Kıyamet koptu, kopacak!

Haberin Devamı ›
Gaziantepspor Başkanı İbrahim Kızıl, “Payımız 440 milyardan 170 milyara düşüldü. Bu anlaşılır gibi değil. Bizler zaten sezon başı trilyonlar harcıyoruz, gerekirse bu 170 milyarı almaz ve İddaa’dan çıkarız. Çünkü biz olmazsak, İddaa olur mu” diyerek isyanını dile getirdi. Bursaspor Başkanı Levent Kızıl ise futbolun her kademesinde görev yapan biri olarak, yapılanın yanlış olduğunu ifade ederken, “Bize kimseden para gelmiyor. Ama bizim sayemizde birçok kuruluş nemalanıyor hem de bize verilen oranın çok üzerinde. Bu gerçekten büyük haksızlık. Bugün sadece bizim için söylemiyorum. Bizim yine Süper Lig’de naklen yayın gelirimiz var. Ama iddaa’dan geleni de bütçemize katıyoruz. Siz bir de 2. lig kulüplerini düşününün... Buna, Spor-Toto veya Futbol Federasyonu’nun hemen çare bulması lazım” dedi.Aslında öfkeye kapılmadan “aklın yolu birdir” deyip, sakin sakin uzlaşıp, Türk futboluna büyük katkı sağlayan kuruluşu yıpratmadan, çözüm bulmalıyız. Bundan 3 yıl evvel kimsenin haberi bile yokken bu olay Türkiye’ye girdi. Ve hiç kimse kulübüne böyle bir para akışı sağlanacağının farkında bile değildi. Dikkat ederseniz Süper Lig’de değil ama diğer kategorilerde kongre haberleri inanılmaz azaldı. Sebebi bence, takımların hatırı sayılır bir gelire kavuşması ve yönetimlerin elinin rahatlamasıydı. Ancak popüler olduktan sonra Türkiye’deki her kuruluş gibi İddaa’nın da her işine burun sokulmaya başlandı. “Bal tutan parmağını yalar” zihniyetinin hakim olduğu Türkiye’de siyasiler alttan alttan seçim bölgerindeki takımlara yaranmak için Spor Toto’ya baskı yaptıkları duyumları kulağımıza sıkça gelmeye başladı. Dolayısıyla baskılara boyun eğen atanmışların da, bu direktifleri uygulamaya soktuklarını gördük. Süper Lig ve Lig A takımlarının hepsinin İddaa’ya girdiğini ve B Kategorisi’nden de önemli ölçüde takımın listede yer aldığını düşünürseniz, pastanın müşterisinin çoğaldığını görürsünüz. Müşteri çoğalınca, dilimler ufalmak zorunda kaldı. O zaman da büyük dilime alışmış olanlar, seslerini yükseltmeye başladı. Aslında geçen akşam televizyondaki isyanın bir anlamda sebebi buydu. Burada yapılması gereken, dünyadaki örneklere bakmadan, gelen hasılatın oranının yükseltilmesidir. Söylentilere göre; futbolda yüzde 9 olan pay, diğer futbol dışı faktörlerle en az iki katı orana çıkıyorsa, burada bir yanlış var demektir. Üstelik Türkiye’de şu anda rakipsiz, tekel konumundaki İddaa’nın gücü de tartışılmaz. Ama karar mercii, Spor Toto teşkilatı, yani devlet olduğuna göre; iş Ankara’da biter. Başkent şu anda çok daha önemli işlerle uğraşsa da, önümüzdeki yıl seçimler olacak. Ve futbol siyasilerin en büyük kozu. Ama bir tarafa ulufe dağıtmak ve seçim bölgelerine yaranmak için, kimse Türk futbolunu kullanmasın. Eğer böyle yaparlarsa, bindikleri dalı keserler. Bu hafta yapılacak toplantıda herkesin, kendi çıkarlarını değil, önce Türk futbolunu düşünürek, hareket etmesinde yarar var. Çünkü nasıl ki, siyasi partiler demokratik hayatın vazgeçilmez unsuruysa, kulüpler de Türk futbolunun vazgeçilmez unsurudur. Bu aktörler olmadan bu filmi çeviremezsiniz. Ey yetkililer; o nedenle bu unsurların söylediklerine iyi kulak verin...