Sivas-Galatasaray maçında büyük bir skandala imza atan VAR Hakemi Özgüç Türkalp’in dün itibariyle futbol literatürüne soktuğu ‘ofsaytımsı’ tabirinden sonra işimiz hayli kolaylaştı. Antalya, dünyanın futbol için en uygun iklimine sahip ama gelin görün ki stat zemininin patates tarlasından hallice olması topun hızını aşırı etkileyince ortaya ilk yarıda ‘futbolumsu’ bir şeyler çıktı. Savunmanın arkası en zayıf karnı Fenerbahçe’nin. Szalai-Serdar ikilisiyle Antalya’ya karşı defans merkezini yine orta yayda kuran Jesus’a karşı Nuri Şahin’in planı çok netti: Savunma arkasına koşu yap, top seni bulur. Bunu defalarca denedi Antalyaspor, 5’inde ofsayta düştüler ama bir tanesinde Güray’ın nefis ortasıyla golü buldular.

Yabancı hakem düşünülmeli

Batshuayi 55 ile 62 arasında biri penaltıdan iki gol attı, klas paslarıyla takımını yükseltti. Fenerbahçe, ilk yarıyı geride kapatmasına ve bozuk zemine rağmen pozisyon buldu, direkleri dövdü ama geri dönmeyi başardı. Maçtan bağımsız olarak dün yayınlanan VAR kayıtları FB-GS derbisi öncesi tüm gözleri yine MHK’ya çevirdi.Hakem camiasında çok net, insan kaynağı yetersizliği var. Bunu söyleyeceğim hiç aklıma gelmezdi ama yabancı hakem işini iyiden iyiye düşünmenin vakti geldi de geçiyor bile. Başka türlü henüz ofsaytı bile yorumlayamayan bazı hakemimsi arkadaşlarla ligi sağlıklı şekilde götürmek pek mümkün görünmüyor

Pas yapmanın mucizelerle eşdeğer olduğu bu mücadelede Mertens’in zemine rağmen Boey’in pasını bitirişi olağanüstüydü. Ne var ki, bu gol bile ilk yarıdaki futbol fukaralığını bitirmeye yetmedi. İkinci yarıda Sivasspor’un Ulvestad ile duran top karambolünde bulduğu gol dakikalarca incelendikten sonra hakem Erkan Özdamar tarafından iptal edildi.

Burada sorulacak iki soru var;

1- Muslera duran topta üst üste 3 kurtarış yapıyorken, Galatasaray savunması nasıl oluyor da bu karambolde tek bir kez bile topa dokunamıyor ve Sivas’a 4 şut şansı veriyor.

2- Hakem, VAR uyarısıyla yaptığı incelemede golü neden iptal etti? Faul mü, ofsayt mı?

İstanbulspor maçının 75. dakikasında Gomis’i çıkarıp Mertens’i önde bırakarak santrforsuz oyuna dönen Okan Buruk’un Sivas deplasmanında neredeyse aynı dakikada yine Gomis’i çıkarıp Barış Alper Yılmaz’la santrforsuz bitiriş planı aynı filmi izleyip farklı son beklemek gibiydi.

Anlaşılır durum değil

İstanbulspor, Buruk’un bu değişikliğinden tam 7 dakika sonra golü bulmuştu, tevafuk o ki Sivasspor da tam 7 dakika sonra ağları buldu. Galatasaray santrforsuz oyunu beceremediğini 4 gün önce test etmişken, Okan Buruk’un ligin en kötü zemininde kısa boylu forvetlerle topa sahip olacağını düşünmesi anlaşılır bir durum değil. Okan hoca, bu planının en az zemin kadar kötü olduğunu farkedip 87’de Seferoviç’i oyuna aldığında maçın kaderini bir kez daha değiştirmiş oldu.

Dünya Kupası arasına girmeden üst üste 3 lig maçını 11 gol atıp sadece 1 gol yiyerek kazanan Galatasaray sahada bir çok şeyi doğru yapıyor olmasına rağmen duran toplardan atamadığı goller yüzünden bir yıldır birçok fırsatı kaçırıyordu. Galatasaray, İstanbulspor’a eksik olan parçasını tamamladı adeta. Neredeyse 1 yıldır kornerden gol atamayan Galatasaray için Gomis’in kornerden gelen iki golü koca bir tabuyu yıkmak gibiydi. Tıpkı son Başakşehir maçında Abdülkerim’in bu sezonun ilk duran top golünü atması gibi. Gomis, Icardi’nin yokluğunda yükü sırtlayabileceğini göstererek alkışı hak eden bir performans sergiledi. İlk yarıda iki gol attı, iki topu direkten döndü, oyunda kaldığı 74dakikada çok daha fazlasını kaçırdı. Okan Buruk; Mata, Yusuf, Berkan’ı sahaya sürdüğü 74’ten itibaren santrforsuz oyuna geçti. Sahada sırtı dönük top alacak kimse olmayınca Galatasaray’ın önde top tutma planları sonuçsuz kaldı ve İstanbulspor savunmasını orta yaya kurup kurduğu baskıyla maçı berabere getirecek pozisyonlara ulaştı.

Zorlu fikstüre rağmen...

Muslera cezalıydı, oynayamadı. Okan Kocuk maçın hemen başında ayağının altından kaçırdığı topu müdahale imkanı olmasına rağmen kornere çıkardıktan sonra tüm özgüvenini yitirdi. Galatasaray’ın kaleci departmanı şimdilik en zayıf halkası gibi görünüyor. Galatasaray 13 maç oynadığı sezonun ilk bölümünde zorlu bir fikstüre rağmen zirveyi takip etmişti. İstanbulspor’u da yenip üst üste 4. lig maçını da kazanan Okan Buruk ve futbolcuları Sivasspor deplasmanına gittikten sonra 4 maçın 3’ünü Ali Sami Yen’de oynayacak. Elbette bu üç maçın yanı sıra Fenerbahçe ile Kadıköy’de karşılaşacak olmak ligin seyri açısından belirleyici olacak.

Trabzonspor, kendi adına sezonun kırılma maçı olarak gördüğü Fenerbahçe derbisine aşırı stresli başladı. Keza Fenerbahçe’nin de Trabzon’da rahat oynadığını söylemek zor. İki hocanın başlangıç planları fazlaca temkinliydi. Sürekli pas hataları, top kayıpları derken Trabzonspor yüzde 70, Fenerbahçe ise yüzde 69 isabetle pas yaptıkları keyifsiz bir ilk yarıyı geride bıraktılar. Pozisyonun az olduğu, gol beklentisinin neredeyse sıfıra indiği derbide göze çarpan en dikkat çekici istatistik ise faul sayılarıydı. Sadece ilk 45 dakikada Trabzon 9, Fenerbahçe 10 faul yaptı, hakem 6 sarı kart çıkardı. Aslında bu sarı kartlar ve faul sayıları ikinci yarı senaryosunun da habercisi gibiydi. Crespo devre biterken gördüğü sarı kartın ardından ikinci yarıda faullerine devam ederken Jesus’un rahat davranması kırmızı kartı çağırdı denebilir. Crespo, Abdülkadir’in ayağına basınca ikinci sarıdan atıldı. Akabinde Trabzonspor’un ilk atağında Maxi Gomez golü atınca teknik adamların hamleleri geldi. Jesus, Serdar Aziz’i kenara alıp Emre Mor-Valencia’yı oyuna sokarak 3’lüden 4-4-1’e dönerken Avcı’nın merkezden Siopis’i Gbamin’le değiştirmesi Trabzonspor’un enerjisini bir basamak aşağıya çekti. Fenerbahçe sahada eksilmesine rağmen merkezde Trabzonspor’a yenilmedi yenilmesine ama maç boyunca topu rakip kaleye doğru setlerle getirmeyi bir türlü başaramadığı da dikkatlerden kaçmadı.

Kırılmaya izin vermediler

Abdullah Avcı, son bölümde Hamsik ile Bardhi’yi oyuna alarak momentumu elinde tuttu. Hatta Fenerbahçe’nin baskısını rakip stoperlerin arkasına peş peşe attığı toplarla kırmayı başardı. Trezeguet’in golü ise maçı bitirdi. Avcı, sezonun kırılmasına müsade etmedi ve lige yeniden tutundu.Derbide futbol kalitesi çok yüksek seyretmedi, zira iki takımın toplam 39 faul yapması bunda etkili oldu

Dünya Kupası arasına girerken oynadığı son 3 lig maçını kazanan Antalyaspor sahasında konuk ettiği Ankaragücü’ne 2-0 mağlup oldu. Sezon içerisinde ideal savunma hattını bulmakta zorlanan Nuri Şahin, Ankaragücü’ne karşı Veysel-Ömer Toprak tandemiyle başlarken, Ömer Erdoğan Tolga Ciğerci’nin etrafına kurduğu takımla merkezde çok doğru baskılar yaptı. 31 yaşında olmasına rağmen kariyerindeki ilk Süper Lig sezonunu yaşayan sol bek Yasin Güreler’in soldan getirdiği topları Beridze beklendiği gibi kullanamayınca dönem dönem Ankaragücü hücumda tıkandı. Ömer Erdoğan’ın oyuna yaptığı ilk müdahalenin Beridze-Jese Rodriguez oluşu da bu yüzdendi. Jese oyuna girdiği dakika içinde ilk dokunduğu topu gol yapınca Ankaragücü’nü bu zorlu deplasmanda rahatlattı. Ali Sowe’un uzatmalarda attığı gol ise Ankargücü’nün doğru planının süslemesiydi.

Kritik maçı

Ankaragücü ligde iki maç aradan sonra galibiyete uzanırken hayati önem taşıyan 3 puanın sahibi oldu. Nitekim Dünya Kupası arasına düşme hattında giren Ankaragücü puanını 16 yaparak Antalyaspor ile eşit hale getirdi. Sahasında bu kritik maçı kaybeden Antalyaspor’u hafta içinde Başakşehir deplasmanı beklerken Nuri Şahin ve futbolcuları yılbaşı sonrasında Fenerbahçe ile karşılaşacak. Ankaragücü ise Ümraniye’yi ağırlayıp Galatasaray deplasmanına gidecek

Büyük bir tartışma nihayet son buldu... Artık Messi’nin bir Dünya Kupası var. O’nun tüm zamanların en iyisi olmak için kupaya ihtiyacı olduğunu düşünenlerin ellerinden bu argüman kayıp gitti. Takımından topu ısrarla sol forvete yani Di Maria’ya oynamalarını talep eden Scalone böylelikle Fransız savunmasını sağa doğru genişletmeyi başardı. Elbette planın işleyen diğer ayakları da mevcuttu. De Paul destekli Messi ’nin merkezden ziyade sağdan zorlamaları Fransa ’nın en iyi işleyen yeri sol kanatlarını bitirdi, Hernandez ile Mbappe’nin iletişimini tamamen kopardı. Di Maria’nın soldan soldan gidişleri henüz 22. dakikada penaltıyla meyvesini verirken Messi tarihe geçecek gole imzasını koydu. 2007 ’den bu yana oynadığı Dünya Kupası ve Copa Arjantin’in attığı ikinci gol, Dünya Kupaları tarihinin en güzel kontratak gollerinden biri olabilir. Dizelerinin en vurucu yerinde Messi’nin bulunduğu, finali Di Maria’nın yaptığı şiir gibi bir gol izledik.

Teşekkür borçluyuz

Fransa koca ilk yarıda tek bir şut atamadığı gibi Arjantin ceza sahasında topla bile buluşamadı. Mbappe, PSG’den takım arkadaşı Messi’nin kupayı 90 dakika sonunda almasına izin veremezdi. Biri penaltıdan üst üste 2 golle maçı uzattı. Messi ile bir kez daha öne geçip kupanın ucundan tutan Arjantin’e yine bir penaltıyla dur diyen Mbappe’ydi. Tarihin en heyecanlı finalini izlettirdikleri için iki takıma da teşekkür borçluyuz.

Fas turnuva boyunca tek gol yemişken Fransa’dan gelen erken gol maçın senaryosunu baştan değiştirdi. Bu golün ardından sahada roller değişti. Fransa oyunun ritmini uzun süre rölantide tuttu, savunma çizgisini kendi kalesine yakın kurunca Fas’ın yürekli futbolu başladı. Portekiz maçından sonra tek bir idman yapamadan Fransa’ya karşı sahaya çıkan Romain Saiss’in sakatlığının erken nüksetmesi bile Fas’ın planlarını etkilemedi. Saiss gibi sol bek Mazroui’nin de maça sakat sakat başlaması erken bir değişikliğe daha davetiye çıkarsa da yerine giren Attiya ikinci yarının başından itibaren hücum bindirmeleriyle Fransa’yı bunaltan isimlerden biriydi. Sarı kartla oynamasına rağmen cesaretinden bir şey kaybetmeyen Bofual’ın Ziyech ile sık sık yer değiştirmesi, geriye yaslanan Fransızların işini en zorlaştıran detaydı. Fas, Fransa’yı bu Dünya Kupası’nda en zorlayan takım olmayı başarsa da final paslarını doğru kullanamamak Ziyech ve arkadaşlarını tehlikeli ataktan öteye geçiremedi.

Savunmasını aşamadı!

Deschamps’ın Giroud-Thuram değişikliğinin ardından Mbappe’nin santrfora geçişi ona geniş bir hücum alanı sundu denebilir. Mbappe, sol forvette oynarken karşısında PSG’den takım arkadaşı Hakimi’nin savunmasını aşamadığı düşünüldüğünde santrfora geçiş Fransa’yı 2. gole taşıyan en önemli tercihti. Golü, oyuna 1 dakika önce giren Muani atsa da pozisyonu hazırlayan Mbappe’ydi. Finale Fransa çıksa da Fas oynadığı futbolla alkışı fazlasıyla hak etti.

Maçın başlangıç senaryosu, biraz Brezilya’nın elenişinin psikolojik etkilerini taşıyor gibiydi. İki hoca da minimum riskle oynamak istediğini açık şekilde gösterince ortaya kaleye gitmeyen iki takım çıktı. Hollanda’ya karşı üçlü savunmayla oynayan Arjantin’in üç formda stoperine karşılık Van Gal’in Depay, Bergwin, Gakpo’lu hücum hattı kaleyi göremedi. Ta ki, Weghorst oyuna girene kadar. Görevi bırakacak ama sanırım Van Gaal’ın bu turnuvada en üzüleceği şeyin Weghorst’tan esirgediği dakikaları Jansen ve Bergwin’e bol bol dağıtması olacak. Weghorst 78’de oyuna girip Hollanda’nın dünyasını değiştirdi. Messi ve arkadaşlarının 36 maç kaybetmediği dönemde de en iyi yaptığı şey savunmaydı. Ama az risk çok önlemle ortaya bu kadar futbol çıkıyor işte.Neyse ki Messi’nin insan üstü futbol yetenekleri var da yaptığı tek bir asistle gözlerimizin pasını sildi. Orta sahada sıradan bir pozisyonun gole dönüşmesini sağlayan Messi’nin Molina’ya attığı pas onun için sıradan ama biz dünyalılar için olağan dışı olunca Hollanda’nın 3 stoperi çaresiz şekilde golü izledi. Pozisyonu golle tamamlayan Atletico Madridli sağ bek Molina kendi adına turnuvanın en iyi performanslarından birine imza attı. Molina’nın en büyük şansının Messi’nin takım arkadaşı olduğu gerçeğini unutmadan dün gece işini kolaylaştıran bir başka detayın oyunda kaldığı 64 dakika boyuncaHollandalı sol bek Blind olduğuna şüphe yok.

Özür diler gibiydi!

Molina’nın böyle bir şansı varken Arjantin Milli Takımı’ndaki varlığı tartışma konusu olan Acuna’nın şanssızlığı eksik yetenekleri kadar karşısındaDumfries’ın oynamasıydı. Arjantin’in turnuvadaki zayıf noktalarından birinin sol beki olduğuna şüphe yok. Sol kanatta sürekli top kaybeden, dakikalar ilerledikçe acemilikleri sabır taşıran Acuna, 72’de kazandırdığı penaltıyla bir anlamda Messi ve tüm Arjantinlilerden özür diler gibiydi. Brezilya’nın elenişiyle Arjantin’in final yolu açıldı gibi görünüyor. Elbette bunun içinHırvatistan’ı yarı finalde geçmeleri gerekecek. Messi tüm rekorları kırmayı kafasına bu kadar koymuşken uzak bir ihtimalmiş gibi görünmüyor