Arama

Popüler aramalar

‘’Bu gidişle zor‘’

Ankaragücü’nün düşme potasından uzaklaşmak adına, Beşiktaş’ın ise UEFA yolunda ilerlemesi için mutlak kazanmak zorunda olduğu bir maç.Artık Tigana kim var, kim yok bakmıyor. “Sağlamım, ayakta dururum” diyene kapısı açık. Kıvırana dönüp bakmıyor bile.O sadece diyor ki, “Allah’ım önümüzdeki sezon kadroda değiştiremeyeceğim şeyleri kabul etmek için sabır.” Çünkü biliyor ki, bir sürü transfer var, para yok. “Değiştireceğim şeyleri uygulamam için cesaret.” Sergen, Tümer, Okan Burak, Mustafa Doğan, Ali Tandoğan, Ahmed Hassan ve kiralıklar... Göndermek cesaret işi. “Bunları ayırt edebilmem için bana akıl ver Tanrım” diyor, doğru da söylüyor.Umut’un topu üst direkten auta gittiği anda durum 2-2’ydi. İşte o zaman dedik ki, galiba top Beşiktaş’ı sevmeye başladı. Maç da döndü, yani bu pozisyon kader anıydı.O ana kadar sahada yürüyen Bobo’nun ortasında, Beşiktaş’ın son sezonda kafayla attığı ender gollerden biri Tümer’den geldi ve bu 3 puanı geçirdi. Acaba bu galibiyet üçüncülüğü getirecek mi? Bilinmez...Yalnız bilinen birşey var ki, Beşiktaş’ta futbolcular kaderlerini kendileri belirleyecek. Denizli dönüşü Tigana ile konuştuk, “Ankaragücü maçı dahil. Maçların kasetlerini oyunculara vereceğim, kendi kaderlerini kendileri belirleyecekler. Yani gitmek mi zor, kalmak mı zor” dedi. Ama zor olan bir şey var. Bu oyun anlayışıyla, bu kafada lig üçüncülüğü gerçekten zor.Çarşamba günü Gaziantep’teyiz. Bu takımı ezberine çok iyi yerleştiren bir Samet Aybaba var. İşler orada bu gidişle daha da zor.Ancak Beşiktaş’ın asıl zor olan bir yeri var ki, o da haftalardır methiyeler döşediğimiz defansı. Koray, İbrahim Toraman, Çağdaş, Ali Güneş... Önlerinde Kleberson’un çok iyi olduğu bir dönemde dahi inanılmaz hatalar yapıyorlar. Beşiktaş’ın en sıkıntısız bölgesiydi, fakat son haftalarda S.O.S veriyor. Aman dikkat!Son sözüm de Gökhan Güleç’e... Santrfor egoist olmalı. Bilhassa ceza sahası içinde. Ama bencil olmamalı. Sen hem egoist, hem de bencil oynuyorsun. Sana da dikkat!

02 Nisan 2006, Pazar 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Aslımı istiyorum‘’

İbrahim Akın’ın menaceri Cengiz bey bize simit ısmarladı... Helal etsin... Çünkü bize, “Abi İbrahim Akın’a ne olur iyi gözle bakın. Sorunları var” dedi... Tamam da Cengiz kardeşim, biz ne kadar iyi bakarsak bakalım İbrahim Akın kendine bakmıyor. Aksine gün geçtikçe daha kötüye gidiyor. Onun kendisine iyi bakması lazım. Dakika 20... Nail, Rıza ve Mehmet Sedef Tigana tarafından ısınmaya gönderiliyor. Anlayın Tigana’nın kadrodaki çaresizliğini. Alınan bu bir puan bile bence iyidir. Şartlar Tigana’yı zorluyor. Tigana bu şartlar altında yerin adamını değil, ismine bakarak adama yer arıyor. Dakika bir, gol bir... Erken gelen gol kulübedeki ciddiyeti sahayada yansıtıyor. Mevcut kadroda sahadakiler yapabileceklerinin fazlasını yapıyor. Kapasiteleri bu, ellerinden gelen bu...Ali Güneş bir tarafta, Çağdaş, İbrahim Üzülmez bir tarafta. Bütün toplar ceza sahasına şişiyor. Sanki o bölgede kafa vurar adam var. Ortada Tümer ve Ahmed Hassan biraz, “Biz varız” diyor ama, verdiler mi alamıyorlar, kaçtıklarında da topla buluşamıyorlar. İbrahim Akın da Jun da bu konu için yetersiz. 71’de Nail girdi, 5 top geldi, 5’inde de olumluydu. Selçuk Dereli, geçen hafta sonunda yaşanan saldırılardan dolayı dördüncü hakem Vedat Yüksel aracılığıyla takımlara sahaya protesto amaçlı olarak 10 dakika geç çıkacaklarını tebliğ ederek bu eyleme saygı göstermelerini istedi. Tamam da hakeme saygı olunca eylemi yapıyorsun, ancak seyirci de değişen bir şey olmadı. Küfrün biri bin para...Pet şişe yine sahada. Samsun dün kendi sahasında oynadı. Diyarbakır’ı lütfedip terörden dolayı Malatya’ya aldılar. Kısacası bu eylemler bence Federasyon Disiplin Kurulu’na olmalı. Böyle göstermelik ceza, göstermelik eylem olursa Federasyon Disiplin Kurulu kendi çalar kendi oynar. Öyle de oluyor.

30 Mart 2006, Perşembe 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’‘Diyet' zamanı Haluk Ulusoy!‘’

Şimdi gelelim asıl konumuza... Haberde, Beşiktaş’ın çarşamba günü sahaya santrforsuz çıkacağı, Gökhan ve Bobo’nun, TFF Futbol Müsabaka Talimatı’nın 20. maddesine göre erteleme maçı olması nedeniyle oynayamayacağı yazılıydı. Aslında bu madde yıllardır vardı. Olmasa zaten bu sıkıntılar yaşanmaz, Bobo ile Gökhan oynardı.Hani rahmetli Özal derdi ya, “Anayasa’yı bir kez delmekle bir şey olmaz” diye. Ulusoy, o dönemde TFF talimatını o günkü yönetim kurulunun hiç birinin haberi yokken, daha doğrusu ‘reysen’ karar alarak, FMT ve disiplin talimatının 27. maddesinin L maddesi uygulanmış olsaydı, Fenerbahçe ve Rize’nin hükmen mağlubiyetleri önlenemeyecekti. Şimdi diyeceksiniz ki, o bir erteleme maçı değil, yok sayılan bir maç. Tamam da, madem maçı yok sayıyorsun, o gün Victoria’nın kırmızı kartını ve diğer sarı kartları nasıl geçerli sayarsın? Hiç bir yöneticinin haberi yokken, genel sekreter imzasıyla yeni transferleri nasıl oynatırsın? Bu gücü nereden buldun? Şekip Mosturoğlu bu hizmetinin karşılığını, Fenerbahçe yöneticisi olarak Aziz Yıldırım’dan aldı.Gelelim bugüne. O gün o kararı alan Ulusoy ve yardımcısı bugün seçimde ona tam destek veren Beşiktaş’a diyetini ödemek zorunda. Sakın ola, ‘yetkim yok’ demesin, var. Ya da o gün vardı da, bugün niye yok? Kendine oy veren herkese ‘diyetler’ ödeniyor. Nasıl mı? Genel Kurul’da oy verenler listesine bir bakın, bir de bugün TFF’de görev alan isimlere...Demirören ve arkadaşlarına sesleniyorum. O gün de Güreli’ye seslenmiştim. Güreli, “Bizi bu topa sokma” demişti. Ama Beşiktaş’ın bugünkü kaderi o gün çizilmişti. Şimdi, Gökhan ve Bobo için özel izin alınır, istesinler. Şayet, ‘red’ cevabı alırlarsa, kıyamet o zaman kopar.Nasıl mı? Değişen Ulusoy ve yönetimi, 2003-2004’te Nobre’nin oynatılmasında hatalı bir karar verdiğini kabullenmiş olur ve bu da şunu ortaya çıkarır: Fenerbahçe’nin o şampiyonluğu “ŞAİBELİDİR.”Buyrun size gerçek... Nerede adalet?

27 Mart 2006, Pazartesi 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Neresinden tutarsan tut‘’

Hakemlere hiç girmek istemiyorum. İnanın istemiyorum. Ama onlar öyle müsabakalar yönetiyor ki, ister istemez kendilerine dokunduruyorlar. Bizim istediğimiz, düdüklerinizin her iki tarafa da saygılı olması. Ceza sahası dışındaki pozisyonlarda tereddütsüz düdük çalabiliyorsan, ceza alanı içinde de o düdüğü çalman gerekir. Müsabakanın bir kader anı vardı. Tayfun’un ilk yarı Gökhan’a ceza alanı içinde yaptığı hareketi yorumcular yorumlayacak. Ama istedikleri kadar yorumlasınlar, penaltının babasıydı! İşte o anda dönen top İbrahim Toraman’ın iş kazası olarak nitelendirdiğim, Konya’nın 3 puanı aldığı an, yani maçın da kader anıydı. Beşiktaş’ın öyle aman aman bir futbol oynadığını söylemek de abesle iştigal. Tigana önümüzdeki sezonun hesaplarını yapıyor. Ama ona bir tavsiyem var. Bu kadronun içinde Toraman, Kleberson, Cordoba ve Koray’ı tut. Gerisi ‘katran’ olmaz şeker!Ahmed Hassan, Ali Güneş yapışık ikizler. Çağdaş, İbrahim Üzülmez, Koray Avcı, İbrahim Toraman, Kleberson ve Cordoba... İlk 45 dakikada bütün bu oyuncular ahı gitmiş vahı kalmış Okan Yılmaz’ı kontrol için sahadaydılar. Bu ayıp yeter.Bir sözüm de Ali Güneş’e... Merak ediyorum hakikaten bu hafta içinde bunu araştıracağım. Futbol kariyerinde ölü toptan, yani frikikten kaç gol attın acaba? Her topun başına gitmek mecburiyetinde değilsin.Yeni sezonda Tigana kadroda tutup, tutmayacağı oyuncuları belirleyecek. Ancak benim düşüncem kararı Tigana’nın değil, adı geçen oyuncuların kendi maçlarını izleyerek vermesi. Doğrusu da bu olur.

25 Mart 2006, Cumartesi 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’Önemli olan turdu‘’

Cuma geceki maçın skoru Kayserispor’un, Serdar Tatlı’nın müsabakayı yönetmesi de sahadaki futbolcuların gazını almıştı.Cuma gününden beri, iki sefer geldiğimiz Kayseri’de bol bol gezdik, pastırma, mantı, Musa Soykan’ın ‘fırın ağzı’nı da yedik. Sağolsunlar...Kupanın ikinci ayağında cepte 2-0’lık bir skor var Beşiktaş’ın kâr hanesinde. İşleri zordu Ertuğrul ve talebelerinin. Tigana bu sefer Ali Tandoğan’ı kulubüye çekmiş, Ali Güneş’i Fatih’in bindirmelerine set olsun diye sahaya sürmüştü. İyi de yaptı. Fatih çok etkisiz kaldı. Sabra dayalı bir oyun anlayışı, risk yok, ayağa topu alan ‘siyah’ı arıyor, veriyor ‘siyah’a da kurtuluyor. Tamam da ileri de Gökhan ve Bobo yalnızları oynuyor. İleriyi düşünmek yasak, devamlı yan pas. Öyle ki, ölü toplarda bile rakip ceza alanında üç kişi Beşiktaş adına yok. Johnson, M.Hanifi en rahat maçını oynadı. Eee tabi ki, Bobo’nun ve Gökhan’ın etkisizliği, Ahmed Hassan’ın çok kötü bir gününde olmasından kaynaklandı. Ahmed Hassan yerden kalkmadı, kalkmayınca Tigana tarafından kemendi yedi. İşte bu dakikadan sonra, Tümerli dakikalar Beşiktaş adına biraz olumlu görüntü verdi. En azından rakip ceza alanı çevresinde gözükmeye başladılar. Ama dedik ya, orada Gökhan Güleç ve İbrahim Akın’ın topla kavga etmekten başka becerileri yoktu. Zaten top o bölgede 20 saniye kalsa, belki de Beşiktaş bu derece baskı yemeyecek, golü de ağlarında görmeyecekti. Doğrusunu isterseniz gol de iyi oldu. O dakikaya kadar Kayseri Stadı’ndaki camekanlı basın tribününde, sigara dumanından boğulmak üzereyken, oyuna biraz heyecan geldi, arkadaşlarımız sigaradan çok sahayı düşündüler.Her ne kadar Tigana’nın oyun anlayışında Kayseri devamlı Beşiktaş yarı sahasında gözükse de, bir ölü top dışında görüntü bal vermez arı... Bunun da en önemli faktörü, dün mükemmel oynayan Koray’ın liderliğinde İbrahim Toraman, Çağdaş, Ali Güneş ve Kleberson turun baş mimarlarıydı. Yine Cordoba’yı ayrı tutuyorum. Onun yeri bambaşka. Yaşına değil, yaptığı işe bakacaksın. Ona da alkış tutacaksın.

22 Mart 2006, Çarşamba 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’Gölge etmeyin yeter...‘’

Dünyanın sonu değildi... Kayserispor’un kurtuluşu da... Bu maçın ‘vatan, millet, sakarya’ya dönüştürülmesi çok yanlıştı. ‘Küfüre son’ dediğimiz şu günlerde, Kayseri tribünlerindeki görüntüler hiç de hoş değildi. Ertuğrul Sağlam, Mutlu Topçu... Beşiktaş’ın içinden gelmiş çocukları... Onların duruşunu, futbola ve futbolcuya bakışını çok iyi bilen biri olarak, cuma gecesindeki görüntülerin yarına yansıması, doğrusunu isterseniz beni epey ürküttü. Bu ilk Kayseri-Beşiktaş maçı değil, son da olmayacak. Ancak yaşananlar ve yaşatılanlar, Kayseri’nin hanesine ayıp olarak yazılacak.Yersiz-zamansız düşüncelerYarınki kupa mücadelesi, Beşiktaş’ın Avrupa hesapları içinde en önemli kulvar... Ligde de Kayseri’de alınan 1-0’lık galibiyet, Gençlerbirliği’nin mağlubiyeti, Trabzonspor’un savruk grafiği, Beşiktaş için son haftalarda yakalanan form grafiğini de düşünürsek iyi bir görüntü...Ancak insan bindiği dalı bu derece keser... Bu yolda, yani kupadaki final ve ligdeki üçüncülük yolunda, mevcut kadrodaki oyuncularla hedefe yürünecek. Bugünden ‘bu gidecek, bu kalacak’, ‘hoca bunları istiyor, bunları istemiyor’ diye gündem oluşturulması, Beşiktaş’ın en büyük yanlışı... Transfere daha 4 ay var. Kim öle, kim kala...Doğrudur; iki yıllık sözleşmeyi imzaladığına göre Tigana, 2006-2007 sezonunun hesaplarını bugünden yapacaktır. Ancak bu operasyonu gerçekleştirirken yapılan açıklamalar, futbolcuların kişiliğiyle de oynandığını düşünürsek, yersiz ve zamansızdır. Bilhassa, Türk futbolcusunun çok duygusal olduğunu da hesaba katarsak (her ne kadar Temmuz’da profesyonelseler de sezon içinde unutuyorlar) bu açıklamalardan kaçınılması gerektiğini düşünüyorum.Yöneticilerden ricam varİdari ve teknik heyetteki sıkıntıların gündeme oturması da çok büyük yanlış... Yönetim bazında maalesef takım yalnızları oynuyor. Ama bu durum, mevcut yöneticilerin kendi aralarındaki kişisel sürtüşmelerden kaynaklanıyor. Bana göre, bilhassa bugünlerde bu tür yersiz ve zamansız tartışmaların yerini birlik beraberliğin alması daha uygundur.Beşiktaş Yönetim Kurulu apoleti insana yeter de artar bile...Ben 27 sene önce yaşadığım ve hâlâ omuzlarımda duran o apoletin duygu ve düşüncelerini, bana sağladığı güzellikleri ve onuru hâlâ yaşıyorum. Yönetici arkadaşlarımdan ricam, (birçoğu benden küçük) şu çok kritik günlerde, hem de kupa ve ligde bir çarka girilmişken çomak sokmayın...Kişisel düşüncelerinizi, egolarınızı tadacak başka mekanlar arayın... Beşiktaş’ı, belki de tarihinin en çok huzur istediği bir döneminde germeyin.Dikkat edin; ligin sonuna yaklaşıyoruz... Kendilerine bir takım hedefler belirleyen takımlar, ligde ve kupada başarılarına katkı olsun diye sadece sahada değil saha dışında da ‘anormal’ bir çalışma içindeler. Bu, sadece ‘düdük’ olarak değil, başka türlü de sahalarımızda yaşanacak, yaşanmıştır da... Onun içindir ki, yönetici kardeşlerimden ricam, şu andaki mevcut hedeflerine devam eden Beşiktaş’a köstek olmayın. Daha doğrusu gölge etmeyin, başka ihsan istemem...

20 Mart 2006, Pazartesi 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’Vedat Yüksel yükselemedi!‘’

Bu mücadelede önce kendine, sonra rakibine saygın olacak. Ama dün Kayseri’de bunu göremedik. Bu oyun anlayışına da prim tanıyan bir hakem vardı sahada, Vedat Yüksel. Bu maç onun için çıkış maçıydı. Ama yükselemedi! Korktu, eyyam yaptı. Johnson’u, Fatih’i, Gökhan’ı sarı kartları olduğu halde atamadı.Neyse biz Beşiktaş yönünden bakalım.Kupada Fenerbahçe ya da Galatasaray’dan biri rakip olacak. 2-0’lık İstanbul’daki avantajın salı günü ne getireceği de belli değil. O halde mutlak kazanmak zorunda olduğun bir maç. Ancak üzüntüm var. Bu duyguları futbolcu ve teknik adam sahaya yansıtıyor da, itici güç yok. Yalnızları oynuyorlar. Böyle mi olmalıydı Kayseri’deki Şeref Tribünü’nde Beşiktaş’ın temsili! Resmen temsil edilmedi, teslim edildi. Futbolcu “Benim ekmek param, transferim” dedi. Sahada da İbrahim Toraman, Koray, Çağdaş, Okan, İbrahim Akın, Kleberson, Gökhan kısacası hepsi yüreklerini ortaya koydular. Her zaman olduğu gibi Cordoba’ya ayrı bir paragraf açmak istiyorum. Ancak onun için yazacaklarım bu satırlara sığmaz. Bir kaleci, kalesinde ne yapması gerekiyorsa, arkadaşlarını nasıl motive etmesi icab ediyorsa onların hepsini yaptı. Helal olsun... Ali Tandoğan geldiği günden beri en iyi 45 dakikasını oynadı, ama ikinci bir 45 dakika oynamasına Gökhan Güleç gibi rakip müsade etmedi. Karşısına kim gelirse gelsin, Gökhan, Yordanov, Mehmet Topuz, Fatih... Önce Tandoğan’a, sonra topa. Belli ki, Kayseri seyircisinin puan kaybına tahammülü yok. Hani Kayseri centilmendi? Pastırmanın, sucuğun, mantının güzelliğini, tribünde göremedik. Benim asıl sitemim Süleyman Hurma’ya. Yatıştırıcı değil, ateşleyiciydi. Ne oldu sana Süleyman, sen de mi bu çarkın içine girdin!

18 Mart 2006, Cumartesi 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’Bekle kardeş bekle...‘’

Beşiktaş’ta ‘o vardı, bu vardı, şu eksikti’ tartışmasına girmeyeceğim. Ben mevcutlardan bahsetmek istiyorum. İbrahim Toraman, Koray, Ahmed Hassan, Gökhan Güleç... Kalanlar sağolsun. Oyunun geneline baktığımda, Beşiktaş öyle aman aman bir oyun sahaya sürmedi. TFF sicil lisanstan bu sezon 40’a yakın profesyonel lisans alınmış. Ancak dün Mehmet Sedef, Emre Özkan işbaşında. Bu, şunu gösteriyor. Tigana diyor ki, “Sakat, cezalı önemli değil. Kalan sağlar bana yeter.”Samsunspor’a ve taraftarına bir şeyler söylemek istiyorum. İstifa doğru, onurlu bir karardır. Ama öyle tribünden bileti bedava alacaksın. Sonra da yönetim, Erdoğan Arıca istifa deyip, küfür edeceksin. Yok ya, versene 5 lira! Sizin yerinizde olsam Samsunlu kardeşlerim, o yönetimi sadece Türkiye ekonomisi şartlarında Samsunspor’a sahip çıktıklarından dolayı sırtımda taşırım. Büyük ayıp işlediniz.

13 Mart 2006, Pazartesi 03:30
YAZININ DEVAMI