Arama

Popüler aramalar

‘’İkisinden de fayda yok‘’

Karşıyaka maçında 75 dakika sahada kalan Lugano, futbol olarak hiç de hazır görünmedi. Onu Anderlecht maçında oynatmak risk olur. Sakat Alex’in de forma giymesi zor görünüyor.Fenerbahçe, Büyükşehir Belediye ile oynadığı ligin ilk maçında savunmasının göbeğinde ciddi sorunlar yaşadı. Yenilen iki golde de bu bölgede görev yapan Edu-Can ikilisinin bariz hataları vardı. Bu nedenle Sarı-Lacivertli ekibin Karşıyaka ile oynadığı özel maçta, Lugano’nun yanı sıra yeni transfer Yasin’in durumu merak konusuydu. Sanırım Başkan Aziz Yıldırım ve yönetici arkadaşları öncelikle Lugano olmak üzere yeni transferlerin son durumunu görmek için Samandıra’daydılar.Geçen sezon başı gibiLugano geçtiğimiz sezon Fenerbahçe formasını giydiği ilk haftalarda pek göz dolduramamıştı. Çok dağınık, topu iyi kullanamıyor ve gereksiz fauller yapıyordu. Uruguaylı’nın olumsuz görüntüsü, “Bu mu Brezilya’da yılın defans oyuncusu seçildi” söylemlerini yoğunlaştırmıştı. Ama ilerleyen haftalarda Lugano kendini bulmuş ve göze girmişti.Karşıyaka önünde izlediğim Lugano bana, geldiği o ilk günlerini anımsattı. Sahada kaldığı sürece çok pozisyon hatası yaptı. Hava toplarında etkisizdi, ikili mücadelelerin çoğunu kaybetti. Topu arkadaşlarına kazandırmada yetersiz kaldı. Yasin de Lugano’dan farklı değildi. Anderlecht sınavı öncesi Lugano’nun kesinlikle hazır olmadığı gözüktü. Çarşamba gününe kadar toparlanması mucize olur. Büyük bir olasılıkla Zico ön eleme maçında Can-Edu ikilisini mecburen oynatacak.Doktor “Risk olur” demişFenerbahçe’nin diğer yenilerine gelince Ali Bilgin ile Gökhan vasattı. İlhan zaman zaman etkili oldu. Colin Kazım kenar ortalarındaki başarısını takım oyununda gösteremedi. Vederson devamlılığı ile dikkat çekerken şık bir gol attı. Bence Zico vatandaşını bir an önce değerlendirmeli.Sol üst baldırında problem olan Alex’in prova maçında oynaması bekleniyordu. Ancak Zico doktorlardan aldığı rapor doğrultusunda kaptanı riske sokmadı. Doktorlara, “Oynaması halinde risk olup olmayacağını” soran tecrübeli hoca, “Risk var” yanıtını alınca, yıldız oyuncusunu saha çalışmasına bile çıkarmadan, içeride çalışmaya gönderdi. Bugün bir kez daha denenecek ama görünen o ki, çarşamba gecesi Alex’in de oynaması oldukça zor. Yani Lugano ile Alex’ten hayır yok...

13 Ağustos 2007, Pazartesi 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Arandılar‘’

Çok acemice yapılan defans hatalarından 27. dakikada 2-0 geriye düştü Fenerbahçe. Uğur, Roberto Carlos, Can, Edu ve kaleci Serdar’ın gollerde bariz hataları vardı. Ya Zico’ya ne demeli? Tümer’i sağda kullanıp, rakibin ekmeğine yağ sürdü. Deivid sol çizgi, sağ çizgi göbek derken, nasıl oynayacağını şaşırdı. İkinci yarıda Zico, Uğur’u geriye, Carlos’u öne çekti. Tutmayınca İlhan, Ali Bilgin ve Kazım’ı sahaya sürerek her türlü riski aldı. Ama yine de Fenerbahçe toparlanamadı. Sanki ligin son maçı havasındaydılar. Hatta bir ara maçı bırakanlar bile oldu. Tribünler iyi bir Alex’i, takımı ateşleyen Tuncay’ı, tecrübeli Ümit’i mumla aradı. Ligin yeni takımı 90 dakika içinde çok koştu. Her bölgede pres yaptılar. Çabuk kapanıp, kontra çıkışlarla önemli pozisyonlar yakaladılar. Fenerbahçe’nin savunmadan oyun kurmasını başarıyla engellediler. Büyükşehir Belediye’de Tjikuzu, İlyas, Sertan, Adriano ve Fenerbahçe’den kiralık gelen Kerim Zengin ön plana çıkan isimlerdi. Anderlecht sınavı öncesi Fenerbahçe Olimpiyat Stadı’nda S.O.S verdi. Çarşamba’ya kadar bu oyuncular iyi motive edilip, toparlanmış hale getirilemezse, Şampiyonlar Ligi Sarı-Lacivertliler için sadece hayal olur. Fenerbahçe, bu kadro yapısıyla maalesef hiç ümit vermedi. Tribünleri dolduran taraftarlar maç bitiminde takımlarını protesto etmekte haklıydılar. Bir satırda yönetime açmakta yarar var. En kısa zamanda özellikle hücum bölgesine yeni bir transfer yapılması gerektiği bir kez daha gözüktü. Vakit geçmeden bu hamle mutlaka yapılmalı.

11 Ağustos 2007, Cumartesi 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Fenerbahçe hızlanmalı‘’

Shakhtar Donetsk karşısında izlediğim Fenerbahçe’ye, hazırlık maçı olması nedeniyle eleştiri oklarını yağdırmayı doğru bulmuyorum. Ancak görünen aksaklıklara, artılara ve eksilere değinmekte yarar görüyorum.Zico’nun ekibini günümüz futboluyla mukayese edersek ağır tempoda oynuyor. Çabuk ve hızlı oynama düşüncesi modern futbolda ağır basan unsurlar. Seri ayağa pas düşüncesi çok az. Gereksiz top tutmalar da takımın süratini kesiyor. Sahanın her bölgesinde kalabalık savunma yapan, çok adamla çıkıp geri dönen Shakhtar’ın bu taktik anlayışı karşısında Fenerbahçe, bir türlü üstünlüğü ele alamadı. Yoğun antrenman temposundan kaynaklanan yorgunluğun, Sarı-Lacivertli takımı etkilediğini varsayarak bu eksikliği fazlaca kurcalamak istemiyorum.Savunmada Can Arat beni şaşırttı. Zamanlama ve kademe hataları yapan genç oyuncunun inişe geçmesini engellemek, Zico’nun öncelikli görevidir. Bu performansıyla Lugano ve Edu’ya alternatif olması imkansız gözüken Can Arat, kaybolur gider. Semih-Kezman ikilisi ilk yarıda etkili oldu. Savunmaya pres yaptılar, duvar paslarıyla rakibi zorladılar, ama buna rağmen Fenerbahçe’nin bir golcü isteği olduğu gün gibi gerçek. Deivid ve Colin Kazım’ın bu boşluğu dolduracağına inanmıyorum. Donetsk önünde gözüktü ki, Fenerbahçe iki forvetle daha etkili oynuyor. Bu takıma Lugano, Alex ve Appiah girdiğinde yapı çok değişecek. Zico, Alex’in yer aldığı orta saha kurgusunun yanısıra, Fenerbahçe’yi iki forvet oynatabilme cesaretini gösterebilecek mi? Bunu hep birlikte göreceğiz. Aurelio bıraktığı yerden devam ediyor. Yine takımın dinamosu. Uğur Boral bu sezon sanki patlayacak gibi. Serdar güven veriyor. Carlos Fenerbahçe’nin çehresini mutlaka değiştirecek. Edu ile Önder iyi bir çizgide. Tek tek baktığımız zaman Süper Kupa ve lig öncesi oyuncular hazır gibi duruyor. Ancak çabuk oynama, kenarları kullanma, savunma ve hücumda

30 Temmuz 2007, Pazartesi 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Carlos-Uğur‘’

Maçı canlı ya da televizyondan izleme fırsatı bulamayan futbolseverler Roberto Carlos’u merak etmişlerdi. Brezilyalı yıldızı son paragrafa bıraktım. Zico Shakhtar karşısında Fenerbahçe’yi hep arzu ettiği 4-4-2 düzeni ile oynattı. Şampiyon 2 forvetle hücumda daha etkili oldu. Ancak Sarı-Lacivertli ekibin bu sistemde kenarları daha fazla şişirmesi gerekir. Bir de madalyonun diğer yüzü var. Alex takıma girerse Zico 4-4-2’de ısrar eder mi bilinmez... Shakhtar çabuk, ayağa pas yapan bir takım. Top savunma ve hücumda kısa sürede çoğalıyorlar. Fizik olarak da hep önde gözüktüler ama önce golü bulan Fenerbahçe oldu. Tribünler Roberto Carlos’tan beklerken, Fenerbahçe’nin iyilerinden Uğur Boral 30 metreden attığı nefis golle takımını öne geçirdi.Gelelim Roberto Carlos’a... Brezilyalı fazla sıkmadı, seyirciyi kırmadı ve uzaktan sık sık kaleyi yokladı. Yaptığı iki kasti faulün dışında genelde göz doldurdu. Ayrıca sahanın her yerini bir dedektör gibi kontrol edişi, arkadaşlarını yönlendirmesi ile dikkat çekti. Roberto Carlos gün geçtikçe Fenerbahçe’ye güç katacağını gösterdi. Serdar, Semih ve Uğur Boral sarı-Lacivertliler’in öne çıkan isimleriydi...

29 Temmuz 2007, Pazar 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Cadde ve kombineler‘’

Fenerbahçe’nin 100.yıl kapsamında yer alan etkinlikleri zamanı geldikçe coşkuyla kutlanıyor. 19 Temmuz da önemli günlerden biriydi. Bağdat Caddesi ışık seline çevrilmiş, Brezilya ve İtalya’dan gelen balerinler, samba dansçıları gösterileriyle caddeyi dolduranları Rio Karnavalı’na götürdüler.Sıcaklık 30 derecenin üzerindeydi. Ayrıca Regaip Kandili’ydi. Buna rağmen Fenerbahçe’ye gönül verenler Bağdat Caddesi’ni tıka basa doldurmuştu. Kadın, erkek her yaştan Sarı-Lacivertli taraftar, formaları, şapkaları, bayrakları ile Şaşkınbakkal’dan Caddebostan’a kadar gururla yürüdüler. Gerçeği söylemek gerekirse ben böyle bir kalabalık beklemiyordum. Çünkü tatil dönemiydi. Aşırı sıcaktı ve üstelik kandil gibi hassas bir akşamdı. Ancak hiçbir engel Fenerbahçeliler’i durduramadı. Saatlerce Bağdat Caddesini Sarı-Lacivertli çiçek bahçesine çevirdiler.Şimdi bu kulüp aşkını, Sarı-Lacivert sevgiyi görmemezlikten gelip, etkinliği hafife almak gibi bir düşünce içine girerek bir haber yapmak ne kadar inandırıcı olurdu. Kesinlikle yoğun tepki çeker ve uzun süre gündemden düşmezdi. Buraya nereden geldiğimi merak edeceksiniz. 19 Temmuz Perşembe günkü FANATİK’te kombine biletlerle ilgili bir haber yazdım. Geçen yılla mukayese edip bu dönem ilginin az olduğunu belirten bir haberdi. Ancak Fenerbahçe Kulübü’nün resmi sitesinde bu haber maalesef yine “yalan hattına” takıldı. Oysa haber Bağdat Caddesi’ndeki güzellikler kadar gerçekti. Fenerbahçe’yi, yönetimini ya da kulübün herhangi bir organını zor duruma düşürecek gerçekleri yansıtmayan bir haber yazmak kesinlikle etik olmaz. Tabi gereksiz yalanlamalar da öyle. Şimdi haberin çıktığı günü baz alarak 27 bin adet kombine kartın tükendiğini beni yalanlayanların belgelerle açıklamasını istiyorum. Benim yazdığım haber doğru değilse bu sütunda doğruları yansıtmayan bir haber yazdığımı kaleme alıp FANATİK okurlarından özür dilerim. Tabii aynı yaklaşımı karşı taraftan da beklerim. Çünkü hata yaptığını kabul etmek de erdemliktir.

21 Temmuz 2007, Cumartesi 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Var bunda bir iş!‘’

Fenerbahçe’de herkes Alex’i konuşuyor. Brezilyalı sakat mı, değil mi? Sorunu yoksa, İstanbul’a geldikten 3-4 gün sonra neden hazırlık kampı öncesi bireysel doktoru Eurico ile tedavi için ülkesine gitti. Alex’in kasık sorunu geçen yıldan biliniyordu. Çünkü yıldız oyuncu, neredeyse sezonun tamamını sakat olarak tamamlamış, çektiği ağrılar yüzünden verimi bir hayli düşmüştü. Eğer bir operasyon gerekiyorsa sezon bittikten sonra niçin yapılmadı? 1.5 aylık tatil süresince Alex, ameliyatı neden düşünmedi? Acaba ailesiyle tatil yapmak onun için, sakatlığından çok daha mı önemliydi?Fenerbahçe yönetimi de bu konuda Alex’i uyarabilirdi, ancak onlar da atladı. Yaptığı yeni sözleşmeye göre Alex, Fenerbahçe’den yılda 3 milyon Euro alacak. Maliyeti bu kadar yüksek bir futbolcu, bu dönem hazırlık kampında yok. Hazırlık aşamasını geçirmeyen bir futbolcunun sezon içinde sürekli sorun yaşadığı yadsınamaz bir gerçek. Sarı-Lacivertli camia artık Avrupa’da kesin başarı istiyor. Antrenman eksiği bulunan Alex’in, Fenerbahçe’ye katkısı ne boyutlarda olur bilinemez. Yılda 3 milyon Euro kazanan bir futbolcunun takımı için daha sorumlu olması gerekmez mi? Yabancı santrfor heyecanının yanısıra Alex’in oynayıp, oynamayacağı da gündemde.Hatta camiada “Sakatsa keşke yeni sözleşme yapılmasaydı” diyenler bile var. Görünen o ki, Alex, bu sezon yönetimin ve taraftarın kamburu olacak. Çünkü, tatil boyunca tedavi gördüğünü raporlarıyla kamuoyuna duyuran Alex’in 1.5 aylık süreçte düzelmemesi, sakatlık probleminin ciddi olduğunun göstergesidir. Öyle ya, sakatlığı ciddi değilse, 1.5 aylık tedaviyle iyileşmesi, ciddiyse doktorları dinleyip, bıçak altına yatması gerekirdi.

11 Temmuz 2007, Çarşamba 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Yalanlama modası‘’

Fenerbahçe’nin resmi internet sitesinde son günlerde yalanlama fırtınası esiyor. Bir bakıyorsunuz tüm gazeteler nasibini almış, bazen de iki üç tanesi yalan haber damgası yiyor. Siteyi takip edenler de doğal olarak gazeteleri asparagas haberler yapan kurumlar olarak görüyor. Geçmiş dönemlerde Deniz Barış, Serkan Balcı ve Alex transferleri aylarca yalanlanmıştı. Son olarak da Roberto Carlos transferinde yalanlama kampanyası başlatıldı. Ancak Deniz, Serkan, Alex ve Roberto Carlos Fenerbahçe’ye geldiler. Acaba medya mı kamuoyunu aldattı, Fenerbahçe kulübü mü?Fenerbahçe yıldız bir golcü peşinde. Adriano, Ronaldo, Carew ve Kanoute gibi isimler her gün gazetelerde, hatta Adriano ve Ronaldo için “formaları bile hazır” söylemleri var. Bonservis bedelleri, oyuncunun alacağı ücret dahi ayrıntılı olarak yazılıyor. Ama Fenerbahçe kulübü bir türlü yalanlama modasından vazgeçmiyor.Alex, kasığındaki sorun nedeniyle geçtiğimiz yıl sakat sakat oynadı. Sezon bitiminde Brezilyalı oyuncunun operasyon geçireceği ve Fenerbahçe’nin bazı maçlarında oynamayacağı medyada yer buldu. Bu haberler de ne yazık ki, Fenerbahçe’nin yalan hattına takıldı. Üstelik resmi siteden Alex’in “Sapasağlam” olduğu duyuruldu. Ancak Alex Avusturya kampına gitmeyip, tedavi olacak. Hatta ülkesinde ameliyat geçirme olasılığının çok yüksek olduğu duyumları var. Kulübü zor durumda bırakan, camiayı küçük düşüren maksatlı haber ve yorumlara tepki koymak Fenerbahçe yönetiminin elbette en doğal hakkıdır. Ama gerçekleşme ihtimali bulunan haberler için bile bile lades tutmak niye? Zaman daralıyor. Bakalım Fenerbahçe kulübü mü yoksa medya mı yalan ağına takılacak.Yeni sezon öncesi taraftarla basın kutuplaşması doğuracak davranışlar Türk sporuna asla yarar sağlamaz.Bu bağlamda, hem kulüpler hem de medya sorumluluklarını unutmamalıdır.

09 Temmuz 2007, Pazartesi 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Berlin'den Saracoğlu'na‘’

1979 yılının Kasım ayında, yolum Batı Berlin’e düştü. Batı diyorum çünkü, o tarihlerde henüz duvar yıkılmamıştı. Berlin Halk Evi’nde gurbetçi vatandaşlarımıza halk oyunları birikimlerimi aktarmak için görevli olarak oradaydım.Üç ayrı süreçte çok güzel günler yaşadım. O günler her fırsatta okuyacağım iyi anılar sayfalarında yerini alacaktır. 31 Aralık gecesiydi. Saatler 24’ü gösterdiğinde, Berlin’in üzerinde muhteşem bir renk ve şekil cümbüşü oluştu. İlk kez böylesine etkileyici bir havai fişek gösterisine tanık oluyordum. 9 Haziran Cumartesi günü Şükrü Saracoğlu Stadı’nda “Yıldızlar Geçidi” sunumu vardı. Son bölümde yine havai fişekler patladı. Tablo Batı Berlin’de gördüğümden çok daha etkileyici ve zengindi. Basın tribününü dolduranlar hayranlıkla izlediler. Beşiktaşlısı, Galatasaraylısı gösteri bitiminde aynı şeyi söylüyordu: “Müthiş bir geceydi, keşke havai fişek gösterisi daha uzun olsaydı, bitmesin istedik.”Evet, 9 Haziran muhteşem bir geceydi. İzleyen herkes gelecek kuşaklara anlatacaktır. Çünkü bu ilkti. Ülkemizde Spor Kulübü olarak yapılan böylesine etkileyici, profesyonelce düşünülmüş çağdaş bir gösteri ilk olarak gerçekleşti. Fenerbahçe Spor Kulübü 100. yılında her zaman olduğu gibi yine bir ilke imza atarak Türkiye’de sporun öncü lokomotifi olduğunu ilan etti. Yıldızlar Geçidi sunumunda, 2 bin 500 atlet, 50 uluslararası ve 100 Türk sanatçının yanı sıra 600 gönüllü görev almış. Mustafa Kemal Atatürk’ün canlandırılması, Fenerbahçe’nin kuruluşundan bugünlere gelişinin anlatımı, dans ve ışık gösterimi herşey mükemmeldi. Başkan Aziz Yıldırım ve 100.yıl Komitesi Başkanı Ender Alkaya ile kadrosunu yürekten kutlamak gerekir.Taraftara sitemimle yazımı noktalamak istiyorum. Muhteşem gösteride tribünler dolmadı. Oysa, Ankaragücü maçındaki gibi tamamen dolmalıydı. İzleyenler, gelmeyenlere neler kaçırdıklarını anlatacaktır. Fenerbahçe seyircisi de en kısa zamanda herşeyin futbol olmadığını kavrayacak, şölenlere de gereken değeri verecektir.

11 Haziran 2007, Pazartesi 04:30
YAZININ DEVAMI