‘’Lille'i Güiza kurtardı!‘’
Volkan’ın ayağıyla çıkarabileceği topu, yatarak almak istemesi acemiceydi. Hemen arkasından meslektaşı Landreau’nun kaleyi boşaltması da Volkan’a nazire yapar gibiydi. 10. dakika dolarken bu kez Daum’un hatası öne çıktı. Lugano sakatlanıp oyunu bıraktı. Demek ki bu Uruguaylı’nın adele sorunu tam olarak düzelmemiş. Yoksa maçın başında kendini yere bırakmazdı. O pozisyonda Volkan iyi kapanmasaydı Lille öne geçebilirdi.
Fenerbahçe önde basarak Lille’in rahat oyun kurup, hücum organizasyonlarını engellemeye çalıştı. Sarı-Lacivertliler bu taktik anlayışla genelde başarılı oldu. Obraniak, Dumont ve Balmont’un soldan yüklenmelerinin dışında Fransızların üstün yanı yoktu. Fenerbahçe Emre, Baroni, Vederson üçlüsüyle orta alanı iyi kapattı. Sağ kanatta Özer’in fazla kullanılmaması Fenerbahçe’nin eksik tarafıydı. İlk yarının sonlarına doğru Güiza, Alex’i iyi görebilse, Fenerbahçe’nin soyunma odasına önde gitmesi içten bile değildi.
Bireysel hatalar çok öne çıktı Lille’de... Deniz’in ikramını Frau affetmedi. Fenerbahçe mücadelede rakibinden asla geri kalmadı. Sarı-Lacivertliler rakip sahaya çıkarken fazlaca yan pas tercih etti. Lille ise dikine oynayarak hücuma Fenerbahçe’den daha çabuk çıktı. Fransızlar’ın en büyük şansı Güiza’ydı. İspanyol futbolcu, adeta pozisyon kaçırma makinası gibiydi. Bu yetmediği gibi pas servislerinde de sınıfta kaldı. Güiza’nın bu haline rağmen Daum’un Semih’i oyuna almaması da çok ilginçti.
2-1’lik skor rövanş için avantajlı bir sonuç... Fenerbahçe Lille’deki mücadelesini İstanbul’a taşır, bireysel hatalarını asgariye indirirse turu geçmesi kolay olur.
‘’Neden olmasın!..‘’
Ziraat Türkiye Kupası ve Turkcell Süper Ligi’nin ardından Avrupa’da Lille maçı kapıyı çaldı. Fenerbahçe’nin bu sınav öncesinde zaaflarına baktığımızda; savunma göbeğindeki hatalar öne çıkıyor. Bunu Lugano’nun yokluğuna bağlamak, objektif bir yaklaşım olmaz. Çünkü Uruguaylı’nın forma giydiği maçlarda da defansın ortasında yanlışlar vardı.
Lugano-Bilica ikilisi, hırslı, yıpratıcı karakterde oyuncular. Ancak, defanstan oyunu başlatma becerileri yok... Rakip hücumlarda ise yer tutma, adam paylaşımı gibi aksiyonlarda açık veriyorlar.
Nedense Daum, şu ana kadar defansın göbeğinde yaşananlara çözüm getiremedi. Orta saha ve hücumda çabuk oyuncuları bulunan Fransız ekibi karşısında Fenerbahçe defansının işi hiç de kolay olmayacak.
Sarı-Lacivertli ekibi Lille’de soğuk hava ve bozuk zemin tehlikesi de bekliyor. Maçın oynanacağı futbol alanı, yağışların etkisiyle hayli yıpranmış durumda. Karşılaşmanın başlama saatinde ise sıcaklığın eksi 4-5 derece olacağı söyleniyor.
Fenerbahçe, Bursaspor ile oynanan ilk kupa maçı ve Manisa deplasmanındaki ilk yarı futbol zenginliğini Lille’de de sahaya yansıtmak zorunda. Rakip güçlü olabilir. Ancak sen, koşar, mücadele edersen, iyi pas yapıp, yardımlaşarak, disiplini unutmazsan, sorun kalmaz.
Fenerbahçe’nin bunu yapacak oyuncu kalitesi kesinlikle var. Yeter ki Daum, futbolcuları mental olarak iyi hazırlasın. Bir de Alman hoca, takımın iskeletine dokunmazsa, rövanş için avantajlı skoru elde etmek daha da kolaylaşır.
Zico ile birlikte Fenerbahçe’nin Avrupa’daki futbol rengi de değişti. Sarı-Lacivertli oyuncular, bu pazarda daha farklı bir hava yakalıyor. Lille karşısında da herkes Fenerbahçe’den iyi haberler bekliyor. Bana göre Sarı-Lacivertli taraftarlar, Süper Lig’den çok Avrupa’da başarıyı istiyor.
Neden olmasın ki!..
‘’Dipten gelen dalga!‘’
Denizlispor puan cetvelinde alttan ikinci, Kayserispor ise yukarıdan dördüncü... Aşağıdakilerle-yukarıdakilerin mücadelesinde kazanmak isteyen daha çok Yeşil-Siyahlılar’dı. Sağ çizgide Braga-Ahmet, soldan Burak-Giray kanatları çok zorladılar. Berberoviç’le İbrahim de orta sahanın göbeğini iyi kapatırken, pas servislerinde de başarılıydılar. Ev sahibi ilk bölümde baskıya rağmen iki kez tehlike yarattı. Youla çerçeveyi bulamazken, Giray’ı Hasan Ali kırmızı kartı düşünmeden faulle engeledi. Maçın hakemi Abdullah Yılmaz sarı rengi tercih etti.
Kayserispor sıralamadaki yerine gölge düşüren cinstendi, korkak, mücadele etme isteğinden çok uzaktılar. Kendi sahalarında kalabalık kalıp, gol yememek öncelikleriydi.
Savunma disiplini, mücadele, yardımlaşma ve gol isteği Denizlispor taraftarını da ateşledi. Tribün desteğini arkasına alan Yeşil-Siyahlılar, ikinci yarıda tempoyu daha yukarıya çekti. Braga, Angelov, Youla gol kaçırmak için yarıştılar. Kazanmak için yırtınan Denizlispor, Souleymanou’nun inanılmaz hatasıyla sevindi. Angelov belki de futbol hayatının en kolay golünü attı. Konuk takımda Cangele ve Makukula yürüyemez durumdaydı. Gökhan, Abdullah ve Troisi orta sahada sadece gezindiler. Tolunay Kafkas ikinci bölümde Savaş, Ömer ve Murat’ı sahaya sürerek rakibin direncini kırmayı amaçladı. Ancak dipten gelen dalga öylesine güçlüydü ki, Sarı-Kırmızılılar’a karşı koyacak fırsat vermediler. Ankaraspor hükmen galibiyetinin dışında sezon başından beri ilk kez galibiyeti ve üç puanı gören Denizlispor, taraftarıyla da barıştı. Karşılaşma sonrası saha içindeki görüntü adeta şampiyonluk havası gibiydi. Denizlispor bundan sonraki maçlarında Kayserispor karşısında sergilediği inançlı, dirençli ve disiplinli futbolunu sürdürmeyi başarabilirse, mucize olarak da gözükse kümede kalma şansını yakalayabilir. Dün sanki zirveyi istemiyor görüntüsü veren Kayseri ise bu temposu ve oyun tarzıyla hızla düşüşe geçer.
‘’Fenerbahçe eşikten döndü‘’
İlk maçı 3-0 kazanan Fenerbahçe değildi dün geceki... Gereksiz sinirli hareketler, telaşlı oyun kurgusu, defanstan bilinçsiz çıkışlar, organizasyon fakirliği... Ne ararsanız vardı, Sarı-Lacivertli tarafta. Dos Santos daha yirmili dakikalarda zaman çalma peşindeydi oysa Bursaspor defansının göbeği maça zaaflı başladı. Deniz, Selçuk ve diğerleri, çift forvet Güiza ile Gökhan Ünal’ı pozisyona sokabilse, Fenerbahçe golü bulabilirdi. Sarı-Lacivertliler Gökhan Ünal ile bir kez şans buldu. O pozisyon gol olsaydı yarı final bileti ilk yarıda cepteydi.
Fenerbahçe savunma dörtlüsünün zamanlama ve rakip paylaşım hatasından ilk gol geldi. Bilica sanki bilerek dokuz kusurlu hareketi yapınca, fark ikiye çıktı. İkinci yarının başlarında defansın ikramını Turgay geri çevirmeyince ev sahibi 3-0’lık farka ulaştı. Daum’un ikinci yarıya Emre’yle başlaması, daha sonra da Alex kartını oynaması, Fenerbahçe orta sahasının az da olsa top yapar hale gelmesini sağladı. Ancak skorun getirdiği moralle baskılı oynayan, gol arayan taraf Bursaspor’du. Bu tablo, 90 dakikanın bitimine kadar devam etti. Ekstra süre oynanırken herkes karşılaşmanın uzatmaya gideceği hesaplarını yaparken, Ertuğrul Sağlam’ın yaptığı kritik değişiklikler ve sakat olan Sercan’ı önce oyuna alıp, sonra mecburen çıkartması, Bursaspor’da konsantrasyon boşluğu yaşattı. Bunu iyi değerlendiren Fenerbahçe her zaman olduğu gibi yine bir duran topun devamında Güiza’nın golüyle yarı final biletini Bursa’dan kaptı. Futbolda her şeyin olabileceği gerçeği dün Bursa Atatürk Stadı’nda bir kez daha yaşanırken, Fenerbahçeli futbolcular da büyük bir tehlikeyi sıyrıkla atlattı.
‘’İlk yarı keyfi‘’
İlk dakikalarda keyifli bir maç olacağının elektriğini aldık. İki takım da sıkı mücadele veriyordu. Ertuğrul hoca, sol tarafı Bülent-Bekir, sağ tarafı ise Ali Tandoğan ve Turgay’la sağlama almıştı. Ama duran toplardaki Fenerbahçe ustalığını unutmuştu. Sarı-Lacivertli ekibin orkestra şefi Alex, iki duran topu ceza alanına indirdi. Bursaspor savunmasının adam paylaşımındaki şaşkınlığını Dos Santos ile Lugano affetmedi.
Skor üstünlüğü Fenerbahçe’nin iştahını kabartırken, Yeşil-Beyazlılar’ın ise disiplin dengesini bozdu.
Alex, Emre, Özer başlangıçlı hücum organizasyonları futboldaki göz zevkini okşadı. Belki de Fenerbahçe bu sezonun çizgi bindirmelerini bu maçın ilk yarısında yaptı. Konuk takımda ayakta kalmaya çalışan Ömer Erdoğan ile, sakatlanıp çıkana kadar Sercan Yıldırım’la aldı. Sercan’ın sakatlanmasına en çok sevinen Bilica olmuştur. Genç golcü iki kez Brezilyalı’yı arkasına takarken, tribünleri de endişeye boğdu.
3 farklı galibiyet ikinci yarıda Fenerbahçe’ye fren yaptırdı. Sarı-Lacivertliler’in golü düşünmemeleri rakibe rahat oynamayı vermeleri çok ilginçti. Bursaspor önemli fırsatlar yakaladı. Konuk takım oyuncularının son vuruşlardaki beceri zayıflığı Fenerbahçe’nin şansı oldu. Fenerbahçe ligin ilk yarısının sonlarında yakaladığı çıkış ivmesini Bursaspor karşısında da sürdürürken, Ziraat Kupası’nda yarı final için önemli avantaj yakaladı.
‘’Boyalı Değnek‘’
Fenerbahçe’nin ara transferde sadece Gökhan Ünal’ı alması kamuoyu ve camiada değişik senaryoların oluşmasına neden oldu. Sarı-Lacivertli yönetimin futbol takımına takviye yapmak amacıyla çalışmalar yaptığı çok net. Çünkü teknik direktör Daum transfer istedi. Sportif direktör Aykut Kocaman da Brezilya’ya giderek görüşmeler yaptı. Ancak Gökhan Ünal’ın dışında başka bir oyuncu ile anlaşma yapılamadı.
Ara transfer dönemimde kariyerli futbolcu almanın çok zor olduğu biliniyor. Çünkü iddialı olan hiçbir takım güç kaybetmek istemez. Maldonado, Simao ve Bescasnih gibi sıradan oyuncuları getirmektense, transfer yapmamak daha akıllıca olur. Bu pencerden bakıldığında Sarı-Lacivertli yönetim ile futbol takımının kurmaylarını suçlamak haksızlık olur. Görünen o ki, Fenerbahçe Yönetimi transferdeki vurucu hamleleri sezon sonuna bırakmış.
Madalyonun diğer yüzüne bakarsak Gökhan Gönül, Mehmet Topuz gibi oyuncuların alternatifleri yok. Diğer mevkilerde de sayısal anlamda tam bir rahatlık görünmüyor. Sarı-Lacivertli ekip, Süper Lig, Ziraat Türkiye Kupası ve Avrupa Ligi’nde da mücadele edecek. Kart sorunu ve sakatlık handikaplarını da düşünürsek mevcut kadronun uzun maratonda sıkıntı yaşayacağı kaçınılmazdır.
Fenerbahçe’nin mali sıkıntılar nedeniyle transfer yapamadığını savunanlar var. Sarı-Lacivertli yönetim ile teknik direktör Daum’un sadece lig şampiyonluğuna odaklandıkları, Ziraat Türkiye Kupası ile Avrupa’yı ikinci planda düşündükleri için, bilerek takıma takviye yapmadıklarını konuşanlar var. Kadronun yeterli olduğunu söyleyenler ise maalesef azınlıkta kalıyor.
İki ucu boyalı bir değnek. Fenerbahçe futbol takımı kazanarak tüm kulvarlarda finişe koşarsa ne Kazım ile Carlos’un gidişi ne de ara transferde futbolcu alınmaması konuşulur. Başarısız sonuçlarda ise Sarı-Lacivertli yönetimin yanı sıra teknik direktör Daum’un başı beladan kurtulmaz.
‘’Bu politika doğru mu?‘’
Takım sporlarının tümünde ara transferler, acil durumlar için düşünülmüştür. Uzun süreli sakatlıklar ile cezaların ilacıdır ara transferler. Ama mutlaka futbolcunun kişilik yapısı, insani ilişkileri ve sosyal yaşamını araştırmak gerekir. Bedava da olsa, oyuncu sorunluysa, bulaşmamak en hayırlısıdır.
Fenerbahçe’de Deivid, yine sakatlandı. Kazım ile Önder, disiplin kurallarını hiçe sayınca, kadro dışına itildi. Gökhan Gönül’ün alternatifi yok. Bilica-Lugano ikilisinin arkasındaki tek isim Bekir gözüküyor. Mehmet Topuz, orta alanın sağ önünde yalnız kaldı. Tabloya baktığımızda, defansın sağı ve göbeği ile sağ çizginin ön tarafına acil transfer gerekiyor. Bu manzarayı gören takımın teknik direktörü Daum, rahatsızlığını Belek Kampı’nda açıkça dile getirdi. Ama nedense Alman hoca, yönetimden forvet talebinde bulundu. Gökhan Ünal’ın kadroya dahil edilmesiyle, Güiza’nın yedeğinde kalan oyuncu sayısı ikiye çıktı.
Fenerbahçe yönetimi, ara transfer döneminde acil ihtiyacı kenara itip, yine hücum bölgesi üzerinde yoğunlaştı. Son hamle; Dentinho... Sportif direktör Aykut Kocaman bu futbolcuyu Brezilya’da izledi. Gelen bilgiler, Kocaman’ın “iyi” raporu verdiği yönünde. Parasal sorunlar da aşılırsa, Dentinho transferi de gerçekleşecek. Brezilyalı, iki ayağını da kullanabiliyor. Sağ ön ve santrfor olarak görev yaptığı biliniyor. Yaşının genç olması da, Fenerbahçe için avantaj. Dentinho, Deivid ve Kazım boşluğunu doldurmak için alınıyorsa, söylenecek lafımız yok. Ama 3 kulvarda koşacak olan Fenerbahçe’nin sıkıntılı olan defansif bölgelerine henüz takviye girişimi yok. Fenerbahçe’nin acil ihtiyacını teknik direktör Daum açıklamıştı. Ancak defansın sağı ile göbeğine henüz destek transferi yapılmadı. Bu durumda Sarı-Lacivertli ekibin üç cepheden de zaferle çıkması, ilahi mucize olur. Şu gerçeğin de altını çizmek gerekir; iş olsun diye ara transferde futbolcu almak, parayı sokağa atmak, günahtır. Fenerbahçe’nin büyüklüğüne ve kadro yapısına uygun birinibulmak, hiç de kolay değil. Çünkü kimse elindeki önemli silahını vermek istemez...
‘’Gereksiz hırsın zararı‘’
Çeltik tarlası gibi zemin, iliklere kadar işleyen soğuk, maç boyunca rüzgarla birlikte yağan karla karışık yağmur. Futbol oynamayı engelleyen tüm olumsuz koşullar vardı Saracoğlu’nda. Bu olumsuz şartlara rağmen topun geldiği her bölgede, iki takım futbolcuları da müthiş bir mücadele sergiledi. Özellikle ikinci 45 dakikada ev sahibi, gol için her yolu denedi. Uzak şutlarda, Özden kalesinde devleşirken, mutlak pozisyonlarda Güiza, Özden’e takıldı. Semih zoru gerçekleştirip topu çerçevenin dışına şutladı.
Sarı-Lacivertli gol ayakları son vuruşlarda beceri yoksunu olmasalardı, belki de Fenerbahçe maçı 60’lı dakikalarda koparacaktı. Futbolda kazanma isteği ve 3 puan inadı tek hedeftir.
Ancak gereksiz hırsın acıması da yok. Lugano, Emre, Cristian ve Dos Santos anlamsız faul hamleleri yüzünden cezalı duruma düştüler. Sivas deplasmanında maalesef yoklar. Özden’in büyüsünü Dos Santos’un şık vuruşu bozdu.
Lugano-Bilica hatasını iyi değerlendiren Youla, skoru eşitledi. Emre, Semih, Özer, Dos Santos ve Cristian’ın inadı Fenerbahçe’nin kaderini belirledi. Sarı- Lacivertliler, Özer’le öne geçip Güiza’nın golüyle rahat nefes aldı. Daum’un Antalya’daki söyledikleri, Denizlispor maçında ortaya çıktı.
Alman hoca, her maçın zor geçeceğini söylemişti.
Fenerbahçe 3 puanı güç bela kurtardı.