‘’Kurguda üstün olan kazandı‘’
Derbi beklendiği gibi gergin başladı. İlk yarıda şimdiye kadar oynanan maçlarda en çok sarı kart gösterilmesi ve iki teknik adamın da bundan nasibini alması bu gerginliği teyit etti. Fenerbahçe 4’lü savunmayı bu sezon ilk defa denediği maçta teknik kalitesi yüksek orta alanıyla rakibin baskısını kırmayı planlamıştı. Ancak oyuna baskılı başlayan pres yapıp top kapan Galatasaray aradığı golü şık bir oganizasyonla buldu. Ama golden sonraki bölümde Fenerbahçe önde baskı yaptı ve kaptığı toplarla da beraberliği aradı. Bu sezon Periara’nın gözüne giremeyen iki isim İrfan Can ve Mesut Özil yapımı bir kontratak golü Fenerbahçe’ye deplasmanda nefes aldırdı. Temposu yüksek ve belli bölümlerde oyunlarını birbirlerine kabul ettiren iki takım soyunma odasına beraberlikle gitti.
İnadından pişmandır
İkinci yarı Fenerbahçe oyun kurgusu açısından üstün olan taraftı. Aslında Periara doğru orta alanını bulmuştu. Şimdiye kadar niye inat ettiğine de pişmandır. Ancak işler iyi giderken 70’te iki kiritik isim İrfan Can ve Sosa ’yı oyundan aldı. Portekizli hoca buna sebep yorgunluğu gösterebilir ama bana göre sahada rakibi tehdit edebilecek tek isim Mesut kaldı o da gerçekten yorulan isimdi bana göre.
Kim’in kademeleri
Galatasaray, Diagne ve Taylan hamlesiyle güç dengesini lehine çevirmek istedi. Ancak temposu yüksek karşılaşmada ev sahibi iki defa Van Anholt ’un asisti ile gole çok yaklaştı ama Kim müthiş kademeler yaptı. Fenerbahçe Valencia’yı aradı. Ekvadorlu olsaydı bu futbolla 3 puana daha yakındı. Tabi ki Galatasaray’ın zaman zaman dalgalı ama etkili futbolunda genç kaleci Berke’nin kurtarışlarını unutmayalım. 10 kişi kalan Fenerbahçe için kalan bölüm doğal olarak skoru korumaya dönük geçti. Fakat Crespo’nun muhteşem golü zaferi getirdi.
‘’Yeter ki inanalım‘’
Karadağ deplasmanında beklenenin aksine rakip kaleciye top değmeden kalemizde golü gördük. İşin en kötü tarafı da tribünden bunu çok net hissettik, resmen anlık da olsa dağıldık. Karadağ farkı 2’ye çıkarabilirdi, çünkü bizim takımın ruh hali hiç iyi değildi. Oysa sabırlı ve kontrollü bir futbola ihtiyacımız vardı. Özellikle Karadağ sol kanattan etkili bindirmeler yapınca, savunma anlamında zorlandık. Sonrasında oyunda dengeyi kurduk ama yeterli değildi.
Neyse ki Milli Takım’ın iki çabuk ve genç ismi biraz olsun nefes aldırdı. Çünkü moralli rakip karşısında topun bizde olması yeterli değildi. Birilerinin çıkıp sürpriz yapması, fark yaratması lazımdı. İşte farkı Abdülkadir harika bir asistle Kerem’e yaptı ve genç futbolcu Milli Takım’daki üst üste attığı gollere bir yenisini ekledi ve kendimize geldik. İkinci yarı Berat çıktı, Orkun girdi. Bu orta alanda daha ofansif bir mesajdı. Orkun da attığı nefis golle hocasını mahcup etmedi.
Kuntz, yorulan Halil’i, Kenan Karaman ile değiştirdi, bana göre bu isim Burak Yılmaz olmalıydı. Tecrübeli golcü dün gece çok çalışsa da gününde değildi. Tabi ki böyle kritik bir maçta, öncelik kazanmak olunca, tercihlere de saygı gösterdik. Dün geceki zafer tüm takımın. Ama bazı isimler biraz daha öne çıktı. Kim mi derseniz, savunmada Çağlar ve hücumda Abdülkadir Ömür bu galibiyeti taçlandırdılar. Açıkçası 2022 Dünya Kupası umudumuz devam ediyor, havlu atmak yok. Rakip kim çıkarsa çıksın, yeter ki inanalım...
‘’Hatalar skoru belirledi‘’
Hafta içi Avrupa Kupası oynayan ve büyük efor sarf eden Galatasaray, Karagümrük karşısında etkisizdi. Terim’in kadro rotasyonu göze çarparken şans verilen isimlerin çok da verimli olduğunu söyleyemeyiz. Özellikle orta alanı geçip ceza alanı içine yapılan ortalarla gol araması Karagümrük’ün işini kolaylaştırdı. Baskılı gözüken ama pozisyon bulamayan Galatasaray karşısında üstelik iki stoper değişikliği yapmak zorunda kalan Karagümrük sabırla rakibin hatasını bekledi. Nitekim ikinci yarıda Emre Kılınç’ın hatasını Bertolacci affetmedi.
Galatasaray fizik olarak kondisyon olarak diri gözükse de ofansif zenginliğini sahaya yansıtamayan bir takım. Bu görüşümüzü Konya ve Göztepe galibiyetlerinde de söylemiştik. Ancak maçlar kazanılınca bazı gerçekler görmezden geliniyor. Fatih Terim üst üste hamlelerini yaptı ve bir anlamda sonucunu bekledi. Ve Mostafa Mohamed attığı gol ile takıma hayat verdi.
Beklere ihtiyacı var
Dünkü maçın bir notu da Galatasaraylı futbolcuların sahada kayıp düşmeleriydi. Hatta bu nedenle son anlarda kalesinde ikinci golü görebilirdi. Dünkü maç gösterdi ki Galatasaray’ın yaratıcı bir orta alana ve çizgiye inip etkili ortalar yapabilecek beklere ihtiyacı var. Özetle 90 dakikadan çıkan sonuç maçın hakkıydı diyebiliriz. Açıkçası futbol kalitesi beklentinin altındaydı ve basit hatalar skoru belirledi.
‘’Başakşehir tutulamıyor‘’
İlk yarıda üstün olan taraf Başakşehir'di. Adana Demirspor bu yarıda rakibe topu verip kaptıkları toplarla etkili oynamayı planladı ama hızlı hücumu beceremeyince gol pozisyonu bulmakta zorlandılar. İkinci yarısı aynı futbolunu oynamaya çalışan Başakşehir biraz bal yapmayan arı gibiydi. Ev sahibi gol ararken kaleci Volkan'ın tecrübesine yakışmayacak şekilde Yunus’u düşürüp penaltıya sebebiyet vermesi Adana Demirspor için piyango oldu. Assombalonga temiz bir vuruşla Adana Demirspor'u öne geçirdi.
İlk neşteri vurdu
Yenik duruma düşen Başakşehir'de teknik direktör Emre Belözoğlu ilk neşteri orta alana vurdu ve Berkay ile Tolga'yı çıkarttı. Belözoğlu'nun hamlesi karşılık buldu ve Chadli'nin şık golüyle beraberliği yakaladı Başakşehir. Oyunun son bölümü Başakşehir'in galibiyet için kurduğu baskı ile geçti. Son dakika da Aleksiç'e Deli’nin ceza alanı içinde yaptığı şarja VAR'dan uyarı gelince Arda Kardeşler penaltı noktasını gösterdi. Gecenin başarılı ismi Muriç, Visca'nın penaltısında çaresiz kaldı. Başakşehir'in Emre Belözoğlu ile 3 puan serisi dün gece de sürdürdü.
‘’Psikolojik üstünlük‘’
Karadeniz derbisinde Trabzon’a geçen hafta aldığı ilk galibiyet ile moralli gelen Rizespor karşısında ilk yarı zorlanan bir Trabzonspor vardı. Savunma ile orta alanı yakın tutarak boşluk bırakmayan Rizespor, Trabzonspor’un istediği gol pozisyonlarını vermedi. Konuk ekip üstelik kontrollü savunmadan iyi çıkışlar yaptılar ve bunlardan bir tanesinde penaltı kazanıp öne geçti. Trabzonspor için bir anlamda test maçıydı, iyi kapanabilen rakipleri nasıl açması gerektiği yönünden. Bakasetas ve Nwakaeme gibi iki çilingirin 11’de olmayınca, bir de bunlara maçın başında Gervinho’nun sakatlanıp oyunu terk etmesi eklenince, Trabzonspor adına işler zora girdi ilk yarıda. Yine kazanılan penaltı bir nebze olsun getirdiği beraberlikle bu yarı adına teselli oldu... İkinci yarıda kulübedeki iki yıldız Bakasetas ve Nwakaeme’yi sahaya süren Abdullah Avcı, ‘gelecek hafta İstanbul’daki Beşiktaş maçına kayıp yaşamadan gitmek istiyorum’ dedi. Bir duran top, korner atışında biraz da kaleci Gökhan’ın ikramı Nwakaeme ile gelen 2. gol ev sahibine derin bir nefes aldırdı. Maç fazlasıyla puan farkını açmayı başaran Trabzonspor psikolojik olarak rakipleri üzerinde ciddi bir baskı oluşturdu...
Gecenin sorusu
İçeride ve dışarıda oynadığı maçlara skordan bağımsız bakarsak, Trabzonspor oyun başlangıçlarında sıkıntılı bir süreç yaşadığı gerçek. Önlerindeki Beşiktaş maçında da böyle bir oyun olursa...
Maçın starı
Abdülkadir Ömür terinin son damlasına kadar sahada her şeyini verdi. Kritik top çalmalarla savunmasını da rahatlatırken, oyunun iki yönünde de varım mesajı verdi...
Maçın olayı
Ofansif anlamda iki önemli ismin 11’de olmadığı bir maçta, bu açığı kapatmak için alanda yer alan Gervinho’nun şanssız bir şekilde sakatlanıp çıkması...
Kısa mesaj
Rizespor oyunun karşılığını alır almaz ama sahadaki bu mücadele uzun vadede olumlu dönüş yapacaktır... Yalnız böyle bir deplasmanda Tyler Boyd gibi kontratak silahı, Umar’a tercih edilebilirdi...
‘’Hakettiler ve kazandılar‘’
Beklediğimiz gibi bir ilk yarı izledik. Bastıran Beşiktaş karşısında önde baskı yaparak bunu kırmaya çalışan Galatasaray vardı sahada. Ancak iki takım da çok koşmalarına rağmen çok pas hatası yaparak, enerjilerini boşa harcama konusunda hovardaydılar. Sergen Yalçın, rakibin iki bekinin zaafını bilerek kanatları kullanmaya çalıştı. Ama orta alandan gelen destekle Galatasaray bu bölgede daha az sorun yaşadı diyebilirim. Özellikle geriden oyun kurma konusunda iki ekip de yetersizdi.
Yan top zaafı...
1-1 biten bu yarıda yenen gollerde iki kalecinin de hatası vardı bana göre. Ersin o mesafeden gelen topu çelebilirdi en azından. Muslera ise tecrübesine yakışmayan şekilde boşa çıktı ve topu ağlarında gördü. İkinci yarıda benzer görüntüler izledik. İkinci golde Beşiktaş Sporting’den yediği golün benzerini atarken, Galatasaray savunması adına iki golün yan ortalardan olması bir zaaftı. İlginçtir; yenik duruma düşen Galatasaray’ın rakibini orta alan faulleriyle durdurma çabasıydı. Oysa organize atakların hiçbirini göremedik gol pozisyonu açısından.
Şansı kullanamadı
Dün şunu gördük ki, çok koşmak zaten olması gereken ama buna futbol aklını ve kaliteyi katamazsanız, kazanamazsınız. Böyle maçlar kazanmak ancak bireysel yeteneklere ya da rakibin yapacağı hataya kalır. Nitekim bu hata da Vida’dan geldi ve penaltı Galatasaray’ın imdadına yetişse de Ersin, Mohamed’e geçit vermedi. Belki bu maç berabere bitebilirdi ama oyun olarak hakeden taraf kazandı. Galatasaray için bu oyunla en iyi sonuç beraberlik olurdu, o şansı yakaladılar ama kullanamadılar.
‘’90+ Balotelli‘’
Sivasspor iç sahada istikrar arayan bir ekip olarak mutlak 3 puan parolasıyla maça çıktı. Adana Demirspor ise Montella ile iyi bir çıkış yakalamışken içerde Yeni Malatyaspor karşında alınan yenilgi planlarını bozdu İtalyan teknik adamın. Rıza Çalımbay sahaya zorunlu bir 11 çıkartmıştı. Özellikle sağ bekte Erdoğan’ın oynaması her şeyi anlatıyor. Konuk ekip hoca tercihinin öne çıktığı bir kadroyla sahadaydı. İlk yarıda erken golle öne geçen Sivasspor kontrollü futbolu benimsedi. Gradel’in kişisel becerisi ve ani şutunda Ferhat gafil avlandı ve Yiğidolar öne geçti. Bu dakikadan sonra Adana Demir’in beraberlik çabaları vardı ama yeterli olduğunu söylemeyiz. Akıllarda kalan; savunma arkasına atılan topla buluşan Balotelli’nin sert şutunu Ali Şaşal’ın kurtarmasıydı.
Gerginlik ve kırmızılar
İkinci yarı sahada daha baskılı oynayan Adana Demirspor beraberlik golünü aradı. Sivasspor da 3 puan hesaplarını tutturabilmek için mücadele ederken, Pedro’nun 67’de kırmızı görmesi işini zorlaştırdı. Bu dakikadan sonra 10 kişi kalan Sivas karşısında, konuk ekip önemli ataklar geliştirdi. Son ölüm hocaların hamleleriyle geçerken maçın da gerginleştiğini gördük. 84’te gerginlik Akintola’nın kırmızı görmesiyle sonuçlandı. Demir’in çabaları ise 90 artı 7’de penaltı getirdi ve Balotelli zorlu deplasmanda 1 puanı söktü aldı.
‘’Giresun bir rakibe bir kendine‘’
Giresunspor iyi futbolunu Antep deplasmanında da devam ettirdi. Dışardan bir yabancı gelip bu maçı izlese hangisi ev sahibi hangisi konuk takım şaşırırdı. Çünkü Giresunspor kendi evinde gibi sakin ve kendinden emin futbolunu kaleden başlayıp forvete kadar sürdürdü maç boyunca. Gaziantepspor’un oyun anlayışı topu rakibe bırakmaksa böyle olmamalı. Çünkü bu oyunda orta alanın top kapıp rakibi az adamla yakalaması lazım. Giresunspor’un oynadığı ve ev sahibinin de rakibini izlediği bir karşılaşma gözlemledik. Futbolunu rakibe kabul ettiren Giresunspor şık bir golle de öne geçti. Aslında 90 dakikaya bakarsak Giresunspor’un pozitif futboluna karşılık golü geç geldi. Sahasında kaybetmeyen Gaziantep’te kritik isimlerin düşük performansı düşündürücü. Erol hoca bu yetersiz oyunu yeterli hale getirtmek zorunda. Giresunspor’u, özellikle teknik direktör Hakan Keleş’i kutlamak gerek.
Keleş’e alkışlar
44 yıl sonra çıktıkları lige kötü bir giriş yapmalarına rağmen inandıklarından vazgeçmediler ve oyun planını uygulayan bir takım vardı. Şanssız ve savunma-kaleci anlaşmazlığından son dakikada yedikleri golle galibiyeti kaçırdılar ama başları dik evlerine dönüyorlar. Gaziantepspor FK bu oyunla ancak rakibin böyle bir hatasıyla gol bulabildi ve bir puana sevinmek zorunda kaldı. Giresunspor 3 puanı fazlasıyla hak etmişken son dakika golüyle beraberliğe razı oldu...