‘’Gel de şaşırma!‘’
Daum’un Serkan’ın yerine, kanatta faydalı olması imkansız gibi görünen Önder’i oynatması, Fabiano’yu bir kez daha önceki yıllarda hiç yüklenmediği bir görevde kullanması da şaşılması gereken tercihlerdi. Tüm çabasına, iyiniyetine ve onca deparına rağmen, Tuncay’ın soldaki savrukluğuna aşinayız, ancak Serhat’ın ters tarafta dün akşamki yokluğuna ne demeli? Daum’un Serhat’ı çıkarması doğru, peki ya onun yerine Nobre’yi sahaya sürmesi!. Ve tam “Nobre’den kanat oyuncusu olur mu?” şaşkınlığını üretecekken, Berezilyalı’nın hem sağ kanada hem takımına hareket getirmesi...Evet, tribünlerin boş kalması ve böylesine dingin bir maçta bile olay çıkması da dahil, şaşılacak çok şey vardı dün Kayseri’de. Ancak, Aurelio, Servet ve Ümit’in dört dörtlük oyunları, pas delisi Alex’in yürüyerek servis yapması, kaçırdığı pozisyonlar ve yüksek top kayıplarını eleştirmeyi düşündüğümüz Hooijdonk’un 2 nefis golle maça adını yazdırması alışılageldik hallerdi. Fenerbahçe kadro ve kalite farkıyla bir Türkiye Ligi maçını daha zorlanmadan ve rakibine yalnızca tek pozisyon vererek, üç puanla bitirdi.Serdar Tatlı’nın, zaten düşük tansiyonda seyreden oyunu bol düdükle dayanılmaz hale getirmesi ise, onun tecrübesindeki bir hakem için hayret vericiydi...
‘’Güneş gözlüğü‘’
“Ne iş olsa yaparım” demek kolay, ancak bunu söyleyebilmek için Ümit Özat olmak gerekir. Çarşamba sağ bek, cumartesi sol bek, haftaya Allah kerim. Her yerde, her zaman en iyisini yapmaya çalışan ve bunu çoğu kez başarana dense, dense “Örnek futbolcu” denir.Hücum özellikleri ağır basan 5 oyuncunun arkasında nöbet beklemek zor zenaat. Geçen sezonun son haftalarına damgasını vuran Aurelio’nun işi, Daum’un tek ön libero tercihiyle bu sezon daha da zor. Ancak belli ki, Fener’in en savaşçı Brezilyalısı zoru seviyor. Pas geçmeme imkan yok! Her maç ondan mutlaka söz etmem gerekiyor.İkinci yarıdaki Alex’e ise, futbolseverlere yaşattığı keyif veren anlar ve o muhteşem gol için kesinlikle teşekkür etmek gerekir. Geçen hafta “pas vermek için yaratılmış” cümlesini kurmuştum onun için. Bu hafta, “Allah, Alex’i pas vermek için yaratmış” diyeceğim!İyi ki, ikinci yarıda güneş gitti Güngören’den. 45 dakika da olsa doya doya futbol izleyebildim. Bu da kulağıma küpe olsun. Bundan sonra iyi şeyler yazabilmek için, mutlaka güneş gözlüğüyle maça gideceğim...
‘’Daum'a rağmen!‘’
Hadi kulübedeki kaliteler bir kenara, Serkan gibi enerji deposu bir oyuncuyu sağ kanada sıkıştırmak, modern bir teknik adamın kolay kolay açıklayabileceği bir seçim olmasa gerek. Peki, Serkan ve Aurelio’nun birlikte mücadele ettiği bir orta alanda, Alex’in veriminin en az iki katına çıkabileceğini hesaplamak için, bilim adamı zekasına sahip olmak mı gerek!Hooijdonk’un ve soldaki Tuncay’ın yüksek top kayıplarına da, Daum’un artık kayıtsız kalmaması gerekir. Öne geçene kadar orta alan rakibe emanetken, yüksek top kaybıyla oynayan iki de oyuncunun varlığına dayanabilmek, ya gıpta edilebilecek bir sabır ya da net göremeyen iki göz gerektirir.Dün akşamki oyun gösterdi ki, pas vermek için yaratılmış Alex’le uyum sağlamak ve onu daha iyi kullanabilmeyi öğrenmek Sarı - Lacivertliler’in özellikle hücum randımanı için oldukça önemlidir.Başta Aurelio ve Servet, ardından Luciano ve Serhat dünkü maçın en iyileri olarak değerlendirilebilir.Fenerbahçe’nin yediği gol ve Tuncay’ın kesilen iki gollük atağı yardımcı hakemlerin, maçın genelindeki faul kararları ise Selçuk Dereli’nin hataları olarak gösterilebilir. Hava toplarında Hooijdonk aleyhine verilen faul kararlarına ise, ancak ve ancak gülünebilir...
‘’Neydi ne oldu!‘’
Üstelik Fatih, Mahmut, Önder, Selçuk, Semih, Nobre yedek kulübesinde, Deniz, Kemal, Alex ve Serhat sakatlıkları nedeniyle İstanbul’daysa eğer; henüz ilk lig maçında bu takım için “Güzel şeyler” söylemek gerekir.“Güzel şeyler”in başına mutlaka Aurelio ve Ümit iliştirilmelidir. Savaşçılıklarına rağmen sade, savunmaya katkı veren ve takımlarını hücuma kaldırırken olumlu paslar üreten bu ikili, golleriyle ön plana çıkan Van Hooijdonk’tan bile önce zikredilmelidir.Yukarıdaki cümleler ancak ve ancak ilk yarı için geçerli olabilir. İkinci yarı, tek golle demoralize olup tüm disiplinini kaybeden, oyundan düşen, kenardan iyi yönetilmeyen Fenerbahçe’den ve maça fizik gücüyle azmiyle son dakikaya kadar asılan Okanlı Rizespor’dan söz edilebilir.Özellikle Tuncay’ın yokları oynadığı sol taraf olmak üzere, kanatlardan geliştirilemeyen ataklar ve rakibe verilen pozisyonlar, Sarı-Lacivertliler için kaybedilen puanların başlıca nedenidir. Savunmanın yan top zaafları, Murat’ın, Önder’in randımanları, golleri atmasına rağmen Hooijdonk’un tek adamlığı, ikinci yarıda düşülen fizik güç ve kondisyon zaafı Daum’un düşünmesi gereken meselelerdir. Daum düşünecekse eğer, Tuncay’a kesinlikle özen göstermelidir.Kuddusi Müftüoğlu’nun sezonun ilk maçındaki yönetimini ise, Sabri Çelik değerlendirmelidir...









































