Arama

Popüler aramalar

‘’Karmakarışık‘’

‘Biip’ sadece küfür olunca mı konur, yayıncı kuruluş tarafından! Yoksa, “atalım”, “tutalım”, “alalım” fiilleri de ‘biip’lenir mi, ayıp olmasın diye, gerçek fakir, fukaraya!..‘Jeep’ler milli takımdan kalanlar mı? Yoksa, ‘Jeep’, ‘mip’ kalmadı mı, ‘milli mücadele’den gelecek daha!..Naklen yayın hakkı, havuz, gölet, yalak, Seyrantepe, Haluk Bey, Tahir Kıran ne alâka aynı cümlede! Madem onlar var, Ali İpek, Cemal Aydın, İlhan nerede?Adnan Polat’ın saati kaçı gösteriyor? Beşiktaş, Alex’in kaç katı bir orta saha ya da hangi eski Fenerbahçeli’yi alacak ara transferde! Cihan Oskay’ın yemeğinin altı zaman aşımından mı tuttu, Gargamel aç mı kalacak bu nedenle!..İyi miyiz böyle! Memnun muyuz gidişattan, işten, oluştan, anlayıştan? Okuyor muyuz yazıyı hâlâ!Artık her profesyonel sporcusunun alacağını doğru beyan ediyor mu kulüpler? Karakollardan taraftar kurtarıyor mu hâlâ yöneticiler?Türkiye’nin en iyi hakemi kim peki? Hadi, sorun birbirinize. Yoksa hâlâ Mutlu Çelik mi! Ya, en iyi yardımcısı kim hakemlerin? En iyi yardımcı hakem yani!..Şampiyonlar Ligi’nde nal topladık, UEFA’da tek takım ile yola devam etmekteyiz. Kurayı çeken Fenerbahçe olduğu için, rakip yine “çantada keklik” deseler; bu bilinçli zırvayı yine yer miyiz!Kanaryalar AZ’yi elese, diğer taraftan da sürpriz yapıp Waregem gelse ve bizimkiler Belçikalı’ya elense, “gitti ülke puanı, bunlar yüzünden seneye 136 takımla katılamayacağız Ş.L’ye” der miyiz! Böyle geldik bu duruma, böyle gider miyiz!..Kapkaçın cezası ne, Avrupa Birliği’ne uyum yasalarından sonra? Hırsızı yatak odası dışında, bir tarafından şişleyebilir miyiz? Futbolu bırakır bırakmaz, hangi partiden milletvekili seçilebiliriz? 1 yıl ceza alırsak sportif alanda, savunurken kendimizi, “N’oldu Magnum’la mı vurduk?” diyebilir miyiz! Bakan olsak, pişkinliğin hangi aşamasında gücümüz ve yetkimizle devreye gireriz!Karmakarışık bir yazı oldu farkındayım. Gülhane Parkı’nda değilim ama! Sert bir kabuğum bile yok beni koruyacak. Ne kaplumbağayım, ne de ceviz. Bahçelerde kereviz, hoppa ninna...

21 Aralık 2006, Perşembe 03:32
YAZININ DEVAMI

‘’Aziz Yıldırım gülüyor artık‘’

Haberin yanında kullandıkları, Aziz Yıldırım’ın kahkahayla gülen fotoğrafı ise, gelinen noktanın mükemmel bir özetiydi.Sinirden kaynaklanmayan, son derece samimi bir gülüştü bu. Tıpkı milyonlarca Fenerbahçeli gibi, gülüyordu Başkan bu karara...Çünkü, son dönemde yaşananlar, onlara göre, birilerinin görev bilinçlerini açıkça ortaya koyuyordu artık. Sağır Sultan’ın bile duyabileceği, Metin Şentürk’ün bile görebileceği, en gerizekalının bile anlayabileceği kadar aşikârdı yapılanlar... Ve futbol dünyasının içindeki hemen herkes kadar, belki biraz daha fazla, belki biraz daha az hatası bulunan Aziz Yıldırım’ı, “yüzde yüz haklı” kılıyorlardı kendi işleriyle, bilinçleriyle!Ona karşı, “İntikam duyguları” ya da “Nefret” besledikleri iddia edilenler, “Hesaplaşma peşinde” oldukları söylenenler, Fenerbahçe Spor Kulübü ve Başkanı söz konusu olduğunda, her seferinde kantarın topuzunu kaçırarak, çanak tutuyorlardı böyle düşünenlere.Gülünecek değil, ağlanacak bir durum bu aslında. Türk futbolunu, herkese eşit mesafede durarak yönetmek zorunda olanlar, Türk futbolunu ileriye götürmek zorunda olanlar, “Bunların tek işleri Aziz Bey ve Fenerbahçe” inanışının doğru olmadığını kanıtlamak zorunda olanlar, sanki tüm iddiaları doğrularcasına davranıyorlar...Ve haklı olarak gülüyor Aziz Yıldırım’la birlikte tüm Fenerbahçeliler; tüm samimiyetleriyle!..

15 Aralık 2006, Cuma 03:32
YAZININ DEVAMI

‘’Ne de olsa Fenerbahçe‘’

Daha ne kadar pozisyon üretilebilir? Daha ne kadar ezilebilir, bir Avrupa Birliği üyesi! Daha ne kadar Türk takımı olunabilir, heyecanla seyredilmeye değer!..Henüz ilk çeyrekte 3 farklı öne geçme şansını yakalayıp, ilk yarıda yarım pozisyon vermesine rağmen, kaç takım yenik gidebilir soyunma odasına!Passa, pas, baskıysa baskı, kafaysa kafa, ayaksa ayak, şutsa şut ve bacak arasıysa en keyif vereninden, daha nasıl oynanabilir bu oyun! Teknik adamından, sporcusuna ve hatta taraftarına kadar yapılabilecekler, ancak budur bir futbol karşılaşmasında. Gerisi, kısmetle bağlantılı olsa gerek!. Ve ilk perde bitti, ‘Ah!’lar, ‘Vah!’lar arasında, “artık olursa ikinci yarıda olur” diyerek!..Olur, olur! Fenerbahçe olursa işin içinde, bir yarım rakip ataktan sonra durum 0-2 de olur.Sonra Aurelio tavana çakar, yardımcı belki de hayatında ilk kez hatalı bir bayrak kaldırır, skor tabelası olduğu gibi durur...Tuncay vurur, Semih vurur, Frankfurt ‘haksız kazanç’ damgasından kurtulur.. Ve hakem hayatında belki de ilk kez ikinci sarı kartı göstermesine rağmen, bir oyuncuyu sahada tutar. Fenerbahçe’nin maçı ya normaldir, bu da olur! Neyse ki, Semih gibi genç bir tecrübe, attığı golden daha da önemli bir hamle yapar ve tur kurtulur!..Şaka gibisin Fenerbahçe. Ömürsün, ömür törpüsüsün, alemsin! Yaratan, sevenlerine sabır versin.Böyle oynamaya, mücadele etmeye devam et! Kazan ya da kaybet. Hiç şüphen olmasın, hasta da etsen sevenlerini, keyifle izlenirsin...

14 Aralık 2006, Perşembe 03:32
YAZININ DEVAMI

‘’50 kendini bilmez!‘’

19 Ekim’de Fenerbahçe’nin birbirinden zorlu ve bugün sona erecek 14 maçlık serisi başladı. Bu seri başladığında Kanarya liderin 6 puan arkasındaydı. Futbolu yetersiz, sonuçlar endişe verici, 100. yılı kutlamaya hazırlananlar da mutsuzdu dolayısıyla...Bu durum, başkaları için mutluluk vericiydi oysa. Rakip takımların taraftarları değil kastetmek istediğimiz. Federasyondan Kulüpler Birliği’ne ve kamuoyunca malum bazı Fenerbahçeliler’e kadar uzanan bir halka sözünü ettiğimiz. Neyse, halkaları bir kenara bırakalım...Adnan Polat’ın, 2008-2009 sezonu UEFA Kupası Finali’nin oynanacağı Saracoğlu Stadı’nın kaçak olduğunu beyan etmesinden birkaç gün sonra, 26 Ekim’de Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Futbol Federasyonu Başkanı Haluk Ulusoy hakkında dava açtı. Bu, fısıltıyla konuşulan Genel Kurul sözlerinin, yüksek sesle tartışmaya açılması anlamındaydı. Bakan Mehmet Ali Şahin’in de katılımıyla, futbolumuzun zirvesi iyice karıştı.29 Ekim’de Vestel’i 3-2 yenen Sarı-Lacivertliler koltuğunu geri aldı ve Gaziantepspor galibiyetiyle fark biraz daha açıldı.Oynadığı futbol fena değil, sonuçlar keyif verici, 100. yılı kutlamaya hazırlanan taraftarlar mutluydu dolayısıyla...Bu durum, başkaları için kara kahırlık bir şeydi oysa. Federasyondan Kulüpler Birliği’ne ve hatta kamuoyunca malum bazı Fenerbahçeliler’e kadar uzanan bir halka kastettiğimiz. Neyse, bırakalım şu halkaları...Yıldırım, devleti göreve çağırıyor14 Kasım’da, iki perdelik davetiye komedisinin başrol oyuncusu Kulüpler Birliği, Fenerbahçe’yi ihraç edeceklerini açıkladı. 16 Kasım’da Fenerbahçe Spor Kulübü, Kulüpler Birliği’ne, biraz da alaycı bir şekilde salladı. 19 Kasım’da Kadıköy’deki golsüz beraberliğe rağmen, Beşiktaşlılar bu kez tişört yaptırmadı!22 Kasım’da, Fenerbahçe ile ilgili ‘şike’ iddiaları ilk kez gazeteye yansıdı. Bir gün sonra, ‘Pembe makarnalar’ da 3 golle nasibini aldı.23 Kasım’da Canaydın yeniden Kulüpler Birliği Başkanı seçildi, Fenerbahçe uyarıldı. Ne var ki, tahrik olup olmadığı anlaşılamadı!24 Kasım’da, Trabzonspor karşılaşmasına Demirlek’in atanmasına tepki gösteren Nihat Özdemir, Galatasaray ve Gençlerbirliği kulüplerinden sert yanıtlar aldı!27 Kasım’da Fenerbahçe’nin bir gün önceki Trabzonspor galibiyeti değil, Cihan Oskay’ın iftiraları konuşuluyordu. Ve Şirinler, Gargamel’den her zamankinden daha fazla nefret ediyordu artık!29 Kasım’da Aziz Yıldırım şike iftirasının araştırılması için herkesi, en başta da devleti göreve çağırdı. Devletin Bakanı M. Ali Şahin ise, Yıldırım’ı “askeri, göreve çağırır gibi” cümlesiyle kınadı.Bir gün önce, bir gün sonra3 Aralık’ta, Kadıköy’de yine sürpriz olmadı. Maçta yaşanan çirkinliklerden sonra, “50 kendini bilmezin yaptığını, 50 bin kişiye mal edemeyiz” diyen Adnan Polat’ın, 4 Aralık’ta ebedi dostları için istediği 5 maçlık büyük bir cezaydı.8 Aralık Cuma akşamı, lider farkı 10 puana çıkardı. Cumartesi-pazar günleri takipçileri mutlaka kazanmalıydı ve ikisi de güzelce kazandı!Ve dün, Fenerbahçe 3 maç seyircisiz oynama cezası aldı, çok önemli bir Avrupa Kupası maçı öncesinde. Daha önceki benzer ve belki daha büyük olaylarla kıyaslandığında, bu epeyce ağır bir cezaydı.100. yılı kutlamaya hazırlanan Fenerbahçeliler, bugün Türkiye Ligi lideri olmanın gururuyla Frankfurt maçına gidecekler. Şu satırları yazarken gelen tepkilere bakılırsa, son derece de mutlular; Adnan Bey’in istediği olmadı diye!!!

13 Aralık 2006, Çarşamba 03:31
YAZININ DEVAMI

‘’Süper Lig panorama‘’

Başaramadık!Henüz ilk haftada neredeyse söz vermiştik, panoramalarımızda, futbolun güzelliklerini öne çıkarmaya özen göstereceğimize dair. Bunun için az çaba da harcamadık. Ancak geriye bakınca bunu başaramadığımızı ve tecrübelerimize dayanarak daha sonra hiç başaramayacağımızı kavradık.Baktık olmuyor, nacizane, okuyucularımızı en azından iyiye, güzele, doğruya yönlendirmeye, futbolun ruhuna, spor ahlakına aykırılıkları göz önüne sermeye çalıştık. Yılmaz Hoca’nın tıpkı bu haftaki gibi bir son dakika kaybından sonra, futbolla ölüm arasında kurduğu ilişkiden yola çıkıp, futbolun asla ‘hayat-memat’ meselesi olamayacağını özellikle vurguladık.Bir kez, artık dayanamayıp, kimseye çaktırmadan kendimize verdiğimiz söze ihanet, ‘hakem’ de yazdık. Bunu da “Nihayet hakem!” ironisiyle başlıkta vurguladık...Öyle ya da böyle, olmuyor işte! Ya bizde bir arıza var, ya futbolu yönetenlerde. Hatta oyunun içinde yer alanların tamamında belki, yine biz de dahil olmak üzere. Çoklarına şaşırmıyoruz ancak; baksanıza, Ergün Penbe gibi bir sportmenin, bir penaltı için eğilişine, düşüşüne...“Gözlerimi kapar, vazifemi yaparım” diyecek halimiz de yok, çok şükür. Federasyon’a, gözlemcilere, Disiplin Kurulu’na, Tahkim’e, hakemlere, Kulüpler Birliği’ne, başkanlara, yöneticilere, teknik direktörlere, sporculara, hatta il yöneticilerine, stat görevlilerine, güvenlik güçlerine ve futbolseverlere, “adaam sen de” diye aldırmamak, yanlışı görünce saldırmamak, büyük ihanet olur; size ve bize...Ayrıca, hemen her konuda taraf olduğumuzu, “taraf değilsek adam da değiliz bilin ki” netliğiyle geçen hafta bir köşede vurgulamıştık. Taraf olmakla, doğruluğun, dürüstlüğün, profesyonelliğin çelişmediğini de, anlayana anlatmıştık.İşte, sadece taraf olma özelliğimiz bile, çok zorluyor bizi panorama yazılarında. Örneğin; pazar günü Denizli’de hakarete uğrayan, hayatımız boyunca toplam iki dakika konuşmadığımız Ersun Yanal’a taraf olmak bile zor geliyor artık.Kimseye yaranmak, yakın veya uzak durmak zorunda değiliz. Kalabalıklarla, sadece kalabalık oldukları için işimiz olmaz! Ya da azınlıktakilere, sadece azınlıkta oldukları için hak veremeyiz. 50 milyon sevmiyor diye, 25 milyona yapılan adaletsizlikleri görmezden gelemeyiz. Hele, “Fenerbahçeli” cümlesini suç gibi kullananlara, ne klavyemizle ne de dilimizle söz yetiştiremeyiz. “Yaratan akıl, fikir versin” olur ancak tek dileğimiz.Panorama yazmayacağız artık bundan sonra. Böyle yazılmaz zaten panorama. En azından, Ulusoy Federasyon Başkanlığı’nı, Kuddusi Müftüoğlu, Selçuk Dereli, İsmet Arzuman, Bülent Demirlek gibileri hakemliği, isimlerini buraya sığdıramayacağımız oyunun içindeki onlarcası, bu oyunu bırakana kadar.Onların bir yanlışı mı var! Yoo, asla! Hata bizde! Değişene kadar bazı şeyler ya da biz de ayak uydurana kadar bu oyunun hızına ya da ‘her devrin adamı’ olana kadar, Avrupa Birliği hatırına “bye bye”...Süper Lig puan durumuKart CezalılarıGol ve Asist KrallığıHaftanın KarmasıPAF LigiToplu sonuçlarAnkaragücü 0 - 1 Fenerbahçe K. Erciyesspor 0 - 0 Sivasspor Ç. Rizespor 3 - 1 Sakaryaspor Beşiktaş 2 - 1 Kayserispor Gaziantepspor 1 - 0 Konyaspor Denizlispor 0 - 0 V. Manisaspor Gençlerbirliği 1 - 0 Antalyaspor Trabzonspor 3 - 0 Ankaraspor Galatasaray 3 - 1 Bursaspor

12 Aralık 2006, Salı 03:32
YAZININ DEVAMI

‘’Kazanan çok!‘’

Çoklarınca, yıldızlar topluluğu olarak nitelendirilen Sarı-Lacivertliler, Zico’nun orta alana Deniz’i monte etmesinden bu yana geçen iki aylık dönemde, takım olma yolunda ciddi bir yol katetti. Savunmaya en ileriden başlayan, daha fazla yardımlaşan, tehlike anlarında riski değil taçı tercih eden, sağlam ve gerçek anlamda mücadeleci bir ekip haline geldi.Hikmet Karaman’ın göreve gelişinden sonra, ligin en karakterli ve tatlı sert takımlarından biri olan Ankaragücü karşısında 10 kişi kalana kadar oyunun mutlak hakimi olmalarının nedeni de, yıldızlar topluluğu değil, takım olmalarıydı.Bir tek Alex’ti ‘yıldız’ sıfatıyla oynayan. Bu taşınabilir ve bundan sonra da mutlaka taşınması gereken bir yüktü. Bugün birileri tarafından sahada yine yürüdüğü söylenecek olan, markaj altındaki Brezilyalı yıldız, 50. dakikada maçı bitiren oyuncu da olacaktı ki, bu kez Halis devreye girdi. Serkan’ın, penaltı ve kırmızı kart gerektiren hareketi çok netti. Ancak, nedense yine penaltı kazanamadı Fenerbahçe! Oysa, Ankaragücü bitime 40 dakika kala 10 kişi kalacak, panaltı gol olsa skor 2-0’a taşınacak ve İzmir’deki onbinlerin karnavalı başlayacaktı. Son dakikalar, sıkıntı ve sinir yaratmayacaktı...Volkan, Lugano, Uğur, Deniz, Aurelio ve ‘deli dana Tuncay’ın öne çıktığı karşılaşma, Kezman’ın safdışı bırakılışından sonra yön değiştirdi. Ankaragücü bastırıyor, lider gol üstüne gol kaçırıyordu. Karnavalı çoktan hakedenler, son düdük için dualar ediyordu...Neyse ki, kazandılar. Bu galibiyet sadece Fenerbahçeliler için değil, Halis ve üstleri için de iyi oldu aslında!..

09 Aralık 2006, Cumartesi 03:32
YAZININ DEVAMI

‘’Bizi, sizler yarattınız!‘’

Yakalarsak, kötüyü, kötülüğü, art niyeti, ahlaka aykırı, hele ki vatana millete ters bir vaziyeti, ya direkt kapak takar ya da hicvederiz.Genellikle ironidir tercihimiz. Bu nedenle ters anlaşılır çoğu kez, kime veya kimi şey ettiğimiz! Bizi mail manyağına çeviren Veysel Peru merak ve acele etmesin mesela. Beklesin ilk yarı sonuna kadar. Peşin peşin salladığımız Zico’dan emin olursak, kendimizi de daha önce bir çok kez yaptığımız gibi itinayla hicvederiz...İnsanlığımızdan, duygularımızdan, aklımızdan, bilgimizden, fikrimizden dolayı illaki tarafız; en az “objektifiz” diye avazımızı yırttığımız kadar. Evet, tarafız ve taraf değilsek adam da değiliz bilin ki! Türküz, doğruyuz, aşikarız...Başkalarının çifte standartları, hesapsız ve kitapsızlıkları ise, en büyük sıkıntımız.Yok! Herhangi bir hakem, tek bir federasyon değil sadece kastettiğimiz! Tepeden tırnağa, taraftar dahil, bu oyunun içindekilerin büyük çoğunluğu meselemiz.Ya meslekdaşlarımız! Bir çoğu istisna ve müstesna; küçüğümüz, dengimiz, büyüğümüz, duayenlerimiz! Hani, Emre’nin Nobre’ye attığı parmağı “Biz de top oynarken yapardık bunu” genişliğiyle hoşgörüp, yediği herzeleri açığa vuracak kadar, UEFA finali verildikten sonra bile Saracoğlu’na “gecekondu” diyecek, Fenerbahçe’yi her kötülüğün anası gibi göstermeyi birinci vazife edinecek kadar tarafsız profesyonellerimiz!Bugün böyle, yarın öyle, başka zaman şöyle böyle, işine, gücüne, çıkarına denk geldiğince takılan birilerimiz! Araştırmayı, geliştirmeyi, soruşturmayı ve de mutlaka bulaştırmayı ‘nalıncı’ zamiriyle yontan keserlerimiz!Her ne kadar, “sen doğru ol eğri bulur belasını” desek de, “temizlik imandan gelir” bilinciyle “suya sabuna dokunmadan” asla geçmeyiz. Ve ‘doğru’ neye göre, kime göre ‘doğru’ onu da gözardı etmeyiz.Evet, kimi zaman biraz fazla sivrileşir kalemimiz, klavyemiz. Ee n’apalım, bizi sizler yarattınız efendim! Övgü ve eleştirileriniz için de, tekrar teşekkür ederiz...

06 Aralık 2006, Çarşamba 03:32
YAZININ DEVAMI

‘’Süper Lig panaroma‘’

Atın, Atın!Henüz bir hafta önce, ‘yabancı madde’ denilenden nasibini yeterince almış, ancak ucuz atlatmış, sportmenliğinden şüphe duyulmayan Zico diyor ki, “ikinci yarıda sahaya atılan maddeler bizim konsantrasyonumuzu bozdu. Ve Galatasaray’ı hırslandırarak dengeyi kurmalarını sağladı...”Eski Türkiye Futbol Federasyonu, şimdiki Fenerbahçe Spor Kulübü Yöneticisi Şekip Mosturoğlu diyor ki, “Cezanın söz konusu olacağını düşünmüyorum, derbilerde olur böyle olaylar...”Galatasaray Spor Kulübü Yöneticisi, şeref tribününlerinin en kalın seslisi Adnan Polat diyor ki, “Fenerbahçe seyircisi centilmendi. 50 bin kişinin centilmenliğini, 50 tane serseri bozdu...”Fenerbahçe Spor Kulübü Başvanvekili Nihat Özdemir diyor ki, “Fenerbahçe taraftarı örnek bir seyirci özelliği gösterdi. Sahaya yabancı madde atanları kınıyoruz...”Medyanın bir tarafı diyor ki, “Hemen her sahada görülen şeyler bunlar, gayet normal”, diğer tarafı diyor ki, “Görülmedik, utanç verici bir vaziyettir yaşananlar”, yabancı tarafı diyor ki, “Fantastik, muhteşem bir atmosfer. Dünya’nın hiç bir yerinde böyle taraftar göremezsiniz...”Bir zamanlar, “Ne oldu! Magnumla mı vurdular?” sorusunu soran Haluk Ulusoy ne düşünüyor acaba bu konuda? Maç boyunca küfür edilen, kapalı tribünden organize şekilde yüzlerce pet şişe yağdırılan önceki bir derbi sonrası taraftarına teşekkür eden, Galatasaray ve Kulüpler Birliği Başkanı Özhan Canaydın ne düşünüyor? Ya, geçen sezonun sonunda Denizli’de oynanan, nasıl oynandığına ve tamamlanabildiğine şaşılası maça hiç şaşırmayanlar!..Derbinin başından sonuna, eğrisiyle, doğrusuyla mücadele eden sporcular ne düşünüyor, şu ‘yabancı maddeler’ konusunda!Tarafsızlar nasıl bakıyor; Kayserilisi, Vanlısı, Eskişehirlisi, Elazığlısı, hanımefendisi, beyefendisi, çocuğu, yaşlısı!..Hadi Gerets olayı tek kişinin haltı diyelim; bu kadar mı normal gerçekten, rakip takımın kalecisine (ki bu kaleci, Fenerbahçe’den 11 lig maçında 19 gol yemiş Mondragon) henüz ısınma aşamasında yapılanlar. Kimse bıkmadı, her sezon birkaç kez, “Birkaç kişinin yaptıklarını, camialara mal edemeyiz” teranesinden. Kimse utanmıyor, aynı durumlarda, farklı tavırlar sergilemekten. Çuvaldızı diğerine saplayanlar, iğne bile batırmaya cesaret edemiyor kendine...Boşuna mı ümitleniyoruz; “birgün, belki bir şeyler düzelir” diye!.Kart CezalılarıGol ve Asist KrallığıSüper Lig puan durumuHaftanın KarmasıPAF Ligi

05 Aralık 2006, Salı 03:31
YAZININ DEVAMI