Arama

Popüler aramalar

‘’Değişen bir şey yok‘’

Tuncay, Önder ve Appiah da aynı işlemi İbrahim ve Serhat üzerinde uyguladı. Ancak iki takımda tek kollu boksör gibi üstünlük sağlayamadı. Maçın en net pozisyonunu, Serhat ile bulan Denizlispor, bu avantajı kullanamadı. Yusuf, ara sıra sahne alıp arkadaşlarını oynattı. Çok az topla buluşan Alex ise aynı başarıyı gösteremedi. Alex durunca Fenerbahçe’nin orta sahası organize olamadı. Savunmadan toplar gelişi güzel çıktı. İsabetli pas oranının düşüklüğü ataklara fren oldu. Fenerbahçe’nin oyun anlayışında ve temposunda 2. yarıda da farklılık yoktu. Tümer ve Alex gezinirken, Yusuf adeta şov yaptı. Zico, takıma hareket getirmesi için, Deivid ve Kezman değişikliğine gitti. Bence Tümer’i alması daha doğru olurdu. Brezilyalı hoca, geç de olsa oyunda kaldığı sürece bir varlık gösteremeyen Alex’in yerine Mehmet’i sahaya sürdü. Son hamleyi de Aurelio ile yaptı. Ne yazık ki bu değişiklikler Fenerbahçe’nin beraberlik kaderini engelleyemedi. Edu’nun eline çarpan topu Bülent Yıldırım görse ve Adriano’nun direğe takılan şutu gol olsa, Fenerbahçe 1 puan’ı alamazdı. Gaziantepspor maçında, Ümit Özat mükemmel oynayarak takımını galibiyete taşımıştı. Ancak Zico, Uğur-Tümer ikilisinden oluşan, sol kulvarın etkisiz olmasına rağmen, Ümit’i düşünmemesi çok garipti. Her halde kaptan iyi oynamanın cezasını çekti. Fenerbahçe bu statta geçen yıl Şampiyounluk bırakmıştı, o günün temposuz Fenerbahçe’si futbolcuların kazanma hırsından uzak görünmeleri, dün de aynı şekildeydi. Oysa, taraftar ve camia teselli için Sarı-Lacivertli oyunculardan iyi futbol ve galibiyet hayal ediyordu. Üstelik bu kez ne şampiyonluk baskısı, ne de Denizlispor’un küme düşme korkusu vardı.

11 Kasım 2006, Cumartesi 03:31
YAZININ DEVAMI

‘’Yedekler zorlanmadı‘’

Sivasspor’un yeni hocası Bülent Uygun, ilk sınavında sanki Fenerbahçe’yi biraz hafife aldı... Çünkü; Kırmızı-Beyazlılar kontrollü başlama yerine, düdükle birlikte sürekli ofansı düşündü. Buna karşılık, Sarı-Lacivertliler 4-1-3-2 ağırlıklı oynarken, zaman zaman Deivid’in katılımıyla da orta alanı dörtleyip rakibe hareket imkanı tanımadı. Deivid ile Semih’in hücum presi paylaşımları da etkili oldu. Ağır zemine rağmen, inatçı karakterleriyle dikkat çeken Balili ve Mehmet, Can-Önder ikilisini her fırsatta zorladı. Gününde olan kaleci Serdar, mutlak pozisyonlar bulan Mehmet’e gol şansı vermedi.İkinci yarı Fenerbahçe kapandı, Sivasspor daha baskılı oynadı. Savunmadan Servet ile Fransergio bile gol aradı. Murat, Balili ve İlhan’ın şut denemeleri, Serdar’da kaldı. Sarı-Lacivertliler 2-0’ın rahatlığıyla, genelde kontratak düşündü. Rakibi çoğu zaman az adamla yakaladılar ve iki gol bularak, farklı neticeyi yakaladılar.Zico’nun yedek oyunculara şans vermesi doğru bir karardı. Bunu; rakibi küçümsemek olarak yorumlamak, haksızlık olur. Fenerbahçe’nin yedek kadrosu maçın genelinde iyi mücadele etti. Kontrolü hep elinde tuttu. Kaleci Serdar, Semih, Deivid ve yeni yeni forma şansı bulan Kemal, dikkat çeken oyuncular oldular. Zico, her fırsatta takım ruhu oluşturmak için yoğun çaba harcadığını söylüyor. Brezilyalı hoca, keşke sakatlık problemi olmayanların dışında kalan oyuncuları da, Sivas’a getirseydi.

08 Kasım 2006, Çarşamba 03:31
YAZININ DEVAMI

‘’Ne de olsa Kaptan!‘’

Şampiyon adayı, sol çizgiden tek organizasyon çıkartamadı. Sağ koridorda ise sadece 3 kez rakibini zorladı. Sarı-Lacivertli oyuncuların Alex’in de gayretiyle, göbekten rakibi bozma eylemleri ancak iki kez tehlikeli oldu. Appiah mutlak pozisyonda çerçeveyi bulamadı. Deivid’in vuruşu ise direğe takıldı. Fenerbahçe, top kullanmada takım organizasyonunda ve alan paylaşımında yetersiz kalırken, Gaziantepspor, ayağa paslarla, garantili oyunu tercih etti. Orta alanı kalabalık tutarak, savunmada iyi kapandılar. Fenerbahçe’ye oranla, daha derli toplu gözüken Kırmızı-Siyahlılar, De Nigris’in ayağından da yüzde yüz bir fırsatı kullanamadı. Fenerbahçe’de Uğur Boral’ın yerine giren kaptan Ümit Özat, takımı ikinci yarıda ateşleyen adam oldu. Rakibin sol kanadını bindirmeleriyle felç eden Ümit Özat, ilk üç golün pasını vererek galibiyette önemli rol oynadı. Zico, yıllardır bu bölgede istikrar abidesi olan Ümit’e sakat ya da formsuz olmadığı sürece her zaman şans vermeli. Ayrıca Milli Takımlar patronu Fatih Terim de Ümit Özat için bir kez daha düşünmeli. İkinci yarının hemen başında gelen gol, Gaziantepspor’un moralini ve oyununu olumsuz yönde etkiledi. Beraberliği erken yakalamalarına rağmen, toparlanamadılar. Bunda Fenerbahçe’nin kazanma hırsının payı büyüktü. Sarı-Lacivertliler iyi pres yaptılar. İlk yarının aksine, orta sahadan bilinçli çıkışlarla, rakibi sindirdiler. Fenerbahçe kötü başladığı bir maçı farklı kazanarak, gelecek haftalar için camiasına iyi sinyaller verdi.

04 Kasım 2006, Cumartesi 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’Zico inadı bırakınca...‘’

Ertuğrul Sağlam, Aykut Kocaman gibi maçın ikinci yarısında savunmadan Tayfun’u çıkartıp Muhammet Hanifi’yi alarak hücum bölgesini güçlendirdi. Risk alıp, çok adamla atak oynattı. Bu anlayış, konuk takıma golü getirdi. Ancak Fener Alex’le cevap verip, farkın kapanmasını engelledi. Kayserispor’un çok adamla golü düşünmmesine, Fenerbahçe de aynı şekilde cevap verince, bir ara her iki takım da sık sık pozisyonlar buldu. Sarı-Lacivertliler’de Tuncay ve Deivid, önemli fırsatları kullanamadılar. Çift ön liberolü ve kanatları iyi kullanan iki çizgi adamının yer aldığı Fenerbahçe’de, savunma da kendini buldu. Tabii Önder’in defansa girmesinin payınını unutmamak gerekir. Edu ile Lugano daha uyumlu oynamaya başladı. Uzun aradan sonra şans bulan Deniz, Appiah ile birlikte başarılı bir performans sergiledi. Fazla ileri çıkmamasına rağmen, Uğur Boral sol kanadı iyi kullandı. Bir gol atan ve iki golün pasını veren Mehmet Yozgatlı, Fener’in en etkili ismiydi.Zico sistem inadını bırakınca, Sarı-Lacivertli ekip, hem taktik anlamda hem de oyun disiplini olarak daha güven vermeye başladı. Umarım Zico bu yeni sistemden vazgeçip yeni maceralar aramaz. Fener Newcastle maçıyla başlattığı çıkışını bu anlayışla oynadığı takdirde, kesinlikle devam ettirir. Bu da Sarı-Lacivertli ekibe hem Türkiye liginde hem de Avrupa’da başarılı sonuçları getirir.

23 Ekim 2006, Pazartesi 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Zico inadı bırakmalı‘’

Rakibin kötü gününde olmasından mı, yoksa Fenerbahçe'nin biraz canlanmasından mı kaynaklandı bilemiyorum, ilk kez mahkum oynamadı Fenerbahçe. 2-0'lık ilk yarı skorunu sadece Ankaraspor'un kötü futboluna bağlamak haksızlık olur. Çünkü Alex'in kendi ceza alanında rakibi kovaladığını gördüm.Fenerbahçe'nin, kalesinde gol ya da goller göreceği ikinci yarının ilk dakikalarında belli oldu. Nedendir bilinmez Sarı-Lacivertliler, kendi sahalarına kapandılar. Rakip 50-60 metrelik alanı elini kolunu sallayarak geçti. Sahasından çıkmaya korkan Ankaraspor aslan kesilip, kolayca baskı kurdu. Fenerbahçe, biri Tuncay'ın top kaybından başlayan öyle iki gol yedi ki, herhalde amatör savunmalar bile böyle ikramda bulunmazdı. Sakatlıktan yeni kurtulan Kerim çok aksadı. Zico, onu 2-2'den sonra kenara çekti. Tuncay gereksiz top kayıplarıyla takımına zarar verdi. Brezilyalı hoca, Tuncay'ı çıkarmakla doğruyu yaptı. Alex'le tartışan Aurelio'nun gününde olmaması Fenerbahçe'nin düşüşündeki önemli etkenlerden biriydi. Zico, artık inadı bırakıp 4-3-1-2'den vazgeçmeli. En kısa zamanda Fenerbahçe'nin futbolcu yapısına uygun bir oyun sistemini tercih etmeli.Aykut Kocaman; Mehmet Yılmaz ve Devran'ı sahaya sürerek hücum bölgesini hareketlendirdi. Orta alanda Volkan'ın etkili oyununun, Ankaraspor'un silkinmesinde önemli rolü oldu. Futbolunun 90 dakika olduğunu Fenerbahçeli oyuncular dün unuttular. Halbuki maziye baksalar 3-0'dan, 4-1'den ne maçlar çevirmişti Fenerbahçe...

16 Ekim 2006, Pazartesi 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Kazandı ama...‘’

Randers garantili bir anlayışla oynadı. Çabuk kapanıp, orta alanı kalabalık tutarak Fenerbahçe’nin gol yollarını tıkama düşüncesi ön plandaydı. Buldukları tek pozisyon bir hava karambolüydü. Yanchev’in şutu yan direkten döndü. Aslında Fenerbahçe de temkinli başladı. İstanbul’daki skor avantajını düşünerek orta sahada daha fazla top çevirdiler. Kanatlardan yapılan ataklarda kale sahası içinde çoğalma olmayınca Fenerbahçe’nin gol girişimleri sonuçsuz kaldı. Sarı-Lacivertliler, zaman zaman uzak şutlarla sonuca gitmek istedi. Ancak Appiah, Aurelio ve Alex’in yaptığı atışlar çerçeveyi bulmadı. Heyecanı, güzel hareketleri, tempolu dakikaları ilk yarıda göremedik. Oysa Fenerbahçe bu kadrosuyla oyunun tek hakimi olmalı ve goller bulmalıydı.Fenerbahçe biraz tempo yapınca goller arka arkaya geldi. Maça ağırlığını koyamayan Alex, ağları bulan toplarda öne çıktı. Brezilyalı yine isteksizdi. Alex’in kesinlikle sorunu var. Arkadaşlarıyla saha içindeki ilişkilerinde bu net farkediliyor. Fenerbahçe’nin oyunu süratlendirdiği anlarda Randers, kısa pasları tercip edip, alan savunmasını bir kenara bırakmıştı. Bu da Sarı-Lacivertliler’in arka arkaya gol bulmasını sağladı. Tuncay, Aurelio, Appiah ve Kerim, Fenerbahçe’yi hareketlendiren isimlerdi. Lugano savunmada yine tedirginlik yarattı. Deivid gol atmasına rağmen tutuktu.Şampiyonlar Ligi’nde hayal kırıklığı yaşayan Fenerbahçe, UEFA Kupası gruplarına kalmayı başardı. Sarı-Lacivertliler için bundan sonrası daha zor olacak. Çünkü Fenerbahçe camiası UEFA Kupası’nı istiyor.

29 Eylül 2006, Cuma 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Fener idare etti‘’

Alex’i tanımak mümkün değildi. Nedense maç boyunca sorumluluk almaktan çekindi. Özellikle ilk yarıda sağ çizgiye geçip orada top bekledi. Oysa Alex ağırlığını koysa durum çok farklı olurdu. Tuncay’a biri fantaziye kaçmadan doğru pas vermeyi anlatmalı. Tamam enerjisi ile takım savunmasına önemli katkısı var. Ama yaptığı top kayıpları hem hücuma fren oluyor, hem de kontra tehlikeye dönüşüyor. Konyaspor klasik Nurullah Sağlam anlayışındaydı. “Top bizde kalsın yeter” mantığı vardı. Fenerbahçe bu anlayışla baskı da görmeyince fazla sorun yaşamadı. Son haftaların aksine Fenerbahçe az da olsa istekliydi. Kerim ile Ümit sık sık kanatları zorladı. Sakatlanana kadar Aurelio göbeği iyi savundu. Kezman çok klas bir gol attı. Bir şutu da direkte patladı. Önder-Edu ikilisi fazlaca pozisyon hatası yapmadılar. Ancak 1-0’ı koruma düşüncesiyle savunmaya çekildiklerinde zor anlar yaşadılar.Zico, Deivid ile artık ısrar etmemeli. Brezilyalı buluştuğu her topu ezdi. İnanılmaz bir de gol kaçırdı. Belki biraz dinlenirse toparlanır, yoksa her maçın ardından Nobre gündeme gelir. Son zamanlarda bu kadar top kaybı yapan iki takım görmedim. Doğal olarak ikinci yarı genelde ağır tempoda geçti. Fenerbahçe 1-0’a çoktan razıydı. Zamana oynamak işine geliyordu. Ya Konyasporlu oyunculara ne demeli. Gereksiz yan toplar yapıp bir türlü tempoyu yükseltmeyerek Fenerbahçe’nin ekmeğine yağ sürdüler. Tribünleri de uyuttular. Son dakikalardaki doldur boşalt düşüncesi de Konyaspor’u yenilgiden kurtulamadı. Sarı-Lacivertliler henüz moral açısından rahatlamış değil. 1-0 kazandılar ama Randers rövanşı öncesi pek iyi sinyaller vermediler. Adeta 90 dakikayı idare ettiler.

23 Eylül 2006, Cumartesi 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Herkes bekliyor...‘’

Bu durumda yapılması gereken, kenarlardan rakibi zorlamak olmalıydı. Ne yazık ki Zico bu hamleyi göremedi. Sarı-Lacivertli ekibin Kezman’ın ayağından bulduğu şık gol, uzaktan atılan bir şutla gerçekleşti. Bu golde Alex’in hakkını da vermek gerekir. Fenerbahçe’nin yan top zaafı Sivas’ta da gözüktü. Gökhan’ın golü böyle bir organizasyonun sonunda geldi. Eksik Sivasspor daha hırslı ve kazanma arzusu yüklüydü. Fenerbahçe’nin orta alanda organize olmasını engellemeyi bildi. Sarı-Lacivertliler’in hücum organizasyonlarını da, zamanında müdahalelerle başlamadan bitirmeyi başardılar. Öyle ki, Fenerbahçe ilk yarıda net bir pozisyon bile bulamadı. Sivas’ta ilk 45 dakikada çekilen fotoğrafların karelerinde bu görüntüler vardı. İkinci yarıda Sivasspor kontrollü, kontratak düşüncesiyle oynadı. Golden çok savunmayı düşündüler. Bu da Fenerbahçe’nin orta alanda üstünlüğü ele geçirmesini sağladı. Kenar ataklarına da ağırlık veren Sarı-Lacivertliler, rakip kalede baskı kurdu. Ancak kale sahası içindeki sayısal eksiklik nedeniyle ortalar sonuçsuz kaldı. Zico’nun Tümer-Semih hamlesi de gol için çare olmadı.Fenerbahçe transferin son günlerinde Kezman, Edu, Deivid gibi yabancıları alarak kadrosunu zenginleştirdi. Bu takviyelerle Sarı-Lacivertli takımın ligde ve Avrupa’da iyi işler yapacağı beklentisi vardı. Yönetim, taraftar ve spor kamuoyu kısacası herkes Fenerbahçe’nin pozitif futbolunu bekledi. Ne yazık ki hâlâ Fenerbahçe’nin iyi futbolu bekleniyor. Umarım bu, “daha çok bekleriz’’ havasına bürünmez.Sivasspor’u mütevazı kadrosuyla ortaya koyduğu olumlu futbolu nedeniyle kutlamak gerekir. Son satırlarımızı da Zico’ya yöneltelim: Brezilyalı hoca nın bana göre bir an önce savunmada Edu-Önder ikilisine dönmesi gerekir. Sivasspor karşısında gördük ki, Güney Amerika’nın en iyi savunma oyuncusu olarak lanse edilen Lugano, her geçen gün geriliyor. Kırmızı kart gördüğü anda yaptığı pozisyon hatasını ve hemen devamındaki faulü, amatör bir savunma oyuncusu bile yapmazdı.

18 Eylül 2006, Pazartesi 04:30
YAZININ DEVAMI