‘’Yeni ‘Lig'!‘’
Herkes soruyor bu Oftaş nereye gidiyor. Gençlerbirliği Başkanı İlhan Cavcav "Oftaş'ı, Süper Lig'e çıkartacağız" diyor. Benim duyduğum kadarıyla, amacı takımı Süper Lig'e çıkartıp, Süper Lig'e çıkamayan başka bir kulübe satmak... Tabi ki, bu yazdığım bir duyum. Ne kadar doğru, bunu zaman gösterir. Ama şu bir gerçek ki, 6 haftadır üst üste kazanan bir takımı ayakta alkışlamak lazım. Başkent ekibi, bu sezon çıktığı Lig A'da öyle istikrarlı bir çizgi çizdi ki, 11 hafta sonunda liderlik koltuğunu bırakmaya niyeti olmadığını gösterdi. Son hafta İzmir'de Karşıyaka önünde 3 puanı belki son dakikalarda attıkları golle aldılar.Oftaş rakiplerin korkulu rüyasıHoş, bundan evvel Uşakspor ile evlerinde oynadıkları karşılaşmada da 2-0 galip gelirken, yine golleri her iki devrenin sonlarına sıkıştırdılar. Tabi ki bu da; rakiplerin puan savaşında Oftaş'ı ne kadar çok ciddiye aldıklarını gösteriyor. Ayrıca bu genç ekibin üzerinde tatlı bir gerginlik olduğu da kesin. Ama prensip olarak içeride - dışarıda aynı futbol anlayışı içinde olan ve kazansa da kazanmasa da futbol anlayışından ödün vermeyen duruşun meyvesi, bu galibiyetler olsa gerek. Karşıyaka cephesinde ise yine hüsran vardı. Bir türlü evinde istediği sonuçları alamayan Kaf Kaf, 1 puana çok yaklaştı ama avucunun içinden gitti, diyebiliriz.İstanbul'da gol düellosuİstanbul derbisinde ise gol düellosu vardı. İstanbulspor attı, Kasımpaşa cevap verdi. Ve maçın bitiminde 4-4'lük skor ortaya çıktı. Aslında bu maça kadar kalesinde 6 gol gören İstanbulspor'un sadece bir karşılaşmada 4 gol yemesi, dikkat çekiciydi. Ama aynı İstanbulspor'un yine bu maça kadar 9 gol attığını göz önüne alırsak, atılan 4 golün de anlamlı olduğunu söyleyebiliriz. Anlaşılan Lig A'nın en çok berabere kalan takımı bu maçta 3 puanı düşündü ama yine başaramadı. Ofansif oynarken defans yapamayan, Sarı-Siyahlılar, sahadan bir puanla ayrıldı. Kasımpaşa ise 3 puan bekliyordu ve iddiasını sürdürmek istiyordu. Yine de kritik bir karşılaşmaydı ve belki de alınan bir puan, bu şartlarda iyiydi, diyebiliriz.Belediye yoluna devam ediyorLig ikincisi İstanbul Belediyespor, Kocaelispor önünde yenik duruma düştüğü 90 dakikadan 2-1'lik galibiyetle ayrılmayı başardı. İbrahim Parlayan'ın iki golle parladığı gecede, ev sahibi ekip lider Oftaş ile arasındaki bir puan farkı korudu. Kocaelispor ise, en azından bir puan umuduyla gelmişti İstanbul'a. Yeni teknik direktörleri Fatih Uraz ile yeni bir sayfa açmayı planlayan Yeşil - Siyahlı futbolcular, Uraz'a bu mutluluğu yaşatamadılar. Malatya bir puana razı olduMalatyaspor büyük fırsatlar kaçırdığı karşılamada, bir puana razı oldu. Özellikle Hakan Söyler'in ve Effa'nın yakaladığı fırsatlar, kaçacak gibi değildi. Ancak böyle maçlarda evdeki bulgurdan da olmak var. Nitekim Uşakspor özellikle oyunun sonlarında 3 puana çok yaklaştı. Ancak 90 dakikaya baktığımızda, Uşakspor için alınan bir puanın iyi olduğunu belirtmeliyim. Malatyaspor ise 3 puan için geldiği Uşak deplasmanında gol yolları hariç, başarılıydı. Bu maçta burnundan ameliyat olan golcüsü Taner'i fazlasıyla aradı, doğu ekibi.Telekom korku salıyorAnkara'da ise beklediğimiz gibi bir 90 dakika çıktı ortaya. Her zaman Anadolu takımına kök söktüren Türk Telekom, Diyarbakırspor'a da korku saldı. Başkent ekibi iki kere öne geçmesine rağmen, tecrübeli rakibi karşısında galibiyeti koruyamadı ve oyunun sonunda 2-2'lik beraberlik çıktı.Orduspor 3 üçte 3 yaptıSezona kötü başlayan ve bir türlü istediği sonuçları alamayan Orduspor son 3 maçını kazanıp, kendine geldi. Yücel İldiz'in öğrencileri 9 puan alırken, kalelerinde sadece bir gol görmeleri de, savunma anlayışlarının oturduğunu gösteriyor. Çünkü birbirine denk takımların mücadele ettiği Lig A'da eğer gol yemezseniz, kazanan taraf olma ihtimaliniz yüksek olur. Ordu da, Altay gibi güçlü bir ekip karşısında evinde son haftaların formda ismi Aydın'ın nefis golüyle kazanmasını bildi. Altay cephesinde ise 3 maçlık yenilgiler zinciri, keyifleri kaçırmış gözüküyor. İzmir ekibinin bir an evvel kendine çeki düzen vermesi lazım. Bunu takım için söylemiyorum, sadece aynı zamanda camianın silkinip takıma ve kulübe sahip çıkma zamanıdır.Suat Kaya'nın eli değdiEskişehir'de ise iç saha başarısızlıkları, teknik direktör Yavuz İncedal'ın istifasını getirdi. Lige 3 maçlık seriyle başlayan Kırmızı Şimşekler, bir anlamda bu çıkışın verdiği rüzgarın altında kaldı. Sezon başı çıtasını gerçekçi koyan Eskişehispor, ilk 3 maçlık galibiyet serisinden sonra çıtayı yükseltince, hedef gerginliği yaşadılar. Sonuçta takım içi ufak tefek huzursuzluklar, operasyonla aşılırken, son Gaziantep Belediyesi maçı, bardağı taşırdı. Konuk ekip bu 3 puanla ligin dibinden kurtuldu. Teknik direktörlüğe Suat Kaya'yı getiren Antep ekibi, yeni hocasıyla hem de deplasmanda 3 puan almanın mutluluğunu yaşadı.Mardin'de yine sessizlik vardıSamsunspor, zorlu deplasmanda bir puan almanın mutluluğunu yaşadı, diyebiliriz. Çünkü Samsun açısından bu karşılaşma iki maçlık serinin ardından çok önemliydi. Mardinspor ise iki haftadır kaybetmedi, ama kazanamadı da. Teknik diretör Şaban Yıldırım, Mardinspor'a oynatmak istediği futbolu, bir an evvel oturtaması gerek. Çünkü Mardinspor kaybedilen puanlarla, yavaş yavaş hedeften kopuyor.
‘’Ulusoy yanıyor!‘’
Türk futbolunun aşağı yukarı son 20 yılına damgasını vurmuş bir isim olan Haluk Ulusoy’u devirme harekatı için yine düğmeye basılmış gözüküyor. Her ne kadar federasyonumuz özerkse de, yapılan davranışlar, verilen söylemler ve açılan davalar hiç de öyle iddia edildiği gibi özerklik kokmuyor. İşin içinde buram buram hesaplaşma ve siyaset olduğu kesin. Çünkü gündemdeki kişilere baktığınızda yeni bir isim yok. Dalkavuklar bile aynı! Onun yanıdan çıkıp, diğerinin yanına gidip haber taşıyanlar bile değişmiyor. Nasıl bir dünyadır ki, bütün bunları buralardan bizler bildiğimiz halde, bu insanları yanlarında barındırıyor bu kişiler. Bence onların da kendi hesapları vardır mutlaka. Bazen düşünüyorum da, ne mutlu bize hiç kimsenin adamı olmadan ayakta kalmayı başarabilmişiz. Kendi adıma söylüyorum, ne şimdiye kadar delikanlı taklidi yaptım, ne de tribüne oynadım. Ancak oynayanları ve taklitçileri gördükçe de meslekten soğuduğumu belirtmeden geçemeyeceğim. Konu Ulusoy’ken, ‘Niye başka mecralara sürüklüyorsun ve kendinden bahsediyorsun?’ diyebilirsiniz.İşte gelmek istediğim nokta bu. Haluk Ulusoy bugünleri nasıl göremiyor. Hadi ilk başkanlıklarında tecrübe noksanlığı olabilirdi. Ama şimdi bir bilek güreşini kazanarak geldi bu makama, hem de seçimle. Daha sağlıklı teşkilatlanabilirdi, daha sağlam kanallarla çalışmalıydı bence. Peki, hakkında dava açılan Haluk Ulusoy başarısız mı?Şöyle geriye doğru dönüp baktığımızda gördüklerimiz; dünya üçüncüsü olduk, Avrupa şampiyonalarına gittik, gençler kategorilerinde milli takımlarımız hızlı bir yükseliş içine girdi, federasyon maddi imkanlar açısından tavan yaptı. Hatası yok muydu? Bence dolu... İyi niyetli de olsa, hakem atamalarından tutun da, teknik direktör tayinlerine kadar bir sürü konuya gereksiz bir şekilde burnunu soktu Ulusoy. Yani küçük işlerle uğraşıp, büyük darbeler yedi ve kendini yıprattı. Kısaca, fazla avam davrandı, yani makam ile tevazuuyu karıştırdı istemeyerek.Aslında Haluk Ulusoy’un en anlamlı dönemi, Levent Bıçakcı başkanken Kemer Çamyuva’daki otelinde geçirdiği günlerdi. Ben, bu gelişinde o zamanki günlerinden çok ders çıkartmış olabileceğini düşünmüştüm. Çünkü Çamyuva’da etrafına baktığında yanında olanlar kimlerdi, şimdi kimler var? Bir zamanlar Hasan Doğancı, Ayhan Bermekçi olanlar, Ulusoy seçilir seçilmez nasıl da pervane oldular yanı başında.Şimdi Ulusoy yanıyor!... Hem de har bir ateşe atılarak, ama aynı basit, daha önce ibra edildiği konulardan... Ateşin etrafındaki pervaneler kafalarındaki soru işarteleriyle yön tayin etme peşinde, her zamanki gibi çıkarlarını düşünerek. Ama biraz da sen düşün artık Ulusoy! Şimdi tam zamanıdır.
‘’Topuz'un füzeleri‘’
Maç öncesi, puan cetveline baktığımda, Kayserispor’un 14, Bursaspor’un 12 puanı olduğunu gördüm. Yani, Kayseri yenilirse, rakibinin altına düşecekti. O nedenle ev sahibi açısından biraz gerginlik olabilirdi. Ancak ilk yarı tam anlamıyla uyuttu. Hatta devre arası, ikinci yarı da böyle olursa, ne yazacağız diye düşünmeye başladık. İlk 45 dakikada üzücü olan Gökhan Ünal’ın bir hava topunda talihsiz bir şekilde düşüp, sakatlanıp, oyunu terk etmesiydi. Aslında bir anlamda Bursaspor için önemli bir avantajdı Gökhan’ın yokluğu. Ama Bursaspor, Kayseri’ye bir puana gelmiş ve galibiyeti hiç düşünmediği her halinden belliydi. Forvette Sinan Kaloğlu ve Zafer Biryol inanılmaz etkisizdiler. Cezası nedeniyle Raşit Çetiner’in kulübede olmayışı sanırım Bursalı futbolcuları rehavete sokmuş. Konuk ekip vasatı aşamayan bir mücadeleyle maçı bitirmek niyetindeydi.İkinci yarıda kötü gidişe son vermek ve tekrar üst sıraları hedeflemek isteyen Kayserispor’u Mehmet Topuz ateşledi. Yaklaşık 30 metreden attığı nefis frikik golüyle takımın öne geçiren Mehmet Topuz, ikinci golün de hazırlayıcısı oldu. Skorun rahatlığı Kayserispor’un futbolunu da olumlu etkiledi. Savunma olsun, orta alan olsun, forvete büyük destek verdiler. İlhan ve Muhammed Hanefi önemli gol pozisyonlarına girdiler; ama son vuruşlarda etkisizdiler. Sonuçta, Kayserispor önemli bir 3 puanı ikinci yarıdaki etkili oyunuyla aldı. Bursaspor ise çok koştu, mücadele etti; ama futbol adına tatmin edici değildi. Timsahlar bu oyunla ancak bir puan alabilirdi. Ama, bir-iki serbest atıştan yedikleri 2 golle evlerine puansız döndüler. Yalnız, dünkü maçta, her zaman sakin tavrıyla bildiğimiz Ertuğrul Sağlam’ın orta hakem Fırat Aydınus’a karşı didişir vaziyetteki tepkisine pek anlam veremedim. Ertuğrul hoca daha maçın başından itibaren her pozisyonda olur olmaz tepki koydu. Bence Fırat Aydınus başarılı bir maç yönetti. Sanki daha önceden Aydınus’a karşı bir önyargısı varmış izlenimi yarattı. Biz her zamanki Ertuğrul Sağlam’ı görmek istiyoruz: Mazeretlere sığınmayan ve sadece takımına direktif veren. Çünkü ‘Sağlam’lar kolay yetişmiyor...
‘’Oftaş fırtınası‘’
Lig A'da haftalardır süren takipten sonra Gençlerbirliği Oftaş, liderlik koltuğuna oturdu. Başkent ekibi, önceki haftalarda İstanbul'da Belediyespor'u yenerek rakibine ilk yenilgisini tattırmıştı ama birinci sıraya çıkamamıştı. Ancak 5 haftalık galibiyet serisinin ardından İstanbul Belediyespor'un, Samsunspor karşısında aldığı mağlubiyetle, Lig A'nın yeni beyi Oftaş oldu. Gerçekten geride kalan 10 haftaya baktığımızda, şimdiden müthiş bir çekişmenin bizi beklediğini gösteriyor. Özellikle ikinci yarıda heyecandan hop oturup hop kalkacağız. Birbirinden gerilimli maçlara, biribirinden ilginç sonuçlara şimdiden hazır olalım.Teknik adam kıyımı sürüyorBu arada teknik direktör kıyımı da sürüyor. Hoş, kıyım derken; bir kısım teknik direktörler gönderiliyor, bir kısmı da şartlardan dolayı istifa ediyor. Son haftada iki teknik direktör takımlarıyla yollarını ayırdı. Karşıyaka'da alınan iç saha başarısızlıkları sonucu Feyyaz Uçar, görevi bıraktı. Öte yandan tecrübesiyle ve kariyeriyle Kocaeli'de büyük hedeflere soyunan Ümit Kayıhan, hem de galip geldikleri Akçaabat Sebatspor maçı sonrası yaptığı basın toplantısıyla, istifasını verdi. Ümit Hoca'nın basın toplantısında dikkati çeken, şimdiye kadar ki, sevecen üslubunun dışına çıkıp, çok sert bir tavır ortaya koymasıydı. Gerçekten de gerekçesine baktığınızda; hak vermemek mümkün değil.Küfür futbolun kurduÇünkü küfür olayı sadece Kocaelispor'u ilgilendiren bir olay değil, artık tüm statlarımızda; belli gruplar belli çevrelerce tetiklenip, bir anlamda görev icra edercesine, kötü tezahürat yapmaya geliyorlar. Belki bazıları için bu kanıksanmıştır. Ama Ümit Kayıhan'ın çıkışı bir ilk olur ve herkes şapkasını önüne koyup düşünür. Eğer Futbol Federasyonu; "toplu küfür", "az küfür", "ferdi küfür" diye ayrım yapmıyorsa, bu cezalandırmayı bir daha tartışması lazım. Ya da iş, güvenlik güçlerine düşüyor. Ama bu işi federasyon temsilcisine bırakmadan da halledebiliriz. Çünkü benim de gittiğim bir çok karşılaşmada bu tür ferdi veya bir kaç kişinin aleni bir şekilde şahısları hedef alan küfür ettiklerini gördüm.Polis neden kayıtsızVe bu küfür eden şahısları polisler görmesine rağmen, tepkisiz bir şekilde baktıklarını da şahit oldum. Burada polis memurlarını suçlamaktan öte, kafamdaki soru işaretini sizlerle paylaşmak istiyorum. Acaba bu memurlara birileri "Bırak bağırsınlar, karışma" mı diyorlar? Çünkü bu olayın, bu küfürün yarısını sokakta biri birine etse, hem polis müdahele eder hem de mahkemelik olur insanlar. Ama tribünde kendini taraftar zanneden bir zavallının, yıllarca futbolumuza hizmet vermiş (başarılı veya başarız farketmez) savunmasız bir insana sövme hakkını nereden bulduğunu gerçekten çok merak ediyorum. Bu konuda da görevini yapmayan her kesimi şiddetle kınıyorum. Bunu yapanlar veya yaptıranlar şunu unutmasınlar ki, bu silah bir gün mutlaka kendilerine dönecektir.Süper Lig'de bu olay olsaydı!Bir de haftanın olayı Elazığ'daki kırmızı karta değinmek istiyorum. Eğer bu olay Süper Lig'de olsaydı, her halde bütün televizyon kanalları defalarca ve saatlerce bu kırmızı kartı konuşurlardı. Kısaca bilmeyenler için özetlemek istiyorum: Elazığ-İstanbulspor maçında daha önce sarı kart görmüş Elazığsporlu Sedat Amcaoğlu, 4. hakemin izniyle oyun giriyor. Ancak maçın orta hakemi İlker Meral, "Benden izin almadan oyuna girdin" deyip, ikinci sarı karttan Sedat Amcaoğlu'na kırmızı kartı gösteriyor. Ve bundan sonra da kıyamet kopuyor. Aslında buraya kadar ki gelişmeler için, "Ne var bunda, bir futbol maçında karar mekanizması sadece orta hakeme aittir" diyebilirsiniz. Evet bu doğrudur da, bunu bizler gibi futbolcular da bilecek, ama daha da önemlisi 4. hakemin bilmesi gerekir.4.hakemin büyük gafı!Ben maç görüntülerini izledim. Gerçekten oyundan atılan oyuncunun tepkisi; 4. hakemin bir gaf yaptığını gösteriyor. Çünkü kırmızı kart sonrası 4. hakem süklüm büklüm, çaresiz bir şekilde duruyor. Yani o da yaptığının farkında. Maalesef futbolumuzun bilgi çağının neresinde olduğunu gösteren bir örnek bu... Belki de alt kategorilerde neler oluyor, bunlar bizim gördüklerimiz, yakalayabildiklerimiz... Hakemlerden açılmışken bir de Oftaş-Uşakspor maçı sonrası konuk ekibin teknik direktörü Mehmet Kaya ile kaptan Osman Özköylü'nün maçın hakemiyle ilgili yaptıkları açıklamalar, yenir yutulur cinsten değildi. Son yıllarda gördüğüm en ağır, hakarete varan çok ağır suçlamalar yaptı, iki spor adamı. Bu maçın tamamını izlemediğim için, benim burada görüş belirtmem objektif olmaz. Sadece bu açıklamaları izledim ve bu konuda MHK Başkanı sayın Mustafa Çulcu'nun maç kasetini izlemesini isterim.Eren'in frikik golü muhteşemdiMaçlara gelince; Lider Oftaş, Uşakspor karşısında her iki yarının sonlarına doğru attığı gollerle 3 puana ulaştı. Özellikle Eren'in attığı frikik golü görülmeye değerdi. Metin Diyadin'in öğrencileri herkesin merak ettiği sorunun yanıtını dışarıda vermiyorlar ama; sahadaki futboldan anlayan anlar, bana göre... Uşakspor deplasmanda böyle güçlü bir ekip karşısında bir puana gelmiş. Aşigolar katı bir savunma yaparak puana yaklaştılar ama, iki gole engel olamadılar.Samsunspor bayram yaptıSamsun'da, bayram günü oynanan karşılaşmada gülen ev sahibi oldu. Üst üste ikinci 3 puanını alarak ayağa kalkmaya başlayan Samsunspor, son dakika golüyle sahadan mutlu ayrıldı. Aslında görmek istediğimiz ve sezon başında beklediğimiz Samsunspor buydu. Levent Eriş, yavaş yavaş kafasındaki takımı yaratmaya başladı. Belediyespor ise, ilk defa sezon başından beri deplasmanda puan kaybetti. Abdullah Avcı, 3 puan beklediği karşılaşmadan kritik bir dakikada yediği golle, puansız ayrıldı.Kasımpaşa sağlam basıyorKasımpaşa, sağlam adımlarla ilerliyor. 5 maçlık 3 puan serisinden sonra evinde Diyarbakırspor'a son saniye golüyle yenilmişlerdi. Önceki hafta Altay'ı deplasmanda bu hafta da evinde Telekom'u deviren İstanbul ekibi, yine bir seri peşinde gibi.Malatyaspor ise oldukça zorlu bir 90 dakikadan 2-1'lik galibiyetle çıktı. Eskişehirspor, iyi futbolu ve direnciyle göz doldururken, yine golcü eksikliğinin sıkıntısını çekti ve kaybetti.Diyarbakır-Bayık elele...Diyarbakırspor, Recep Bayık ile yoluna başarıyla devam ediyor. Bayık ile yalnızca bir kez kaybeden Güneydoğu ekibi, bu hafta da zorlu rakibi Altay'ı Mohamed Ali'nin penaltısıyla geçmeyi başardı. Elazığ'da ise; beraberlik çıktı 90 dakikadan. Korhan'ın müthiş füzesiyle öne geçen Gakgoşlar, her zamanki kolay gol yeme alışkanlığından kurtulamadılar ve bir puana razı oldular.Kocaelispor ise 3 haftada 7 puan toplayıp, ilk 6 savaşını sürdürdü. Sebatspor karşısında zaman zaman zorlanmalarına rağmen, kazanmasını bildiler. Sebatspor yenildi ama oynadığı futbol ve girdiği gol pozisyonlarıyla, izleyenlerin beğenisini topladı.Uçar'ın istifası çare olacak mı?İzmir'de ise gülen yine konuk ekip oldu. Orduspor aradığı istikrarı yakalamak istercesine, Karşıyaka deplasmanından 1-0'lık galibiyetle döndü. Şenol'un golü Karşıyaka'da Feyyaz Uçar'ın istifasını getirdi. Bakalım Uçar'ın istifası Karşıyaka'nın iç saha başarısızlığına çare olacak mı!Gaziantep Belediye-Mardinspor maçı için fazla yorum yapamayacağım. Çünkü sonucu gibi sıfır bir karşılaşmaydı.
‘’Biri tuttu, biri attı‘’
Sahaya baktığınızda maçın kader adamları Arda ve Lazarov’du. Erciyes hücumlarında Lazarov, Sabri karşısında etkindi. Ama ilk yarının kahramanı Mondragon’du. Kolombiyalı, PSV maçınından ötürü sanki özür dilercesine müthiş kurtarışlar yaptı ve rakibe geçit vermedi. Ama rakip kaleci Fadhel meslekdaşının aksine, el avantajına rağmen Ümit Karan’ın golüne mani olamadı. Tabii ki golün asisti her zamanki gibi Arda’nındı. Galatasaray’ın golüne ve yaşanan sevince bakarken, Gerets’in oyuncu değişikliğiyle şaştık kaldık. Tam bu dakikada gelen Necati-Aydın değişikliği bana göre fiyaskoydu. En azından kararını değiştirip ilk yarıyı beklemeliydi Belçikalı ama nerede o düşünce, o incelik! Tam ‘İlk yarı böyle biter’ derken Gerets’in yanlışlarını tartışırken sahneye Çetin Sarıgül çıktı. Bir hakem bana göre çıkacağı maçta takımları iyi analiz etmeli ve hangi futbolcunun kendisini kandırabileceğini bilmeli. Lazarov’un yetenekleri tartışılmaz ama hakemleri aldatma konusundaki becerisi de bana göre tartışılmaz. Galiba Lazarov’un bu huyunu sadece Çetin Sarıgül bilmiyor. Hakem önce faul, sonra çift sarı karttan Orhan Ak’ı oyun dışı bıraktı. İkinci yarı Mondrogan ve Erciyesspor arasında geçti. 10 kişilik Galatasary skoru korumak adına sıradan bir takım görünümündeydi. Ancak gecenin kahramanı Mondragon, sebep olduğu penaltıda bile haklıydı. Çünkü pozisyonda Song’un topu Lazarov’a çevirmemesi gerekirdi. Cim Bom adına dün gece güzel olan; kazanma hırsı, kaybetmeme duygusu ve son 10 dakikada beraberlik golü yemesine rağmen altından kalkabilmesiydi. Gecenin özeti Erciyesspor sonuncu sırada, karşısında ise marka bir takım. Dışarıdan bilmeyen biri bu maçı izlese acaba ne düşünürdü... Mondragon ile Ümit Karan’ı çıkarın, koskoca bir sıfır... Kimse kusura bakmasın.
‘’Şahları da vururlar‘’
Vestel Manisa karşısında maç öncesi konuştuğum Sivaslılar, hem rakiplerinden gurur duyuyor hem de yenilgisiz bir takımı yenmek için sabırsızlanıyorlardı. Gurur duyuyorlar çünkü Vestel Manisaspor kendileri gibi bir Anadolu takımıydı ve en yakın rakibine 6 puan farkla liderlik koltuğunda oturuyordu. Yenmek istiyorlardı çünkü daha sahalarında 3 puanla tanışmamışlardı. İşte bu duygular içinde başladı karşılaşma. Vestel Manisaspor, oyun anlayışı olarak deplasmanda gibi değildi. Evinde nasıl oynuyorlarsa, Sivas’ta da aynı oynadılar ilk yarıda. Özgüven duyguları çok yüksek noktaya ulaşmış Ersun Yanal’ın öğrencileri, rakibin tehlikeli oldukları anlarda bile asla panik yapmadılar. Caner’in sol kanattan ortasıyla Ümit’in attığı gol ilk 45 dakikanın skoruydu. Ancak Manisalılar bu golün haricinde önemli ataklar yaptılar ve ikinci gole çok yaklaştılar. Özellikle Holosko ve Rafael, çapraz koşularla orta alandan gelen topları alarak Sivas savunmasını paniklettiler. Peki ilk yarıda Sivasspor bir şey yapmadı mı! Balili’ye atılan uzun toplarda İsrailli oyuncu ıslak zemini de kullanarak Vestel savunmasını zorladı. Özellikle Musa Kuş ve Servet’in pozisyonuyla gole çok yaklaştılar. Ama bunlar bir deplasman takımını andıran ataklardı.İkinci yarıda roller değişti. Bu defa rüzgar Sivas’tan yana esti. Aslında maçın kırılma noktası, Holosko’nun kaleci Petkoviç’te kalan pozisyondu. Bu andan sonra gelen Sivas’ın beraberlik golü adeta Manisa’yı şaşkına çevirdi. Ardından orta alanda yapılan hatalı geri pas ve Wooter’ın galibiyet golüyle tribünlerle birlikte Sivas da coştu. Konuk ekip 2-2’yi yakalamasına rağmen kontrol ve oyun disiplini açısından sorunlar yaşadı. Pecze’nin ikinci yarıdaki oyuncu değişiklikleri yerindeydi. Anderson, Vestel savunmasını tedirgin etmekle kalmadı, Balili’yi de rahatlattı. Bütün bunlara rağmen Yanal’ın öğrencileri beraberliğe çok yaklaştı.Dün gecenin özeti; ilk yarı Manisa, ikinci yarı Sivas oynadı. Manisaspor ilk 45 dakikada maçın sonucunu tayin edebilirdi ama beceriksiz davrandılar. İkinci yarıda ise Sivasspor yakaladığını attı ve kazanmasını bildi. Manisa’nın liderliği devam ediyor ama artık yenilgisiz değiller. Futbol adına güzel bir mücadele ve 5 gol izledik. Bir futbolsever olarak ben dün geceki maçtan büyük zevk aldım, iki takıma da teşekkürler.
‘’Burası da süper!‘’
Süper Lig'de Vestel Manisa fırtınası devam ediyor. Ama "Lig A'nın da Süper Lig'den farkı yok" dersek, yalan olmaz. Üstelik Lig A'da bir tane değil, tam 3 tane Vestel var. Lider İstanbul Belediye'nin müthiş performansına rağmen, iki takım Oftaş ve Kasımpaşa, "zirve yarışında biz de varız" dercesine haftayı 3 puanla kapatmayı başardılar. Puan cetveline baktığımızda, "ilk iki için adaylar azalmaya başladı" gibi bir görünüm ortaya çıktı. Belki "bu görüş için henüz erken" diyebilirsiniz ama ilk 3 takımı takip eden ekiplerin istikrarsız performansı da beni böyle bir düşünceye sevk etti. Bu kısa girişten sonra haftanın maçlarına geçelim...İstanbul Bld.-Gaziantep Bld.Bu maçın en güzel yorumunu ev sahibi ekibin teknik direktörü Abdullah Avcı maçı sonrası yaptı. Avcı'nın, "Bizim adımıza bu maçtan sonra söylenecek en güzel söz: Kötü oynarken kazandık, demek... Ancak bu 90 dakikadan iyi bir ders çıkartmalıyız" şeklindeki görüşü herşeyi özetliyordu. Gerçekten de Gaziantep Belediyespor karşısında 1-0 yenik duruma düştükten sonra ikinci golü kalelerinde görmeleri, an meselesiydi. İkinci yarıda Ali Güzeldal sahne aldı ve iki güzel gol attı. Burada sezon başı kurulan kaliteli kadronun ne kadar önemli olduğu ortaya çıktı. Eğer konuk ekip de zengin bir kadro oluştursaydı, İstanbul'dan gülerek gidebilirdi. Sadece Bilal ile olmuyor. İşte Serdar yok, yerine koyamıyorsunuz, özeti bu bana göre.Eskişehir-OftaşOftaş, Yükselme grubunda kapıştığı Eskişehirspor'u deplasmanda devirmeyi başardı. Başkent ekibi bildiği bir ambiansta, disiplinli oyununun meyvesini aldı. Aslında Eskişehirspor özellikle ilk yarıda rakibine üstünlük kurdu. Ancak Es-Es'in forvetteki son vuruş noktasındaki eksikleri, bana göre pahalıya patlıyor. Çünkü rakip kaleye kadar geliyorlar ama gol yollarındaki kısırlık 3 puan için en büyük sorun. Zaten şimdiye kadar 9 maçta attıkları 9 gol de bunun en büyük göstergesi. Oftaş açısından her zamanki 90 dakikalarından biriydi. Her maça kazanmak için çıkıyorlar, Eskişehir'de de mücadele ettiler ve kazandılar. Herkes Gençlerbirliği'nin alt yapısını oluşturan bu kulübün Süper Lige çıkması halinde durumun ne olacağını soruyor. Bu sorunun cevabını en kısa zamanda sizlerle paylaşacağız.Altay-KasımpaşaÜmit Turmuş'un "Hedefimiz 4 maçta en az 8 puan. Bunu tutturamazsak, istifa ederim" demişti. Belki bu hedef tutmadı ama tutan bir şey var ortada, o da Altay'ın bu ligde kişilikli ve hatırı sayılır bir takım olduğu gerçeği... Kısaca demeçteki verilmeyen içerik, bana göre hedefini buldu. Burada önemli olan teknik kadronun ve futbolcuların algılaması kadar yönetimin de üzerine düşeni algılamasıdır. Altay'ın sıralamadaki yeri bir yazgı olmamalıdır. Çünkü camia olarak bunu aşabilecek güçteler. Ama birileri olaya "bekleyelim, başarısız olsunlar" mantığıyla yaklaşıyor gibi bir hava sezinliyorum. Kasımpaşa'ya gelince; kaldıkları yerden devam ediyorlar. Aradaki Diyarbakır maçını bir kaza olarak görürsek, seriye izmir'de devam ettiler. Yine bildiğimiz Kasımpaşa'ydı. Hızlı hücumlarda yine aynı isimleri gördük. Alper ve Erhan, zaman zaman rakip savunmayı hallaç pamuğu gibi attı. Attıkları galibiyet golünde Erhan'ın topu alışı, sürüşü ve vuruşu mükemmeldi.Mardin-MalatyasporMardinspor zorlu rakibi Malatyaspor'u son saniye penaltısıyla devirmeyi başardı. Güneydoğu ekibi, teknik direktör bunalımı yaşadığı bir dönemde çıktığı karşılaşmada gerçekten iyi bir sonuçla umut tazeledi. Yeni teknik direktör Şaban Yıldırım'ın tribünden izlediği maçta, ev sahibi ekibin futbolcuları bir anlamda gurur mücadelesi verdi ve kazandı. Malatyaspor cephesinde moraller bozuk. İki maç üst üste alınan yenilgi bir anlamda esen rüzgarı durdurmuş ve camiayı bir endişeye sevk etmiş gözüküyor. Aslında ligin akışı içinde bunlar olacaktır. Önemli olan bu dönemlerde panik yapmamaktır. Büyük ve güçlü takımlar bu pozisyonları aşabilen takımlardır bana göre.Orduspor-DiyarbakırsporOrdu'nun dereleri bu hafta yukarı akmadı ve ligdeki ikinci 3 puanlarını aldılar. Diyarbakırspor karşısında alınan 3 puanın yanında oynanan pozitif futbol eski Ordu'yu hatırlattı. Çünkü bu takımın son 3 yıldaki çıkışında en büyük kozu; takım disiplini ve hırsıydı. Lige Samsun galibiyetiyle başladıktan sonra ortadan kayboldular. Kaderin cilvesi, yine bir başka Süper Lig'den düşen takımı yenerek yüzleri güldü. Diyarbakırspor bu hafta keyifsizdi ve havasında değildi. Özellikle 2-0 yenik duruma düştükten sonra ve Yunus'un da kırmızı kart görmesiyle, havlu attılar. Bu maç öncesi tahminimizde; çıkacak her sonucun normal olacağını belirtmiştik. Çünkü bu iki takımın da gününde olması çok şeyi değiştirebilirdi. Bu maçta da gününde olan kazandı.İstanbulspor-KocaelisporLig A'nın en çok berabere kalan takımı İstanbulspor, bu hafta da Kocaelispor'a geçit vermedi. Oysa Kocaelispor, İstanbul'a 3 puan için gelmişti. Aslında Körfez ekibi bu şansı yakaladı, ama gol yollarındaki beceriksizlik, sahadan bir puanla ayrılmalarına neden oldu. Artık Kocaelispor'un seri galibiyetler dönemine girme zamanıdır. Çünkü puan kaybetme kredisini erken tükettiler. Bunu şunun için söylüyorum. Eğer Süper Lig hedeflerinden vazgeçmemişlerse, mutlaka ligin ilk yarısına kadar en az kayıpla maçlarını oynamalılar. İstanbulspor, en çok berabere kalan takım olmasının yanında Lig A'nın en az gol yiyen takımı da... Bunlar olumlu ama Sarı-Siyahlılar aynı zamanda az gol atan ekipler sıralamasında da başlarda yer alıyor. Naci Şensoy savunmayı çözmüş ama hücumu da halletmesi gerekiyor.Uşakspor-KarşıyakaKarşıyaka'nın 10 puanı var. Bu 10 puanın 9'unu deplasmanda kazanmış. Yani iç sahada galibiyeti yok ve sadece bir beraberliği var. İzmir ekibi deplasman takımı olduğunu Uşak'ta da gösterdi ve evine 3 puanla döndü. Teknik direktör Feyyaz Uçar maç sonrası iç saha sorununa değindi. Bu sorunu çözdüklerinde, iyi günler Karşıyaka'yı bekliyor. Uşakspor ise yenilenen bir takımın yaşadığı sıkıntılar içinde. Bir hafta varlar, bir hafta yoklar. Karşıyaka önünde de sahadan buruk ayrılan taraf oldular.Türk Telekom-ElazığsporMaç öncesi tahminimiz başkentte çıkacak hiçbir sonucun sürpriz olmayacağı yönündeydi. İki kırmızı kartın çıktığı 90 dakikada; 4 gol de son 10 dakikaya sıkıştı. Telekom 10 kişi kalmasına rağmen maçı bırakmadı ve Salih'in iki şık gol attığı maçta, sahadan 3-1 galip ayrıldı. Elazığspor ise sezon başından beri yaşadığı kolay gol yeme hastalığından bu maçta da kurtulamadı. Telekom cephesinde kıpırdanma var ama istikrarı sağlamaları şart. Elazığspor'da kan kaybının önlenmesi lazım. Kulüp içi çekimler takıma aşırı zarar veriyor. Bahtiyar'ın son saniyelerde gördüğü kırmızı kart, takım disiplini açısında da bir soru işareti.Sebatspor-SamsunsporKaradeniz'de ilginç bir 90 dakikaydı. Samsunspor bu kadar kolay kazanacağını aklından geçirmemiştir. İlk yarıda rakip savunmanın amatörce hataları ve ortaya 3-0'lık Samsunspor galibiyeti çıktı. Penaltıdan gelen Ümit Ozan'ın golü, Sebat'a yetmedi ve gülen, konuk ekip oldu. Samsunlular, zamanlama olarak iyi bir dönemde gerçekleşen bu skorun havasını iyi kullanmalılar. Sebatspor'un hastalığı belli, sadece tedaviye ihtiyaçları var...
‘’Irkçılık bize yakışmaz!‘’
Sadece İsrail’i değil tabi ki bunun yanında Ermeniler’den tutun Fransa’ya kadar uzanan tepkiler. Burası demokratik bir ülkeyse, tepkimizi doğal olarak şiddete kaçmadan ortaya koyacağız. Hepimiz vatanımızı seviyoruz, milliyetçiyiz. Bu ülke toprakları için canımızı veririz. Ama bütün bunları yaparken asla ırkçı ve şöven bir tavır içinde olamayız.Asıl benim söylemek istediğim, daha doğrusu gelmek istediğim nokta şu. Maç sonrası Sivasspor Başkanı Mecnun Odyakmaz’ın demeci bir anlamda ders niteliğinde ve önemli mesajlar içeriyordu. Ama bu konuşmayı 3 büyük kulübün başkanı yapmadığı için biraz gözlerden kaçtı gibi geldi bana. İsterseniz izlemeyenler için kısaca hatırlatalım. Odyakmaz maç sonrası Lig TV muhabirinin “Balili’ye olan tepkiye ne diyorsunuz” şeklindeki sorusuna yanıtı netti: “Ne yapsın Balili, sahada futbol dışında ne yaptı. Takımı için koştu didindi. Bana göre çok temiz bir mücadele gösterdi. Yani Ortadoğu’nun politikasını Sivasspor mu düzeltecek. Tribünlerin, Balili’ye kızıp ülkesine yaptığı tezahürat, ırkçı nitelik taşıyor. Bu bir suçtur ve bunun cezası da ağırdır” mealinde gerçekçi bir açıklama yaptı. Şimdi bu demecin ardından ülkemizdeki durumu masaya yatıralım. Çünkü konu sadece Kayseri’deki olay değil. Hatta Kayseri bu konuda belki de en masum kentlerden biri. Burada genel bir konuyu, genel bir sorunu gündeme taşımak istedim. Ermeni Yasası nedeniyle, Filistin’de, Irak’ta müslümanlara yapılan zulümler nedeniyle, topraklarımız içindeki ihanet şebekelerinin yaptığı alçakca saldırılar nedeniyle, tepkiliyiz ve duygu yüklüyüz. İşte en büyük sıkıntı burada diyorum. Evet bütün bunlara karşı toplumsal reflekslerimizin hepsi doğrudur ancak kişiselleştirmek bence yanlış. Bugün ülkemizde alınteriyle koşan ve ekmek parası kazanan yabancılar bizim konuğumuzdur. Türk misafirperverliğini onlara her ortamda en iyi şekilde göstermeliyiz. Çünkü onlar futbolu bıraktığında, ülkelerine döndüklerinde, bizim en iyi reklamımızı yapacak insanlardır. Ama bu reklamın olumlu veya olumsuz olması da bize bağlı. Eğer bugün İsrail hükümetinin saldırgan tavrı yüzünden tepki gösteriyorsak, Galatasaray’daki Song’a uzun yıllar Fransa’da oynadı diye, Beşiktaş teknik direktörü Tigana’ya Fransız diye, basket takımlarımızdaki Amerikalılar’a veya bu konumdaki bir çok sporcuya devamlı sövecek miyiz. Tabi ki hayır!O zaman İspanya’da Nihat’a, İngiltere’de Tugay’a, Emre’ye böyle şeyler yapıldığında, söyleyecek bir sözümüz olabilir mi!Spor üzerinden, siyasete karşıyım. Bugün Diyarbakırspor veya herhangi bir güneydoğu takımını yasadışı örgütle özdeşleştirme çabalarından oluşan sloganlara nasıl tepki duyuyorsam, ülkemizdeki yabancılara da yapılan ırkçılık ve sığlık kokan ucuz tepkilere de sonuna kadar karşıyım. Eğer bizler bir imparatorluğun küllerinden doğmuş bir ülkeysek, uygar bir cumhuriyetsek, Türk ulusuna da yakışan, elmalarla armutları karıştırmadan tepkisini ortaya koyabilmektir...