‘’Teşekkürler‘’
Bu gençler iki yıldır Kayseri halkının yüzünü güldürüyor. Bu serüven İnter Toto ile başladı. Süper Lig’de en erken sezonu açan takımdı. 15 Haziran’da yola çıktılar, inandılar ve UEFA’da gruplara kalmaya 45 dakika kalmıştı; ama olmadı. Canları sağolsun. Çünkü güçleri yettiğince, ellerinden geleni yaptılar. Rakibin kolay olmadığnı hepimiz biliyorduk. Onlar da Kayseri gibi bir zamanlar Avrupa arenasına çıkmış ve ilk turlarda elenmişti. Daha sonra piştiler, final bile oynadılar. Şimdi Kayserispor o dönemlerin başlangıcında. Önümüzdeki sezon daha tecrübeli olacaklar, gruplara da kalacaklar. Ama her şey zamanla oluyor.Şöyle bir dün gecenin ilk yarısını gözünüzün önüne getirin. Gökhan ile gelen erken gol ve ardından peşpeşe gelen gol pozisyonlar. Hele Ragıp’ın her şeyi yapıp, bir tek gol yapamadığı an... Herkes yandı; ama en çok Ragıp yandı. Sanki tur o anda ayağımızın altından kayıp gitmişti. İkinci yarıda skoru koruruz ve aynı futbolu oynarız diye bekliyorduk. Ama orada fark ortaya çıktı. Yorulduk, tempomuz düştü. Beraberlik golünü yedikten sonra adeta dağıldık. Sanırım bu gole hiç hazır değildik. Oysa daha 35-40 dakika vardı. Ancak oyun disiplinimiz koptu; kimse ne yaptığını bilmiyordu. Halbuki Hollanda’daki karşılaşmada bu takımdan 3 gol yememize rağmen, 2 gol atıp hiç de ezilmedik. Bu tabii ki tecrübe farkıydı. Ertuğrul Sağlam risk alıp tüm hücum oyuncularını sahaya sürdü. Çünkü bu bir puan maçı değildi, önemli olan turu geçmekti. Galip gelemedikten sonra berabere kalmak bir anlam ifade etmiyordu. Ancak tüm denemelerimize rağmen, gücümüz yetmedi ve hüzünlü ama onurlu bir şekilde Avrupa kupalarına veda ettik.Tribündeki taraftar maç sonrası yakışanı yaptı ve futbolcuları alkışladı. Bizler de bu sütunlardan onları alkışlıyoruz... Türk Futbolu’nu başarıyla temsil ettikleri için. Sopron’da başlayan Avrupa macerası dün gece Atatürk Stadı’nda sona erdi. Ama bu sezonluk bitti. İnanıyorum ki Kayserispor gelecek sezon kaldığı yerden çıtayı daha da yükselterek yoluna devam edecektir.
‘’Tarih yazmak...‘’
Belki Tiran’ı eledikten sonra hepimiz içimiznden ‘Bu iş, buraya kadar’ demiştik. Belki popülistlik yapanların, ‘inanıyoruz’ gibi eyyamcı konuşmalarına tanık olduk; ama gerçek şu ki, bu turda karşımıza zor bir rakip çıkacağını biliyorduk. Ve tahmin ettiğimiz gibi, futbolda ekol olmuş bir ülkenin takımı Alkmaar’la eşleştik... Hollanda ekibinin başında Van Gaal gibi dünyaca ünlü bir teknik direktörün olması bile başlı başına bir olay. Ama futbolun bir gerçeği de; on birer kişi oynandığıdır. Diğer bir gerçeği de; maç oynanmadan ne kaybedilir ne de kazanılır. İşte Kayserisporumuz İnter Toto’dan sessiz sedasız geldiği UEFA Kupası’nda bunu bize hatırlattı. Hollanda’daki maçta tribündeydik. Erken gol, ‘eyvah!’ dedirtmedi dersek, yalan olur. ‘Acaba endişelerimiz gerçek mi oluyor, fark mı yeriz’ gibi bulanık düşünceler içindeyken, beraberlik golümüz geldi. İşte o dakikadan sonra bu takım için rakip farketmez. Ve Anadolu’nun bağrından çıkan bu gençler, telaş yapmadan, büyük bir özgüvenle Alkmaar’a kafa tuttular ve evlerine avantajlı bir skorla döndüler.Bugün, Kayseri Atatürk Stadı’na ‘tarih yazmaya’ çıkacak bu gençlerimizin işi yine zor. Ama bu defa titreme sırası Alkmaar’da. Kayserispor, bu takımı burada yenip eleyebilecek güçte. İlk maçta bunun ışıklarını gördük. Üstüne gidildi mi dağılan bir takım olduğunu attığımız 2 golle kanıtladık. Ancak yediğimiz 3 goldeki basit hataları burada yapmamalıyız. Uzun boylu, havadan çok etkili olan Alkmaar’ın bu silahını etkisiz hale getirirsek, taraftarın da desteğiyle gruplara kalacak sonuçla sahadan ayrılırız. Ancak unutmayalım ki Van Gaal ilk maç öncesi Kayserispor’u tanımıyordu, şimdi tanıyor. Muhtemelen taktik hamleler yapıp, en azından beraberliğin tura yeteceğini düşünerek oyunu ağırlaştırmayı planlayabilir. Burada Kayserispor Teknik Direktörü Ertuğrul Sağlam’ın bir satranççı gibi sabırla oyunu iyi okuması lazım. Mükemmel bir arkadaşlığın olduğu Kayserispor’un bize o mutluluğu yaşatacağına inanıyorum. Burada taraftara da bir mesajım var... Maç gece; televizyondan canlı yayınlanacak. Ayrıca Ramazan ayındayız ve iftar saaati bitimi maç başlıyor. O nedenle Alkmaar’daki taraftarı gördükten sonra, Kayserililer’in de takımlarını yalnız bırakmayacağına inanıyorum. Son sözüm yine Kayserili futbolseverlere: Sonuç ne olursa olsun, takımınızı bu gece alkışlarla uğurlamayı unutmayınız..!
‘’İstanbul saltanatı!‘’
İlk 6 haftaya bakıldığında Lig A’nın zirvesinde İstanbul takımlarının hakimiyeti göze çarpıyor. Şu anda Malatayaspor haricinde Anadolu ekipleri biraz gerilerde kaldı. Tabii ki, köprünün altından daha çok su geçecek. Ama sanırım istikrarsızlık, takımları bekleyen en büyük tehlike. Lider İstanbul Belediyespor’a bakıyorsunuz, yenilgisiz tek takım. Kasımpaşa’ya bakıyorsunuz bir mağlubiyeti var, o da deplasmanda Malatyaspor’a. Üstelik o maçta da çok iyi oynamalarına rağmen şanssız bir günlerindeymişler. İstanbulspor sezona radikal değişikliklerle girmiş bir ekip. Kulübün sahibi, başkanı, teknik direktörü ve oyuncularının büyük bir kısmı değişti. Ancak bütün bu değişikliklere rağmen tek yenilgi ile yarışı sürdürüyorlar.Başkent ekipleri de yükselişteİstanbul takımlarının yanında bir de başarılı Başkent ekibinden bahsetmeden geçemeyiz. Metin Diyadin’in Oftaş’ı, 4-2’lik Altay yenilgisini bir kenara koyarsak, gerçekten göz kamaştırıyor. Başkent ekibi bu sene Lig A’ya çıkmasına rağmen yükselen kadroyu bozmadan, bir-iki takviye ile herkesin beğenisini kazanmayı başardı. Bu takımlara baktığımızda ilk göze çarpan özellik kurumlaşmaya verilen önem. İyi yönetiliyorlar, iyi kararlar alıyorlar ve sonuçta işler düzgün gidiyor. Bu takımların bir avantajı da, eksik olarak görülse de üzerlerinde bir taraftar baskısının olmaması. Kolay karar alabiliyorlar ve uyguluyorlar. Bu faktör de bana göre büyük bir avantaj. Bir şehir takımında önemli bir futbolcuyu kadro dışı bıraksanız, daha ilk maçta alınacak kötü bir sonuçta aşırı eleştirilirsiniz. Bu da madalyonun bir başka yüzü...Gelelim haftanın maçlarına...Belediyespor, Karşıyaka önünde 3 puanı aslanın ağzından aldı. İzmir ekibi, öne geçtiği karşılaşmada Sertan’ın ayağından kendisinin de unutamayacağı bir gol yedi ve maç 1-1 oldu. Ancak oyun anlayışından taviz vermeden 3 puana oynayan Karşıyaka, son dakikalarda Cafercan’ın golüne engel olamayınca, sahadan puansız ayrıldı.Cafer Can’a bir parantezGalatasaray altyapısıdan yetişen bu gencin artık Türk futbolunda sahne alma zamanıdır. Cafercan, futbol olarak değil ama isim olarak tanınmanın avantajlarını bana göre iyi değerlendirmedi. Süper Lig’deki Rize macerası, silik geçti. Ama şimdi büyük bir fırsat yakaladı.Raket gibi bir sol ayağa sahipsin, ama modern futbolun doğrularını yapmıyorsun. Sadece top ayağındayken değil, aynı zamanda savunma futbolunu geliştirip daha sert markaj yapmalısın, daha güçlenmelisin. Böyle fırsat bir daha gelmez. Aynen Karşıyaka maçında olduğu gibi her zaman skoru değişterebilecek isimler arasında yer almalı. Ama bunu bir maçta değil, sezon içinde çokça tekrarlamalı. Karşıyaka en azından bir puana çok yaklaştığı maçta biraz da orta hakem Cem Deda’nın kurbanı oldu. Son saniyelerde verilmeyen penaltı bence yardımcı ve orta hakem işbirliğinin iyi işlemediğini gösterdi. Ancak olan da Karşıyaka’ya oldu.İstanbulspor’un hakkını yemeyelimMalatyaspor maçı müthiş olmuş. Görüntülere baktığımızda bu kadar poziyona rağmen gol atamamak şanssızlık. Hele hele elinde Taner ve Effa gibi iki silah varken, sahadan golsüz beraberlikle ayrılmak Malatyalılar’ı kahretti. Ancak maç sonrası teknik direktör ve futbolcuların; iyi futbol oynadıkları ama sonuca gidemedikleri şeklindeki yakarışları doğruydu. Ama İstanbulspor’un da hakkını yemeyelim. Az, ancak önemli gol pozisyonları yakalamışlar. Hedefleri bir puandı, onu da aldılar. Teknik direktör Naci Şensoy, maç sonrası basın toplantısında ders niteliğinde şeyler söyledi ve kendisine gösterilen tepkiye anlam veremediğini belirtti. Ancak sevgili Şensoy’un o sıraladığı ülkelerle Türkiye’yi kıyas edebilecek bilgi ve birime sahip olduğunu sanıyorum. Bu bir süreç, zamanla dedikleri olacaktır ama kendisinin de biraz otokontrol yapması lazım. Bunu da yapabilecek kalitede bir insan olduğunu biliyorum.Elazığ’da hüsran sürüyorDışarıda aldığı başarılı sonuçlarla dikkati çeken Elazığspor, ligin istikrar abidesi Kasımpaşa önünde 1-0’ı yakalamasına rağmen kaybetti. Elazığspor’u fazla eleştirmek haksızlık olur. Bu takımın sezon başı yaşadıklarına bakarsak, alacağı her sonuca saygı duymak zorundayız. Elazığspor için hedef; ilk yarı bitmeden yarışmacı grubun içinde olmak. Devre arasında da gereken revizyon yapılır ve hedeflerine koşarlar. Kasımpaşa için fazla bir şey söylemeye gerek yok, hep böyle diyoruz.Oftaş rüzgârı esmeye devam ediyorAkçaabat Sebatspor önünde birbirinden güzel goller atan Gençlerbirliği Oftaş, 5-1’le haftanın en farklı skoruna imza attı. Sebat 2-0’dan 2-1’i yakaladı ama 3. golden sonra da havlu attı, diyebiliriz. Onları da fazla eleştirmek haksızlık olur. Bu şartlarda mücadele eden futbolcuların yapabileceği de bu olsa gerek.Eskişehir umduğunu bulamadıEskişehir’de ise ev sahibinin beklediği olmadı. Orduspor önünde 1-0 yenik duruma düşen Es Es’ler, bir puanı İshak’ın golüyle aldı. Ev sahibi ekip, rakibin 40 dakika 10 kişi oynadığı maçı iyi değerlendiremedi. Eskişehir yeni bir ekip olmanın sıkıntısını yaşıyor. Orduspor’da ise sakat ve cezalılara rağmen Yücel İldiz, ilk defa değişik bir 11’le sahaya çıkarak bir puan almayı başardı. Ordu’da artık bazı isimlerin; formanın garanti olmadığını görmesi ya da geçmiş yıllardaki gibi o formanın hakkını vermesi lazım.Diyar’da moraller yerindeKocaeli deplasmanından alınan 3-3’lük beraberlik Diyarbakır için çok önemliydi. Kocaelispor’da ise önemli bir gol yeme sorunu ortaya çıktı. Son iki haftada atılan 5 gol güzel ama, yenilen 6 gol hoş değil. Altay teknik direktörü Ümit Turmuş, 4 maçta 8 puan hedefinin ilk 3 puanını Samsun’dan almayı başardı. Kötü hava şartlarına rağmen fizik güç olarak ve futbol anlayışı bakımından sergiledikleri üstünlüğü 2-0’lık bir skorla perçinlediler ve hak ettikleri 3 puanla evlerine döndüler. Bizim beklediğimiz Altay buydu. Ancak beklediğimiz Samsunspor ise bu değildi. Karadeniz ekibi hala Lig A’da oynadığının farkında değil gibi...Mardin’i tutana aşkolsunMardinspor ayağa kalktı. İki haftadır üst üste kazanan İsmail Kartal’ın öğrencileri, önemli bir deplasmandan 3 puan almayı başardı. Güneydoğu ekibinde özellikle son dakika transferi Erkan, iki haftadır attığı kritik gollerle takımı adına önemli bir kazanç olduğunu gösterdi. Bu ekipte şu anda durgun olan gol makinaları; Yunus, Şehmuz ve Ferit’in de etkili olması halinde, Mardin hızla özlediği noktaya gelecektir. Uşak cephesinde ise işler iyi gitmiyor. Üst üste içeride ve dışarıda alınan yenilgiler, hiç de hoş değil. Sezon başı yaşanan kaosun faturası şimdi çıkıyor.Gaziantep’ten ise 1-1’lik beraberlik çıktı. Telekom, deplasmanda öne geçmesine rağmen Serdar’ın golüne engel olamadı. Bu sonuç Telekom için iyi bir moral. Ama aynı şeyi ev sahibi Gaziantep Belediyespor için söylemek zor. Üstelik takımın yıldızı Serdar’ın sakatlanıp çıkması da, ikinci bir darbeydi Antep ekibi için.
‘’Yiğido'nun hakkıydı‘’
Ramazan ayının ilk gününden midir bilinmez, futbolcular inanılmaz tutuktu. Forvetin markaj altındaki etkisiz hali, Bursa’nın gol arayışlarını tıkadı. Orta alan çabalıyor; ama üretken olmayınca, Raşit Çetiner 36. dakikada Veli’yi çıkartıp, forveti güçlendirmek için Burak’ı oyuna soktu. Bence doğru bir değişiklikti. Sivasspor’a baktığımızda ise, buraya gelirken yaptıkları oyun planı; çok top tutup, oyunu ağırlaştırarak, Bursaspor’un hızını kesmekti. Bunu da ilk yarıda başarı ile yaptılar. Musa Kuş’la kazandıkları golden sonra da tempolarını bozmadılar.İkinci yarı ‘bir şeyler değişir’ diye umduk ama, Bursaspor’un kımıldayacak hali yoktu. Hele Balili’nin nefis golü ile 2-0 yenik duruma düşen ev sahibi ekip, moral olarak da çöktü. Zaten fizik olarak da daha hazır gözüken Sivasspor, skorun da avantajı ile akıllı bir savunma uyguladı. Bursaspor, dün ne yapıp puan alabilirdi derseniz; ‘Önceki hafta Antalyaspor’un kendilerine yaptığını’ derim. Ama dün Bursaspor’un mecali yoktu, inancı yoktu. Özellikle orta alanın ofansif anlamdaki zayıflığına, forvetin silikliği de eklenince, Bursaspor için gün kabusa dönüştü. Bütün bu olumsuzların ardından Ömer Erdoğan’ın kırmızı kart görmesi, az kalan ümitleri de bitirdi. Zaten maç böyle biter diye beklerken, Wooters’ın üçüncü golü geldi. Konuk ekip, Bursa’dan üç puanı üç golle haklı bir şekilde aldı. Bursaspor’un duygusallıktan uzak, gerçekleri görerek, arızaları gidermesi lazım.Maçın hakemi Abdullah Yılmaz, zaman zaman ev sahibi ekibe karşı sevimsiz düdükler çalsa da, skoru etkileyen bir hata yapmadı.
‘’Yolunuz açık olsun‘’
Johnson ve Fatih Ceylan cezalıydı. Reşad Sadıgov hafta içi mukavelesi feshedilip ülkesine gönderildi. Ama sahaya bakıyorsunuz ortada bir takım var. O nedenle teknik direktör Ertuğrul Sağlam’ı kutlamak gerek. Sağlam sahaya çıkarttığı ilk 11’de Mehmet Topuz’u ilk yıldızı parladığı yer olan geri dörtlünün sağına almıştı. Johnson’un yokluğunda yerine Tayfun Cora, Fatih Ceylan’ın yerine de Bülent Bölükbaşı oynadı. Ama kimse yerinde sırıtmadı ve herkes görevini başarıyla yaptı.Tiran maça girerken ‘Kaybedecek bir şeyim yok’ diyerek hızlı başladı. Doğrusu da buydu ama aradaki kadro ve kalite farkı, düşündükleri için yeterli değildi. Bu maçta konuşacak-yazacak fazla bir şey yok. Kayserispor zaten ilk maçta aldığı skorla işi bitirmişti. Burada amaç prestijini koruyup Kayserispor’a yakışan bir skorla sahadan ayrılmaktı. Sarı-Kırmızılılar taraftarını mutlu eden bir futbol ve skorla maçı bitirdi. Taraftarı da buradan kutlamak istiyorum. İlk Sopron maçında eleştirmiştim ama dün gece üzerlerine düşeni yaptılar. İlk maçtaki avantajlı skor, maçın canlı yayınlanması ve hafta içi üstelik çok sıcak bir hava olmasına rağmen tirbündeki 20 bine yakın seyirci takıma olan inancı yansıtıyordu. Artık Kayserispor’un hedefi gruplara kalmak. Bugün çekilecek kurayla UEFA yolculuğundaki dördüncü rakip kim olcak hepimiz merak ediyoruz. Gerçekci olmak lazım, artık çıkacak rakipler kesinlikle daha zorlu olacak. Sopron, Larissa ve Tiran ayarında bir takım beklemeyelim. Ama Kayserispor da artık güçlendi ve tecrübelendi. Aynı bir halterci gibi gereken ağırlıkları kaldırırak güçlendi. Zor rakip de olsa içeride-dışarıda şimdiye kadar hiç kaybetmeyen bir Kayserispor gerçeği var ortada. Yönetim şimdiye kadar üzerine düşeni yaptı. Teknik kadro ve futbolcular performanslarını aşmayı başardı. Ama buradan nacizane düşüncelerimi de sevgili Kayserililer’le paylaşmak isterim. Özellikle savunma, orta alan ve sağ kanada takviyeler yapılabilirse bundan sonraki turlarda daha iyi güreşiriz. Çünkü bu bölgelerde bana göre alternatif zenginlik yaratmak gerek.Bu başarıda emeği olan herkesi kutluyor ve bir dahaki turda Kayserispor’a şimdiden başarılar diliyorum...
‘’Süper olacak!‘’
Süper Lig... Sıcaklar... Derken hayırlısıyla Türk Telekom Lig A da başladı. Bu sezon tek tek maçları analiz etmek yerine kafamıza takılanlar, göze batanlar ve gündemde olanları bu sütunlara taşıyacağız. Sezon öncesi birçok takımı yakından izledik bazılarını biraz uzaktan. Sonuçta bizler de insanız herşeye yetişemeyiz. Ancak şu bir gerçek ki, lig içinde hepsini çok yakından tanıyacağız.Önce sürprizlerle başlayalım.İlk sürpriz İzmir’denUşakspor, Altay’ı tek golle devirirken, bol bol pozisyon da buldu. Aslında maç öncesi konuştuğmuz teknik direktör Behiç Funda bu galibiyetin ipuçlarını vermişti. Funda, çabuk oyunculardan kurulu ve süratli hücumu iyi yapan bir takımın elinde bulunduğunu ve tek sıkıntının hazırlık süresiyle ilgili olduğunu söylemişti. Ve gördük ki, Aşigolar Altay karşısında altın değerinde bir 3 puanla lige başladı. Altay cephesinde ise sorun forvette. Sadece Burhanetin ile gol arayan ve bu mevkide alternatif oyuncu arayan teknik direktör Ümit Turmuş’un da fazla karamsar olmasına gerek yok. Altay, şu anda Lig A’nın en iyi savunmalarından birine sahip. Ancak orta alanın istenildiği gibi işlememesi Uşakspor önünde savunmanın bol pozisyon vermesine yol aştı.Başkent’te Es Es fırtınasıTürk Telekom karşısında erken bulduğu golle rahatlayan Eskişehirspor, aldığı galibiyetle lige iyi bir başlangıç yaptı. Bu arada Türk Telekom’un da lige hazır olmadığını gördük. Daha ziyade Başkent ekibi kötü günündeydi. Teknik direktör Muharrem Uğur bunu maç sonunda zaten teyit eden bir demeç verdi. Eskişehirspor açısından güzel olan bir başka faktör de yeni kurulan bir takım olmasına rağmen, yeni transferlerin başarılı oyunuydu.Gakgoş iyi başladıElazığspor, Malatyaspor karşısında gerçekten müthiş bir 60 dakika oynadı ve rakibini adeta sürklase etti. Gakgoşlar orta alandaki hakimiyetini hücuma iyi taşıdı ve rakip savunmanın zaafından fazlasıyla faydalandı. Ancak maçın 90 dakika olduğunu unutunca, az kalsın hak ettikleri bir 3 puandan oluyorlardı. Malatyaspor’u tam anlamıyla hazır bulmadım. Anlaşılan teknik direktör Hikmet Karaman takımı ve ligi tanıma devresinde gibi geldi bana. Tecrübeli hoca taşları kısa zamanda yerine oturtur ve Malatyaspor’u zirveye oynatır düşüncesindeyim. Zaten 3-0 yenikken yaptığı müdahaleyle takımını maça ortak etti, ancak aradığı 3. golü bumayınca ezeli rakibi karşısında kaybetti. Tabii ki bu skor Elazığspor açısından çok önemliydi. Bordo-Beyazlılar hem rakiplerine gözdağı verdi, hem de “Bu yarışta kimse bizi gözardı etmesin” dedi. Ancak bu tür sonuçlar bazı felaketlerin de hazırlayıcısı olabilir. Erken havaya giren takımlar üst üste aldıkları kötü sonuçlarla yıkılabilir. O nedenle teknik direktör Şerafettin Tutaş, çok dikkatli ve temkinli olmalı ve bu galibiyeti abartmamalı.Ordu göz doldurduKaradeniz’deki derbide gülen ev sahibi ekip oldu. Orduspor ilk yarıda bulduğu iki golle Samsunspor’u devirmeyi bildi. Samsunspor gibi güçlü bir rakip önünde ligin ilk maçında kazanmak kolay değildi. Üstelik hazırlık maçlarında alınan kötü sonuçlar gizliden gizliye homurdanmalara yol açmıştı. Ancak disiplin ve fizik gücünü ön planda tutan Yücel İldiz, sessiz sedasız işine baktı ve yine geçen yıl olduğu gibi lige 2-1’lik bir galibiyetle başladı. Samsunspor cephesinde ise karmaşa hakim. Aslında iyi bir kadro ve iyi bir bir teknik direktöre sahip Samsun’da taraftarın bir türlü yönetimle barışık olamaması galiba uzun süre baş ağrıtacak.Sebat’tan hakeme isyanKaradeniz’deki diğer bir maçta ise kazanan konuk ekipti. İstanbul Belediye futbola değil ama skora sevindi. Akçaabat Sebatspor ise geçen yıldan kalan cezası nedeniyle seyircisiz oynanan 90 dakikada iyi mücadele etti ancak rakibinin kalitesine boyun eğdi. Maç sonrası Sebatlı futbolcuların karşılaşmanın hakeminden dert yanmaları dikkat çekici boyuttaydı.Zor da olsa DiyarbakırGüneydoğu’nun iki takımından biri sevindi, biri üzüldü. Diyarbakırspor evinde zor da olsa Karşıyaka engelini geçti. Özellikle Yılmaz’ın frikik golü uzun süre hafızalardan silinmeyecek nitelikteydi. Karşıyaka’yı daha oturmamış gördüm. Silik bir görüntü verdiler. Aslında iyi mücadele ettiler. Bana puan almaya inanmamışlar gibi geldi. Diyarbakırspor çok mu iyi oynadı? Tabii ki hayır. Ancak ilk maçta evinde de olsa kazanmayı bildiler. Ayrıca sahanın bozuk zeminini gördükten sonra iki takıma da iyi futbol için fazla bir şey söylenmez.Boğa’da Volkan’a dikkatMardinspor büyük bir seyirci desteğiyle çıktığı İstanbulspor karşısında şok bir yenilgi aldı. Güneydoğu ekibi bir de penaltı kaçırdığı 90 dakikada hücum üstünlüğünü elinde tutsa da az sayıda gelişen rakip kontrataklarda çaresiz kaldı ve sahadan 2-0’lık yenilgiyle ayrıldı. İstanbuspor’da genç Volkan Yılmaz bir gol bir asistle dikkat çeken isimdi. Mardinspor teknik direktörü İsmail Kartal maç sonu verdiği demeçte “Bu karşılaşmadan çıkartacağımız dersler var” diyerek herşeyi özetledi.Körfez’de zevksiz maçÜmit Kayıhan’ı göreve getirerek iddiasını ortaya koyan Kocaelispor, Gaziantep Belediye karşısında Serhat’ın oyunun başlarında attığı golle sonuca gitti. Temposu düşük karşılaşma pek zevk vermese de ev sahibi ekip adına iyi bir başlangıçtı. Özellikle taraftarın desteği açısından alınan bu 3 puanın fazlasıyla önemli olduğunu düşünüyorum.Yeniler tat vermediİstanbul’daki diğer bir maç ise başladığı gibi bitti. Lig A nın iki yeni takımı Kasımpaşa ve Oftaş ne şiş yansın, ne kebap misali sahadan 1’er puanla ayrıldılar. Bu maçta üzücü olan Kasımpaşa kalecisi Ziya’nın talihsiz bir şekilde sakatlanıp maçı terk etmesiydi.İlk haftadan hakem eleştirilerine girmek istemiyorum. Ancak Telekom, Diyarbakır’ın ve Altay’ın penaltılarının verilmediği hatırlatmak isterim hakem kardeşlerime...
‘’Adıyaman 54!‘’
Burada suçlu arama peşinde değilim. Beni yakından tanıyan herkes bilir. Burada çözüm arayalım. Futbol Federasyonu sadece Süper Lig’in değil, tüm liglerimizin federasyonu. Tamam, Süper Lig için erken başlamanın haklı nedenleri olabilir. Ama diğer liglerin, en azından bölgesel gerçekleri ve iklim şartlarını gözönüne alarak, ileri bir tarihte başlatılmasında yarar var. Örnek olarak Adıyaman’ı verdik. Ama Siirt’in, Şanlıurfa’nın, Adana’nın, Mersin’in ne farkı var oralardan?‘Peki çözüm ne’ derseniz çok basit. Bu kulüplerden milli takıma oyuncu alınmadığına göre, Avrupa kupası maçları olmadığına göre, bu ligler eylül başında başlatılır. Devre arası sorunsa, hafta içi maçlarıyla telafi edilebilir. Türkiye Kupası’nı gerekçe olarak göstermek ise bence abes olur. Çünkü gruplara kalacak takım sayısı oldukça az olacaktır, bunun da bir şekilde çözümü bulunur. Nasıl ki kışın kötü hava şartları nedeniyle ertelemeler oluyorsa, bu defa soğuktan değil sıcaktan aynı uygulama yapılabilir. Başta da söylediğim gibi önyargılı ve suçlayıcı bir yaklaşım içinde olmadan konuya yaklaşırsak, doğruyu buluruz. Liglerin bu tarihte başlama kararını alanlar herhalde olağanüstü sıcaklar olacağını bilselerdi, farklı bir tutumları sergilenirdi. Ancak futbolu sadece Süper Lig olarak değil bir bütün halinde düşünmediklerini ve bunun da bir hata olduğunu belirtmek isterim. Süper Lig’de, saat 20.00’de oynanan maçlar bu kadar tartılıyorsa, alt kategorilerde saat 17.00’de durumun vahimliğini anlatmaya gerek var mı!Hepimizin sıcaktan bunaldığı belli. Sıcak insanı hem miskin yapar hem de sinirli. Şimdi sakin ve kararlı olmak zamanıdır. Sanırım bu sıralar buna çok ihtiyacımız olacak. Çünkü hepimiz aynı geminin yolcusuyuz...
‘’Bence Sami Yen‘’
Galatasaray aylardır, hatta yıllardır bir stat bilmecesi ile uğraşıyor. Ankara’lara gidiliyor, son noktaya gelindiği söyleniyor, ama sonuç hep sıfır. Son olarak Adnan Polat, “Bu iş bitiyor” diye demeç verdi ve “2 yıl içinde yeni yerimizde oynayacağız” dedi. Hatta, “Hakan Şükür’ün jübilesini burada yapacağız” diye de iddialı demeç patlattı. Bu kadar speküle edilen, bir anlamda rakipleri tarafından Galatasaray’ı gülünç duruma düşüren, ama geleceği açısından da hayati önem taşıyan konuyu yönetimin yeniden irdelemesi, gözden geçirmesi gerekir. Şu bir gerçek ki, Seyrantepe olayı ezeli rakip Fenerbahçe ile bilek güreşine dönmüş durumda. Şimdilerde kazanan taraf Sarı-Lacivertliler. Bu tespiti kabul edip ona göre hareket etmesi lazım Canaydın ve ekibinin. Cim Bom elinde kozların ve gücün farkında, ama değilmiş gibi davranıyor. Bugün çıkıp Canaydın, “Ben Seyrantepe’den vazgeçtim, Sami Yen’i yıkıp yenisini yapacağım ve bu tarihi arenada şampiyonluklarımıza devam edeceğiz” dese, caima pozitif anlamda ayağa kalkar.Peki, ‘neden Ali Sami Yen’ konusuna gelince:Gerekçe çok. Bir kere Saracoğlu’nun Kadıköy’de yapımına izin veriliyorsa, hiç kimsenin yeni Ali Sami Yen projesine diyeceği bir şeyi olamaz. Çünkü Sami Yen, Mecidiyeköy’ün işyerlerinin hakim olduğu bir bölgesinde. Kısaca burada yerleşim alanı az. Düşünün ki, iki haftada bir içeride ve hafta sonu maç yapacak Galatasaray’ın stadının kente ne zararı olur. Üstelik Ali Sami Yen’in çok yakınından metro geçiyor ve otoyollarla bağlantısı çok kolay. Oysa Fenerbahçe Stadı’nda maç olduğu gün çevrede oturan insanların evlerine gitmesine bile izin verilmiyor. Park sıkıntısı başlı başına sorun. Bu güzelim stadı karalamaya çalışmıyorum. Ama yapımına ve tadilatına bütün bu sorunlar varken izin verilen Kadıköy’deki stadın yanında Ali Sami Yen’in yapımı çok çok daha rahat olur. Şu anda 25 bin olan kapasite rahatlıkla iki katına çıkartılabilir, bugünün inşaat teknolojisiyle.Sonuçta bu kıyaslamayı yapmamın sebebi, Galatasaray yönetiminin, içinde bulunduğu mali kriz nedeniyle bazı olasılıkları sağlıklı düşünmediğini göstermek. Tek çıkış yolu Seyrantepe mantığıyla belki de daha sağlıklı çözümler göz ardı ediliyor. Bugün yeni Ali Sami Yen’de oynayan bir Galatasaray, tribünlerin oluşturacağı pozitif ambiansla ve alacağı sonuçlarla gelecekte bir çok engeli kolaylıkla aşacaktır. Uzağa gitmeyelim; Olimpiyat Stadı macerasının Galatasaray’ı da, Terim efsanesini de ne hale getirdiği, çok sıcak bir şekilde hafızalarımızda. Fazla söze gerek var mı?