bir özel yetenek olarak Sergen Yalçın teknik direktörlüğünde doğru takım kurgusunda “Pjanic ile Alex beraber nasıl oynar?” dalında tam 90’a bir ters köşe yapabilir. Tabii ki Barcelona’daki mali enkaz olmasa Pjanic transferi mümkün olmayabilirdi ancak başarılı futbol yöneticiliği zaten konjonktürde ortaya çıkan fırsatları akılcı şekilde değerlendirebilme meselesidir de. Bu açıdan Beşiktaş başkanı, yönetimi, kulüp personelini ve Tosiç’i Pjanic transferi nedeniyle tebrik etmek gerek. Artık top Pjanic ve Sergen Yalçın hocada... Topu daha önce kullandıkları beceri seviyesinde kullanırlarsa, uzun vadede başka türlü bir oyun seviyesinden bahsedebiliriz!

05 Eylül 2021, Pazar 09:34
YAZININ DEVAMI

‘’Hocam, genel averaj?‘’

Yusuf, Kerem ve Orkun sahadayken Enes’e penaltı attırmanın mantığı nedir? Cebelitarık kalecisi Celoeing milli takım formasıyla ilk kez penaltı kurtarsın diye mi? Avrupa 3.sü olmayı başaran Kadınlar Voleybol Milli Takımımız’dan sonra, son 2 eleme maçında 2 farklı öne geçip, puan kaptıran ve yazın EURO 2020’de 0 çeken Erkekler Futbol Milli Takımımız’ı izlemek kolay olmayacaktı! Lakin Cebelitarık karşısında ilk yarıda sadece Kaan Ayhan’ın uzun topları ve Efecan’ın ortalarıyla gol aramak iyice zorladı.

Cebelitarık’a karşı ilk 45’te gol atamayan son takım hangisi olabilir? San Marino? Letonya? Başka da kesin vardır, yarın mail atarsınız bana ama pardon, biz Hollanda ve Norveç’i yendikten sonra Letonya’ya karşı 3-1 öne geçip puan vermiş bir takımız! Neyse ki 43’te Cebelitarık’tan golü yemedik, o da bir şey! 2. yarı golle başlarız artık derken, golü yememizi sağ olsun kale direği engelledi de bu yazıyı yazdığım laptopu kırmadım! Cebelitarık grupta ilk kez bir rakibe karşı bu kadar tehlikeli şut fırsatları bulduktan sonra, neyse ki Halil sahneye çıktı.

Verkaçı başlatan pası ve sonrasında gol vuruşu öncesi ilk top kontrolü tam da Hollanda altyapısı ürünü olduğunu vurgulayan cinstendi. Hollanda demişken, biz Cebelitarık’a karşı zorlanırken onlar bir önceki maç takıldığımız Karadağ’a karşı gol olup yağdılar, ne de olsa maalesef teknik direktörleri Frank De Boer değil, Louis Van Gaal başlarında artık. Yani gruptan çıkmak için genel averaj belirleyici olabilir. Buna rağmen nedense biz 2-0’ı bulduktan sonra forvet Kerem’i çıkartıp stoper Merih’i oyuna aldık, stoper Kaan Ayhan’ı defansif orta sahaya çektik.

05 Eylül 2021, Pazar 08:44
YAZININ DEVAMI

‘’“Yeni Zidane” ve Pjaniç'in dönüşümü‘’

Lyon, Roma, Juventus, Barcelona, Beşiktaş... Beşiktaş, Miralem Pjaniç gelmeden önce de Pjaniç’in doğduğu Bosna’daki Tuzla şehriyle belediyeler aracılığıyla kardeşti zaten. Tuzla, lanet olası iç savaş patlayıp Bosna’yı kana bulayana kadar hep küçük nüfustan çıkan büyük yeteneklerin evi oldu: Mehmed “Meşa” Selimoviç misal sadece Tuzla ve Bosna’nın değil rahmetli Yugoslavya’nın tamamından çıkan en kudretli edebiyatçı olarak tarihe geçti. Selimoviç sadece bir tanesi, savaş öncesi Tuzla’dan çıkan sanatçısından sporcusuna tüm özel yetenekleri yazabilecek kadar yerimiz yok! Lakin Tuzla’dan iç savaş nedeniyle ayrılmak zorunda kalanlar da halen yetenekleriyle başka coğrafyalara damga vurmaya devam ediyorlar: Avusturya adalet bakanı Alma Zadiç, Efes’te de oynayıp daha sonra Real Madrid’in oyun kurucusu olan Damir Mulaömeroviç, “Bosna canavarı” lakaplı NBA yıldızı Yusuf Nurkiç...

Lüksemburg’un harika çocuğu!

Fahrettin ve Fatma Pjaniç çifti de önce Almanya’ya gitmeye karar veriyorlar lakin daha sonra Lüksemburg’da karar kılıyorlar. Oğulları Miralem Pjaniç halen Lüksemburg forması giymişen büyük yetenek! Babası Fahrettin alt liglerde oynamış bir futbolcu olmasının da etkisiyle oğlunun futbola yeteneğini erkenden keşfediyor. Miralem ise o dönem de sadece babasından değil beraber oynadığı, idman yaptığı yaşıtı, büyüğü herkesten çok daha yetenekli bir çocuk. Miralem Pjaniç henüz 14’ündeyken büyük bir “wonderkid” tabiri caizse harika çocuk... Ajax’ından Anderlecht’ine Lüksemburg’a yakın coğrafyadaki tüm büyük kulüpler peşinde çünkü söz konusu olan15.5 yaşında U17, 16 yaşında U-19 Lüksemburg formalarını giyecek kadar yaşından büyük oyun zekâsı ve olgunluğuna sahip bir oyuncu.

Özel genç yeteneklerin yuvası Metz

Baba Fahrettin ise o dönemde büyük kulüplerin büyük parası yerine gelen tekliflerden Miralem’in yeteneklerini en iyi geliştirecek kulüp olarak gördüğü Metz’i seçiyor. Artık Miralem’den önce Lüksemburg forması giymiş son yetenekli oyuncu Metz’te oynadığı için mi yoksa tarihsel olarak Robert Pires’ten Rigobert Song’a sonrasında da Adebayor’dan Sadio ManÈ’lere Koulibaly’lere çok gençken özel yetenekleri keşfedip geliştiren kulüp olduğu için mi, fark etmez! Metz tercihi, Miralem Pjaniç’e ilerleyen yıllarda önce Lyon, daha sonra Roma, Juventus ve Barcelona’nın kapılarını açan özel yeteneklerini geliştirmek açısından dört dörtlük bir tercih!

“Topla yapılabilecek her şeyi yapıyor”

Metz, 17’sinde Pjaniç’i PSG karşısında sahaya sürdükten sonra dönemin yöneticilerinden birisinin oyuncu tarifi 31 yaşındaki Pjaniç içinde geçerli: “Topla her şeyi yapabiliyor, uzun ve ya kısa pasla topu istediği yere atabiliyor. Özel top tekniği sayesinde fiziksel açıdan daha güçlü oyuncular karşısında baskı yemiyor, zorlanmıyor” Geçen gece1-1 biten Fransa- Bosna Hersek maçını izleyen sevgili meslektaşım Mustafa Demirtaş 14yıl sonraki Pjaniç’in performansını tarif ederken adeta Metz yöneticisi ile aynı cümleleri kurdu.

Juninho’dan devraldığı frikik ustalığı

Metz’den sonra Lyon döneminde tarihin en iyi frikikçilerinden Juninho ile takım arkadaşı olması ve onunla bizzat çalışması, zaten yetenekli olduğu frikik kullanımında daha da gelişmesini sağlayan faktörlerden en önemlisi. Bir süre sonra o dönemde Fransa’nın “Yeni Zidane”ı olarak görülen Gourcuff’ün Lyon’a transfer olması ise Pjaniç’in kariyerindeki bir başka dönüm noktası.

“Yeni Zidane”ve Pjaniç’in dönüşümü

Gourcuff gelmeden önce safkan ofansif orta saha olarak oynayan Pjaniç, Gourcuff ile beraber kadroda yer aldığı ilk sezon zaman zaman yedek kalsada bir dahaki sezon adeta “Pjaniç Reloaded” dönüşümüyle mevkiisel olarak 8 numara olarak ilk 11’e geri döndü ve oyun repertuarını daha da zenginleştirdi. Pjaniç zaten hep Zidane hayranıydı, yani Zidane nasıl Real Madrid’de Raul ve diğer başka özel yeteneklere sebep mevkisel açıdan 8’e evrilmeyi başardıysa, Pjaniç de idolünün ilhamıyla bu dönüşümü başardı.

Roma’nın teknik merkezi

Bu dönüşüm ve 10 numara dışında 8 numarada da yeteneklerini verimli şekilde sahaya yansıtması ona Roma’nın yolunu açtı. Roma son kez güçlü şekilde şampiyonluk mücadelesi verdiğinde Serie A’da 10’da 10 yaptığı süreçte takımın teknik merkezi Pjaniç’ti. Totti, De Rossi, Gervinho, Nainggolan ve Adem Ljajiç’in de yer aldığı takımda bunu başarması, potansiyelinin doğru bir takım kurgusunda ne kadar istikrarlı bir performansa dönüşebileceğinin en güçlü sinyaliydi. Bu yüzden Juventus hem kendisine şampiyonluk yarışında zorluk çıkartan Roma’yı zayıflatmak hem de 1 yıl önce takımdan ayrılan Pirlo’nun yeri dolmadığı için Pjaniç’i transfer etti.

NOT: Ali Ece’nin Miralem Pjanic’in Beşiktaş’taki olası etkisini içeren yazısının ikinci bölümü yarın FANATİK’te.

04 Eylül 2021, Cumartesi 09:59
YAZININ DEVAMI