Arama

Popüler aramalar

‘’Önemli galibiyet‘’

3-5-2 düzenindeki Gaziantep’in hızlı hücum oyuncularını durdurmak için savunma güvenliğini elden bırakmayan ev sahibi ekip, ilk yarıda pek üretken değildi. Sarı - Kırmızılılar’ın savunma ve orta alanda iyi işleyen düzeni, forvette kısır bir görüntü çiziyordu. Aslında iki takımın hücum gücünü karşılaştırdığımızda konuk ekip büyük bir zenginliğe sahipti. Jaziri, El Taib ve Lazarov gibi silahlara sahip Gaziantep, bu gücünü skora yansıtamadı. Sanırım bunun sebebi Fransız Lens kulübünden yetkililerin oyuncuları izlemek üzere tribünde olmasıydı. Konuk ekibin lejyonerleri görücüye çıkınca; takım için değil, tribüne oynadılar. Malatyaspor’da ise Aykut Kocaman, Yunus’la yollarını ayırması ve Atilla’nın da cezası nedeniyle, hücumu genç Ferit ve Osterc’e teslim etmişti. Sloven oyuncu bal yapmayan arı misali çok koştu ama etkisizdi. Genç Ferit ise ilk yarıda değil ama ikinci 45’te oyuna damgasını vurdu. Bir gol attı ve bir asist yaptı. Aslında maç öncesi Malatya’da genel hava ev sahibinin zorlanacağı yönündeydi. Her zamanki oyun şablonundan yine ödün vermeyen Aykut Kocaman, takımına bol pas yaptırarak set hücumunu denedi. İkinci yarının başında gelen erken gol Malatya’yı rahatlattı. Risk alan Gaziantep savunması karşısında sol kanattan Eren, sağ kanattan da Serkan Bensol ile az ama etkili ataklar yaptılar. Ancak yakaladıkları pozisyonları cömertçe harcadılar. Yenilen ilk golden sonra Bekir’in yerine Erdal’ı oyuna alan Nurullah Sağlam’ın amacı rakibi kendi alanına hapsetmekti. Sağlam’ın bu taktik hamlesi kısmen başarılı olduysa da, gününde olan Malatyaspor savunması ve kaleci Bora hatasız oynayınca hücumlardan boş döndüler. 90 dakikada kendimce yaptığım hücum istatistiğini değerlendirdiğimde; Gaziantep 12, Malatyaspor ise 7 kez rakip kalede tehlike yaratmış. Ama galibiyet daha az tehlike yaratan tarafın oldu. Bu tablo da şunu gösteriyor ki; takım olmanın avantajı ve oyun disiplini, yıldızlar topluluğuna üstünlük sağladı.Ev sahibi ekip galibiyete rağmen ligin ikinci yarısında forvetini mutlaka güçlendirmeli. Gaziantep ise kaliteli kadrosuna göre az iş yapıyor. Kırmızı - Siyahlılar’ın özellikle savunmadaki kademe anlayışını değiştirmesi lazım. Hakem Hamza Mısır çok koştu, pozisyonlara yakındı ve başarılı bir maç yönetti.

12 Aralık 2004, Pazar 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’Bursa doymuyor!‘’

Aslında ilk 20 dakika mükemmel oynayan konuk ekip, bol bol pozisyon buldu. Mehmet Al’ın golüyle öne geçen Yeşil-Beyazlılar, savunmayı önde kurup Elazığspor’u kendi ceza alanına sokmayınca kalesinde de çok az tehlike yaşadı. Elazığ’ın yanıldığı bir nokta da golü hep Okan Yılmaz’dan beklemeleriydi. Savunmanın birden fazla adamla Okan’ı markaja alması, günün yıldızı Mehmet Al’ı boşa çıkardı. Genç yetenek de fırsaktları iyi kullandı ve Timsahlar’ı zafere taşıdı. Bursa’nın hocası Hüseyin Kalpar, Elazığ’ın yüksek toplardaki üstünlüğünü önlemek için orta alana yakın bir savunma anlayışı düşünürken, öğrencileri de bunu sahada harfiyen uyguladı. Ev sahibi ekibin en önemli silahı Ümit İnal bu şekilde kilitlenince, rahatlayan Bursaspor, ayağa paslarla rakip alanı kolay geçerek etkili oldu.Dünkü karşılaşmada futbolun adaleti vardı ve iyi oynayan taraf kazandı. Elazığspor için bu yenilgi tabiiki dünyanın sonu değil. En azından üzerlerindeki stresten kurtuldukları düşünülebilir. Çünkü şampiyonluk yolundaki rakipleriyle karşılaştırıldıklarında evinde en başarılı takım olma ünvanını koruyorlar. Dünkü maçta güzel olan, iyi futbolun yanı sıra iki takımın da centilmence mücadele etmesiydi. Saha içinde ve dışında böyle kritik bir 90 dakikada en ufak bir olay olmaması son haftalardaki şiddete bu maçın verdiği en güzel cevaptı. Elazığ seyircisinin, maç sonrası Bursasporlu futbolcuları tribünlere çağırıp alkışlaması görülmeye değerdi. Süper Lig görmüş ve düştükleri 2. Lig’den bir an evvel çıkmak isteyen iki takımın mücadelesi de böyle olmalıydı.Maçın yıldızı son haftalarda yükselen formunu Elazığ karşısında tavan yapan Mehmet Al’dı. Bursaspor’un genç yıldızı, Elazığ deplasmanında sadece attığı gollerle değil, oynadığı olumlu futbolla da 3 puanın mimarı oldu. Okan Yılmaz dünü boş geçirdi ama ilk goldeki asisti ve ikinci golde rakibini yanına alarak yaptığı boş koşu Mehmet Al’ın bu sayısında başrolü oynadı. Fazla söze gerek yok; maçı başladığı gibi bitiren Bursaspor, Süper Lig hesaplarını önemli bir noktaya taşıdı. Hüseyin Kalpar takım üzerinde kimliğini son 5 haftada iyiden iyiye hissetirdi. Sahaya çıkan 11’in oynadığı futbol karşılığını alırken, artık üst sıralardaki takımlar Bursaspor gerçeğini pek gözardı edemezler.Maçın hakemi Özgüç Türkalp zorlu bir 90 dakikayı başarıyla bitirdi. Bana göre iki hatası Bursaspor’dan Mustafa Er ve Mehmet Al’a gösterdiği sarı kartlardı.Bu arada Elazığ camiasına başsağlığı diliyorum. Sevgili Çetin Kurdoğlu’nun ölüm haberine gerçekten üzüldüm. Basın tribününde pek çok maçı beraber izlediğimiz ve ömrünün 49 yılını bu mesleğe vermiş Kurdoğlu’nu kaybetmenin üzüntüsünü Elazığlılar’la paylaşıyorum. Ruhu şad olsun, Allah rahmet eylesin. Elazığspor camiasına ve kederli ailesine başsağlığı diliyorum.

06 Aralık 2004, Pazartesi 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’Olmadı Papila!‘’

Verdiği kararları şöyle bir hatırlayalım... İlkinde Mersin lehine verdiği penaltı eh (!) işte. Emre gibi tecrübeli bir savunma oyuncusunun yaptığı faule Mersinli futbolcu hemen kendini atarak cevap verdi ve Papila penaltıyı gösterdi. İkincisinde Kocaelispor lehine verdiği penaltı ise tam bir komedi. Ben Mersin lehine faul verildi zannetim ama yanılmışım. Hataları yine devam etti ve bu defa skor 2-2 iken Kocaeli ceza alanı içinde Kocaelisporlu Engin’in rakibini altına almasına da “devam” dedi ama bu hareket net bir penaltıydı. Açıkçası Türkiye’nin en gözü kara hakemi, dün verdiği yanlış kararlarla karşılaşmayı kararttı.Maça gelince... Sonuç aslında normaldi. Kocaelispor’un tecrübesi Mersin İdman Yurdu’nda olsa, sahadan rahat bir galibiyetle ayrılırdı. Güney ekibi bol pozisyona girdi, ancak hücumda genç Kerim’in eksikliğini fazlasıyla hissetti. Eğer son vuruşlarda biraz özgüvenleri olsa ve biraz da becerikli davransalar sahadan daha mutlu ayrılabilirlerdi. Açıkçççası ayağına gelen fırsatı tepti diyebiliriz Mersin İdman Yurdu için. Teknik direktör Levent Arıkdoğan kısıtlı kadrosuna rağmen oynatabileceği maksimum futbolu oynattı ama acemilik ve tecrübesizlik sonucu haftayı bir puanla kapattı. Üstelik rakibin 10 kişi kalma gibi önemli bir avantajını da kullanamadılar.Kocaelispor’un ise hafta içi yaşadığı krizin etkisinden kurtulmadığı her halinden belliydi. Bahri Kaya, Engin gibi önemli bir silahını kulübeye çekerek belli ki, bir mesaj vermek istedi. Ama oynayanların pek mesajı aldığı söylenemez. Cılız ataklar ve etkisiz bir futbol oynadı Körfez ekibi. Kocaelispor adına olumlu olan bana göre sadece mücadele güçleriydi.İlk yarıda ilk etkili atağıyla golü bulan Kocaelispor, beraberlik golünü kalesinde çok çabuk gördü. İkinci yarı öne geçen Mersin’di ama onlar da rakipleri gibi avantajlarını koruyamayınca, maç öncesi ağırlıkta olan tahmin tuttu ve iki ekip de haftayı birer puanla kapattı. Bu skor, iki takımı da memnun etmedi. Kocaelispor, kötü gidişi durdurmak ve iddiasını sürdürmek için hesabını 3 puan üzerine yapmıştı, olmadı. Mersin İdman Yurdu ise ilk yarı bitimine kadar son haftalarda puanlar alıp Süper Lig yarışına ortak olmak peşindeydi. Tek tesellileri 90 dakikadan mağlup bir şekilde ayrılmamak oldu.

05 Aralık 2004, Pazar 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’Rizespor gerçeği‘’

Dün Rize’de, ilk yarıyı yenik kapatmasına rağmen herşey Ankaraspor’un istediği gibi gitti. Evsahibi ekip Koray’ın yokluğuna rağmen, kapanan Ankaraspor savunmasını uzaktan şutlarla delmek istedi. Bu şut sağanağında gol kaydedemedi. İkinci yarıda yenilgiden kurtulmak isteyen Rizespor, devreye çok hızlı başladı. Sol kanattan Serkan ve sağda Zafer ile Cem Baki’yi kullanarak rakip savumanın arkasına sarkan Yeşil - Mavili ekip, beraberlik golüne de böyle bir pozisyonla ulaştı. Son haftaların başarılı ismi Zafer’in yaptığı nefis driplingin ardından aynı güzellikteki ortasına, Murat Sözkesen’in kafa vuruşu Rize’yi mağlubiyetten kurtaran goldü.Dünkü maçın özeti buydu. Ancak herkesin 1-1’in 90 dakikanın skoru olacağını sandığı anda inanılmaz bir son 5 dakika izledik. Önce, Rizespor’un galibiyet golüyle Ankaraspor’un 11 futbolcusu da yığılıp kaldı. Gerçekten herkesin birbirine baktığı bir anda oyuna sonradan giren Ahmet Salah, 3 puanı getiren vuruşu yaptı. Artık bundan sonra birşey olmaz derken. Bu defa Ankaraspor penaltı kazandı. Başta da söylediğim gibi kaçan penaltı Ankaraspor’u yıkarken, Rizespor’u mutlu etti.Taktiksel açıdan konuk ekip iyi mücadele etti, oyundan kopmadı. Bir deplasman takımı gibi oynadı Samet Aybaba’nın öğrencileri. Ama futbol böyle bir oyun. Maçın bitiş düdüğüne kadar kontrolü elinden kaçırmayacaksın. Rizespor ise çıkışını bu galibiyetle sürdürdü. Rıza Çalımbay, gerçekten elindeki kadroyu çok iyi kullanıyor. Futbolunda düşüşe geçen oyuncuları tekrar çıkışa geçirmeyi başararak iyi bir Rizespor yaratmış. Bunu da dün ikinci 45 dakikadaki aşırı kazanma hırsını sahaya koyarak gösterdiler.Maçı 3 bin 54 biletli seyirci izlemiş ve hasılat 16 milyar. Puan cetvelinde 5. sırada bulunan bir takımı kendi sahasındaki maçı bu kadar az seyircinin izlemesi gerçekten Rize taraftarına yakışmadı. Bu kısıtlı kadroyla, bu takım daha ne başaracak ki? Ama taraftar takımın gösterdiği performansı tribüne yansıtamadı.Son sözüm de maçın hakemi Süleyman Abay’a; Genç ve geleceği olan Abay, dünkü karşılaşmada oldukça formsuzdu. Son dakikada konuk takıma penaltı verebilme cesaretini gösteren bir hakemin, maç boyunca kendisine yapılan el kol hareketlerine nasıl bu kadar duyarsız kaldı, anlayamadım.

28 Kasım 2004, Pazar 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’Muhteşem Gakgoş!‘’

İkinci Lig A Kategorisi’nde bu hafta en çok Elazığspor’a yaradı. Önceki hafta Dardanelspor karşısında aldığı yenilgi ile yıkılan Gakgoşlar, 6 puanlık Kocaelispor maçını zor da olsa kazandı ve tekrar 2. sıraya yükseldi. Alınan 3 puan, lider Sivasspor’un Vestel Manisaspor’la berabere kalması nedeniyle 10 puana bedeldi. Maç öncesi tahminlerimizde de zor geçeceğini umduğumuz karşılaşmada Elazığspor yenik duruma düşmesine rağmen iki tecrübeli futbolcusu Czinege ve Ümit İnal’la zafere ulaştı. Gakgoşlar bu galibiyetle evindeki galibiyet serisini sürdürdü. Kocaelispor ise üst üste aldığı 4 galibiyetten sonra yenilginin acısını yaşadı.Sivas’ın bileği bükülmüyorYenilse liderliği rakibine teslim edeceği 90 dakikada Sivasspor, Vestel Manisa karşısında iyi mücadele etti ve hakkı olan bir puanı almayı başardı. Yiğidolar aslında iki kez öne geçmesine rağmen, skoru koruyamadı. Cafer ve Hakan Balta’nın penaltıdan gelen golleri, liderin deplasmandaki 3 puanını engelleyen sayılardı. Konuk ekip, evinde bir türlü istediği futbolu oynayamayan Vestel Manisaspor’un bu zaafını iyi değerlendirdi. Oysa Tarzanlar önceki hafta Erciyes deplasmanındaki mükemmel futbolun yarısını oynasalar, iç saha avantajını lehlerine çevirebilirlerdi. Bu beraberlik, liderlik bekleyen ve haftaya 2. sırada giren Vestel Manisaspor’u üçüncülüğe indirdi.Alsancak’ta ne maç!Diyoruz ki, tribünler bir çakmak çaksan hemen ateşlenecek. Peki Altay-Türk Telekom maçında bizim gazetenin başlığı ‘ALSANCAK SAVAŞI’ olarak çıktı. İki takımı da gözünüzün önüne getirin. Altay, İzmir’de en az seyirciye sahip bir takım. Türk Telekom ise içeride ve dışarıda her maçını seyircisiz oynuyor. Ama 3-3 biten maçtan sonra olaylar ve bir sürü çirkin görüntüler. Kimin haklı olduğu hiç önemli değil. Zira biz yargıç değiliz. Ama futbol maçında ne şekilde olursa olsun bir yolunu bulup olay çıkartılıyor. O nedenle bu maçtaki olaylar, iki takımı da yakıştıramadığım için yorumlamak istemiyorum.Zor da olsa BelediyeKarşıyaka, cezalı ve sakat futbolcularının çokluğu nedeniyle oldukça eksik geldiği İstanbul deplasmanında 1 puanı son saniyelerde kaçırdı. İstanbul Belediye’den Volkan Glatt’ın penaltı kaçırdığı karşılaşmada yenik duruma düşen Uğur Tütüneker’in öğrencileri, tecrübesi ve kadrosunu, gücüyle zor da olsa maçı kazandı. Ancak bu maçın hakemi Nihat Akman, yönetimiyle kırık not aldı ve iki takımı da memnun etmedi.Erciyes yara sardıÖnceki hafta evinde Vestel’e kötü bir oyunla yenilen Erciyesspor, gol duellosu şeklinde geçen 90 dakikadan 1 puanla ayrıldı. Antalyaspor, son haftalardaki çıkışını yine geçen yıllarda olduğu gibi iç sahada aldığı sıkıntılı bir sonuçla durdurdu. Maçı izleyemediğimiz için atılan goller ve verilen kararlar konusunda yorum yapmak yanlış olur. Ancak herşeye rağmen maç bitiminde polisin olayları önlemek için havaya ateş etmesi düşündünücü. Hem de bu Antalya gibi turizmden milyonlarca dolar kazanan bir kentte oluyorsa, iki kere düşünmek gerek. Biliyorum, Antalyalılar hakları yendiği konusunda geçen yıldan beri isyan halindeler. Ama çözümü kesinlikle bu şekilde olmamalı. Suçlu arama önyargısı içindeki Antalyaspor’un biraz da çuvaldızı kendine batırması lazım. Bu kulübü Süper Lig’den düşürenlerin ve bu kadar borç batağına sokanların hiç mi suçu yok, bugün gelinen noktada?Mersin cezasını ödediİşler tam daha iyi giderken ve evinde kazanmaya başlamışken alınan bir ceza nelere maloluyor. Mersin İdmanyurdu, Türk Telekom ile Ankara’da oynadığı maçta taraftarının yaptığı taşkınlık yüzünden, Yimpaş Yozgat ile evinde seyircisiz oynadı. Eğer bu maçı taraftarının önünde oynasalardı, kazanma ihtimali Mersin için çok çok yüksek olurdu. Ancak 90 dakikadan 2-2’lik beraberlik çıktı. Bu arada Yozgat’ın hakkını yemeyelim. Kırmızı-Siyahlılar, deplasman takımı kimliğini Mersin karşısında da gösterdi. 1-0 yenik durumdan 2-1 öne geçen Yimpaş Yozgat, eski futbolcuları Selim’in golüyle sahadan beraberlikle ayrıldı.Bursa deplasman sever...Evinde bir türlü kazanamayan Bursaspor’un deplasmanlardaki 3 puan serisi Adana’da da sürdü. Ligde hiç galibiyeti olmayan Adanaspor karşısında, son haftaların formda ismi Okan, iki golden birine imza atarak görevini yaptı. Diğer gol de affedilen Rumen oyuncu Frasineanu’dan geldi. Önceki hafta Karşıyaka önünde oyuna girdikten sonra takımının 3 puan almasında önemil rol oynayan Rumen oyuncu, Adana’da da takımı için önemli bir silah olduğunu gösterdi. Adanaspor ise gerçekten acıların takımı. Turuncu-Beyazlılar, 13 haftadır sahaya çıkıp aslanlar gibi mücadele ediyor, ama bir türlü istediği puan veya puanları hanesine yazdıramıyor. Pazar günü Bursaspor karşısında da yenik duruma düştüler, beraberliği yakaldılar ama 90 dakikadan puansız ayrıldılar.Mardin bu defa kazanamadıİki hafta önce evinde Sivasspor’un yenilmezliğine son veren Mardinspor, bu defa Çanakkale’yi geçemedi. Moralli rakibi karşısına 3 puan parolasıyla çıkan Güneydoğu ekibi, ne kazandı ne kaybetti ve haftayı 1 puanla kapattı. Dardanelspor ise iki haftada 4 puan alarak kötü gidişi durdurmayı başardı ve zorlu bir deplasmandan eli boş dönmedi.İstanbul’da gülen Martı olduİki İstanbul takımının Yusuf Ziya Öniş Stadı’ndaki mücadelesinde gülen Sarıyer oldu. Beyaz Martılar, üst üste iki hafta kazanmanın moraliyle çıktığı Karagümrük maçında üstün oyunlarını 3 puanla süsleyip alt sıralardan kurtulma savaşında önemli bir mesafe katetti. Karagümrük ise oyunun belli bölümlerinde tehlikeli ataklar yaptı ama bu futbolu genele yayamayınca en azından 1 puan ümit ettikleri 90 dakikadan boynu bükük ayrıldı.

23 Kasım 2004, Salı 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’Bir Manisa klasiği...‘’

Erken yenilen golle telaşa kapılan ev sahibi ekibin futbolcuları, hızlı oynamayla paniği karıştırdılar. Dolayısıyla panik futbol da bol pas hatasını beraberinde getirdi. Sivasspor’un deplasmandaki hedefi önce yenilmemek sonra da 3 puandı. 90 dakika baktığımızda da bu hesap tutmak üzereydi. Orta alanı iyi parselleyen Yiğidolar, rakibin kanatlarını da kilitleyince taktik anlayışlarını büyük ölçüde sahaya yansıttılar. Ancak plansız bir şekilde gelen Manisa hücumlarında savunma geçmiş maçlara göre tedirgindi. Bu tedirginliğin yarattığı hatalardan ev sahibi ekibin forvetleri ise beceriksizce yararlanamadı.İkinci 45 dakikada Manisa risk alınca maç da heyecan kazandı. Fakat Cafer ile atılan beraberlik golünün ardından, çok acemice bir gol daha yiyen Vestel Manisa’nın umutları sönerken, bu kez imdada maçın hakemi Cüneyt Çakır’ın ucuz penaltısı yetişti. Manisa kötü günündeydi belki ama şans da aleyhindeydi. Erken yenen gol, savunmada görev yapan Tufan’ın sakatlanıp çıkması, oyun kurgularında önemli sorunlar yarattı. 2-2’lik beraberlikten sonra futbol yerine bol bol kart izledik. Penaltı pozisyonuna kadar maçı idare eden (!) Çakır, kontrolü elinden kaçırdı. Saha içi küfürleri, sertlik hareketleri ve kasıtlı faulleri es geçen genç hakemin hedefinin, 90 dakikayı kazasız bitirmek olduğunu anladık.Özet olarak 2 kez öne geçen lider Sivas galibiyeti kaçırdı. Vestel Manisa ise herşeye rağmen maçı eşitlikle tamamlayıp 9 haftayı yenilmezliğini 10. haftaya taşıdı.

22 Kasım 2004, Pazartesi 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’Bu futbola iyi puan‘’

Üç hafta öncesine gidelim. Sarı-Kırmızılı takımın taktiğini Sebat’ın hocası Sadi Tekelioğlu çözmüştü. O maçta Karadeniz ekibi herşeyi yaptı ama puan alamadı. Aynı taktik anlayış Diyarbakır’da iflas etti. Ama Aykut Kocaman kaliteli kadrosuyla İstanbul’da amacına ulaştı. Orta alanı ve kanatları bu kadar etkisiz bir takımın galip gelmesi çok zordur. Karşısında alan savunmasını çok iyi yapan, hücuma kalktığı zaman ne yaptığını bilen bir rakip karşısında adeta tel tel dökülen Sarı-Kırmızılılar aldıkları bir puana şükretmeli. Aslında sahaya çıkan 11’e baktığımızda Hagi bir anlamda medyanın istediği kadroyu çıkarmıştı. Ama maç kağıt üzerinde kazanılmıyor. Düşünün kendi sahanda ilk 45 dakikada ‘net’ diyebileceğimiz bir gol pozisyonu yakalamıyorsun.Galatasaray’ın sol kanadı evlere şenlikti. Zaten golü de bu kanattan gelen bir akında yediler. Hagi de fazla dayanamadı, ikinci yarıda Baliç ve Hakan Ünsal’ı oyundan aldı. Değişiklikler ilk yarıya oranla Cim Bom’a hareket getirdi. Özellikle Volkan sorumluluk aldı, şut attı ve takımının tek golünü rakip filelere göndererek görevini yaptı. Dünkü maç şunu gösterdi ki, Galatasaray’ın artık taktik bir değişikliğe gitmesi gerekir. İleride tek Hakan Şükür’le orta alandan destek gelmeden hücuma kalkan bir takım ancak Volkan’ın attığı tarzdaki golle beraberliği yakalar. Dua etsinler ki Malatyaspor çok yaklaştı ama ikinci golü bulamadı. Ali Sami Yen’de iki renkdaş takımdan futbol adına güzellikler konuk takımındı. Kocaman’ın öğrencileri verilen görevi başarıyla yaptılar ve hak ettikleri puanı aldılar. Kaybetselerdi, yazık olurdu.

21 Kasım 2004, Pazar 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’Ne umduk ne bulduk‘’

Çok gol atan ve çok gol pozisyonu veren mentalitenin milli takımda işlemediğini gördük. Üstelik Hakan Şükür olayında da, Ersun Yanal kendisini anlamsız bir şekilde köşeye sıkıştırmıştı. Artık tek çaresi vardı; başarılı olmak. Tepkilere Danimarka maçı biraz ilaç olmuştu. Ama dün gece Ukrayna karşısında özellikle savunması Yanal’ı yıktı. Gecenin günah keçisini Servet yaparsak haksızlık olur. Çünkü Servet her zamanki futbolunu oynadı. Genç futbolcu Fenerbahçe formasıyla Şampiyonlar Ligi’nde ne yaptıysa, dün gece de onu yaptı. İlk yarıda şunu anlayamadım; bu kadar kısa bir takım, neden 45 dakika ısrarla, havadan ve yandan ortalarla uzun Ukrayna savunması karşısında gol aradı. Bu olmayacak duaya amin demekti.ikinci yarıda tek şansımız oyun anlayışını değiştirmekti. Topu yere indirip, teknik kapasitesi zayıf ve ağır olan Ukrayna savunmasını hataya zorlamalıydık. Ama nedense havadan uzun toplarla gol arama hastalığı devam etti. Gökdeniz-Yıldıray değişikliği biraz olsun heyecan getirdi ama o da çok kısa sürdü. İlk yarı kendi sahanda oynuyorsun ve tek santrforun olan Fatih Tekke yere ilk kafa topunu indirdiğinde dakikalar 60’ı gösteriyordu. Herhalde bunun üzerine fazla söze gerek yok. Bu maçta sorulması gereken asıl soru şu; Madem böyle oynayacaktın, Hakan Şükür neden yok? Yenilgiye bahane aramak yerine, bu sonuç bize futbolda inadın ve duygusallığın yeri olmadığını öğretmelidir. Yazık oldu; iki basit hata ile gelen iki basit gol hayallerimizi büyük ölçüde yıktı diyebiliriz. Son dakikalardaki Shevchenko golü de, bir bakıma gecenin süsü oldu. Artık 2006 yolu çok ama çok uzaklarda...

18 Kasım 2004, Perşembe 03:30
YAZININ DEVAMI