Arama

Popüler aramalar

‘’Aragones'in işi zor‘’

Fenerbahçe, MTK ile oynadığı Şampiyonlar Ligi ön eleme maçında rakibine nefes alma fırsatı vermedi. Macar takımı iyi pas yapmasına rağmen, tek pozisyon bulamadı. Objektif pencereden bakarsak MTK’nın Sarı-Lacivertli ekibe kafa tutacak bir kadroya sahip olmadığını belirtmek gerekir. Her şeye rağmen Fenerbahçe, Macarlar’ı ciddiye aldı. Disiplinli oynadılar. Belirli bölümlerde şova kaçmayıp gerekeni yapsalardı tribünler gole doyardı.
MTK karşısındaki Fenerbahçe’nin eksikleri vardı. Henüz tam olarak hazır değiller. Yoğun çalışmaları, yeni hoca ve değişik taktik anlayışı sıkıntıların nedeni olabilir. Deivid’in sakatlığı, Aurelio gibi iskeletin omuriliği olan bir futbolcunun gidişi de Fenerbahçe’deki sıkıntıların nedenleri olarak gösterilebilir.
Bence Sarı-Lacivertliler’in en önemli sorunu sistem ve oyuncuların kullanımı olacak. Teknik patron Aragones, Fenerbahçe’yi 4-1-4-1 anlayışı ile hazırlıyor. Bu kurguda golcü Semih ile yıllarca forvet arkası oynayan Alex, orta dörtlüde yer alıyor. Alex, Selçuk’un önünde kalıp servis işini yapıyor. Semih ise orta saha elemanı gibi çok koşup yoruluyor. Alex bu anlayışta gol bölgelerine gidemiyor. Semih’in de ondan farkı yok. Geçtiğimiz sezonlarda Fenerbahçe’nin en fazla gol atan isimleri, bu sistemde zorunlu olarak rakip ceza alanına fazla gidemiyor.
Önümüzdeki günlerde Emre de takıma girecek. Bu kez sisteme uyum sorununun yanı sıra, kadro oluşturma derdi de Aragones için problem yaratacak. Emre’nin gelmesiyle Uğur, Semih veya Selçuk’tan birine kulübe yolu gözükecek. Bakalım ‘Yaşlı Kurt’ olarak tanımlanan Aragones, bu handikapları oyuncuların havasını bozmadan nasıl aşacak.

03 Ağustos 2008, Pazar 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Beklenen oldu‘’

Macar temsilcisi MTK zayıf da olsa, Fenerbahçeli futbolcular Aragones’in istediklerini yaptılar. Ayağa paslarla, atak girişiminde bulundular. Gökhan ile Carlos, orta sahaya destek vererek rakibe boş alan bırakmadılar. Kazım-Uğur ikilisi sık sık çizgi hücumlarını denerken, Alex servisteki ustalığını yine konuşturdu. Nöbetçi golcü Semih, iki işi birden yaptı; Orta dörtlüde, rakibi kontrol ederken, hücumda da Güiza’ya destek verdi.
Atak çıkışlarında yapılan top kayıpları zaman zaman Sarı-Lacivertli oyuncuları telaşlandırdı. Özellikle Uğur, bu anlamda lüzumsuz toplar ezdi.
Selçuk, defansın önündeki emniyet gö- revini yaparken riske girmeyip, oyun kurma işini Alex’e bıraktı. Güiza, gol için çok çırpındı. İstediği gibi olmasa da net pozisyonlar buldu ama golle tanışamadı.
MTK, maç boyunca baskı kuramadı. Ka- pasitelerini bilip, topu koşturarak fizik güçlerini ekonomik kullandılar. Fenerbahçeli oyuncular da fantaziye kaçmayıp daha basit oynasaydı, farkı ilk bölümde açarlardı. Emre, ilk kez Fenerbahçe taraftarının önüne çıkarken, yarattığı pozisyonlarda kalitesini gösterdi. Fenerbahçe MTK karşısında bekleneni yaptı. Bana göre çekirgenin üçüncü kez sıçrama şansı kalmadı. Ancak bir noktaya parmak basmakta yarar var. MTK’dan daha güçlü ve çok koşan takımlara karşı bu sistem sıkıntı yaratabilir.

31 Temmuz 2008, Perşembe 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Çekirge!..‘’

Tarih tekerrür eder mi? Çok az sayıda da olsa, MTK maçı için böyle düşünenler mutlaka vardır. Futbolda her sonucun çıkabileceği varsayımından bakarsak, olumsuz ihtimalleri kurgulayanlara kızmamak gerekir.
Bir de madalyonun diğer yüzü var.
Çekirge bir sıçrar, iki sıçrar, üçüncüde yakayı ele verir.
MTK, Fenerbahçe’yi iki kez Avrupa’nın dışına itmiş olabilir. Yine bunu yapabilir mi? Bana göre hiç şansları yok. 9 yıl önce yaşanan, bir mucize idi... Fenerbahçe deplasmanda sayısız pozisyonları kullanamadı. Penaltı kaçırdı. İstanbul’da da Rüştü’nün şanssızlığı, Macarlar’ın balı, onlara turu getirdi!
Bence çekirgenin üçüncü kez sıçrama koşulları yok...
Fenerbahçe’nin eksikleri biliniyor. Aurelio’nun yeri henüz dolmadı. Deivid’in yokluğu önemli. Aragones’in sistemi, henüz oturmadı. Tüm bunlara rağmen Macar ekibinin Fenerbahçe karşısında tur için avantaj yakalama şansı bulması, gerçekten mucize olur.
Rüştü, Ogün, Abdullah, Boliç ile 9 yıl öncesini konuştum. Hepsi MTK’ya elenişi, ‘acı bir anı’ olarak değerlendirdi. Bu kez Macarlar’a hiç şans tanımadılar. Ama çok uzak ihtimal de olsa, “futbolda her şey var” kapısını kapatmadılar.
Fenerbahçeli futbolcular ile Aragones’in de bu zayıf ihtimali unutmayıp, ona göre oynayacaklarından eminim. 50 bin taraftarın karşısında Sarı-Lacivertli ekibin tur şansını yitirecek bir sonuç alacağı düşüncesi bile, insanın tüylerini ürpertiyor...

30 Temmuz 2008, Çarşamba 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Gerçekleri bilmek lazım‘’

Merak edip öğrenemiyorsanız, o sizin sorununuz sayın Özdil... Aragones basına sadece 15 dakika antrenmanları görüntüleme izni veriyor. Fenerbahçe’yi takip eden gazete ve televizyon ekiplerine, kilometrelerce direksiyon sallayıp Fenerbahçe’yi görmeye gelen gurbetçi taraftarlara bir selamı dahi esirgiyor.
Hazırlık devresi ile ilgili değerlendirme isteklerini reddeden Aragones sadece kulüp televizyonuna konuşuyor, resmi siteye bilgi aktarıyor.
Fenerbahçe’de kamplarda özel röportaj yasak. Yöneticiler demeç vermiyor. İstanbul’da ise röportajlar yönetimin iznine bağlı. Geçen yıl yapılan başvuruların hiçbirine kulüpten olmulu yanıt verilmedi.
Özel bilgilere ulaşmak için, özel röportaj şartlarının olması gerekir. Bu tür koşullarda, ne tür müzik dinlerler, hangi kitabı okurlar, vitamin alırlar mı, yemek kültürleri nedir, antrenman ve oyun sistemleri hangi bilimsel analize dayanır gibi soruların yanıtlarını nasıl toparlayabilirsiniz ki?
Fenerbahçe’yi takip eden medya ordusunun yaşadığı bu garip handikaplar haber ve yorumlarda sık sık okuyucuya duyuruldu. Eğer merak edip, ilgilenseydiniz insanları inciten bir yazıyı köşenize koymazdınız Sayın Özdil.
Fenerbahçe yönetimi, neden röportaj yasağı koyuyor? Aragones niçin medyaya tavır oluyor? Futbolcular gazetecilerle yan yana gelmeye korkuyor. Doğru haberler Fenerbahçe’nin resmi sitesinden yalanlanıyor. Doğru haber ve yorum yazanlar, kulüpten ihraç ediliyor.
Sayın Yılmaz Özdil, keşke Fenerbahçe yönetimine bunların nedenini sorsaydınız. Ondan sonra köfte haberlerden sıkıldığınızı yazmanız daha etik olmaz mıydı?

25 Temmuz 2008, Cuma 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Transfer gecikmemeli‘’

Fenerbahçe bu sezon hiç de iyi başlamadı.. Son yıllarda futbol takımının üzerinden ayrılmayan kara bulutlar, yeni dönemde daha da yoğunlaştı.. Takımın üzerinde bir uğursuzluk var desem daha doğru olur..
Önce Devid’in bacağı kırıldı. Brezilyalı geçen yıl Sarı-Lacivretli ekibin en istikrarlı ismiydi. Uzun süre forma giyemeyecek. Belki de sezonu kapattı. Ödem var, adale ezilmesi derken Vederson meniskus ameliyatı geçirdi. O da nereden baksanız üç ay yok. Neyse ki Carlos düzeldi. Uğur Boral var. Tabii, Gürhan’ı da unutmamak gerekir. Bana göre son yıllarda Fenerbahçe’nin aldığı en yetenekli gençlerden biri. Sol ayağını bilinçli ve müthiş kullanıyor. Aragones, Ceske karşısında savunmada görev verdi. İlk kez bu pozisyonda oynamasına rağmen elinden geleni yaptı. Guiza’nın attığı kafa golündeki asisti enfesti. Umarım Aragones, Gürhan’da ısrar eder. Ne zaman oynayacağı, ne zaman sakatlanacağı belli olmayan Emre’nin boşluğunu rahatlıkla doldurur.
Fenerbahçe en şidetli sarsıntıyı Aurelio’nun Real Betis’e gitmesiyle yaşadı. Kimse ihtimal vermiyordu ama o İspanya’ya uçtu. Aurelio, Fenerbahçe ile milli takımın hammalıydı. Sarı-Lacivertli ekibin kalbi, kan pompasıydı. Bana göre Türk statüsünde oynayan Aurelio gibi etkili bir silahın yitirilmesi tamamen yönetim zaafıdır. 2.5 milyon Euro teklif yapılsa Mehmet kesin kalırdı. Bu zamanda iyi bir ön libero almanın faturası 20 milyon Euro’dan az değildir. Aurelio ile üç yıllık sözleşme yapılsaydı 7.5 milyon Euro’ya iş tatlıya bağlanır, Fenerbahçe de 12.5 milyon Euro kâr ederdi.
Tümer’in kasık problemi, Kezman’ın babasının beyin kanaması geçirmesi yeni sezonun diğer uğursuzluklarıydı. Fenerbahçe kadro zenginliğinden çok şey kaybetti. MTK maçına kısa bir süre kalmasına rağmen yönetim transfer sessizliğini koruyor. Macar takımını öyle ya da böyle eleriz düşüncesi yoktur inşallah. Bunun geçmişte nelere patladığnı mevcut yönetim çok iyi bilir. Fenerbahçe Yönetimi en kısa zamanda Aurelio ile Devid’in yerine mutlaka transfer yapmalı. Sayılı günler çabuk geçer. Transfer son günlere bırakılırsa kaliteli oyuncu bulmak zorlaşır. Ayrıca bonservis bedelleri ile futbolcu ücretleri tavan yapar.

23 Temmuz 2008, Çarşamba 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Mücadele iyi‘’

Dinamo Ceske’nin ülkesinde 16 takımlı ligde 13. sırada yer alıp düşmekten son anda kurtulmasını dikkate almadan 90 dakikayı gözlemledim. Aragones’in amacı yedekleri maçta tanımak. İspanyol hoca zorunluluktan Gürhan’ı defansın solunda, İlhan ile Kezman’ı dönüşümlü olarak orta alanda, Ali Bilgin’i ise sol önde görevlendirdi. Yani taşlar yerli yerinde değildi.
Bu kadro Aragones’e zaman zaman olumlu sinyaller gönderdi. Alex gibi bir beyin olmamasına rağmen Fenerbahçe’nin pas yüzdesi rakipten fazlaydı. Beklentiye cevap vermese de kenarlardan atak girişimleri oldu. Çek takımının alan savunması inadı fazla gol girişimine izin vermedi. Fenerbahçe defansı duran toplarda önemli hatalar yaparken golü de böyle bir pozisyonda yediler. Defans zaaflarının yanında Ali ile Burak’ın fazlaca top ezmesi Aragones’i de haklı olarak hayli kızdırdı. Prag maçına oranla ağır sahaya rağmen yedeklerin mücadele inadı Fenerbahçe’nin artısıydı.
Güiza ilk maçında etkiliydi. Gol attı, isabetli paslar kullandı. Zaman zaman savunmasının yardımına da koştu. Defans oynamasına rağmen Gürhan, girdikten sonra Semih ve son yarım saatte Önder Fenerbahçe’nin diğer etkili isimleriydi.

20 Temmuz 2008, Pazar 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Sıkıntılı prova‘’

Aragones taktik antrenmanlarında fazlaca hazırlık pasları kullanarak ani kanat organizasyonları üzerinde çok durmuştu. Sparta Prag maçının ilk bölümünde bu taktik anlayıştan Fenerbahçe’de eser yoktu. Kazım, Alex, Semih’e top geldiğinde kısa süreli paslaşmaların dışında meşin yuvarlak genelde rakip oyuncuların ayağında kaldı. İspanyol hocanın çok istediği hücum ve savunmada pres düşüncesi de yoktu Fenerbahçe’de. Sol çizgiyi kullanamayan Sarı-Lacivertliler sağdan sadece iki kez atak girişiminde bulundu. Bunlarda da Kazım’ın etkisiz ortalara yüzünden savunma rahatlıkla topu uzaklaştırdı. Çek takımının orta sahayı iyi kapatması yüzünden Alex boş alanları bulamayınca Fenerbahçe 90 dakika boyunca pozisyon üretemedi.
Kazım, Semih, Deniz, Selçuk ve Uğur ikinci bölümde oyundan düştüler. Bundan sonra karşılaşma Fenerbahçe savunmasıyla Sparta Prag’lı oyuncular arasında geçti.
Kezman, Burak, Gürhan ve Maldonado’yu sahaya süren Aragones çalışmada verdiklerini yine alamadı. Evet, sonuçta bir hazırlık maçı oynayan Fenerbahçe’yi ağır eleştirmek doğru olmaz. Ancak Sarı-Lacivertli ekibin Aurelio ve Deivid’i mumla aradığını vurgularsam hiç de abartı olmaz.

17 Temmuz 2008, Perşembe 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Güle güle Marco‘’

Sevilla’ya indiğimde, Fenerbahçe’nin penaltılarla çeyrek final yakaladığı maçı hatırladım. Deivid’in Sevilla’yı dağıtışı, Aurelio’nun Polsen’i sahadan silmesi, penaltı canavarı Volkan’ın kurtarışları, Fenerbahçe taraftarının tribün şovu ve çeyrek finalin saha içi coşkusu film şeridi gibi geçti gözlerimin önünden. Bir kez daha keyiflendim.
26 yıllık meslek hayatımda ikinci defa bir transferi dakika dakika yaşadım. İlki Tanju’nun Galatasaray’dan Fenerbahçe’ye transferiydi. Aurelio’nun Real Betis’e kesin imza attığını öğrendikten sonra Genel Yayın Yönetmenimiz Necil Ülgen’e Sevilla’da Aurelio’yla röportaj önerisini götürdüm, tereddütsüz “git” dedi. Gece yarısı menaceri Bayram Tutumlu’yu arayıp, özel röportaj istediğimi ilettim. Tutumlu, “İlk teklif senden geldi, yarın bekliyorum” yanıtını verdi. 10 Temmuz günü Aurelio’yu Sevilla Havalimanı’nda karşıladım. Kısa bir sohbetten sonra sağlık kontrolüne ekiple beraber hareket ettik. Ardından sıra röportaja geldi. Her soruya dürüstçe cevap verdi. Fenerbahçe yönetimini, Zico’yu ve arkadaşlarını eleştirmekten kaçındı. Hakkını almadığı, gereken ilgiyi görmediği için Betis’i tercih ettiğini söyledi.
Akşam yemeğinde nehir kenarındaydık. Aurelio imza vermekten ve fotoğraf çektirmek yemeğin tadını alamadı ama çok mutluydu. Menaceri Bayram Tutumlu da öyle. Tutumlu için komisyoncu suçlamaları yapıldı. Ben sözleşmeyi gördüm. Bayram Tutumlu 500 bin Euro alacak. Üstelik üç taksitle. Tutumlu’nun derdi para olsaydı, Fenerbahçe’den daha fazlasını koparabilirdi. Aurelio’nun gidişini Fenerbahçe yönetimi enine boyuna düşünmeli. Brezilyalı, Fenerbahçe’nin önemli kozuydu ama artık yok. Yöneticiler bu açığı nasıl kapatacak, merak ediyorum. Yönetimler yapılan her işin kulüp menfaatleri için olduğunu söylerler. O zaman Aurelio neden tutulmadı. Şansın açık olsun Aurelio yeni takımında yürekten başarılar diliyorum.

12 Temmuz 2008, Cumartesi 04:30
YAZININ DEVAMI