‘’Bu sahada bu kadar‘’
Yiğidolar dün de Kayseri karşısında maça çok diri ve hızlı başladı. Önce, iki nefis serbest atışta Kayseri kalesini yoklayan Hakkı’nın şutları İvankov’da kaldı... Ancak tecrübeli savunma oyuncusu, bu kez Wooter’in serbest atışında ayakları yerine kafasını kullandı ve takımını öne geçirdi.Zeminden mi, yorgunluktan mı, rakibin gücünden mi bilemiyorum, Kayseri biraz şaşkın başladı maça. Bir türlü istedikleri pas organizasyonlarını gerçekleştiremediler. Özellikle Aydın’ın Balili’yi çekmesi sonrasında kırmızı kartla oyun dışı kalması takımın dengesini tamamen bozdu. Bu doğru bir karardı. Bu dakikadan sonra bütün takım hakemle oynamaya başladı. Oluşan sinirlilikle, Kayserispor, normalde yapabileceklerini de yapamaz hale geldi.10 kişi kalan Kayserispor, fizik gücü yerinde rakibi karşısında zorlanmasına rağmen mücadeleyi bırakmadı. Ancak zeminin kaygan ve ıslak olması nedeniyle havadan oynamaları uzun boylu Sivas savunmasının işine geldi.2. yarıda Kayseri 3 puandan çok, 1 puanı kurtarmanın peşindeydi. Teknik direktör Ertuğrul Sağlam, oyuncu değişikliklerini yaparken her şeye rağmen hücumu düşündü. Özellikle genç İlhan girdikten sonra, Sivas savunması oldukça tedirgin oldu. Artık umutlar tükenirken Kayserispor’un imdadına Bülent Demirlek yetişti. Tribünden gördüğüm kadarıyla ucuz bir penaltı kararı ve ardından Gökhan’ın attığı gol, maçın skorunu ilan etti. Maç öncesi tahminlere baktığımızda sonuç Sivas için iyi, Kayseri için kötüydü. Ama maç sonrasında ise tam tersiydi.
‘’Bu lig süper!‘’
Geçtiğimiz haftalarda “Büyükşehir çalışıyor” diye bir başlık atmıştık. Aslında 8. hafta maçlarından sonra bu başlığı şöyle de verebiliriz; “Rakipleri Büyükşehir’e çalışıyor”. Gerçekten de Abdullah Avcı’nın öğrencileri içeride - dışarıda aynı anlayışla sürdükleri mücadelenin meyvesini alıyor. Baksanıza Malatya deplasmanından alınan 3 puan, hiç de küçümsenecek gibi değil. Malatyaspor, ligin en çok gol atan ekibi ve ligin en çok gol atan futbolcusu da Sarı - Kırmızılı ekipte. Böyle bir futbol mabedinden çıkmak, kolay değildir. İlk yarıda biraz bunaldılar ama ikinci yarıda silahları çektiler. Sertan’dan yoksun çıktıkları 90 dakika sonunda tekrar liderliği yakalayan Turuncu - Mavili ekipte herkes görevini yaptı. Malatyaspor için buruk bir gündü. Sahaya averajla da olsa lider çıkmışlardı. Üstelik ilk 45 dakikada önemli denilebilecek pozisyonlar buldular. Ama ikinci yarıda üst üste gelen iki gol dirençlerini kırdı. Aslında Malatyaspor kötü oynamadı, sıkıntısı goldü. Effa ile umutlandılar o kadar.Hey! Futbolseverler neredesiniz?Bu hafta dikkatimi çeken, televizyondan canlı olarak izlediğim maçlarda tribünlerdeki seyircinin azlığıydı. Malatya ve Elazığ tribünleri, kentlerin takımlarına olan ilgisi konusunda bir anlamda ölçüydü. Hem takımını çok seveceksin hem de ayda iki kere sahasında oynayan takımının maçına gitmeyeceksin!.. Bu sözüm maça gelip destekleyenler için değil. Bakın size çok yakında yaşadığım bir örneği verip, yorumu yine size bırakacağım. UEFA Kupası’nda Kayserispor’un Alkmaar ile oynayacağı maç için Hollanda’ya gittim. Alkmaar, nüfusu 95 bin olan bir kent. Ve bu küçük kent 22 bin kişilik bir stadyuma sahip. İşte o 95 bin kişilik kent, o 22 bin kişilik stadı tamamıyla doldurmuştu. Şimdi siz Malatya ve Elazığ kentlerinin nüfuslarına bakın ve de bir de tribünlere... Bunu sadece bu iki kentimiz için söylemiyorum. Sadece bu haftaki görüntülerle ilgili olarak onların ismini verdim. Maalesef Anadolu’da özellikle bir de bir karşılaşmalar televizyondan yayınlanırsa, kimse takımını desteklemeye gelmiyor. Bence bu Anadolu futbolu adına çok vahim...Oftaş fırtınası bu hafta da sürdüLigimize dönersek; Oftaş fırtınası bu hafta da sürdü. Başkent ekibinin Altay ile İzmir’de oynadığı maçı çıkarırsak, müthiş bir sezon yaşıyorlar. Zorlu denilebilecek Mardinspor karşılaşmasında Kemal Yıldırım 3 golle yıldızlaşırken, 90 dakikadan 4-1’lik bir zafer çıktı. Ben bu takımı çok methediyorum. Ama bu methiyem sadece futbolculara değil, Başkan Turgay Kalemci’yi ve teknik kadroyu da unutmuş değilim. Çünkü başarı bir bütündür. Bir ayağı olmazsa, mutlaka bir yerde sıkıntı olur. Mardin’de iki haftada yenilen 7 gol ve iki mağlubiyet sonucu, teknik direktör İsmail Kartal görevinden ayrıldı. Kartal için buruk bir ayrılıktı. Çünkü Sivasspor’u Süper Lig’e çıkartan teknik adam, yeniden bir çıkış yapıp, Türk futboluna damgasını vurmak amacıyla Mardin’e gelmişti. Ama işler bir kere kötü gitmesin. Zaman zaman iyi futbol oynadılar, ama sonuç iyi olmayınca, kaçınılmaz son geldi ve yollar ayrıldı. Mardinspor için aslında herşey bitmiş değil. Bugün puan cetveline baktığınızda, ikinci sıradaki Oftaş 17 puanda, Mardin ise 9 puanla ortalarda. 3 puanlı sistemde kapanmayacak bir fark değil.Diyarbakır İstanbul’da iz bıraktıBir Diyarbakır geçti bu hafta İstanbul’dan. Kasımpaşa 5 maç üst üste kazanarak, adeta rakiplerine gözdağı vermişti. Ama Diyarbakır da 4 maçta 10 puan toplamıştı. Recep Bayık’ın öğrencileri son dakikada Tufan’ın şık golüyle altın değerinde 3 puanla evine döndü. Güneydoğu ekibinde her geçen hafta işler yoluna giriyor. Artık bu saatten sonra taraftarın da kontrollü ama gönülden destek verip tribünleri doldurma zamanıdır. Özellikle iç sahada olabilecek en küçük bir olayın, takıma faturası çok ağır çıkar. Bu hafta Kasımpaşa maçında olduğu gibi, Diyarbakır seyircisinin, tahriklere kapılmadan yaptığı sağduyulu tezahürat, Diyarbakır’a yakışandı. Kasımpaşa son dakika golüyle yıkıldı. Ama normal lig sürecinde 8 hafta sonunda bulundukları nokta, çok çok başarılı. Futbolda dışarıda kazandığın gibi içeride yenilmek de var. Diyarbakır yenilgisi de bunlardan biri bana göre...Eskişehir’in ikinci baharıHoş geldin Eskişehir... Es Es’ler ligin ilk 3 haftasından sonra lige ikinci kez “merhaba” dedi. Bir türlü istediği sonuçları alamayan Kırmızı - Siyahlılar, Karşıyaka’ya patladı. Oysa önceki hafta Mardinspor’u Mardin’de geçen Karşıyaka, moralliydi. Ancak evinde 3 puanla tanışamayan Kaf - Kaf, Eskişehir önünde de sahadan boynu bükük ayrıldı. Bence Karşıyaka için en büyük sorun, iç sahadaki başarısızlık. Bunu acilen çözmeleri gerek. Eskişehirspor için, alınan 3 puan hem kente hem de takıma büyük bir moral destek sağlar.Tribün olayları Elazığ adına üzücüAltay, Elazığ’dan bir puan almadı, iki puanı bırakıp İzmir’e döndü. Özellikle Ömer Kaplan ve Yasin Avcı, yakaladıkları önemli gollük pozisyonları cömertçe harcayınca, 3 puan avuçlarının arasından kaçtı. Bu bir puanda Elazığspor adına; Erman ve kaleci Bulut’un ismi arkadaşlarına göre daha önplandaydı. Elazığspor kalecisi Bulut, iki gol yemesine rağmen inanılmaz kurtarışlarla yıldızlaştı. İzmir ekibi 1-0 yenik duruma düşmesine rağmen oyundan düşmedi ve ikinci yarıdaki etkili futboluyla galibiyeti fazlasıyla hak etti. Elazığspor’un, 1-0 öne geçtikten sonra oyundan bu kadar düşmesine, bir anlam veremedim. Bazı futbolcuların aşırı bireysel futbolu tercih etmesi, takım oyunundan uzaklaşmalarına neden oldu. Maç sırasında tribünlerdeki görüntüler münferit de olsa, Elazığlılar adına üzücüydü.Samsun dibe iyice demir attıSamsunspor ligin dibine demir attı. Hafta içi 5 futbolcunun kadro dışı bırakıldığı bir operasyon yaşayan Karadeniz ekibi, ürkek çıktığı İstanbulspor önünde, sahadan golsüz beraberlikle ayrıldı. Yine de bu çalkantılı dönemde evinde bile olsa, puan almanın önemli olduğunu bilmeli Samsunlular. İstanbulspor ise dışarıda 1, içeride 3 puan parolasıyla çıktığı maçlardan istediğini alıyor.Yeni teknik direktörü Mehmet Kaya ile çıktığı Orduspor maçında Uşakspor’un yüzü güldü. Aşigolar, içeride kazanmaya hasretti ve Sebat’tan sonra başka bir Karadeniz ekibini yenerek, puanını 10’a çıkardı. Orduspor ise anlaşılmaz bir düşüş yaşıyor. Mor - Beyazlılar üst süte aldıkları yenilgilerle yarıştan iyice kopmaya başladı. Karadeniz ekibinin son 3 yılda yakaladığı havanın ardından gelen bu başarısız sonuçlar, gerçekten Ordu’ya yakışmadı.Sebat’a akıl sır ermiyorBu Sebat’a akıl sır ermez. Lig A’nın belki de en çok gol yiyen takımı ama ofansif anlamda bir çok takımın önündeler. “Gol yemedikleri zaman kazanırlar” diyorduk. Gaziantep deplasmanında, önce öne geçtiler, sonra bir gol yediler, ama ikincisini atıp deplasmandan 3 altın puanla dönmeyi başardılar. Gaziantep Belediye’deki kan kaybı artmaya başladı. Güneydoğu ekibi, devre arasına kadar idare edip, acilen güçlenmesi gerek aksi halde işleri gittikçe zorlaşır. Sonuçta eldeki malzeme bu, Mehmet Şahan ne yapsın...
‘’Kıyamet koptu, kopacak!‘’
Gaziantepspor Başkanı İbrahim Kızıl, “Payımız 440 milyardan 170 milyara düşüldü. Bu anlaşılır gibi değil. Bizler zaten sezon başı trilyonlar harcıyoruz, gerekirse bu 170 milyarı almaz ve İddaa’dan çıkarız. Çünkü biz olmazsak, İddaa olur mu” diyerek isyanını dile getirdi. Bursaspor Başkanı Levent Kızıl ise futbolun her kademesinde görev yapan biri olarak, yapılanın yanlış olduğunu ifade ederken, “Bize kimseden para gelmiyor. Ama bizim sayemizde birçok kuruluş nemalanıyor hem de bize verilen oranın çok üzerinde. Bu gerçekten büyük haksızlık. Bugün sadece bizim için söylemiyorum. Bizim yine Süper Lig’de naklen yayın gelirimiz var. Ama iddaa’dan geleni de bütçemize katıyoruz. Siz bir de 2. lig kulüplerini düşününün... Buna, Spor-Toto veya Futbol Federasyonu’nun hemen çare bulması lazım” dedi.Aslında öfkeye kapılmadan “aklın yolu birdir” deyip, sakin sakin uzlaşıp, Türk futboluna büyük katkı sağlayan kuruluşu yıpratmadan, çözüm bulmalıyız. Bundan 3 yıl evvel kimsenin haberi bile yokken bu olay Türkiye’ye girdi. Ve hiç kimse kulübüne böyle bir para akışı sağlanacağının farkında bile değildi. Dikkat ederseniz Süper Lig’de değil ama diğer kategorilerde kongre haberleri inanılmaz azaldı. Sebebi bence, takımların hatırı sayılır bir gelire kavuşması ve yönetimlerin elinin rahatlamasıydı. Ancak popüler olduktan sonra Türkiye’deki her kuruluş gibi İddaa’nın da her işine burun sokulmaya başlandı. “Bal tutan parmağını yalar” zihniyetinin hakim olduğu Türkiye’de siyasiler alttan alttan seçim bölgerindeki takımlara yaranmak için Spor Toto’ya baskı yaptıkları duyumları kulağımıza sıkça gelmeye başladı. Dolayısıyla baskılara boyun eğen atanmışların da, bu direktifleri uygulamaya soktuklarını gördük. Süper Lig ve Lig A takımlarının hepsinin İddaa’ya girdiğini ve B Kategorisi’nden de önemli ölçüde takımın listede yer aldığını düşünürseniz, pastanın müşterisinin çoğaldığını görürsünüz. Müşteri çoğalınca, dilimler ufalmak zorunda kaldı. O zaman da büyük dilime alışmış olanlar, seslerini yükseltmeye başladı. Aslında geçen akşam televizyondaki isyanın bir anlamda sebebi buydu. Burada yapılması gereken, dünyadaki örneklere bakmadan, gelen hasılatın oranının yükseltilmesidir. Söylentilere göre; futbolda yüzde 9 olan pay, diğer futbol dışı faktörlerle en az iki katı orana çıkıyorsa, burada bir yanlış var demektir. Üstelik Türkiye’de şu anda rakipsiz, tekel konumundaki İddaa’nın gücü de tartışılmaz. Ama karar mercii, Spor Toto teşkilatı, yani devlet olduğuna göre; iş Ankara’da biter. Başkent şu anda çok daha önemli işlerle uğraşsa da, önümüzdeki yıl seçimler olacak. Ve futbol siyasilerin en büyük kozu. Ama bir tarafa ulufe dağıtmak ve seçim bölgelerine yaranmak için, kimse Türk futbolunu kullanmasın. Eğer böyle yaparlarsa, bindikleri dalı keserler. Bu hafta yapılacak toplantıda herkesin, kendi çıkarlarını değil, önce Türk futbolunu düşünürek, hareket etmesinde yarar var. Çünkü nasıl ki, siyasi partiler demokratik hayatın vazgeçilmez unsuruysa, kulüpler de Türk futbolunun vazgeçilmez unsurudur. Bu aktörler olmadan bu filmi çeviremezsiniz. Ey yetkililer; o nedenle bu unsurların söylediklerine iyi kulak verin...
‘’Zevkli mücadele‘’
İlk yarı sıcak havaya rağmen yine de tempoluydu. Bana göre ilk 45 dakikanın hakimi Malatyaspor’du. Ev sahibi ekip kanatları kullanarak etkili oldu. Effa ve Taner Demirbaş’a sağ ve sol kanattan iyi ortalar yapıldı. Özellikle Celil çok tehlikeli oldu ve Belediyespor savunmasını zaman zaman bunalttı. Ancak lazım olan gol atılamadı.İkinci yarıya Belediyespor golle başladı diyebiliriz. Ali Güzeldal ve oyuna sonradan giren Uğur ile 2-0 öne geçen konuk ekip, fizik gücü ve kondisyonunu da galibiyetle ön plana çıkardı. Effa ile gelen Malatyaspor golü, tribünleri biraz heyecanlandırdı ama yeterli olamadı. Sarı-Kırmızılı ekibin teknik direktörü Hayati Palancı, ofansif hamlelerini yapsa da dişli rakibiyle açıkçası baş edemedi. Üstelik İlhan’ın atılmasıyla 10 kişi kalan İstanbul ekibi, zorlu deplasmanı 3 puanla kapatıp, geçen haftaki yenilgiyi de bir anlamda telafi etti.Maçı özetlersek, aslında iki takım da hücumu düşününce güzel bir 90 dakika izledik. Fırsatları değerlendiren taraf kazandı.Bir sözüm de Malatyaspor seyircisine... Her zaman dolu tribünlere alıştığımız Malatya İnönü Stadı’ndaki boşlukları yadırgamadım dersem yalan olur.
‘’Uyan Sakarya!‘’
Tamam, kent takımlarında siyasetin ağırlığı her yerde ve her zaman olur, bu gerçeği bir kenara koyduk. Ama Sakaryaspor 2. Lig’den çıkarken, iyi yönetilmiş ve işler iyi gitmiş, takım başarılı olmuştu... Ama ne olduysa Süper Lig’e çıktığı zaman oldu. Herkeste bir idarecilik merakı oluşuyor takım Süper Lig’e çıkınca... Bu defa işin ehlileri yerine, meraklıları geliyor. O zaman da yalpalamalar başlıyor. Onun ardından takımın kimyası, kentin havası kayboluyor. Takımda, Sivasspor ve Fenerbahçe’yi yendikten sonra oluşan pozitif hava şu anda adeta bonkörce harcandı. Üst üste gelen yenilgiler ve cezaların akabinde başkan Ömer Yazıcı’nın istifası, krizi doruğa çıkardı. Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Duran, atamaları yaparken ve yöneticileri seçerken, dengeler oluşturmaya çalışıyor. Ama futbol belediyecilik değildir! Futbol takımını, futbolu bilenlere teslim etmek lazım. Duran, dini bütün bir kişidir. Kuran’da yazar, ‘İşi ehline teslim edin’ diye. Galiba Sakaryaspor’un en büyük sıkıntısı bu. Çünkü geçen sezon sonunda göreve gelen Nejat Biyediç’e sorduğum da, ‘çok uyumlu bir ortam’ olduğunu söylemişti. Ancak, Nejat Biyediç yine görevde; ama o gün, uyum içinde çalıştığını söylediği yönetim, ortada yok. Peki, ne oldu da işler iyi giderken bu değişiklik yapıldı. Sebep, takımın Süper Lig’e çıkması mı!..Yıllardır Sakaryaspor’u Süper Lig’de olsun, 2. Lig’de olsun, çok yakından takip eden birisiyim. Hiç kimseyle alıp veremediğim yoktur. Ancak bir futbol kenti olan Sakaryaspor, bu durumları haketmiyor. Kimse, Sakaryaspor’u kendi kişisel egoları uğruna kullanmasın. Sakaryaspor’un, Sakaryalılar’ın olduğu gerçeği unutulmasın. Geçen sezon Selahattin Aydın gibi onurlu bir başkan çizgisinden ödün vermediği için görevinden ayrıldı. Ardından Şirket, bu işte tecrübeli bir isim olan Ömer Yazıcı’yı göreve getirdi. Ancak Yazıcı da görevi bıraktı. Şimdi herkes Yazıcı’nın görevi neden bıraktığını iyi bir düşünsün. Sanırım başkandan habersiz, dışlanarak yapılan icraatlar Yazıcı’nın da sabrını taşırmıştı. Bence Sakaryaspor daha ligin başındayken siyasetten ve bölgecilikten uzak, işi bilenlerin oluşturduğu iyi bir yönetimle yoluna devam etmeli. Fazla uzağa gitmesinler, komşu kent Kocaeli’ye baksınlar, ne dediğimi çok iyi anlarlar...
‘’Heyecan fırtınası‘’
Lig A, futbol kalitesi olarak değil, ama heyecan ve sonuçlar açısından oldukça güzel bir kategori. Hoş “kalite yok” diyoruz. Süper Ligi gördükten sonra bana göre atılan güzel goller bize futbolun da arkadan geleceğini müjdeler gibi. Gaziantep Belediyesporlu Tuna’nın attığı golü, herkesin görmesini isterdim. D Spor’dan yaptığımız yayınlar ve hafta içi programlarla Lig A’yı evlere taşıyoruz. Bu konuda bu ligi takip edenlere en iyi ürünü vermek için bizler ekrandan diğer arkadaşlarımız da mutfaktan olağanüstü çaba içindeyiz.Malatya’nın sorunu savunmaHaftanın maçlarına gelirsek; Liderlik koltuğu gol fazlasıyla da olsa, el değiştirdi ve zirvenin yeni sahibi Maltayaspor oldu. Bu sezon Süper Lig’den düşen Doğu ekibi, ligin ilk maçında Elazığ karşısında aldığı mağlubiyetten sonra müthiş bir performans ortaya koydu. Lig A’nın en çok gol atan takımı Malatyaspor. 7 maçta en çok gol atan futbolcu Taner yine Malatyaspor’da. Gerçekten ofansif anlamdaki başarıyı biraz da savunmaya yansıtırlarsa, Malatyaspor özlediği başarıyı yakalar. Sebat deplasmanında bu anlamda atılan 5 gol çok güzel, ama yenilen 3 gol hiç hoş değil. Zaten maç sonrası teknik direktör Hayati Palancı da, bu konuda gerçekçi konuştu ve “Bize yakışmadı” dedi. Sebat cephesinden baktığımızda karamsar olmamak lazım. Karadeniz ekibi için önemli olan; hastalığa doğru teşhisi koymak. Bir kere son iki haftada yenilen 10 gol, savunma yapamamanın en büyük göstergesi. Şu anda Lig A’nın en çok gol yiyen takımı unvanını taşımak, güzel değil. Ama hırs ve takım ruhu açısından bir çok takımdan üstünler, bu da olumlu yanları.Belediye’ye Oftaş sürpriziİstanbul Belediye, Maltepe Stadı’nda ilk defa oynadı ve ilk yenilgisini aldı. Abdullah Avcı’nın öğrencileri bol pas yapan ve rakip kaleye organize giden bir takım. Ama aynı zamanda forvette presle rakibi hataya zorlayan bir takım Belediyespor. Ancak karşısında bu defa aynı özellikte bir ekip buldu. Bir de buna Maltepe’nin bozuk zemini eklenince, Belediyespor, Başkent ekibi karşısında sahadan puansız ayrıldı. Oftaş bugün her takımı içeride ve dışarıda yenebilecek güçte. Oyun mantaliteleri kazanmak üzerine, bir puan için sahaya çıkmıyorlar. Bu anlayış başarıyı da beraberinde getiriyor. Belediyespor’un, ilk yenilgisini iyi bir takımdan alması, bence tesellisi olmalı.Kasımpaşa seriyi sürdürdüMaç öncesi “Kasımpaşa’nın 4 maçlık serisi Ordu’da biter” diye düşünüyordum. Açıkçası kazanma şansı tabi ki var, ama “bu maç sanki beraberlikle sonuçlanır” diye tahmin etmiştim. Ama Ordu’da sahada öyle bir Kasımpaşa vardı ki, ev sahibini sürklase etti. Sol kanattan Ünal ve Erhan ile yapılan ataklar ve golcü Alper’in son vuruşlardaki becerisi İstanbul ekibine farklı sonucu getirdi. Artık Lig A’da Kasımpaşa gerçeği, herkes tarafından kabul edilmeli. Orduspor ise bu sezona iyi başlamadı. “Karadeniz ekibi tam düzeldi” derken ardından kötü bir sonuç alıyor. Özellikle iç saha karnesini düzeltmesi gerekiyor Mor-Beyazlılar’ın. “Savunma kötü” diyoruz ama forvetten başlayan bir savunma anlayışı oturtulmalı. Hücumda kaptırılan toplar, çok çabuk geriye dönünce ve bir de buna tecrübeli savunmanın acemi hataları eklenince, kaçınılmaz son geliyor.Diyarbakır’ın tırmanışı sürüyorDiyarbakırspor ayağa kalktı ve tırmanışı sürüyor. Levent Eriş’ten sonra Diyarbakırspor’un başına getirilen Recep Bayık ile 4 maçta toplanan 10 puan, kenti de ayağa kaldırdı. Ancak tam bu aşamada var olan sorunlar gözardı edilmemeli. Tam aksine “Bu moralle, sorunlar çok daha kolay halledilir” diye düşünüyorum. Diyarbarkırspor’da Mohamed Ali Kurtuluş takımı sürükleyen isim. Bir de genç isimlerden Burhan da klasıyla kaptana yardımcı olunca, ortaya başarılı bir Diyarbakır çıktı. Elazığspor ise iki maç üst üste yenilerek, demoralize oldu. Gakgoşlar’ın maçın hakemi Hakan Özkan’dan çok şikayetçi olduklarını gördük. Bu konuda 90 dakikayı canlı izlemediğimiz için görüş belirtemeyeceğim.Altay’da işler yolundaAltay’da işler yolunda. İzmir ekibi tatsız başladığı sezonda son iki haftada aldığı 6 puanla yarışın en büyük ortaklarından bir olduğunu gösterdi. Önce Samsunspor’u Samsun’da sonra da İzmir’de Kocaelispor’u deviren Ümit Turmuş’un öğrencilerinin, her geçen hafta özgüvenlerinin arttığı da göze çarpıyor. Savunma hattındaki istikrar ve başarılı futbol, bence Altay’ın şu anki en büyük kazancı. Kocaelispor ise anlamsız bir düşüşte. Takım kalitesi açısından her geçen hafta üste koyacaklarına, pasif ve silik bir görüntü içindeler. Oysa yeni oluşan bir ekip olarak 7 haftalık sürede daha iyi oynayıp daha iyi sonuçlar almalıydılar. Bence kan kaybı fazlalaştı, Körfez ekibinde Ümit Kayıhan 4 maçta 10 gol yiyen savunmaya acilen çare bulmalı.İstanbulspor kolay rakibi affetmiyorİstanbulspor dişine göre buldu mu affetmiyor. Gaziantep Belediyespor bir türlü istediği kıvamda değil. Güneydoğu ekibi zaten sezona bazı mevkilerde eksik başladı. Bir de bu maça Serdar gibi bir yıldızından yoksun çıkınca İstanbulspor son dakika penaltısıyla da olsa kazanan taraf oldu. Sarı -Siyahlılar genç ve yeni oluşan kadrosuyla bana göre Lig A’nın en başarılı ekipleri arasında diyebilirim. Gaziantep Belediyespor’un ise devre arası alternatif transferler yapması lazım.Eskişehir demoralize mi oldu!Eskişehirspor lige fırtına gibi girdi. Ancak ardından alınan kötü sonuçlar kenti biraz demoralize etmiş gibi. Ancak gerçekçi olmak lazım, bu takımın şu anda puan cetvelindeki yeri oldukça iyi. Çünkü yönetim de, teknik kadro da sezon başında yaptığı açıklamada hedeflerinin ilk 6 olduğunu söylemişti. O halde toplanan 11 puan, bu hedefin şimdilik tuttuğunu gösteriyor, karamsarlığa gerek yok. Uşakspor ise haftalardır puana hasretti. Aşigolar teknik direktörsüz gittiği Eskişehir deplasmanında, bir puan alarak moral topladı.Mardinspor’a ne oluyor!“Mardinspor’a neler oluyor” anlayan, beri gelsin. Bu haftaya kadar Lig A’nın en az gol yiyen ikinci takımı, hem de evinde 3-0 yeniliyor. Karşıyaka sıradan bir ekip değil. İzmir ekibi şimdiye kadar oynadığı iyi futbolunun karşılığını alamıyordu. Ancak Feyyaz Uçar’ın öğrencileri Mardin’de erken gelen golle coştu, sahadan 3 puanla ayrıldı. Mardinspor’un üstündeki şampiyonluk baskısı ve biraz da şanssızlıkları. Sanırım kötü sonuçların en büyük nedeni de bu.Başkentte Telekom fırtınası vardı. Beklediğimiz Telekom 7. haftada lige döndü ve Samsunspor’u adeta ezdi. Samsun cephesinde kriz büyüyor. Yönetimin bir an evvel radikal önlemler alıp, neşteri vurma zamanıdır. Eğer geç kalınırsa, bedeli ağır olur. Çünkü bu kadronun durumu inanılır gibi değil...
‘’Tek gol yetmedi‘’
Bir gün sonra Kayseri’deyiz. Değişen bir şey yok. Bir tarafta şampiyonluk adayı Beşiktaş, diğer tarafta sezon başı trilyonlar harcayarak bir kadro oluşturmuş Erciyes. Ev sahibi ekibin hali malum. Yönetim değişmiş, teknik direktör istifa etmiş. Kısacası Erciyesspor’un kimyası bozulmuş. Oysa Beşiktaş, 120 dakikalık bir karşılaşmadan sonra turla yurda dönmüş, moral dolu bir ekip. Ama bizler basın tribününde ara sıra maçı unutup birbirimize fıkra anlattık. Gerçekten uyuklatan maçta, ilk dakikalarda gelen Beşiktaş golü maçı bitirdi iki takıma göre. Erciyesspor sahaya savunma ağırlıklı tek forvetli bir kadroyla çıktı. Maç öncesi “Alman hoca Lorant ile anlaşma sağlandığı” haberleri, Erciyesli futbolcuların da kafasını karıştırmıştı sanırım. Bir de Beşiktaş’ın golünde kafalar karışıktı. Bizler tribünden “acaba ofsayt mı”, diye tereddüt ettik ama en iyisi galiba televizyon görüntüleri olur. Erciyesspor, gücü ve morali yettiği kadar oynamaya çalıştı. Süper Lig’in en çok gol yiyen takımı, haklı olarak defansif tedbirleri sıkı tuttu. Ama Beşiktaş’ta ofansif oyuncu bolluğuna rağmen beklentilerin atında bir hücum üstünlüğü gördük.Biraz zorlanarak maçtan bahsedelim... Futbolcuların oynar gibi yapıp pek bir şey oynamadıkları 90 dakikada Beşiktaş savunmasında Baki ve Gökhan Zan hatasızdı. İbrahim Üzülmez yine istikrarlıydı. Orta alanda Fahri Tatan en göze batan isim olarak dikkati çekti. Beşiktaş’ın temposu iyi gözükebilir ama tatmin edici değildi. Siyah - Beyazlılar’dan, dibe vurmuş rakibi karşısında atılan tek golün üzerine yatmadan daha pozitif ve etkili bir futbol beklerdim. Bilmiyorum ama bu oyunla Kartal’ın işi zor... Erciyesspor ise sabaha kadar oynasa, bir şey yapamaz derler ya... Ama işte biz tam böyle düşünürken Lazarov’un attığı gol, kelimenin tam anlamıyla hepimizi yanılttı.
‘’Bir varmış bir yokmuş‘’
Geçen hafta Bursa’da herkes, Fenerbahçe yorgunu Sivas dağılır diye tahmin ediyordu. Ama Yiğidolar, deplasmanda rakibi karşısında akıllı ve tempolu bir oyunla 3 puanı 3 golle almıştı.Düne gelince; ilk yarı Musa’nın yakın mesafeden dışarı attığı kafa harici sahada yoklar. Bir de bu kötü oyunda, Hakkı ile kaleci Harun’un ortaklaşa hatasından yedikleri gol rakibe tam bir hediyeydi. Deplasmanda öne geçen Ankaraspor, uzun boylu oyunculardan kurulu savunmasının önünü kalabalık tutunca, Sivasspor çaresiz kaldı. Klasik uzun toplarla yapılan hücum denemeleri de bir işe yaramadı. Kısacası, can sıkıcı bir ilk yarı izledik. Pecze, oyuna daha erken sokması gereken Anderson’u geç de olsa aldı. Ancak Brezilyalı forvet, yata yata futboldan iyice uzaklaşmış. Çünkü kısa boylu forvetin bu oyun tarzında yapabileceği bir şey yoktu. Aslında Sivasspor’un geçen hafta çok iyi işleyen orta alanı, bu karşılamada işlemedi. Dolayısıyla ikinci bölgenin kötü oyunu, savunma ve forveti de bozdu. Tabii ki Sivasspor’un bu olumsuz görüntüsünü bozan Ankaraspor’un mücadeleci futboluydu. Çok adamla yaptıkları bıktırıcı presi, biraz Sivasspor’un kendi silahıyla vurulmasıydı. Ev sahibi ekip Balili gibi etkili bir oyuncunun eksikliğini fazlasıyla hissetti. Çünkü İsrailli’nin yerini dün dolduran yoktu. Belki Sivasspor’un bu kadar kötü oynamasının sebebi de erken goldü. Hiç de hesapta olmayan Adem’in golü Sivasspor’un oyun disiplinini bozdu. İkinci yarıda Sivasspor hücumda çoğaldı; ama bütün girişimler Ankaraspor’un etten duvarına çarptı. Bir de tabii ki kalede devleşen ve 90 dakikayı hatasız oynayan Hakan vardı. Şu bir gerçek ki, Yiğidolar’ın iç saha karnesi kötü. Bu maça kadar sadece Fenerbahçe’den bir puan alabilen Sivasspor’un acilen bu sorunu çözmesi lazım. Ankaraspor deplasmanda yapılması gerekeni yaptı ve bileğinin hakkıyla 3 puanı aldı. Yalnız, Aykut Kocaman’ın Mehmet Yılmaz gibi bir forveti bu kadar kulübede bekletmemesi lazım. Bunu kesinlikle, gol attı diye söylemiyorum.