Arama

Popüler aramalar

‘’Konyaspor'da çıkış sürüyor‘’

Maça dönersek... Malatya, Konya’ya sakat ve cezalıları nedeniyle eksik gelmişti. Konya’da ise en büyük eksik golcü Zafer Biryol’du. Ev sahibi ekip özellikle ilk yarıda golcüsünü çok aradı. Konyaspor maça 4-4-2 ile başladı. Ancak teknik direktör Susiç, rakibin dörtlü savunmasının ileriye çıkmadığını görünce Tayfun’u forvete sürdü ve 4-2-4’e döndü. Anlaşılan Boşnak hoca galibiyeti kafaya koymuştu. Altan ile yaratılan tehlikeli ataklara rağmen ilk yarıda yüzde yüz gol pozisyonunu Malatya buldu. Osterc’in pasında Boliç zor olanı başardı ve topu dışarı attı. Malatya ikinci yarıya da Boliç’in önemli bir pozisyonu harcamasıyla başladı. Açıkcası deplasmanda böyle pozisyonları değerlendirmeye mecbursun. Atamıyorsan puan umutların sönüyor. Zaten Konyaspor da oyuna bu dakikadan sonra ağırlığını koydu, Hasan Uğur ile Levent’ten oluşan orta sahasını savunma ağırlıklı kullanıp, geriden çıkarılan uzun topla ve kanatlardan gol aradı. Ve ilk gol geçen hafta futbolu bırakıp tekrar yeşil sahalara dönen (!) Baliç’in kornerinden geldi. İkinci golü ise Hasan Uğur ile birlikte sahanın yıldızı olan Levent Kartop penaltıdan kaydedip skoru perçinledi. Sonuç itibarıyla Konya’nın yükselişi sürüyor, Malatya ise anlaşılan bu saatten sonra ligi idare etme peşinde.

13 Mart 2005, Pazar 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’Yanan takımların feryadı‘’

Ama bu haftadan itibaren televizyondan izlediğim görüntülerde ve canlı olarak seyrettiğim karşılaşmalardaki hatalara tek tek değinip isim vererek yazacağım. Bunu niye yapıyorum?.. Çünkü son haftalarda canı fazlasıyla yanan ve kaderine terkedilmiş muamelesi gören takımları korumak istiyorum. İşte size bu haftadan birkaç not...Adanaspor - Vestel Manisaspor karşılaşmasında ilk yarı ve devamındaki dakikalar golsüz devam ediyor... Ev sahibi ekipten İlhan ceza alanına giriyor ve Vestel Manisasporlu Yunus tarafından yere indiriliyor. Mutlak penaltı ama orta hakem Zafer Demir “devam” diyor. Maçın ikinci yarısı, bir Vestel hücumu... Birol ceza alanı içinde hafif bir darbe ile düşüyor, orta hakem Zafer Demir büyük bir kararlılıkla penaltı noktasını gösteriyor. Şimdi orta hakem Demir’e sormak lazım; bu kararlarında kriter ne? Bariz penaltı olanı vermedin, daha hafifine düdük çaldın. Acaba Adanaspor zaten küme düşmüş pozisyonda, fazla bir tepki olmaz mı diye düşündü Demir! Acaba Vestel Manisa her bakımdan güçlü bir ekip, şampiyonlukta iddialı, sesleri daha çok çıkar, tepkileri etkili olur kaygısıyla mı bu kadar rahat hareket etti?Şimdi burada sakın ola ki Vestel Manisaspor’u hedef gösteriyorum zannetmeyin. Daha bitmedi...Bursaspor - Türk Telekom maçı... İkinci yarı Başkent ekibinde forvet oyuncusu Burhan ceza alanı içinde yere indiriliyor; “penaltı”. Orta hakem İsmet Arzuman devam işareti yapıyor ve penaltıyı es geçiyor. Acaba sevgili Arzuman aynı pozisyon maç 0-0 olsa Bursa lehine nasıl karar verirdi merak ediyorum.Bir başka 90 dakika da Mardin’den... Altay 2-0 mağlup durumda. İzmir ekibi oyunun son dakikalarında hücum yapıyor, Ferdi yere indiriliyor. Bariz bir penaltı ama orta hakem Aytekin Durmaz “devam” diyor. Pozisyonun devamında Cevat elle müdahale ediyor yine devam... Yani aynı anda üst üste iki kere penaltı pozisyonu var ve verilmiyor.Bu defa İzmir’deki Karşıyaka - Erciyesspor maçı. Erciyesspor 2-1 yenik durumda ve Erciyes aleyhine verilen penaltı çok ağırdı. Orta hakem Fatih Gökçe, tereddütsüz penaltı noktasını gösteriyor ve Gökhan Kaba 3. Karşıyaka golünü ağlara yolluyor. Yine görüntüsünü izleyemediğim ama güvenilir bilgiler edindiğim Elazığspor - Sarıyer maçında orta hakem Tolga Özkalfa maç 0-0’ken Sarıyer lehine bir penaltı ve rakip kaleciye kırmızı kart verilmesi gerekirken, oyun sürüyor.Geçen hafta lehine karar verilen takımlar gelecekte aynı sıkıntılarla uğraşabilir. O nedenle herkes bunları iyi niyetle değerlendirsin, kimse altında bir şey aramasın. Amacım liglerimizin kritik bir noktaya geldiği şu dönemde hakemlerimizin tehlike boyutundaki kararları değil, kararsızlıkları. Ve de genelde mağdur olan takımların isimlerine bakın; Sarıyer, Adanaspor, Türk Telekom, Altay... Bu takımların ortak özellikleri şu anda fazla lobi güçlerinin olmaması.Sözün özü; şimdi ben de diyorum ki ligin artık sonlarına doğru geliyoruz... Bu görüntüler bizim yakaladıklarımız. Siz bir de 2. Lig B ve 3. Lig’de neler oluyor tahmin edin. Bir sürü takımın feryatlarını telefonla alıyorum ama izleyemediğim için fazla bir şey yazamıyorum. Ancak geçtiğimiz haftaki görüntülerden sonra gelecekteki sesleri şimdiden duyar gibiyim...

11 Mart 2005, Cuma 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’Körfez'in dönüşü‘’

Ev sahibi ekip sahaya 3-3-2-2 düzeninde çıktı. Konuk ekip ise klasik 4-4-2 yayılışındaydı. İlk bölümde orta alanda üstünlüğü sağlayan Sivas, rakibine fazla şans tanımadı. Organize ve etkili ataklarla da rakip kalede önemli ataklar yakaladı, ama değerlendiremedi. Bu yarıda Kocaeli adına akıllarda kalan Ömer’in sert şutu ve Yavuz’un aynı güzellikteki kurtarışıydı. Aslında ev sahibi takımın hocası Bahri Kaya’nın hedefi Sivas’ın iki silahı Mehmet Yıldız ve Mohamed’e adam adama markaj uygulayıp, etkisiz hale getirmekti. Ancak, rakibin orta alan üstünlüğüne çare bulamayınca ilk yarıda bir hayli sıkıntı yaşadı.İkinci yarıya Kocaeli erken golle başladı. Gerçekten de Fazlı’nın sürpriz şutu, iğne deliğinden geçer gibi Sivas filelerine gitti. Ayrıca Erciyes’in Karşıyaka’daki mağlubiyet haberi tribünler gibi futbolcuları da ateşledi. Ömer ile gelen 2. golden sonra Kocaeli, daha kendine güvenen ve hızlı ataklar yaparak Sivasspor’u bunalttı. Yasir’in golüyle ümitlenen Yiğidolar’da Serkan Ençetin ve Yasir kadar diğerleri de mücadele etseydi, en azından 1 puanla dönerlerdi.Sonuç olarak futbol böyle bir oyun. İyi oynamak yetmiyor. Kocaeli adına kritik bir 90 dakikaydı ve gergindiler. Bu gerginlik belki de futbollarını olumsuz etkiledi. Ancak Yeşil-Siyahlılar adına olumlu olan, rakip kalede iki gol bulmalarıydı ve bu 3 puanla hem lideri devirmenin mutluluğunu tattılar hem de lige heyecan getirdiler.Maçın hakemi Hüseyin Göçek, kritik maçtan alnının akıyla çıktı.

06 Mart 2005, Pazar 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’Ayhan yetti‘’

Soyunma odasında Hagi ne taktik verdi bilemeyiz ama, hücum organizasyonunu şimdiye kadar Hakan Şükür’e göre ayarlayan Cim Bom, ne yaptığını bilmeyen bir haldeydi. Özellikle Necati’nin sahada Hakan Şükür’ü arar bir hali vardı. Oysa ki genç Hasan Kabze iki kanada da akıllı koşular yaptı ve rakip savunmayı tek başına zorlayan isim oldu. Ayhan’ın sürpriz ve nefis golü ilk yarının skorunu belirledi. Zaten bu oyunla Galatasaray ancak böyle bir golle öne geçebilirdi. Aslında Diyarbakırspor Galatasaray’ın son iki maçını iyi analiz etseydi, şansı daha yüksek olabilirdi. Ama ev sahibi ekip sadece Sinan Kaloğlu ile gol arayınca hücumda çok yetersiz kaldı.İkinci 45 dakikada Galatasaray skoru korumaya yönelik kontrollü bir futbolu seçti. Özellikle savunma hattı ileriye çıkmadan, risk almadan oynadı. Sarı-Kırmızılı ekip, rakibin yaptığı hücumlarda yakaladığı topları Ribery’ye aktararak yine de önemli pozisyonlar buldu. Açıkcası dün gece Cim Bom lazım olanı Ayhan ile buldu ve “Daha fazla zorlamaya gerek yok” dedi.Sarı-Kırmızlılar, Beşiktaş maçı öncesinde İstanbul’a hem turla hem de moralle döndü. Maçın adamı ise tartışmasız Ayhan’dı. Hem oynadığı futbol hem de attığı golle geceyi ve Cim Bom’u aydınlatan futbolcuydu.

02 Mart 2005, Çarşamba 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’Süper Erciyes‘’

A Kategorisi’nde 22. haftayı geride bırakırken, ilk üç sıradaki takımlar yerini korudu. Sivas, Vestel Manisa ve Erciyesspor, ev sahibi olmanın avantajını iyi kullandı. Haftalar ilerledikçe yavaş yavaş kopmalar da başladı. Artık bazı takımların şansı sadece matematiksel olarak devam ediyor. Alt sıralarda ise gerçekten müthiş bir kapışma yaşanıyor. Tabloya baktığımızda, Erciyesspor’un ilk üç için büyük şans yakaladığını görüyoruz. Bu haftalardan sonra, ligde çıkma ve düşme hattında çok kritik maçlar oynanacak. Benim kişisel görüşüm, bol bol sürprize şimdiden hazır olalım.Sivasspor - DardanelsporLider evindeki galibiyet serisini sürdürdü ve yine kazandı. Bu maç Dardanelspor için bir anlamda tamam mı, devam mı karşılaşmasıydı. Çünkü Çanakkale ekibi, alacağı 1 veya 3 puanla yarışın bir yerinde olmak istiyordu. Ancak güçlü rakibi karşısında iyi direnmelerine, özellikle kalede Eser’in devleşmesine rağmen sahadan boynu bükük ayrıldılar. Konuk ekibin hakem Namık Karaman’a tepkisi çoktu. 90 dakikaya baktığınızda pozisyon üstünlüğü Sivasspor’dan yanaydı. Kısaca kazanmayı hakeden bir futbol sergiledi Yiğidolar. Sivasspor adına olumlu bir tablo da maçın televizyondan yayınlanmasına rağmen tıklım tıklım dolu tribünlere oynamasıydı. Bu da gösteriyor ki, Sivasspor taraftarı geçmiş yıllarda takıma olan güvensiz tavrını değiştirmiş. Zaten Sivasspor bir bütün olarak üstüne düşeni şimdiye kadar fazlasıyla yaptı. Bundan sonra da taraftarın göstermiş olduğu inançlı destek, işleri daha da kolaylaştıracaktır.Vestel Manisa - Mersin İ.Y.Sivas gibi yoluna emin adımlarla devam eden bir ekip de Vestel Manisaspor. Tarzanlar, Mersin karşısında 3 puanı 3 golle aldı. Devre arasında az ama öz transferler yapan ve kadrosunu bozmayan Manisaspor, ligin sürprize yatkın takımı Mersin İdmanyurdu önünde temkinli davrandı ve rahat bir galibiyet aldı. Hafta içi teşvik söylentilerinde bir oyunucusunun da isminin baş rolde olması ev sahibi ekibi rahatsız etmişti. İhtiyaçları olmasına rağmen Cafer’i kadro dışı bırakarak ilkeli bir tavır ortaya koyan Manisaspor, umarım diğer kulüplere de iyi bir örnek olmuştur. Mersin İdmanyurdu ise zaten dar kadrosuyla mücadele ettiği bu yarışta, 3 oyuncusunun cezalı olmasının sıkıntısını çekti.Erciyesspor - KocaelisporHaftanın maçı Kayseri’deydi. Erciyesspor aradaki farkı korumak ya da biraz daha açmak için sahaya çıktı. Kocaelispor ise bu farkı kapatmak düşüncesindeydi. Ama gülen taraf, ev sahibi oldu. Her iki yarıda attığı gollerle Kocaelispor’u evine puansız yollayan Erciyesspor, büyük bir engeli de kazasız aşmayı başardı. Bu skor Kocaelispor için dünyanın sonu değil. Körfez ekibi bana göre biraz yara aldı. Kayseri ekibi ise, geçen yılki Süper Lig sevincini taraftarına bir kere daha tattırmak amacında. Hele hele Kayserispor’un Süper Lig’de küme düşme hattında zor günler yaşadığı bir dönemde Erciyesspor’un puan cetvelindeki yeri daha da önem kazanıyor.Karagümrük - BursasporBursaspor çok kritik bir galibiyete imza attı. İstanbul’da unutamaycağı ve ileriki haftalarda çok da lazım olacak bir galibiyeti Karagümrük karşısında aldı. Aslında oynadıkları futbollla hiç de 3 puanı haketmediler. Konuk ekipte yıldızlar, kontak kapatmış bir seyirci gibi sahada maçı izleyip dolaştılar. Karagümrük küme düşme hattında olmasına rağmen elinden geleni yaptı ama şanssızlığını kıramadı. Açıkçası ev sahibi oynadığı futbol ve yaptığı mücadeleyle 1 puanı fazlasıyla haketmişti. Bursaspor için tek olumlu taraf bu kadar kötü oynamasına rağmen deplasmandan 3 puanla dönmesiydi. Ancak bu oyunu ve bu vurdumduymazlık gelecek haftalar için tehlike sinyali. Süper Lig’e çıkmak için iyi mücadele etmeniz ve inanmanız gerek. Bursaspor’un bu galibiyetten çıkaracağı çok ders olsa gerek.Altay - ElazığsporGakgoşlar, berabere bile kalsalar yarıştan çok uzaklaşacaklardı. Bordo - Beyazlılar, Altay karşısında 2-1’lik bir galibiyet alarak umutlarını sürdürmeyi başardı. İkinci yarının başarılı ekibi Altay karşısında çok çok önemli bir 3 puan alan Elazığspor, ayağa kalkmış gibi. Zorlu rakiplerine kök söktüren Altay ise evindeki iç saha avantajını kötü kullandı. Süper Lig yarışındaki rakipleriyle dış sahada oynayacak olan Elazığspor’un bundan sonra oynayacağı her maç final havasında geçecek. Ancak lig tecrübesi ve takım kalitesiyle Gakgoşlar’ın kolay kolay pes edeceğini zannetmiyorum.Sarıyer - İstanbul Bld.Birisi için ölüm kalım maçlarından, diğeri için ise tamamen prestij karşılaşması. Bir tarafın gergin, diğer tarafın rahat olduğu 90 dakikadan beraberlik çıktı. Sarıyer rakibi karşısında yenik duruma düşmesine rağmen bir puanı son daikikalarda kurtardı. Sarıyer için teselli, en azından haftayı puanla kapatmaktı. İstanbul Belediye ise bu saatten sonra angarya olarak gördüğü lig yarışında profesyonelce davranıp, rakibin durumuna aldırış etmedi ve doğrusunu yaptı. Çünkü bu maçın sonucu belki kendilerini fazla ilgilendirmese de alt sıralardaki takımları çok yakından ilgilendiriyordu. Şike ve teşviklerin çok konuşulduğu bir dönemde her takımın, İstanbul Belediye gibi elinden gelen azami mücadeleyi göstermesi gerekir.T.Telekom - KarşıyakaLigin orta sıralarında iyi bir yer bulmak isteyen iki takım, Başkent’te karşılaştı. Ligin ikinci yarısında umduğunu bulamayan Türk Telekom, en azından bir galibiyetle moral almak istiyordu. Karşıyaka ise yeni teknik direktörü Feyyaz Uçar ile iki de iki yapmıştı. Kaf Kaf’ta amaç seriyi sürdürmekti. 90 dakikanın sonuda iki takım da muradına eremedi. Belki yenilmemek bir tesseliydi ama, bana göre ikisi de sahadan biraz buruk ayrıldı.Antalyaspor - Mardinsporİlginç bir 90 dakika da Akdeniz’deydi. Mardinspor karşısında yenik duruma düşen Antalyaspor, rakibi 10 kişi kalmasına rağmen avanatajını kullanamadı. Ev sahibi ekip, beraberliği yakaladı ama galiyete ulaşamayınca çok çok önemli bir kayıpla sahadan ayrıldı. Mardinspor ise deplasmanlardaki şanssızlığını Antalya’da kırdı. Belki de galibiyet alabilecekleri bir maçta Ogün’ün 42. dakikada kırmızı kartla oyun dışı kalması, muhtemelen hesaplarını altüst etti. Güneydoğu ekibi, herşeye rağmen bir maçı eksik olarak puan cetvelinde alt sıralardan hızla uzaklaşıyor.Y.Yozgatspor - AdanasporYozgatspor kendisi için hayati bir galibiyete imza attı. İç sahada uzun süredir kazanamayan Kırmızı - Siyahlılar, puan cetvelinin en altındaki rakibi karşısında 4-0’lık bir skorla rahat nefes aldı. Adanaspor puan sıralamasındaki yerine rağmen, ligin ikinci yarısında büyük bir direnç göstermesi bu maçı sonucu merak edilir hale getirmişti. Çünkü konuk ekibin alacağı puan veya puanlar aşağıyı toz duman edebilirdi. Ancak Yimpaş Yozgat olası rakiplerinin de kazanmadığı bir haftada aldığı bu sonuçla, taraftarının yüzünü güldürdü.

01 Mart 2005, Salı 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’Kayıp Diyar!‘’

Sen sahanda 2 penaltı kaçırırsan yenilgiye de mecbur kalırsın. Güneydoğu ekibi yıllardır şansının tutmadığı Gençlerbirliği karşısında bu şanssızlığını kırmak için sahaya çıkmıştı. Ancak ilk 45 dakika tam bir hayal kırıklığıydı evsahibi için. Tek pozisyonu penaltı ile yakaladılar ki, onu da acemice bir vuruşla Lopez değerlendiremedi. Oğuz Çetin’in bu oyuncuya 45 dakika nasıl dayandığını anlayamadım. Türkiye’de Lopez tipinde birçok oyuncu var ama yabancı sevdası bizi yanlış tercihlere götürüyor. Zaten sahaya çıkan 11’e baktığımda bu takım nasıl gol atacak diye merak etmeye başlamıştım ve ilk devrede yanılmadığımı anladım. Rakibi kontrol altında tutamayıp, hücumda da etkisiz kalınca soyunma odasına 2-0’lık yenilgi ile girdi Diyar. Ne bir kanat akını, ne bir orta alandan sürpriz çıkış gördüm ev sahibinden. Gençler ise elini kolunu sallayıp az ama etkili ataklar yaptı. Zaten ilk 45 dakikanın sonucu da ‘futbolun adaleti varmış’ dedirtti.İkinci yarıya Diyar hızlı girdi. Lopez’in yerine oyuna dahil olan Sinan Kaloğlu takıma hareket getirdi. Attığı golle de puan umutlarını arttırırken, savunma hattı hata üzerine hata yaptı. Ve dün konuk ekip hakettiği bir 3 puanın sevinciyle evine döndüBir düşündürücü olay da tribünlerdeydi. Az sayıdaki seyirci maç bitmeden stadı terketti ve yapılan tezahüratlardan da yönetimle aralarının pek hoşnut olmadığı anladım. Diyarbakırspor bu sorunu acilen çözmeli.

27 Şubat 2005, Pazar 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’Teşvikli iller!‘’

Gazetecinin, televizyoncunun işi ne?Ben söyleyeyim. Antrenmanları takip etmek, maçları skoruyla DOĞRU olarak bildirmek. Hafta sonu da oynanan maçların ardından panorama yazıp karmaları yapmak. Ya da televizyona çıkma şansı varsa fazla suya sabuna dokunmadan “aman başkan kızmasın” tarzında güzel şeyler söylemek.Bir kere biz niye bu kadar teşvik olayını sorguluyoruz, hala anlayamadım. Herhalde biraz kalın kafalıyım. Kardeşim koskoca Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti illeri teşvik kapsamına alıyor. Başbakanın bu yüzden Dünya Bankası ile arası bozulmak üzere. Dünya Bankası bastırıyor, “teşvik kapsamı içinde şu kadar il olsun” diyor. Başbakanımız daha fazla istiyor. Demek ki teşvik hiç de öyle kötü bir şey değil. Eğer kötü olsa bizi yönetenler bu uygulamayı yaparlar mı? Şimdi toplu halde bütün iller teşvikten yararlanmak için hükümetin kapısını aşındırıyor. O zaman niye kızıyoruz ki? Ekonomide yapılan sporda da yapılabilir! İkisi arasındaki biraz fark var. Biri hükümet kararıyla oluyor diğeri kulüplerin YETKİLİ ORGANLARININ kararlarıyla... Üstelik “yenil” demiyorlarki, “yen” diyorlar ne var bunda!..Gitmişler 3 yıl evvelki maçın skorunu tartışmaya açıp öküz altında buzağı arıyorlar. Eğer bu işten bir sonuç almak için 3 yıl evvele gitmeye hiç gerek yok. Daha geçtiğimiz sezon Süper Lig’de puan cetvelinin altındaki malum takımlar ligin tozunu attılar. Hepsi son 6 haftalarını kayıpsız geçirdiler. Eğer ligi son haftayla değerlendirseniz hepsi Şampiyonlar Ligi ya da UEFA Kupası’nda ülkemizi temsil ediyorlardı. Doğudaki kardeşlik maçlarını ne çabuk unuttunuz. Bu sayede kentler arası dostluk köprüleri kuruldu! Yılların düşmanlıkları FUTBOLUN GÜZEL YÜZÜ SAYESİNDE bir anda bitti. Amaç Ersun Yanal mı, Türk futbolunu temizlemek mi! Bana göre amaç birincisi. Eğer ikincisi olsaydı bu işi yapanlar o zamanda görevdeydi, niye sus pus oturdular. Niye o zaman sahibi oldukları kanalla beraber sahip oldukları takım hakkında bugün bile konuşulanları gündeme getirmediler. Bunu yapsalardı şimdiki hamlelerin sonuna kadar arkasında olurduk. Maalesef amacın Türk futbolu değil kişisel bir hesaplaşma olduğu kanısı uyandı. Açıkçası televizyonda suçlamaları seyrederken ve program sonrası düşünürken başka başka karar verdim.Biliyorum kafanız karıştı, bu adam ne demek istiyor? Açıkçası bu kadar bulanıklıkta benim de kafam karıştı. Aslında Türkiye’nin gündemi 2006 Dünya Kupası olmalı. Hele bir oraya gitmeyi garantileyelim, daha sonra rahat bu konuya döneriz. Haksızmıyım?.. Nasıl olsa ligin ikinci yarısında, daha ne teşvik muhabetleri olacak, değil mi? Daha şimdiden bazılarını duyar gibi oluyorum bile!..

23 Şubat 2005, Çarşamba 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’Trabzon 12'den vurdu‘’

* Trabzonspor, yıllardır eksikliğini hissettiği mevkiiye Polonya Milli Takımı’nda da 10 numara görevini üstlenen Szymkowiak’ı aldı. Bu transfer takıma katkı sağlayabilir mi?Bu futbolcu izlenip alınmış bir oyuncu. Keşfedilmiş bir isim değil açıkcası. Ziya Doğan görevdeyken de almak istediği Polonyalı Szymkowiak, orta alanda aranan kan. Çünkü bu tarz bir oyuncu Trabzonspor orta alanında yoktu. Her ne kadar Hüseyin üzerine düşen görevi fazlasıyla yapıyorsa da teknik özellikleri itibarıyla yetersiz kalıyordu. Hüseyin’in ön liberodaki başarısı herhalde Polonyalı oyuncuyla daha da artacak. Muhtemelen Hüseyin’in önünde orta alanda yer alacak Szymkowiak, Trabzon’un eksik özelliklerinden biri olan uzaktan isabetli şut açığını kapatacaktır. Uyum sorununu çabuk aşarsa Polonyalı’nın takıma katkısı büyük olur. Bir de altını çizmek istediğim nokta, yabancı transferlerin milliyeti. Özellikle orta Avrupa’dan gelen oyuncular ülkemize hemen uyum sağlıyor. Genellikle sorun çıkartmayan yapıları büyük avantaj. Szymkwoiak’ın Polonyalı olması da bana göre artı bir faktör.* Bir diğer transfer de Denizlisporlu Özgür. Bu genç futbolcu, takımda kendine yer bulabilir mi?Özgür, Denizlispor’un stoper üretimlerinden biri. Türk futboluna sırasıyla Servet ve Çağdaş’ı sunan Horozlar, bu defa da Özgür’ü yetiştirdi. Daha önce de gündeme gelen ve gerçekleşmeyen transfer, devre arasında hayata geçti. Trabzonspor savunmasında kendine yer bulabilir mi sorusunun cevabı biraz da Özgür’ün kendisinde. D’Haene, Tolga ve Erdinç ile bir forma savaşı yaşayacak. İlk 11’e girmesi bu futbolcuların performansına bağlı. Çünkü savunma kurgusu göbekten iyi çalışıyor. Ancak Özgür’ün çabuk ve mücadeleci kimliğine Şenol Güneş’in bazı değişken forvetlere göre ihtiyaç duyacağı kesin. Ancak şu bir gerçek ki kuvvetli ve hazır bir Özgür, Trabzonspor formasını giyer ve çıkartmaz. Belki yanında Krotochvil gibi bir usta olmayacak ama yeni arkadaşları da tecrübeli ve yenetekli isimler. Zaten şampiyonluğa oynayan Trabzonspor’un kadro zenginliğine ihtiyacı vardı. O nedenle Özgür gerekli ve doğru bir transfer.* Eleştirilerin odak noktası şu; “Eğer bu takımdan Gökdeniz ve Fatih’i çıkarırsanız, başarılı olunamaz.” Bu görüşe katılıyor musunuz?Şimdi bu soruya “hayır” dersek abartmış oluruz. Bu 2 oyuncunun hücum gücüne katkısı inkar edilemez. Başarı noktasına gelince; Türkiye liglerine baktığınızda 2. sıradaki Galatasaray’ın kadrosunda Fatih ve Gökdeniz özelliğinde oyuncular yok ama puan cetvelinde Trabzon’dan öndeler. Demek ki oyun disiplini ve kolektif ruhu unutursanız yanlışa düşersiniz. Bana göre yıldızlar topluluğu olmak başka, takım olmak başka. Üstelik bu oyuncuların haricinde Mehmet Yılmaz ve Yattara gibi çok etkili starları da unutmayalım. Üstelik Polonyalı yeni transferlerin de kısa zamanda hücuma ve skora olası katkısı olacaktır. Kısaca Gökdeniz ve Fatih Trabzonspor’un uzun maratonunda olmazsa olmazları değildir. Zaten sadece Trabzonspor’dan değil, şampiyonluğa oynayan her takımdan bu ağırlıkta 2 oyuncuyu çıkartın, mutlaka sarsıntı yaşar.

04 Şubat 2005, Cuma 03:30
YAZININ DEVAMI