‘’Bayraklarınızı asın!‘’
Pazartesi akşamı Ankara’da gerçekleştirilmesi gereken Fazıl Say’ın ‘Fenerbahçe Senfonisi’ ertelendi. Nedeni, Tunceli’de şehit edilen 7 erdi...Bizler, kalenin, sepetin, filenin, futanın, havuzun, ringin, raketin, çıtanın, 100. yılın, Bosna yenilgisi faturasının peşinde koşarken; etnik kökene dayalı totaliter rejim rüyasındaki, emperyalizm uşağı faşistler canımızın peşinde koşuyorlar yurdumuzun dört bir yanında. 41 şehit verdik son 6 ayda.Birileri sandık hesapları yaparken, çok yoğun uğraşırken seçim sonrası ‘sandalye’ sayılarıyla, tahta tabutlara giriyor Mehmetler. Ocaklar sönüyor, analar ölüyor; ölümsüz çocuklarıyla...‘Ot’ gibi hissettiriyor kendimizi, vatani görevde şehit olup toprağa düşenler. Kızdırıyor bizi, çapulcuya, çuvalcıya, hesapçıya, kitapçıya Cumhuriyet’i ve gencecik çocukları feda edenler. Çileden çıkarıyor, ‘öbür dünya’ riyakarlığıyla, ‘küresellik’ dolanlarıyla milleti kandırıp, bu dünyada gününü gün edenler...“Kelle”ler artıyor ve canımızı sıkıyor bu durum, “sayın” ilgili ve bilgililer! “Kelle”ler artıyor ve tahammül sınırlarımızı zorluyor bu durum, “sayın” inançlı, temiz, özü sözü bir siyasetçiler!..Şu sıralar Sarı-Lacivert binalar, işyerleri, sokaklar, caddeler; Fenerbahçeliler yüzünden. Yıllar sonra yine kan kırmızı vatan toprağı; Cumhuriyet ve laiklik karşıtları, emperyalizmin işbirlikçileri yüzünden.Öyleyse gün, Fenerbahçeli’nin günü değil sadece. Sözümüz, özümüze; vatanını, milletini seven herkese...Asın bayraklarınızı! Fenerbahçelisi, Galatasaraylısı, Beşiktaşlısı, Trabzonsporlusu, Rizesporlusu, Kasımpaşasporlusu... Çıkarın ve asın en görünen yerlere.. Ve üzerine veya daha yukarıya ya da daha büyüğünden Türk Bayrakları asın, iyice görünsün diye. Bilinsin, kimin ne olduğu. Bilinsin, bayrakların en anlamlısının, şehit kanıyla boyananı olduğu.Alanlarda, yalanlarda, ‘takiye’ ile sallananından olmasın ama! Rant için, çıkar için, ‘oy’ için olmasın astıklarınız. Gerçekten vatan için asın, asacaksanız!Vatansever değilseniz asmayın! Vatanseverler boşuna asmazlar zaten; göreceksiniz!Paşam sen de artık bırak ‘top’ işini. Ne maça git ne senfoniye. İzin verirse hükmedenler, hükümet edenler; doğru cepheye...
‘’İyi düşün Tuncay‘’
1- Tuncay Şanlı Avrupa’yı hayal ediyor, birileri ‘gitsin’, birileri ‘kalsın’ diyor. Milli futbolcuyu hangi adımında ne gibi sonuçlar bekliyor?Tuncay’ın, Milan’a gitmesini çok istiyor insanlar. Neden? Büyük kulüp diye. Peki ne oluyor büyük kulübe gidince? Başı göğe erer mi her şartta insanın, sezonun büyük bölümünde yedek kulübesinde oturacağını bilse bile! Tuncay’ın Milan’a gitmesi, kompleks dolu bir ‘vay be!’ ve merak dolu ‘ne yapacak acaba’yla başlayıp, ‘Ocak’ta geri dönüyor’ pişmanlığıyla sonlanacak bir macera olabilir. Bu işten en çok fayda görecekler, şampiyonun yurt içi rakipleridir. Fenerbahçe için kayıp olduğu doğrudur ve yıldızlar topluluğu Milan için de büyük bir kazanç olarak görülmemelidir. Hiç şüphe yok; olası bir başarısızlık Tuncay’ın futbol geleceğini olumsuz etkileyecektir. Alex ise, başka mesele. Atsan atılmaz, satsan satılmaz. Geriye bakınca özellikle yurt içi yarışmalarda tartışılmaz, vazgeçilmez. Gelecekteki iki sezon için hedeflenen Avrupa’da başarıysa, olmasa da pek bir şey farketmez...2- Şampiyonluk kutlamalarının ateşi küllenir gibi oldu, biz gelelim gelecek sezon hazırlıklarına. Nasıl bir transfer politikası izlemeli Fenerbahçe?Öncelikle her iki kanatta da savunmacıya ihtiyacı var Sarı-Lacivertliler’in. Wederson transferi soldaki bu sorunu çözmeye yetmez. Çünkü, o da gerçek anlamda bir savunmacı değil. Yani hem sol, hem de sağ bek almak zorunda Fenerbahçe. Sonra da onların önünde savunmaya katkı verebilecek, atağa hızlı çıkabilecek, iyi orta yapabilecek çareler aramalı. Hele ki Tuncay da soldan giderse... Alex kalmazsa, ille de bir oyun kurucu... Üstelik, futbolun başka yönlerini de biraz oynayabileninden, mümkünse! Appiah giderse, gerçek bir savaşçı daha orta alana. Sadece tribün önlerinde şov yapmayanlarından, alınabilirse! Deivid’in yerine de güçlü, hava üstünlüğü olan gerçek bir santrfor tercih edilebilir, federasyonun yabancı kısıtlaması devam ederse!3- Fenerbahçe Yönetimi’nin ligden çekilme ve Türkiye Kupası’na genç kadroyla katılma yönündeki açıklamaları ‘sezon bitti’ deyip hasıraltı edildi sanki?Geçen sezondan bu yana süregelen rahatsızlıklara, bu sezonun sonlarına doğru yaşanan olumsuzluklar da eklenince; kimi çileden, kimi zıvanadan, kimi de raydan çıktı Fenerbahçeliler’in. Çıkmaması gerekenler vardı tabii. Mesela, itidalli davranması gereken kulüp yöneticileri, spor yazarları, yorumcuları gibi. Ancak ne yazık ki, “Çekilme” saçmalığını, hatta zaafiyetini ağızlarına sakız ederek haklı davalarını savunmaya çalışırken, bir bakıma komik duruma düştüler. Bir çok insan, gelecek sezon Türkiye Kupası’na ‘rezerv lig’ gözüyle bakacaklarını açıklayan Fenerbahçe yönetiminin, aynı basın toplasında dile getirilen ‘ligden çekilmeyi görüşme toplantısı’nı bekliyor hâlâ, büyük bir merakla! Çünkü böyle bir karar alınırsa, seneye tüm dengeler değişecek, ilgi artacak ve resmen bereket gelecek Lig A’ya! Gerçi, yine değişen pek bir şey olmayacak; orada da federasyon başkanı Haluk Ulusoy ya...4- Adı açıklandığından bugüne kadar çok eleştirilen teknik direktör Zico ile devam kararı doğru mu? Neden gönderilmeliydi, neden kalmalıydı?Zico’nun Avrupa deneyimsizliği ve çağdaş futbol söz konusu edildiğinde tartışılabileceği bir gerçek. Zico’nun gittiği her yere götürebildiği ünü, saygınlığı, adamlığı da bir başka gerçek. Daha iyisi ve daha teknik adamı bulunmadığı sürece; her aklı selimin Zico’yla devam edilme kararını desteklemesi gerek. Üstelik yaşı da henüz 54, birilerine göre daha çok genç!
‘’Süper Lig panorama‘’
Son derece normal!Birçok futbolsever için Antalyaspor’un küme düşmesi beklenmedik ve hak edilmemiş bir durumdu. Oysa, istatistikler 14. haftadan beri, bunun tam tersini söylüyordu.Cumartesi günü, saatler 16:31’i gösterdiğinde küme düşecek son iki takımı belirleyecek beş karşılaşma başlamış ve henüz gol atılmamıştı, doğal olarak. Sakaryaspor’dan sonra Lig A’ya inecek iki takım Antalyaspor ve Erciyesspor’du halâ.16:49’da, ilk gol haberi Adapazarı’ndan geldi; Rizespor 1-0 öndeydi. Saatler 18:23’ü gösterene kadar, 10 gol daha atıldı bu beş karşılaşmada. Ne var ki, 1 saat 34 dakikalık bu kritik sürede düşenler hiç değişmedi. Beklenmedik bir şekilde Antalyaspor ve ikinci devrede Bülent Korkmaz’la yakaladığı ivmeye rağmen Erciyesspor, Süper Lig’e veda eden son takımlar oldular...Ligin 14. haftasında, puan cetvelinin son üç sırasında ilk kez görülen üç takım, “ah”lara, “vah”lara, “keşke”lere rağmen, “bu kaderi hak edenler” olarak gösterilebilir rahatlıkla.Sezonu sadece 4 galibiyetle kapatan Sakaryaspor için fazla söze gerek yok zaten. İlk 19 haftada sadece 13 puan toplayabilen Erciyessporlular’ın ise, sahadakinin aksine savunmaları pek güçlü olmayacaktır, suçlandıkları şey geç kalmaksa...Antalyaspor için “Düşecek takım değildi” demek kolay ilk bakışta. Peki, son 12 haftada sadece 10 puan alabilmesi, maçların 89. dakikalarından sonra yediği 5 gol yüzünden 7 puan kaybetmesi, ligin en az gol yiyen 3. takımı olmasına rağmen, bu gollerin yarısını son yarım saatlerde yiyerek lige veda etmesi, “bir gariplik olarak” dile getirilmeyecek mi!Bu gariplik tartışılırken, fizik, kondisyon, konsantrasyon söz konusu edilip, teknik ekip irdelenmeyecek mi! Stoperleri, ön liberoları, kanat oyuncuları sezon boyunca takdirle izlenen bir takımın, gol sorununa çare olarak ara transferde aldığı iki ismin (Ahmet Dursun, Ali Zitouni) toplam 3 gol ve 2 asist üretebilmesi, teknik hata olarak değerlendirilmeyecek mi?Çok çalışıp, az konuşmak iyi bir şey mutlaka. Az konuşup, çok çalışanlar başarılı oldu bu sezon. Bülent Korkmaz istisna...Toplu sonuçlar:Bursaspor 2 - 0 Galatasaray Ankaraspor 2 - 1 Trabzonspor Kayserispor 3 - 0 Beşiktaş Sivasspor 2 - 1 K. Erciyesspor Konyaspor 0 - 2 Gaziantepspor V. Manisaspor 0 - 0 Denizlispor Antalyaspor 1 - 3 Gençlerbirliği Sakaryaspor 1 - 1 Ç. Rizespor Fenerbahçe 3 - 1 AnkaragücüSüper Lig puan durumuHaftanın KarmasıKart CezalılarıGol ve Asist KrallığıPAF Ligi
‘’Boş bir yazı!‘’
Dün akşamın, Ümit’in veda gözyaşlarından sonraki en önemli olayı, Ulusoy’un çimlere basmadan kupayı şampiyonlara vermesiydi. Aslında, Tahir Kıran da verebilirdi.Kupayı, yaptıran ve parasını ödeyen kurumun başındaki Haluk Ulusoy, Türker Aslan’a vermeliydi öncelikle! Sonra, Türker Aslan Mustafa Çulcu’ya; Selçuk Dereli, Bülent Demirlek, Kuddusi Müftüoğlu, İsmet Arzuman ya da diğerleri adına...En sonunda, Tahir Kıran vermeliydi Fenerbahçe kaptanına. Fenerbahçeli bir federasyon üyesi olarak!Elden ele gezdirilen, aslında dört sezonluk şampiyonluk kupası, Tahir Kıran tarafından teslim edilmeliydi sahibine...Başta Sadettin Saran olmak üzere birçok Fenerbahçeli’nin, başta Erman Toroğlu olmak üzere birçok medya mensubunun, başta Gargamel olmak üzere birçok çizgi film karakterinin, başta Spordan Sorumlu Devlet Bakanı Mehmet Ali Şahin olmak üzere birçok siyasetçinin, başta Hıncal Uluç olmak üzere televizyonları başındaki birçok entelektüelin bakışları arasında...Neden Mehmet Ali Birand, neden ‘kuşum Aydın’, neden Fatih Altaylı, neden Fatih Ürek, neden Atatürk’ün takımını tuttuğunu açıklayan Orhan Pamuk gelmedi ki, şampiyon Fenerbahçe’nin 100. yılındaki son maçına! Geldiler de, biz mi göremedik yoksa. Ne anlamı var bu satırların; en çok kazanan, en az kaybeden, en çok gol atan, en az gol yiyen, orta alandan kral çıkaran, uzak ara şampiyon olan ve hâlâ ligden çekilmeyen Fenerbahçe’nin son maçında!Ne yazıyor, neden bahsediyor yazan! Ne gerek var, boş ve anlamsız birçok ismin yer aldığı, saçma sapan cümlelere! Gerçekten cılkı çıkmış bu işin. Sadece bir futbol karşılaşmasıydı oysa; dün akşam oynanan ve yorumlanması gereken bu sütunlarda!..
‘’Ne dikersen elinle...‘’
Sezonu hedeflerinin uzağında tamamlamış Galatasaray formalı sporcular. Bir de ezeli rakiplerine kaybetmişler yine. Hadi diyelim ki, ”bu sıradan”!Mücadele çoktan bitmiş Sami Yen’de. Oysa, onlar hâlâ sahanın orta yuvarlağındalar.. Ve terleri üzerlerinde, henüz kurumamış bile...Başarısızlık olağan bir durum, bir başkası başarılıysa. Hele ki, genel kanıya göre sadece önde bitiren başarılı, gerisi başarısızsa.Maraton yarışı dışında böyle kabul görür genellikle sportif mücadeleler, dünyanın hemen her yerinde. Özellikle, söz konusu olan futbolsa.Maratonda yer bulabilmek veya herhangi bir sırada yer alabilmek ve sonuna kadar koşup, hatta yürüyüp yarışı bitirebilmek bile, başlı başına övgüye değer bir durumdur oysa...Aslında veya mecazi anlamda, yalnızca akıtılan ter baz alınsa ya da son ana kadar sürdürebilen sportif mücadele, kaybedeni olmaz hiçbir yarışın, kazananı bile olsa...Kaybetmek; daha teri kurumamış profesyonel futbolcusunu, yarış sonrası orta yuvarlağı korumakla görevlendirmektir, olsa olsa!Bu; pet şişeden, yabancı madde yağmurundan dolayı yaklaşılamayan sakıncalı kenardan, köşeden daha ağır bir satıhtır. Gerçekten idrak edebilenler varsa!Sami Yen tribünlerinde en son yaşananlar gün gelir unutulur. O şiddette olmasa da, en azından benzerleri hatırlatılır; taşlar, küfürler, sular durulur! Tenzil kuruluna gidilir gerekirse; neden olanlar tenzih değil tenzil edilir, nedensizce kurtulur!Ancak, unutulmaması gereken ve unutulamayacak olan, Sami Yen’in orta yuvarlağında teri kurumamış Galatasaray formalı futbolcuları, bayrak nöbetine mahkum edenler olmalıdır.Sarı-Kırmızılı sporcularını o göreve dikenler, ‘dikilmiş bayrak’ rövanşını, ‘dikilmiş sporcu’ gafletleriyle kaybettiklerinin farkına varmalıdır; “ne dikersen elinle, gelir seninle” misali...Tabii, şunu da göz ardı etmemek gerek. Kadıköy’e bayrağı Galatasaraylı sporcular değil, bir teknik adam dikmişti. Yani, bir diğer seviyesizlik ve büyük ayıp; Zico gibi bir spor adamından bu basitliği veya provokasyonu beklemekti!
‘’Büyüksünüz!‘’
Sulu, meşaleli, bol sandalyeli bir maç’ başlığıyla giriliyordu Fenerbahçe Spor Kulübü’nün resmi internet sitesine, iki gün önce.Yakışıyor mu; sudan, meşaleden, sandalyeden haz duymak Fenerbahçe’nin resmi 100. yıl sayfasına...Biz yazarız, başkaları yazar! Antu yazar, taraftar12 yazar, Salim söyler, Semih söyler... Siz yazamaz, söyleyemez, yapamazsınız; bir kişinin bile karşı durabileceği şeyleri, Fenerbahçe Spor Kulübü armadasıyla. Üstelik, her şey mükemmele yakın seyrederken hedefleriniz doğrultusunda...Voleybol hariç, her branşta şampiyon oldunuz. Son olarak, Erkekler Basketbol Ligi’nde de Efes’le final oynayacaksınız 100. yılınızda.Şu mutlu, ‘ne kadar övünseniz az’ günlerinizde, o çok övündüğünüz ve hatta övündüğümüz yürüyüşünüzle bir büyüklük daha yapın, ilk eli uzatın dostluktan yana; ligden çekilmeyi görüşmeden önce yönetim kurulunuzda! Üstelik meseleniz, sahadaki, salondaki rakipleriniz değil ki zaten sizin. Ulusoy ve şürekası değil miydi tek derdiniz ve hatta derdimiz!..Mesela bir basın toplantısı düzenleyebilirsiniz, ligden çekilmeyi görüşüp bir karara vardığınız yönetim kurulu toplantınız sonrasında; “Bu, çirkin ve sporla bağdaşmayan olaylar giderek artıyor. Doğrudur, Sami Yen’de son yaşananlar eşine rastlanmamış boyutlarda ama...” diye başlayan cümlelerle, ezeli rakip, ebedi dostunuzun ‘günah keçisi’ olmasını engelleyebilirsiniz, büyüklüğünüze yakışır tavrınızla...5, 7, 9 maç ceza almasına engel olabilirsiniz Galatasaray’ın; 6-0’lık maç öncesi Eser Özaltındere’nin, bir başka maç Mondragon’un, bir başka akşam Gerets’in kafasını yaranları, Şaş’ırmış Hasan’ın kafasında yumurta kıranları hatırlayıp, daha önce Mecidiyeköy’de yaşananlarla aynı kefeye koysanız da...Çok büyüksünüz; size göre ve hatta bize göre! Görelim büyüklüğünüzü ve hatta büyüklüğümüzü. Kapatın eski defterleri, gün gelip devran dönmeden önce. Biz yazıyoruz, okuyorlar. Siz de yazın, konuşun, okusunlar, dinlesinler; “Helal olsun” desinler, ibret alsınlar...Umutla bekliyoruz; şu ligden çekilme işini konuşup karara bağlayacağınız yönetim kurulu toplantısı sonrasında...
‘’Süper Lig panorama‘’
Erciyesli, Rizeli, Antalyalı, Gaziantepli, Denizlili, Manisalı ne derdinde, biz ne derdindeyiz. Bakın şu ağlanacak ya da gülünecek halimize.Kara leke!Galatasaray’ı asla temsil edemeyecek, ‘organize işler’in, kendi yöneticilerinin, amigo yazarlarının güdümlüsü, birkaç yüz ya da birkaç binlerin yaptığı, milyonlarla anılan Galatasaray Spor Kulübü’ne mi sürülüyor ‘silinmeyecek kara leke’ olarak.Bakın, görün, okuyun, tanıyın ve bilin; spordan sorumlu devlet bakanı Mehmet Ali Şahin ve futbol federasyonu başkanı Haluk Ulusoy birbirini işaret ediyor sorumlu olarak. Galatasaray forması giymiş bir yazar taraftarı haklı buluyor yaşananlardan sonra...O ve onun gibiler öyle diyor ancak; utanıyor, sıkılıyor Turgay Şeren, Temel Özalak, Melih Aşık, Hakkı Yalçın, Ahmet Çakır gibileri... Sizi günah keçisi yapmaya çalışanlara fırsat tanımayın sakın! Sıkılın, kızarın ama utanmayın Galatasaraylılığınızdan. Daha çok sahip çıkın armadanıza bu günlerde. Başkanınız, yöneticileriniz, medyatörleriniz ya da bazı sporcularınız sizi temsil etmiyor veya edemiyor olsa bile! Cumhuriyet şehitlerinizle sahip çıkın kulübünüze, sportif başarılarla gerçek sporcularla dolu mazinizle, UEFA zaferinizle; Fenerbahçe’yi 100. yılında yüzme de bile şampiyon yapmaya mecbur kılan rekabetiniz, Türk sporuna 102 yıldır verdiğiniz emeklerinizle...Tamam; cumartesi akşamı yaşananlar, eşi benzeri görülmemiş çirkinliklerdi. Ancak, şiddeti daha az da olsa, buna çok benzer ne olaylar yaşandı, başta Kadıköy’deki Galatasaray maçlarının ısınma turlarında olmak üzere, Türkiye’nin hemen her yerinde... Taraftarlığın parçalamak değil birleştirmek olduğu algılanmadıkça, bir zamanlar taraftarlığın en hoş kısmının en yakın arkadaşla dalga geçebilmek olduğu hatırlanmadıkça, taraftarlık ‘renkler ve zevkler’, ‘sevgi ve saygı’ ile birlikte anılmadıkça, taraftarlar ‘amatör’ kalmadıkça, daha da ağırlarına şahit olacağız Sami Yen’de yaşananların; bu yönetenlerle, bu yönetilenlerle, bu medyatörlerle, hatta bu Hasan Şaş, bu Ayhan Akman ve Sabri Sarıoğlu gibi gençlerle...Erciyesli, Rizeli, Antalyalı, Gaziantepli, Denizlili, Manisalı ne derdinde, biz ne derdindeyiz son haftasında futbol sezonumuzun. Bakın şu İstanbul’un orta yerindeki ağlanacak ya da gülünecek halimize. Bakın, görün, okuyun, tanıyın ve bilin; ancak sakın “Galatasaraylılar neler yaptı ya!” cümlesiyle yaşananları özele indirgeyip basitleştirmeyin, basitleşmeyin!..Toplu sonuçlar:Beşiktaş 2 - 1 AnkarasporGençlerbirliği 1 - 0 SakaryasporGalatasaray 1 - 2 Fenerbahçe Trabzonspor 3 - 1 Bursaspor Gaziantepspor 0 - 0 V. Manisaspor Denizlispor 2 - 1 Kayserispor Ç. Rizespor 1 - 0 Konyaspor Ankaragücü 1 - 4 Sivasspor K. Erciyesspor 0 - 0 AntalyasporSüper Lig puan durumuHaftanın KarmasıKart CezalılarıGol ve Asist KrallığıPAF Ligi
‘’Şaka gibi!‘’
Bayan basketbol; 74-63, 86-67, 79-77, 77-52. Erkek basketbol; 75-64, 91-57, 76-70, 69-64. Bayan voleybol; 3-0, 3-2. Erkek voleybol; 3-1, 3-0.. Ve futbol 2-1, 2-1. Bu sezon 14. takım oyununda 14. galibiyetini aldı Fenerbahçe Spor Kulübü, ezeli rakibi, ebedi dostu Galatasaray’a karşı. Üstelik şampiyonluğu garantilemiş, hedefi kalmamış taraf olmasına rağmen.Oysa, rakibinin hedefleri vardı Sami Yen’de, kendi evinde. Öncelik ikinciliğe yükselmekti, Şampiyonlar Ligi için. Sonrasında, şampiyonu yenmek, en azından “biz şampiyon yeneriz” demek için...Yine olmadı. Dünyanın en önemli ve favorisi belli derbisi, sürprizle sonuçlanmadı!..“Yapacak bir şey yok” denilebilir, ancak hâlâ yapacak bir şeyler var, Fenerbahçe’nin 100. yılında Galatasaraylılar için; en azından küresel ısınma sorunu bundan böyle ciddiye alınabilir! Alkış, tebrik, saygı, pet şişe, koltuk parçası, cep telefonu ya da kabullenmek rakibin üstünlüğünü; hepsi farklı konular. Bu sezon bitiyor ve İstanbul’un Sami Yen dışında hâlâ su sorunu var! Sarı-Kırmızılılar artık gelecek için yeni hedefler koymalılar...İşi zor olan, kantarın ağır basan tarafındaki Sarı-Lacivertliler. Kaç sezondur, bir spor kulübü olarak hemen her branşta zirvedeler. Bu nedenle gelecekten onlar endişe etmeliler! Çünkü, hep zirvede kalmak zor iştir. Ne kadar alışık olsalar veya artık alışmış olsalar bile!..Serdar, Lugano, Edu, Ümit, Aurelio, Serkan, Tümer, Kezman iyiydi dün akşam sahada. Alışılageldik bir sonuç da olsa birileri için, şampiyonluk sonrası rahatlamış bir ekibin derbi kazanması, övgüye değerdi.Beşiktaşlılar ise, dün akşamın diğer sevinenleriydi. Ezeli rekabet, ebedi dostluk bu olsa gerek!..









































