Arama

Popüler aramalar

‘’Polat haklı fark 3 puan‘’

Ve bu durum soru işareti yaratır kafasında, “Yok mu yedek kalecisi bunların? Maça niye onunla başlamadılar?” diye.En tecrübesiz teknik direktör de olsa, çok başarısız bir gününde olduğu, yukarıda söz edilen seyirci tarafından rahatça anlaşılabilen bir oyuncusunu sahada tutmaz. İsterse, karşılaşmanın başlarında belli olsun bu durum, saate falan bakmaz. Çıkarır ve başka bir oyuncusuyla dener şansını. Bu durumda, “Zico suçlu” denilebilir; Önder’i kötü oynadığı halde çıkarmadığı için. Peki, Appiah ne olacak o zaman, ikinci değişiklik hakkı da onunla mı kullanılacak? Ya Tümer ya Alex; hepsini birden değiştiremezsin ki! Ayrıca olsa bile bu kadar hakkın, Olcan ya da en başta sahada tutulmaması gereken sakat Deniz son ana kadar oyunda mı kalacak?Bu durum karşısında “Zico suçsuz yani” sonucuna mı varmak gerekir? Tabii ki, hayır. Zico’nun öncelikle “sakatım hocam” diyen Deniz’le maça başlamaması, ne kadar formsuz da olsa, yegane sağlam jokeri Serkan’ı İstanbul’da bırakmaması gerekir. Tabii ki öncelikle lider bir takımın, lider gibi durması, davranması, oynaması beklenir. Kazanır veya yenilir, önemli olan Fenerbahçe futbol takımının duruş meselesidir...Bu mesele, kişilik, yeterlilik ve adamlık sorunu olarak algılanılabilecek kadar da büyütülebilir.Neyse, en iyisi siz bunları boşverin. Gerçekten, bunları boşverin.Sonuçta, profesyonel futbol arz, talep meselesidir. Bu, teknik heyet ya da futbolcu tayfasını oluşturan yönetimle ilgilidir. Bu, kombine ya da maç bileti alan taraftarla ilgilidir...Ne kadar ekmek o kadar köfte misali. Birilerine göre, birileri beş para etmeyebilir. Mal bozuksa ya da ihtiyacı karşılamıyorsa iade de edilebilir...

26 Şubat 2007, Pazartesi 03:32
YAZININ DEVAMI

‘’Her zamanki gibi!‘’

“Ne kadar seversen, o kadar acı çekersin” diye boşuna dememişler.Normallik, abesle iştigal zaten Fenerbahçe ya da Fenerbahçeli için. Abartmak sevgiyi veya üzüntüyü, abartmak kazanmayı veya kaybetmeyi ya da abartılacak sonuçlarla kazanıp, kaybetmek sıradan Sarı-Lacivert için.Normallik doğasında yok Fenerbahçe ya da Fenerbahçeli’nin. Bir devre boyunca, rakibi neredeyse adam yerine koymadan oynayıp 2 farklı öne geçip daha fazlasını kaçırmak, ikincisinde zor durumlara düşse de, maçı farka taşıyabilecek pozisyonlar bulup, yenilmeden kaybetmek sıradan Kanaryalar için.Bu maçla ilgili yazmasam da olur gibi geliyor bana. Lugano’yu, Kezman’ı, Tümer’i övmeden, Volkan’dan, Appiah’tan ve belki de en önemlisi Zico’dan hiç söz etmeden doldursam satırları da olur sanki. Ligin devre arasında yönetimin yapılabileceği bir takviyeyi ya da dün akşamın devre arasında teknik adamın yapılabileceği bir başka takviyeyi dile getirsek, yenilen goller için, orta sahadan, beklerden, kaleciden dem vursak ne olacak ki.Giden gider. Böyle gelmiş böyle gider...Her branşta, alt yapıda, tesisleşmede, orada, burada, adam gibi durur adam gibi yürür Fenerbahçe, alır başını gider rakipsizce 100. yılında. En popüleri futboldur ve durur iş oraya gelince.Dünkü gibi, salak sepet Avrupa’da durur, daha önce durduğu gibi Denizli’de, hafta sonunda da Antalya’da durur gerekirse.Yürür Fenerbahçe, durur Fenerbahçe. Daha çok forma, piyango bileti, taraftar kart, kombine ne varsa satılan, alınır gerekirse borca girerek.Daha çok futbolcu alınır, profesyonel takıma. Profesyoneller daha fazla kazanır maddi açıdan. Maçtır, oynanır biter geride kalır. Yatar uyur, Fenerbahçeli profesyonel.. Ve yatar uyur Fenerbahçeli taraftar. Ertesi sabah dinç olması, dik durması gerekir her zamanki gibi...

23 Şubat 2007, Cuma 03:32
YAZININ DEVAMI

‘’Önemli bir yazı!‘’

Aynı gün, bayan voleybolcuların Eczacıbaşı ile oynayacakları karşılaşma da önemli, erkek voleybol takımının cumartesi günü Ankara SSK karşısında vereceği sınav da öyle...Salı günü muhteşem bir galibiyet alan bayan basketbolcuların, cuma günü İspanya’da Ros Casares’la yapacakları Euro League rövanşı belki yukarıdakilerden de önemli... Ya, pazar günü erkek basketbolcuların Efes Pilsen’le yapacakları mücadeleye ne demeli?Geçen hafta Ankara’da 17 minik boksörün kazandığı 17 madalyalı şampiyona ne kadar önemliyse, önceki hafta yıldız boksörlerin Mersin’de gösterdikleri başarı da, Kayseri’de devam eden Bayanlar Türkiye Boks Şampiyonası’nda kazanılacak madalyalar da o derece önemli.Peki, birinciliklere abone diye, kürekçilerin Fethiye’de 10 gün önce kazandıkları Akdeniz Kupası şampiyonluğu ve martın ilk haftasındaki ergometre yarışları önemsiz mi? Yelken şubesinden 5 sporcunun geçen hafta aldığı ödüller diğerlerinden daha mı az önemsenmeli?Atletizmde Türkiye Kros Şampiyonluğu’nun hemen ardından, geçen hafta Kış Şampiyonası’nda elde edilen başarılar, dün Halil Akkaş’ın 15 yıldır kırılamayan 3000 metre Türkiye rekorunu kırışı, Türkiye Bireysel Yüzme Şampiyonaları’nda Marmaris’te kazanılan 83, Ankara’da kazanılan 25 madalya, masa tenisinde erkeklerin yenilgisiz liderliği, bayanların tek yenilgili ikincilikleri ya da Çinli Hou Meiling’in transferi de en az diğerleri kadar çok çok önemli bir spor kulübü için...Altyapıya verilen değer belki de hepsinden önemli. Sapanca’da yapılacağı açıklanan 40 metre genişliğinde 4 kilometre uzunluğundaki gölet de, 10 bin kişilik kapalı spor salonu da çok çok önemli, sadece Fenerbahçe Spor Kulübü için değil, Türkiye için üstelik...Evet, çok önemli bu akşamki AZ rövanşı... Ve pazar günkü Antalya deplasmanı da öyle... En azından, iş yerine laf üretenler için önemli bu deplasmanlar; “Alex’e talibiz” ya da “Tuncay’a talibiz” ve de “puan farkı 4” ya da “puan farkı 1” diyebilmeleri için.‘Az laf, çok iş’ önemli her kişi için, er kişi için...

22 Şubat 2007, Perşembe 03:32
YAZININ DEVAMI

‘’Süper Lig panorama‘’

Tencere dibin kara!Kayserisporlu Gökhan Ünal, “Geçen sene UEFA’ya oynuyorduk onlar bize vermedi” dedi, Erciyesspor’u yendikleri maçtan sonra, günah çıkarır ya da bahane gösterir gibi.Tehlikeli bölgeden kurtulma çabasındaki hemşerilerini yendikleri için tepki gördü, küfür yedi Kayserisporlular, suçlu gibi.İşte futbolumuzun meali...“Dostluk başka, alışveriş başka” deyişini bilir ve çokça kullanırız oysa. Ancak, konu futbol ve birkaç puan olunca, dostluk ve alışveriş ‘muhteşem ikili’ muamelesi görüyor ne yazık ki. Hele sona yaklaşılmışsa ve çok rahatsa taraflardan biri...“Teklif etme veresiye, dost kalalım ölesiye” tabelası assak takımlarımızın soyunma odalarına çok mu ağır ya da ayıp olur? “O kadar da değil” mi yoksa? Ya geçen sezonlar deşilip, işler karışmasın diye de zaman aşımına uğrayanlar seçilip, ‘dostluklar ve alışverişler’ birilerinin gözüne sokulursa...“Bir acı kahvenin 40 yıl hatırı var” ise, 3 puanın ömrü ne kadardır acaba? Peki, hatır girdiyse işin içine, şike artık suç değil midir? ‘İnsani bir tavır’ olarak mı görülmelidir? Bırakın bunları dalga geçer gibi yazabilmeyi, sadece düşünmek bile etiğe aykırı mıdır başka diyarlarda?Rüşvetin, şikenin ‘belge’ sorunu var doğal olarak. Kanıtlamak çok zor, alan fatura vermiyor, veren fatura almıyorsa. İşin cılkı çıkar, sırf rakip kaleye tek şut atmadı diye herhangi bir takım suçlanırsa...Peki, Gökhan’ın sözleri ‘belge’ ve ‘sembol’ olarak kabul edilebilir mi, bundan sonrası için? “Geçen sezon istediniz de mi vermediler?” diye sorulabilir mi açıkça? “İsteyenin bir yüzü kara, vermeyen siyahi” mi? Bu kadar mı basit futbolumuz?Toplu sonuçlar:Konyaspor 2 - 1 Beşiktaş Bursaspor 1 - 0 Ç. Rizespor Gaziantepspor 1 - 0 Galatasaray Sivasspor 0 - 1 Antalyaspor Ankaraspor 1 - 2 Gençlerbirliği V. Manisaspor 0 - 1 Ankaragücü Kayserispor 1 - 0 K. Erciyesspor Denizlispor 3 - 4 Trabzonspor Fenerbahçe 1 - 0 SakaryasporSüper Lig puan durumuHaftanın KarmasıKart CezalılarıGol ve Asist KrallığıPAF Ligi

20 Şubat 2007, Salı 03:32
YAZININ DEVAMI

‘’Sadece 7‘’

Bülent Yıldırım gösterdiği sarı karta alkış ile karşılık veren Capurro’ya ikinci sarıdan, Semih’e kasıtlı tekme atan Martinez’e ise direkt kırmızıyı gösterseydi, karşılaşma bu kez 15. dakikada biterdi.Hepsi bir kenara, Sarı-Lacivertliler ilk yarıda genellikle Semih’le girdikleri pozisyonları cömertçe harcamasaydı, ilk yarı sona erdiğinde karşılaşma farklı bir şekilde yine biterdi.Oyunun, erken bitmemesi çarşambanın yorgun, moralsiz ve kafaları karışık futbolcuları için hiç de iyi bir şey değildi. Çünkü, yenilebilecek bir gol, aşıkların barışma gününü yeniden kaosa çevirebilirdi. Ancak, karşılarında etkili ve kendilerini zorlayabilecek bir rakip yoktu dün akşam Kanaryalar’ın. Mesela, AZ gibi.İkinci yarıda oyunun kontrolü tamamen Sakaryaspor’da da olsa, güçsüzlük ve yetersizlik meselesi devredeydi. Yoksa, zor çıkardı dün akşam ikinci yarıdaki oyundan üç puan.. Ve Zico ne kadar pişman olursa olsun, Deniz’i çıkardığına, kaçan puanların hesabını veremezdi.Güçsüz rakiplere karşı alınan zaferlerin, bir kandırmaca, göz boyama olduğu, Manisa mağrurları Beşiktaş ve Galatasaray tarafından bu hafta cuma ve cumartesi akşamları belgelenmişti. Bu nedenle çok dikkatli olması gerekir Fenerbahçeliler’in, özellikle dün akşamki kötü oyundan sonra, Hollanda’da...Herşeye rağmen lidere yaradı bu hafta. Şimdi kaç puan fark bilmiyorum, kafam karışık. 4 mü, 7 mi, 10 mu! Bilmece gibi. Boş lafları değil de salt puan cetvelini baz alırsak, sadece 7...

19 Şubat 2007, Pazartesi 03:32
YAZININ DEVAMI

‘’Çok saçma!‘’

Ve çok daha konuşulup abartılacak, kuşaktan kuşağa anlatılacak bir zafer kazanabilirdi Sarı-Kanaryalar, Hollandalı rakibi karşısında. Üstelik, Kayserispor’u elemenin cezasını da, peşinen çekmiş olurdu AZ, hem de fazlasıyla.Sonra, 8. dakikada 2-1, 10’da 2-2, 14’te 2-3’e gelebilecek pozisyonlar gördüm.. Ve durup dururken, 2-4 değil de, 0-1 oldu skor 15. dakikada!Orta sahasız Fenerbahçe, hem geri düşmüş hem de sevgilisini kaybetmişti birden, üstelik 14 Şubat akşamında. Ta ki, Tümer’in 28. dakikadaki füzesine kadar...Tuncay’ın sözleşmesini 5 yıl daha uzattıracak varlığı, Edu’nun savunmadaki tek kişilik savaşıyla turu ve gururu ayakta tutmaya çalışıyordu, Sarı-kanaryalar. Tümer, vurdukça vuruyordu daha da doksana her seferinde. Volkan da, kalede duruyordu!Duruyordu sadece Volkan! Duruyordu sadece Alex! Duruyordu sadece Appiah! Duruyordu sadece Deivid! Uzun zamandır olduğu gibi!..Karpuz gibi dura dura büyüyor, kabzımal deyimiyle “yata, yata” büyüyor birileri. Birileri de, “yuh!” dedikleri için duranlara, eleştiriliyordu ve eleştirilecekler yarından sonra. Peki, şimdilerde duranlar neden koşuyor, coşuyor ve coşturuyorlardı, önceki sezonlarda!Bu, tek takımla Avrupa’da temsil edilen ülkemiz için de çok önemli sınav bir kenara, dedikodular da aldı yürüdü şu sıralar özellikle Alex için, “Galatasaray’a gidiyor” babında. Yıllardan beri ruhsuz oyuncu görmediğimden sarı-kırmızılılarda çok saçma geliyor bu bana!

15 Şubat 2007, Perşembe 03:32
YAZININ DEVAMI

‘’Süper Lig panorama‘’

Başkent zemini!Yağışlar, mevsim normalleri altında, sıcaklıkların tam tersine. Ancak, her ne kadar ısınmaya başlamış olsak da küresel olarak, yeterince kurumadık henüz. Zaten yetkililer de, başta bakan olmak üzere, “hububat fazla etkilenmeyecek” mevsim anormalliklerinden demekte. Hububatı etkilemiyorsa eğer şimdilik, gelecekteki en ciddi sorunumuz kuraklık, çimi de etkilemez. Yani, futbolcunun en önemli ihtiyacı ‘düzgün zemin’ sorun olduğunda, bu dönemde ‘küresel ısınma’ bahane gösterilemez.Devletin spordan sorumlu yetkilileri, küçük, büyük şehir belediyeleri, futbolun federasyonu, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü, bölge ve il müdürlükleri, gerektiğinde transfere har vurup harman savuran kulüp başkanları, yöneticileri gösterilebilir ama, bozuk zeminin nedeni olarak. “Yöneticilerimiz spor normallerinin altında” diyebilir yani rahatlıkla, vergisini düzgün ödeyen futbolsever bir vatandaş...Ankara Türkiye’nin başkenti olduğundan ve buradan yönetildiğinden memleket, zeminin kaygan olması normal sayılabilir pek çok açıdan. Hatta bozuk olması kanıksanmıştır zaten ülke geneli tarafından. Ne var ki, siyaset, iktidar, muhalefet, 814.578 kilometrekarelik ülke sathı değil sorun, 7-8 dönümlük birkaç alan sonuçta...Futbolda ileri gitmek, geri kalmak söz konusu olduğunda, ileri geri konuşmayı borç bilenler, aslında sorunun zeminine inmeyi bile hâlâ beceremediler. Başkent’te, Rize’de, Kayseri’de, hatta Fenerbahçeli’nin gözbebeği, 2008-09 UEFA Kupası Finali’nin oynanacağı Saracoğlu’nda bile futbolun zeminine çare üretemediler.Yukarıdan aşağıya, siyasetten bürokrasiye, federasyon kulüplere güzel zeminlerde buluşup, zeminin üzerindekilere daha fazla zaman ayırabilmek dileğiyle...Toplu sonuçlar:Beşiktaş 2 - 0 Denizlispor Ankaragücü 0 - 4 Kayserispor Ç. Rizespor 2 - 1 Fenerbahçe K. Erciyesspor 1 - 0 Ankaraspor Sakaryaspor 1 - 3 Sivasspor Antalyaspor 1 - 0 Konyaspor Gençlerbirliği 1 - 0 Bursaspor Trabzonspor 2 - 0 Gaziantepspor Galatasaray 4 - 0 V. ManisasporSüper Lig puan durumuHaftanın KarmasıKart CezalılarıGol ve Asist KrallığıPAF Ligi

13 Şubat 2007, Salı 03:32
YAZININ DEVAMI

‘’Kaderinse çekeceksin‘’

Tutarsan, onun sakatlıkla ilgili çekincelerinden dolayı ayağını, kolunu, bacağını sakınışını gördüğünde, oyundan alacaksın. Teknik adamın bunun farkına varamıyorsa, uyaracaksın. Aslında henüz işin başında, transfer döneminde, Avrupalı olmayan oyuncuların yarı profesyonelliklerini ve ‘daha iyi bir ülkede yaşama’ içgüdülerini hesaba katacaksın.. Ve Appiah yapısındaki oyuncularla, büyük başarılar bir kenara, sıradan şampiyonlukların hayalini bile kurmayacaksın.Brezilya ne kadar fakir olursa olsun, kumsalları, sambası, karnavalı ve güzel kızlarıyla cezbeder insanları. Hele ülkenin en önemli gelir kaynağı olan futbolcuları! Hemen her Brezilyalı futbolcu, çimde, kumda, salonda, reklamlarda; dantela gibi oynar futbolun en görselini. Hani, sirk kursalar karaborsaya düşer biletler. Bunların çok küçük bir bölümü, dünya futboluna damga vuracak kadar çağdaş ve profesyoneldirler. Büyük bölümü ise, çağdaş futbolun oynandığı ülkelerde ezilip, yokolup, ülkelerinin markajsız, acısız futboluna geri dönerler. Parayı öne çıkaranlar ise, birkaç sene daha dişlerini sıkıp, Türkiye, Japonya gibi ülkelerde boy gösterirler. Bunlarla belki sıradan şampiyonluklar yaşayabilirsin ancak, büyük başarıları sadece hayal edersin. Bir de, hâlâ sözleşmesini yenilemediysen, zavallı yenilgelerde bile onurlu bir duruşunu göremezsin.. Ve Cem Baki, Serhat, Ferdi, Ergin gibi azimli ve gününde profesyonellere karşı kaybedersin.

11 Şubat 2007, Pazar 03:32
YAZININ DEVAMI